27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 18 AĞUSTOS 2011 PERŞEMBE [email protected] 14 KÜLTÜR İspanyol şair ve oyun yazarı Federico Garcia Lorca 75 yıl önce bugün faşistler tarafından öldürülmüştü Cinayet Granada’da işlendi SA T MADEN Ödüllerini 30 yıl sonra alacaklar ‘Geç Gelen Altın Portakal Ödülleri’ töreni 12 Eylül’de Kültür Servisi Sansür ve 12 Eylül darbesi nedeniyle 1979 80 yıllarında yapılamayan Altın Portakal film yarışmalarının ödülleri bu yıl “Geç Gelen Altın Portakal Ödülleri” başlığıyla dağıtılacak. Ödüller, “48. Antalya Altın Portakal Film Festivali” kapsamında 12 Eylül’de düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak. Yarışmanın seçici kurulunda, 1979 ve 1980 yıllarında seçici kurulda yer alan ve bugün hayatta olanlardan Atilla Dorsay, Ara Güler, Kenan Değer, Doğan Hızlan, Ahmet Keskin, Ergin Orbey, Atilla Özdemiroğlu, Nurettin Tekindor, Tunca Yönder ile dönemin Antalya Belediye Başkanı Selahattin Tonguç yer alıyor. 1979’da Sansür Kurulu, Yavuz Pağda’nın “Yolcular”, Yavuz Özkan’ın “Demiryol” ve Ömer Kavur’un “Yusuf ile Kenan” filmlerini yasaklayarak bazı bölümleri kesmek istemiş, bunun üzerine tüm yapımcı ve yönetmenler de şenlikten çekilme kararı almıştı. 1980’de ise festivalden bir gün önce, 12 Eylül darbesi sonucu tüm yurtta sıkıyönetim ilan edilmesi üzerine festival iptal edilmişti. Bugün 18 Ağustos. 20. yüzyıl İspanyol şiirinin en büyük ozanı Federico Garcia Lorca’nın 75. ölüm yıldönümü. Öldüğünde 36 yaşındaydı Lorca. Daha doğrusu öldürüldüğünde. Cinayet Granada’da işlendi. 1936 yılı, İspanya’da sağcılarla solcular arasında patlak veren iç savaş yılıdır. Sağ kesimin başına geçen General Franco, Hitler ve Mussolini ile birlikte 20. yüzyılın en büyük üç canisinden biri olan bu adam, ilerici bütün aydınları ortadan kaleruda Pablo N dırmaya karar verir. şöyle demişti Sonuç: Bir milyon ölü. onun için: Evet, cinayet Gra“ ncelikle nada’da işlendi, şiir dehanın, kanatlı tarihinin en büyük cinayetlerinden biri. rekle billur yü Ve kurban, insancıl ın çağlayan bütün değerlerin, iyigüzeldoğru bütün Lorca’daki bir lişini hiç niteliklerin simgesi, araya ge olağanüstü bir ozan. görmedim... Bir görevlidir ozan, tarihsel ve n spanya Bütü toplumsal oluşumozanlarının en ların, gerekliliklesevileni, en rin bulup seçtiği bir görevli. Kendi arananı ve şiir tarihinden, inanılmaz kendi halkından süzüp damıttığı neşesiyle en birtakım yaşamuk’ ‘çoc sal özleri yoğuolanıydı...” rup biçimleyerek kendi geleceğine ve insanın geleceğine taşımakla görevli. Bu güç, bu kutsal işin üstesinden gelebilenler her ülkede, her çağda parmakla gösterilecek kadar az yetişen seçkinlerdir. İşte Lorca da İspanyol dilinin, İspanyol şiirinin özel olarak yaratılmış seçkinlerinden biriydi. İspanya’nın Arap kültürü etkisiyle en çok yoğrulmuş olan bir bölgesinde, Endülüs’te doğup büyüdü Lorca. O etkinin dil, düşünce, müzik gibi alanlara kattığı zenginlikle beslendi. İspanyol ruhunu, Endülüs kimliğini derinlemesine kavradı ve şiirlerine, oyunlarına büyük bir başarıyla yansıttı. Pablo Neruda şöyle diyor onun için: “İncelikle dehânın, kanatlı yürekle billur çağlayanın Lorca’daki gibi bir araya gelişini hiç görmedim. Federico Garcia Lorca savurgan büyücüydü, yaşama mutluluğunu yüreğinde toplayan sevinç dağıtıcıydı ve bir gezegen gibi ısıtıyordu onu. Hem saf gönüllü hem oyunsever, hem evrensel hem taşralı, şaşırtıcı bir müzikçi, usta mı usta bir taklitçi, boş inanlı ve alıngan o pırıl pı Francisco Goya’nın 1814’te yaptığı “3 Mayıs 1808” adlı tablo Madrid’deki Prado Müzesi’nde. KONSER 14 KASIM’DA rıl hoş adam bütün İspanya sahnesini bir yasemin korusu gibi kokutuyordu.” “Tiyatroda ve sessizlikte, kalabalık içinde ve toplulukta bir güzellik çoğaltıcıydı Federico. Elleri öylesine büyülü bir kimse görmedim, öylesine şen bir kimse. Güler, şarkı söyler, çalgı çalar, zıplardı, yaratırdı, ışıklar saçardı. Zavallı Federico, dünyanın bütün yeteneklerini kendinde toplamış bir kuyumcuydu, şiirin büyük kovanındaki erkek arıydı.” Lorca’nın şiirini bütünüyle çevirmek, onun özgün yapısına, sesine uygun karşılıklar bulmak, İspanyolcanın birtakım gizleriyle boğuş MALAGUENYA Ölüm giriyor meyhaneye, çıkıyor dışarı. Kara atlar geçiyor ve uğursuz adamlar derin yollarından gitarın Ve bir tuz kokusu, dişi kan kokusu geliyor bu kumsalın yanan sümbüllerinden. Ölüm giriyor içeri, çıkıyor, giriyor içeri ölüm meyhaneden. F. G. Lorca / Türkçesi: Sait Maden Lorca’nın bir deseni: ‘Ölüm’. mak dört yılımı aldı: Yoğun ve zevkli dört yıl. (1969 1973) Daha sonraki yıllarda bu cinayetin ayrıntılarına ilişkin birçok bilgi ve belge geçti elime. Bunlarla yeni bir kitap oluşturdum: “Cinayet Granada’da İşlendi (Federico Garcia Lorca’nın Yaşam ve Ölüm Serüveni)”. Kitabın bölüm başlıklarından birinin adı şöyle: “Anılar, Yankılar, Ağıtlar.” Lorca’nın çağdaşı birçok ünlü ozanın, yazarın izlenimleri, içlenimleri, tanıklıkları. Birkaç örnek: “Ara sıra anımsamaktan zevk aldığım başka bir Federico daha var; onun, şimdiye dek kimsenin bilmediği bir görüntüsü: Acının soylu adamı Federico, görkemli yaşamının başdöndürücü çizgileri arasında güçlükle sezilen tutku ve yalnızlık adamı.” Vicente Aleixandre. “O konuştuğunda, yüksek sesle bir şey okuduğunda, hızla doğaçlama bir oyun sergilediği ya da piyano eşliğinde bir şarkı söylediğinde, varlığından yayılan dayanılmaz, büyülü bir hava, bir çekicilik, neredeyse elektriksi bir içyakınlığı dinleyenleri sarıp sarmalıyordu. Varlığını bütünüyle adamış olduğu yetenekse yazma değil yaşama yeteneğiydi.” Rafael Alberti. “Onun günün birinde öldürüleceğini hiç kimse düşünemezdi doğal olarak. Bütün İspanya ozanlarının en sevileni, en arananı ve inanılmaz neşesiyle en ‘çocuk’ olanıydı. Kimin aklına gelirdi ki bir ülkede, hem de kendi ülkesinde, böylesine akıl almaz bir cinayeti işlemeye yatkın canavarlar bulunabilsin.” Pablo Neruda. Paul Anka stanbul’da Kültür Servisi “My Way”, “Diana” ve “You’re My Destiny” gibi unutulmaz şarkıların bestecisi ünlü müzisyen Paul Anka, özel bir konser için İstanbul’a geliyor. 14 Kasım Pazartesi akşamı saat 21.00’de Sütlüce’deki Haliç Kongre Merkezi’nde İstanbullu hayranlarıyla buluşacak olan Paul Anka konserinin biletleri, 27 Ağustos Cumartesi gününden itibaren İKSV binası ve Biletix satış kanallarından alınabilecek. Billboard dergisi tarafından Elvis Presley ve The Beatles ile birlikte tüm zamanların en büyük müzik ikonları arasında gösterilen Kanadalı Paul Anka’nın dünya çapında elde ettiği başarılar nedeniyle Kanada’nın Ottawa şehrinde 1981 yılından bu yana 26 Ağustos tarihi, Paul Anka Günü olarak kutlanıyor. ‘Ramazanda Caz’ etkinliklerinin ilk konuğu ud virtüözü Anouar Brahem’di Tunus’tan abim geldi... MURAT BEŞER Çocukluğumun ramazanlarında saz vardı, şimdi caz var. Her milletten insanın birbirine benzemeyen nedenlerle arşınladığı kalabalık bir Sultanahmet gecesinin “Ramazanda Caz” etkinliklerinin konuğu 54 yaşındaki Tunuslu ud virtüözü ve doğaçlamacısı Anouar Brahem (gelin biz ona Enver İbrahim diyelim). Topkapı Sarayı’nın bahçesine kurulan büyük sahAnouar Brahem’in nenin iki yanını birer güvenlik görevlisi gibi tutan dünyası yalnızca dev çınarlardan süzülerek kendi ülkesinin inen yapraklar, bu “mügeleneğiyle sınırlı barek” geceye bir başka hüzün ve gizem katıyor. değil. Geleneklerden Kültürlerarası iletişim aynı zamanda bir kaygısıyla farklı ülkelerden gelecekçi gibi müzisyenlerle çalmaya dinin Ayak İzleri” (Le Pas Du Chat yararlanıyor. özen gösteriyor Enver. Bu Noir) olan bir albüm yapmıştı. geceki arkadaşları piyanist Sahnenin önündeki upuzun iskemFrançois Couturier ve lelerin sağında ve solunda çimene akordeoncu Jean Louis Matinier. Dördüncü yayılanlar, Edouard Manet’nin “Kırda Öğmüzisyen ayaklarını birbirlerine sürte sürte tüm le Yemeği” tablosunu anımsatıyor; tek fark vageceye eşlik eden cırcır böcekleri, şayet ara kitlerden akşam, yukarıda da dolunaya yakın da bir arkadan sağa sola volta yapan kara ke bir ay var üzerimize ışığı düşen. diyi saymazsak. Ne ilginçtir ki, bu üçlü ilk kez Parçaların melodilerini çaldığı esnada onlara 10 yıl önce bir araya gelmiş ve adı “Siyah Ke mırıldanarak eşlik ediyor Enver. Bu alışılma dık üçlüyle çaldığı müziğinde oda müziği tadında transkültürel etkiler, Kuzey Avrupa neominimalizminden ve geleneksel Avrupa müziğinden rafine çizgiler taşıyor. Bir zamanlar “sınıflandırmaya direnen müzik” demişlerdi yaptıkları hakkında. İlk 45 dakika sonunda saatler 21.45’i gösterirken ezan sesinin duyulmasıyla birlikte mecburi bir ara veriliyor. Sadece kendi ülkesinin geleneğiyle sınırlı değil dünyası Enver’in. Geleneklerden aynı zamanda bir gelecekçi gibi yararlanıyor. Modal müzik ve makam yapısına yaslanan soundu, her zaman özgün atmosferler yaratıyor. Oryantalist değil, ama otantik demek yanlış olmaz. Udu gitar gibi çaldığı anlarda hiçbir öykünme yok; sadece kibirsiz bir modernite ve ötekileştirmeyen kozmopolit bir yapı… Kusursuz bir uyumdan söz edilemez. Arada kopuk kopuk ve bağımsız (hatta ayrı tellerden) çalıyorlar. Ayrıca 90 dakikanın aynı ruhani dinginlikte seyretmesi, konseri tekdüze kılıyor. Oysa bu parçaları ve üçlü albüm kaydında çok daha gelişkin çalıyorlardı. Acaba yalancı Arap Baharı mı etkiledi Enver Abimi? Günahıyla, sevabıyla lambadan hallice bir konser, ama toplamda mekânın ve havanın desteğiyle güzel bir gece… ([email protected]) Kudsi Erguner bugün Bursa’da yarın Ankara’da konser verecek stanbul Modern’de ‘Sufiyan’ gecesi C MY B “3. Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri” kapsamında ünlü ney ustası Kudsi Erguner, stanbul Modern’de konser verdi. “Kudsi Erguner Ensemble: Sufiyan” konserinde, Erguner’e, solistler Bora Uymaz ve Yunus Balcıoğlu, kanunda Halil Karaduman, tanburda Murat Aydemir, perküsyonda Hamdi Akatay’ın yanı sıra, ünlü Fransız tuba sanatçısı Michel Godard eşlik etti. Erguner, bugün saat 21.30’da Bursa Holiday Inn’de, yarın saat 21.30’da Ankara Cer Modern’de müzikseverlerle buluşacak. Kudsi Erguner, World Music adıyla bütün dünyada büyük ilgi gören müzik akımının en önemli öncülerinden biri. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle