26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B B B B B B B Y Y Y Y Y B 28 30 29 29 30 29 30 22 25 26 27 26 28 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B Y B Y B B B B B B B Y 22 27 29 33 34 34 37 36 34 37 29 28 25 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte B Madrid B Viyana B 19 19 20 22 21 21 22 21 24 21 26 36 27 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B B B B B A A B A Y B A 25 26 26 30 25 23 35 40 31 32 31 36 34 Ülkemizin kuzey ve iç kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Kocaeli, Sakarya, Yalova, Bilecik, Kars ve Ardahan çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. 13 AĞUSTOS 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Ağustos GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK 17 Ağustos’ta meydana gelen depremde 195 kişinin ölümünden sorumlu tutulmuştu Baştarafı 1. Sayfada The Times, RTE’ye “Avrupa’nın yeni güçlü adamı” diyor. “Türkiye’yi de Ortadoğu’da büyüyen güç” görüyor. Bu övgülerin gizlediği amaç nedir? Batıda ilginç gelişmeler izleniyor. Hemen her fırsatta Türkiye’yi eleştiren, karalayan Batılı kaynakların Türkiye’yi ve Başbakan’ını bu denli pohpohlamasının kendi yararları açısından bir nedeni, amacı olmalı... Batı basını Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Esad’a, Türkiye’nin iki hafta süre tanıdığını yazıyor. Türkiye, Şam’a dayatıyor: Öncelikle Suriye ordusu katliama son verecek, demokratik reformlar gerçekleştirilecek! Başbakan şiddetle ve hiddetle reddediyor ama Batı basını, Türk Dışişleri Bakanı’nın Şam’a ABD’nin görüşlerini götürdüğünü yazıyor. Başkan Obama, Esad’a görevi bırak çağrısı yapmıyor. Suriye konusunu “iç meselemiz” yapan RTE ile konuşuyor. Şimdi yanıt bekleyen soru; şayet iki hafta katliam devam ederse Türkiye ne yapacak? Suriye karşısında sert açıklamalar yapmaktan öteye yaptırım gücü olmayan Batı, Türkiye’yi Suriye’ye askeri harekât yapmaya kışkırtıyor... İki hafta sonra ne olacağı açıklanmış değil diyor The Times ama; “Ancak açık olan Türkiye’nin ‘çıkarlarını’ korumak üzere bir askeri harekât”tan söz ediyor. Neden askeri harekât? Aslı astarı bilinmeyen, Türkiye’nin Suriye’de korumak zorunda olduğu “çıkarlar”... Suriye’de iç kargaşa neden bizim iç sorunumuz? RTE’ye ne soran var ne de RTE’nin açıklamaya niyeti! Batı bizi Suriye’ye askeri harekât yapmaya neden zorluyor? The Times, Batı’nın katliamı durduracak olanağı ve gücü olmadığını, bu nedenle Türkiye’yi askeri harekâta zorladıklarını şöyle itiraf ediyor: “Esad konusunda elinden pek fazla bir şey gelmeyen Batı; Türk askeri harekâtını alkışlayacaktır.” Aşırı ölçüdeki övgülerin asıl amacı ortaya çıkıyor. Suriye’ye askeri bir harekâttan söz eden yazılara karşı kimi eleştiriler açıklanmaya başladı. Şayet The Times’ın yazdığı gibi RTE; “mülteci akınından ve benimsediği Müslüman demokrasisine pek ilgi duymayan Müslüman Kardeşler ve diğer radikal İslamcı unsurların cesaretleneceği olasılığından” kaynaklanan kaygılarla Suriye’ye askeri harekâta yeşil ışık yakacaksa… bu gerekçe kimseyi tatmin etmeyecek! Irak’ta ABD askerleri kadınları, çocukları, yaşlıları öldürürken gıkı çıkmayan RTE… Kandil’de yuvalanan terör örgütünün kökünü kazımak amacıyla (TBMM’den gereken izni almasına karşın) Kuzey Irak’a kapsamlı askeri harekât yapamayan RTE… Irak’taki Türkmenleri koruyamayan RTE… …Kamuoyunun asla sindiremeyeceği kimi nedenler öne sürerek Suriye’ye askeri bir harekâta nasıl girişecek? Kuzey Irak’a girmemizi engelleyen ABD’nin diplomatik taşeronluğunun yanı sıra bir de askersel taşeronluğunu mu üstlenecek Türkiye? Askeri harekâtın sözünü bile etmemek gerek. Batı basınına göre: Başkan Obama, Esad’ın devrilmesi için dünyaya çağrıda bulunmaya hazırmış. Esad’ı ancak Türkler devirebilirmiş. Hayır! Büyük devlet ABD, büyüklüğünü göstersin. Irak emrine amade. Barzani emrine amade! Gönderiversin askerlerini buralara. Komşu Suriye’ye giriversin. Doğru Şam’a! Göçer tahliye oluyor FARUK KIRTAY FİKİRTEPE ‘RANT BÖLGESİ’ YALOVA 17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen depremde, Yalova’nın Çınarcık ilçesinde yaptırdığı binaların yıkılması sonucu 195 kişinin ölümünden sorumlu tutulan ve 19 yıl 9 ay hapis cezası verilen Veli Göçer’in bugün tahliye olacağı belirtildi. Yıkılan evlerin parası ise depremzedelerden icra yoluyla tahsil edildi. “Gelin sizin yuvanızı yapalım” sloganıyla yaptığı evler büyük Marmara depreminde yıkılan ve 195 kişinin ölümüne neden olan müteahhit Veli Göçer, depremin yıldönümüne günler kala cezasını tamamlayarak tahliye oluyor. Göçer’e ait binalarda anne ve babasını kaybeden Mustafa Ergüden, “Veli Göçer ai lesine, işine, evine kavuştu. Peki ya bizler? Bazı gazete ve televizyonlarda ‘mışıl mışıl’ uyuyorum demişti. Hiç uyuyamaz. Çünkü insanın aldatamayacağı tek şey vicdanıdır” dedi. Veli Göçer Arsa Ofisi’nden senet karşılığında ev alanların evleri yıkılmasına karşın, 12 yıl süre içinde, evleri yıkılarak ölenlerin mirasçılarından senetler icra yoluyla tahsil edildi. Veli Göçer mağdurlarının avukatı Fedai Doğruyol, depremzedelerin Göçer hakkında açtığı davalar nedeniyle mahkemelerin talebi üzerine yapılan araştırmada Göçer’e ait hiçbir şey bulamadıklarını, ancak Göçer’den senetle ev alanların, senetlerinin Göçer’in avukatları aracılığıyla icra yo luyla tahsil edildiğini söyledi. 17 Ağustos depremi sonrasında, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından TCK 455/2 maddesince, “dikkatsizlik ve tedbirliksiz nedeniyle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak” suçundan birçok siyasetçi, milletvekili, Belediye başkanı, Meclis üyeleri hakkında soruşturmalar açıldığını, ancak birçok davanın düştüğünü ifade eden TMMOB Yalova eski il Temsilcisi Mimar Savaş Dinçer, “Veli Göçer yargılandı ve tutuklandı. Peki ya diğerleri? Diğerlerini farklı kılan ise siyasetçi kimlikleriydi. Onlar aynı cezaya neden çarptırılmadı” dedi. Peki ya diğerleri? Proje plana aykırı çıktı MURAT KIŞLALI Kontenjan 2’ye katlandı Yabancı doktorun önü açıldı MAHMUT LICALI ANKARA İstanbul Anakent Belediyesi’nin, depreme karşı İstanbul’un kentsel dönüşüm modelinin pilot projesi olarak yürürlüğe soktuğu “Fikirtepe Projesi”nin, belediyenin kendi hazırladığı İstanbul Deprem Master Planı’na (İDMP) aykırı olduğu ortaya çıktı. Daha geniş alana yayılması gereken ilçedeki nüfus yoğunluğu proje ile 2 katına çıkacak. Konut oranı yüzde 50’den fazla artarken, sağlık, eğitim ve yeşil alanlar neredeyse hiç büyümeyecek. Zemin yumuşak olduğu halde bölgeye “kat sayısına sınırlama, kişi başına 7 metrekare boş alan” gibi yaptırımlar da getirilmedi. Toplum İçin Şehircilik Platformu’ndan Nazım Akkoyunlu, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi halkın deprem konusundaki hassasiyetini suiistimal ediyor. Öncelikle değişmesi gereken, kentleri bir rant aracı olarak gören zihniyettir” dedi. AKP iktidarı, depreme karşı İstanbul’un kentsel dönüşüm modeli olarak lanse ettiği Fikirtepe Projesi ile “deprem ile mücadeleden çok, yeni rant yaratma peşinde olduğunu” bir kez daha gözler önüne serdi. Öncelikli ‘deprem bölgesi’ değil AKP’li İstanbul Anakent Belediyesi, Kadıköy ilçesi içerisinde Fikirtepe, Merdivenköy, Dumlupınar ve Eğitim mahallelerini kısmen kapsayan ve Boğaziçi Köprüsü ile D100 Karayolu’nun kesişim noktasında yer alan 131 hektar büyüklüğündeki alanı, başta kendi İstanbul Deprem Master Planı olmak üzere pek çok deprem raporunda öncelikli deprem bölgesi olmamasına karşın, depreme karşı İstanbul’un kentsel dönüşüm modelinin pilot projesi olarak belirledi. Toplum İçin Şehircilik Platformu’nun 1/1000 Ölçekli Fikirtepe Uygulama İmar Planı’na ilişkin hazırladığı rapora göre, konut alanları hem yatay hem de dikey olarak genişliyor. Bölgede yüzde 100 oranında ilave imar hakkı tanınıyor. Kentsel sosyal donatı alanları ise neredeyse hiç artmıyor. Raporda ayrıca, depremde alınacak tedbirlere yönelik hiçbir düzenlemenin projede yer almamasına da dikkat çekildi. 5 yaşa da taşımalı geliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması için çeşitli alternatifler üzerinde çalışan Milli Eğitim Bakanlığı, 5 yaş grubu öğrencileri de taşımalı eğitim kapsamına almaya hazırlanıyor. 20092010 eğitim öğretim yılında 32 ilde başlatılan ve geçen yıl 57 ile çıkarılan zorunlu okul öncesi eğitimine, 20112012 eğitimöğretim yılında 14 il (İzmir, Tekirdağ, Ordu, Konya, Erzurum, Iğdır, Zonguldak, Kastamonu, Kayseri, Ankara, Diyarbakır, Bursa, Kahramanmaraş ve Adana) daha katılacak. MEB Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü Funda Kocabıyık, zorunlu okul öncesi eğitimine yeni başlayacak bu 14 ilin milli eğitim müdürleri, eğitim müfettişleri başkanları ve okul öncesi eğitimden sorumlu şube müdürleriyle video konferans yöntemiyle toplantı yaparak, uygulamanın başarılı olabilmesi için dikkat edilmesi gereken konuları anımsattı. ANKARA Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) ile tıp fakültelerinde uzmanlık eğitimi için yabancı uyruklu doktorlara ayrılan kontenjan yüzde 10 ile sınırlandırılmasına karşın, Bakanlar Kurulu’nun Haziran 2011’de aldığı karar, yabancı doktor kontenjanını iki kat artırarak yüzde 21’e yükseltti. Bazı tıp fakültelerinde yabancı uyruklulara verilen kontenjanlar, Türk hekimlere ayrılan kontenjanı geçerken, bazı fakültelerin bazı uzmanlık dalları ise tamamen yabancı hekimlere açıldı. Uluslararası anlaşmalarla Ortadoğu kökenli ülkelerden Türkiye’ye uzmanlık eğitimi almak üzere yabancı hekimlerin gelmesinin önü açıldı. ÖSYM tarafından bahar ve sonbahar dönemi olmak üzere yılda 2 kez düzenlenen TUS’un bu yılki sonbahar dönemi için başvurular devam ederken, tıp fakültelerine ayrılan yabancı hekim kontenjanında yaşanan artış dikkat çekiyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) de yabancı uyruklulara ayrılan kontenjanların yüzde 10 sınırını aşmasını yargıya taşıdı. Danıştay’da yürütmenin durdurulması talebiyle dava açan TTB, Türkiye’de hekimlerin söz konusu sınırlı kontenjanlara yerleşebilmek için yıllarca yoğun emek harcadıklarına dikkat çekti. TTB; “Fırsat eşitliği bir kenara bırakılarak, Yönetmelik hükmü ihlal edilerek eğitim kadrolarının önemli ölçüde yabancı hekimlere tahsis edilmesi anlaşılamamaktadır” görüşünü bildirdi. Festival Lokumcu’ya adandı 8. Halkevleri HopaKemalpaşa Halk Festivali bu yılı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Hopa mitinginde çıkan olaylarda yaşamını yitiren öğretmen Metin Lokumcu’ya adandı. Festivalde türküler ve horonlar hem Lokumcu hem de direniş içindi. Çevik kuvet polisleri ise katılımcıları kamerayla kaydetti. Artvin’in Hopa ilçesinde bu yıl 8. düzenlenen festivalde çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, sanatçılar ve siyasilerin de aralarında bulunduğu yaklaşık bin kişilik grup Hopa meydanına yürüdü. İMO’NUN DEPREM İSYANI MEB’in açıklamasında vatandaşlık görevi ‘vb’ kapsamında Askerlik kastedilmiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Vatandaşlık ve Demokrasi dersinin programında yer vermediği Cumhuriyetin niteliklerinin anlatıldığı anayasanın 2. maddesinde sıralanan unsurların programın farklı temalarına yayıldığını, vatandaşlık görevleri arasından çıkarılan askerlik görevinini ise yazılmamasına karşın kastedildiğini ve ders kitabında yer aldığını bildirdi. MEB’in açıklamasında, eski programda bir bütün olarak anlatılan Cumhuriyetin niteliklerinin sıralandığı anayasanın 2. maddesine ilişkin konunun tamamen çıkarılmadığı savunularak, ifadenin “Demokrasi Kültürü ile Görev Sorumluluklarımız” temasının açıklamalar bölümünde yer aldığı belirtildi. Eski programda vatandaşlık görevleri arasında sıralanan askerliğin yeni programda ifade edilmemesine karşılık MEB, yaptığı açıklamada, yeni programın bütün vatandaşlık görevlerini kapsadığını savundu. MEB’in açıklamasında “Açıklamalar bölümünde görevlerin sıralandığı ifadenin sonuna ‘vb.’ eklenmiş bununla tüm vatandaşlık görevleri kastedilmiştir” denildi. Programdan çıkarılan kadına karşı ayrımcılığın önlenmesi ile ilgili 3. temada da revizyon yapıldığı kaydedilen açıklamada, yapılan yenilikle, yalnızca kadına karşı ayrımcılığı önleme belgesine değil, insan haklarıyla ilgili bütün belgelere atıf yapılmasının istenildiği savunuldu. ’Hükümet seyre daldı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’ndan (İMO) yapılan açıklamada, 17 Ağustos depreminin üzerinden 12 yıl geçtiği, bu süre içinde Deprem Konseyi, Deprem Şurası ve Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı (KENTGES) gibi birçok çalışmanın yapıldığı ancak yetkililerin bu çalışmaları “yanlızca seyrettiği” vurgulandı. Açıklamada, son 4 yıldır depremin yıldönümünde konuyu görünür kılmak için Depreme Duyarlılık Yürüyüşleri düzenlendiği belirtildi. Tüm bu çalışmaların, “yürütme erkini ellerinde tutanlarca sadece seyredildiği” vurgulanan açıklamada; “Mevcut yapı stokunun durumu gerçekçi bir şekilde analiz edilmediği için ne kadarının deprem yönetmeliği, mevzuat ve standartlara uygun olduğu bir muamma olarak kaldı ve bu nedenle de güçlendirme, onarım ya da yeniden inşa gibi çalışmalar yetersiz kalmaya mahkum edildi” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, Türkiye’nin yeni konut inşa sürecinde önemli bir yere sahip olan TOKİ ve kamu kurumlarına ait binaların yapı denetim mekanizmasının dışında tutulduğu dile getirilerek, “Kaçak yapılaşmayı önleyici tedbirler alınmadı. Sorunlar çığ gibi büyürken depreme karşı önlem alması gerekenler, rant alanları yaratan kentsel dönüşüm projelerine yöneldiler, mevcut konutların güvenli olmadığını, iki yeni şehir projesi adı altında insanları ‘yeni kentlere’ yönlendirerek, aslında itiraf ettiler” vurgusu yapıldı. 17 Ağustos depreminin üzerinden 12 yıl geçtikten sonra geç de olsa, “Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı”nın hazırlanmış olmasının olumlu bir adım olduğu kaydedilen açıklamada; bu planın uygulanmasının önemi vurgulandı. Başbakan’ın İsrail’e yönelik politikası, Kıbrıs Rum kesimine yaradı Akdeniz’de sular kızışacak YUSUF ÖZKAN İZMİR Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İsrail’le anlaşarak, bu ülke yakınlarında petrol aramaya 1 Ekim’de başlama kararının ardında, Mavi Marmara olayı nedeniyle İsrail’le arası bozulan Türkiye’yi uluslararası arenada sıkıştırma düşüncesinin yattığı belirtiliyor. Stratejistler, “Akdeniz’de sular yeniden ısınacak gibi” diyor. Rum Alithia gazetesi, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, “Münhasır Ekonomik Bölgesi” içerisinde ayırdığı İsrail yakınlarındaki 12. parselde, petrol arama imtiyaz hakkını Amerikan Noble Energy şirketine verdiğini duyurmuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, uygulamaya geçilmesi durumunda Türkiye’nin yanıtının “sert” olacağı mesajını verirken uzmanlar gelişmelerin İsrail’in Mavi Marmara baskınıyla bağlantısına dikkat çekiyor. Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Ahmet Zeki Bulunç, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin son yıllarda Mısır, Lübnan ve İsrail’le “Münhasır Ekonomik Bölgesi” anlaşmaları imzaladığını anımsatarak, özellikle İsrail’le imzalananın önemli olduğunu söyledi. 12. parselin, İsrail karasularına yakın bir noktada olduğunu, petrol arama imtiyazının da bir ABD şirketine verildiğine dikkat çeken Bulunç, “Anlaşılan Kıbrıs Rum Kesimi, Mavi Marmara olayının ardından Türkiye’yle arası bozulan İsrail’i kendi çıkarlarına göre değerlendirmeyi amaçlıyor” dedi. Piri Reis Denizcilik ve Deniz Kaynaklarını Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı Başkanı Prof. Dr. Erol Dizdar da 1976 tarihli Bern Anlaşması’na göre, Kıbrıs sorunu çözülene dek bölgede herhangi bir araştırma yapılmasının yasaklandığını anımsattı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle