17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 24 EYLÜL 2011 CUMARTES 4 HABERLER Zeynep Altıok’un işine, Sivas katliamıyla ilgili açıklamaları ‘zararlı’ bulunduğu gerekçesiyle son verildi Bir Etik Sorun Siyasetçi her zaman her şeyi bütün açıklığıyla söylemek durumunda olmayabilir. Ama bu demek değildir ki devlet adına yalan söylemesi mubahtır. Kabul edilebilir olan, gerçeğin tümünü açıklamaktan imtina etmesidir. Bu durumda, “PKK ile görüştüğümüzü iddia edenler şerefsizdir” diyenler, bu görüşmeler açığa çıktığı zaman, kuşkusuz, bunun siyasi ve ahlaki bedelini ödemeye hazır olmalıdırlar. Tabii, bunun için toplumdan böyle bir istemin gelmesi de önkoşuldur. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, olayın bu yönüne değindi. Dikkat buyrulursa, bizatihi görüşme yapılmış olması olgusuna değil, bunun kesinlikle yalanlanmasına ve görüşmenin olduğunu söyleyenlerin haksızca ve ağır biçimde suçlanmasına karşı çıkıyordu. Bir anlaşmazlık konusunun devletçe karşı tarafla görüşülmesinin kendisine karşı çıkmak başka bir şeydir, muhatap olarak seçilen kişiye itiraz etmek veya görüşmenin zamanına ve ortamına karşı olmak başka. Kürt olayının bugün vardığı aşamada bu olayı nasıl tanımlayacağız? Bugün içinde bulunduğumuz ortamda, müzakere ile bir sonuca varmak mümkün mü? Güç kullanarak sonuca varılamayacağını herkes anlamadan müzakere anlamlı mıdır? Bu soruların açık yanıtları konusunda emin olmadan müzakerenin anlamı yok galiba. Ondan sonra da “Devlet terörist ya da isyancı ile müzakere eder mi” sorusu geliyor. Bu sorunun yanıtı kuramsal olarak “hayır”dır. Ama yine de benzer durumlarda devletlerin müzakereye oturduklarını görüyoruz. Böyle bir durumda, terör veya isyan bir iç savaşa dönüşmüş ya da devlet bunun böyle olduğunu kabul etmiş demektir. Demek ki devletin müzakereye oturması, olayın vardığı aşamayı nasıl tanımladığı sorusuna da yanıt vermesi anlamını taşıyor. Tabii, devleti yöneten siyasi iktidar olduğuna göre, devlet görüşüyor demek “iktidar görüşüyor” anlamını taşır. Burada kimse kimseyi aldatmasın! Demek ki AKP İktidarı, bir iç savaş olduğu kanısındadır ki müzakere etmektedir. Ama karşı taraf şiddet ile bir şey elde edemeyeceğini anlamadıkça, müzakere sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Bütün bu noktaları böylece ele aldıktan, olayın bir savaş boyutuna vardığını, savaşların da ateşkesi ve silah bırakımını izleyen müzakerelerle barışa dönüştürülebileceğini kabul ettikten, başka bir deyişle, barışa bir zamanlar düşman olanla yapılan müzakerelerle varıldığı olgusuna çarnaçar boyun eğdikten sonra da ortada benim çözüm bulamadığım çok vahim bir etik soru kalıyor: Devlet bir yandan cephede düşman olarak görüp gösterdiği ile müzakere masasında konuşurken yurttaşından kendi toprak bütünlüğü için şehit olmasını nasıl isteyecek? Bu soruya kendimizce çok çeşitli yanıtlar bulabiliriz. Hatta bugün pratik yaşamda olduğu gibi, hiç yanıt verme gereğini duymadan, uygulamayı sürdürmek de mümkündür. Gerçekten de devlet bir yandan müzakere masasında görüşürken, öte yandan da gençlerini şehit olmaya çağırıp, şehadet şerbetini içmeye göndermiş, o sırada bu etik sorun da gündeme gelmemiştir. Durumun bu olmasına karşın, ortaya attığım etik soruya bugüne kadar doyurucu bir yanıt gelmediğini, üzülerek söylersem, beni haksız görmezsiniz sanırım. Belki de çelişki, savaş olgusuna farklı yaklaşımdan kaynaklanıyor. ‘Sivas’ hâlâ can yakıyor ANKARA (Cumhuriyet Bü eğitim kurumu sıradan bir varosu) Sivas katliamında yaşa tandaşın adalet arayışı için mını yitiren şair Metin Altı yaptığı çağrıdan ‘rahatsız’ olaok’un kızı Zeynep Altıok Akat biliyor. İşte korku imparatorlı’nın, “Sivas olaylarıyla ilgili luğunun gücü.” basında çıkan açıklamaları neAltıok, gazetemize de şu açıkdeniyle” Doğuş Üniversitesi ta lamalarda bulundu: “İzne ayrafından işine son verildi. Altıok, rılmadan önce, kurumun üst duruma, “Bir eğitim kurumu, sı yönetimi beni görüşmeye çaradan bir yurttaşın adalet ara ğırdı. Görüşmede bana, ‘Siyışı için yaptığı çağrıdan ‘ra vas olaylarıyla ilgili basına yaphatsız’ olabiliyor. İşte korku im tığım açıklamaların kurumu bağparatorluğunun gücü” şeklin layıcı nitelik taşıdığı ve bu dude tepki gösterdi. Üniversite yö rumun kuruma zarar vereceği netimi ise Akatlı’nın personel ye endişesini güttükleri’ söylendi. nilemesi çerçevesinde karşılıklı Bu uyarı mahiyetinde bir komutabakat sonucu görevinden nuşmaydı. Ben de demek kenayrıldığını ileri sürdü. dilerine tatminkâr açıklama Zeynep Altıok yapamamışım ki Akatlı, Sivas olaylagörüşmenin sonrının 18. yıldönürasında işime son münde, katliamla ilverildi. İşte düşüngili açıklamalarda ce özgürlüğünün bulunmuştu. Akatgeldiği nokta bu.” lı’nın medyada yer utin bulan açıklamalapolitika’ rında Madımak Oteli’ne asılan “yaşaAkatlı’nın işine mını yitirenler” paSivas katliamında son verilmesiyle ilnosunda olayın failyaşamını yitiren şair gili olarak Doğuş lerinin isimlerine de Üniversitesi de inMetin Altıok’un kızı ternet sitesinden yer verilmesine tepki göstermişti. Zeynep Altıok Akatlı, açıklama yaptı. Üni“Sizin hiç babaversite yönetiminin katliamı protesto nız yandı mı? Hiç yaptığı açıklamada, amacıyla yaptığı evladınız öldü mü? Akatlı’nın “çalışma Siz kimi o otelden süresince istenen açıklamalar uzak tuttuğunuzun verimi sağlayamayüzünden Doğuş farkında mısınız? dığı” iddia edildi. Üniversitesi’ndeki Oradan uzak tutaAçıklamada özetle madıklarınızı adaişinden çıkartıldı. şu ifadelere yer veletten uzak tutma Akatlı durumu ‘korku rildi: “Bu tüm büyı pekâlâ biliyoryük kurumların imparatorluğunun sunuz. (...) Derhal uyguladığı rutin ama derhal babagücü’ olarak bir politikadır. mın adının MadıKaldı ki Altıok değerlendirdi. mak Kültür MerAkatlı, üniversitekezi’nden kaldırılmiz yönetimiyle masını talep ediyorum. Gere karşılıklı mutabakat sağlayakirse oraya gider o plaketi sö rak görevinden ayrılmıştır. Bu kerim” demişti. ayrılığın, kişisel görüş ve düDoğuş Üniversitesi’nde Ku şüncelerini yansıtan hiçbir derumsal İletişim Birim Sorumlu meciyle kesinlikle ilgisi bulunsu olarak çalışan Akatlı, üniver mamaktadır. Bu halde; durusite yönetimi tarafından işinden mun yanlış yönlere çekilmesi ve atıldı. Akatlı, işten çıkarılma ge yapılan yorumlar, tamamen rekçesini Twitter hesabında şöy konuyu tarafsız değerlendirele açıkladı: “Çalıştığım ‘eğitim’ memenin sonucudur.” kurumundaki görevime Sivas ılıçdaroğlu aradı katliamı ile ilgili açıklamalarım sakıncalı bulunduğu için son Öte yandan CHP Genel Başverildi. Düşünce ve ifade öz kanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zeygürlüğü için ortam yaratması nep Altıok Akatlı’yı telefonla beklenen üniversitelerimizin arayarak konu hakkındaki üzüngeldiği son durum da bu! Bir tülerini ve desteğini iletti. Fotoğraf: C HAN ORUÇOĞLU Efeoğlu kardeşler için mumlu eylem İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri, 6 Ekim 1992 ve 5 Ocak 1994 tarihlerinde gözaltında kaybedilen Ayhan ve Ali Efeoğlu kardeşlerin mezarlarının bulunması ve suçluların cezalandırılması için Gayrettepe’deki Emniyet Müdürlüğü önünde eylem yaptı. Kırmızı karanfiller taşıyan İHD üyeleri ve kayıp yakınları, emniyet binasının önüne mumlarla “Ayhan’ı istiyoruz” yazdı. İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklama yapan Sebla Arcan, YTÜ öğrencisi Ayhan Efeoğlu’nun 6 Ekim 1992 tarihinde polisler tarafından gözaltına alınarak İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’ne getirildiğini ve bir daha kendisinden haber alınamadığını anlattı. Ayhan’ın kaybedilmesinden iki yıl sonra, 1994’te ağabeyi Ali Efeoğlu’nun gözaltına alınarak aynı binaya getirildiğini belirten Arcan, “Bu binaya getirilen olarca genç, Ayhan gibi, Ali gibi bir daha geri dönemediler. Onların izleri devletin güvenlik güçlerince, devlet eliyle silindi” diye konuştu. Arcan, Ayhan Efeoğlu’nun kaybedilmesinden 19 yıl sonra, özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın, işkencede öldürüldüğünü itiraf ettiğini anımsatarak, “Savcıların görevini yerine getirmesini istiyoruz” dedi. ‘R Gül, TÜBA Başkanı ile görüştü İstanbul Haber ServisiTürkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat, dünyanın her yerinde bilim akademilerini, bilim akademilerinin üyelerinin oluşturduğunu ve seçtiğini belirterek, “Akademinin üyelerini devletin seçmemesi lazım ya da YÖK gibi devlete bağlı bir kurumun seçmemesi lazım” dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TÜBA Başkanı Kanpolat ve beraberindeki heyeti kabul etti. Tarabya Köşkü’nde gerçekleşen kabulün ardından Kanpolat, görüşmenin ardından, “TÜBA’nın geleceği adına, buradan umutla ayrılıyorum” dedi. Yeni bir yapılanmanın söz konusu olduğunu belirten Kanpolat, “Bu yapılanmanın en azından ertelenmesi ya da kaldırılması söz konusu olabilir diye düşündüğümüzü Cumhurbaşkanı’na arz ettik. O da bu işin mutfağında çalışabileceğini söyledi” dedi. Ogün Samast reddi hâkim istedi İstanbul Haber Servisi AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i öldürdüğü gerekçesiyle 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan Ogün Samast’ın terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla yargılandığı davada mahkeme heyeti reddedildi. İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan Samast katılmadı. Samast’ın kendi isteği üzerine getirilmediği belirtildi. Samast’ın avukatı Levent Yıldırım, “Samast’ın, Dink’i öldürdüğü, şüpheden uzak kesin delillerle sabit değildir. Soruşturma aşamasında ihlaller vardır” iddialarında bulundu. “Samast’ın bu davadan da en ağır cezayı alması muhtemeldir” diyen Yıldırım, mahkeme heyetini reddetti. Mahkeme, talebin incelenmesi için dosyanın İstanbul 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vererek davayı 16 Aralık’a erteledi. K HALKIN HUKUK BÜROSU’NDAN BAŞVURU Eleştiriye AKP’li yanıtı: Kısa kes ESKİŞEHİR (Cumhuryet) Sağlıklı Kentler Birliği 7. Yıl Konferansı’nın açılışında bir konuşma yapan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı eleştirdi. Bunun üzerine AKP’li Derince Belediye Başkanı Aziz Alemdar, Büyükerşen’den konuşmasını “kısa kesmesini” istedi. Büyükerşen ise “Tamam özür diliyorum” diyerek salondan ayrıldı. CHP’lilerle Alemdar arasında sözlü atışmalar yaşandı. ‘Faili meçhul soruşturması Ağar’a uzansın’ Halkın Hukuk Bürosu, 19911997 yılları arasında işlenen cinayetlerin faillerinin bulunması, sorumlularının yargılanması için savcıya dilekçe verdi. AL CAN ULUDAĞ ‘7 bölgede değişiklik yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı, coğrafya derslerinden Türkiye’nin 7 bölgeye ayrılmasına ilişkin konunun çıkarıldığı yönünde haberleri yalanladı. MEB’den yapılan açıklamada, “Program ve ders kitabında, Türkiye’nin 7 bölgeye ayrılmasıyla ilgili bir değişiklik söz konusu değildir” denildi. Askerin tartışması kanlı bitti ADANA (Cumhuriyet) Adana’nın merkez Seyhan ilçesindeki Adana Asker Hastanesi’nde nöbet tutan er Hüseyin Uslu, Adana Numune Hastanesi’ne tedavi olmaya giden askerler Seydi Döner ve Emre Özek’ten sigara almalarını istedi. İddiaya göre Uslu, isteğini kabul etmeyen iki askeri G3 tüfeğiyle vurarak ağır yaraladı. TSK’den ‘Yerli Malzeme’ sergisi İstanbul Haber Servisi Deniz Kuvvetleri Komutanlığı koordinatörlüğünde Jandarma Genel Komutanlığı, Sağlık ve Sahil Güvenlik komutanlıklarının katılımı ve İstanbul Ticaret Odası işbirliğinde düzenlenen “Türk Silahlı Kuvvetleri 3’üncü Malzeme Yerlileştirme Sergisi”, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’nde açıldı. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Silahlı kuvvetlerini, ürettiği yerli savunma sanayi ürünleri ile donatamayan milletler, savaş zamanında düşmanının insafına terk edilmiş demektir” dedi. ANKARA Özel yetkili Ankara Savcısı Hakan Yüksel ve Mehmet Özgür’ün eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın itirafları üzerinden derinleştirdiği faili meçhuller soruşturması, 1990’lı yıllarda yakınları katledilen aileler için umut ışığı oldu. İstanbul’daki faili meçhuller soruşturmasının da Ankara’da birleştirilmesinin ardından Halkın Hukuk Bürosu, aileler adına savcılığa 4 ayrı dilekçe vererek soruşturmanın derinleştirilmesini istedi. Avukatlar Selçuk Kozağaçlı, Taylan Tanay ve Evrim Deniz Karatana, savcıya verdikleri dilekçede, eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın Susurluk davasında suç örgütü kurmak ve yönetmekten 5 yıl hapis cezasına çarptırıldığını anımsatılarak, “Tarafımızca da bilinen ve takip edilen bu dava kapsamı ile savcılığınız nezdinde aynı örgüt tarafından işlendiği iddiasıyla soruşturma yürütülen adam öldürme ve sair örgütlü suçlar yönünden, şüpheli Mehmet Kemal Ağar’ın da soruşturularak, açılacak kamu davasına dahil edilmesini dileriz” denildi. Halkın Hukuk Bürosu, ayrıca 19911997 yılları arasında öldürülen 62 kişinin faillerinin bulunması için suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, Mehmet Ağar, Necdet Menzir, İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz ve Denizli Emniyet Müdürü Atilla Çınar’ın da arasında bulunduğu yaklaşık 200 Emniyet görevlisinin “Silahlı örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, öldürme, gasp, hırsızlık ve soruşturma sonucunda tespit edilecek diğer suçlarından” soruşturulması istendi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle