17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZ RAN 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA 15 Ali Demir hakkındaki soruşturma izni talebi Buca’daki NATO üssü çevresinde oturan 10 bin kişi, güvenlik soruşturmasından geçirildi Özcan: Delil varsa korumayız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) yaşanan şifre skandalının ardından ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma açılmasına ilişkin izin talebi bugün YÖK Genel Kurulu’nda karar bağlanacak. Bazı YÖK üyeleri, ÖSYM’de art arda yaşanan hataların tesadüf olmadığını ve incelenmesi gerektiği görüşünü bildirirken bazı üyeler de kapsamlı bir incelemeye gerek olmadığı görüşünü savunuyor. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan ise toplantı öncesinde Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, “Henüz rapor bana ulaşmadı. Üç kişilik komisyon kurmuştuk. Başkan dahil birkaç kişinin ifadesine başvurdular. Rapora bakacağız. Eğer Ali Bey’in sorumluluğu hakkında suçlama için yeterli delil varsa bizim onu korumak yükümlülüğümüz tabii ki olamaz” dedi. ÖSYM’de yaşanan hataların yeterli delil sayılıp sayılamayacağı yönündeki soruya da Özcan, “Bu konularda şahsi bir sorumluluk mu var yoksa kurumsal sorumluluk mu var ona bakmak lazım. Rapordaki değerlendirmeyi gördükten sonra karar vereceğiz” diye konuştu. El Kaide önlemi HAKAN D R K / OZAN YAYMAN Yakışmayan görüntüler MEHMET MENEKŞE AMASYA Kurtuluş Savaşı manifestosu ve yol haritası olarak tanımlanan Amasya Genelgesi’nin ilanının 92. yıldönümüne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu yıl da kutlama mesajı göndermedi. Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının 22 Haziran 1919’da yayımladığı Amasya Genelgesi’nin 92. yıldönümü için bildirgenin yayımlandığı Saraydüzü mevkisinde tören düzenlendi. Amasya genelgesinin okunduğu ve temsili olarak milli kurtuluş meşalesinin yakıldığı törene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bir kutlama mesajı gönderdi. Uluslararası Atatürk Kültür Sanat Festivali kapsamında da Milli Hâkimiyet Parkı’nda fuar açıldı Milli Hâkimiyet Parkı’nda fuar açıldı. Ancak festival manzaraları görenleri hayrete düşürerek “bu festivalin adına yakışmıyor” dedirtti. Fuar alanı, işportacıların, dini dernek, vakıf ve yurtların gelir kapısına döndü. İZMİR İzmir’deki NATO üssü, kenti hedef haline getirirken çevresinde yaşayanları da “güvenlik soruşturması”yla tedirgin ediyor. Üssün çevresinde oturan 10 bine yakın kişinin güvenlik soruşturmasından geçirilmesi, bölgede yaşayanların yanı sıra kentin giderek “açık hedef” haline dönüşmesi nedeniyle İzmirlilerin çoğunluğunu endişelendirdi. Usame bin Ladin’in öldürüldüğünün açıklanmasının ardından eylem olasılığını göz önüne alan NATO, İzmir Emniyeti aracılığıyla Buca Şirinyer’deki NATO Güney Avrupa Hava Unsur Komutanlığı’nın yer aldığı bölgede oturanları güvenlik soruşturmasından geçirdi. Terörle mücadeleden 20 kişilik ekip, 3 bin konutta oturan 10 bin kişiyi tek tek belirledi, muhtarlarla toplantılar yapıldı. Evlerde oturanların yaptıkları iş ve taşınma tarihleri belirlendi. Semt sakinlerinin sabıka kayıtları çıkarıldı. Bölgede okuyan çocukların eğitim aldığı okullar da kayıt altına alındı. NATO üssünün tamamı Buca Şirinyer İnkılap Mahallesi’nde yer alıyor. Polisin konutlarda oturan tüm bireylerle ilgili bilgi top ladığını doğrulayan Mahalle Muhtarı Cemal Yeşilbağ, mahalleliler olarak NATO üssünün yerleşim alanlarından çıkarılmasını istediklerini söyledi. Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, kendilerine de bölgedeki çöp konteynırlarının kaldırılması yönünde yazı geldiğini söyledi. İlçelerinde NATO üssü istemediklerini dile getiren Tatı, “Açık bir hedef haline gelmesinden rahatsızım. Buradan taşınsın. Bu tedirginliğin ortadan kalkmasını istiyorum” diye konuştu. İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Ercan Demir, “İzmir’in bir semtinin, bir ilçesinin bütün insanlarıyla tek tek soruşturulmasının hukuksal açıdan kabul edilebilir yanı yoktur. Bu çalışma, İzmir’in NATO üssüyle açık hedef haline dönüşeceği endişemizi kanıtlıyor. ABD ve İngiltere gibi ülkelerin emperyalist politikalarının acısını İzmirlilerin çekmesi gibi bir durum söz konusu. Üsse yeni unsurların katılımıyla ve füze rampası tehlikesiyle birlikte bugün yaşananların 510 kat fazlası İzmirliler’i bekliyor. Bunu kabul etmiyoruz” dedi. Kemalizm ve ‘Çocukluk Hastalığı!..’ O cümleyi okuduğumda, “İşte yalın gerçek bu” dedim.. Sen devrimini tamamlayamazsan, sana karşı devrim yaparlar! Doğu Perinçek’in pazartesi günü Aydınlık gazetesindeki yazısının başlığıydı o cümle... Ve Mustafa Kemal sonrası Cumhuriyet tarihinin trajedisini yalnızca yedi sözcükle gayet açık, gayet net biçimde anlatıyordu!.. Perinçek, Prof. Dr. Cahit Tan’ın, devrimle karşıdevrimin çatışması ekseninde Cumhuriyet tarihini incelediği “Cumhuriyet Devrimi ve Öngörülemeyen Bugünü” başlıklı kitabının özeti olarak kurmuştu bu cümleyi.. Ve çok ama çok haklıydı… Demir: Hukuki değil Bugün yaşadıklarımız, Cumhuriyetin ve de cumhurun yani halkın trajedisidir aslında… İki yıl kadar önce kaleme aldığım, “Cumhurun Trajedisi Karşıdevrimin Kısa Tarihi” isimli kitabımda ben de tam olarak bunu anlatmaya çalışmıştım. O kitapta yer alan bir anekdot, Mustafa Kemal’le arkadaşlarının, hatta en yakınında yer alan İsmet İnönü’nün arasında dahi ne denli büyük uçurumlar bulunduğunu gösteriyordu: Yıl 1929... Yer Atatürk Orman Çiftliği... Yoğun, yorucu bir günün ardından Mustafa Kemal ve İnönü yürüyüşe çıkmıştır... Sohbet ederek yürürlerken, büyük devrimci aniden durur, arkadaşına döner ve içten bir samimiyetle şöyle der: “Yahu İsmet, sen olmasaydın ben bu devrimleri nasıl başarırdım?” İnönü’nün yanıtı tarihidir: “Aman Paşam, siz olmasaydınız, biz bunları düşünemezdik bile!..” Tamı tamına da öyle oldu!.. Düşünemeyen, hayal dahi edemeyen kadrolar sayesinde, Mustafa Kemal’in ölümünden sonra Aydınlanma Devrimi önce durağanlaştı, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından gerileme sürecine girdi ve DP iktidarı ile birlikte karşıdevrim süreci başladı… Cumhuriyetin bugünleri, o günlerden yazılmaya başlanmıştı, kısacası... Cumhuriyet, yarım yüzyılı aşkın süre sürekli kan kaybetti… Karşıdevrimciler ise sürekli güçlendi... Ahrar Partisi’nin, Hürriyet ve İtilaf zihniyetinin devamı olan sağ partilerin yarım kalmış Aydınlanma Devrimi’ni tamamlamaları beklenemezdi doğal olarak!.. Onlar, ABD önderliğinde o zamanın “yeni dünya düzeni”nde kendilerine verilen “Kemalist devrimi” çökertme, elde edilen kazanımları yok etme görevini başarıyla yerine getirdiler… Bu devrimi tamamlayacak olan biricik güç SOL’du!.. CHP’siyle, onun solundaki partileriyle, devrimci hareketleriyle bütün SOL... Ama o yarım yüzyıllık süreç hep aynı kısır, aynı hastalıklı, aynı aptalca tartışmayla geçti: Kemalizm ve sol bir arada olabilir mi?.. Kemalizm solun önünde engel mi?.. Cumhuriyetin antiemperyalist kuruluş felsefesini, Aydınlanma devriminin içeriğini ve hedefini biraz anlayabilseler, Köy Enstitülerini, Halkevlerini biraz inceleseler bu soruların hiçbir anlam ifade etmediğini kolaylıkla görebileceklerdi... Deniz’lerin idam sehpasındaki haykırışları bile solun önemli bölümünü sarsmaya, uyandırmaya yetmedi ne yazık ki… Ve sürekli bir bölünme, sürekli bir kavgayla geçti yarım yüzyıl!.. Bugün, seçim sonrası aynı “amip sendromu” vakit kaybetmeksizin piyasaya sürüldü!.. Solun geleneksel “çocukluk hastalığı” bu kez “eski solcu” yeni liberal döneklerin engin desteğinde sloganlaştırıldı: Kemalizmden kurtulmadan olmaz!.. Her türden bilimsel analizden vazgeçtim; yalnızca bu söylemi kimlerin kullandığına baksalar tuzağı anlayacaklar!.. Kemalizmden vazgeçmenin, parçalanmayı, köleliği getireceğini, Ortadoğu girdabında boğulmaktan başka hiçbir şeye yaramayacağını görecekler... Yalnızca Türkiye dışındaki İslam ülkelerinin içler acısı hallerine baksalar, bize dayatılan “Kemalizmden, laiklikten vazgeçin, İslamla Batı arasında köprü olun, Osmanlı’yı yeniden ihya edin” türü CIA malı telkinlerin ne denli alçakça, ne denli köleci olduğunun ayırdına varacaklar... Fakat heyhat, solun “çocukluk hastalığı” kolay bitmiyor!.. CHP’nin Açmazları PER HAN ERGUN K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] Kendimi bildim bileli siyasette aralıksız CHP’nin içinde ve hizmetinde olmuşumdur. 12 Eylül’ün baskıcı yönetimince kapatıldıktan sonra yeniden oluşturulması amaçlanarak, merhum Sayın Gürkan ile Erdal İnönü’nün öncülüğünde oluşan SHP’nin aktif yöneticiliğinde de bulundurulmuştum. O dönemde Kadın Komisyonları’nın da katılımlarıyla, öncülüğümde Sayın Erdal İnönü’nün de uygun görmeleriyle getirdiğimiz “Kardın Kotası” kurultay kararıyla parti tüzüğüne alınmıştı. Bunun dışında İzmir kökenli ailemin I. Dünya ve Kurtuluş savaşlarıyla işgalde şehit verilen iki dayımdan yoksun kalan ailemizden ortada sadece anneannemle annem yaşamda kalabilmiş. Onların acı dolu yaşamöykülerinde ve gönüllerinde, Kuvayı Milliye bağlamında M. Kemal’in kurtarıcılığından sonra çağdaşlaşma çabalarıyla kurduğu CHP ve ilkelerinin özeti olan 6 ok vazgeçilmeksizin hep yer almıştır.. Özetlemeye çalıştığım bu açıklamaların yansımalarıyla 12 Haziran genel seçimleri ve CHP hakkında düşündüklerimi yazma gereğini duydum. Özetle: a Bu seçimde Sayın Kılıçdaroğlu başarısız olmadı. b Genel başkan olarak bir yıl içinde çalışmaları yetersiz olan örgütünü tam anlamıyla tanıması olanaksızdı. c Ülkenin 81 il ve yüzlerce ilçesine ulaşarak halkının elini sıkmış, dertlerini dinlemiş, sorunlarını kayda almıştı. Her yerde sevgi, saygı görüntüleriyle karşılandı, yoksulun, işsizin umudu oldu. Gelin görün ki AKP devletin tüm imkânlarını kullanarak, milyarlarca nakitle mutfak ihaleleriyle CHP’deki örgüt çalışmalarındaki eksikliğe karşın, o tüm örgütüyle halka ulaştı. Örneğin; kapımın zilini 34 kez çalan kadınlarının yoğun çalışmalarıyla halka ulaşarak, vaatleriyle yüzde 49.09 oyla kazanım sağladı. Ayrıca; toplumumuzda yer etmiş geleneksel yapısının temelinde ahret düşünceleriyle dincilik, asırların birikimiyle ırkçılık, sağın temsilciliğindeki liberalizmin birlikteliğiyle merkez sağı yansıtır görünen AKP oy toplamıştır. Bu koşul ve nitelikleri görmek gereğini duymadan Kılıçdaroğlu’na yılların iflah olmaz çekişmeleriyle muhalefete soyunurlarken, 18 yıldır Sayın Deniz Baykal başkanlığındaki yönetimin önce çalışmalarının yetersizliğiyle halktan uzaklıklarını da dikkate alarak, gerçek bir özeleştiri yapmalarını öneririm. Kısa süre kalan kurultaylarında Atatürk ilkelerinden uzaklaşılmadan Cumhuriyet’in partisi CHP’yi yükseltecek koşulları önererek iyi niyetlerini göstermelidirler. O zaman bu davranışlarıyla birlikten dirliği getirerek kutsanırlar. Hafta başında Ata’mızın Amasya Tamimi’nin (genelgesinin) 92. yılına ulaştık. O günlerde Osmanlı Devleti ekseninden kaymış, sömürgenlerin vatanımızı paylaşarak işgallerini kabullenmişti. Bunu yadsıyan Mustafa Kemal, o günlerde Osmanlı ordusunun bir kurmay subayıydı. İşgale karşı çıktığı görülünce, 9. Ordu Müfettişi namıyla merkezden uzaklaştırılıp, Kuzey Anadolu’da görevlendirildi. Bu atama onun da istemiydi. İşgalci sömürgenleri yok etme planlarını uygulamasını sağlayabileceği bir işlemdi. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktıktan sonra Amasya’ya inince, işgalin acı gerçeğini yurttaşlara anlatıp onların vatanseverliğini ortaya koymalarını sağlama amacındaydı. 14 Mayıs İzmir Yunanlarca işgal edilmişti. O ara halk Hasan Tahsin’in ilk kurşunuyla ölüm pahasına da olsa Kuvayı Milliye ruhuyla ayaklanmıştı. Amasya Tamimi Anadolu işgaline tepkiyi daha da güçlendirdi. Geçen pazar günü, geçen yıl Hakk’a yürüyen Anadolu Aydınlanması’nın bilge öncüsü, gazetemizin başyazarı İlhan Selçuk Hacıbektaş’taki gömütü başında saygı ve özlemle anıldı. Yan yana yattıkları kardeşi çizgi ustası Turhan Selçuk, kızının da katılımıyla bu anmada dualara dahil oldu. Onlar bedenleriyle yok olsalar da, yaktıkları aydınlanma meşalesiyle hep yaşayacaklar. Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] Bir Yurtsevere Mektup(113) Sevgili kardeşim Balbay, bu satırları yazarken saat çarşamba günü 15.45’i gösteriyor... Tahliyeniz konusunda hâlâ bir karar yok ve yazımın gazeteye yetişmesi gerekiyor... Dün İzmir’de sevgili İlhan Abi’yi andık. Bugün sizlerle ilgili kararı bekliyoruz... Yaşamın diyalektiğine bak; yüreğimizin bir yarısı sizler için çırpınıyor, diğer yarısı tutsak yurtseverlerle hücrede… Tüm yurtseverleri sevgi ve saygıyla kucaklıyorum… BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] 1/ Çam ağaçlarının 1 altında yetişen bir tür mantar. 2/ Kesilmiş 2 ekşi sütten yapılan 3 bir tür rakı... Yunan abecesinde bir harf. 4 3/ Eski Mısır’da gü 5 neş tanrısı... Mekke’nin doğusunda ha 6 cıların arife günü top 7 landıkları tepe. 4/ Bil 8 ginler, yazarlar, sanatçılar kurulu. 5/ 9 Briç, poker gibi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 oyunları oynayan dört kişiİ lik gruba verilen ad... İyi bir 1 L E N F O M A şeye işaret olan durum. 6/ 2 E L A Z İ GON Yapılan iş, eylem... Akım 3 T İ N K A A P A şiddeti birimi kiloamperin 4 A K S U N A E T kısa yazılışı. 7/ Genellikle 5 R U Z Ç İ R gömlek yapımında kullanılan, çizgili ve ince bir pa 6 J A K E T A T A Y NO R İ T O muklu kumaş... Şarap. 8/ 7 İ P E N S A L İ M Tantal elementinin simgesi... 8 Y A F A Ortodokslarda tahta pano 9 F L O Ş üzerine yapılmış her türlü dinsel resme verilen ad. 9/ Brezilya, Hindistan ve Antil Adaları yerlileri tarafından kullanılan bir tür sal. 1/ Şaraplık bir üzüm cinsi. 2/ İri taneli bezelye... Derebeylik Japonyası’nda en aşağı sınıfı oluşturan halk. 3/ Arjantin’in plaka imi... “Yaser ”: Filistinli siyaset adamı. 4/ Yüksekokul. 5/ Eşkenarlı ve dik açılı dörtgen... Bir şeyin erebileceği uzaklık. 6/ İshal... Ford otomobilinin bir modeli. 7/ Soluk verme... İşlenmemiş, ekilmemiş toprak. 8/ Uzaklık işareti... Dilbilimde, dış gerçeklikle benzerlik bağıntısı içinde bulunan göstergeye verilen ad. 9/ Spor ve eğlence amacıyla geliştirilmiş, yelkenli ya da motorlu ve çift gövdeli tekne. YUKARIDAN AŞAĞIYA: C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle