18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 25 HAZ RAN 2011 CUMARTES 6 HABERLER CHP Genel Başkan Yardımcısı Batum, AKP’nin Haberal, Balbay ve Dicle üzerinden oyun oynadığını savundu: Genel af zemini arıyorlar TÜS AD’tan siyasete çağrı: AYŞE SAYIN Türkiye Denklemi AKP’nin ve liderinin Türkiye’yi modernleştirmek, ülkemize gerçek demokrasiyi getirmek üzere adeta Allah tarafından özel bir misyonla gönderilmiş olduğuna inanan ya da öyle görünen omurgasız ve çıkarcı çok bilmişler kalabalığı için (belki bir tek Kürt sorunu dışında) çözümsüz herhangi bir sorun yok. Onlar bakımından ülkemiz modernleşiyor ve demokratikleşiyor. Ufak tefek yol kazaları ise nasıl olsa düzelecektir. Halkımıza gelince, o büyük çoğunluğuyla günlük kaygılarına gömülmüş, yaşadığı sıkıntılara isyan edeceğine kaderdir deyip bu gününe şükrederek gün geçirmeyi sürdürüyor. Onlar bakımından da büyük ölçekte herhangi bir sorun söz konusu değil. Sorun, başta laiklik ve ulusal bağımsızlık olmak üzere Cumhuriyet değerlerinin, olduğu kadarıyla demokrasi birikimlerinin, emek ve yine olduğu kadarıyla emekçi haklarının elden gitmekte olduğunun kaygısını duyanlar için var. Ülkenin bu çıkmazdan, bu sürüklenişten nasıl kurtulacağı, bunun için neler yapılması gerektiği konusunda kafa yoranlar, dertlenenler, uykuları kaçanlar bizleriz... “Neden Hep Kaybediyoruz?” başlıklı geçen haftaki yazımda, kazananların ve kaybedenlerin kimler olduğunu kendimce sıralayarak konuya bir ucundan yaklaşmaya çalışmıştım. Sözcükleri özenle seçip sakınganlıkla kullandığım dikkatinizden kaçmamıştır. Çünkü “Türkiye denklemi”, hele sosyal bilimci olmayan, konuya sadece aydın sorumluluğu, olduğu kadarıyla bilgileri ve aynı zamanda da sezgileriyle yaklaşmaya çalışan biri için, kolayca üstesinden gelinebilecek bir sorun değil... Yine de neler olabileceği, neler yapılması gerektiği konularında düşündüklerimi özetlemeye çalışayım... Emperyalizmin (buna ABD’yle birlikte Avrupa Birliği de dahildir) Türkiye’ye AKP üzerinden dayattığı irade, cumhuriyetçi, bağımsızlıkçı ve emekten yana güçlerin işbirliği ile, dayanışması ile kırılabilir... Birkaç gün önce gazetemizde Yunanistanlı bir sendika liderinin demecini okumuş olmalısınız. Aynı zamanda dünya sendikal hareketinin de liderlerinden biri olan Yunanistanlı sendikacı, özetle, “AB bizi garson olarak görmek istiyor” dedikten sonra, “Nefes aldığımız hava dışında her şey özelleştirildi” diye ekliyor. Bu saptamalar aynen Türkiye için de geçerlidir. İşçi sınıfının, bütün emekçi kesimlerin örgütlü olduğu Yunanistan, emperyalizm engeli olmasa, sosyalist bir düzen kurmaya da yetecek birikime sahip bir ülkedir… Türkiyemiz ise (1960’lı yıllarda bir nebze esintisini duyduğu) böyle bir hedefin henüz fersah fersah uzaklarında... Öyleyse ne yapmalı? “Türkiye denklemi”ndeki temel sorun, Millet Meclisi’ne girebilmiş siyasal partilerin ve grupların (belki bir tek BDP dışında) kimi, neyi, hangi sınıfı, hangi toplumsal kesimi temsil ettiğinin belirsizliğidir. Tamamlanmamış bir burjuva devriminin sonrasında “demokrasi” adı altında girilmiş olan parlamenter popülizm dönemi ülkeyi bugünlere getirdi. 27 Mayıs 1960’ta atılan neşterin ömrü de ne yazık ki kısa oldu. Benim bu sürecin şu son aşamalarında anlamakta en çok güçlük çektiğim, varlıklarını Cumhuriyet devrimine borçlu olan ulusal burjuva kesimlerinin (Koç’ların, Sabancı’ların ve benzerlerinin) AKP’ye nasıl bu kadar kolay teslim oldukları, DPAP çizgisinin yerini AKP gibi radikal dinci, derme çatma, aslında yıkılması hiç de güç olmayan bir oluşumun almasına nasıl göz yumabildikleridir. Bu edilgenlik bu çevrelerin kendi iplerini kendi elleriyle çekmesi anlamına da gelmiyor mu? Öyleyse, Türkiye denkleminin çözümünün belki de birincil koşulu, AKP’nin karşısına, ciddi, dayanıklı, güçlü bir merkezliberal oluşumun çıkmasıdır. Bu durumda akla doğal olarak CHP ne olacak sorusu geliyor. CHP henüz kimliğini tanımlayamamış bir parti. Böyle bir karışıklıkta alabildiği yüzde yirmi altı oy bile büyük başarı sayılabilir. CHP, kimliğini açık seçik tanımlamak ve gereklerini de yerine getirmek zorundadır. Türkiye eninde sonunda parlamenter popülizmden çıkmak ve her siyasal oluşumun hangi toplumsal sınıf ve zümreleri temsil ettiğinin belirginleşeceği bir döneme girmek zorunda olacağı için, CHP’nin öncelikle netleşmesi, kimliğini tanımlaması gerekiyor. Bu tanımda, başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin temel değerlerinin vazgeçilmezliği bence tartışma dışıdır. Son olarak, 1960’ların Türkiye İşçi Partisi gibi toplumun kılcal damarlarına inmeye yetenekli bir sosyalist partiye özlemi dile getirmek gerekiyor. Bu konularda düşünmeyi, yazmayı sürdüreceğim… Bugün saat 15.30’da Eşme (Uşak) Kültür ve Sanat Festivali’ndeki, 30 Haziran Perşembe saat 21.00’de “Beşiktaş Buluşmaları” kapsamında BeşiktaşAbbas Ağa Parkı’ndaki dinletilerimize okurlarımı bekliyorum. Yapıcı Siyasi diyalog Haber Merkezi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), 12 Haziran’da yapılan seçimin ardından yaşanan olayların “yeni anayasayı yapması beklenen yeni parlamentonun sağlıklı çalışmasını ve arzulanan diyalog ortamını engeller hale geldiği” açıklamasını yaptı. Yapıcı siyasi diyalogla tüm partilerin Meclis’te yer almasını öneren TÜSİAD, “Parlamento karşılaştığımız güncel soruna çözüm bulmayı ilk gündem maddesi olarak belirlemelidir” dedi. Siyasi ortamın son günlerde giderek gerilmesi üzerine bir açıklama yapan TÜSİAD yazılı açıklama yaparak “yapıcı bir siyasi diyalog” önerdi. Parlamentoda temsil kabiliyeti olan tüm partilerin dahil olmadığı bir süreçte, “yeni anayasa bağlamında Türkiye’nin üç temel sorunu olan kimlik, din ve vicdan özgürlüğü ve kuvvetler ayrılığı alanlarında kalıcı çözümler üretilmesinin mümkün olamayacağı” vurgulanan TÜSİAD açıklamasında, “Bu nedenle, beklentimiz tüm siyasi partileri parlamentoda buluşturacak atmosferin yaratılmasıdır” denildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Mevcut olağanüstü durumun gerektirdiği bir liderlik anlayışı ile siyasi parti liderlerimizin bir araya gelerek, olumlu bir atmosfer yaratılmasında ve soruna siyasi diyalogla çözüm üretilmesinde ön almasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Yapıcı bir siyasi diyalog atmosferinde tüm siyasi partiler seçmenden aldıkları temsil yetkisinin gereği olarak parlamentodaki yerlerini almalı; yeni parlamento karşılaştığımız güncel soruna çözüm bulmayı ilk gündem maddesi olarak belirlemeli, siyasi partiler mevzuatı, seçim sistemi, ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğünü kapsayan güven arttırıcı tedbirleri hemen almalıdır.” ANKARA CHP’nin hukukçu kurmaylarından Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, mahkemenin CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ı serbest bırakmaması ve Hatip Dicle kararının altında, bir süredir Abdullah Öcalan’la görüşmeler yürüten AKP’nin, ABD desteğiyle “genel affa zemin hazırlama” planının yattığını söyledi. CHP’nin “asla” bu oyunun parçası olmayacağına dikkat çeken Batum, “Bu oyunun parçası olmamak için gerekli bütün mücadele yöntemlerini kullanacağız” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Batum, Hatip Dicle ile Balbay, Haberal ve KCK tutuklusu milletvekillerinin hukuki durumunun tamamen farklı olmasına karşın, her iki sorunun “genel, sivil bir anayasa” ile çözüleceği izleniminin bilerek yaratılmaya çalışıldığını söyledi. Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemesi kararını Cumhuriyet’e değerlendiren Batum, bir süreden beri devletin, AKP’nin İmralı ile görüşmeler yürüttüğüne dikkat çekti. Bunların altında genel affa zemin hazırlama arayışının yattığını, bu nedenle sürecin “satranç” gibi işletildiğini kaydeden Batum, iktidara yakın bazı gazeteler ve aydınlar tarafından da bir süredir bu tezin işlendiğini savundu. Hatip Dicle ile Balbay, Haberal ve KCK tutuklusu milletvekillerinin hukuki durumunun tamamen farklı olmasına karşın, her iki sorunun “genel, sivil bir anayasa” ile çözüleceği izleniminin bilerek yaratılmaya çalışıldığını kaydeden Batum, şunları söyledi: ‘Evrensel hukuk ilkesi’ “Balbay, Haberal, Engin Alan, KCK tutuklusu milletvekilleri mahkum olmamış kişilerdir. Dolayısıyla hukukun evrensel il kesi olan kişi mahkum olmadan masumdur ilkesi bunlar için işletilmelidir. Aslında bu bir tutukluluk da değil, tutsaklıktır. 2 hâkimin gerekçesine bakıldığında bunu görüyoruz, söyledikleri hiçbir şey talep edilenle bağdaşmıyor. AKP’nin Abdullah Öcalan’la anlaşması doğrultusunda, bu sorunların tümü ancak ‘genel bir düzenlemeyle çözülür’ demeye getirilerek, genel affa zemin hazırlanmay çalışılıyor.” Süheyl Batum, hem Balbay, Haberal, hem KCK tutuklusu bağımsız milletvekilleri hem de Hatip Dicle için öyle geniş kapsamlı bir düzenlemeye gerek kalmadan, sorunun kısa sürede çözülebileceğini ifade etti. Batum, bu kapsamda tutuklu milletvekilleri için yapılacak ilk işin Ceza Muhakemeleri Yasası’nda AKP hükümeti döneminde 10 yıla kadar çıkarılan tutukluluk süresinin eskiden olduğu gibi 2 yılla sınırlanmasının yeterli olacağını, bu konuda iktidar partisinin irade ortaya koyması durumunda çok kısa sürede düzenlemenin yapılabileceğini ifade etti. ‘2002’yle uyuşuyor’ Hatip Dicle’nin durumunun, AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın savunduğunun aksine, tam da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 2002 seçimlerindeki durumuyla uyuştuğunu belirten Batum, “Dicle için de yapılacak iş, tıpkı Erdoğan’da olduğu gibi anayasadaki milletvekili seçilme yeterliliğiyle ilgili hükmü düzenlemek ve sonrasında bir ara seçime gitmek ya da memnu hakların iadesi için verilen 3 yıllık süreyi değiştirmektir. Durum bu kadar netken hepsi için genel bir düzenleme yapma zorunluluğu varmış gibi göstermek, ya cahilliktir ya da kurgulanmak istenen AKPÖcalanABD planının parçasıdır” görüşünü dile getirdi. Batum, “Bu konuda açık bir hukuksuzluk görüyoruz. Bir planın etap etap uygulandığını görüyoruz. CHP kesinlikle bu oyunun bırakın takipçisi olmayı, hiçbir yerinde parçası olmayacak, gerekli bütün mücadele yöntemlerini sonuna kadar kullanacaktır” dedi. Kürt sorununun çözümü tartışıldı İstanbul Haber Servisi Kürt sorununun çözümü için TESEV tarafından düzenlenen “Geçiş sürecinde Türkiye: Toplum, Siyaset, Yargı ve Medya” başlıklı konferasta KCK davasından tutuklu Kürt siyasetçilerinin serbest bırakılması, yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi, yeni bir vatandaşlık tanımıyla anayasanın hazırlanması, Öcalan’ın koşullarında yeni düzenlemenin yapılması ve toplumsal barış için “aşamalı af”fın hayata geçirilmesi tartışıldı. Nippon Otel’deki konferansın açılış konuşmasını yapan Türkiye Ekonomik Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, son 48 saat içinde yaşanan gerginliklerin Kürt sorununun çözümünde engel olduğunu söyledi. Paker, “Hükümetten beklentimiz yeni siyasi krizler değil, yeni bir anayasadır. Bu Meclis’ten beklenen yeni bir anayasa yaparak, tarihe geçmektir” dedi. “Geçiş Döneminde Adalet 1” başlıklı oturumda konuşan gazeteci Cengiz Çandar, YSK’nin milletvekili Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi sonrası son 48 saat içerisinde yaşananları Bizans döneminde “meleklerin cinsiyeti” üzerine yapılan tartışmalara benzetti. Çandar, hazırlanan rapor ile Kürt sorunun çözümünde PKK’nin ve Öcalan’ın muhatap alınmasının ortaya çıktığını anlattı. Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk ise Kürt sorununun çözümü için Öcalan’la yapılacak görüşmelerin önemli olduğunu savundu. AKP Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu ise ne pahasına olursa olsun çözüm sürecinden kopulmaması gerektiğini söyledi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da Kürt sorununun çözümü için akil adamlar komisyonunun Meclis tatilinden önce oluşturulmasını istedi. HAKPAR GENEL BAŞKANI BAYRAM BOZYEL: Çözüm Meclis’te ÖZGÜR ULUSOY DİYARBAKIR Hak ve Özgürlükler Partisi HAKPAR Genel Başkanı Bayram Bozyel, YSK’nin kararının ‘‘antidemokratik ve seçmenin iradesinin gaspı anlamına geldiğini” belirterek bu işi çözecek platformun parlamento oldugunu söyledi. Araştırmacı yazar Faik Bulut da işin Meclis’te düğümlendiğini ifade etti. “YSK, yeni bir istikrarsızlık ve kaosa davetiye çıkarmıştır” diyen Bozyel, bağımsız milletvekillerinin boykot kararı için “Bağımsız adayların kararını saygıyla karşılıyorum. Legal zemindeki çabalarına sonuna kadar destek vereceğiz” ifadelerini kullandı. Bozyel şunları söyledi: “Ben bu konuyu çözecek yerin parlemento olduğunu düşünüyorum. 2002’de Erdoğan’la ilgili yapılan düzenlemenin bir benzeri Ha tip Dicle için yapılabilir. AKP’nin bu konuda atacağı adımlar bundan sonra atacağı adımlar için de sinyal verecek. CHP zaten sıcak bakıyor. AKP ve CHP bu işi çözebilir ya da güçlü bir sinyal gelirse BDP boykotton vazgeçebilir. Aksi takdirde parlamentonun meşruiyeti tartışılır hale gelir.” Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal kararından önce Meclis’in ilgili maddeyi değiştirmesi yönünde CHP’den gelen çağrıyı olumlu bulduğunu ifade eden araştırmacı yazar Faik Bulut da, ‘‘Arınç’ın da bu yönde beyanatı olmuş. İş Meclis’te bitiyor. Balkon konuşmasının gerekleri yerine getirilecekse, hellaleşme olacaksa böyle olur” dedi. Sorunun Meclis’te çözülememesi halinde konunun AİHM’ye gideceğini ‘‘bunun da rezillik olacağını” söyleyen Bulut‚“Maalesef Türkiye çatışma ortamına girer” dedi. BAKANLIK, YARGILANAN GAZETEC LERLE LG L B LG STED Gazeteci sorusu ANKARA (AA) Adalet Bakanlığı, başsavcılıklardan, kaç gazeteci hakkında, hangi kanun maddeleri nedeniyle soruşturma yürütüldüğünü veya dava açıldığını sordu. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü gönderdiği yazıda, kaç gazeteci hakkında soruşturma veya kovuşturma bulunduğu ile bunların hangi kanun maddeleri kapsamında yürütüldüğünün bildirilmesini istedi. Yazıda, AB ile üyelik müzakerelerinin sürdüğüne işaret edilerek, ifade özgürlüğünün gerek iç kamuoyunda gerekse AB platformlarında sık sık gündeme geldiğine dikkat çekildi. Konunun daha etraflı ve sağlıklı değerlendirilebilmesi için haklarında halen soruşturma yürütülen veya yargılamaları devam eden basın çalışanları hakkında doğru ve güvenilir istatistiklere ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Başsavcılıklar, bakanlığın bu yazısını adli yargı adalet komisyonları aracılığıyla mahkemelere iletti. Saldırıyı PKK üstlendi DİYARBAKIR (Cumhuriyek Bürosu) Terör örgütü PKK, önceki gün Tunceli’de 2 polisin şehit olduğu saldırıyı üstlendi. Örgüte yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı’na yapılan açıklamada, eylemin 14 Haziran günü Sivas’ın İmranlı ilçesinde 3 teröristin öldürülmesine karşı misilleme olarak gerçekleştirildiği bildirildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle