18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 TEMMUZ 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI Uzmanlar, ağızdaki iskelet ve yapısal bozuklukların tedavisinin her geçen gün daha kolaylaştığını söylüyor 7 DANIŞTAY YÖK’ÜN T RAZINI KABUL ETT Ortodontinin altın çağı Türkiye’de diş ve yüz bozuklukları ile ilgili bilim dalı gelişme gösterirken toplum, diş sağlığına eskisinden çok daha fazla önem veriyor. S BEL BAHÇETEPE Türbana vize için ilk adım Danıştay dari Dava Daireleri Kurulu, türbanla sınava girilmesine olanak sağlayan ALES kılavuzundaki düzenlemeyle ilgili Eğitim ş’in dava açma ehliyetinin bulunmadığı kararına vardı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2010 Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Giriş Sınavı (ALES) sonbahar dönemi kılavuzundaki türbanla sınava girilmesine olanak sağlayan düzenlemelerin yürütmesinin durdurulmasına YÖK’ün yaptığı itirazı kabul etti. Kurul, oyçokluğuyla aldığı kararda, dosyanın esasına girmeden davacının ehliyeti olup olmadığı konusunu inceledi. Kurul, davacı Eğitimİş’in dava açma ehliyeti bulunmadığı kararına vardı. Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası (Eğitimİş) 2010 ALES sonbahar dönemi kılavuzundaki “başvuru merkezinde yapılacak başvurular” alt başlıklı A bendi ile “postayla başvurular” alt başlıklı C bendinin ve “sınava girerken adayın yanında bulundurması gereken belgeler” ana başlığı altında yer alan “bir fotoğraf” başlıklı C bendinin “başı açık ve başı açık olarak sınava girilmemesi halinde sınavın geçersiz sayılacağı” şeklindeki ibarelerin yer almaması nedeniyle eksik düzenleme yapıldığı gerekçesiyle iptali ve yürütmesini durdurması istemiyle Danıştay’da dava açmıştı. Danıştay 8. Dairesi, kılavuzdaki söz konusu düzenlemelerin yürütmesini oybirliğiyle durdurmuştu. Dairenin kararında, ilk olarak davacı sendikanın dava açma ehliyeti bulunup bulunmadığı irdelenmiş ve davacının dava açma ehliyeti bulunduğu kabul edilmişti. Dairenin kararında ayrıca, Anayasa Mahkemesi ve AİHM ve Danıştay’ın başörtüsü ile ilgili kararlarına da yer verilerek, bu anayasal ve yasal kurallar karşısında dava konusu düzenlemenin hukuken kabul edilebilir bir dayanağının olmadığı vurgulanmıştı. Daire, kılavuzda başı açık fotoğraf çektirme ve sınava başı açık girilmesini zorunlu kılan düzenlemelere yer verilmemesi nedeniyle, başvuruda bulunan erkekkadın adayların fiziksel olarak teşhislerinde güçlük oluşacağı ve sınav güvenliği açısından olumsuz sonuçlar doğabileceğine işaret etmişti. YÖK, Danıştay 8. Dairesi’nin kararına itiraz etmişti. Dilekçede, Danıştay’ın, “ilgisiz bir kurumun açtığı davayı kabul etmesinin hukuksuz olduğu, Danıştay’ın davayı, ehliyet şartı yerine gelmediğinden reddetmesi gerektiği” öne sürülmüştü. Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir karara göre artık “sendikaların, demokratik kitle örgütleri ve meslek kuruluşlarının hukuki sorunlara karşı dava açma hak ve özgürlüklerinden mahrum kalacaklarını” belirterek bu uygulamayı bertaraf edebilmek için ulusal ve uluslararası tüm hukuki girişimleri yapacaklarını dile getirdi. Çarpık dişler, damakdudak yarıkları, çene problemleri gibi ağızdaki iskelet ve yapısal bozukluklar kısa sürede tedavi edilebiliyor. Uzmanlar, Türkiye’de ortodontinin (diş ve yüz bozuklukları ile ilgili bilim dal) çok iyi bir yerde olduğunu belirterek “Kısa sürede hasta düzgün dişlere ve ağız yapısına kavuşabiliyor, bu da kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı oluyor” değerlendirmesi yaptılar. Marmara Üniversitesi (MÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı ve Avrupa Ortdonti Derneği Başkanı Prof. Dr. Nejat Erverdi, ortodondik tedavilerle ilgili ülkemizde son yıllarda bir bilincin kazanıldığını söyledi. Erverdi, “Önceki yıllarda insanlar tüberküloz (verem), sıtma gibi daha ciddi sağlık sorunlarıyla baş ediyorlardı. Bu nedenle o yıllarda diş çarpıklığı gündeme gelmezdi. Bu tip hastalıklara karşı savaş kazanıldığı için insanlar artık diş çarpıklıklarıyla da ilgilenmeye başladılar” dedi. Çarpık dişlere sahip olanların diş hekimine gitme sıklığının kentlerde daha fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Erverdi, kırsal alanlarda bu tür uygulamaların da yetersiz ve az olduğunu vurguladı. ANNELER ÇN UYARILAR Erverdi, bebekler için anne memesini fiziksel olarak taklit edecek yapıdaki biberonların tercih edilmesi gerektiğinin altını çizerek “Biberon başının anne meme şeklinde olması lazım. Çocuk, sıcaklık hissini almalı ve annesini emdiğini düşünüp emme güdüsünü tatmin edebilmelidir” önerisinde bulundu. Parmak emme alışkanlığı olan çocuğun 03 yaş aralığında telkin ile bu alışkanlığından kurtulabileceğini ifade eden Prof. Erverdi, özellikle sveç, Norveç gibi gelişmiş batı ülkelerinde ilk 3 yılda parmak emme yüzdesinin 80’e varan oranlara kadar çıktığını, buna karşın Afrika ülkelerinde yüzde 1’lere kadar düştüğüne dikkat çekti. Erverdi, “Bu, o bölgelerde annelerin ya süt vermek için zamanları yok ya da çok fazla sütleri var, çok kısa sürede çocuğun emme güdüsü tatmin olmadan emme işlemini tamamlıyorlar. Bir süre alması gerekiyor” dedi. Parmak emme davranışının 3 yıldan sonra devam etmesinin ağızda kalıcı hasarlara yol açabileceğini, ağzın morfolojik yapısının bozulabileceğini, üst çenenin daralabileceğini, ağız yapısında kötü bir görüntünün oluşabileceğini belirtti. Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Başkanı Prof. Erverdi, kısa sürede hastaları düzgün diş ve ağız yapısına kavuşturduklarını söylüyor. iş bozukluğunun nedenleri Erverdi, diş çarpıklığının en önemli nedenleri arasında çocukların erken yaşlardan itibaren parmak emmesi ve bunu uzun yıllar sürdürmesi olduğunu vurgulayarak “Bebek D doğduğu zaman annesinin memesine hiçbir öğreti olmadan, içgüdüsel olarak emmeye başlar. Emzirme işlemi normal şartlarda belli bir süreci kapsamak zorundadır. Her gün 45 dakika ya da 1.5 saat bebeğin annesinin memesini emmesi gerekir. O zaman çocuğun emme güdüsü tatmin edilmiş olur. Şayet emzirme gerçekleşmezse çocuğun emme güdüsü tatmin edilmemiş olacağı için çocuk anne memesinin yerine emmek için başka bir objeyi, en kolay olanı da kendi parmağını ağzına alacaktır. Genellikle baş parmak emme şeklinde bu gerçekleşir” diye konuştu. Kadının iş yaşamından çocuğuna çok fazla zaman ayıramaması, hormonel sorunlar gibi faktörlerden çocuğun yeteri kadar emmediği durumlarda parmak emmenin genellikle ortaya çıktığını anım satan Erverdi, bu durumlarda biberonun devreye girebileceğini, biberonun da seçiminin çok önemli olduğunu anlattı. Psikolojik destek Parmak emme tedavisinde sıklıkla alışkanlık kırıcı apareyler çocukların ağzına takılıyor. Prof. Erverdi, apareylerin sabit teller olduğunu, dişin arkasından damağa doğru takılan bir tel olduğunu ve 6 ay kadar çocuğun ağzında kaldığını anımsatarak “Alışkanlık kırıcı apareyler parmak emmenin lezzetli olarak çocuk tarafından algılanan kısmını ortadan kaldırıyor. Çocuk parmağını damağa dayayıp emdiğinde araya bu aparey dediğimiz teller takıldığında parmak ile damağın temasını engellendiğinden çocuk parmak emmekten zevk alamaz duruma geliyor. Bu apareyler çocuk tarafından çıkarılamaz. Alışkanlık kırıcı apareyler sabit olmalıdır, 6 ay süre sonunda yüzde 100 alışkanlık ortadan kalkıyor. Psikolojik destek de alınabilir” dedi. Prof. Dr. Nejat Erverdi, yanlış emzik seçiminin de diş çarpıklığına neden olabileceğini anımsatarak “Emziklerin uçları 45 derecelik açıyla kesik olması gerekiyor. Normalde yuvarlak olan emzikler 3 yaşından sonra emilmeye devam ederse dişlerde hasarlara yol açabilir” uyarısında bulundu. Prof. Erverdi, MÜ Diş Hekimliği Fakültesi olarak ortodonti alanında uzmanlık kazanmak için yurtdışından fakültelerine diş hekimi geldiğini, şu an için 10’a yakın hekimin olduğunu ve birkaç yıl eğitim gördükten sonra ülkelerine döndüklerini de sözlerine ekledi. D Ş ÇARPIKLIĞI DAMAKDUDAK YARIKLARI Tedavide zamanlama önem taşıyor ğızdaki iskelet bozukluklarında kalıtımın çok önemli bir rol oynadığı, özellikle akraba evliliklerinde bunun daha belirgin bir şekilde ortaya çıktığı belirtiliyor. “Diş bozukluklarında kalıtım yüzde 7080 oranında etkili” diyen Prof. Erverdi, sütdişlerinin erken kaybı, diş çürüğü gibi sonradan kazanılan nedenlerden de ağızda iskelet bozukluklarının ortaya çıkabileceğini anlattı. Özellikle damakdudak yarıklarında hastanın psikolojisinin ciddi oranda etkilendiğini ifade eden Erverdi, MÜ Ortondonti Bölümü’nde özellikle damakdudak yarıklarının tedavisi konusunda iddialı olduklarını kaydetti ve şunları söyledi: “Damakdudak yarıkları genellikle kalıtım ağırlıklıdır. Bunların yanında hamileliğin ilk üç ayında kortizon türü ilaç kullanımı, stres gibi faktörler de damakdudak yarıklarına neden olabiliyor. Bunların önlenmesi tedavinin bir tarafını içerir. Damakdudak yarıkları genellikle hamileliğin 12. haftada gelişir ve 45. ayda tespit edilir. Şu an için anne karnında bir tedavisi yok ancak son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda hastalığa yol açan bir gen buldular. Belki sonraki yıl Basit yöntemlerle düzeltilebiliyor T A larda bu genin anne karnındayken bebeğe vererek hastalığı önleyecekler. Şu an uygulanan tedavi doğumdan hemen sonra başlıyor. Çocuk doğar doğmaz hekime geliyor ve ona beslenme plağı yapıyoruz. Bu süreç 3 ay sürüyor ve o süre sonrasında dudak ameliyat ediliyor, sonra bu süreç yeniden 18 aya kadar taşınıyor ve damak ameliyat ediliyor. Hastalığın tedavisi mümkün ama. Çok iyi tamir edilmiş, anlaşılmayacak damakdudaklar da var, çok kötü tamir edilenler de... Bu nedenle çok iyi ellerde çok iyi zamanlamaya tedavisinin yapılması önemli. Batı Avrupa ülkelerine gittiğiniz zaman damakdudak yarığı ile uğraşan tek bir merkez var ancak ülkemizde böyle bir merkez yok. Bu sorunun tedavisini herkes biraz yapıyor. Bizi destekleyen çok iyi cerrahların olması gerekiyor. Üniversite olarak damakdudak yarıklarını sıraya almadan hemen tedaviye alıyoruz. Tedavi sırasında olmayan çeneyi de distraksiyon denen uzatma yöntemi ile 1 ay gibi bir sürede oluşturuyoruz. Üniversitede 15 vakanın tedavisi şu an yapılıyor. Yılda 120130 vakayı bu şekilde tedavi ediyoruz.” oplumda oldukça yaygın olan diş çarpıklığının kısa sürede tedavisinin mümkün olduğu belirtiliyor. Önceki yıllardaki algının aksine çarpık dişlerin her zaman tedavi edilebileceği, önemli olanın ağız ve diş sağlığı sorununun bulunmaması olduğu ifade ediliyor. Prof. Dr. Nejat Erverdi, çarpık dişlere uygulanan ve sıklıkla tercih edilen tel tedavisinin her zaman yapılabileceğini anımsatarak “Tel tedavisi diş ve diş eti sağlıklıysa her yaşta yapılabilir. Türkiye’de ortodonti Türkiye’de şu an da çok iyi durumda” dedi. Çok küçük diş hareketlerinde birtakım silikon malzemelerle diş aralığı elde etmeye çalıştıklarını kaydeden Erverdi, “Ancak bu kalıplarla sınırlı miktarda diş hareketidir. Sınırlı bozukluklar bunlarla düzeltiliyor. Büyük işlerde kullanılan klasik teller şu an için en iyisi” değerlendirmesini yaptı. BAKANLAR KURULU KARARINA TEPK ‘Fener’ yararlı Halkevleri değil Halkevleri Genel Başkanı lknur Birol, Halkevleri’nin kamuya yararlı dernek statüsünün kaldırılmasını “halka yönelik saldırı” olarak nitelendirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu kararı ile “kamuya yararlı dernek” statüsü kaldırılan Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol, Deniz Feneri Derneği’ni anımsatarak “Birkaç AKP’liyi zenginleştiren, çürümüşlüğün sembolü Deniz Feneri’ni kamu yararına dernek ilan edip üzerine bir de TBMM üstün hizmet ödülü verirken, Halkevlerine saldırması bizim için süpriz değildir” dedi. Halkevleri Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında Birol, kamuya yararlı dernek statüsünün 4 Nisan’da kaldırıldığını, ancak kendilerine 4 Temmuz’da kararın bildirildiğini belirtti. Karara itiraz edeceklerini dile getiren Birol, “Bugün Halkevlerini kamuya yararlı dernek statüsünden çıkartan, altında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlara ait imzaların bulunduğu karar, Halkevlerinin temsil ettiği tüm ilerici tarihsel değerlere, demokratik ve toplumsal haklar alanına, kamuya dönük bir saldırı kararıdır” dedi. Halkevlerinin 2 kez kapatıldığını söyleyen Birol, “Birikimleri talan edildi. Yönetici ve üyeleri cezalandırıldı. Fethullah’ın aranırken ziyaret ederek çay içtiği askeri karakollarda, insanlarımız işkenceli sorgulardan geçirildi” diye konuştu. Kararın kamunun yok edilmesine hizmet edeceğini belirten Birol, kamunun halk olduğunu ve neoliberal politikalar karşısında siyasal duruş sergilemeye devam edeceklerini kaydetti. Halkevlerinin gönüllü olarak genç ve çocuklara eğitim verdiğini söyleyen Birol, “Halkevleri gönüllü eğitim vererek piyasa rekabetini ve sadaka kültürünü engelliyor. Çocuklar dershane yerine Halkevine geliyor. Bu piyasa ile kamunun çatışması. Piyasa koşullarında değeri olmayan şeyler AKP’ye zararlıdır. 72 şubemizi çoğaltarak çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Eksik diş hastalık habercisi olabilir Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, eksik diş nedeniyle tam anlamıyla çiğneme gerçekleşmeden gıdaların büyük parçalar halinde mideye ulaşması, özellikle bağırsak problemi yaşayan hastaları ciddi anlamda tehdit ettiğini söyledi. Tanfer, eksik dişlerin yerine uygulanan implantların, kan hastalığı olan kişiler, hemofili (kanamanın durmaması), lösemi gibi kan tablolarında problem olan hastalar hariç herkese uygulanabileceğini belirtti. İmplant adı verilen enstrümanların çene içerisinde titanyum bazlı, diş kökü görevini gören ve sabit protez yapma imkânı tanıdığını anımsatan Tanfer, implantların çok ufak cerrahi müdahalelerle hastaya tatbik edilebildiğini, böylece hastaların hareketli protezlerden kurtarıp kaybetmiş oldukları dişlerine benzeyen, ağızlarından çıkmayan, oynamayan sabit protez kullanma imkânı sağladıklarını da anlattı. Tanfer, implantın eksik dişler yerine uygulandığını, ancak eksik diş vakalarının tümünde implant uygulamanın zorunlu olmadığını, eksik diş bölgesine komşu dişlerin de tedavi edilmesi gerekiyorsa, bu dişlerde büyük dolgular varsa, kırık gibi durumlar mevcutsa bu durumda implant yerine köprü yapılmasının daha mantıklı bir çözüm olduğunu kaydederek özetle şunları söyledi: “İmplantların doğru ve iyi bir şekilde yapılması, hastanın dişlerini düzenli bir şekilde fırçalaması durumunda bir implant ömür boyu kullanılabilir. Bazı hastalar implant uygulamasının ardından protezini problemsiz olarak takabiliyor. Fakat bazı hastalar bazen 3 hafta, bazen 1.5 ay beklemesi gerekiyor. Bu kişinin yaşına ve geçirmiş olduğu rahatsızlıklara bağlı olarak uzayabiliyor. İmplant uygulaması çene cerrahı tarafından yapılmalıdır. Profesyonel bir operasyonda 35 dakika sürerken cerrahi müdahalenin ehil eller tarafından yapılmaması durumunda komplikasyonlar ortaya çıkabilir ve bu durumda hastanın yüzü şişebilir, hatta iltihap ve enfeksiyona dahi olabilir. Bir hastaya implant yapılabilmesi için çene gelişimini tamamlamış olması gerekir. Bunun da 18 yaş civarı olduğunu ve bu dönemden sonra her yaş grubunda implant yapılabilir.” C MY B C MY B Dişleri eksik olan hastalarda dişeti problemleriyle başlayan sorunlar, mide ve sindirim sistemi hastalıklarına neden olabiliyor. Önlem alınmadığı takdirde, diyabet ve kalp krizini bile tetikleyebiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle