18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 TEMMUZ 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 13 Türkiye’den güvence istediler A BD’de önde gelen iki senatör, Türkiye’ye füze savunma sistemi yerleştirilmesinin şartlara bağlanmasını istedi. Dış Haberler Servisi ABD Senatosu’nun önde gelen iki ismi, Türkiye’ye füze kalkanı sistemi kurulabileceği yönünde çıkan haberlerin ardından, Savunma ve Dışişleri bakanlarına mektup yazarak, Türkiye’den bazı garantiler istenmesini talep ettiler. Türkiye’nin İsrail ile kötü, İran’la ise iyi ilişkilere sahip olduğuna dikkat çeken Cumhuriyetçi Parti üyesi Jon Kyl ve Mark Kirk, Savunma Bakanı Leon Panetta ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a gönderdikleri mektupta, Türkiye ile anlaşmaya varılması halinde, füze kalkanı çerçevesinde kurulacak radar sisteminin elde edeceği verilere İsrail’in de eşzamanlı olarak erişebilmesi için yazılı garanti istediler. Senatörler ayrıca, Türkiye’nin, İran ve Suriye’deki olası nükleer silah programlarının engellenmesi ve hassas bilgilerin Kuzey Kore’den uzak tutulmasını hedefleyen ABD yasalarına ters düşecek faaliyetler içine girmemesi konusunda da güvence istediler. Senatörler, radar sisteminin bakım dışında, sürekli olarak ABD personeli tarafından idare edilmesinin Obama yönetimi tarafından garanti altına alınması gerektiğini de belirttiler. Kyl ve Kirk, “Türkiye’ye yerleştirilecek radar sisteminin İran füzelerine karşı en iyi savunmayı sağlayıp sağlamayacağı konusunun da” değerlendirilmesi gerektiği görüşünü savundular. Senatörler, İran’ın uzun menzilli füzelerine karşı yerleştirilecek radar sistemi için en uygun yerin Türkiye olduğundan emin olunmasını istediler ve Amerikan Füze Savunma Ajansı’nın araştırmasında, radar sistemi için en uygun yer olarak Güney Kafkasya’nın belirlendiğini hatırlattılar. Seçilmiş Tiranlık ve ‘Teslim Ol’ Söylemi Kimi TV açmak, gazete okumaktan vazgeçti. Kimi kendini bahçe, börtü böcek işlere; toruntosuna verdi. Etrafımdaki CHP’li seçmenlerden bahsediyorum. CHP’yi hep konuşuyoruz da, başını hangi duvara vuracağını bilmeyen muhalefet partisinin bunalan seçmenlerinden pek söz etmiyoruz. En azından benim yakın çevremdeki bildiğim, tanıdığım CHP seçmenleri şu ara derin bir “yalnızlık, umutsuzluk, bıkkınlık, soyutlanmışlık, boşlanmışlık” hali yaşıyor. Seçim sonrası zaten depresyon moduna girmişken üzerine “yemin krizi” tuz biber ekti. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu gerçi “yemin/boykot krizi” lafından hazzetmiyor. Yerine “demokrasi/özgürlük krizi” ifadesini tercih ediyor. Haklı. Ama tabii haklı olmak başka. Haklılığını anlatabilmek, hakkını koparıp almak/alabilmek başka. “Yemin krizi” olarak kitlelere mal olan krizde de böyle oldu ve CHP krizin adından başlayarak meramını kamuoyuna anlatamadı. ‘ESAD FIRSATI KAÇIRDI’ Obama’dan Suriye’ye sert mesaj Dış Haberler Servisi Suriye’de patlak veren olayların ardından, Washington ile Şam arasında ilişkiler iyice geriliyor. ABD Başkanı Barack Obama dün ilk kez Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın “meşruiyetini kaybettiğini” söyledi. Şam yönetiminin buna cevabı ise “Hiçbir ülke Esad’a git diyemez” oldu. Obama, Amerikan CBS televizyonunda katıldığı bir programda, Esad’a karşı şu ana kadarki en sert açıklamasını yaptı. Obama, “Suriye Devlet Başkanı Esad’ın kendi halkının gözünde meşruiyetini kaybettiği giderek daha fazla görülüyor. Esad, gerçek bir reform gündemi sunmayarak fırsat üstüne fırsat kaçırdı” diye konuştu. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da pazartesi günü, “Suriye Devlet Başkanı Esad’ın meşruiyetini kaybettiğini ve vazgeçilmez olmadığını” söylemişti. Suriye Devlet Başkanı Yardımcısı Faruk el Şara ise açıklamalara “Hiçbir ülkenin Başkan Beşşar Esad’ı istifaya çağırmaya hakkı olmadığını” söyleyerek yanıt verdi. Cezayir gazetesi El Khbar’a konuşan El Şara, “Hiç kimsenin içişlerine karışamayacağını” da sözlerine ekledi. Muhalefet tarafından boykot edilen “ulusal diyalog” toplantılarına da başkanlık eden Faruk el Şara, “Kendi seçtikleri Devlet Başkanı Beşşar Esad ile birlikte, kendi kararlarını verecek olanlar yine Suriyelilerdir” dedi. ABD Başkanı Obama konuşmasında Suriye’de Beşşar Esad yanlılarının ABD Elçiliği’ne yönelik baskınına da değinerek “Hiç kimsenin bizim büyükelçiliğimize bulaşamayacağı ve elçiliğimizi korumak için gereken tüm adımları atacağımız yönünde net mesaj gönderdik. Bu mesajı aldıklarını düşünüyorum” dedi. Kuzey rlanda’da her yıl 12 Temmuz’da düzenlenen geleneksel Protestan yürüyüşü öncesinde başlayan gerginliğin ardından patlak veren çatışmalar önceki gece de sürdü. Başkent Belfast’ın Ardoyne bölgesinde ngiltere yanlısı binlerce Protestan’ın katıldığı yürüyüşü protesto eden bağımsızlık yanlısı Katolik göstericilere polis sert müdahale etti. Protestan göstericilerin yürüyüş güzergâhının Katolik mahallelerinden geçmesi her yıl gerginliklere ve çatışmalara neden oluyor. KUZEY RLANDA KARIŞTI Askere sivil yargı yolu Dış Haberler Servisi Meksika Yüksek Mahkemesi, uyuşturucu kartelleriyle ordu destekli mücadelede insan hakları ihlallerinden suçlanan askerlerin, bundan böyle sivil mahkemelerde yargılanabileceklerine hükmetti. Yüksek Mahkeme Yargıcı Arturo Zaldivar, “Bir sivilin hakları, silahlı kuvvetler tarafından çiğneniyorsa, yargı yetkisi askeri değil sivil mahkemelerde olmalıdır” dedi. Meksika ordusu, şüphelilere kötü muamele ve işkence yapmakla suçlanıyor. Gerçek ve algı farkı Sevgili Şükran Soner de önceki gün yazdı. Gerçek başka. Algı başka. Hele içinde yaşadığımız “medya demokrasisinde” gerçek ne olursa olsun; gerçekle/gerçeklerle artık kimse ilgilenmiyor. Varsa yoksa algı. Medyayı ele geçiren, algıyı dilediği gibi yönetiyor. Demokrasinin beşiği İngiltere’de Murdoch marifetiyle yapılan manipülasyonları görüyorsunuz. Nerede kaldı bizim gibi emekleyen demokrasilerde “haber alma özgürlükleri”? Bizim buralarda da ağırlıklı biçimde medya artık AKP’nin eline geçtiğinden, algıyı o yönetiyor. Orada burada yükselen, yükseldiği yerde de hemen parazit bombardımanına tutulan CHP’nin sesi gerektiğince kitlelelere erişemiyor. 12 Haziran’da umduğunu bulamayan CHP, üstüne bir de bu kriz eklenince, şimdi ağır bir “ezilmişlik” duygusu yaşıyor. CHP’ye her gün başka ayar veren Başbakan’ın salvoları bu duyguyu büsbütün pekiştiriyor. Önceki gün gene “Yüzde 26 alacaksın, asıp keseceksin!” diyerek esip gürledi Başbakan: “Yok böyle bir şey. Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse buna teslim olacaksınız!” “İki kişiden biri AKP’ye oy verdi!” diye söze devam eden Başbakan; “millet egemenliğine kayıtsız şartsız teslim olacaksınız” derken; belli ki yalnız AKP’ye oy veren o “iki kişiden birini” yani “yüzde 50” yi kastediyor. Oylarını “öteki” partiler arasında dağıtan yüzde 50’nin nazarında hiçbir kıymeti harbiyesi yok. “Öteki” seçmenler; AKP’li yüzde 50’ye tabi; tabi olmanın ötesinde “teslim olacak!” (REUTERS) Libyalı muhaliflere suçlama Dış Haberler Servisi İnsan Hakları İzleme Örgütü, Libya’da iç karışıklıkların başlamasından bu yana ilk kez muhalifleri suçladı. Örgüt, Libyalı muhaliflerin, ülkenin batısındaki dağlık bölgede ele geçirdikleri bazı kentlerde evler, sağlık merkezleri ve dükkânları yağmaladıklarını bildirdi. Muhaliflere bir suçlama da Libya hükümetinden geldi. Hükümet yetkilileri, muhalif güçlerin Misrata’daki bir yetimhaneden 105 çocuğu kaçırdıklarını iddia etti. New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü, Libyalı muhaliflerin de bazı ihlallere karıştıklarını kabul ettiklerini öne sürdü. Muhalifler ise suçlamaları reddettiler. 105 çocuğu kaçırdılar ABD ciddiye almadı İtalyan veya Fransız gemisinde gördüklerini söylediler” diye konuştu. Libya hükümeti yetkilileri, Misrata’da bir yetimhaneden kaçırıldığını iddia ettikleri 105 çocuğun akıbetini belirlemek için soruşturma açıldığını bildirdiler. Libya Sosyal İşler Bakanı İbrahim Şerif, çocukların bilinmeyen bir yere götürüldüğünü söyleyerek, “bazı görgü tanıkları, çocukları bir Türk gemisinde, başka tanıklar da Libya Başbakanı Adel Safar, Fransa ile görüştüklerini ve görüşmelerde Libya hükümetinin muhaliflerle önkoşulsuz görüşmeye hazır olduğunu bildirdiklerini söyledi. Ancak bu açıklama ABD tarafından ciddiye alınmadı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, açıklamayı “çelişkili” bulduklarını belirtti. T.C. ANKARA GAYRİMENKUL SATIŞ (22) İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, evsafı, Satış Şartları: 1 Ankara ili, Keçiören ilçesi, Bağlarbaşı Mahallesi, Coşkun Sokak’ta 2 kapı nolu binanın bulunduğu yere rastlayan imarın, 32979 ada, 2 parseli teşkil eden, 999 m2 arsa üzerine inşa edilmiş, 40/999 arsa paylı, Zemin Kat 2 Nolu, 3 oda, salon, mutfak, banyo, wc ve bir balkondan müteşekkil 73 m2 kullanım alanlı mesken vasıflı taşınmaz, 2 Ankara ili, Mamak ilçesi, Kayaş İmar Mahallesi, Kayaş Caddesi’nde 72 kapı nolu binanın bulunduğu yere rastlayan imarın, 38109 ada, 8 parseli teşkil eden, 588 m2 arsa üzerine inşa edilmiş, 54/588 arsa paylı, 1. Kat 6 nolu, 3 oda, salon, mutfak, banyo, WC ve 2 balkondan müteşekkil 84 m2 kullanım alanlı mesken vasıflı taşınmaz eklentisi 6 nolu kömürlüğü ile birlikte, Bir borç nedeni ile açık arttırma suretiyle ayrı ayrı satılacaktır. Gayrimenkullerin geniş evsafı dosyada mevcut bilirkişi raporunda açıklanmıştır. S. NO 1 32979 2 2 38109 8 BAĞIMSIZ BÖLÜM TAKDİR OLUNAN KIYMETİ Z. Kat 2 Nolu Mesken 80.000,00.TL %1 10.3010.40 1. Kat 6 Nolu Mesken 90.000,00.TL. %1 10.4510.55 KDV ALICIYA AİTTİR. ADAPARSEL KDV SATIŞ SAATİ ANMA aşbakan ‘frenlenemez’ olduğunda... Bu anlayışa siyaset bilimcileri “seçilmiş despotizm/tiranlık” veya “çoğunluk tiranlığı, çoğunluk diktası, çoğunluk despotizmi” gibi adlar veriyor. İtalya’nın dünyaca ünlü siyaset bilimcilerinden olan Giovanni Sartori; “Azınlıklara saygı göstermeyen, bunun yanı sıra kontrol altına alınamayan parlamento çoğunluğunun olduğu yerde ‘seçilmiş despotizm’den söz edilir!” diyor. Diktatörlüklerin artık eskisi gibi meclisi feshederek yola çıkmasının mümkün olmadığını söyleyen “sandıkla şekillenen parlamento” görünümünün “meşruiyet” açısından günümüzde olmazsa olmaz zorunluluk olduğuna işaret eden Sartori özetle, “Ancak ne var ki” diyor: “Fiiliyatta bu, ‘diktatöryal güç kullanımının’ yok olması/ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Diktatörlük, özde ‘güç kullanımında aşırılık’ demektir. Sandıktan çıkan bir başbakan; kendinden başkasını kale almıyor ve başka hiçbir güç tarafından dengelenip frenlenemiyorsa, ‘başbakan diktatörlüğü’ ve ‘çoğunluk diktası’ başgösterir. Burada, anayasal bağlamdaki ‘diktatör’ sözcüğünden kasıt, ‘başbakanlık konumunun’ başka güçler tarafından dengelenemez olmasıdır.” Sartori; bu saptamaları aşırı ölçüde güç biriktiren İtalya Başbakanı, “Berlusconi örneğinden” hareket ederek yapıyor ve “çoğunluğuk tiranlığına” karşı, “çoğunluğun hükümet etme hakkı mutlak ve sınırsız olamaz!” diyerek kamuoyunu uyarıyor. “Teslim olun!” noktasında “çoğunluk; mutlak hak” üstünlüğü gasp ettiğinde, işte bunun adı tam bir “çoğunluk tiranlığı/despotizmi” oluyor. Seçimi kaybeden ve medyada “sesi kısılan” partiler; “temsil güçlerinin” gitgide eridiğini görüyorlar. Kazanan “çoğunluk” tarafından olağanüstü bir “basınçla” üzerlerine “abanıldığını” hissediyor ve her daim “kaybeden yanda” kalacaklarına dair bir inanç geliştiriyorlar. Başbakan’ın üst perdeden CHP’ye evire çevire “ayar veren” söylemleri; tam bu türden inançları pekiştiren söylemler. CHP seçmeni depresyona girmesin de kim girsin? B DOSYA NO 2010/426 Tal. 1 Satış 15.11.2011 günü, yukarıda yazılı saatler arasında Ankara Adliyesi Mezat Salonu’nda açık arttırma sureti ile yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %60’ı ve rüçhanlı alacaklılar varsa mecmuunu ve satış ve paylaştırma masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz ise en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, gayrimenkul 25.11.2011 günü, yukarıda yazılı saatler arasında Ankara Adliyesi Mezat Salonunda ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilmemiş ise gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüchanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmaz ise satış talebi düşecektir. 2 Açık arttırmaya katılmak isteyenlerin takdir edilen kıymetin %20’si nispetinde nakit pey akçesi (TL) ya da bu miktar kadar milli bir bankanın kesin ve süresiz (Dosya numarası belirtilerek) teminat mektubunu vermeleri gerekmektedir. Satış peşin para iledir. Alıcı istediği takdirde kendisine 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Katma değer vergisi, ihale damga vergisi, alıcı adına tahakkuk edecek 1/2 tapu harcı satın alana ait olacaktır. Birikmiş emlak vergi borçları, Tellaliye resmi ile satıcı adına tahakkuk edecek tapu harçları satış bedelinden ödenir. Tahliye ve teslim giderleri ihale alıcısına aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla, diğer ilgililerin, varsa irtifak hakkı sahipleri de dahil olmak üzere bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, faiz ve masrafa dahil olan iddialarım dayanağı belgeler ile 15 gün içinde müdürlüğümüze bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde, hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça, paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhal veya İİK. 130. maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadır. 5 Gayrimenkul kendisine ihale olunan kimse müddetinde parayı vermezse ihale kararı fesh olunarak, kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kim ise arzetmiş olduğu bedelle almaya razı olursa ona, razı olmaz veya bulunmazsa hemen arttırmaya çıkarılır. Bu arttırma ilgililere tebliğ edilmeyip, yalnızca satıştan en az yedi gün önce yapılacak ilanla yetinilir. Bu arttırmada teklifin İİK. 129. maddedeki hükümleri uyması şartıyla taşınmaz en çok arttırana ihale edilir. İhalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedelle son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen sorumludur. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme gerek kalmaksızın İcra Müdürlüğünce tahsil olunur. 6 Şartname ilan tarihinden itibaren Müdürlüğümüzde herkesin görebilmesi için açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örnek gönderilebilir. 7 Satışa iştirak etmek isteyenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2010/426 Tal. sayılı dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları rica olunur. 22.06.2011 (İc. İf. K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 46178) Murat KOÇ 19661997 Bıraktın gittin bizi Seni unuttuk sanma Zaman alışmayı öğretir belki ama Unutmayacağız asla A LES Not: 14 Temmuz 2011 Perşembe Saat 11.00’de Karşıyaka Mezarlığı 4.Kapı D9 Parsel 453’deki mezarı başında anılacaktır. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle