16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul B Edirne Y Kocaeli B Çanakkale B İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak B Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara PB 27 27 27 28 29 30 27 23 23 24 25 25 25 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y PB Y Y Y PB PB PB PB PB PB Y 24 24 22 28 30 30 32 32 28 29 23 21 20 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki PB Stockholm Y Londra Y AmsterdamPB Brüksel Y Paris PB Bonn Y Münih PB Berlin B Budapeşte Y Madrid B Viyana Y 19 14 18 20 21 23 24 23 24 26 27 33 26 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB Y PB Y Y PB A A PB PB PB B A 26 24 23 25 26 21 35 42 30 35 26 34 32 Ülkemizin geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın güneydoğusu Ege, Akdaniz, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile Eskişehir, Çankırı, Konya, Karaman, Kayseri, Sivas, Sinop, Samsun, Çorum, Amasya, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli çevreleri ve İstanbul’un Silivri, Çatalca, Büyükçekmece ilçeleri sağanak ve gökgürültülü sağanak geçecek 15 HAZ RAN 2011 ÇARŞAMBA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Haziran GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada sonucu. Dış basında RTE’ye muhalefet eden örneğin Economist gibi gazeteler bile AKP liderinin aldığı sonuca şapka çıkarıyor. Medyamıza gelince; sütunlardan, manşetlerden, ekranlardan AKP Genel Merkezi’ne yağ akıyor. AKP’de genel başkan sorunu yok. İktidar partisi sütliman! Ana muhalefete gelince; lider koltuğu dün olduğu gibi bugün de tartışmalı. Eğri oturup doğru konuşalım. Kemal Kılıçdaroğlu’nun U dönüşlerinden biri yaşanıyor. Seçimlerde en az yüzde 30 oy alacağını, aksi halde genel başkanlıktan ayrılacağını açıklayan CHP Genel Başkanı; seçimden sonra yüzde 30’un altında kalmasına karşın istifa etmeyi aklının ucundan geçirmediğini söyledi. Başarısına kanıt: Oyunun yüzde 21’den yüzde 26’ya çıkması, 10 milyon yeni seçmenin 3.5 milyonunun partisini yeğlemesi, milletvekili sayısının bir miktar artması. Genel başkanlığı bırakmasına asıl neyin engel olduğunu açıklayan bir cümlesi var: “Altı ayda bu kadar yapabilir” diyor. İstifasını istemek ne demek? “Genel başkanlığında dört yıl sonra CHP iktidarda!” Zaten Kılıçdaroğlu, istifa etmeye karar verseydi, daha önceki yıllarda örneklerini izlediğimiz klasik bir manzara ve sonuçla karşılaşacaktık. Diyelim ki Kılıçdaroğlu istifa yazısı cebinde MYK’ye girdi. İlk cümlesini bitirmeden daha önce “bu gösteriden” haberi olan, genel başkanın seçip yönetime getirdiği “çevre” var ya, o çevre: Ağlayan sızlayan cümlelerle başarının eşiğinde partiyi bırakamayacağını, ülkeyi içinde bulunduğu zor koşullardan ancak genel başkanlığındaki CHP’nin kurtarabileceğini, partiyi yeni bir kargaşa içine atmaya hakkı olmadığını sıralayacak ve: Zaten genel başkanlıktan ayrılmayı aklının ucundan geçirmeyen genel başkan da bu haklı gerekçeler karşısında göreve devam edeceğini söyleyecekti. Bizdeki demokraside genel başkanlığa gelenler; bir süre sonra görevden ayrılırlarsa kendileri dışında başkalarının partiyi de ülkeyi de yönetemeyeceğine inanmaya başlıyorlar. Zoraki, bir emrivaki ile göreve gelseler de mitinglerdeki o görkemli kalabalığın etkisinden kafalarını ve yüreklerini bir türlü soyutlayamazlar. Tabii bir de şu kaygı var genel başkanı etkileyen: Partiye Baykal’cıların yine egemen olması olasılığı! Sayısız nedenlere ek bu olasılık tartışılıyor da CHP’nin başarı diye ilan ettiği sonuçla ilgili olumsuz yorumların arttığı şu günlerde “yeni” CHP’nin ne kazandırdığı, ne kaybettirdiği sorgulanmıyor bile. Sözcü’de Saygı Öztürk’ün yazdığına göre; CHP Genel Başkanı, “baraj altında kalmasın diye CHP oylarının bir kısmının MHP’ye gittiğini” söylüyor. Bu olguyu nasıl keşfetmiş, bu ayrı bir soru ama; Kılıçdaroğlu, hangi nedenlerin daha yüksek oy almasını engellediğini öğrenmek istiyor mu acaba? Örneğin dünkü Cumhuriyet’te Hikmet Çetinkaya’nın gerçekçi yazısından yararlanabilir. 80 ilde yaptığı mitinglerde bir kez olsun hiç değilse partimizin kurucusu diyeAtatürk’ten, laiklikten söz etmedi. RTE’nin bir kez olsun Türk’üm demediğinden şikâyetçiydik. Kılıçdaroğlu da hiçbir yerde Türk’üm demedi. Etnik kimliği ne olursa olsun TC Anayasası’nı tanıyan herkes Türk’tür, diyemedi. Anayasa raporu Türk yerine Türkiye vatandaşlığı tanımını getireceğini açıkladı. Takke ve zaviyeleri ziyaret etti, kapatılmalarının yanlış olduğunu söyleyerek Atatürk karşıtı dinci akımlara göz kırptı. Din sömürüsü yapan AKP gibi bir parti, yani aslı varken, kopyasına itibar edilmeyeceğini göremedi. Hükümet İmralı ile görüşülebilirdi. Terör can alırken genel af getirecekti. Kimi söylemlerini ertesi gün ya yadsıdı ya da değiştirdi. MHP’ye oy kaydı diyor. Ama CHP’ye oy vereceklerin oyunu neden CHP’den esirgediği araştırılırken şu gerçeği dikkate alacak mı acaba: Yeni CHP algısı, eski dediği CHP’nin gölgesinde kalınca… ...pek çok kesimin ana muhalefete oy vermekten kaçındığını görebilecek mi? CHP’de seçimlerde ulaşılan yüzde 26’lık oy oranının beklentilerin altında çıkması sonrasında eleştirilen isimlerin başında partinin iki numaralı ismi Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin geliyor. Seçim öncesindeki iddialı sözleri nedeniyle de Tekin’in sonuçları nasıl karşılayacağı merakla bekleniyordu. Tekin, dün yaptığımız görüşmede, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştiriler için şu değerlendirmeyi yaptı: Liderin hiçbir eksiği yok: CHP’de ilk kez parti genel başkanı görülmemiş enerji ile 81 ili dolaştı. Her şeyi projelendirdi. Toplumun tüm kesimleriyle bağları kopuk bir CHP vardı. Bunu düzeltmeye çalıştı. ‘Şunu da eksik yaptı’ denecek hiçbir şey yok. CHP lideri yapması gereken her şeyi yaptı. Oylarımızı da Meclis grup sayımızı da arttırdı. Sonuna kadar arkasındayız. nsafsız eleştiriler: Bizi eleştirenler 2007 yılında DSP ile işbirliğine rağmen yüzde 21 almalarını başarı gibi savunurken yüzde 26 oy ciddi bir gayretin sonucudur. Buna başarısızlık demek insafsızlıktır. Topu topu dört aylık yönetimiz. Patates ekerken bile 5 ay beklenir! Beklentim elbette yüksekti: Bana diyorlar ki ‘Niye öyle yüksek beklenti açıkladın?’ İktidarı hedeflemişim, elbette açıklayacağım. ‘Biz iktidar olmayacağız, muhalefet kalacağız’ mı demeliydim? 62 il dolaştım ve halka yeni CHP’yi anlattım, tabii ki Gürsel Tekin: ‘Başarısızlık demek insafsızlık’ iddiam olacaktı. İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankara’dan daha yüksek oy bekliyordum. Örgütler arkamızda: Örgütümüz eksikleri olsa da büyük gayret gösterdi. Teşkilat tamamen genel merkezin arkasındadır. 81 il başkanı tek tek arayarak söyledi. Hiçbirini ben aramadım, hepsi bizi aradı. Kılıçdaroğlu istemeden kurultay toplanmaz: Muhalefetin imza toplama gayretinden hiçbir sonuç çıkmaz. CHP’de genel başkanımız onaylamadan kurultay toplanamaz. Genel başkan istemediği sürece hiçbir şey olamaz. Kurultaya normal takvim ile gideceğiz. Yani şubat ya da martta büyük kurultay olur. CHP demokratikleşecek: AYATA: ALTI AYDA 12 RAPOR, 25 K TAPÇIK YAZDIK CHP’nin seçim kampanyasında açıkladığı aile sigortası, eğitim, gençlik, sivil toplum, Güneydoğu, Kadın gibi 12 raporunun mimarı Prof. Sencer Ayata da, ‘projeler tutmadı’ eleştirilerinin ciddiyetten uzak olduğunu belirterek, “Normalde bu tür raporlar seçimden iki üç yıl önce ortaya konur. Ben ise altı aydır çalışıyorum ve bana intikal etmiş bir şey yok. Yine de dizi dizi ürün çıkardık. Bu altı ay içinde 12 rapor, 25 kitapçık hazırladık. Her il için de il raporları hazırladık” dedi. Eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın yakın çevresinin “Kılıçdaroğlu gelmeden anketlerde yüzde 29’duk” şeklindeki eleştirisine de Ayata, “Ben ayrılırken anketler böyleydi demenin bir anlamı olamaz. Bunu söyleyenlerin belgesini koyması lazım. Sürekli anket yapan şirketler var, onlardan sorulsun bakalım gerçekten öyle miymiş? Ben doğru olduğunu sanmıyorum” yanıtını verdi. Ayata, AKP oylarını ise “Tamamen Türkiye’de tarihsel olarak varlığı bilinen merkez sağ oyları ve İslamcı oyları toparladılar” diye değerlendirdi. Aynı zamanda o, tüzük kurultayı da olacak. Önseçimi zorunlu hale getirecek, partiyi demokratikleştireceğiz. Bir de yeni tüzükle başarısız örgütlerin de otomatik olarak görevden düşmesi ilkesi getirilecek. Projeleri anlatamadık: ‘Keşke’ dediğimiz şeyler yok mu, elbette var. Projeleri bu kısa süre içinde halka tam anlamıyla anlatamadık. Yoksa kimse bizim projelerimize ‘uygulanamaz’ demedi. Ne bedelli askerlik ne de aile sigortası. Bundan sonra projelerimizi anlatacağız. Demirel iddiaları hayal ürünü: Merkez sağdan birkaç arkadaşımız olabilir ama onlar da kendi tabanlarında ve çok çaba harcadı. ‘Demirel grubu kuracaklar’ sözleri hayal ürünü. Tüm kararlar MYK’den geçti: Partide ideolojik bir eksen kayması iddialarını yönetimin dışındaki isimler çıkarıyor. Genel başkanın ve diğer arkadaşlarımızın açıkladığı her konu MYK’de uzun uzun tartışıldıktan sonra açıklandı. MYK değişikliği liderin takdiri: Genel başkanımız MYK’de değişiklik isterse kendi takdiridir. Onun kararına da sonuna kadar saygı duyar, arkasında oluruz. Toplum ekonomik gidişattan memnun: AKP’nin kazanmasının temel sebebi halkın ekonomik gidişattan memnun olmasıdır. Devlet ve belediye olanaklarını, medya baskısını da koyunca bu sonuç çıktı. Seçmenlerimizin yüzde 23’ü de ‘barajı aşabilsin’ diye MHP’ye oy verdi. 1516 Haziran direnişi şçiler bugün alanlarda stanbul Haber Servisi Üç işçinin yaşamını yitirdiği, “1516 Haziran Büyük şçi Direnişi”nin üzerinden 41 yıl geçti. Direnişin 41. yıldönümünde, DİSK, “Sendikal haklarımız hemen şimdi” diyerek ülke çapında bölge çalışma müdürlükleri önünde protesto gösterileri yapacak. Türkİş’e bağlı sendikalar ve Halkevleri de güvencesiz çalıştırılmaya karşı yürüyüş yapacak. Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük direnişlerinden biri olan “1516 Haziran Direnişi” 41. yıldönümünde çeşitli etkinliklerle kutlanacak. DİSK’ten yapılan yazılı açıklamada, 1983 yılında çıkartılan “2821” Sayılı Sendikalar Kanunu ile “2822” sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki en büyük engel olduğu belirtilerek, bu yasaların demokratikleştirilmesi için 15 Haziran’dan itibaren alanlara çıkılacağı ifade edildi. Açıklamada, 1516 Direnişi’nin 41. yıldönümünde “Sendikal haklarımız hemen şimdi” kampanyası çerçevesinde bugün bölge çalışma müdürlükleri önünde 12.0013.00 saatleri arasında çeşitli etkinliklerin yapılacağı duyuruldu. DİSK’liler, İstanbul’da Genelİş Sendikası önünde saat 11.30’da toplanıp, Unkapanı Bölge Çalışma Müdürlüğü önüne yürüyüş düzenleyecek. Türkİş’e bağlı sendikalar, Halkevleri ve BDSP’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda kurum da “Güvencesizleştirmeye, taşeronlaştırmaya, işten atılmalara karşı 1516 Haziran ruhuyla direniyoruz” sloganıyla yarın saat 19.00’da Galatasaray Lisesi önünde toplanıp Taksim Meydanı’na yürüyecek. TUTUKLU GAZETEC LERE D KKAT ÇEKT CDU’nun etkili ismi abartılı milliyetçilik ve slamcı sapma tehlikesine dikkat çekti Almanya’dan iki uyarı OSMAN ÇUTSAY Oral, Basın Özgürlüğü Ödülü’nü aldı VİYANA (Cumhuriyet) Merkezi Viyana’da bulunan Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) 2011 yılı “Basın Özgürlüğü ve Diyalog Ödülü” gazetemiz yazarı Zeynep Oral’a, Viyana’daki tarihi Hofburg Sarayı’nda düzenlenen törenle verildi. Ödülünü ev sahibi Avusturya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Michael Spindelegger ve IPI Genel Direktörü Alison Bethel McKenzie’nin elinden alan Oral, “Ödülü, Türkiye’de hapiste bulunan meslektaşlarım adına alıyorum” dedi. Törene Türk Büyükelçiliği’nden kimse katılmadı. Oral, ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmada, IPI’nin Basın Özgürlüğü ödülüne layık görülmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek, “40 yıl önce başladığı meslek yaşamındaki tek idealinin savaşın, açlığın, şiddetin, ırkçılığın ve her türlü ayrımcılığın olmadığı bir dünya yaratmak olduğunu” ifade etti. Bu çerçevede, Margerita Papandreu ile Kardak krizi sırasında el ele vererek eğitim aldıklarını ve önyargıları kırmak için çalıştıklarını anlatan Oral, “sorunların şiddet olmadan çözümlenebileceğini ortaya koyduklarını” söyledi. Bu nedenle ödülü alırken Margerita Papandreu ile birlikte kurdukları WINPEACE’te (Kadın girişimi) emeği geçen Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ın iki tarafındaki tüm kadınlara teşekkür eden Oral, “Bugün aramızda olmayan anneme ve efsanevi editörüm Abdi İpekçi’ye teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Türkiye’de gazetecilik tehdit altındadır” ifadesini kullanan Oral, “70’ten fazla gazeteci hapiste. 7 bin kadar web sayfası yasaklıdır. 22 Ağustos’ta bu yasaklara ek olarak filtre uygulaması başlayacaktır” şeklinde konuştu. Konuşmasını “İşte bu baskı günlerinde bu ödülü Türkiye’de hapiste olan tüm meslektaşlarım adına alıyorum” sözleriyle tamamlayan Oral, ayakta alkışlandı. FRANKFURT Başbakan Tayyip Erdoğan’ın seçimlerden beklenmedik bir başarıyla çıkması Avrupa sağını ve finans piyasalarını tedirgin etti. Özellikle Almanya Başbakanı Angela Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) içinde, Erdoğan’ın son dönemde AB’ye bakışıyla ilgili önemli soru işaretleri ortaya çıktı. Uluslararası finans piyasalarının da Erdoğan’ın seçim kampanyası boyunca “AB adını ağzına bile almamasını” kuşkuyla karşıladığı gözlendi. Hindistan merkezli The Financial Express gazetesinde yayımlanan ve dünyanın çeşitli ekonomi gazetelerinde de alıntılanan bir yorumda, AKP’nin bu başarısıyla “Türkiye AB’siz de gayet güzel yönetiliyormuş” duygusuna güç kazandırdığına dikkat çekildi. Gazete, Erdoğan’ın seçim döneminde AB’yi ağzına almaktan kaçındığını belirtirken, “Türkiye’nin komşularını görmezlikten geldiği ve sadece Batı’ya odaklandığı geçmiş dönemlere göre büyük bir değişim içinde olduğunu” da vurguladı. Hıristiyan demokratların önde gelen isimleri, Türkiye’nin AB karşıtı bir yöne girdiğini belirterek Erdoğan’ın yeniden Avrupa’ya yönelmesi için çağrıda bulundu. CDU/CSU Meclis Grubu Başkanvekili Andreas Schockenhoff, “Türkiye, Avrupa değerler topluluğunun bir parçasıdır. Böyle de kalmasını bekliyoruz” derken, CDU’nun bir başka etkili ismi ve Federal Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz de Türkiye’yi, kendisini baştan çıkarabilecek iki gelişmeye karşı uyardı. “Bunlardan biri abartılı bir milliyetçilik, diğeri de İslamcı sapmadır” diyen Polenz, Türkiye’yi sürekli eleştiren Avrupalı politikacıların verimsiz bir iş yaptığını da kaydetti. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini Merkel’e karşı savunmasıyla ünlü Ruprecht Polenz, “İnsanlar Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaştığı endişesine sahipse, bunun gerçekleşmemesi için ellerinden geleni yapmalıdırlar. AB’nin de Türkiye karşısında sorumlulukları var” dedi. Obama’dan tebrik telefonu Haber Merkezi ABD Başkanı Barack Obama, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak seçim sonucu nedeniyle tebrik etti. Üst üste üçüncü kez seçim kazandığına tanık olduklarını ifade eden Obama, başarı dileğinde bulundu. Erdoğan, ABD’deki Demokratların da seçim kampanyasına başladığını bildiğini ifade ederek Obama’ya başarı dileğinde bulundu. Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev de Erdoğan’ı kutladı. ‘Erdoğan ve Gül rolleri değişebilir’ Dış Haberler Servisi Eski İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw Times gazetesinde yayımlanan, makalesinde, “Başbakan Erdoğan’ın seçim zaferinin ‘Demokrasiyle İslam bir arada olmaz’ diyenleri yalancı çıkardığını” kaydetti. Türkiye’de Fransa’daki gibi bir başkanlık sisteminin gelebileceğini kaydeden Straw, “Eğer böyle olursa Erdoğan ve Gül rolleri değişebilir diye tahmin ediliyor” yorumunu yaptı. Yaralı polis yoğun bakımdan çıktı R ZE (Cumhuriyet) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Hopa mitingi sonrasında seçim otobüsünden düşerek ağır yaralanan koruma polisi Servet Erkan (36) 15 gün sonra yoğun bakım ünitesinden çıkarıldı. Kameralara el sallayan Erkan, “Ben iyiyim. Şu anda yapacak bir şey yok. Her şey yapıldı. Şimdi tam olarak iyileşeceğim günü bekleyeceğim” dedi. Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören Erkan’ın, helikopter ambulansla Rize’den Trabzon’a gönderileceği, oradan da ambulans uçakla Ankara’ya götürülerek GATA’da tedavisine devam edeceği öğrenildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle