18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 2 TEMMUZ 2011 CUMARTES 4 HABERLER Gül; Şerafettin Elçi ve Ahmet Türk’ü Çankaya’da kabul etti, boykotu sonlandırmalarını istedi ‘ ster Gelsinler ster Gelmesinler’ Kadim dostum Prof. Dr. Gencay Şaylan 26 yıl önce gerçeğin altını, hapiste çizmişti. Bütün kurumlar tamam, ama en önemlisi eksik; bizde demokrasi kültürü yok, demişti. Çok doğru bir noktaya dikkati çekiyordu. Aslında demokrasimiz, çoğunun sandığı gibi çok yeni olmanın sancısını çekmiyor, çocukluk hastalığını yaşamıyordu. Türkiye’de ilk anayasa kabul edildiğinde, bugün Birleşmiş Milletler çatısı altında toplanmış devletlerin çoğunluğu daha ortaya çıkmış değildi. Mithat Paşa’nın önayak olmasıyla, Şurayı Devlet kurulduğundan bu yana bir buçuk yüzyıldan fazla süre geçti. Kısacası, Türkiye demokrasi geçmişi sığ, demokratik kurumları fakir bir ülke değil. Üstelik çok da ilginç, çarpıcı, bazılarında bulunmayan kimi zenginliklerle bezeli bir demokrasi tarihi var. Örneğin, bir kurtuluş savaşı ile kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti, kendine can veren bu savaşı tam bir demokrasi ortamı içinde yürütmüştür. Prof. Dr. Bülent Tanör, bu dönemi “savaş demokrasisi” olarak adlandırıyor. Savaşın demokrasiyle yürütüldüğü, demokrasiyi doğurduğu çok ender örneklerin en parlaklarından birini ortaya koymuş bir toplumdur Türkiye. Gelişmiş, çağdaş demokrasilerde var olan hukuki kurumların hemen hepsi de var. Ama eksik olan gerçekten demokrasi kültürü. Demokrasi kültürü, sorunların uzlaşma ile çözülmesi karşısındakinin dokunulamaz haklarına saygıda odaklanıyor. Çağdaş demokrasi kültürü, evden başlayarak, toplumsal yaşamda öğreniliyor. Nasıl öğrenilmesi gerektiğini, bizde de nasıl öğrenilemediğini, Emre Kongar “İçimizdeki Zalim”de fevkalade güzel biçimde anlatıyor. Demokrasi kültürümüzün eksikliği, geleneklerimizden, ekonomik ilişkilerimizden, eğitim sistemimizden kaynaklanıyor ve ortaya öğrenilmiş, bir zalimlik durumu çıkıyor. Demokrasi kültürü ve taban sorunu yumurta tavuk ilişkisine benziyor. Tabandan demokrasi talebi gelmediği için, bu kültürü geliştirecek kurumlar ve davranışlar rejim tarafından teşvik edilmiyor. Böyle bir yol açılmadığı için de, tabanda kültür gelişmiyor ve dolayısıyla talep oluşmuyor. Durum böyle olunca da, milli iradenin tecellisinin aracı olan seçimler demokrasiyi doğurmuyor. Dr. Onur Öymen ‘Demokrasiden Diktatörlüğe’ (Remzi Kitabevi İstanbul 2011) adlı yapıtında, eski Yunan’dan, Roma’dan, günümüze dünyada ve Türkiye’de, nasıl tek başına seçim kurumunun demokrasiye dönemeyebildiğini örnekleriyle gösteriyor. Kitabın bir ilginç yanı da, Fransa ve Louis Napoleon örneğinde görüldüğü gibi, demokrasinin öncü ülkelerinde bile milli iradenin dikta lehine tecelli edebilmesi. Evet, demokrasi kültürü olmayan toplumlarda milli irade her zaman demokrasiden ve özgürlüklerden yana tecelli etmeyebiliyor. Hatta kimi durumlarda, seçimlerden en önde çıkanın, her şeye hakkı olduğu gibi son derecede yanlış, çağdaş demokrasinin özüyle bağdaşmayan durumlar da çıkabiliyor. Bu gibi durumların açık diktalardan bile beter olduğunu, milli iradenin adeta baskıyı meşru kılmak gibi bir rol oynadığını söylemek de mümkün. Demokrasi kültürünün ve uzlaşma kültürünün gelişmemesi, çoğu zaman otoriter iktidarların işine geliyor gibi görünse bile, nihai tahlilde, onları da güç durumda bırakır. Bütün bunları düşünmemizin nedeni Başbakan’ın CHP’lilerin yemin edip, Meclis çalışmalarına katılmaları konusunda, “İster gelsinler, ister gelmesinler” demesi. Gerçekten, CHP’liler ve DTP’liler Meclis’te olmasalar, olmaz mı? “Nasıl olsa milli iradenin yarısı orada, CHP ve DTP olmasa ne olur ki?” denebilir mi? Denir denir de, tıpkı Bektaşi’nin öyküsüne benzer bu durum. Fıkra ünlüdür, sanırım bilirsiniz: Bektaşi, hocaya sormuş: Hocam aptessiz namaz kılınır mı? Hâşâ! Hiç öyle şey olur mu? demiş Hoca. Bektaşi gülerek yanıtlamış: Ama ben kıldım oldu. Aptessiz namazı içlerine sindirenler, “İster gelsinler ister gelmesinler”i de sindirirler. ‘Meclis’e dönün’ çağrısı AYŞE SAYIN ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından dün de BDP’nin desteklediği bloktan Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi’yi Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Görüşmede Elçi ve Türk, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi konusunda YSK’nin izlediği yolu eleştirerek, milletvekilliğinin iadesinin sağlanması, ayrıca tutuklu milletvekilleri sorununun çözümüne dönük önerilerini anlattılar. Türk ve Elçi, Kürt sorununun çözümü için 24. dönem Meclis’in önemli bir fırsat olduğuna, ancak daha başlangıçtan yollarının tıkandığına dikkat çektiler. Edinilen bilgiye göre Ahmet Türk, “Kriz aşılmazsa sancılı bir sürece dönüşebilir. Ötekileştiren, hiç sayılan anlayışlar karşısında parlamentoya gidemeyiz. Tek taraflı iyi niyet olmaz. Krizin aşılması için birbirimize destek vermek zorundayız” görüşünü iletti. Cumhurbaşkanı’ndan “aktif olarak harekete Gül, dün Türk (sağda) ve Elçi’yi Çankaya Köşkü’nde kabul etti. (Fotoğraf:AA) Cumhurbaşkanı Gül, dün kabul ettiği BDP destekli bağımsız vekiller Türk ve Elçi’ye, “Kürt sorunu önemli, acilen çözülmeli, çözüm yeri de Meclis’tir, Meclis’e dönün”dedi. Görüşme sonrası açıklama yapan Türk, “Krizi çözme konusunda her türlü çabayı göstereceği izlenimi aldık” dedi. başkanı’nın pozitif enerji verdiğini” söyledi. Türk, “Krizi çözme konusunda her türlü çabayı göstereceği izlenimi aldık. Büyük çaba göstereceğine inanıyoruz. İnanıyorum ki krizin aşılması konusunda gereken katkıyı sunar” görüşüne yer verdi. Türk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Cumhurbaşkanı’ndan da sorunun çözümü için her türlü çaba içinde olacağı izlenimi aldım. Tabii ki Hatip Dicle haksızlığa maruz kalmıştır. Formüller vardır. Açıkça ifade ettik. Sorunun aşılması için yasal, ana yasal değişikliler gerekiyorsa, bunu yapma gereği parlamentonundur, başta da hükümetindir. ” Elçi ve Türk Başbakan’ın sert üslubundan da yakınarak “Bu üslup gerginliği tırmandırır. Başbakan’ın biraz daha çözümcü bir dil kullanması gerekiyor” dedi. lk grup toplantısı Diyarbakır’da Türk ve Elçi, Köşk ziyaretinin ardından BDP Genel Merkezi’nde değerlendirme yaptı. Türk, “Sayın Cumhurbaşkanı Kürt sorununun önemli bir sorun olduğunu ve acilen çözümlenmesi gerektiğini söyledi. Pozitif bir yaklaşım sergiledi. Krizin aşılması için destek vereceği izlenimini aldık” dedi. Toplantıda “Gül’ün iyi niyetli olması” ile birlikte, “Meclis’i boykot kararından vazgeçecek yeni bir gelişmenin olmadığı” gerekçesiyle pazartesi günü yapılacak Meclis Başkanlığı seçimi toplantısına katılmama kararı alındı. BDP grubu, ilk toplantısını da son anda bir değişiklik yapılmazsa Diyarbakır’da yapmayı kararlaştırdı. geçmesi” isteğinde bulunan Türk’ün, “yasal çözüm için hükümetin inisiyatif almasını teşvik etmelisiniz” dediği öğrenildi. Çözüm yeri Meclis Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de “Kürt sorunu önemli, acilen çözülmeli. Yaşadığımız bugünkü sorun da bunun bir parçası. Ancak sorunun çözüm yeri Meclis’tir, onun için siz de Meclis’te olmalısınız” görüşünü ilettiği belirtildi. Gül, bugün yaşanan sorununun çözümü için devrede olacağını da vurguladı. Bunun üzerine Ahmet Türk, “Biz de çözüm yerinin parlamento olduğuna inanıyoruz. Ancak siz de bugüne kadar partilerimizin başına geleni biliyorsunuz. Parlamentoyu çözüm yeri olarak gördüğümüz için seçimlere katıldık. Ancak, hükümet çözüm için somut bir adım atmazsa nasıl gelelim” görüşünü iletti. BDP’liler Dicle sorunun çözümüne dönük adım atılmadıkça Meclis’e dönmelerinin zor olduğuna da vurgu yaptılar. Çankaya Köşkü’nden çıkışta açıklama yapan Ahmet Türk “Cumhur SELAHATT N DEM RTAŞ KAMER GENÇ Habur Türkler, Dicle bizim için travmadır Türk ve Elçi’nin Köşk’te olduğu saatlerde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, “Biz olmadan kanunları bal gibi çıkarırlar ama midelerine oturur” dedi. Demirtaş, Diyarbakır’da ara seçim istediklerini de söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Hakkâri Milletvekili Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Mardin Milletvekili Ahmet Türk ile Şerafettin Elçi’yi kabul ettiği saatlerde bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. Meclis’e gitmeme tavırlarını “Ama biz Meclis kampusunu da boykot etmiyoruz, Meclis’e 29 kişi olarak grup başvurusu yaptık” diye açıklayan Demirtaş, gelişmeleri şöyle değerlendirdi. Dicle travması: Türk toplumunda nasıl Habur travması yaşandıysa, Kürt toplumunda da Dicle travması yaşanıyor, aynen duruyor. Onun için biz sadece Oya Eronat değil, tüm Diyarbakır milletvekillerinin istifa edip, ara seçim yapılmasını istiyoruz. Bizim de vekilliğimiz düşebilir: Ben de dahil, Ahmet Türk, Sebahat Tuncel, Özdal Üçer, Emine Ayna gibi birçok milletvekilimizin Dicle’nin durumuna düşme ihtimali var, mayın bitmiyor, biz de bunu hak etmiyoruz. Hükümet net bir mesaj vererek, bu paradigmayı değiştirmeli. Fehmi Işıklar örneği: Hatip Dicle için, siyasi yasaklı kılan Terörle Mücadele Yasası ve Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılabilir. Diyarbakır milletvekilleri istifa eder ara seçim yapılır. 1988 yılına ilişkin Fehmi Işıklar örneği var, benzer bir dava. Adaylık sürecinde YSK’ye şikâyet edilmiş, ama YSK “Yetki Meclis’tedir” demiş. Ama bugün Dicle’de ise farklı. Seçimden önce adaylığı engellenseydi biz bir şey demezdik, belki eleştirirdik ama çok bir şey demezdik. Çünkü 3 tane yedeği vardı. AKP’de patron ne söylerse, o oluyor, Bülent Arınç farklı konuşsa da patronun dediği oluyor. ‘Karayılan da pek hevesli’: Sanki haftaya seçim varmış gibi, uç örnekler veriliyor. İşte “Karayılan da, Ogün Samast da çıkar, aday olursa ne olur” deniyor. Karayılan da çok hevesli “Geleyim Meclis’e gireyim” diye. Biz geçici formülasyondan söz ediyoruz. Kesin çözüm anayasada olur. Şimdi düzenleme yaparsınız, bu isimlerin (Karayılan, Samast) gelmesini önleyecek fıkraları eklersiniz. Bu şekilde süreci tıkamayalım. CHP ile çizgimiz farklı: Biz boykot tavrımızı seçimden önce açıkladık, Kılıçdaroğlu ise “mahkeme kararına saygı duymalıyız” demişti. Biz aynı çizgide değiliz, birlikte hareket etmiyoruz. Hak ve özgürlükler konusunda pazarlık yapmıyoruz. Ergenekon olmasaydı, KCK’liler daha kolay tahliye olurdu diye düşünüyorum. Çıkmış bir CHP’li “Bütün Ergenekoncuları serbest bıraktıracağız” diyor. Biz buna karşı çıkıyoruz. Tabii Balbay ile Haberal’ın durumu diğer Ergenekonculardan farklı, onlar seçilmiş milletvekili. Midelerine oturur: Biz olmadan bal gibi kanunları çıkarırlar ama bu bal gibi kanun midelerine oturur, burunlarından gelir. O zaman şimdi çıkıp, “Herkes kulağını kessin” diye kanun çıkarsınlar: Doğru oylar yeter ama sonuçlarına da katlanırlar. ‘Gül, Erdoğan’dan emir alıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, yemin kriziyle ilgili olarak “Abdullah Gül’ün Tayyip Erdoğan’ın emirleri dışında bir şey yapacağına inanmıyorum” dedi. Genç, düzenlediği basın toplantısında, tutuklu vekillerin durumuna dikkat çekti. Hatip Dicle’nin milletvekili adaylığının kabulüne ilişkin YSK kararının anayasaya aykırı olduğunu belirten Genç, YSK’nin “AKP’nin şikâyeti üzerine” milletvekilliğini düşürmesinin yetki dahilinde olan bir karar olmadığını, vekillik düşürme yetkisinin TBMM’de olduğunu kaydetti. (Fotoğraf: AA) Polis Akademisi mezuniyet törenine katılan Gül ve Erdoğan, uzun süre sohbet etti. Sohbet sırasında Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın çok keyifli olduğu görüldü ‘Bize haram mı’ Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç ile kısa süre görüşen Erdoğan, gazetecilere tepkili yanıt verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Polis Akademisi 66. Dönem Mezuniyet Töreni’ne katılan Başbakan Tayyip Erdoğan, törenin gerçekleştiği sırada Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile kısa bir görüşme yaptı. Erdoğan, gazetecilerin soruları üzerine “Görüşmek bize haram mı?” dedi. Kılıç ise bir gazetecinin, “Başbakan ile Hatip Dicle’nin durumunu mu görüştünüz” sorusuna “Hayır. Gündemdeki konuları görüşmedik. Törenlerin ardından nezaket çayı içilir. O nedenle bir araya geldik” yanıtını verdi. Polis Akademisi 66. Dönem Mezuniyet Töreni’ne Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İçişleri Bakanı Osman Güneş, eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay, çok sayıda siyasetçi, emniyet mensubu ile öğrencilerin aileleri katıldı. ‘ nanmıyorum’ Genç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “yemin krizi” konusunda bir şey yapacağına inanmadığını da belirterek “Abdullah Gül iyi bir AKP’lidir. Tayyip Erdoğan’ın direktifi dışında bir şey yapacağına inanmıyorum. Dolayısıyla Abdullah Gül ile görüşmenin sonucu değiştireceğine inanmıyorum. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de Köşk’e çıkmama kararını doğru buluyorum. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise problemlerin çözülmesini istiyor. Bu nedenle Gül ile görüştü ama ben şahsen Abdullah Gül’ün Tayyip Erdoğan’ın emirleri dışında bir şey yapacağına inanmıyorum” görüşünü dile getirdi. Kamer Genç, bir soruyu yanıtlarken de “yemin etmemenin” parlamento faaliyetlerine katılmaya engel teşkil etmediğini kaydetti. ‘Hukuk heba edilmiyor’ Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, “Bugün artık, dün olduğu gibi, demokrasi ve hukuk, güvenlik için heba edilmiyor. Sanal birtakım tehditler bahane edilerek özgürlükler kısıtlanmıyor. Devletin bekası mazeretine sığınılıp, bugün fikirler, görüşler, düşünceler potansiyel suçlu olarak değerlendirilmiyor. İşkence bir insanlık suçu olarak görülüyor ve sıfır toleransla asla ve asla işkenceye müsamaha gösterilmiyor” dedi. D YARBAKIR AKTAR: RET KARARLARI HUKUKA AYKIRI MHP LE YAN YANA OLMAK STEMED LER Tuncel’den, intihar bombacısına övgü MAHMUT ORAL DİYARBAKIR BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, 30 Haziran 1996’da Tunceli’de askerlerin bayrak merasimi sırasında düzenlediği intihar saldırısıyla 8 askeri şehit eden PKK’li teröristin anma töreneninde yaptığı konuşmada, “Bugün rahat siyaset yapmamızı, bu kadar rahat konuşmamızı bu arkadaşlarımıza borçluyuz” dedi. Diyarbakır’ın Merkez Sur ilçesinde Diyarbakır Kent Kadın Meclisi tarafından düzenlenen PKK üyesi “Zilan” kod adlı Zeynep Kınacı’yı anma etkinliğine BDP Milletvekili Tuncel de katıldı. Kadınların yoğun ilgisiyle karşılanan Tuncel, Kınacı’nın, Kürt ve kadın özgürlük hareketi açısından önemli isimlerden biri olduğunu savundu. Tuncel, “Zilan yoldaş özgürlük hareketi açısından önemli bir isimdir. Bugün rahat siyaset yapmamızı, bu kadar rahat konuşmamızı bu mücadeleye ve bu arkadaşlarımıza borçluyuz” dedi. KCK’den tutuklu vekiller için itiraz MAHMUT ORAL Oturma düzenine BDP’den itiraz AYŞE SAYIN DİYARBAKIR Tahliye talepleri mahkemelerce reddedilen KCK/TM davaları kapsamında tutuklu olan 5 milletvekili ve YSK tarafından milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle’nin avukatları, üst mahkemelere itiraz etti. Başvurudan önce avukatlar Diyarbakır Barosu’nda basın toplantısı düzenledi. Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, ret kararındaki gerekçelerin hukuka aykırı olduğunu belirtti. Aktar, “Müvekkillerimiz bu dosyada bugüne kadar savunma hakkı tanınmaması nedeniyle savunma yapamamıştır” dedi. Mardin’de protesto Söz konusu 5 vekilin serbest bırakılmaması ve Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi Mardin’in Nusaybin ilçesinde protesto edildi. Bir grup, Seher Sokak ve Hınıs Caddesi’nde yola barikat kurarak polise taş, molotofkokteyli ve havai fişeklerle saldırdı. ANKARA BDP, Meclis’i “boykot” kararı almasına karşın, Meclis’te “koltuk kavgası”na hazırlanıyor. Milletvekili sayısı artan ve 29 milletvekili ile grup kuran BDP, kendilerine Genel Kurul’da, MHP’nin yanında ve arka sıralarında yer verilmesine itiraz edecek. Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, “Dalga mı geçiyorlar, ideolojisi farklı iki parti aynı sıraya oturur mu? Üniversitelerde bile ideolojisi farklı olanlar aynı sırada oturmaz” diye tepki gösterdi. Hasip Kaplan, Meclis Genel Sekreterliği’ne bu konuda itiraz ettiklerini, genel sekreterliğin de “Meclis başkanı seçildikten sonra Başkanlık Divanı’na itirazını iletirsiniz” yanıtını verdiğini belirtti. Kaplan, hem MHP hem de kendileri açısından aynı sıralarda oturmanın sıkıntı yaratacağını ifade etti. C MY B C MY B ‘Sıkıntı yaratır’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle