23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 30 MAYIS 2011 PAZARTES dishab@cumhuriyet.com.tr 10 DIŞ BASIN Batı, Saakaşvili’yi yeniden gözden geçiriyor ABD’liler Gürcistan Devlet Başkanı’nın giderek otoriterleştiğinin farkında ANDREY FEDYAŞİN ürcistan’ın başkenti Tiflis’te Mihail Saakaşvili’nin muhalifleri coplarla, göz yaşartıcı bombayla ve plastik mermilerle dağıtmasından sonra, “ahbap Mişa”nın en büyük parasal destekçisi olan ve ona geçen yıl 1 milyar dolar o... çocuğu. Fakat o, “yardım” yapmış olan Washington, bizim o... çocuğumuz”, Kafkasya’nın “bir numaralı demokratı” ifadesini kullanmıştı. Ne ile ilişkilerini yeniden incelemeye aldığını var ki, içinde açıkladı. ABD, bir ülkedeki yönetimi bulunduğumuz 21. desteklemekten vazgeçmesinin imkânsız yüzyılda böyle ifadeler olduğu, fakat orada olan bitene açık kullanmak, hiç de hoş Saakaşvili destek vermenin de hoş karşılanmayacağı karşılanmaz. “Son durumlarda, hep böyle yapar. ABD diktatör” ile “İlk Demokrat” Belarus yönetiminin Orta ve Güney Amerika’daki Devlet Başkanı Aleksandır Lukaşenko ile diktatörlerle ilişkisi de hep bu şekildeydi. Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili ABD Başkanı Roosevelt, bu konuda müthiş arasındaki farklar ne olursa olsun, muhalif bir formül geliştirmiş ve Nikaragua göstericilere yaklaşımları, birbirinin aynı. diktatörü Somoza hakkında Minsk’te 19 Aralık’taki devlet başkanlığı değerlendirmede bulunurken, “Evet, o, bir seçimleri sonrasında yapılanlar ile Tiflis’te Bir ‘Deja Vu’ Sendromu Daha ya da Filistinin Bitmeyen Çilesi... İsrailFilistin barışı kırk yılı aşkındır ne zaman gündeme gelse insan biz bu filmi kaçtır görüyoruz diye düşünmeden edemiyor. O kadar ki, sözü edilen barış görüşmelerinin hazırlanışı, belli bir noktaya geldikten sonra düzineyle bahaneyle rafa kaldırılışındaki benzerliklere bakıldığında birbirlerinin tıpatıp kopyası birer şablondan ibaret olduğunu görmek için kâhin olmaya gerek yok. Yakın tarihteki W. Bush’un iki Annapolis konferansı ve Başkan Obama’nın aynı yöndeki girişimlerine bakıldığında sözü edilen şablonu kolaylıkla görmek mümkündür. Ancak Başkan Obama’nın son girişimi W. Bush’un iki Annapolis konferansına göre, en azından görüşmelerin şansı açısından daha elverişli önkoşullarla başlamıştı. Netanyahu, Filistin otoritesi başkanı Mahmud Abbas’ın kolonizasyonun belli bir süre için dondurulması isteğini kabil etmiş, dolayısıyla da bu, görüşmelerin geleceği açısından umut verici olarak görülmüştü. Ne ki, ikinci konferansta Netanyahu bu konudaki moratoryumu uzatmayı reddederek barış görüşmelerinin sonunu getirmiş, zaten sorunun çözümüne pek hevesli olmayan W. Bush da çark edip İsrail’e hak vermiş ve barış, bilmem kaçıncı kez başka bahara ertelenmişti. Oysa bugün Netanyahu bir dizi yeni engellerle görüşmelerin başlamadan rafa kaldırılacak duruma gelmesini sağlamıştır. Aslında İsrail Başbakanı’nın Başkan Obama’nın 1967 savaşı öncesindeki sınırlar içinde Birleşmiş Milletlerce de kabul görecek bir Filistin Devleti’nin kurulması ile ilgili açıklamalarına Amerikan Kongresi’nde yaptığı konuşmada karşı çıkarak, onun da tıpkı W. Bush’un yaptığı gibi çark edip Başkan Obama’yı 1967 sınırları içinde, Doğu Kudüs başkentli bir Filistin devleti kurulması konusunda geri adım atmak zorunda bırakmıştı. Başkan Obama’nın sözlerinden birkaç gün arayla çark etmesinin nedenleri arasında o sıralarda toplanan ABD’nin en güçlü Yahudi lobi örgütü AlPAC’ın etkisinin rolü olduğu ise kimse için sır değil. Ancak Netanyahu’nun Obama’ya karşı sert çıkışı ve başkanın geri adım atması, kanımızca görüntüden ibarettir. Ayrıca daha çok da Netanyahu’nun bu kez barış konusunda fena halde zora düştüğünü göstermektedir. Zira sonbaharda toplanacak BM Genel Kurulu’nda bir Filistin devletinin kabul edilmesinin güçlü bir ihtimal olması da tıpkı Gazze’deki yönetimle Batı Şeria’daki Filistin otoritesi arasında varılan ‘birleşme’ kararı gibi aşırı sağ ve dinci partilerle olan koalisyonun çöküşünü hızlandıracağını gündeme getireceği İsrail Başbakanı’nın endişeleri arasında görünmektedir. Bütün bunlar İsrail Başbakanı Netanyahu’nun barış görüşmelerinin başlamasına bile ters baktığını göstermektedir. Gazze’deki Hamas yönetimi ile Ramallah’taki Filistin Kurtuluş Cephesi’nin birleşme kararını barış yönünde bir gelişme olarak görmek yerine yangına körükle gider gibi ‘Filistin otoritesi barış istiyorsa Hamas’la birleşme kararını yırtıp atsın’ diyen İsrail Başbakanı’nın salt bu bile, bırakın barışın sağlanmasını, barış görüşmelerinin başlamasına bile tahammülü olmadığını ortaya koymaktadır. Aklı fikri silah zoruyla ele geçirilen Filistin topraklarını ebediyen sahiplenmek olan bu tür bir başbakanla barış zor görünüyor. Ayrıca Netanyahu Hamas’ın Mısır’dan İngilizlerin karşı koymasına rağmen Filistini bölmek amacıyla Gazze’ye gelmelerinin yolunu açan, sonrasında da el altından İran’dan, Suriye’den yardım alarak ambargodan aç ve ilaçsız Gazze halkına yiyecek dağıtarak seçimleri kazanmasının ortamını hazırlayan sanki kendileri değilmiş gibi dün bizzat böldüklerine bugün birleştikleri için karşı çıkmaktadırlar. Ne ki kesin olan Başkan Obama’nın ‘Arap Baharı’ ardından gelmesi olası yeni Ortadoğu’da Amerikan çıkarlarının ‘Arap Baharı’yla yakınlaşmasını sürgit salt İsrail’in tutucu kesimlerinin düşüncelerine göre dizayn edilmesine izin vermesi, kuşkusuz, beklenemez. Diğer taraftan Filistin Devleti’nin BM tarafından üyeliğe kabul edilmesi de hafife alınmaması gereken bir gelişme olarak görünmektedir. Başkan Obama için Filistin Devleti’nin BM Genel Kurulu tarafından kabulünü veto etmesi ise uzak bir ihtimal olarak görünmektedir. Zira 1967 sınırları baz alınarak bir Filistin Devleti’nin kurulmasının bizzat Başkan Obama tarafından açıklandığı bilinmektedir. Kaldı ki Birleşik Devletler, BM Güvenlik Konseyi’nde Filistin Devleti’nin tanınmasını veto etse bile, 1950 yılında kabul edilen bir karara göre sürekli üyelerden birinin vetosuyla BM etkisiz kaldığı durumlarda Genel Kurula Güvenlik Konseyi’nin yetkilerini kullanma imkânı sağlamaktadır. Başkan Obama’nın barış girişimi, daha başında çıkmaza girmiş görünse de kaderi öncekilerden farklı olması güçlü bir ihtimal olarak görünmektedir. Obama henüz havlu atmamıştır. Bir Filistin devletinin eylülde BM Genel Kurulu’nda kabulüyle de barış girişimi ivme kazanacaktır. Barışın salt Filistin halkı için değil, İsrail halkı, dahası tüm Ortadoğu için de gerekli olduğu unutulmamalıdır. G ‘Son diktatör’ ile ‘ lk Demokrat’ Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko ile Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili arasındaki farklar ne olursa olsun, muhalif göstericilere yaklaşımları, birbirinin aynı. Minsk’te 19 Aralık’taki devlet başkanlığı seçimleri sonrasında yapılanlar ile Tiflis’te göstericilere yapılanlar arasında, hiçbir fark yok. Fakat Batılı ülkeler, bu iki olaya tamamen farklı tepkiler gösteriyor... göstericilere yapılanlar arasında, hiçbir fark yok. Fakat Batılı ülkeler bu iki olaya tamamen farklı tepkiler gösteriyor. Gürcistan’da 2013 yılında düzenlenecek olan devlet başkanlığı seçimlerinden önce yönetimin değişmesi, muhalefetin güçlenmesine ve toplumsal desteğini arttırmasına bağlı. Fakat bu da, şimdilik pek mümkün görünmemekte. Buna karşılık, Batı’da Saakaşvili’ye yönelik algılamada, son yıllarda ciddi bir değişimin olduğu izleniyor. Amerikalılar da, Saakaşvili’nin giderek otoriterleştiğinin farkında. Amerika ve Avrupa’daki bütün yayın kuruluşları, Gürcistan’ın Rusya gibi bir komşusu olmaması halinde Batı’nın Saakaşvili’ye yönelik tutumunun çoktan değişmiş olacağını söylüyor. ABD’de Saakaşvili’ye yönelik algılamalardaki değişiklik, sadece uzmanlar arasında değil, yönetim kademesinde de görülüyor. Rusya’nın tutumu... Nixon Araştırma Merkezi Müdürü Jackson Deal, şunları söylüyor: Şayet ABD’nin aynı anda hem Saakaşvili’yi koruyan durumda olma hem de ona bağımlı kalma gibi bir ikilemi olmasaydı, Gürcistan’ı da, Gürcistan’daki demokrasiyi de koruması, daha kolay olurdu. Rusya Başbakanı Putin’in ve Devlet Başkanı Medvedev’in Saakaşvili’ye yönelik kaba üslup kullanmaları, Saakaşvili’nin Washington’daki ve Tiflis’teki konumunu güçlendirmekten başka bir sonuç doğurmadı. Fakat, her şeye rağmen, Saakaşvili’nin Batı’dan beklediği desteği bulamadığını belirtmek gerekiyor. Saakaşvili, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un geçen yılki Tiflis ziyaretine büyük ümit bağlamıştı. O dönemde, Gürcistan’da muhalefet giderek güçleniyor ve Saakaşvili’nin çalışma arkadaşları, birer birer ondan uzaklaşıyordu. Bu şartlarda Clinton’dan destek açıklamalarının gelmesi, iktidarın taze hava almasını sağlayacaktı. Gürcistan yönetimi, Clinton’ın Abhazya ve Güney Osetya’dan “Rusya’nın hukuka aykırı şekilde işgal ettiği Gürcü toprakları” şeklinde söz etmesi halinde, ziyaretin başarılı geçmiş sayılacağını açıkça söylüyordu. Gelgelelim Clinton, sadece “Rus askerlerinin Abhazya ve Güney Osetya’da bulunmasını onaylamıyoruz”, ve “biz, Rusya ile birlikte, Minsk Grubu bünyesinde çalışıyoruz. Fakat Rusya’yla biz, Gürcistan konusunda anlaşamıyoruz” gibi yuvarlak ifadeler kullanmayı seçti. Clinton, ABD ile Rusya’nın yakınlaşma sürecine girdiğini fakat her konuda anlaşmalarının mümkün olmadığını belirtmekle yetindi. Hiç şüphe yok ki Clinton, benzer bir ifadeyi, ABD’nin İsrail, Almanya veya Fransa ile ilişkilerini de anlatmakta kullanabilirdi. Rusçadan çeviren: Deniz Berktay (Rus resmi haber ajansı RİA Novosti, 25 Mayıs 2011) ENRICO FRANCESCHINI (*) aily Mail ve Daily Mirror’ın efsanevi kurucusu Alfred Harmsworth, editörlerine “Herhangi birinin bir kenarda saklamak istediği haberdir, geriye kalan reklamdır” diye anlatıyordu. Skandal içerikli magazin haberlerine yer veren tabloid gazeteciliği keşfetmişti. Harmsworth’un öteki dünyadan kopup gelen taşkın kahkahası, İngiltere’de enformasyonun sürüklendiği paradoksun karşısında çınlıyor. Birleşik Krallık’ta yürürlükte olan bir yasa maddesi, iki haftadır gazetelerin ve televizyonların bir reality şovunun yıldızı ile birlikte olan ünlü İngiliz futbolcunun eşini aldatmasının öyküsünü okurlarına ve izleyicilerine anlatmayı engelliyor. Bu futbolcu ailesinin, sponsorunun, hayranlarının belki de antrenörünün olan bitenden haberdar olmaması için elinden geleni yapsa da, bu öykü sosyal iletişim sitesi Twitter’a yansıyor. Ünlü futbolcunun eşini aldatmasından haberdar olan on binlerce kişi, bu ilişkiyi tartışıyor. Geçtiğimiz cumartesi günü İngiltere’deki futbol sezonunun son karşılaşmasında futbolcu sahada, eşi de tribündeyken takımın taraftarları 90 dakika boyunca sporcunun ünlü şov yıldızı ile yaşadığı kaçak aşk konusunda seviyesiz sözler söylüyor. En sonunda konu İngiliz parlamentosuna geliyor. Bir milletvekili ünlü futbolcunun ismini açıklayınca televizyonlar ve geleneksel gazeteler de futbolcudan söz etmeye başlıyor. İnternet çağında sansürün işlemediğinin ve işleyemeyeceğinin en son kanıtı, İngiliz futbolcu ile reality şov yıldızı sevgilisinin aşk öyküsü. Bilgisayar ya da cep telefonundan gönderilen 140 farklı karakterde D İngiltere’de ünlü bir futbolcunun bir realite şov yıldızıyla yaşadığı yasak aşkın internete düşmesi tartışmaları alevlendirdi Twitter döneminde özel yaşam tepki verip vermeyeceğini soruyor. Futbolcu ünlü bir avukata başvurarak özel yaşamı adına gazetenin basacağını duyurduğu haberin yayımlanmasını mahkeme kararı ile önlemeye çalışıyor. Ancak İngiltere’de özel yaşamı dikkate alan yazılı bir kural yok. Kraliyet ailesinin çarşaf altı skandal haberlerini anımsamak yeterli. İngiliz yargı sistemi bir süredir Avrupa anlaşmasının asın özgürlüğüne dair bireylerin özel yaşamlarına saygı değişen kurallar... konusunda değinen 8. maddesini geniş çapta yeniden yorumlamak Kuzey Afrika ülkelerindeki gibi ve düzenlemek amacıyla bir diktatör yönetimlere karşı çalışma yürütüyor. yürütülen bir mücadeleye eşlik Özel yaşamları açığa etmiyor ama İngiltere gibi bir üçük çıkan bireyler ünlü demokraside basın kişiler, futbol, şov ya özgürlüğüne dair kuralların bir haber da finans dünyasının ne yönde değiştiğine işaret nasıl oldu da ünlü isimleri olunca ediyor. Bir anlamda tüm Twitter’da 80 bin ekonomik gelir Batı açısından yeni ve eski medya organları, özel iletiye konu oldu? düzeyi yüksek olan yaşam ve enformasyon Her 5 saniyede bir, kişiler, özel yaşamlarını hakkı arasındaki ilişkilere bir kişinin Giggs ile korumak adına yönelik bir ders. Thomas arasındaki avukat tutabiliyor Öykü Big Brother adlı şov ve oldukça masraflı programının galibi model ilişkiden davaları Imogen Thomas’ın ünlü haberdar göğüsleyebiliyor. futbolcu ile yaşadığı gizli olduğu Sonuçta mahkemeye aşkı tabloid İngiliz gazetesi başvurarak özel sanılıyor. Sun’a astronomik bir ücret yaşamı korumak adına karşılığında anlatması ile bir engelleme talebinde başlıyor. Neden böyle bir karar bulunmak da mümkün. aldığı onu ilgilendirir: Belki Yasalar medya organlarına kendisine kötü davranıldı, alay mahkemeden haberin edildi, unutuldu… Sun’ın, engellenmesini isteyen kişinin kim Thomas’ı konuşması için olduğunu söylemiyor. Bu açıdan desteklediğine şüphe yok: Bu Giggs, kendini güvende hissediyor. türden renkli magazin haberleri Imogen Thomas’ın Giggs’le için bulvar gazeteleri ödeme yaşadığı ilişki konusunda röportaj yapıyor. Ancak söyleşiyi yayımlamadan önce gazete Giggs’i vermeden önce ABD’ye göç etmesi, ilişkilerini anlattığı arayarak haberin çıkacağını, bir ileti trafiğini yöneten Twitter, Tunus, Mısır, Suriye ve “Arap Baharı”nın değişime sürüklediği başka ülkelerde kıyımların sorumlusu rejimlerin peçesini düşürdü. Ortadoğulu “tweet” sansüre karşı yürütülen dramatik bir protestoydu. İngiltere’deki olay ise yeni iletişim teknolojileri karşısında bireyin gülünç duruma düşmesi ve çaresizliğinin ifadesi. söyleşiyi bir Amerikan gazetesine verdikten sonra da yaşamına okyanus ötesinde ABD’de devam etmesi beklenirdi. Ancak beklenmedik bir şekilde bu aşk öyküsü Twitter’da son buluyor. Giggs’in Imogen’le yaşadığı evlilik dışı ilişkiyi sosyal paylaşım sitesi Twitter’a ilk kimin sızdırdığı belirsiz. B ‘Binlerce kişilik hücre gerek’ Sun’ın yazıişlerinde birçok kişi öyküden haberdardı. Küçük bir haber nasıl oldu da Twitter’da 80 bin iletiye konu oldu? Her 5 saniyede bir, bir kişinin Giggs ile Thomas arasındaki ilişkiden haberdar olduğu sanılıyor. Kaygılanan Giggs, avukatlarının Twitter’a karşı dava açmalarını istiyor. Twitter adına konuşan bir yetkili mahkum edilmeleri durumunda binlerce kişiyi kapatacakları bir hücreye gerek olduğunu söylüyor. Twitter’a kayıtlı olmayanlar da Google’da Giggs diye yazdıklarında İngiliz futbolcu ile Thomas arasındaki ilişkinin tüm ayrıntılarını görebiliyor. Online ansiklopedi Wikipedia’da Giggs’in biyografisinin değiştirildiği göze çarpıyor. Wikipedia’da İngiliz futbolcunun yaşadığı evlilik dışı ilişkinin yayımlanmasını engellemek için mahkemeye başvurduğu belirtiliyor. Cumartesi günü İngiltere liginin son karşılaşmasında evinde sahaya çıkan Giggs, takımı Manchester United taraftarlarının tribünde maçı izleyen eşinin önünde Thomas’la yaşadığı ilişki K konusunda dile getirdiği seviyesiz sözleri duyuyor. Gazeteler, radyolar, televizyonlar yasaya uyarak şimdilik sessizliklerini koruyor. Ancak pazar günü İskoç gazetesi Sunday Herald birinci sayfasına Giggs’in fotoğrafını bastı. Gazetenin yayın yönetmeni, “Herkesin bildiği bir konuda bir gazetenin suskun kalması çok saçma” diye yazdı köşesinde. Bütün İngiliz basını Sunday Herald’a destek verdi. İnsan hakları uzmanı WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’ın avukatı Geoffrey Roberton Times’a yaptığı açıklamada, “Özel yaşam konusundaki yasa maddelerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Yazılı basına sansür getirilemez, gazeteler de internet medyası gibi özgür olabilmeli” diye yazıyor. İngiltere Başbakanı David Cameron ise geçtiğimiz pazartesi günü açıklamasında adaletsiz ve savunulamaz nitelikteki maddelerin hemen degiştirilmesi gerektiğini söyledi. Hemen ardından Belediye Meclisi’nde basın özgürlüğü konulu bir tartışmada milletvekili John Hemming, “Yeter artık, herkes Giggs hakkında konuştuğumuzu biliyor” dedi. BBC ve Sun milletvekili Hemming’in konuşmasına dikkat çekerek basına uygulanan sansürün kaldırılması amacıyla bir üst mahkemeye başvuru yaptı. Bir anlamda barajın kapakları açılıyor. Bulutların üzerinde Alfred Harmsworth’un ruhu gülümsüyor; “Haberler, herhangi birinin hep bir kenarda saklamak istedikleri” olsa da, internet çağında haberler, vatandaşların kontrolünde. (*) Enrico Franceschini: La Repubblica’nın Londra muhabiri İtalyancadan çeviren: Aslı Kayabal (La Repubblica, 24 Mayıs 2011) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle