19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EYLÜL 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Geçen haftayı rekorlarla kapatan dolar dün de 1.8622 TL’ye yükselerek yeni zirvesini gördü Dolar Türkiye’yi vuruyor Türkiye, teğet geçeceği iddia edilen krizin ortasına sürükleniyor. Tüm zamanların rekorunu kıran doların son sekiz aylık artışının Türkiye’ye faturası 22 milyar lira oldu. Ekonomi Servisi Küresel ekonomi üzerindeki kara bulutlar doları dün de rekor seviyelere taşıdı. Dolar, gün içinde 1.8622 TL’ye yükselerek tarihi zirvesini yaptı. Yunanistan odaklı Avrupa borç krizi ve küresel ekonomiye ilişkin durgunluk belirtileri piyasalardaki endişeyi arttırırken tüm dünyada nakde dönme eğilimini kuvvetlendirdi. Cari açığını sıcak parayla finanse eden Türkiye gibi kırılgan piyasalardan çıkışlar ise daha sert oldu. Yılın ilk sekiz ayında yaşanan hızlı kur artışı, dış borçların TL cinsi tutarında kur farkı kaynaklı rekor bir artışa yol açtı. Hazine Müsteşarlığı’nın açıkladığı ağustos sonu verilerine göre, merkezi yönetimin dış borç stoku yılın ilk sekiz ayında yüzde 4.7 büyüyerek 81 milyar 748 milyon dolara yükseldi. Söz konusu borçlarda sekiz ayda 3 milyar 663 milyon dolarlık net artış yaşandı. Ancak anılan dönemde dolar kuru yüzde 12.9 artışla 1.54 TL’den 1.75 TL’ye yükseldi. Bunun sonucunda merkezi yönetim dış borç stoku sekiz ayda yüzde 18.2 oranında 21 milyar 964 milyon lira büyüyerek 142 milyar 684 milyon TL’ye ulaştı. Merkezi yönetime ait dış borç stokunun döviz kompozisyonunda, ilk sekiz ayda 42 milyar 747 milyon dolarla en büyük bölümü, dolar cinsinden alınan borçlar oluşturuyor. Dün 1.8622 TL ile zirveye çıkan dolar, ülkenin borç faturasının daha da kabaracağına işaret ediyor. Güne yüzde 2’lik düşüşle başlayan İMKB, Avrupa borç krizinin çözümüne dair umutlarla yüzde 0.85 yükseldi. Altın 1569 dolara gerilerken, içeride çeyrek altın 152 lirayı gördü, 160.5 liradan kapandı Dünün Sorusu... Gazeteciler her şeyi bilir sanıyorlar ya.. Biliyor görünmek, bilmediğini bilememek gazeteciliğin şanından olsa da.. Dünün en çok sorulan sorusuna yanıt vermeye kalkışan gazeteciyi en azından ben duyamadım, ekranlarda göremedim.. Sakın akıllanmaya, sağduyuyu yakalamaya çalıştığımıza ilişkin bir umuda kapılmayın. İşin aslı, iktidara yalakalaşma yolunda görülmesi gereken haberler ile yok sayılması, en azından hafife alınması gereken haberlerde, otosansürde giderek ustalaşmamız... Aylar yıllardır beklediğimiz, hak ettiğimizi söylediğimiz, sevindirik olduğumuz, manşetlere çıkardığımız haberden, ünlü derecelendirme kuruluşunun en sonunda kredi notumuzu yükselttiği günden bugüne kaç gün geçti? Anamızın ak sütü gibi hak ettiğimiz iyi hal notumuzla, Türk parası üzerinden yatırım yapılabilir ülke olduğumuzun onaylanmasından düne kadar ancak bir hafta geçti. Güzel haberle piyasalarda dolar ancak bir günlüğüne değer kaybetti. İşin doğası gereği değerlendiği varsayılan Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değer kaybedişi yine fren tutmadan sürdü. Dün Türk Lirası karşısında dolar rekor yükselişini yaşayınca, herkes birbirine dünün en anlamlı sorusunu sorar oldu.. “Türk Lirası hak edilen, yılların ürünü ekonomik gelişmelerle, yatırım yapılabilir para olarak yüksek kredi değerlendirme notu alırken, nasıl oluyor da dolar karşısında bu kadar ağır, hızlı, değer kaybediyor? Yetmiyor, iflasta olduğu söyelenen AB’nin parası ile bile değer kaybı yaşıyor?” Rekor yükselişi haber yapmama şansı olmayan medyamız elden geldiğince dünya piyasa ekonomilerinin etkisini verip, olumsuz tablo çizmemeye özen gösterirken, hükümet sözcülerimiz kaygı duyulacak bir şey yaşanmadığını, suyun doğal yatağında akışının seyrettiğini söylemekle yetiniyorlar. Merkez Bankası’nın, hükümetin elindeki silahları henüz kullanmadığının, gereken önlemlerin alınacağının duyurusunu yapıyorlar.. Türkiye’nin büyüme rekoru kırması haberleri üzerinden yapılan sansasyon, koparılan gürültü daha da büyük oldu. 2011 yılının ikinci yarısına ilişkin öngörüler olumsuz olsa da, ilk yarısında en hızlı büyüyen ülke rekoru öyle siyaseten atlanacak bir başarı değildi.. Başbakan, bakanlar, iç hatta dış kamuoyuna dönük bol bol kampanyasını yapma yarışında, övünme, pay çıkarmada geri durmadı. Ekonomistler yeri geldiğinde aslında hep itiraf ederler, rakamların kullanılmasındaki seçimlerle kara tabloların pembe, pembelerin kara yapılabileceğinin altını çizerler.. Türkiye’nin 2011 yılının ilk yarısındaki yüksek büyümesi, aslında ondan önceki bir yarıyıl da değil, uzun yıllar küçülmesinin karşılığı bir sonuçtu.. Ne gam, AKP iktidar süreçlerinin olumsuz gelişmelerini küçük gösterir, olumlu gelişmelerini parlatırsanız, halk kendi yaşamında her şey kötüye gidiyor olsa bile, pembe tablo rüyası görür... Türkiye’nin şu büyüme rekoru efsanesi üzerinden dün kamuoyuna ulaşan bir DİSK araştırmasındaki verilere bir göz atalım.. Yanılmayın sakın; DİSK, muhalif bir işçi konfederasyonu olarak işine gelen verilerle karşımıza çıkmamış. Hepsi de hükümetin ve dünyanın en geçerli, resmi istatistiklerini kaynak yaparak, sadece Erdoğan iktidarları sürecine daha genel bir bakışla yakaşmış. 2011’in ilkyarısında en hızla büyüyen ülke görüntümüzü, ondan önceki 4 yıl boyunca en gerilerde kalan ülke olmaya borçlu olduğumuz gerçeği ortaya çıkmış. Türkiye 20072010 yılları arasında, yıllık ortalama 2.2 büyüme hızı ile, 184 ülke içinde en yavaş büyüyen ülkeler arasında sıralamada 122. olma noktasında. Aynı yıllar için dünya büyüme ortalaması, büyük krize karşın yüzde 3.3 düzeyinde olduğundan dünya ortalamasından da 1.1 puan geride. Kendisi gibi gelişmekte olan ülkeler grubunda büyüme yüzde 6.7 olarak gerçekleştiğinden aynı konumdaki ülkelerin çok gerisinde. Tabii gelişerek büyüyen Asya ülkelerinin yüzde 10.2 ortalamasının çok gerisinde. Krizden en çok etkilenen 31.ülke olmuşuz yani... Hani Erdoğan hükümetlerinin piyasalar düzeni üzerinden olsun parlak, büyüyen rol model ülke oluşu efsanesi.. Nerede? İnsana dönük gerçek ekonomik büyüme, yatırımlar, işsizlik, cari açık... Olumsuz gidişlere ilişkin tek söz söylemedik bile. Doların bir çırpıda rekor yükselişini piyasalar düzeni elbette, doların ülkesine çekilmesi, ABD borsalarına girme yarışı olarak açıklıyorlar. Ama Türk Lirası üzerinden yatırım yapılabilir ülke olma edinimimizin de değerinin kalmadığını da itiraf ediyorlar. Kredi derecelendirme notumuzun yeniden başka kriterlere göre yükseltilmesine gereksinimimiz olacakmış.. Dün dolar karşısında Türk Lirası’nın değeri rekor ölçekte düştü. Gidişi durduracak önlemler alınamazsa enflasyon canavarı başta pusuda bekleyen çok fazla sorunumuz var. ILO: işsizler 40 milyona ulaşacak Ekonomi Servisi Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ile ortak hazırlanan ve G20 çalışma ve istihdam bakanları toplantısı dolayısıyla kamuoyuna açıklanan raporda, küresel ekonomideki gerilimin, gelecek yıl kitlesel olarak istihdamda düşüşe yol açacağı belirtildi. Raporda, G20 ülkelerinde küresel krizle birlikte 2008’den bu yana işini kaybedenlerin sayısının 20 milyona ulaştığı hatırlatılarak, gelecek yıl G20 ülkelerinde işsiz sayındaki artışın 40 milyona kadar çıkabileceği uyarısı yapıldı. Merkez kura müdahale edebilir HSBC Stratejisti Fatih Keresteci, “Türkiye ekonomik olarak daha güçlü makro ekonomik temellere sahip olsa da dünyadaki bu gidişata kayıtsız kalması imkânsız. TCMB’nin bu hafta yeni bir adım atma ihtimali kuvvetli. Mevcut durumda yorum yapmak gerçekten kolay değil. Piyasalardaki panik havasının azalması için Avro Bölgesi’nden muhakkak anlamlı ve somut bir adım gelmesi gerekiyor” dedi. Bir bankanın döviz masası yetkilisi de dün TL’deki değer kaybının diğer gelişmekte olan para birimlerine göre daha fazla olduğunu belirtti. Vekile doktora yapmış şoför Ekonomi Servisi Milletvekillerine, şoför ya da hizmetli olarak çalışmaları amacıyla üçüncü personel verilmesi kararının ardından, Meclis’e başvuranların özgeçmişleri, ülkedeki işsizliğin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Milletvekillerine şoför ya da hizmetli olarak çalışmaları amacıyla aralarında doktora yapmış ya da iki üniversite bitirmiş çok sayıda işsiz genç TBMM’ye başvurdu. Gazeteport’ta yer alan habere göre işsizlikten bunalan eğitimli gençler, milletvekillerine özgeçmişlerini göndererek, başvurularının kabulü durumunda “şoför ola rak dahi” hizmet verebileceklerini belirtti. TBMM’deki milletvekillerinin halen bir sekreter ve bir danışmanı bulunuyor. Meclis Başkanlık Divanı, parlamenterlere 3. personel verilmesini kararlaştırmış, bu personelin, şoför, hizmetli ya da ikinci danışman olarak çalıştırılması kararını milletvekillerine bırakmıştı. Bu karardan sonra özellikle yeni seçilen milletvekillerine çok sayıda başvuru oldu. Başvurular arasında doktora yapmış, iki üniversite bitirmiş, 2 ya da 3 yabancı dil bilen işsiz gençler de bulunuyor. Özgeçmişlerinde niteliklerini yazan ve göreve talip olan gençler, “3. per sonel olarak” milletvekillerine şoförlük de yapabileceklerini belirtti. Milletvekilleri ile çalışacak olan 3. personele, üniversite mezunuysa 2 bin 200 lira, lise mezunuysa da 1800 lira aylık ücret ödenecek. Bu personelin, çalışacağı milletvekilinin akrabası olmaması ve sabıkasız bulunması da gerekiyor. Bu arada bazı milletvekillerinin aralarında anlaşıp 3. personel için “akraba takası yaptıkları” öğrenildi. Buna göre milletvekili, yakın akrabası olan kişiyi başka bir milletvekiline gönderiyor. Komşunun borcunu silecekler Oğul Papandreu iş bulamıyor, öğrenciler TV basıyor Ekonomi Servisi Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun oğlu Andreas (29), babasının kriz yüzünden peş peşe aldığı kemer sıkma tedbirlerini protesto eden göstericiler arasında yer aldığını söylerken ülkede gösteriler bitmek bilmiyor. Paraşütcü olarak yaptığı askerlik sırasında bacağını kıran, Başbakan’la isminin yalnız benzerlik olduğunu söyleyen Andreas’ın, “BıkkınÖfkeli Vatandaşlar Hareketi”nin protesto gösterilerine katıldığı ülkede dün de protesto eylemleri yapıldı. Yunanistan’da, hükümetin yüksek eğitime getirmek istediği değişiklikleri protesto eden bir grup öğrenci, Devlet Radyo Televizyonu NET TV’de canlı haber programının yayımlandığı sırada stüdyoyu bastı. Türk hukukuna 1961 Anayasası’nda 1971 yılında yapılan değişiklik ile giren kanun hükmünde kararname kurumu daha çok olağanüstü durumlarda değişen koşullara kısa sürede toplumu adepte etmek için kabul edilmiş ancak 1982 Anayasası’nda da sıkı şartlarla olağan hallerde de uygulanabilir olmuştur. Fakat AKP son KHK ile bir devrim yaparak kanun çıkarılması gereken çok önemli durumlar için de KHK çıkararak bürokrasiyi hallaç pamuğu gibi atmıştır. Bugüne kadar hâkim olan görüş şu idi: Devletin büyümesi ve yükünün artması ile gelişen bürokasi halkın gözünde “verimsizlik”, “işlerin ağır gitmesi”, “kuralcılık”, “kırtasiyecilik” gibi sevimsiz ve itici hale gelmiş ve “Aman bürokrata işin düşmesin” endişesi hâkim olmuştur. Bu algılama bürokrasinin demokrasi açısından bazı olumsuzluklara sebep olduğu hususunun tartışılmasını gündeme getirmiştir. Bürokrasi hakkında oluşan bu görüş, siyasileri bürokrasiyi kendilerine engel olan ve halkın gücünü temsil etmelerine rağmen bürokrasinin gücüne boyun eğen siyaset olmaz, kanaatine getirmiştir. Bürokrasi ile ilgili olumsuz düşünceler şunlardır. Bürokrasi, toplumda güç dirilmesini içeriyor. Ekonomi Servisi Uluslararası Bölgeyi borç krizinden Para Fonu IMF’den sızan haberler, erkel: Avrupa’ya inanç çıkarmak için borcun yarısının Avro bölgesini iflas riskinden kobiter rumak için kapsamlı ve iddialı bir silinmesinin yanı sıra, istikrar paketin hazırlandığına işaret ediyor. Bir yandan Yunanistan’ı kurtarma fonunun büyüklüğü de 2 trilyon BBC Ekonomi Editörü Robert planları hazırlanırken bir yandan da Avro’ya çıkarılacak. Peston, paketin, Yunanistan’ın iflasa izin verilmeyeceği açıklamaları borçlarının yarısının silinmesini nu yaptığı yıllık toplantısından sızan geliyor. ARD televizyonunda koiçerdiğini söylüyor. plan hazırlıklarının en dikkat çekici un nuşan Merkel, Yunanistan’ın Plan ayrıca, Avrupa Birliği’nin surlarından biri, Avrupa Mali İstikrar içinde bulunduğu durumla, kurtarma fonu büyüklüğünün 2 tril Fonu’nun 440 milyar Avro civarındaki 2008’de küresel finansal kriyon Avro’ya çıkarılmasını öngörü kaynağının dört katına çıkarılmasını zin çıkmasını tetikleyen yor. Avrupa hükümetleri planın öngörmesi. ABD’li yatırım bankası beş ya da altı hafta içinde hazır haPlanın diğer dikkat çekici yönü, ban Lehman Brothers’ın iflası le gelmesini umuyor. kalar ve özel yatırımcıların Yunanis arasında benzerlik kuraPeston, taslak halindeki planın ta tan’daki alacaklarının yarısından vaz rak, “Yolun ortasında mamlandıktan sonra uygulanmasının geçmeyi kabul etmesini öngörmesi. yatırımcıların güveson derece zor olacağına dikkat çePlanın üçüncü ayağı da, Avro böl nini yok edecek işler kerken, başarısızlığın faturasının da cı gesindeki bankaların olası kayıpları yapamayız, o zalız küresel büyümeyi resesyona, bel hazmetmelerine olanak sağlayacak man hiç kimse ki de daha kötüsüne dönüştürecek bir şekilde sermaye bakımından güçlen Avrupa’ya daha mali kriz olabilecefazla yatırım ğini kaydediyor. yapmaz” dedi. IMF’nin Wasflas yeni bir dönem başlatır hington’da Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Yunanishafta tan’ın iflasının dünyada bambaşka bir dönemi başlatacaso M ğını söyledi. Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, “Yunanistan’la ilgili piyasa göstergelerine baktığımızda, maalesef göstergeler çok ciddi şekilde bozulmuş durumda. Yani Yunanistan’ın temerrüde düşme ihtimalinin olduğunu piyasa göstergeleri bize söylüyor. Yani insanlar Yunan kâğıtlarını alıp satarken piyasada oluşan rakamlara bakıyorsunuz, o rakamlar bir temerrüt riski olduğunu bize gösteriyor” diye konuştu. (Fotoğraf: AP) “maliye sanatçıları” çıkar. Onlar sadece vergici değil bir maliyecidir. Maliyecilik ise vergiciliği de içinde barındıran çok daha önemli bir meslektir. Diğer yandan diğer bakanlıklarda da teftiş kurulları harmanlanmış, kimyasal uyum olmayacak birimler biribirine bağlanmıştır. Örneğin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri ile gümrük müfettişleri bir araya getirilmiştir. Teftiş kurullarının yapısı değiştirilerek farklı bir hiyerarşik düzen oluşturulmuştur. Adları bile “Destek ve Teftiş Başkanlığı” olarak hafifletilmiştir. KHK ile bu kurulların kaldırılmasının bürokrasinin yukarıda açıkladığımız sakıncaları ile hiçbir bağlantısı da yoktur. Fırsattan istifade devletin koruyuculuğunu başarıyla üstlenmiş bu maliyecilere tahammül edilememiştir. Çünkü siyasi iktidar, denetim ve meslek sanatçıları istememektedir. Çünkü sanatçıların direnme kararlılığı ve belli bir görgüsü vardır. Bu da AKP’nin yönetim anlayışına, gücünü kullanma yöntemlerine aykırıdır. Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki; artık bürokrasinin kimyası farklılaşmıştır. Bundan sonra devlet adamı yetişmesini beklemeyelim. Yazık, çok yazık… eşitsizliklerine veya dengesizliğine sebep olmaktadır. Siyasilerin baskıcı yönetim anlayışına hizmet eden bir araç haline getirilebilmektedir veya siyasi iktidarın denetimi dışında çıkabilmektedir. Buna örnek olarak MİT ve askeri bürokrasiye hâkim olamayan hükümetlerin askeri darbelerle karşı karşıya kalması gösterilmektedir. Bürokrasi siyasi bakımdan tarafsız olması gerekirken bir etkin “sosyal sınıf” haline gelmiştir. Bürokrasinin etkinliği demokrasi için dezavantajlı bir durum olarak görülmelidir. Ancak bunun tersi görüşler de söz konusudur. Bürokrasinin demokrasiye katkıda bulunduğu düşünülür. Çünkü bürokrasi demokratik bir toplumda siyasi bozulmayı veya hukuksuzluğu azaltır ve bürokrat, demokratik işlemlerin korunmasına bekçilik yapar. Kanun karşısında eşitlik ilkesi bürokrasi tarafından daha az hasarla uygulanır. Çünkü ilke ve standartlar kişisel düşünce ve etkilerle hareket etmeyi önler. Demokrasinde siyasi rejimin temel taşı olarak kabul edilen kanun KHK’lerle Bürokrasinin Çanına Ot Tıkandı üstünlüğü ve bütçe bürokrasi tarafından çok iyi uygulanmak zorundadır. Çünkü bürokrasi bu konuda siyasiler gibi hareket edemez. Bürokrasi siyasilerin danışmanı ve teknik bankasıdır. Siyasilerin karar alma süreçleri ve yasal düzenlemelerin altyapısı bürokrasi tarafından hazırlanır. Bu, yasaların ve mevzuatın daha iyi oluşmasına sebep olur. Bürokratik örgütlenmeler olmadan modern toplumlarda demokratik hedeflere ulaşmak kolay değildir. Batı toplumları yüksek hayat standartlarına özel sektördeki etkin bürokratik örgütlenme ile ulaşmışlardır. Bürokrasi kişilerin hayat standartlarının yükselmesini, demokratik performansın artmasını da etkilemektedirler. Bütün bunları AKP bir kalemde attı. Devlet adamlığı, devlet adamı formasyonunun kazandırılması ve Batı’nın bürokrasiye verdiği önemi ve devletin bir hizmet devleti olduğunu unutarak kanun hükmünde kararnamelerle bir gecede yıllarca seçkin devlet adamı yetiştirmiş Maliye müfettişlerinin “Siz vergi müfettişisiniz” diyerek tarihsel misyonunu ortadan kaldırdı. Vergi dünyasında çok başarılı işler yapmış, bugün özel sektörün gelişmesine büyük katkıda bulunan hesap uzmanlarını da bir kalemde silmiştir. Sektörel incelemelerde uzmanlaşan, tatlı rekabetin içinde güzel incelemeler yapan Gelirler kontrolörlerine de “rekabet yok” demiştir. Oysa bu kurullara girmek bir hedeftir; bu hedef okullarda belirlenir. Bu kurullarda yetişme tarzı ustaçırak ilişkisine dayanır ve müthiş bir motivasyon ortamına sahiptir. Vergi müfettişliği kavramı bu motivasyonu, tatlı rekabeti ve yarışmayı sağlamaz. Çünkü bu kurullar sadece vergi işlemleri ile uğraşmazlar. Onların arasından GÜNÜN Ç NDEN Sözleşmeli memura iyi haber Danıştay, sözleşmeli memurun mazeret bildirmeden kesintisiz 3 gün veya bir yılda 10 gün işe gelmemesini, işten çıkarılma sebebi sayan düzenlemenin yürütmesini durdurdu. Türk SağlıkSen dava açmıştı. Reel kesimde güven arttı Merkez Bankası Reel Kesim Güven Endeksi, eylülde, bir önceki aya göre 2.6 puan artarak, 112.4 oldu. Merkez Bankası’na göre, sanayi üretiminin öncü verisi kabul edilen imalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı, eylülde geçen yılın aynı ayına göre 2.7 puan, bir önceki aya göre 0.1 puan artarak yüzde 76.2 oldu. C MY B C MY B Kapasite kullanım yükseldi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle