27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MAYIS 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA 17 HP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, C2008’de TBMM’de yaptığı basınile toplantısında telefon özelleştirmesi ilgili savlarını yazmanın, mahkemeler tarafından “tekzip” nedeni sayıldığını okurlarımız geçen hafta öğrendi. Tekzip metnine göre Türk Telekom Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Tivnikli, Kılıçdaroğlu’nun basın toplantısında ileri sürdüğü sorularına “iki yıldır yanıt alınamadığı”nı söylememizi “yanlış” bulmuşmuş... Bugün, tekzip metninin yayımlanmasına karar veren Ankara 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ne belge olarak sunduğumuz, CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun 10 Kasım 2008’de verdiği soru önergesine değineceğiz. Coşkunoğlu önergesine, Kılıçdaroğlu’nun basın toplantısında “Türk Telekom’dan AKP hükümetine uzanan, Ojer Telekomünikasyon A.Ş. ve Hariri ailesinin Oger Telecom firması ile Abdullah Tivnikli ve Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’yı da içeren ilişkiler zinciri üzerine bazı açıklamalar yaptı” diye başlıyor ve şu soruların dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından yanıtlanmasını istiyor: “1. Kılıçdaroğlu’nun basın toplantısının ertesi sabahı, 8 Kasım 2008 saat 9.30’da, Türk Telekom’un Acıbadem tesislerine yanınızda korumalar bile olmadan sadece özel kaleminizle beraber gidip, Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Paul Doany ile baş başa bir kahvaltı buluşması yaptınız mı? Yaptıysanız, neden böyle gizli bir görüşme yapma ihtiyacı duydunuz? 2. Kılıçdaroğlu’nun basın toplantısından hemen sonra, aynı gün Türk Telekom şu cümleyi de içeren kısa bir açıklama yaptı: ‘Sayın Efkan Ala’nın Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’yi temsilen denetim kurulunda olduğuna yönelik iddialar tamamen gerçek dışıdır.’ Fakat, ertesi gün, sizin baş başa kahvaltınızdan sonra daha uzun ve ayrıntılı bir Türk Telekom açıklamasında da şu ifade yer almaktadır: ‘... Hissedarlar arası varılan mutabakat gereği Ojer ne gerekçeyle kendi atama hakkını AKP hükümetinin kullanmasını ‘belli bir süre’ için de olsa kabul etmiştir? Bu ‘belli bir süre’nin tanımı ve gerekçesi nedir? 4. Asıl işi maden şirketleri olan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen Abdullah Tivnikli, 2005 yılında Türk Telekom’un satışı için Hariri ailesi ile AKP hükümeti arasındaki ilişkinin mimarıdır ve şimdi de Türk Telekom’un danışmanıdır. Başbakan Erdoğan’ın damadının yakını Ahmet Çalık, Arnavutluk devlet telekom şirketi Albtelekom’un yüzde 76’lık hissesini, 2006 yılında yüzde 55’i Ojer Telekomünikasyon şirketine ait olan Türk Telekom ile ortaklaşa satın aldı. Başbakanlık Müsteşarı, aslında Ojer Telekomünikasyon’un ataması gereken bir Türk Telekom Denetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Geçen dönem AKP milletvekili olan bir kişi şu anda Türk Telekom’un danışmanıdır. Tüm bu ilişkiler, AKP hükümeti ile çoğunluğu yabancıların elinde olan Türk Telekom arasındaki bu iç içelik sizce bazı kuşkular yaratmaz mı? Bu ilişkiler etik midir? Saydamlık anlayışına uygun mudur? 5. Sayın Kılıçdaroğlu’nun basın toplantısında sorduğu soruyu yinelemek gerekiyor: Türk Telekom ile AKP hükümeti ilişkiler zinciri içerisinde bir üçüncü firma var mıdır? 6. Türk Telekom ülkemizin önemli bir değeridir. Paul Doany Türk Telekom’un ArGe kapasitesini geliştirmek için önemli girişimler içerisindedir. AKP hükümeti ve Ulaştırma Bakanı olarak siz ne amaçla Türk Telekom ile bu kadar sıkı ve doğal olmayan bir ilişki yürütmektesiniz?” Osman Coşkunoğlu’na, Binali Yıldırım’ın bu sorulara yanıt verip vermediğini sorduk. Hayır, iki yılı aşkın bir süredir yanıt vermemiş. Sorular ortada kalmış! Yazımıza tekzip kararı veren yargıçlara sormak istiyoruz: Biz mi yanlışız, yanıtı verilmemiş sorular mı yanlış, böyle sorular sormak mı yanlış? Hangisi? Yanıtı Verilmemiş Sorular Rüzgâr Dönüyor Dikkat ediyor musunuz, daha düne kadar esip gürleyen, aslanlar gibi kükreyen AKP yalakalarında gözle görülür bir performans düşüklüğü gözlemleniyor. Yüzlerine yansıyan o kimi zaman mağrur, kimi zaman alaysı ifadeden pek eser kalmamış. Çabuk öfkeleniyorlar. Konuşurken yüz kasları geriliyor, çeneleri titriyor, saldırganlaşıyorlar. Saldırganlık, bastırılmış korkuların dışavurumudur. Korkuyorlar. Ayaklarını hep sağlam basacaklarını sandıkları zeminin kaydığını hissetmek korkutuyor onları. Bir yandan da yeni ikbal kapıları aramak için zamanın gelmediğini düşünüyorlar, bu nedenle tedirginler. İçten içe kendilerini bu duruma düşüren “Büyük Reis”e sitem ediyorlar. “İçten içe” çünkü artık onlar da Korku İmparatorluğu’nun tebaaları. En büyük şoku Ahmet Şık ve Nedim Şener’in “Ergenekon Davası” ile ilişkilendirilerek tutuklanmalarıyla yaşamışlardı. Her iki gazetecinin de var olup olmadığı bugüne dek açıklığa kavuşmamış bir terör örgütüyle ilişkileri olmadığını, olamayacağını biliyorlardı. Ahmet Şık’ın henüz taslak halindeki “İmamın Ordusu” kitabına bilgisayarlarda el konması bardağı taşıran son damlaydı. Çağrıldıkları televizyon programlarında kendilerine konuya ilişkin bir soru sorulduğunda hık mık ediyorlar, terliyorlar, bir şey söyleyemiyorlardı. En şirretlerinin, en yüzsüzlerinin bile dilleri tutulmuştu. Ya 1 milyon 700 bin öğrenciyi sefil eden o LYS skandalı! Önce küçümsemişler, sonra tezgâh en yetkili ağızdan itiraf edilince ne yapacaklarını bilememişlerdi. Ardından Barış ve Demokrasi Partisi tarafından desteklenen bağımsız adaylara Yüksek Seçim Kurulu tarafından getirilen yasak! Nasıl da savunmuşlardı o yasak kararını? Ne zamanki Güneydoğu kentlerini ateş sarmış, halk sokaklara dökülmüş, onca insan yaralanmış, bir ölü verilmiş, yasak kaldırılmıştı. Onlara da tükürdüklerini yalamak düşmüştü. En son MHP’li yöneticileri ve milletvekili adaylarını hedef alan “kaset operasyonu” oturdu ülkenin gündemine. Birileri kendilerine iş edinmiş, MHP’lilerin özel hayatlarını gizli kameralarla görüntülemişti. Akılları sıra bu görüntüleri internet sitelerine servis ederek MHP yönetimini “rezil rüsva” edecekler, böylece seçim öncesi muhafazakâr seçmeni etkileyerek partinin yüzde 10’luk barajı aşmasını engelleyeceklerdi. Başbakan da bu rezaleti kınayacağı yerde mitinglerde karşı propaganda aracı olarak kullanmaya başlayınca yalakalar da bir anda “ahlak hocalığı” görevine soyunmuşlardı. Görüntülenen dört MHP’liye çok geçmeden altısı daha eklenince sarsılmışlardı. Bu rezalet karşısında utanç duyduklarından değil, “Ulan, herifler bizi de çekmişler midir?” korkusuna kapıldıklarından. Cuma akşamı bunların Hasan Celal Güzel takviyeli “hukuk bilir” takımını izledim CNNTÜRK ekranında. Konu son “Balyoz Davası” tutuklamaları ve “27 Mayıs” idi. Bir dost toplantısında rastlayıp sohbetini dinlediğinizde belki “Ne kadar bilgili bir adam” diyebileceğiniz insanlar ekrana çıktıklarında hukuku guguklaştırıyorlardı. Hasan Celal Güzel’i es geçelim, çünkü o her zamanki “bağır çağır, bakarsın bir bakan olur” havasındaydı. Öbürlerinin durumu ise içler acısıydı. Avukat Celal Ülgen Balyoz Davası’nda kanıt diye ileri sürülen belgeleri birer ikişer çürüttükçe bunlara oturdukları yerde tepinmekten başka bir şey kalmıyordu. İçlerinde en “hukuk bilir” görüneni her ağzını açtıkça İstanbul Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal atağa geçiyor, bindirdikçe bindiriyordu. Yalakalar gibi bunların da balonları sönmüş, o alışılageldik ben bilirimci “mağrur” duruşlarından geriye pek bir şey kalmamış, o duruş yerini acınası bir zavallılığa bırakmıştı. Galiba rüzgâr dönüyor. Biraz daha gayret. Telekomünikasyon A.Ş. kendisine ait olan denetim kurulu üyesi atama hakkının Hazine Müsteşarlığı tarafından kullanılmasını belli bir süre için kabul etmiştir.’ Bu çerçevede, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’nın, Ojer Telekomünikasyon’a ait olan denetim kurulu üyeliğine, ‘belli bir süre’ için atanmış olduğu kabul edilmektedir. Ojer Telekomünikasyon’a ait bir denetim kurulu üyeliğine, ‘belli bir süre’ için de olsa neden Başbakanlık Müsteşarı atanmıştır? 3. Türk Telekom’un üç denetim kurulu üyeliklerinden birisinin Hazine Müsteşarlığı, diğer ikisinin ise Ojer Telekomünikasyon A.Ş. tarafından belirlenmesi gerekirken, Türk Telekom’un yüzde 55.8 hissesine sahip Ojer Telekomünikasyon A.Ş. ne karşılığı veya Manevi Şahsiyet Abdullah Tivnikli, CHP lideri Kemal Türk Telekom Yönetim Kurulu üyesi Kılıçdaroğlu’nun 2008’de düzenlediği basın toplantısında kendisi ve Türk Telekom özelleştirmesi ile ilgili aktardığı savları dile getirdiğimiz tekzibe konu edilen yazımızda “manevi şahsiyetinin ağır biçimde tağyir edildiği”ni ileri sürüyor. Peki... Tivnikli, ileri sürdüğü savlar üzerine Kılıçdaroğlu hakkında dava açmış mı? Soruşturduk. Açmamış. K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] ‘Kayıp Çocuklar Günü’ “Dünyanın birçok ülkesinde kabul edilen 25 Mayıs Dünya Kayıp Çocuklar Günü, Türkiye’de, bu yıl ilk kez TBMM çatısı altında düzenlenen bir etkinlikle tanındı.” Hemen her gün gazeteler ve televizyonlardan “kayıp çocuklar”la ilgili haberleri okuyor ve izliyoruz. Kayıp çocukların artışı endişe verici boyutlara gelmiştir. Özellikle evden kaçan kız çocukları için sokaklar tuzaklarla doludur. “Adana’da evden kaçan 14 yaşındaki (..)’yi parkta dolaşırken yardım etme bahanesiyle eve kapatan 8 kişi, genç kıza günlerce tecavüz edip erkeklere pazarladı.” Emniyet yetkilileri, kaybolan çocukların yüzde 68’inin 1015 yaş aralığında ve yüzde 11’inin de parçalanmış ailelerin çocukları olduğunu ve aile içerisindeki sorunların çocukların evden kaçmasının önemli nedenlerinden biri olduğunu ifade etmektedir. Yetkililer “ilk üç günde haber verildiğinde” çocukların daha çabuk bulunduğunu söyleyerek, ailelere gereken uyarıları da yapmaktadır. Yetkililer, okula yürüyerek giden çocukların işlek caddelerden grup olarak gidip gelmelerinin yararlı olacağı görüşünde. Ayrıca, tanımadıkları kişilerin kendilerine yakınlık göstermesi ve hediye vermelerine çocukların karşı çıkması gerektiğini de vurgulayan emniyet yetkilileri, önemli gördükleri noktaların da altını çizmektedir: Çocuklar evden dışarı çıktığında, nerede ve kimle birlikte olduklarını her seferinde söylemelerini öğütleyin. Dışarı çıkan çocuğun üzerinde fazla miktarda para ve kıymetli eşya bulunmamasına dikkat edin. Çocuklarınızı mahalledeki oyun alanlarında bile olsa mutlaka gözetim altında bulundurun. Çocukların oynadıkları bölgede alışılmamış şekilde ve sıklıkta dolaşan şahıs veya araçları, gerektiğinde en yakın güvenlik kuvvetleri birimlerine bildirin. Mümkünse, şüpheli kişilerin eşkallerini ve araçların plaka numaraları ile markalarını ve renklerini tespit etmeye çalışın. Ayrıca ailelerin bu konudaki uzman görüş ve önerilerine de uymasının çok yararlı olacağı görüşündeyiz. Çocukların küçük yaşlardan itibaren duygularını, düşüncelerini, sevinç ve sıkıntılarını çekinmeden açabileceği ortamlar oluşturulmalıdır. Aileler, çocukları yargılamadan, kendilerini onların yerine koyarak dinlemelidir. Her konuda çocuklara karşı adil ve tutarlı olunmalıdır. Aileler kolay yoldan ünlü olmak için evden kaçan gençleri bekleyen tehlikeler konusunda çocukları bilgilendirmelidir. Aileler çocuklara dayak ve baskı uygulamamalı, sorunları içtenlikle konuşarak çözme yoluna gitmelidir. Ergenlik döneminde çocuklara karşı hoşgörülü ve sabırlı olmalı, onların yeni bir kimlik kazanma çabalarını anlayışla karşılamalıdır. Çocukların görüşleri ve duyguları önemsenmeli, kendisine ait eşyaları olmalıdır. Aileler, çocuklar arasında ayrım yapmamaya, onları birbiriyle ve başka çocuklarla kıyaslamamaya, kardeş kıskançlığına yol açacak davranışlardan kaçınmaya özen göstermelidir. Eşler çocukların yanında tartışmamalı, birbirlerini boşanma ile tehdit etmemelidir. Kaçırılma ve taciz olaylarında, suçluların akraba ve yakınlar arasındaki şahıslar arasından çıktığını unutmayın. HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Anadolu’nun 1 birçok yöresinde yoğurtlu bulgur ya 2 da pirinç çorbasına 3 verilen ad... Yap 4 ma, etme. 2/ Motorlu araçlarda sar 5 sıntıyı en aza in 6 dirmeye yarayan 7 düzenek. 3/ Kuzu sesi... Otel, tiyatro 8 gibi yerlerde girişe 9 yakın geniş yer. 4/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir... Lifleri do 1 B A R R A K U D A kumacılıkta kullanılan bir 2 A V A L A L A Z bitki. 5/ Hak ve hukuka 3 R E Y A R A K A uygunluk... Tantal ele 4 E N P R İ M mentinin simgesi. 6/ Ana 5 MÜG E N A A T dolu halklarının en eski 6 U R L A GO ana tanrıçası... Tavana D OM asılan süslü aydınlatma 7 M A A D A A U R A aracı. 7/ Kuşbaşı doğran 8 I K T A 9H A R H A R Y A S mış koyun eti ve yufkayla yapılan bir tür kebap. 8/ Sahip... “Kışla ilgili” anlamında eski sözcük. 9/ Edebiyat, müzik ve plastik sanatlarda geleneklere bağlı kalma eğilimi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kuşbaşı et ve bulgurla yapılan bir yemek. 2/ Umman’ın plaka imi... Bir erkeğin nikâhsız olarak aldığı cariye. 3/ Trabzon’un bir ilçesi... Bir peygamber. 4/ Kumtaşı... Ege Bölgesi’nde taze sarı incire verilen ad. 5/ Satrançta bir taş... Argoda “fahişe” anlamında kullanılan sözcük. 6/ Bireyler arasında ortak simgeler sistemiyle gerçekleştirilen anlam ve bilgi alışverişi. 7/ Halk dilinde kırmızı pul bibere verilen ad... Kişiye ait, özel. 8/ Kuşbaşı et ve pirinçle yapılan bir tür börek... Azerbaycan’ın plaka imi. 9/ Temizlik işlerinde kullanılan bir toprak cinsi... Gümüş. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle