17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EYLÜL 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER REKTÖR PROF. DR. ACAR 7 ODTÜ açılışında TÜBA eleştirisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) özerk yapısını tasfiye eden düzenlemenin demokratik ülkelerde emsali olmayan bir uygulama olduğunu belirterek “Bu tasarrufu, bilim dünyamıza ve ülkemize getirebileceği çok olumsuz sonuçları düşünerek, endişe ve kaygı ile izliyoruz” dedi. ODTÜ’de yeni akademik yılın başlamasıyla düzenlenen törene Rektör Prof. Ahmet Acar TÜBA’nın kanun hükmünde kararnameyle değişen yapısına ilişkin kaygılarını dile getirdi. Siyasi iradenin bilim akademisine üye atamasının demokratik ülkelerde emsali olmayan, gerekçesi anlaşılamayan, üniversite ve bilim çevreleriyle hiç paylaşılmadan getirilen bir uygulama olduğunu kaydeden Acar, “Bu tasarrufu, bilim dünyamıza ve ülkemize getirebileceği çok olumsuz sonuçları düşünerek, endişe ve kaygı ile izliyoruz” diye konuştu. ODTÜ’nün her dönemde toplumsal sorumluluklarını önemsediğini ve kamu yararını savunmayı temel bir görev olarak benimsediğini ifade eden Ahmet Acar, üniversitenin kendisine verilen kamu arazisini de bugüne kadar aynı toplumsal sorumluluk bilinci içinde değerlendirdiğini ve hiçbir zaman bir ticaret aracı olarak görmediğini söyledi. Uzmanlar Rize’deki selle gündeme gelen Karadeniz Sahil Yolu için ‘Rize yapılan dolgularla kör bir kuyuya hapsedildi’ diyor MURAT KIŞLALI FELAKET ğaldır. Her şeyden evvel şehirlerin önünden yüksek dolgularla geçilmesi yanlıştır. Bu tür konularda mühendisler değil de siyasiler karar verirse sonuç bu olur. Bu yolun yerleşimlerin ardından geçmesi gerektiğini söylemiştik. Pahalı olduğunu söylediler. Deniz dolgusu çok daha pahalı oldu. Eski yol da yanlıştı, mevcut yol çok daha yanlış oldu. Bu tam bir mühendislik rezaleti. Bir doğa felaketi değildir. Yağmurun geleceğini biliyoruz, bile bile felaketi davet etmişiz. Müteahhit karar veriyor güzergâha. Doğu Karadeniz’deki yüksek yağışları ızgaralı sistemlerle tahliye etmek mümkün değil. Rize’de 600 metre uzunluğunda sıfır eğimli menfez var. Bu menfezlerin bakımı da belediyelerce doğru dürüst yapılmıyor. Genel olarak mevcut yol Rize’de olduğu gibi sorunludur.” Sayıştay’ın da konuyla ilgili 2006 tarihli “Kıyıların Kullanımının Planlanması ve Dene Mühendislik BDP 1 Ekim’de Ne Yapmalı? Türkiye Büyük Millet Meclisi, ara verdiği çalışmalarına, anayasanın gereği olarak 1 Ekim’de başlayacak. Hilafsız söylemek gerekirse, hiçbir yıl parlamentonun bir an önce ara tatilden çıkarak yasama görevine başlamasını böylesine acele ederek beklediğimi hatırlamıyorum. Bu beklentinin önde gelen nedeni, ülkenin bir bölgesinde adını yüksek sesle açıklamaktan ürktüğümüz etnik bir kalkışmanın giderek ısınması olmalıdır. Şayet bugün de parlamenter olsaydım, üyesi olduğum partinin yöneticilerine başvurur, böylesine sıcak ortamdayken görev başında olmak yerine tatilin rehavetini sürdürmenin anlamsızlığını anlatırdım. Zira terör Meclis’in tatilde olup olmadığına aldırış etmiyor. Hükümet de silahlı kuvvetlere bir an önce sınır ötesi harekât için eyleme geçme emri vermiyor. Nedense, muhalefet partileri de erken bir toplantıyı düşünmemekte ısrar ettiler ama takvim yaprakları eylül ayının son günlerinde olduğumuzu gösterir hale geldi. Ve TBMM’nin yeni yasama döneminin açılmasına günler kaldı. Umulur ki CHP ve MHP bir genel görüşme isteyerek hükümetin bir yandan bir sınır ötesi harekât için düğmeye basarak Kuzey Irak’taki terör yuvalarını etkisiz hale getirirken öte yandan da BDP’yi yörede barış ve diyalog sağlamak için görüşme masasına çağırır. Aynı zamanda da güvenlik kuvvetlerimiz sınır ötesine sarkarak Kuzey Irak’ta yuvalanmış olan eşkıyayı etkisiz hale getirir. Bir sınır ötesi operasyon, otorite boşluğunun egemen olduğu Kuzey Irak’ta, silahlı kuvvetlerimize uzun süreli üs sağlayarak PKK’nin bölgeye giriş çıkışını engellemeyi de sağlayacaktır. Sadece geçen hafta sonundaki terör olaylarının özetini hatırlayın: Başbakan, dört kızımıza Siirt’te, PKK’nin gerçek yüzü olarak gösterdiğini söylediği 200 kurşun sıkılarak yapılan son saldırıyı Kürt kökenli annelere şikâyet ederken yerden göğe kadar haklıdır. Ancak sınır ötesi harekâtın geciktirilmesinin gerçek nedeni, ABD’nin iznini beklemek ise hükümet boşuna zaman geçirmiş olacaktır. Zira Washington’In böyle bir izni vermeye niyetli olmadığı açıkça bilinmektedir. O niyet gerçek olacağı zamana kadar PKK daha da palazlanarak bölgede Kürdistan’ın oluşması için daha çok can yakacak, ev söndürecektir. Türkiye’den ayrılmayı düşünmeyen Kürtlerle diyalog kurmanın yöntemi ise TBMM’de temsil edilen BDP ile soğukkanlı görüşmeleri gerçekleştirmekten geçer. O görüşmelerin Hayati Yazıcı’nın muhataplarına tepeden bakan buyurgan yöntemi ile değil, TBMM’de temsil edilen herkesin aynı eşit yetkilere sahip olan partilerin mensupları olduklarının bilincine vararak yapılacağını hatırdan çıkarmama koşulu ile olumlu sonuçlanabileceğini de unutmayarak. Bu nedenle BDP’nin bugün yine ısrarla Diyarbakır’da gerçekleştirerek Ankara’nın devletin başkenti olduğunu ikinci planda tutmakta ısrar edişinin tarafsız yurttaşlarda uyandırdığı olumsuz tepkileri de not etmesinde yarar vardır. Bugünkü toplantıda Türkiye Cumhuriyeti’nin partilerinden birisi olduğunu göz önüne alarak BDP, 1 Ekim Cuma günü TBMM’de hazır olma ve Meclis’e eksiksiz devam kararı almalıdır. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Karadeniz Sahil Yolu’nun yüzde 65’ini tamamlamakla övünmesine karşın, hükümetin, AKP’li Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı’nın Rize’de bir can alan sel felaketine neden olarak gösterdiği yolda gerekli önlemleri almadığı ortaya çıktı. AKP’li Rize Belediye Başkanı Bakırcı’nın, “Karadeniz Sahil Yolu, şehir merkezinden 70 santimetre daha yüksek yapıldı. Derelerin taşması halinde şehri su basabileceğini, hiçbir şey yapamayacağımızı kendilerine söyledim” açıklamasının ardından, Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Ulaştırma Ana Bilim Dalı Başkanı Çelik de şunları söyledi: “Rize, Karadeniz Sahil Yolu’na yapılan dolgularla kör bir kuyuya hapsedilmiştir. Burada sel basması her zaman do timi” başlıklı raporunda şu ifadelere yer verildi: “Karadeniz Sahil Yolu’nun bir kısmı eski dolgular üzerinden geçirilmiş, bir kısmı için ise plansız şekilde yeni dolgular yapılmış, planların sonradan onaylandığı anlaşılmıştır. ... 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda yer alan ‘Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir’ hükmüne uyulmadığı belirlenmiştir. Karadeniz Sahil Yolu’nda dolgu yapımı öncesinde detaylı araştırmalar yapılmamış, dolguların hangi bölgelerde ne miktarda yapılacağı, çevreye etkilerinin ne olacağı belirlenmemiştir.” Rize özelinde de “Kıyı Kenar Çizgisi’nin (KKÇ) tespitinde hatalar görülebilmektedir. Hatalı tespitler, planlama ve yapılaşmada da hatalı kararlara sebep olmaktadır. ... KKÇ’nin Rize’de ise dolgu üzerinden geçirildiği saptanmıştır” ifadesi yer aldı. DAHA KAÇ C AN AL AC AK? Karadeniz ‘ölüm’ yolu ÖMER ŞAN 79. D L BAYRAMI Doğru kullanıma dikkat ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 26 Eylül Dil Bayramı yurt genelinde etkinlikler ve panellerle kutlandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu yüce önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, 26 Eylül 1932’de topladığı Türk Dil Kurultayı’nın 79. yıldönümü nedeniyle mesaj yayımlayan siyasiler, dilin doğru kullanımına vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: Türkçenin çağdaş bir eğitim, bilim ve kültür dili olması yolunda katettiği mesafe gurur vericidir. Yeni nesillerin Türkçenin doğru kullanımı konusunda bilinçlendirilmesi, günlük hayatta kullandıkları kelime birikiminin arttırılması ve dünyada da ses getiren seçkin edebiyat eserlerimizi okumaları yönünde desteklenmeleri büyük önem taşımaktadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: Türkçe, sadece maziyle günümüz arasında bir köprü kurmakla kalmamakta, Avrupa’nın en uç noktasından başlayıp Çin’e kadar uzanan geniş bir coğrafyayı ve bu coğrafya üzerinde yaşayan halkları da birbirine bağlıyor. Bilinmelidir ki dilimizi geliştirerek muhafaza etmek, millet olarak geleceğimizi de güvence altına almak demektir. TBMM Başkanı Cemil Çiçek: İletişim gücünün ve öneminin inkâr edilemez bir gerçekliğe dönüştüğü çağımızda, Türkçenin uluslararası alanda yaygın bir şekilde konuşulması, kullanıldığı alanların genişletilmesine bağlıdır. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Bölücü emellerin anadilde eğitim isteklerindeki zorlama ve buna da siyasal sorumluluk mevkiinde bulunanların göz yumması Türk milletini geriye götürerek etnik çatırdamanın eşiğine savuracaktır. RİZE Hatalı yapıldığı belirtilen Karadeniz Sahil Yolu, açıldığı 2007’den bu yana 23 can aldı. 700 milyon TL’ye mal olan 542 kilometrelik “ölüm yolu” Rize, Ordu ve Giresun başta olmak üzere bölgede yaşanan sel felaketlerinde can kaybını arttırdı. Samsun’dan başlayıp Sarp Sınır Kapısı’nda sona eren, 6 il, 63 ilçe ve birçok yerleşim biriminden geçen 542 kilometrelik Karadeniz Sahil Yolu, Karadeniz’de felaketin adı oldu. Yapımına 1987’de başlanan, o günden bugüne eleştirilerin odağı olan Karadeniz Sahil Yolu 2007’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı. SEL FELAKET N N B LANÇOSU be 2 ölü G Temmuz 2009 Ordu Perşem G 2010 Haziran Giresun 2 ölü öl ü G 2010 Temmuz Rize Çayeli 2 u G 2010 Ağustos Rize Gündoğd 13 ölü 1 kişi kayıp 2 öl ü G 2011 Temmuz Giresun Keşap G 2011 Eylül Rize 1 ölü hmaller zinciri TMMOB heyetinin, geçen yıl Rize’nin Gündoğdu beldesinde sel ve heyelanlardan sonra hazırladığı raporda, ihmaller zinciri ve yapılması gerekenler tek tek ortaya kondu. Raporda, vadi ve dere ağızlarında yapılan konutlar ile denize paralel olan sahil bölgesinde denizin doldurularak Karadeniz Sahil Yolu’nun yapılması sonucunda, doğal drenaj ağlarının kapatılması veya doğal drenajın yetersiz hale getirilmesi nedeniyle sel baskınları görüldüğü vurgulandı. Raporda, Karadeniz Sahil Yolu’nun oluşturduğu sete dikkat çekildi. Raporda, yüksek eğimli alanların yapılaşmaya kapatılması, Karadeniz Sahil Yolu nedeniyle kapatılan derelerin üstünün açılması, dere ve çay yataklarının yerleşime kapatılması istendi. ÇAMUR DERYASI Yıllardır uyarıyoruz Karadeniz Sahil Yolu’ndaki mücadeleyi anlatan Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet Gürkan, sorunun yıllar öncesine uzanan gelişmeleri olduğunu kaydederek “Dere yataklarının üzerleri açılmalı. Yoksa su yatağını arayıp bulacaktır. Ama evleri, binaları, insanları veya tesisleri önüne katarak bulacaktır” dedi. RİZE (Cumhuriyet) Selin vurduğu Rize’de felaketin boyutları dün net olarak ortaya çıktı. Rize’de son 24 saat içerisinde metrekareye 226.6 kilogram yağış düştüğü ve bu rakamın bugüne kadar kentte görülen en yüksek yağış miktarı olduğu belirtildi. Uzmanlar geçen yıl Rize’nin Gündoğdu beldesinde 13 kişinin yaşamını yitirdiği sel felaketinde metrekareye 190 kilogram yağış düştüğüne dikkat çektiler. Kırklartepe köyünde sele kapılarak hayatını kaybeden Veciha Aksu dün toprağa verildi. Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı da dün kentte incelemelerde bulunurken “Hasar çok yüksek. Rakamsal boyutlarını konuşmak mümkün değil. 3 çöken ev, 10 ağır hasarlı ev var. Boşaltılan ev sayısı ise 400 civarında. Arka mahallelerde ulaşımın olmadığı ve su verilemeyen yerler var. Şehir merkezinde 120 iş makinesi, 20 adet su boşaltma pompası çalışıyor. 350 binanın bodrumu su dolmuş. Yaklaşık bin esnafımız yağmurdan etkilendi. Şehrin temizliğini 15 günde ancak bitirebiliriz.” Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), yaraların sarılması için kente ilk etapta 3 milyon TL yardım gönderdi. Ayrıca Başbakanlık ve çevre illerden kente 30 kişilik teknik ekip yollandı. Erdoğan ile blog yazarı arasındaki davada ilginç bilirkişi raporu LHAN TAŞCI Ruh üçüzü eleştiri ruh ikizi hakaret rek “Devlet, Öcalan ile görüşüyorsa Erdoğan da Öcalan ile ruh ikizi oldu” dedi. Bu yazı üzerine Başbakan Erdoğan, üniversite öğrencisi hakkında suç duyurusunda bulundu. Başbakan’ın şikâyeti üzerine açılan davada rapor düzenleyen bilirkişi “ruh üçüzünü” doğal, “ruh ikizini” ise hakaret olarak değerlendirdi. Ünver hakkındaki davada bugün karar çıkması bekleniyor. Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, mahkemenin talebi üzerine bilirkişi raporu da hazırlandı. Osman Ardoğan tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, Başbakan Erdoğan’ın “ruh üçüzü” söyleminden ne anlaşılması gerektiğine ilişkin yapılan şu değerlendirme dikkat çekti: “Buradaki ruh üçüzünden kasıt CHP, MHP ve BDP’nin hükümetin görüşlerine karşı ortak bir tavır koyarak hareket etmesidir. Oysaki beyn.org adlı sitedeki yazıda AK Parti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başkanı Sayın Erdoğan hakkında ‘Öcalan ile ruh ikizi oldular’ ifadesi ile Başbakan Erdoğan ve terörist başı yüzlerce kişinin katili ve toplumun çoğu kesimi tarafından sevilmeyen hatta nefret edilen bir kişi ile özdeşleştirilmektedir. Davacı, terörist başı, yüzlerce kişinin katili olan Abdullah Öcalan ile ruh ikizi gibi gösterilmeye çalışılarak hakaret suçu işlenmiştir. Bu nedenle ifadeler eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşan, davalının kişilik haklarını ihlal eden hakaretlerdir.” ‘Gurur kaynağı Deniz Kuvvetleri 930 Yaşında’ ANKARA (ANKA) Genelkurmay Başkanlığı, Türk Deniz Kuvvetleri’nin 930’uncu kuruluş yıldönümü dolayısıyla bir afiş hazırladı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı çeşitli birimlerin faaliyetlerinden görüntülerle bir kolaj şeklinde hazırlanan afişte, “Ulusunun Gurur Kaynağı Türk Deniz Kuvvetleri 930 Yaşında” sloganı kullanıldı. Afişte büyük Türk denizcisi Kaptanıderya Barbaros Hayrettin Paşa’nın “Denizlere Hâkim Olan Cihana Hâkim Olur” özdeyişi de yer aldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın “http://www.dzkk.tsk.tr” adresindeki internet sitesinde Atatürk’ün yine bir eylül ayında gerçekleşen çağdaş Türk donanmasının ilk manevrası sonrası telsizle gönderdiği mesaj yer aldı. Atatürk’ün çizdiği rota üzerinde 2 Eylül 1928 tarihinde Gelibolu Yarımadası’nda, sonra da Çanakkale Boğazı’nda varsayımlara dayanarak iki manevra gerçekleştirildi. Atatürk bu manevraları bizzat yönetti. Atatürk ertesi gün telsiz mesajıyla donanma gemilerine web sitesinde de yer alan takdir mesajı gönderdi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın referandum ve genel seçim sürecinde “CHP, MHP terör örgütüyle ruh üçüzü oldu, CHPMHPBDP bunlar ruh üçüzü” sözlerinden hareketle “Beyn.org” adlı kendi blog sayfasında çeşitli yazılar kaleme alan üniversite öğrencisi Barış Ünver (22) referandum sürecinde AKP ve açılımı eleştiren bir yazı yazdı. Ünver, yazısında Abdullah Öcalan’ın devlet ile olan temasına işaret ede C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle