17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 HAZ RAN 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA 15 yerleşti. Yönetmen “Motor!” deyince çekim başladı. Seks, video ve şantajla, Türkiye’de siyasal alan yeniden tasarlandı. Senaryo, CHP’nin AKP’ye daha yakın oranda, MHP’nin de yok olacağı bir Meclis üstüne kurgulanmıştı. Çünkü yapımcı, AKP’nin iktidar olacağı, ancak güçlü bir CHP muhalefetiyle dengeleneceği, daha demokrat, çünkü Araplara örnek olacak bir film ısmarlamıştı. Biz seyirciler, her şeyin farkındaydık. Ama filmin ne yapım, ne yönetim, zaten ne de senaryo aşamasında sözümüz geçiyordu. Çekimini elimiz kolumuz bağlı seyrederken, hiç olmazsa köhne CHP’nin yenilendiğine sevindik. Montajda öngörülmedik gelişmeler olabilir, filmin sonu yapımcıyı da yönetmeni de aşıp, senaristi şaşırtabilirdi. Başka bir deyişle, yardımcı aktörlerden biri baş aktörden daha başarılı bir oyun çıkarırsa, Oscar’ı iktidar yerine muhalefet alabilirdi, henüz… Birileri düğmeye bastı, yönetmen “Motor!” dedi, figüranlar korosu “Arap Baharı, Arap Baharı!” diye çığlıklandı. Mağrip’ten Maşrık’a Arap halkları ayaklandı. Başlangıçta her şey yolunda gidiyor, filmin çekimi yazılan senaryoya harfiyen uyuyordu. Özellikle Türkiye’de, taşlar yerine oturmuştu. Aktörlerden figüranlara herkes, biçilen rolü sanki hangi filmde oynadığının farkındaymış, önceden ezberletilmiş gibi canı gönülden oynuyordu. Ama yerküre, milyarlarca yıldır süren deviniminde, üstünde bir ömürcük geçirenlerin çevirdiği ne filmler görmüştü! Tınmadı bile değil, ne çekenden haberi oldu, ne çevirenden. Güneşin çevresindeki mobil Birileri düğmeye bastı,odalara ajanlar menkul casusluk arabalarına, kameralar gayrimenkul uyarlandı. Oysa Türkiye’de Araplaşmış Türkler bile hamarattı, iç çekimler hiç hız kesmedi: Seçimlerden tam önce, dizinin MHP’nin tinsel politikadan cinsel tasfiyesine ilişkin bölümü başarıyla yayımlandı. Senaryoya göre MHP Meclis dışı kalacak, AKP iktidarının giderek artan otokrat eğilimleri skoru yüzde 30’a yükselen güçlü bir CHP dengelenecek ve yüzde onluk baraja rağmen Türkiye’nin gündemini belirleyen BDP ile işbirliği yapması sağlanarak, arzulanan Kürt özerkliği de aradan çıkartılacaktı. Ne var ki Türk seçmenler, tüm suflörlere rağmen, figüranlıkta aktörlerin başarısını gösteremedi ve platoyu altüst etti: CHP, güçlü muhalefet rolünde göz doldurmadı. MHP sahneden çekilmedi. AKP iktidarı, iç ve dış çekimlerde hukuk doğaçlaması yapmaktan hem rolünü karıştırdı, hem de senaryoyu. Küresel dizinin kriz aşamasındayız: BDP boykotu, tutuklu milletvekilleri derken, iç çekimlerde eksik bir kadro, dış çekimlerde Türkiye’yi Suriye ile kapıştırma sahnesinin hazırlıkları… AKP iktidarı, her ne kadar düne kadar canı ciğeri, kankası ve kardeşi Beşşar Esad’ı tu kaka ettiyse de dizinin bundan sonraki bölümleri artık freni patlamış doğaçlama. Bu küresel filmin adı “İslami Demokrasi”. Başrolde Türkiye, hayatımızı oynuyoruz, ancak sonunu ne senarist biliyor, ne de biz, sayın seyirciler. Seyirci olmaktan sıkıldıysanız sevgili okurlarım, yazar ve uzman dostlarımla birlikte yarattığımız www.mgkmedya.com’a buyrun. Altyapımızı yeniden düzenledik, renkli, dinamik, genç kalemler keşfetmek ve benim tüm yazılarımı okumak isteyenleri bekleriz. “Kafan kesilecekse, sakalın için üzülmeye gerek yoktur.” ANONİM BİLGE Hayatımız Vizyonda (Fotoğraf : AL AR F ERSEN) Enver Gazeteci Aysever’in Dünkü Günün Tutanağı Saat 01.17 Televizyonda Başbakan’ı izliyorum; basına konuşuyor, yüzü usta bir poker oyuncusununki gibi anlatımsız. Kafasından geçenler yüzünden okunamıyor. Yarın (bugün) AKP’nin TBMM’de nasıl davranacağına ilişkin kararını vermiş olmalı ki CHP, MHP ve BDP’ye laf atıyor; Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve Engin Alan ile KCK tutuklusu milletvekillerini kastederek “Başka aday bulamadılar mı?” diyor. Diyarbakır “tutuklu” milletvekili Hatip Dicle’yi kafasında çoktan silmiş. Saat 02.05 Ekranda bağımsız milletvekili Şerafettin Elçi’yi izliyorum. BDP, desteklediği tüm milletvekillerini Diyarbakır’a çağırmış, TBMM’nin açılışını toplu halde oradan izleyecekler. Saat 10.35 İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi üst mahkeme olarak, “2. Ergenekon Davası” sanıkları Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın tahliye taleplerini reddeden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararını onadı. Böylece bir umut kapısı daha kapanmış oldu. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi de üst mahkeme olarak, aynı doğrultuda davranıp İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Balyoz sanığı” Engin Alan hakkında vermiş olduğu kararı onadı. Saat 12.14 CHP milletvekili Erdoğan Toprak merkez yönetim kurulu toplantısının sona erdiğini basına duyurdu. Fakat alınan kararı açıklamadı. Karar, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından saat 13.00’te açıklanacakmış. Bu arada Deniz Baykal’ın parti kararına uyacağı bildirildi. Saat 12.34 Kılıçdaroğlu, AKP’den görüşme talebi gelmediğini açıkladı. CHP milletvekillerinin TBMM’de yemin edip etmeyeceklerini henüz bilmiyoruz. Televizyonlar AKP’li hukukçuların toplandıklarını duyuruyor. Anladığım kadarıyla AKP kriz üzerinden prim yapmayı planlıyor. Saat 13.07 CHP grup toplantısı sürüyor. Toplantının amacı MYK’de alınan karara ilişkin TBMM Grubunun onayını almak. Aynı zamanda Diyarbakır’da da BDP destekli bağımsız milletvekillerinin toplantısı başladı. Onlar da CHP’nin aldığı kararı merakla bekliyorlar. Saat 13.50 CHP grup kararı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kamuoyuna açıklandı. Buna göre 135 CHP milletvekili TBMM’ye gidecek fakat İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi dışında hiçbiri yemin etmeyecek. Böylece 24. Yasama Dönemi 134’ü CHP’li, 35’i de BDP destekli 35 bağımsız milletvekili olmak üzere toplam 169 milletvekili yemin etmeden başlayacak. Kılıçdaroğlu sözlerini, “Yemin etmelerine izin verilmeyen iki vekil arkadaşımız yeminlerini edene kadar biz de etmeyeceğiz” diyerek bitirdi. Parlamenter demokrasi, ülkemiz tarihinin hiçbir döneminde benzer bir krizle karşılaşmamıştı. Bu bir “ilk”tir ve çok şaşılacak bir durum da değildir. Toplum, AKP iktidarı sürdüğü sürece her türlü beklenmedik olaya hazırlıklı olmalıdır. Başbakan’ın tutuklu milletvekillerine ilişkin olarak ettiği alaysı sözler, AKP’lilerin yüzde 50’lik seçim başarısından sonra eskisinden de beter bir sindirimsizlikten mustarip olduklarını göstermektedir. Başbakan’ın sorduğu, “Bunlar başka aday bulamadılar mı” sözleri ne anlama gelmektedir? Mustafa Balbay neredeyse Başbakan’ın yaşı kadar kitap yazmış başarılı bir gazeteciyazar ve sapına kadar yurtsever bir aydındır. Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın siyasal görüşlerini paylaşmasam da onu bu bağlamda savunmak durumundayım. Dünyaca ünlü bir cerrahın, üniversite rektörlüğü yapmış bir bilim adamının milletvekilliğinde yadırganacak ne vardır? Tutuklu olmaları mı? Eğer öyleyse Başbakan “masumiyet karinesinden” habersiz midir? Yoksa “hukukun üstünlüğü” mü? Siyasallaştırılmış bu yargıyla… Hadi canım sen de! dönüşünü her zamanki hızında sürdürdü. Oysa filmin çekiminde zaman kaybı vardı. Türkiye dışı çekimler uzamıştı. Bahar geçiyor, bazı Arap ülkelerindeki ayaklanmalar gecikiyordu. Olsun! Böyle küresel yapımlarda, zaten senaryonun başı olur, sonu spontan gelirdi. Tunus zamanında, Mısır gecikmeli tamamlanmıştı. Libya’da tık yok muydu? Teknik ekip gönderildi, figüranlara silah dağıtıldı, nasıl kullanılır öğretildi, ayaktakımından “ayaklanmacı”, talandan ayaklanma yaratıldı. Yetmedi, Libya’yı profesyonel oyunculara bombalatmaya başladılar. Türkiye’deki baş ve yardımcı aktörlerin de doğaçlama yapması gerekti tabii ki: Önce Hüsnü Mübarek’e kefen ve mezar metreküp dersi verildi, sonra Libya’daki Türk yatırımlarının üstüne bir bardak su içilip, Kaddafi’ye ya teslim ol, ya da geber, öğüdü… Bahar geçti yaz geldi, ama Mağrip’ten Maşrık’a ayaklanıp diktatörlerinden temizlenen ellere bile demokrasi gelemedi. Olsun! Yapımcıları da zaten filmin sinema mı, televizyon dizisi mi olacağını kararlaştırmamışlardı. Çekimler uzayınca, senaryo da Arapların hızına uygun, beş bölümü atla altıncısında yakala, koyun aynı yerde otlar, tadında bir Türk televizyon dizisine SKY Türk televizyonundaki görevine son verildi. Gazetecilerin iktidara yaranmak isteyen medyalardan kovulmasına alışmıştık. Oysa Enver Aysever’in, CHP’li Gürsel Tekin ve Barış Yarkadaş baskısıyla SKY Türk’ten atıldığı ileri sürülüyor. Eğer iddia doğruysa, bu ülkede meğer muhalefet de muktedirmiş basını tırpanlayıp, gazeteci susturmaya… K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] TMMOB’ye ‘Orman Kanunu’ Önce orman mühendislerinden özür diliyorum... Çünkü “orman kanunu” denince “vahşi”liği değil, “doğal denge”yi anlamamızı belirterek derler ki “en mükemmel kanundur.” Öylesine adildir ki “flora ve fauna” denilen bin bir türlü bitki ve hayvan türleri asla yok olmazlar... Yeter ki insanoğlu dokunmasın; milyon yılların dengesini bozmasın... Ama ben şu seçim arifesindeki Bakanlar Kurulu kararnamesi için “orman kanunu” demekten kendimi alamıyorum. İktidara yüzde 50 oy veren halkımıza olanı biteni başka bir deyimle anlatsam, edep sınırlarını zorlamaktan çekiniyorum. Düşünün, seçimlere tam 3 gün kala, Resmi Gazete’nin 8 Haziran tarihli “mükerrer” (yeniden basılan) sayısında bir kanun hükmünde kararname (KHK) yayımlanıyor. 636 sadislik meslek kuruluşlarına ilişkin mevzuat düzenlemelerini yapmak ve denetlemek.” Yani, “Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği”ne (TMMOB) bağlı mimarlık, mühendislik ve planlama odalarının bakanlıkça belirlenecek kurallar içinde çalışmalarını sağlamak... ‘Özerk’lik kalkıyor Oysa anayasaya ve TMMOB kanununa göre meslek odaları, “özerk” yönetimlerini ve “bağımsız” çalışmalarını tamamen demokratik olarak, sadece meslektaşlardan oluşan kendi kurullarında düzenlerler. Bu kural aslında tarihten gelir. Özellikle meslek etiğinin ve mesleğin “toplum yararı”na sorumluluklarının bizzat o meslek sahiplerinin oluşturdukları kurumlarca belirlenip denetlenmesi, Osmanlı’nın “lonca”larında bile temel ilkeydi... Aynı ilke Cumhuriyete de ilham vermiş; 1954’teki TMMOB yasasında da çağdaşlaştırılarak bugüne dek de süregelmiştir. Şimdi “ileri demokrasi”ye geçileceği söylenen bir dönemde, meslek kuruOrman ve “şehir”cilik! luşlarını bir bakanlığa “bağımlı” kılmak; onyılı KHK’nin adı: “Çevre Orman ve Şehircilik Bakanlı ların geleneksel demokratik ğı’nın Teşkilat ve Görevleri özerk yapılarını yok etmek ve bu çağdışı düzenlemeyi seHakkında KHK.” Ormanla “şehir”ciliğin ne çimlere 3 gün kala, tüm parlaalakası var diyenleri duyar gi menterler oy peşinde koşarlarbiyim. Dünyada böyle bir ba ken KHK ile yürürlüğe sokkanlığı olan başka bir ülke de mak, ne anlama geliyor; tanımlayabilen beri gelsin.. bilmiyoruz... İktidardakiler odaların uzAma niyet, “ormanları da şehirleştirmek” olunca, Cum man oldukları konulardaki uyahuriyetin kuruluşundan bu ya rılarından rahatsız olabilirler… na “imar”dan sorumlu bakan Hükümet ve kimi belediyeler lığın üstlendiği bir konu, tutup şehirleşmede, “sadece rant o farklı niyete uygun bakanlı amaçlı” uygulamalarına odaların muhalefet etmelerini isğa bağlanıveriyor! Gariplik dorukta değil mi? temeyebilirler... Bu durumda Sanki orman olmayan yerde izlenmesi gereken politika, meslek odalarının demokratik şehir de olmazmış gibi!.. ve hatta tarihsel özerkliklerini Meslek odaları ortadan kaldırmak değil, söyÇevre ve Orman Bakanlı lediklerine ve uyarılarına kulak ğı’nı “şehircilikten de so asmak olmalıdır. rumlu” kılan KHK’nin 2a Dahası, anayasada öngörülen maddesinde şu görev var: şekilde aynı meslek odalarıyla “Meslek odalarının mevzua işbirliği içinde çalışmak; onlatını, norm ve standartlarını rın da “kamu yararı”na kurum hazırlamak, geliştirmek, uy olduklarını unutmadan uyarıgulanmasını sağlamak.” larına saygı göstermektir... 12’nci maddede öngörülen Bu nedenle 636 sayılı “Mesleki Hizmetler Genel KHK’yi iktidarın yeni dönemi Müdürlüğü”nün görevleri sı için ciddi talihsizlik sayıyor; ralanırken (ç) şıkkı da şöyle: odaların bağımsızlığına say“İlgili mimarlık ve mühen gılı olunmasını bekliyoruz. Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] ‘ G ’ N O K T A S I BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Osmanlı padişa 1 hının sohbet arkadaşı. 2/ Hisse, pay... 2 Kırklareli’nin De 3 mirköy ilçesinde, 4 “tabiatı koruma alanı” kapsamına alı 5 nan göl. 3/ Halk 6 edebiyatında aruz 7 ölçüsüyle yazılan şiir türlerinden biri... 8 Ege Bölgesi’nde ta 9 ze sarı incire verilen 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ad. 4/ İlaç... Hayvan yiyeceği... Japon lirik dramı. 5/ 1 D Ö N E N C E B Güney Amerika’da yaşa 2 U Ğ U T A R Ş E yan bir yük hayvanı... Yan 3 Y E M E N İ U N kı. 6/ Kimi ortak yönleri 4 A E N E Z E D olan iki şey arasındaki 5 R E N F E R D İ benzeşme. 7/ Hitit... Briç, 6 L P İ T K AM poker gibi oyunlarda oyu7 I R I M Z E K A nu oynayan dört kişilik A H grup. 8/ Avrupa’da bir ül 8 K İ R A C I ke. 9/ Pişirildikten sonra 9 K A L A H A R İ dilimler halinde kesilerek ısı ile kurutulmuş ekmek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yeniçeri ocağının kurulmasından önce Osmanlı ordusunda atlı asker. 2/ İslam bilginlerine verilen ad... “Deniz ufkunda bu sesleri nerden geliyor / Barbaros belki donanmayla seferden geliyor” (Y. K. Beyatlı). 3/ Su taşkını... Sularını bir denize ya da göle gönderen bölge. 4/ Tevfik Fikret’in, şimdi müze olarak kullanılan evi... Danimarka’nın plaka imi. 5/ Tavlada “üç” sayısı... Saban, pulluk ya da traktörün toprakta açtığı iz. 6/ Duman lekesi... Afrika’da bir ülke. 7/ Bir cins güvercin... Kişiler arasında gözetilen saygı sırası. 8/ Tiryaki Hasan Paşa’nın Avusturya ordusuna karşı kahramanca savunduğu kale. 9/ Sıklıkla ölüme neden olan bir kanser türü... Bilgisiz, kültürsüz kimse. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle