27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 6 milyar dolarlık Kuzey Marmara Otoyolu ihalesine şartname alan 18 firmadan hiçbiri talip olmadı 3. köprüye teklif yok MESLEK ODALARI: SUÇ İŞLENİYOR ? Şartname alanlar arasında yer alan Astaldi, STFA, Varyap ve Cengiz İnşaat, projeye finansman bulmaktaki zorluklar nedeniyle teklif vermedi. Başbakan Erdoğan, “Köprüyü en kötü ihtimalle milli bütçeyle yaparız” dedi. Cumhuriyet, ihaleye birkaç gün kala da 3. köprüye ilişkin kaygıları gündeme taşıdı. TMMOB’ye bağlı odalar, 3. Ekonomi Servisi İstanbul köprü ihalesine ilişkin olarak, Boğazı’na yapılacak üçüncü Karayolları Genel Müdürlüköprünün de içinde bulunduğu, ğü’nün karar süreci sona ermebedeli 6 milyar doları bulan Kumiş bir konuda ihale yaparak suç zey Marmara Otoyolu ihalesiişlediğini belirtti. TMMOB Çevre ne teklif veren çıkmadı. İhale Mühendisleri Odası, TMMOB Komisyonu Başkanı İhsan AkMimarlar Odası, TMMOB Peyzaj bıyık, ihaleye teklif gelmediğiMimarları Odası, TMMOB Şehir ni ve ihalenin iptal edildiğini Plancıları Odası ve Ekoloji Kolektifi’nin konuyla ilgili yaptığı açıkladı. Başbakan Recep Tayortak açıklamada, konuyla ilyip Erdoğan, “Üçüncü köprünün gili biri Ankara 13. İdare kesinlikle müşterisi vardır. ÜçünMahkemesi’nde biri de Dacü köprü yolda kalmaz. En kötü ihnıştay’da olmak üzere iki timalle üçüncü köprüyü milli bütçeyle ayrı davanın halen deyaparız. O gücümüz var” dedi. vam ettiği ve ihale Şartname alan 18 firma arasında yer yapılmasının yasal alan şirketlerden Astaldi, STFA, Varyap olmadığı beve Cengiz İnşaat, projeye finansman bullirtildi. Merkez Bankası Ne Yapmak İstiyor? Bu soru son iki haftadır iktisat gündemimizi meşgul ediyor. TC Merkez Bankası (TCMB) son iki hafta içerisinde yaklaşık 4.5 milyar dolarlık bir müdahaleyle döviz kurlarındaki hareketlenmenin önüne geçmeye çalıştı. Bunun ötesinde, TCMB 2011 boyunca son derece aktif bir para politikası uygulayarak müdahale araçlarını genişletmiş idi. Banka, 2008 öncesine görece, para piyasalarına artık sadece politika faiz oranı ile değil, zorunlu karşılık oranları ile faiz koridoru (Merkez Bankası’ndan gecelik borçlanma ve borç verme faiz oranları arasındaki fark) diye adlandırılan yeni politika araçlarını devreye sokmuştu. Merkez Bankası’nın, özellikle zorunlu karşılık oranlarını yıl boyunca önce yüksek oranlarda ve kademelileştirerek arttırması; ağustos ayında ise tekrar düşürmesi, “piyasalarda” belirsizliklerin körüklendiği suçlamalarını getirmiş ve para otoritesinin ne yaptığını bilmediği savlarının doğmasına neden olmuş idi. ??? Merkez Bankası’nın 2011 boyunca politikalarını anlamak ve değerlendirebilmek için, kuşkusuz ilk yapılması gereken şey, bankanın öncelikli hedeflerinin neler olduğunun saptanmasıdır. Bu doğrultuda öncelikle TCMB’nin “2012 Yılında Para ve Kur Politikası” metnine göz atalım. Metnin en son paragrafı öğreticidir: “Son küresel ekonomik krizden çıkarılan en önemli ders finansal sistemin yüksek kaldıraçla çalışmasının orta ve uzun vadede ekonomik tahribata yol açacağı gerçeğidir.” (sf 28) Dolayısıyla banka, piyasalardaki yıpratıcı spekülasyonun ve aşırı oynaklığın önüne geçilmesinin gereğine işaret etmekte ve kabaca “taşıma suyla değirmeni döndürmek” şeklinde ifade edebileceğimiz kısa dönemli ve ekonomik temellerden yoksun spekülatif davranışlara karşı duracağını açıklamaktadır. Gene söz konusu rapor metninin 18. sayfasında “Likidite fazlası aşırı düzeylere ulaştığında, bankacılık sistemi kredi koşullarını gevşeterek kredilerin çok hızlı artmasına neden olabilmekte, likidite açığı aşırı yüksek düzeylere ulaştığında ise bu defa söz konusu açığın fonlanmasının kısa vadede yoğunlaşması nedeniyle bankacılık sistemi aşırı temkinli davranmakta (...) dolayısıyla para politikasının etkinliği azalmaktadır” yorumlarıyla bankacılık sisteminin sürü içgüdüsü davranışı içerisinde bulunduğunu ve finans piyasalarındaki belirsizlik algılamasının bizzat bu tür davranışlar sonucu oluştuğu değerlendirmesini yapmaktadır. ??? Merkez Bankası, “Küresel finans krizi sonrasında birçok ülkede para politikası, fiyat istikrarına ilave olarak finansal istikrarı da dikkate almaya başlamıştır” uyarısında bulunarak, “piyasalara” artık 2008 öncesine dönmenin olanaklı olmadığı mesajını vermeye çalışmaktadır. Bu gerçeğin bir an önce kabul edilmesi, “piyasaların” para otoritesinin bundan sonraki mesajlarının da daha kolaylıkla anlaşabilmesini sağlayacaktır. ‘Köprüden vazgeç, Marmaray’ı tamamla’ İstanbul Haber Servisi Yeşiller Partisi de Başbakan Erdoğan’ı 3. köprü projesinden vazgeçmeye çağırarak “Marmaray’ın bir an önce tamamlanmasını sağla, Boğazray’a bak, toplu taşımayı, raylı sistemleri destekle. İstanbul’la ilgili kararları da İstanbullulara bırak” diye seslendi. Açıklamada “1995’te ‘3. köprü İstanbul için cinayet olur’ diyen Erdoğan, bu cinayeti işlemekte kararlı gözüküyor. Ancak biz de yaşamı savunmak için kararlıyız” denildi. 2010 yılı sonunda yapılan elektrik dağıtım bölgeleri özelleştirme ihaleleri sonucu bu bölgelerden bugüne kadar sadece birinin devri yapılabildi. Bir enerji sektörü yetkilisi, “Elinde üretim lisansı olan ve üretim yatırımı yapmak üzere finansman görüşmeleri yapan yerli ve yabancı şirketler de finansman paketlerini kapatamadıkları için ellerindeki lisansları başka şirketlere devretmek üzere görüşmeler yapıyorlar. Global piyasalardan düzelme işaretleri gelene kadar 2012 yılı enerji şirketleri açısından bekleme süreci olacak” dedi. maktaki zorluklar nedeniyle dün sabah saatlerinde teklif vermeyeceklerini açıkladılar. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, ihaleden hemen önce, teklif gelmeme ihtimaliyle ilgili olarak “İkinci planımızı devreye sokarız” dedi. 18 şirket şartname almıştı Japonya’dan Obayashi, Mitsubishi, Itochu ve IHI, İtalya’dan Astaldi, Rusya’dan Moskovskiy Metrostroy ve NPO Mostovik, Avusturya’dan Stradag, İspanya’dan FCC Construction, Türki ye’den Mapa İnşaat, Cengiz İnşaat, Park Holding, Varyap, Yüksel İnşaat, Kolin İnşaat, Nurol İnşaat, STFA ve Gülsan İnşaat’ın olduğu 18 firma şartname aldı. ABD ekonomisinin güçlü toparlanmaya henüz geçememiş olması ve Avrupa bölgesindeki bankaların içinde bulunduğu zor koşullar proje finansman olanaklarını sınırlayarak, yatırımcı şirketlerin iştahını azaltarak Türkiye’deki büyük özelleştirme ve altyapı projelerini tehdit ediyor. Reuters’a bilgi veren üst düzey bir şirket yetkilisi, “3. köprü şartnamesinde bir sorun yok ancak finansman bulmak konusunda zaman sıkıntısı var” dedi. TİM’in anayasa raporunu Can kaleme alacak Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), yeni anayasa hakkında ihracatçıların görüş, katkı ve beklentilerini www.tim.org.tr adresinde açtığı bir anketle belirleme kararı aldı. 21 sorudan oluşan anket, 1 ay boyunca cevaplandırılabilecek. Anketin moderatörlüğünü, eski Anayasa Mahkemesi raportörü ve Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Osman Can yapacak. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Doç. Dr. Osman Can, dün düzenlenen bir basın toplantısında, bu konuda şunları söylediler: TİM’e göre Türkiye sosyoekonomik düzeyde büyük bir dönüşüm yaşıyor ama mevcut anayasa buna gerekli katkıyı veremiyor. Oysa Türkiye’nin küresel hedefleri için geniş katılımlı bir uzlaşıyla hazırlanan, sivil, insan haklarına saygılı ve özgürlükleri daha da genişleten bir anayasaya ihtiyaç var. Hükümetin söz vermesine karşın 2012 kararnamesinde aile yardımı ödeneği yer almadı 4C’liye yardım unutuldu ? Kararnamede, kamu kurum ve kuruluşlarında geçici olarak istihdam edilen özelleştirme mağdurları için ödenek çıkmadı. MUSTAFA ÇAKIR Norveç Başbakanı Enderun mutfağında Ekonomi Servisi Norveç Başbakanı Jens Stoltenberg, Çırağan Sarayı’nın Enderun Mutfağı’na girerek deniz ürünlerinden Norveç’in geleneksel yemeği olan ‘Sashimi’ yaptı. Önceden hazırlanan somon balığını ince ince dilimleyen Stoltenberg, daha sonra kestiği parçaları suşili tabaklara yerleştirdi. Yemek yapımı sırasında soruları da cevaplayan Stoltenberg, “Evde yemekleri daha çok kim yapıyor” sorusuna “Eşim de ben de yapıyoruz. Ancak Sashimi yapımında daha tecrübeli ve ustayım. Norveç’te insanlar genelde bu tür çiğ balıkları yer. Çok lezzetli, yapımı da çok kolay” diye yanıt verdi. Türk usulü yapılan balık yemeklerini de çok sevdiğini anlatan Stoltenberg, “Ülkeyi yönetmek mi, yemek yapmak mı daha zor” sorusuna da şu karşılığı verdi: “Tabii ki de bir ülkeyi yönetmek çok daha zor. Çünkü insanları memnun etmek kolay değil.” Stoltenberg, Norveç’te yaşanan terör saldırısıyla ilgili olarak da şunları söyledi: “Türkiye’den de Gizem Doğan hayatını bu saldırıda kaybetti. Böylelikle Norveç halkı da terörün acımasız ve tehlikeli yüzünü görmüş oldu. Türk halkı da zaten terör saldırılarının ne kadar acı bir şey olduğunu iyi biliyor. Türk milletine de bizim acımızı paylaştıkları için çok minnettarım.” Yemek sonrası Yalova’ya giden Stoltenberg, burada Türk ve Norveç tersaneleri işbirliğiyle üretilen petrol platformu inşa gemisi Grand Canyon’u suya indirme törenine katıldı. Partilere sunulacak Yapılacak çalışma sonucu bir anayasa metni hazırlanmayacak. Buna karşılık gelecek tüm görüşlerin derleneceği bir çerçeve rapor ortaya çıkarılacak. Amaç yeni anayasaya çalışmalarına ekonomi dünyasının görüşlerini sunmak. Toplanacak anket cevaplarını Doç. Dr. Osman Can bir formüle edecek. Bu çerçeve rapor hem Meclis Uzlaşma Komisyonu’na hem de siyasi partilere sunulacak. ANKARA Resmi Gazete’de yayımlanan 4C’li personelin 2012 yılı kararnamesine göre 2012’de 45 bin geçici işçi 4C kadrosunda, bakanlıklar başta olmak üzere birçok kamu kurum ve kuruluşunda 11 ayı geçmemek üzere çalıştırılacak. Sendikaların talepleri ve hükümet üyelerinin sözüne karşın 2012 yılı 4C kararnamesinde de aile yardımı ödeneği yer almadı. Maaşlarda da sadece memur maaşlarına uygulanan enflasyon farkı ölçüsünde artış uygulandı. Diğer düzenlemeler şöyle: En fazla 4C’li MEB’de: Kararname ekine göre en fazla 4C’li 15 bin 500 kişiyle Milli Eğitim Bakanlığı’nda. Milli Eğitim’i 4 bin 500’er kişiyle Adalet ve İçişleri bakanlıkları izliyor. Sağlık Bakanlığı’nda da bu yıl 4 bin geçici personel istihdam edilecek. Yedi gün mazeret izni: Eşin doğum yapması, kendisinin veya çocuğunun evlenmesi gibi nedenlerle ücretli mazeret izni verilecek. Erken doğum: Geçici personele, doğum yapmasından önce 8 hafta ve doğum yaptığı tarihten itibaren 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta süreyle aylıklı izin verilecek. Her ilde görev: Öncelikle tercih ettikleri illerde, bu illerde istihdamlarının mümkün olmaması halinde diğer illerde istihdam edilecek. Tazminat hakkı: Çalışanların sözleşme koşullarına uymaması nedeniyle sözleşmesinin feshedilmesi veya yenilenmemesi hallerinde iş sonu tazminatı ödenmeyecek. TÜRK SAĞLIKSEN DAVAYI KAZANDI KEY’ini alamayanlara umut davası kazanıldı Ekonomi Servisi Türk SağlıkSen’in açtığı dava sonucunda mahkeme, kesinti yapılmasına karşın KEY ödemesi alamayan memura ödeme yapılmasına hükmetti. Kırşehir Devlet Hastanesi’nde görev yapan Türk SağlıkSen üyesi bir doktorun Konut Edindirme Yardımı (KEY) listesinde ismi bulunmaması üzerine, yapılan kesintilerin yasal faiziyle ödenmesi için yaptığı başvurunun reddedilmesi nedeniyle sendika tarafından dava açıldı. Kimlik numarası yanlış yazıldığı için para alamayan çalışanın davasını kazanan Türk SağlıkSen Genel Başkanı Önder Kahveci, KEY ödemelerini alamayan çalışanlar için örnek dava dilekçeleri hazırlayarak haklarını aramalarına katkıda bulunduklarını anlatırken “Emsal bir davayı kazandık. Bu karar KEY ödemesini alamayan çalışanlar adına çok önemli bir gelişmedir” dedi. ‘Kafka’nın Böcekleri Gibiyiz’ başlığını atmış Barış Açıkel, dün ikinci sayısı yayımlanan Tutuklu Gazete’nin 3. sayfasındaki yazısına... Adres Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi. “Bir sabah gazetecileri alıp götürdüler. Sustuk! Sonra politikacıları... Sustuk! Daha sonra da yazar ve bilim adamlarını... Yine sustuk! Gelecekler yine, bir yudum zehir gibi; daktilomuzu, fotoğraf makinemizi, notlarımızı, kitap nüshalarımızı...alıp da gidecekler. Yine gelecekler... İşte o an, ‘Sıra kimde’ olacak” diye soruyor... Ve ekliyor: “Kısacası, 301. madde değiştiriliyorMUŞ gibi yapıp... Kürt sorunu devasa ‘Açılımlarla’ çözülüyorMUŞ gibi yapıp... Dersim’de (1938’de) yaşanan acılardan özür diliyorMUŞ gibi yapıp... 12 Eylül’ün ‘Netekim’ paşalarından hesap soruluyorMUŞ gibi yapıp...da ‘bir arpa yol’ almamış bir ülkede Kafka’nın böcekleri gibiyiz!” Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ydü. Sabahtan itibaren epostam “gazeteciler gününüz kutlu olsun” mesajları ile doldu taştı. Sanki 97 meslektaşım hapiste değilmiş, sanki zülfiyare “o ya da bu şekilde” dokunan diğerleri işten atılmamış, sanki bu ülkede özgür gazetecilik yapılabiliyormuş gibi... Mustafa Balbay’ın köşesinde yazı yazmadığı günler sadece 3 satır yer alır. Dünkü şöyleydi: Mustafa Balbay 1041 gündür tutuklu. Hücrede tek başına 317. Gün. Milli irade 213 gündür tutuklu. 3 yılı aşkın bir süredir evinden, çocuklarından, özgürlüğünden uzakta sevgili Balbay. Bize ise günleri saymak düşüyor... Yukarıda yazısından küçük alıntılar yaptığım Barış Açıkel, İşçi Köylü Gazetesi yazı işleri müdürüydü, 28 yaşında cezaevine girdi, 36 olmak üzereyken 12 aralıkta tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu. Tutuklu Gazete’ye “Yeni Rejim Gazeteciliği” başlığıyla yazısını gönderen Odatv Yazıişleri Müdürü Barış Terkoğlu’nun adresi ise 11 aydır Silivri 1 No’lu L Tipi Cezaevi F12 Koğuşu. “Elinizde tuttuğunuz gazete Türkiye’de basın özgürlüğünün halini gösteren tarihi bir örnek..” diye başlıyor Barış yazısına. Eşi Özge’yi can dostum Prof. Dr. Türkel Minibaş’ın asistanlığı döneminden tanıyorum. Gazetecilere özgürlük yürüyüşlerinde karşılaşırız sık sık. Barış’ın ve diğer gazetecilerin davasının yurtdışındaki yayın organlarında yer alması için çabalar durur… Haa yeri gelmişken söyleyeyim. TaksimGalatasaray arası biz gazetecilerin (tabii her gazetecinin değil!) cezaevindeki meslektaşlarımızla, yeni gözaltına alınanlarla dayanışma yolumuzdur. Türkiye’de Gazetecilik ve ‘Kafka’nın Böcekleri’ Toplanır, elimizde pankartlarla, özgürlük sloganları atarak bir uçtan öbür uca yürürüz. Sanki sesimizi duyurabilecekMİŞiz gibi… Haberleri, yazıları teslim edip sayfaları hazırladıktan sonra akşam saatlerinde toplandığımızda, Türkiyem çoktan televizyon başına geçip dizilerini izlemeye başlamıştır bile… Kendimiz haykırır, kendimiz duyarız.. Tutuklu Gazete’ye devam edelim. Çünkü her ne kadar Ahmet Şık, Nedim Şener, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan’ın isimleri ön planda olsa da adı sanı gündeme gelmeyen diğer tutuklu gazetecilerin en azından Gazeteciler Günü’nde haykırışlarından birer soluk yansıtalım istedim. Kandıra 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nden eski Özgün Radyo Yayın Koordinatörü Füsun Erdoğan “Tutsaklığımın 6. yılındayım. Ve benim gibi onlarca meslektaşım da aynı durumda” diyor ve bir çağrı yapıyor: “Çağdaş Hukukçular Derneği’nin TMY ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması için başlattığı kampanyayı sahiplenerek büyütmenin zamanı çoktan geldi. Bunun için bütün ilerici, demokrat, yurtsever, sosyalist parti ve örgütleri, meslek odaları, kitle örgütleri, sendika ve paltformları bu kapmanyayı sahiplenerek büyütmeye çağırıyorum…” Füsun Erdoğan kendi yazısının hemen yanı başında siyah zemin üzerinde acıklı bir mektuba da yer veriyor. Cezaevinden çıktıktan dört ay sonra hayatını kaybeden gazeteci ve çevirmen Suzan Zengin’in anısına… Zengin, ölmeden iki hafta önce olduğu açık kalp ameliyatının ardından bulunduğu Koşuyolu Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde 12 Ekim’de hayatını kaybetmişti. Silivri 2 No’lu L Tipi Cezaevi’nde yatan Doğan Yurdakul ise “Neye Dokunsak Yanmayız?” diyerek işin içine mizahı da katarak otosansürcüye tüyolar veriyor 3. sayfadaki yazısında. “Birilerinin başlarına bir şeyler gelince geride kalanlar nelere dokunmayacaklarını öğrenmiş oluyor” diyen Yurdakul, “Ben şu Silivri’de yattığım yerden bile bazı sakıncalı sözcüklerin otosansür süzgecinden kaçırılabildiğini görüyorum, sizler uyuyorsunuz. Nedir canım o sayfalarda, ekranlarda bir sürü uygunsuz sözcük: Yolsuzluk, rüşvet, fener, sınav şifresi... yumurta, ıslık, Hopa tıraşı, poşu falan? Böyle işte Türkiye’de gazetecilik. Dokunan yanıyor. Bizler ise ‘Yansak da dokunacağız’ demeyi sürdürüyoruz… KISA... KISA... STFA, Başkent için ortak buldu STFA, Çinli ENN ile Başkent Doğalgaz’ın yüzde 80 hissesinin özelleştirilmesi için açılan ihaleye katılmak için yüzde 5050 paya sahip ortak şirket kurdu. STFA Üst Yöneticisi Mehmet Ali Neyzi, 27 Ocak’ta yapılması beklenen ihaleye katılacaklarını belirtti. Oto satışlarında tarihi rekor Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, 2011’de otomobil ve hafif ticari araç pazarının yüzde 13.61 oranında büyüyerek 864 bin 439 adetlik yeni bir rekorla tamamlandığını bildirdi. Bu sonuç tüm zamanların en yüksek adedi oldu. Bayraktar, bu yıl için ilkyarıda daralma beklediklerini kaydetti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle