19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EYLÜL 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA [email protected] PAZAR KONUĞU 9 Çanakkale, Küçükkuyu ve Güre belediye başkanları CHP’nin her geçen gün daha güçlendiğini söyledi: Ortak akıl iktidara taşır SÖYLEŞ LEYLA TAVŞANOĞLU Bu hafta farklı formatta pazar konuğumuz var. Kuzey Ege bölgesinden üç CHP’li belediye başkanını sayfamıza taşıyoruz... Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale’nin Küçükkuyu Beldesi Belediye Başkanı Cengiz Balkan ve Balıkesir’in Güre Beldesi Belediye Başkanı Kamil Saka. Üçüyle, “Ne olacak bu sosyal demokratların hali”ni konuşuyoruz: Türkiye’de özellikle kıyı şeridinde yaşayan seçmenin merkez sol eğilimli olmasını, daha çok da Orta ve Doğu Anadolu’da yaşayan seçmenin muhafazakâr partilere yönelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? GÖKHAN Kıyı şeridinde yaşayan seçmen özgürlüklerine düşkün. Kimsenin kimsenin hayatına karışmadığı, mahalle baskısı olmayan ortamlarda yaşıyorlar. Bundan vazgeçmeleri de mümkün değil. Bu anlayış Anadolu’da yoktu. Son yıllarda giderek yok oldu. Bunun tek istisnası Tunceli’dir. Anadolu’da büyük ölçüde milliyetçi muhafazakâr ortam ayrıca da feodal yapı; özgür, kadın ve erkeğin eşit tutulduğu yaşam tarzına izin vermiyor. Böyle olunca da CHP ya da sosyal demokratların iktidarı mümkün olmuyor. Özgürlüklerin yaşanabildiği yerlerde CHP, sol ve sosyal demokratlar prim yapıyor. BALKAN Ülkemizin batı kesimlerinde yerel yönetimler yıllarca sosyal demokratların elindeydi. Bu yerel yönetimlerde ben sosyal demokratların başarılı olduğunu görüyorum. Bu başarılar bir şekilde genel seçimlere de sirayet ediyor. Çünkü yerel yönetimler bence bir partinin lokomotifi. Çünkü bir belediye başkanı, il genel meclis üyesi ya da bir muhtarın başarılı olması kesin o partiye bir artı kazandırır. Yerel yöneticinin beldede ya da ilçede yaptığı hizmetler seçmenin karşısına çıktığınız zaman bunun karşılığını buluyor. Ben bu sahil kesimlerinde yerel yöneticilerin yıllardır sosyal demokrat, aydınlık insanlar olması sebebiyle buralarda sosyal demokrat oyların yüksek olduğunu düşünüyorum. Baktığınız zaman bizim Orta Anadolu’da, Karadeniz’de yerel yönetimler sosyal demokrat değiller. Sosyal demokrat belediyelerin olmadığı yerlerde biz başarı sağlayamıyoruz. Yerel ve genel seçimler birbirlerini ciddi biçimde etkiliyor, diye düşünüyorum. Ç anakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan: Partimiz yereldeki çalışmaları sayesinde yeniden tercih edilecektir. K üçükkuyu Belediye Başkanı Cengiz Balkan: Eski söylemleri terk edip yeni siyasetler üretmeliyiz. G üre Belediye Başkanı Kamil Saka: Kişiye bağlı, ben merkezci particilik yüzünden tarihin en düşük oylarını aldık. çıkarmak anlamına gelmez. Biz sosyal demokratsak bütün halkımızı kucaklamak zorundayız. Bir de sosyal demokrat partiler halka çok daha yakındır. Muhafazakâr, merkez sağdaki partiler daha çok sermayeye hizmet eder. CHP uykuları kaçırıyor İyi de CHP’nin sosyal demokrat parti olarak genel seçimlerde aldığı oy oranı belli; yüzde 26. Buna karşılık da hem dinci hem sermayeye hizmet eden AKP yüzde 50 oy aldı. SAKA CHP’nin 12 Eylül’den sonraki siyasal geçmişine bir bakalım. Gerçek sosyal demokrat partiler sosyal demokrat siyaset izledikleri zaman iktidara doğru tırmanıyorlar. Türkiye’de sosyal demokrat partiler sosyal demokrasiden uzaklaşıp benmerkezli parti konuma gelmeye başladıkları an gittikçe oylarda düşüş başlıyor. CHP yakın geçmişte sadece kişiye bağlı benmerkezli parti konumundaydı. Bundan dolayı CHP belki de tarihinin en düşük seviyelerinde oy aldı. Ama parti içinde yönetim değişikliğinden sonra CHP’de uzun yıllardan beri duymadığımız sol söylemler duymaya başladık. Ben CHP’nin son kurultayında duyduğum söylemlerle yeni baştan kendimde bir coşku hissetmeye başladım. Bunu yıllardır biz CHP’de duymuyorduk. Bırakın duymayı; bunları söylemeye kalkanlar, ben ve benim gibiler bile partiden ihraç ediliyordu. Ama bu yüzden CHP gittikçe dibe vurdu. Yani CHP’nin temsil ettiği sol sosyal demokrat kesim gittikçe dibe vurdu. Bugün CHP yeni baştan eski kimliğine dönmeye başladı. Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olduktan ve genel merkezi yeniden yapılandırdıktan sonra ‘Eyvah CHP kendi ilke ve amaçlarından sapıyor, liboşların partisi oluyor’ eleştirilerine ne diyorsunuz? SAKA Bu eleştireler olacaktır. Çünkü yıllardan beri ülkenin yönetiminde söz sahibi olan egemen güçler istedikleri gibi yönetip istedikleri gibi yedikleri için CHP’nin kıpırdaması bunların kesinlikle işine gelmedi. Kemal Kılıçdaroğlu için önce Alevi dediler, sonra şu dediler bu dediler. Etnik kökeninden dem vurdular. Annesi Ermeni bile dediler. Neden Kemal Bey’in yeni baştan CHP’yi eski konumuna doğru götürmeye başlaması bazılarını sıkıntıya soktu? Kılıçdaroğlu parti örgütünü de istediği konumuna getirdiği an CHP iktidara gelecektir. İktidara gelmesi demek uzun yıllardan beri ülkeyi istedikleri gibi yöneten insanların uykularını kaçıracak, iktidar süreçlerinde ortaya çıkan bir yığın yasaya uygun olmayan işlerden dolayı hesap vereceklerdir. Sizin meslektaşlarınız üç yılı aşkın bir süredir içeride ve daha neyle suçlandıkları belli değil. Kendinizi savunma hakkınız elinizden alınıyor. Bunların hesabı verilecektir. Burası Türkiye Cumhuriyeti ise, bir muz cumhuriyeti değilse ülkeyi bu noktaya getirenlerden bunların hesabı mutlaka sorulacaktır. Belediyelerle diyalog ihmale gelmez 1989 yerel yönetim seçimlerinde sosyal demokratlar, o zaman SHP çatısı altında oyların aşağı yukarı Türkiye genelinde üçte ikisini almıştı, sonra ne oldu da bu noktaya geldi? GÖKHAN Yönetim zafiyeti oldu. Böyle olunca, hemen arkasından genel seçimler gelince faturasını ödedik. Biraz önce başkanımız söyledi. Yerel yönetimdeki başarılar genele yansır; başarısızlıklar da genele yansır. Hep deriz ya bir iktidar olsak Türkiye’de neler yapacağız. Biz şimdi CHP olarak Güre’de, Çanakkale’de, Küçükkuyu’da iktidarız. Hadi yap bakalım o zaman, noktasındayız. Yapabilenler zaten iktidarını sürdürülebilir bir hal aldı. Ama İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’da yeteri kadar belediye, yerel yönetimi alamadığımız için o bölgelerde varlık gösteremedik. Yerel yönetimler kanalı ile sosyal demokratları genel iktidara çeviremedik. O zamanki genel merkez yönetimi içindeki ikilikler, hizip hareketleri partiyi kamuoyu önünde yıprattı. Sağda iktidarlar el değiştirir ama sağ oylar olarak devam eder. Biz ise oyları çok zor alıyoruz ama bu parti içi çekişmeler çok kolay kaybettiriyor. Sayın Kılıçdaroğlu benim kanaatim gayet başarılı bir süreci başlattı ve götürüyor. Daha bir yılı biraz geçti genel başkan olalı. Aslında CHP’nin oyları yüzde 21’den yüzde 26’ya değil, yüzde 18’lerden yüzde 19’lardan yüzde 26’lara çıktı. Geçen seçimde DSP oyları vardı. DSP ittifakı vardı. Biz yüzde 18’lerden partiyi 78 oy arttırarak buralara getirdik. Bir de 12 Haziran seçimlerinde MHP’ye giden yüzde 3 oy var. Yerel yönetici partili gibi davranamaz Kamil Saka siz 1987’den beri Güre Belediye Başkanı’sınız. Güre bayağı muhafazakâr seçmeni ya da tabanı olan bir belde olarak tanınıyor. Siz bunu nasıl başardınız ve 6 dönemdir belediye başkanı seçiliyorsunuz? SAKA Belediye başkanının partisi yoktur. Belediye başkanı seçilinceye kadar partilidir. Seçildiği an yakasındaki parti rozetini çıkarmak mecburiyetindedir. Yakasındaki parti rozetini çıkaran belediye başkanı başarılı olur. Çünkü belediye başkanı eskinin tabiriyle şehrin eminidir. Siz yakanızda parti rozetiyle dolaşmaya devam ederseniz size oy vermeyenleri kucaklayamazsınız. Ama parti rozetini çıkarmak insanın kafasındaki rozeti GÖKHAN Bütün bu sıkıntılara rağmen aslında yüzde 30 hedefi bence doğruydu. MHP olayı var da CHP içerisindeki o hâlâ daha tam oturamamış yapı bizi yüzde 26’larda bıraktı. Şimdi bu önemli değil. Bugünden iki buçuk yıl sonraki yerel seçim hazırlığı çok önemli. Bu hazırlığı da partinin genel başkanı tahmin ediyorum mutlaka yapacaktır. Partide geçmiş dönemden kalan kurultay üyeleri şimdi öncelikle kongreler yapılıp kurultay delegeleri de yenilendiğinde parti çok hızlı bir ivme yakalayacaktır. Dolayısıyla parti yönetimi bir uzlaşı içerisinde olacak, ortak aklı bulur hale gelecek. Aynı zamanda yerel yönetimlerle diyaloglar başlayacak. Yerel yönetimlerin gücünü hem kendi yerel yönetimlerimizde, hem yerel yönetimlerimiz olmayan alanlarda kullanma potansiyelini yakalayacağız. CHP’nin bu süreçteki götüreceği ana muhalefet stratejisi ve yerel yönetimlerin kendi yörelerindeki başarılı çalışmaları ve stratejileri genel merkezle diyalogları önemlidir. Önümüzdeki yerel ve genel seçimlerde başarılı olacağını ve CHP’nin yeniden tercih edileceğini düşünüyorum. BALKAN CHP artık özüne dönmeli; döneceğine inanıyorum. Parti kongre sürecini tamamlar, üye yazımları sağlıklı olur. Benim adamım, senin adamın anlayışı sona erer. Böyle demokratikleşme tabandan başladığı zaman ben partimizin ilk yapılacak genel seçimlerde çok rahat yüzde 35’leri bulacağına inanıyorum. Umarım 2015’te yapılacak seçimde ülkenin tamamında yapılacak önseçimlerle adaylarımız belirlenir. 81 ilde önseçim yapılarak adayların belirlenmesi ve tabanın sesinin duyulması ve üyeye değer verilmesi gerektiğini düşünüyorum. SAKA Hazırlanmadan çalışmadan biz yıllarca sadece Atatürk, laiklik, Misakımilli diyerek seçim kampanyası yürütmeye çalıştık. İlk defa bu seçimlerde biz bir şeyler vaat ettik bu topluma. Bizi seçerseniz askerliği kısaltacağız. Bizi seçerseniz şunu şöyle yapacağız, dedik. Sosyal demokratların yapması gereken halka umut vermektir. İktidara geldiğinizde bu umut yolunda adım adım ilerlemektir. 1989 yılında seçilen belediye başkanlarımız hakikaten çok başarılı belediye başkanlarıydı. İstanbul Belediye Başkanı Nurettin hocanın yapmış olduğu projeleri ondan sonra gelenler aynen uyguladılar. İstanbul’da yaptıkları tek başarılı iş Nurettin Sözen’in hazırlamış olduğu altyapı projelerine dayalı yaptıkları projelerdir. Evet sevsek de sevmesek de Melih Gökçek akıllı bir adam. Karayalçın’ın ne kadar aklı başında projesi varsa onları tek tek yürütüyor. Dikkat edin. Hepsi Murat Karayalçın’ın projeleri. Melih Gökçek yanlış da yapsa uğursuzluk da yapsa kimse benim partimin belediye başkanı bunları yaptı, demiyor. Nurettin hocanın karşısında ilk önce biz bas bas bağırdık. Bunlar hırsızlık yaptı, dedik. Yüzde 10 barajı en büyük handikap Bir de sıklıkla tekrarlanan şöyle bir söylem var. Geleneksel olarak Türk seçmeni merkez sağ partilere itibar eder, denir. Bunun iki tane istisnası vardır. Birisi 1973’teki MSPCHP koalisyonu, ikincisi de 1977 seçimlerinde CHP’nin yüzde 42 gibi yüksek bir oy alarak başarı kazanmasıdır. Ama ne yazık ki azınlık hükümeti kurmak zorunda kalmıştır. Bugün ise uygulanan seçim sistemi yüzde 10 gibi yüksek barajlı. Bu seçim sistemi sizce Türk seçmeninin gerçek iradesini yansıtabiliyor mu? GÖKHAN Tabii ki yüzde 10 seçim barajı en büyük handikap. Çünkü şöyle olaya bakarsak yüzde 50 bir parti, yüzde 26 bir parti, yüzde 13 öbür parti oy alıyor. Toplamı yüzde 89 ediyor. Geriye kalan; BDP’nin, bağımsızların oyları. Aslında olabildiğince görüşlerin, siyasi anlayışların parlamentoda temsil edilmesi en demokratik yol. Dolayısıyla da barajın yüzde 10 gibi yüksek seviyede olması her zaman sıkıntıdır. Maalesef bütün partiler muhalefetteyken yüzde 10 barajından şikâyet ederler. İktidara geldiğinde de yüzde 10 barajına sığınırlar. İki yüzlülük var. Fakat seçmen bunları dikkate almıyor. Yani daha önce yapmaya söz verdiği, eleştirdiği şeyleri yerine getirmemiş insanlara prim vermeye devam ediyor. Biz doğrudan halkla temas kurabilmenin yollarını bulmalıyız. BALKAN Evet aynen öyle. Kamil başkanın da dediği gibi rozetleri falan bırakıp yerel yönetimde biz bire bir halkın içine girmeliyiz. Oralarda kanaat önderlerini yetiştirmeliyiz. Partinin bir görevi de bu olmalı. Ve biz halkın içinde yer almak ve onun ne dediğine kulak vermek zorundayız. Yani biz empoze etmekten ziyade halkın beklentilerini dile getirmek, onun sözcüsü olmak, onun öngörülerini söyleme dökmek durumundayız. Genç seçmene çok iyi bir biçimde kendimizi anlatmamız lazım. Yani bizim eski ideolojilerimiz artık genç seçmene bir şey ifade etmemeye başladı. Artık yeni şeyler söylemek lazım. Onun için birikimli olmalıyız. Onun için köşebaşlarını işgal etmiş bizler de bir eğitim sürecinden geçmemiz lazım. Bunu parti yapacak. Ben belediye başkanı olduğumdan beri 2 kere belediye başkanları toplantısına katıldım. Ne oldu katıldım da? Hiçbir şey olmadı. Bize olayların daha dar kapsamlı, bölgesel belki ama uzmanların öncelikle bizi bilinçlendirdiği, anlattığı karşılıklı konuların bu şekilde tartışıldığı ortamlar yaratılmalı ki biz de yeni şeyleri söylemenin yolunu ve yöntemini bulalım. Çünkü o uzmanlar mutlaka inceleyecektir, derleyip toparlayacaktır. Biz de bilgilerimizle, günceli takibimizle onları birleştireceğiz ve yeni projeleri halka sunacağız. Buna seçimler sırasında değil, şimdi bir yerlerden başlamak lazım. Yani yavaş yavaş, tam hazır, yani burada geri atmamak lazım. “Eee, ne yapalım? Yüzde 26’da kaldık. Hele sonra bakarız” anlayışı artık geride kaldı. Yüzde 26’da kaldıysan, yarın bunu 27 yapmanın, sanki yine seçim varmış gibi 27 yapmanın mücadelesini yapmamız lazım. Ama dediğim gibi artık eski söylemlerle değil, parti içindeki dağınıklığın da ortadan kaldırılarak bir söylem bütünlüğü içerisinde, yeni bir ideoloji; çağdaş sol ideolojiyi içerisinde barındıran ama işin özünde tabii insan odaklı, özgürlük odaklı, insan hakları odaklı, çevre odaklı yeni siyasetleri açık ve net biçimde ortaya koymamız lazım. Bunun için de bizler eğitimden geçmeliyiz. Bunu yapan kazanacaktır diye düşünüyorum. Cengiz Başkanın söylediği yaşam boyu eğitimden geçmeliyiz düşüncesini nasıl karşılıyorsunuz? SAKA Bunların hepsi olmak mecburiyetinde. Ama ben bunu döndürüp dolaştırıp partinin gerçek bir sosyal demokrat parti yapısına kavuşturulmasına bağlıyorum. Evet Ülgür Başkanımın söylediği şu anda toplumda kanaat önderleri dediğimiz kesim kimlerde kaldı? Cami imamlarında ve feodal yapıyı temsil eden insanlarda. Neden? Biz kendi özgün yapımızı kaybettik. Önceleri bunda üstünlük bizdeydi. Parti sosyal demokrat yapıdayken, parti sendikalarla, derneklerle, sivil toplum kuruluşlarıyla iç içeydi. Sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalarla iç içe olan bütün sorunun CHP’nin demokratlaşmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Siyanürle altın arayan şirketler doğa cinayeti işliyor Kaz Dağları yöresi, altın üretim şirketlerinin gözdesi haline geldi. Burası 80 kilometrelik bir kıyı şeridi. Burada altın şirketleri siyanürle altın arıyorlar; çevreyi yok ediyorlar. Doğal SİT’i mahvediyorlar. Bunu engellemek için belediye başkanları olarak neler yapıyorsunuz? GÖKHAN Başlangıçta Kaz Dağları yöresinde bir altın arama faaliyeti süreci başladı. Daha bunun öncesi var. MTA (Maden Tetkik Arama) Çanakkale’ye geldi; bütün Çanakkale’nin dağlarında taşlarında maden yatakları tespit etti. Sadece altın değil. Başka madenler de var. Bu tabii Ankara’da ortaya kondu. Bunun en cazibi, en kârlısı altın olduğu için altıncılar buraya hücum etti. Biz o zaman Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na yazı yazarak Çanakkale’de kaç tane altın arayıcı ruhsatı verildiğini sorduk. Bize bir liste geldi, 34 arama ve işletmeci ruhsatı. O liste gelince biz harekete geçtik. Altın aranmasını bırak, işletmesi bile yanlış. Lapseki, Çan, Ezine, Bayramiç, Yenice bütün yörede altın arama ruhsatı. Adamlara bakıyoruz, hepsi yabancı sermaye şirketleri. Sadece altın değil, gümüş arama ruhsatı da almışlar. O zaman hem birlik olarak hem biz mecliste tepki gösterdik. Bu arada hemen karşı lobi bir adam getirdi. Adam fütursuzca bizim karşımızda daha çok delmeliyiz diye gazetelere bir de beyanat verdi. Kaz Dağları bir ekosistem. Oradaki o ekosistemi bozduğumuz zaman ne Çanakkale domatesi, ne Ezine peyniri, ne Küçükkuyu zeytinyağı kalır. Şimdi biz bunların mücadelesini yapıyoruz. Biz, siyanürün yeraltı suyuna ve havaya karışması burayı tahrip eder derken, Simav’daki çöken gümüş madeni olayı ortaya çıktı. Siyanür yeraltı suyuna karıştı. Önce; yok öyle değil, buraya karışmadı, dediler. İşte televizyonlarda görüyorsunuz. Köye tankerle su geliyor. Hayvanlar içiyor ölüyor. Balıkesir Balya’da da yine o şekilde maden aranmış. Zamanında Balya’nın nüfusu 30 binmiş. Ondan sonra ne doğa, ne insan kalmış. Kanserden yerle bir olmuşlar. Bugün Balya’nın nüfusu yaklaşık birkaç bin. Buna engel olmamız lazım. Bu bir insan hakkı ihlalidir. görevi gören Körfez belediyeleri. Çokuluslu güçler fakir köylerden ilk kazmayı vuruyorlar. Gelecek garantisi, gerçekten yapacak bir işleri olmayan bu insanları 20 lira gündelikle madende çalıştırıyorlar. Bunu Bergama’da da yaşadık. Fakir köylerde yaşayanların büyük bir kısmı bugün benim karnım doysun da nasıl doyarsa doysun diye düşünüyor. İnsanlarımızı ekonomik olarak güçlendirmemiz lazım. SAKA Ülke son yıllarda gittikçe teslimiyetçi bir politika izliyor. Altın arama sadece Kaz Dağları’nda değil. Dikkat ederseniz Türkiye’nin dört bir yanında var. İlk anda en çok para ettiği için altın. Altın bittikten 810 yıl sonra daha az para eden gümüşe, ondan sonra molibdene, başka madenlere dönecekler. Bugüne kadar Afrika’nın geri kalmış ülkelerindeydi altın arayıcılarının hepsi. Oraları talan ediyorlardı. Oraları tükettiler. GÖKHAN Ben yine de umutluyum. Çünkü köylere gittiğimizde bunu anlattığımızda köylüler, özellikle bize çok destek verdi. Kadınlar çok yandaş oldu bize. Lapseki’nin Şahinbey beldesinde 1 Mayıs etkinliği düzenledik. O etkinliğe özellikle kadınlar ellerinde pankartlarla katıldı. Yani bir bilinçlenme var. Ama biz de yerel yönetimler olarak onlara daha fazla destek vermeliyiz. Bir de uluslararası platformlara bu sorunu taşımamız lazım. Devamlı her gün bunları taciz edecek ve bizim haklılığımızı ortaya koyacak eylemlerden geri durmamamız lazım. Bu mücadeleden vazgeçmemeliyiz. Yoksul köylüyü parayla avlıyorlar Kaz Dağları yöresinde bu müthiş tehlikeyi yaratan siyanürle altın ya da gümüş arayan şirketler, yerel halkın işbirliği olmasa bunu yapabilirler mi? BALKAN Önce tabii ki sormak lazım. Yerel halk bunlara niye itibar ediyor? Bunlara destek veren yerel halkın yaşadığı mezra diyebileceğimiz yerler var. İşte Bayramiç’in köyleri... Hakikaten çok fakirler. Hiçbir şey yok. Dağın başı ve hayvancılık yapıyor. Zaten kaç yıldır süt para etmedi. Bir meyve ağacı dikiyor. Kaç yıldır meyvecilik para etmedi. İnsanlar işsiz. Bizim bölgemiz Kaz Dağları’nın güney tarafında halk zeytincilik ve zeytinyağcılık yaptığı için konuya biraz daha duyarlı. Kaz DağıMadra Dağı Belediyeleri Birliği’nin çıkış noktası da bu bölge. Tabii ki Bayramiç de, diğer bizim belediyeler de duruma müdahale etmiştir ama esas lokomotif C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle