19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2012 SALI 4 HABERLER CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Gül’e çağrı yapacak Uğur Mumcu Kazandı mı Yoksa?.. Uğur Mumcu aramızdan alınalı 19 yıl oldu. Bundan iki hafta kadar önce, 9 Ocak günü bilgisayarımda, Mehmet Canbeyli adlı okurumun bir iletisini görünce, içim cız ederek anımsadım bir kez daha Uğur’u. Berlin’de oturan Malatyalı Mehmet Canbeyli, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu’nun Malatya’ya yaptığı hizmetleri sayıyor, sonra da kendisine ağır hastalığı sırasında bir “geçmiş olsun”un bile çok görülmüş olmasını acı acı eleştiriyordu. İçim cız etti, toplum adına kendi adıma utandım. İşte o sırada aklıma Uğur geldi. Uğur Mumcu, her zaman bütün mağdur ve mazlumların yanındaydı. Biri mi tutuklandı, biri mi haksız yere mahkemeye çıkarıldı, biri mi hapse düştü, Uğur hemen oradaydı. Mağdura, mazluma ve yakınlarına “yanınızdayım”, zalimlere “o yalnız değil” demek için orada olurdu Uğur. Hiç aksatmaz, hiç yüksünmezdi. 12 Mart’ı hem tutuklu hem savunma avukatı, 12 Eylül’ü savunmanı olarak yaşamış Turgut Kazan, “Benden çok hapishane ve mahkemeye gitmiştir belki” derdi Uğur için. ??? Bu davranış Uğur’un hem kişiliğinden kaynaklanıyordu hem de gazeteciliğinden. Dost canlısı vefakâr, kadirşinas bir yapısı olmanın yanı sıra ona göre gazetecilik de buydu. Gazeteci mazlumun yanında saf tutmalıydı, gazeteci ezilenin yardımına koşmalıydı. F. Hilmioğlu ile dayanışmayı ıskaladın mı, gazeteci olarak ne yaparsan yap, nafileydi. Uğur’un zaten özel yaşamı topluma mal olmuş, meslek yaşamı ile iç içe geçmişti. Gazeteci yazar Uğur Mumcu ile arkadaş Uğur Mumcu arasında fark yoktu. Nitekim gündelik hoş sohbet şakacı yaşamı yazılarına, kitaplarına da yansımıştı. O araştırmacılığının savaşımcılığının yanı sıra yazınımızın en müthiş gülmece üstatlarından biridir. “Sakıncalı Piyade” dünya çapında bir başyapıttır. Uğur’un aziz dostu (Hangimizin değil ki?..) Işık Kansu, bu yıl “Uğur Mumcu Bugünü Anlatıyor” başlığı altında, onun olacakları nasıl önceden haber verdiğini gösteriyor. Olacakları önceden haber vermek, sezgilerle yapılırsa falcılık oluyor, ama Uğur güçlü analiz yeteneğiyle sebep sonuç ilişkilerini bir araya getirerek yapmıştır bu işi. ??? Uğur Mumcu’nun yazdıkları uyarı olduğuna, o bugünkü durumu onaylamayacağına göre, şu soru kaçınılmaz olarak geliyor gündeme: Uğur başarılı mıydı, yoksa başarısız mı? Kazandı mı yoksa kayıp mı etti? Tabii başarılıydı, tüm söyledikleri tek tek olduğuna göre, haklı çıktı, diyebilirsiniz. İstemediği bir yöne evrildiğimize göre, başarısızdı derseniz de kimse itiraz edemez. Ama burada, gazetecinin, yazarın, aydının işlevi de gündeme geliyor. Onların durumu saptamanın, uyarmanın, anlatmanın ötesinde işlevleri olabilir mi? Bu tartışma bizi uzaklara götürüp toplumumuzda aydına uyarı ötesinde çözmeyi de yüklenmesinin çarpıklığını gündeme getirecek. Onun için bunu şimdilik geçelim. Ama, her ne kadar ölümünün üzerinden 19 yıl bile geçmiş olsa, Uğur’un savunduğu düşüncelerin kazanıp kazanmadığını söyleyebilmek için acaba biraz erken değil mi? Öyle ya! Fransa’da devrim ve cumhuriyetten 25 yıl sonra durum neydi? Sanki bunlar hiç olmamış gibi kral yine tahttaydı, cumhuriyetçiler kaçacak delik arıyorlardı. O zaman bir kesite bakarak yargıya varanlar ve “Cumhuriyet artık öldü” diyenler ne yaman bir yanılgı içindeydiler, düşünsenize! Onun için bu noktada, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Acele işe şeytan karışır, acele hüküm veren budalayla yarışır. ‘Yasayı veto edin’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün grup toplantısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Anayasaya saygılıysanız gereğini yapın, sürenizle ilgili yasayı gönderin” çağrısı yapacak. Kılıçdaroğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın anayasaya saygılı olması, anayasaya açıkça aykırı bu yasaya itiraz etmesi gerekir” dedi. CHP, Gül’ün görev süresini 7 yıla çıkaran yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmeye hazırlanıyor. Gül de “Herhalde CHP Anayasa Mahkemesi’ne gidecektir” açıklaması yaptı. Kılıçdaroğlu da bugün grup toplantısında yapacağı konuşmada Gül’e “çağrıda bulunmaya” hazırlanıyor. Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Gül’e “Cumhurbaşkanının görevi anayasayı uygulamak. Siz gereğini yapmazsanız, biz yapa PES: Fezleke hukuk devleti ile bağdaşmaz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Sosyalist Partisi (PES) Başkanı Sergei Stanishev, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında fezleke hazırlanmasını demokrasi ve hukuk devletiyle bağdaştırmadığını kaydetti. PES’ten yapılan açıklamada, Kılıçdaroğlu hakkında fezleke hazırlanması kınandı. Açıklamada Stanishev’in şu görüşleri dile getirdiği belirtildi: “Bu soruşturma nedeniyle Türk yargısının tarafsızlığına ilişkin endişeler giderek artmaktadır. Kılıçdaroğlu’na karşı alınan karar kabul edilemez ve Türkiye’deki yargının bağımsızlığı konusunda endişeleri arttırmaktadır. Tarafsız olması gereken temel devlet kurumlarının kararlarının arkasındaki siyasi amaçlarla bir kez daha karşılaşmaktan üzüntü duyuyorum. ” Sevilen Lider… Korkulan Lider… Güvenilen Lider… Sevgili okurlarım… Sevilen bir insan mı olmak istersiniz… Korkulan bir insan mı… Yoksa güvenilen bir insan mı? ??? Nasıl bir siyasal lider tarafından yönetilmek istersiniz? Sevilen bir lider mi… Korkulan bir lider mi… Yoksa güvenilen bir lider mi? ??? Elbette başka seçenekler de var: Sevgi, korku, güven duygularını üç, iki ve tek seçenek olarak sıralayabilirsiniz… Örneğin ne sevilen, ne korkulan ama güvenilen bir lider… Ya da güvenilmeyen, sevilmeyen ama korkulan bir lider gibi... Benim tercihim, sevilen ve güvenilen liderden yanadır… Hatta sevgiyi de bir yana bırakıp, sadece güvenilen bir lideri de tercih edebilirsiniz. Pek doğal olarak, sevilmeyen, güvenilmeyen ama korkulan bir lider ancak otoriter ve totaliter rejimlerde görülür. ??? Sevgi, korku ve güven, üretildikçe büyüyen duygulardır… Bu nedenle sevgiye sevgiyle, güvene güvenle aynen karşılık vermek… Ama korkuya karşı korkusuzlukla direnmek gerekir… Böylece sevgi ve güven artar, büyür; korku azalır! ??? Demokrasilerde liderlik ne sevgiye dayanır ne de korkuya… Güven en önemli duygudur bir insanı lider seçmek için! (Pek doğal olarak umut da unutulmamalıdır!) Elbette sevgi de her zaman yararlıdır, ama zorunlu değildir. Demokrasilerde liderlik “eşitler arasındaki birinciliğe” dayanır. Bir başka deyişle, demokrasilerde liderler normal, olağan insanlar arasından seçilir… Sevilmeleri çok da gerekli değildir… Hele hele kendilerinden korkulmalarına hiç ama hiç gerek yoktur… Hatta demokrasilerde korkulan insanlar lider seçilme şanslarını yitirir, çünkü ellerine kudret geçtiğinde neler yapacağını kimse kestiremez! ??? Her lider, az ya da çok umut vaat ettiği, bir ölçüde güvenilir olduğu için seçilir… Yaptığı işlerle, zaman içinde ya bu umudu ve güveni pekiştirir ya da yitirmeye başlar. Demokrasisi yerleşmiş ülkelerde kendine duyulan güven ve yarattığı umut azalan liderler değiştirilir… Kimi zaman seçmen tarafından, kimi zaman seçime gerek kalmadan doğrudan partisi tarafından. Demokrasisi iyi işlemeyen ülkelerde kendisine duyulan güven ve verdiği umutlar azalan liderler yavaş yavaş korku salmaya başlar… Umut ve güvenin yerini, zamanla sevgi değil, korku alır. Menfaati olan olmayan herkes, kendini lidere göre konumlandırmaya, kendine çekidüzen vermeye başlar… Topluma, insan ilişkilerine umut, güven, sevgi yerine, umutsuzluk, güvensizlik, sevgisizlik ve maalesef korku hâkim olur. İşte o nokta, artık demokratik liderliğin zorlandığı, demokrasinin tahammül sınırlarının çatırdadığı noktadır! rız. Anayasa Mahkemesi’ne gideriz” diye seslenmesi bekleniyor. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili yasada süre dışında da bir dizi tartışmalı düzenleme bulunduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “AKP ile demokratik bir anayasa konusunda uzlaşma sağlanabileceğine inanıyor musunuz” soru ‘AKP samimi değil’ suna da şu yanıtı verdi: “Biz iyi niyetle katkı veriyoruz. AKP ne kadar iyi niyetli görmek istiyoruz. Eğer AKP iyi niyetliyse 12 Eylül’ün getirdiği yasalarda da değişiklik yapılmalı. Yüzde 10 barajı, Siyasi Partiler Yasası gibi. AKP samimi değil. Bu yasaların değiştirilmesi AKP açısından samimiyet sınavı.” ‘Putin ve Medvedev’ CHP Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ve Emine Ülker Tarhan da TBMM’de düzenledikleri basın toplantısında Gül’e çağrı yaptı. Tarhan, Gül ve Başbakan Erdoğan’ı kasdederek “Bu yasa metnini birlikte hazırladıkları çok açık. Bunların ülkenin geleceğini ve yönetimini yıllara göre aralarında paylaşmışlar. Putin, Medvedev gibi paylaşmışlar” dedi. Hamzaçebi de, Gül’ün yasayı iade etmesi gerektiğini söyledi. UZUN TUTUKLULUK SÜRESİ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN 1 veya 2 yıllık indirim geliyor ? Hükümetin, uzun tutuklulukla ilgili “mini” diye nitelenebilecek bir hazırlık yürüttüğü ortaya çıktı. Çalışma kapsamında 1 yıllık indirim öngörülüyor. ERDEM GÜL Savcı yumurtaya ceza istedi ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Geçen yıl Ege Üniversitesi’nde (EÜ) Bakan Egemen Bağış’a yumurta atan öğrencilere, Bağış şikâyetçi olmamasına karşın savcılık tarafından “kasten yaralama” ve “hakaret” suçlarından dava açıldı. Savcı, öğrenciler için 2 ve 3 yıl istedi. Orduevlerinde rütbe ayrımına son ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in emri ile orduevlerinde rütbe sınıf ayrımına son verildi. TSK’nin tesislerindeki yemek salonlarında, kuaförlerde, plajlarda rütbe farkı kalkacak. ANKARA Hükümetin, çok uzun bir süredir tartışılan uzun tutukluluk süreleriyle ilgili “mini” diye nitelenebilecek bir hazırlık yürüttüğü ortaya çıktı. Çalışma kapsamında tutukluluk süresinde 1 yıllık indirime gidilecek. Böylece tutukluluk süresi, 510 yıldan 48 yıla indirilecek. Tutukluluk süresinin 36 yıla indirilmesini AKP yönetimi kabul etmedi. Adalet Bakanlığı, uzun tutukluluklarla ilgili eleştiri ve talepler üzerine, sürenin kısaltılmasına ilişkin çalışmaları son 20 günde hükümet ve parti platformlarına taşıdı. AKP’nin iki hafta önce yapılan MYK toplantısında Adalet Bakanı Sadullah Ergin tutukluluk süreleri ve bu konuda yaptıkları çalışmalarla ilgili sunum yaptı. Ergin’in sunumu sonrasında seçenekli olarak tutukluluk süresinin 2 yıl kısaltılarak 36 olması da gündeme geldi. Oylama sonucu tutukluluğun 2 yıl kısaltılması formülü reddedildi. Ancak daha sonra Adalet Bakanlığı’nın yargının hızlandırılmasına ilişkin paketinin hazırlıkları sırasında tutukluluk süreleri hükümet içinde yeniden ele alındı. Tutukluluk sürelerinde 1 yıl kısaltmaya gidilerek 48 olması üzerinde çalışma başlatılması kararlaştırıldı. Tutukluluk süresinde 1 yıllık kısaltmayla 48’e indirilmesinde, “Başta Ergenekon davaları olmak üzere tahliye olacak kişi sayısının yüksek olmayacağı hesaplarından” da hareket edildi. Tutukluluk süresinin 48 yıla indirilmesine ilişkin düzenleme, TBMM’ye sevk aşamasındaki Adalet Bakanlığı’nın yargının hızlandırılmasına yönelik paketinde yer almayacak. [email protected] Özel’e suç duyurusu Aydınlar, Genelkurmay Başkanı’nın ‘siyasi amaçla demeç verdiğini ve yargıyı etkilemeye çalıştığını’ iddia ediyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Baskın Oran, Ahmet İnsel ve Gençay Gürsoy’un aralarında bulunduğu 5 aydın “siyasi amaçla demeç vermek” ve “yargı görevini yapanı etkileme” iddiasıyla Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dilekçede ismi bulunan gazeteciyazar Aydın Engin, akademisyenyazar Ahmet İnsel, yazar Cengiz Algan ve Prof. Gençay Gürsoy adına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın eski binası önünde açıklama yapan Prof. Baskın Oran, Genelkurmay Başkanı Özel’in, 5 Ocak 2012 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanan röportajında “Bir siyaset adamı gibi sadece devlet adamlarının üzerinde konuşabileceği ve karar verebileceği konularda açıklamalarda bulunduğunu” ifade etti. “Bu demeç Sayın Genelkurmay Başkanı’nın eski Genelkurmay başkanlarının izinden gittiğini ve siyaset yapmaya, askeri siyasete sokmaya ve müdahale ettirmeye kararlı olduğunu göstermektedir” diye konuşan Oran, bu durum için Askeri Ceza Kanunu’nun “siyasi amaçla demeç verme”ye ilişkin 148. maddesi uyarınca 1 ay ila 5 yıl hapis, TCK’nin “yargı görevi yapanı etkileme” suçunu düzenleyen 277. maddesine göre de 2 ila 4 yıl hapis cezası öngörüldüğünü belirtti. Oran, AKP hükümetinin de bu konuda hiçbir tepki göstermediğini söyledi. BRGK BAŞKANI TURHAN GENÇOĞLU: Kınamak yeterli değil İstanbul Haber Servisi Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu (BRGK) Genel Başkanı Turhan Gençoğlu, Bulgaristan parlamentosunun, 19841989 yılları arasında komünist rejiminin Müslüman ve Türklere karşı uyguladığı asimilasyon kampanyasını kınayan bildiriyi kabul ettiğini belirterek, “Parlamento tarihi bir karara imza attı, ancak Bulgaristan’ın asimilasyonu kınaması yeterli değil” dedi. Gençoğlu, yaptığı açıklamada, bildirinin, Bulgaristan devletinin Türklere karşı girişilen asimilasyon kampanyasını kınayan resmi ilk belge olması özelliğini taşıdığı vurgulandı. Gençoğlu, “Bu karanlık girişimin sorumluları adalet önünde hesap vermelidir. Somut adımlar bekliyoruz” dedi. Ankara’da 20 kilo patlayıcı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’nın Elvankent semtinde yaklaşık 20 kilo TNT bulunduğu bildirildi. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, hafta sonu bir ihbar üzerine gittikleri Elvankent Banka Blokları’ndaki bir binanın bodrumunda, yaklaşık 20 kilo TNT buldu. Politika gündemini kamuoyuyla paylaşma kararı alan CHP’den TÜBA vurgusu Evren ve Şahinkaya’dan itiraz ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül soruşturması kapsamında dava açılan Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’nın avukatı Ömer Nihat Özgün, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce müvekkillerine getirilen yurtdışına çıkış yasağına bugün itiraz edeceklerini bildirdi. ‘Bilim kıskaç altına alındı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata, dün parlamentoda CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Bursa Milletvekili Aykan Erdemir ile düzenlediği basın toplantısında hazırladıkları “TÜBA AKP kıskacındaTürkiye’de kurumsal ve bilimsel özerkliğin tahribatı” başlıklı ilk “politika notu”nu açıkladı. Ayata, “Ülkemizdeki en önemli sorunlardan birisi, özgürlük ve demokrasi sorunudur. TÜBA’da her iki meselenin de özünü bulmanız mümkün. Demokrasinin var olması için kurumların özerkliği şarttır” açıklamasını yaptı. Türmen “TÜBA’nın Türkiye’deki genel antidemokratik dönüşümün bir simgesi olduğunu” söyledi. TÜBİTAK, TÜBA gibi bilimsel araştırmalar yapan kurumların iktidara bağlandığını vurgulayan Türmen, “Bilimsel araştırma özerklikle mümkündür” dedi. Erdemir de “Türkiye’nin en büyük yol göstericisinin bilim olduğunu”nun altını çizerken “Günümüzde iktidar yol gösterici olarak kendi partizanca hedeflerini önümüze koymakta” diye konuştu. CHP’Lİ BELEDİYELERE OPERASYON ‘Adalar bizim’ İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Adalar Belediyesi’ne yönelik operasyonu eleştirerek, “AKP iktidarı seçimle alamadığı belediyelerimizi gülünç ve akıl dışı operasyonlarla almak istiyor. Belediyelerimizi AKP’nin doymak bilmez hırslarına kurban vermeyeceğiz” dedi. AKP eğer yolsuzluk arıyorsa, “AKP’li belediyelere bakmalıdır” diyen Salıcı, “ ‘Neden yalnızca muhalif belediyeler basılıyor’ sorusuna verilecek cevap, bu operasyonların siyasi sebeplerle yapıldığının da en açık göstergesidir” dedi. 4 kişiye 119’ar bin lira ? ANKARA (AA) “On Numara” da 10 bilen 4 kişi, 119 bin 551’er TL kazandı. Numaraların 1, 3, 5, 11, 14, 17, 19, 21, 25, 26, 28, 30, 34, 35, 37, 40, 46, 57, 66, 71, 77 ve 78 olarak belirlendiği çekilişte 9 bilenler 1498’er TL, 8 bilenler 74’er TL, 7 bilenler 14’er TL, 6 bilenler 2’şer TL ve hiç numara bilemeyenler 2’şer TL alacak. CHP’li Ayata, Türkmen ve Erdemir Meclis’teki basın toplantısında “TÜBA AKP kıskacındaTürkiye’de kurumsal ve bilimsel özerkliğin tahribatı” notunu kamuoyuyla paylaştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle