23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 4 TEMMUZ 2011 PAZARTES 6 KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ Saygun’un gönüllü tanıtıcısı piyanist Gülsin Onay bugüne kadar 65 ülkede konser verdi Türkiye’nin sanat elçisi EGEMEN BERKÖZ ana Gülsin Onay’ı birkaç sözcükle anlat deseniz; her şeyden önce öğretmeni, büyük besteci Saygun’un gönüllü tanıtıcısı derim. Saygun’a duyduğu sevgi ve onu tüm dünya’ı da tanıtmak için Gülsin Onay a gösterdiği çaba, benans yap Gülsin Onay Adnan ce çok iyi bir piyaci nist oluşunun da, çok büyük beste tte. sesli müziği sevdirSaygun elbe mek için yaptıklarının “Saygun’un ini da önünde geliyor. i önem Bu söyleşiyi yapmak hayatımdak k zor” için buluştuğumuzda anlatmak ço Her “ İspanya’dan yeni geldiyor Onay. mişti. İlk sorum Malaşeyimi ona ga’daki iki konserin naBaşta, sıl geçtiği oldu. Büyük borçluyum. pımı. bir coşkuyla anlattı: müzik altya ere y “Olağanüstüydü. Şef Bulunduğum bana Howard Griffith orkesun tranın bu kadar iyi çalulaşmam on im masını beklemiyordu. verdiği eğit Saygun’un 1. Piyano sayesinde.” Konçertosu olağanüstüydü ve çok alkışlandı. Sanki sık “Babam mü sık dinledikleri ve sevdikleri bir yapıtı olmasının y zikçi an alkışlıyorlardı. İspedagogdu, ında panyol izleyicisi ile annem de sevgiyle aramda öteden beya beni sıkmad klaştı, ri çok sıcak bir ılar. Ama ilişki oluyor. Bis disiplin vard ı olarak çaldığım Babam bir p elbet. Chopin Noktürn rog yapmıştı. Bir ram yumuşak bir bigün çimde bittiği için içinde neler ir dünya sanatçısı alkış hafiften yapacağım belliydi. başlar, sonra Örneğin, Japonya’ya 14 kez gitmiş buParis’te sık artar. Oysa bu güne dek ve her gidişinde bir dizi konser sık müzelere gid kez parçanın vermiş. “İlk konserde Saygun çaldım. erdik.” bitmesiyle birTV’den canlı yayımlandı ve 9 milyon likte ayağa fırkişi izledi. Ünlü Mayuzumi’nin progralayıp alkışlamaya başlamında.” Çin’de ve diğer Uzakdoğu ülkedılar. Çok şaşırdım.” lerinde de çalmış. Moğolistan’ın başkenti Konser verdiği her ülkede Saygun çalUlanbatur’da, Ulanbatur Senfoni Orkesdığı için, Saygun’un dünyadaki yeri konutrası’yla çalmış. “Çok iyi bir orkestraysunda en doğru saptamayı yapacak kişi de dı, olağanüstü bir Saygun çaldık” diyor. odur diye düşünerek bunu soruyorum: Toplam 65 ülkede konser vermiş bugüne “Malaga’da 2000 kişilik konser salodek. Alman kentlerinde ise nunda aynı izlenceyle yaptığımız iki sayısız konseri var. konserde de salon doluydu ve çok beğeBurada araya girip yaklaGülsin Onay, nildi. Griffith ve Bilkent Senfoni ile şık bir ay önce Erbil’de Gümüşlük CPO için kaydettiğimiz Saygun’un 1. verdiği konseri soruyorum. ve 2. Piyano Konçertolarının yoğunçaFestivali’nde iki kez Bilkent’in kurduğu okulun konçertonun dünya ilk çalınışını gerçekde” diye anlatırken bizi dinleları bütün dünyada çok ilgi gördü. Ör(ilkortalise) konser salopiyanonun başına leştiren de o. yen annesi, ölüm döşeğindeki neğin Kanada’da bir hafta en çok sanunda çaldığını, salonun geçecek. 3 Ağustos’ta akustiğinin ve piyanonun Saygun’la konuşmasını anımtanlar listesinin başında yer aldı. Alaygun sevgisi satıyor. Gülsin Hanım “Bu anılya tin ile Liszt manya’da da çok satıldığını biliyoçok iyi olduğunu söylüyor. “Saygun’un hayatımdaki önemini an yı çok anlattım, defalarca yarum.” Grieg’in Piyano Konçertoçalacaklar. 25 latmak çok zor” diyor Onay. “Her şeyiyımlandı” dediyse de ben bilsu’nu çaldığı konserden Ağustos’ta da üziğin içine doğmak mi ona borçluyum. Başta, müzik altyameyen de çoktur diyerek anlatsonra Türkmen, Arap ve SchleswigHolstein pımı. Bugün bulunduğum yere ulaşmasını rica ettim. Gülsin Hanım’la 4. Levent’teki evinde Kürt televizyonları için üç mam onun bana verdiği eğitim sayesinOlay şöyle: Avrupa’da bukonuştuk. Genç Klasikçiler Festivali’nin Festivali’nde Rengim ayrı dilde söyleşi yapmışlar lunduğu kentte Sayonur konuğu olarak öğrencilekendisiyle. Gökmen’in gun’un ölmek üzere olre konser verdiği KâğıthaYine konuyu değiştiriyor yöneteceği NDR duğu haberini alır alne’deki Hasbahçe İlköğretim ve en çok Rahmaninov ve maz havaalanına koşuOkulu’nda buluşmuştuk. 1500 Radyo Filarmoni Chopin çaldığını (ve kayyor. İstanbul’a uçak çocuğun çıt çıkarmadan dinledettiğini) anımsatıp bunun Orkestrası’yla da varmış, atlayıp İstandiği, her parçayı büyük bir Rahmaninov çalacak. nedenini soruyorum. Niçin bul’a geliyor ve doğru coşkuyla alkışladığı konserRahmaninov ve Chopin? hastaneye gidiyor. Koden sonra çok mutluydu “Rahmaninov’un 3. Pimada olduğunu, kimOnay. yano Konçertosu’na çoseyi tanımadığını söyleseler de Festivali düzenleyen Yocuk yaşta tutkuyla bağlandım. Çalmak odasına giriyor. Komada olan yom TV’nin canlı yayımladığı için ellerimin, parmaklarımın gelişmeSaygun, Onay’ın “Nasılsınız” so sini beklememi söylüyorlardı ama dinkonseri Eskişehir’deki Atarusu üzerine uyanıp yanıt veriyor. lemedim. Çaldığım ilk konçertodur. 2. türk İlköğretim Okulu’nda büHerkes şaşırıyor. Konuşmaya tün öğrencilerin seyrettiği have 4. Konçertolarını da severek çalıyobaşlıyorlar. Onay’ın yanında Say rum. Chopin’in yapıtlarına da daha çoberiyse mutluluğuna mutluluk gun’un bir yapıtının notaları varkatmıştı. Annesi ve babasıyla cukken yakınlık duydum. Onun romış. Ona bakmak istiyor ve bir birlikte evlerine giderken yolmantik, zarif anlatım tarzı benim kayanlışı görüp düzeltiyor. Son da onları anlatıyor. Dinledikrakterime uydu.” konserinin nasıl geçtiğini soruçe, müziğin Gülsin Onay’ın Chopin yorumlarının Polonya Devlet yor. Sonra odadan çıkıyorlar, yazgısı olduğuna karar veriyoNişanı ile ödüllendirildiğini de biz eklebirkaç saat sonra da Saygun yarum. yelim Onay’ın bu alçakgönüllü açıklamaşamını yitiriyor. Matematik profesörü Kesına. 1987’den beri Devlet Sanatçısı, ruyorum. konseri so Ardından, kendisini yetiştiren 1988’den beri Boğaziçi ve 2007’den beri rim Erim’in kızı olan annesi Erbil’de verdiği çaldığını, salonun önce da başka bir ustayı anımsıyor Yaklaşık bir ay Gülen Erim piyanist. StuttHacettepe Üniversiteleri Fahri Doktoralakonser salonun lüyor. Konserden Onay: “Mithat Fenmen de pi rı, 2007 SevdaCenap And Müzik Vakfı y urduğu okulun gart Konservatuvarı’nda okuuğunu sö ilkent’in k B i old yano hocamdı. Onun emeği muş. Babası Joachim ReOnur Ödülü Altın Madalyası sahibi, iyanonun çok iy leşi yapmış akustiğinin ve p Arap ve Kürt televizyonları söy de büyüktür üzerimde. Deusch ise kemancı ve orkestra 2003’ten beri de UNICEF “İyi Niyet Elğeri bilinmiyor. Sanırım sonra Türkmen, şefi. O da aynı konservatuvarçisi” olduğunu da… ndisiyle. ke besteci olmadığı ve kaydı da okuyor. Orada tanışıp evleorulmak bilmiyor bulunmadığı için. Oysa çok niyorlar. Gülen Hanım’la evçok iyi bir piyanistti. Alfred lenebilmek için Türk uyruğuAma Gülsin Onay yalnızca ödüller kaCortot’nun öğrencisiydi. İdil na geçiyor babası. Yurtdışında zanmış çok iyi bir piyanist değil, çoksesli Biret’i, Fazıl Say’ı, Güher ve bulundukları yıllarda, Franmüziğin yorulmak bilmeyen bir gönüllüsü Süher Pekinel’i yetiştiren de sa’da ve Almanya’da önemli aynı zamanda. Bu müziği yaymak, sevdirodur.” orkestralarda keman çalmış ve mek için yapılan her etkinliğe koşuyor, Ulvi Cemal Erkin’i de anşef olarak görev yapmış. Özetgönüllü olarak katkı veriyor. Genç Klamadan geçmiyor. “Harika Çole müziğin içine doğmuş Gülsikçiler Festivali bunların yalnızca biri. cuk Yasası’ndan yararlanma Gümüşlük Festivali’nin de kurucularınsin Onay. İlk müzik öğretmeni mı o sağladı. Avrupa’da eğide doğal olarak annesi. dan ve danışmanı. tim görebilmemi ona borçluGülsin Onay’ı Gülsin Onay Sekizincisi 7 Temmuz’da başlayacak yum” diyor. yapansa büyük besteci Ahmet olan festivalde iki kez de piyano başına Adnan Saygun, elbette. Kengeçecek. 3 Ağustos’ta İlya İtin ile birlikte nay’ın bilinmeyen disi de Saygun’un öğrencisi Liszt çalacaklar. 13 Ağustos’ta ise dinletutkusu olmaktan gurur duyuyor. En tisi var. Ardından yine Avrupa: 25 AğusÇok küçük yaşta müziğe başçok da Saygun’un 2. Piyano tos’ta SchleswigHolstein Festivali’nde lamasının onu nasıl etkilediğiKonçertosu’nu kendisine adaRengim Gökmen’in yöneteceği NDR ni, çocukluğunu yaşayıp yaşamış olmasından. Çok büyük, Radyo Filarmoni Orkestrası ile Rahmaniyamadığını soruyorum Harika derinlikli bir yapıt dediği bu nov 3 çalmaya… B Çocuk Yasası’ndan söz edince. Anlattıkları “sanatçı nasıl olunur”un yanıtı sanki. “Babam müzikçi olmasının yanında pedagogdu, annem de sevgiyle yaklaştı, beni sıkmadılar. Ama disiplin vardı elbet. Babam bir program yapmıştı. Bir gün içinde neler yapacağım belliydi. Solfej, Fransızca, deşifraj, Rusça… Paris’teki yıllarımı anımsıyorum şimdi. Sık sık müzelere giderdik. Resimlere bakarken, baktığımız resmin yapıldığı dönemin edebiyatını konuşurduk. Paris’i gezerken bir yapının yapıldığı ya da bir semtin oluştuğu tarihte neler olduğundan; yazarlardan, ressamlardan, politikadan söz ederdik. Bir de o yıllarda tiyatroya tutkundum. Bir tiyatro topluluğumuz vardı. Oyunlar sahneliyorduk. Sonra o kadar tutulduk ki turne çağrıları gelmeye başladı. Ama ben müzik çalışmalarım nedeniyle turnelere katılamadım ve tiyatrodan uzaklaşmak zorunda kaldım.” Sonrası yalnızca müzik ve hızlı bir yükseliş… Paris’te konservatuvarı birincilikle bitirince Türkiye’ye dönüyor. Birkaç yıl sonra yeni bir olanak bulup Almanya’ya gidiyor. Adeta ikinci bir öğrencilik dönemi oluyor Almanya yılları. Bernhardt Ebert ile, özellikle Alman besteciler üzerine çalışıyor. Bu arada yarışmalara giriyor. Busoni Yarışması’nda derece aldıktan sonra da konser vermeye başlıyor. Bochum’da Saygun çalıyor. Çok büyük bir başarı oluyor bu. Bütün orkestralar onu çağırmaya başlıyor. Almanya’da birçok kentte çalıyor. Sonra dünyaya açılıyor. O gün bugün dünya salonlarında. Bu Meclis’ten Demokrasi Çıkmaz... Evet, bu Meclis’ten hayır gelir mi? Cemil Çiçek, “Bayram günü cenaze kaldırıyoruz” diyor, Fikret Bila’ya.. Çiçek, belki de farkında olmadan uzun süreye yayılacak doğru bir saptama yaptı! Meclis paramparça.. Bütün partiler neredeyse ayrı bir uç noktada kümelenmiş.. Tamam, partiler arasında farklılıklar normal, varlık nedenidir farklı olmaları.. Ama bir meclis altında hiçbiri arasında neredeyse asgari bir birliktelik olmaması, anormal! Sadece Meclis değil gönüller de ilişkiler de paramparça! AKP ile MHP arasında uçurumlar oluştu! AKP ile CHP arasında da! Aslında AKP ile BDP ilişkileri daha farklı değil.. Yani iktidar/çoğunluk partisi ile bütün diğer partilerin ilişkileri, öyle hadi sen onun gönlünü al sen de güzel iki söz et, şimdi de sarılıp öpüşün bakiim ile normale dönebilecek nitelikte değil... AKP ile CHP arasında nezaketen bir ilişki gelişse bile, Meclis’te bir güven ve işbirliği ortamının sağlanabilmesi ve ortak iş kotarılabilmesi çok zor... Bu, tabii ki AKP ile ilgili temel bir sorun. Şimdi bunun bildiğimiz nedenlerini sıralayalım.. Bugünkü görüntü birden ortaya çıkmadı! CHP’lilerin tepeden tırnağa haklı demokrasi isyanı anlamına gelen yemin etmeme kararı ile de oluşmadı! Süreç, seçimlerin başlamasıyla biçimlendi... Erdoğan ve ortaklarının, CHP’ye akıl almaz ve fol yok yumurta yok saldırılarını anımsayın... Bu ülkeyi demokrasiye geçiren İsmet İnönü’ye yersiz düşmanlıklarından tutun, İkinci Dünya Savaşı koşullarında çok doğal olan sıkıntılara ve karne ile tüketim malları dağıtımına kadar... haksız yere her şeyi istismar eden... sinekten yağ çıkarmaya çalışan bir kafa yapısı sergiledi Erdoğan ve ortakları.. Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine yönelik saldırılar ve yalan üzerine kurulu sözler de (en masumu, SSK açıklarından Kılıçdaroğlu’nun sorumlu tutulması vb.) bunlara eşlik etti.. İktidar liderleri, rakiplerini eleştirirken ahlaki, dürüst bir tutum almadı... Bu tutumları, iktidarın her şeyi çarpıtmaya ve bundan siyasal yarar sağlamaya yönelik karakterini gösterdi ve AKP ile olgular üzerinde bir işbirliği yapılamayacağı yargısını pekiştirdi.. Bence Erdoğan, bu herzelerin yenilir yutulur bir tarafı olmadığını bildiği için “helalleşme” istedi! Ne kolay! Burada, seçim stratejisini MHP’yi bitirme üzerine kurduğunu da anımsatalım... MHP bunu unutur mu? En büyük hayal kırıklığı ise AKP’nin Erdoğan liderliğinde asla demokrat bir parti olamayacağı olgusunun ortaya çıkmasıyla yaşandı... Evet, tutuklu milletvekilleri konusu... AKP’ye, başka kimse mi bulamadınız aday göstermek için; bile bile bugünkü sorunu yarattınız, kafa yapısı egemendi! 2002’de Erdoğan’a siyasi haklarını kazandırarak Meclis’e sokan ve hükümet kurduran, CHP idi! Büyük bir demokrasi dersi! Bugün ise CHP’lilerin hemen hepsini, ülkenin yarısını, Erdoğan için, “demokrasinin olanaklarını kullanarak iktidar olan ve demokrasiyi yok etme niyetinde bir insana bu yardımın verilmesi hataydı..” noktasına getiren, bizzat Muktedir’in kendisidir! Bunu yalanlayacak hiçbir veri de yoktur ortada! Erdoğan kin ve nefret doludur CHP’ye ve demokrasiye karşı da! Sadece kendisi için demokrasi isteyen bir partinin ötesinde bir kimliği yoktur Erdoğan ve ortaklarının! CHP’nin Erdoğan’ın “sıfır demokrat” bir kişiliğe sahip olduğunu düşünmesi doğaldır! CHP’nin demokrasi isyanına ve kendisine geçmişte gösterilen büyük gönüldaş demokratik tavır konusunda bile “sıfır empati”si olan bir Muktedir’in varlığı, CHP’yi haklı olarak korkutuyor ve köklü bir anlayış farklılığına götürüyor. Her şeyi AKP’nin belirleyeceği ve muhalefet ile sıfır işbirliği yapılacak Meclis yapısının, görüntünün dışında özde nasıl bir demokratik yönü olabilir? AKP’den beklenen, hemen ilk anda, tutuklu milletvekillerini Meclis’e getirecek bir çözümü göstermesiydi! Burada demokratlığın temel ölçüsüydü bu! Ama heyhat ki heyhat! İktidarın, ister gelin ister gelmeyin tavrı, ayrıca şunu göstermektedir: AKP Silivri hapishanesini genişletme projesini sürdürecektir! Silivri’deki hukuksuzlukları, haksızlıkları, zulmü, evrensel hukuku çiğnemeyi sürdürme düşüncesi, insanların uydurulmuş delillerle veya var olan delillerin hukuki olmayan kasıtlı siyasi yorumlanmaları sürecektir! AKP, otoriterliğini, diktatörlüğünü inşa etmeyi sürdürecektir! Gazetecilerin uydurulmuş belgelerle tutuklanmaları sürecektir.. Bu Meclis’ten demokrasi çıkmaz, demokratik bir anayasa hele, hiç mi hiç çıkmaz... Demokrasiyi pazarlık konusu olarak düşünen, Silivri rehinelerini pazarlık konusu sayan bir iktidarın kafa yapısı, demokrasinin D’sine izin vermez.. AKP hukuku, AKP adalet sistemi, AKP yargısı ancak yeni dönemde daha otoriter bir rejim, bir çoğulculuk diktatörlüğü inşa edebilir! Bunun aksini göstermek, AKP’nin sorunudur... B S M Y Batum: Rehin tutuluyorlar ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, “Biz 3.5 yıl kimseyi tutuklu tutamazsınız diyoruz. Bizim yemin etmememiz bir vicdan meselesi olarak gördüğümüz içindir” dedi. Tutuklu CHP’li milletvekillerinin rehin tutulduğunu savunan Batum, “Başbakan bir yerlerden talimat aldı, nereden bilinir. Dendi ki ‘Gelin bir anayasa yapalım, başkanlık sistemi olsun. İlk 4 maddeyi kaldıralım, bir de özerklik getirelim.’ Yeni anayasa ile örtüştürecekler. Bizi işin içine çekmek için arkadaşlarımız rehin tutuluyor” diye konuştu. C MY B C MY B O
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle