26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 30 AĞUSTOS 2011 SALI 4 “Yeniden aynı durum olsa, bir daha aynı şeyi yapardım” diyor. Ne var ki, 20 yıl önce SSCB’nin yıkılmasına katkıda bulunmakla iftihar eden mimar şunları söylemekten de geri durmuyor: 1991’de dünyaya açıldık bu doğru, ama hâlâ yöneticilerimizin tersine, biz ülkemizin efendisi olamadık. Marksist Leninist ve de Stalinist sistemin sonunda bir polis rejimine dönüştüğü ve ülkede yaşayanlar kadar herkes için düş kırıklığı yarattığı bir gerçek. Ama, o rejimin altında yaşayan insanların yüzde 58’i onun yıkılmış olmasına üzülüyorlarsa eğer, o zaman yerine gelenin daha büyük bir düş kırıklığı yaratıp yaratmadığını sorgulamak gerekir. Kokuşmuşluğun, rüşvetin, yine polis baskısının, diktanın egemen olduğu, özel mülkiyetin bile gayrimenkul baronlarının spekülasyonlarından masun kalamadığı bir düzenin üstüne bir de eşitsizlikleri ve sefaleti eklediğinizde, insanların, düş kırıklığı yaratmış olan eski sistemi özlemle anmalarında çok da şaşılacak bir yön yok. Tabii baskıcı sistemi bir başkasının izlemesi, Sovyetler’in baskıcı yapısının salt Marksizm Leninizmden mi, yoksa o toplumun tarihi koşullarından mı kaynaklandığı sorusunu da biçimlendiriyor, Gençlerin eğilimleri de çok çarpıcı. Rusya’da 46 bölgeden 1200 denek üzerinde yapılan bir araştırma, 16 24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 39’unun yabancı ülkelere göçmek istediklerini ortaya koyuyor. Üstelik de göçmek isteyenlerin yüzde 33’ü en üst düzeyde eğitim görmüş olanlar. Zaten son 3 yılda 1 milyon 200 bin genç göçmüş bile. “Moskova Haber”de, bu anketi değerlendiren Alla Bogolepova bunun tüketim ürünlerine kolayca ulaşmak amacını taşıyan eski göçlerden farklı olduğunu belirtiyor. Zaten, köşeyi dönme ve daha çeşitli tüketim ürünlerine ulaşmak açısından, Rusya’da özgürlüklerin 20 yıl öncesiyle kıyaslanamayacak derecede arttığını söylemek gerek. Ama “beklenen ve özlenen özgürlük sadece bu muydu” derseniz, yanıt “hayır”dır. Eskiye hayıflanmak tabii ki bir çözüm değil, eskinin yeniden ihyası da imkânsız. Zaten “Yeni Çarlar” ile düzenlerinin savunucuları da, kendilerine yöneltilen eleştirileri göğüsleyebilmek için, hep eskinin bozukluklarını öne sürüyorlar. Bir düzen, kendisini ancak eskinin bozuklukları ile savunabiliyorsa, orada eskiyi yıkmakta başarılı olunmuş olunsa bile yeniyi inşa etmekte başarısız kalınmış demektir. Bu acaba yalnız kuzey komşumuz için geçerli bir kural mı dersiniz? Değerli Okurlarım, bayramınızı kutlarım. HABERLER Aleviler, Erdoğan’ın ‘ baskı ortadan kalktı’ sözüne tepki gösterdi Yirmi Yıl Önce Bir Ağustos Günü Sovyetler Birliği’nde 1991’deki 19 Ağustos darbe girişiminin 20. yıldönümünde, doğrusu bizde de, dünyada da beklediğimden daha az yazı yayımlandı. Oysa 1991 Aralık ayında, iki kutuplu dünyanın da sonu olacak olan Sovyetler Birliği’nin çöküşünün başlangıcı bundan yirmi yıl önce bir ağustos günü (19 Ağustos) başlayan ve üç gün içinde bastırılan darbe girişimidir. Yani dünyanın gidişini, hiç değilse bir süre, baştan aşağı değiştiren olay yirmi yıl önce bu ay içinde olup bitmiş, 1991 Ağustosu’nun 19’unda parlamentoyu kuşatan tanklarla başlayan, sonra da üç günde bastırılan darbe girişimi Sovyet İmparatorluğu’nun çöküşünü de hızlandırmıştır. Tabii ki, “darbe başarılsaydı ne olurdu” diye sormanın bir anlamı yok. Zaten seksen yıldan fazla egemen olmuş olan bir sistemin kendisini koruyup, koruyamamasını bir darbenin başarısına bağlamak da mümkün değildir. Marksist düşünür Eugene Varga sistemin karşı çıktığının yerine, ondan daha iyisini ikame edememiş olması yüzünden zaten tehlikede olduğunu, vasiyet niteliğindeki tarihi yazısında, bu olaydan yıllarca önce yazmıştı. Evet, Sovyetler’de de onun uydusu ülkelerde de sistemin çöküşünün nedenlerinin, bir yöneticinin veya bir darbecinin başarısı ya da başarısızlığında veya dış güçlerin etkisinde değil, başat olarak kendi zayıflıklarında yattığını Marksist düşünürler de önceden söylemişlerdi. Bununla birlikte, 19 Ağustos’un yıldönümünde; Rusya’da yapılan bir kamuoyu yoklamasında, deneklerin yalnızca yüzde 10’u darbenin demokrasinin bir zaferi olduğunu söylerken, yüzde 17’sinin de, “keşke başarılı olsaydı” dedikleri görülmüş. Daha da ilginci, ankete katılanların yüzde 58’inin Sovyetler Birliği’nin tarihe karışmış olmasından üzüntü duyduklarını söylemeleridir. 19 Ağustos 1991’de, sokağa inen tanklara karşı, Duma’yı savunanlar arasında bulunan mimar Guennadi Yigoyev, olayın 20. yıldönümünde ‘Ayrım sürüyor’ MEHMET MENEKŞE AMASYA Azınlık cemaatleri tarafından verilen iftarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bizim ülkemizde vatandaşımızın inancından, etnik kökeninden, giyiminden dolayı baskı gördüğü dönemler geride kaldı” sözlerine Alevi dernekleri tepki gösterdi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkan Yardımcısı ve Tokat Şube Başkanı Muharrem Erkan: “Başbakan’ı inandırıcı bulmuyorum. Hacı Bektaş, Alevilerin dergâhıdır. Burasının Alevilere devredilmesi konusundaki tüm girişimlerimiz sonuçsuz kalmıştır. Cemevlerine yasal statü verilecek mi? Alevi asimilasyonuna yönelik zorunlu din ders Erdoğan’ın ‘baskı dönemi geride kaldı‘ sözlerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Alevi derneklerinin temsilcileri, Alevilerin hâlâ inançları gereği toplumda ve kamuda ayrımcılığa uğradığını, pek çok taleplerinin de AKP iktidarında görmezden gelindiğini anımsattılar. leri kaldırılacak mı? Yalnızca Sünniliği temsil eden Diyanet lav edilecek midir? Biz Aleviler AKP hükümetinin eşit yurttaşlık taleplerimizi yerine getirmeyeceğini biliyor ve buna inanıyoruz. Çünkü geçen 9 yılda taleplerimiz ile ilgili gerçekçi ve somut bir adım atmamıştır. Alevileri katledenler ile Alevi sorunlarını çözmeye kalkıştılar.” Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez: “Azınlıklara haklarının geri verilmesini gayet olumlu buluyorum. Ancak bu ülkede Aleviler, Kürtler yokmuş gibi bir konuşma yaptı. Kendi yurttaşlarının sorunlarını görmemesi de bir ayıbıdır.” Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel: “Başbakan inanmadığı, gerçek olmadığını bile bile konuşabiliyor. Bugüne kadar bu söylediklerinin hiçbirisi gerçekleşmedi. Zorunlu din derslerinin kaldırılması ile ilgili AHİM kararı da gerçekleşmedi. Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması talebi ger çekleşmedi. ‘Aleviden şehit olamaz’ anlayışı konsepti hâkim bunlarda.” Eski Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız: “Ne yazık ki biz Aleviler açısından bunun bir karşılığı yoktur. Hıristiyanların, Musevilerin, kiliselerini, havralarını gerçek sahiplerine iade ederken Alevilerin dergâhları neden Alevilere iade edilmez? Hacı Bektaş Dergâhı’na neden hâlâ para ile gireriz? Şah Kulu, Karaca Ahmet, Erikli Baba dergâhlarında neden hâlâ kira ile otururuz? Cemevleri neden hâlâ ibadethane statüsünde değildir? Başbakan azınlıklar ile ilgili Avrupa’ya şirin görünmek isterken Alevi açılımı ve çalıştayının sonuçlarının ne olduğunu da anımsatsaydı.” Çetin Soysal ‘Yasadışı dinlemeye Meclis el koysun’ AL AÇAR AKP ‘kolaydan’ başladı İktidar partisi yeni anayasa için ilk görüşmeyi referandumdaki ‘Yetmez ama evet’ kampanyasının önemli ismi Osman Can’la yaptı ERDEM GÜL ANKARA AKP’de, TBMM’nin ekim ayında açılmasıyla başlaması planlanan yeni anayasa süreci için çalışmalar hızlandırıldı. AKP’nin yeni anayasa sürecinde hareket edeceği stratejiyi belirlemek üzere hukukçu kurmaylardan oluşturulan iç komisyon, görüşmelere referandum sürecinde “Yetmez ama evet” kampanyasının başını çeken isimlerinden eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can’la başladı. Edinilen bilgilere göre toplantıda Can, Yeni Anayasa Platformu olarak Türkiye çapında yeni anayasa konusunda yaptıkları bir alan araştırması konusunda AKP’lileri bilgilendirdi. Platformun yeni anayasaya ilişkin çalışmaları hakkında da bilgi veren Can, toplantıda, AKP’lilerle yaptıkları alan araştırması çerçevesinde, “Yeni anayasa nasıl olmalı, Türkiye’nin gerçekte nasıl bir anayasaya ihtiyacı var, yeni anayasa ko nusunda toplumun talepleri neler” başlıkları etrafında görüş alışverişinde bulundu. AKP’nin hukukçu kurmayları, Can ve Yeni Anayasa Platformu’nun ardından yeni anayasa ihtiyacına inanan kesimler tarafından oluşturulan sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle görüşmeleri ekim ayına kadar sürdürecek. AKP bu görüşmeler hakkında “partinin iç çalışması” olduğu gerekçesiyle kamuoyuna bilgi vermeyecek. Eski CHP İstanbul milletvekili Çetin Soysal, hükümet ile yaşadığı sıkıntılar nedeniyle görevinden istifa eden eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in ses kayıtlarının bir internet sitesinde yayımlanması üzerine Meclis’i göreve çağırdı. Türkiye’de kamuoyu oluşturabilecek insanların teknik takip içerisinde dinlendiğini, özellikle zamanı geldiğinde servis edildiğini kaydeden Soysal, “Ben insanların ne konuştuğundan ziyade nasıl takip edildiğinin peşindeyim. Herkes günlük yaşamda bu tür konuşmalar yapıyor. İşin suç boyutu var ise o farklı bir durum. Şu anda Türkiye’de kendilerine ses yükseltilmesi halinde ‘ben gereğini yaparım’ zihniyeti hâkim” dedi. Genelkurmay Başkanı ya da bir siyasetçinin bulunduğu ortam dinlemelerinin kaygı verici ve ürkütücü olduğunu vurgulayan Soysal, şunları söyledi: “Bana gelen bilgilere göre bu işin içinde etkili bir organizasyon var. Emniyetin de içinde olduğu bir organizasyon bu işi yürütüyor. Emniyet’e 2005 yılında alınan 14 dinleme cihazı 2010 yılının ortasında envantere alınıyor. Bu süre içinde kimlere dinleme yapıldı. Türkiye’de teknik cihaz alımı yapan kamu kurumları ve özel güvenlik şirketlerinin Meclis tarafından incelenmesi gerekir” Yardımlar ulaşıyor CHP Somali yolcusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında açlık ve kuraklığın etkili olduğu Somali’yi ziyaret edecek CHP heyeti, bu gece yarısı yola çıkıyor. 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle düzenlenecek kutlama programlarına katılacak olan Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin ve Faruk Loğoğlu ile CHP’nin Somali’ye yardımının yerine ulaştırılması ve Somalililerin sorunlarını değerlendirmek için bu gece yarısı 02.00’de İstanbul’dan Nairobi’ye hareket edecek. 31 Ağustos’ta saat 08.30’da Nairobi’ye ulaşacağı tahmin edilen Kılıçdaroğlu, burada uçak değiştirerek yardımların dağıtılacağı Somali sınırındaki Dadaab Mülteci Kampı’na gidecek. Kılıçdaroğlu, Kızılay’ın kampa ulaştıracağı yardım malzemesini teslim alan yetkililer ve kampta yaşayan Somalililer ile görüşecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle