25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon Y Giresun Y Ankara PB 25 30 28 27 31 31 30 22 20 23 20 20 25 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B PB PB B B B B B B B Y Y Y 25 24 19 30 31 28 27 31 25 25 21 16 17 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra PB AmsterdamPB Brüksel PB Paris PB Bonn PB Münih PB Berlin PB BudapeştePB Madrid PB Viyana PB 15 20 17 18 16 18 21 19 20 26 28 30 27 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y Y Y PB Y PB PB B PB B B B 22 25 21 24 26 16 26 37 22 31 23 34 33 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve yer yer çok bulutlu, Batı ve Orta Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun doğusu sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı kuzeydoğu kesimlerde 2 ile 4 derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. 24 MAYIS 2011 SALI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Mayıs GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Albay Dursun Çiçek ile ilgili neredeyse her iddiasında kendisiyle çelişti Baştarafı 1. Sayfada Oysa seçime adeta gaipten gelen kasetler yön veriyor. Şu gerçek yadsınabilir mi? Kaset darbeleriyle oluşacak parlamentoda, AKP çoğunluğuyla yapılacak yeni anayasa; ahlaksal, siyasal, demokratik içeriğiyle daha başlangıçta tartışılır, şaibeli bir anayasa olmayacak mı? Ne çare, gözleri kararmış. Tek başına iktidar olsun da ne olursa olsun! Demokratik kurallar çiğneniyormuş. Kaset şantajıyla bir parti (MHP) seçim barajının altına düşürülüyormuş ve bu, siyasal, toplumsal ahlaksızlığın dik âlâsıymış. İktidarın umurunda değil! MHP yöneticilerini hedef alan son kaset piyasaya sürüldükten, partinin altı önemli yöneticisi istifa ettikten sonra hükümet başkanından olayın asla kabul edilemeyeceğini ifade eden bir açıklama, bir konuşma beklerdiniz. Boşuna! Karşınıza bir AKP mitinginde olayı kınamak yerine; kasetlerle partiyi yerden yere vuran, MHP’ye oy vermemelerini dokunduran Başbakan RTE çıktı! Seçimden önce ve propaganda sürecinde sürekli MHP’ye saldırdı. Tek başına iktidar olmak, amaçları doğrultusunda istediği gibi bir anayasa yapacak yeterli çoğunluğu sağlamak için MHP’yi baraj altına düşürmeyi hedef aldı. Muradına kaset rezaletiyle ulaşacağını sanıyor. Seçimleri adil, tarafsız biçimde yapmakla görevli ve sorumlu Başbakan; kasetleri üreten kaynağın bulunması için devletin istihbarat organlarını harekete geçireceği yerde, olaya üstün körü bir yaklaşım sergiliyor. Güya kasetleri üretenlerin üzerine gidiyor. Raftaki yalancı dolmayı kimse yutmuyor. İnandırıcı olmaktan uzak. Polisin ve savcılığın gerekli araştırmaları yapmakta olduğunu içeren birkaç cümle söyleyerek asıl amacını gizlediğini sanıyor. RTE, sözüm ona Kürtleri koruyor. Geçmişin öyküleriyle CHP’ye vuruyor. Halkı aydınlatmanın peşinde. Oy derdinde. Altı üstü nedir açıklamadığı kimi belgelerle örneğin CHP’nin camileri ahır yaptığını… …Dışarıda basılmış Kürtçe kitapları, kuşku yok, Türkiye Cumhuriyeti’ne 28 kez isyan eden Kürt azınlığını kalkışmaya, isyana kışkırtan kitapları CHP’nin ülkeye sokturmadığını söylüyor. Neden bu yolu benimsiyor? CHP’nin mitinglerde yoksulluğu, işsizliği kalın çizgilerle açıklayan, yüzüne vuran söylemlerine doyurucu yanıtlar veremediği için… Üstelik siyasal ahlaka saygılı sözde muhafazakâr bunlar. Gerçekte bal gibi dini kullanarak siyasal rant elde etmenin peşindeler. Üstüne üstlük gizli ellerden gelen ahlakdışı davranışlara prim verdikleri gibi: Rüyalarda ölen liderlerinden talimat alıyor. İstihareye yatarak siyasal yol yöntem araştırıyorlar. Uydurma değil bu saptama. Dünden bugüne örnekleri aşağıda: (1) Geçen hafta yayımlanan bir habere göre; Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak; kahvaltıda buluştuğu gazetecilere: “Hocamız Necmettin Erbakan rüyamda ‘Teşkilattan ne haber’ diye soruyor, hep ‘teşkilat, teşkilat’ diyordu. Birinde ekip halinde toplantıdaydık. Aralarından sondajlama yöntemiyle seçilenlere, ‘falanca yere, filanca yere gittin mi?’ diyordu. Arkadaşların bazıları güç durumdaydı, gitmedikleri anlaşılıyordu” dedi. (2) 27.4.2007’de ANKA’nın verdiği bir haber; Emine Erdoğan’ın, eşi RTE’nin cumhurbaşkanlığının hayırlı olup olmayacağını saptamak için 23 kez istihareye yattığını öne sürüyor. İddiaya göre, hiçbirinde böyle bir kararın “aile” açısından olumlu olacağına dair bir ışık alamıyor. Uyandığında gördüğü rüyaların RTE’nin Çankaya’ya çıkmasının olumlu olmayacağı yönünde oluyor. Çocuklarının da genel kanısı budur. RTE, bu nedenle Çankaya’ya çıkmaktan vazgeçiyor. Bu iddia o tarihte Ankara Atılım Üniversitesi Halkla İlişkiler Başkanı Prof. Osman Özsoy’un haber7.com adlı internet sitesindeki yazısında yer aldı. Prof. Özsoy, istihare bilgisini “sağlam” kaynaklardan öğrendiğini belirtti ve RTE’nin “Çankaya’ya çıkmamı ailem istemedi” sözünü kanıt gösterdi. (3) Biliyorsunuz; gönülden kafadan bağlı olduğu Osmanlı padişahları RTE’nin “dedesi!”. Dedeleri de, İslamiyet gereği aptes alıp istihareye yatarak; “tereddütlü bir işin hayır mı şer mi getireceğini” saptıyor. Örnekler kitaplarda. Yeni bir ordu, Nizamı Cedit’i kuran, orduya gereklidir diye mühendis ve tıp okullarını kuran III. Selim gibi ileri görüşlü sayılan bir padişah; Fransız ihtilali günlerinde bir sadrazam (başbakan) seçecek. Kaymakam Paşa ile Şeyhülislamı çağırır. İkisi de sorumluluk yüklenmek istemeyince üçü de istihareye yatar. Sultan Selim’in rüyasına üç defa Serasker Hasan Paşa girdiğinden mührü ona gönderir. Hasan Paşa savaşta ölür. Yenisini nasıl bulmalı? Bu kez Selim; bütün Rumeli vezirlerinin adlarını bir torbaya koyup Hırkaı Şerif’in bulunduğu odaya gidip kura çeker. Sadrazamlığa Ruscuklu Hasan Paşa’nın adı çıkar. İşte dedeler ve torunları. Bir de tarih tekerrür etmez derler! Gizli tanık komedisi AL CAN ULUDAĞ ANKARA “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” iddialarıyla ilgili Albay Dursun Çiçek’in yargılandığı davada dinlenen gizli tanık “Efe”nin çelişkili ifadeler vermesi dikkat çekti. Dursun Çiçek’in Erzincan’daki Orduevi’nde bir grup subay ve dönemin başsavcısı İlhan Cihaner ile toplantı yaptığını iddia eden “Efe”, buna karşın denizci olan Dursun Çiçek’in o gün ‘yeşil’ renk üniforma giydiğini söyledi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün Dursun Çiçek’i olaydan önce görüp görmediğini sorması üzerine gizli tanık Efe, “Hayır, daha önce görmedim” dedi. Şengün’ün “O zaman Orduevi’nde gördüğünü söylediğin kişinin Dursun Çiçek olduğunu nereden bilyorsun? Ki tanımadığın bir insan” ifadesini kullanması üzerine Efe, Çiçek’i kendisine gösterilen fotoğraftan teşhis ettiğini aktardı. Bunun üzerine Şengün ise teşhis tuta YÜZ YÜZE FADE VERD HAT CE TUNCER Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in ıslak imzasının bulunduğu iddia edilen “ rtica ile Mücadele Eylem Planı” davasına devam edildi. Gizli tanık Efe’nin talebi üzerine izleyiciler ve basın mensupları duruşma salonundan çıkarıldı. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, yayınların ancak “gizli tanık Efe” ibaresiyle yapılabileceği uyarısında bulundu. Gizli tanık Efe, duruşmada mahkeme heyeti ile yüz yüze ifade vermek istediğini söyledi. Gizli tanık Efe, “Kimliğim deşifre olmayacaksa, avukatlar huzurunda da ifade verebilirim” diye konuştu. Dinleyiciler, basın mensupları salondan çıkarıldıktan sonra gizli tanık Efe, ifade verdi. iki yıl geçmiş, hâlâ birilerini teşhis ettiğini söylüyorsun ama üniformanın rengini hatırlamıyorsun” dedi. Kasetlerdeki Parmak zleri Düzeysiz tartışmaların ağır bastığı genel seçim kampanyasına şimdi de MHP’yi içinden karıştıracak kaset senaryoları hâkim oldu. Birileri, Bahçeli’nin genel başkanı olduğu bu merkez sağdaki partisini, sindirmek; seçimlerde ezberlerini bozmak için çalışıyor. 12 Haziran’a, üç haftadan az bir süre kala, Milliyetçi Hareket’i hedef tahtasına oturtan gizli elin sahibi kim olabilir? Kızmak gücenmek yok. Ben bu salvolar için AKP’yi işaret edenlere katılmayı düşünenler arasındayım. Çünkü, genel seçimler için başa güreşen iktidar ve ana muhalefet partilerinin hemen omuz başlarından onları izleyebilen örgütlü güç, Devlet Bahçeli’nin liderliğinde adam akıllı yenilenen ikinci bir merkez sağ partisi olarak adam akıllı mesafe aldı. Ondan sonra da bu yükselişin bedelini ödetme planı ortaya sürüldü. 9 genel başkan yardımcısı ve MKYK üyesinin, hem partideki görevlerinden hem de milletvekilliği adaylıklarından ayrılmış olmaları, MHP’nin, iktidar partisi ile kavgasına ara verdirtmek isteyenleri “mutlu edecek” bir gelişme değil midir? Benim bu doğrultudaki görüşlerimin daha kâğıda dökme fırsatı bulmadan yalanlandığını söylemek de, etik gazetecilik kuralına mesleğimin başlangıç yıllarından bu yana titizlikle uymuş olmamın yüklediği sorumluluğun gereği olmalıdır. O gereği yerine getirdikten yani Başbakan’ın kendisi ve partisinin kaset olaylarını düzenleyenlerle ilgileri olmadığını söylediğini yineledikten sonra, yine başa dönerek, MHP’ye bu karanlık senaryoyu yazmak isteyenlerin kim olduklarını perde önüne getirmenin baş sorumlusunun da elbette güvenlik güçlerini yöneten yürütme erki, yani “Hükümet” olduğunu tekrarlayacağım... Yürütme erkinin en önemli kollarından belki de birincisi olan İçişleri Bakanlığı’nın genel seçimlerde tarafsız bir Bakan’a bırakılmasına hükmeden anayasa, seçim ve siyasal partiler yasalarımız, elbette geçmiş dönemlerin birikimlerinin sonucu olan bir gereği yerine getirmek için hazırlanmıştır. Ne ki bu genel seçimi üstlenen AKP iktidarı ve onun başındaki Başbakan, o değişikliği yerine getirir gibi davranarak, üç tarafsız bakan yerine yıllardır kendi emirlerinde çalışan üç müsteşarı görevlendirmeyi yeterli bulduklarını göstermiştir. Böyle bir kompozisyon altında yapılacak seçimlerin ne ölçüde tarafsız ve adil olabileceğini tartışmaya açan DP Genel Başkan Vekili Salih Uzun, başta CHP, tüm partilerin bu şaibeli yarıştan çekilerek AKP’yi BDP ile baş başa bırakmayı önermektedir. İktidar partisi, bu güçlü önerinin hayata geçmemesi için, uzmanların “güçlü ve yetenekli bir kaynağın” işi olarak gösterdiği kasetçilerin kimliklerini saptayarak sorumluları adalete teslim edecek midir? Yoksa tıpkı 19 Aralık 2009 günü öğleden sonra televizyonların yayınlarını keserek duyurduğu, “Ankara Gölbaşı’nda iki araç içinde şüpheli kişilerin bulunduğu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast yapmak için sahte plaka taşıdıkları sanılan iki araç” haberinde dinlediğimiz o masalın bir yenisi ile mi tanıştırılacağız? O sonu getirilmeyen masalın çıkış noktasının ABD olduğu ve uydu üzerinden ulaştırıldığını unutmuş olanlar için CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in dünkü uyarısına kulak verelim: “Susmayın. Sustukça sıranın size geleceği sözünü unutmayın.” Yeni hedef Bakıcı Öte yandan Erzincan Orduevi’nde yapıldığı iddia edilen toplantıyla ilgili yürütülen soruşturmada gizli tanık Efe, savcılığa verdiği ek ifadede, söz konusu toplantıya şu an 23. Jandarma Sınır Tümeni Komutanı olan Tümgeneral Mustafa Bakıcı’nın da katıldığını iddia etti. Bakıcı, Şırnak’ta 12 PKK’linin çatışmada öldürülmesi nedeniyle bazı kesimlerin hedefindeydi. nağının savcıya verilen ifadeden 20 gün sonra olduğuna dikkat çekti. Bir süre duraklayan Efe, “Dursun Çiçek’i basından görmüştüm” diyerek sözü değiştirdi. Bunun üzerine Dursun Çiçek söz alarak “Peki o gün herkes resmi kıyafetli miydi” diye sorunca Efe, “evet” yanıtını verdi. Çiçek, kendi üzerinde ne renk üniforma olduğunu sorunca gizli tanık Efe, “yeşil” dedi. Çiçek’in “Denizciler ne zamandan beri yeşil giyiyormuş” demesi üzerine ise Efe, “Ben karıştırdım, beyaz” diye düzeltmek istedi. Çiçek ise araya girerek denizcilerin kışın beyaz değil siyah üniforma giydiklerini anımsattı. Gizli tanık Efe ise “Tam hatırlamıyorum” dedi. Bu duruma tepki gösteren Çiçek, “Aradan Sık sık ara verildi Duruşmada gizli tanık Efe’nin, 2009’da emniyette alınan ifadesini kabul ettiği öğrenildi. Gizli tanık Efe’ye sanıkların ve avukatların soruları sırasında ortamın gerildiği, sert tartışmalar yaşandığı öğrenildi. Tartışmalar nedeniyle duruşmaya sık sık ara verildiği görüldü. Dolandırıcılık davasında çarpıcı iddia Uzunkaya: Yeşil’i yakalayacaktık Haber Merkezi İzmir’de kendisini muhbir ve MİT’çi olarak tanıtıp, çok sayıda kişiyi dolandırdığı iddia edilen İrfan Erbarıştıran’la bağlantılı oldukları gerekçesiyle Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinden alınarak merkeze çekilen Celal Uzunkaya, ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ı yakalamak için operasyon hazırlığı yaptıkları sırada alındığını öne sürdü. Dolandırıcılık operasyonu sanığı Erbarıştıran ve Uzunkaya’nın da aralarında bulunduğu 7 kişinin yargılanmasına dün İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Elle tutulur bir delil yokken çete suçundan yargılanmasının gücüne gittiğini kaydeden Uzunkaya, “Birlikte yargılandığım istihbaratçı İrfan Erbarıştıran ile damadımı 6 bin Euro dolandırmış gibi görünüyorum. Böyle bir şey kabul edilebilir değil. Benim Erbarıştıran ve örgüt üyeleri ile 587 kez telefonla görüştüğüm iddia ediliyor. Böyle bir şey mümkün değil. Erbarıştıran’ı Yeşil ile ilgili yaptığımız çalışma konusunda uyardım. ‘Bak bu çok gizli bir çalışma, bir yerden sızarsa kötü olur’ dedim” dedi. ‘6 aydır çalışıyorduk’ Duruşmanın ardından gazetecilerin Uzunkaya’nın sözleriyle ilgili sorularını yanıtlayan Erbarıştıran, “Mahmut Yıldırım’ın yakalanması için 6 aydır çalışma yapıyorduk. Kendisinin yerini tespit edip yakalanması için çalışırken, beni cezaevine gönderdiler” diye konuştu. Delirecek gibiydi. Kahveye, birahaneye gidemiyordu. Arkadaşlarının, erkek dostlarının onun hakkında “karı parası yiyen, pezevenk herif” diye düşündüklerini biliyordu. Çok geçmedi, gördüğü hayaller Sultan’ın kocasını delirtti ve bir gün koskoca adam yolun başında yakaladığı zayıf, küçük bir kadın olan Sultan’ı yere yatırıp, boynunu ölesiye sıkmaya başladı. Bir yandan da sürekli söyleniyordu; “Orospu karı, orospu karı!..” O gün Sultan kocasının elinden zor kurtuldu ve kararını verdi. Ne olursa olsun, artık bu adamı eve sokmayacaktı. Sokmadı da. Komşular, akrabalar laf getiriyorlardı. Kocası iyice düşmüştü. Birahanelerde sabahlıyor ve “beni bu hale o orospu karım soktu” diye her önüne gelene hep aynı şeyi anlatıyordu. Sultan oralı olmadı. Çocuklarını akrabalarına bölüştürdü ve işine devam etti. Sonra bir gün bir gece vakti, bir adam E5 yolunda ilerlerken ona bir araba çarptı. Ölen, Sultan’ın kocasıydı. Çok sarhoştu ve hâlâ karısının orospu olduğunu düşünüyordu. Polis, sol görüşlü öğrencilere biber gazı ve copla müdahale etti. Üniversitede dersler iptal edildi. (VEDAT ARIK) YTÜ’de çatışma: 12 gözaltı, 3 yaralı AL AÇAR Hayat Akıp Giderken... Baştarafı Arka Sayfada Sultan’ın kocası önce bu teklifi kendine yediremedi, ama hayat gelip dayattı ve karıkocanın evdeki rolleri değişti. Sultan bu işten memnun kalmıştı. İşten geldikten sonra kendi evinde hiçbir iş yapmıyordu. Kocası yeni doğan çocuğun altını değiştiriyor, mamasını yapıyor, diğer üç çocuğun karnını doyurup okula yolluyor ve akşamüstü eve dönen Sultan’ın kahvesini ayağına götürüyordu. Sultan da evlerinin yakınındaki Büyükçekmece Gölü’ne baka baka kahvesini içiyordu. Günler böyle geçerken Sultan’ın kocası garip hayaller görmeye başladı. Karısının her sabah aslında temizlik yapmaya değil, orospuluğa çıktığını düşünüyor ve hiç durmadan karısıyla yatmak isteyen yüzlerce erkeği sıra beklerken görüyordu. 3, 4, 7, 10, 11, 13, 25, 33, 35, 38, 44, 45, 47, 51, 54, 59, 61, 63, 64, 69, 73, 79 On Numara çekildi Yıldız Teknik Üniversitesi’nin (YTÜ) Beşiktaş’taki yerleşkesinde okul dışından geldiği ileri sürülen Anadolu ğrencilerini Gençlik Derneği üyesi bir grubun Fetih kutlaması yapması vermediler na tepki gösteren Bunun üzerine sol görüşlü öğüniversite yönetimi Olayların arrencilere polis ve polisler öğrencimüdahale etti. lerin bulunduğu sıdından bir grup Polisin attığı gaz nıfın önüne gelerek öğrenci polis mübombası kapsüdışarı çıkmalarını dahalesini ıslık ve istedi. 67 öğretim lünün öğrencilere isabet etmesi soalkışlarla protesto üyesinin öğrencilenucu 3 öğrenci ri vermek istemeetti. Sanat Tasayaralandı. Olaymesi üzerine polis rım öğrencisi bir larda 12 öğrenci kimsenin gözaltına gözaltına alındı, grup da, dans gös alınmayacağı gadersler ve sınavterisiyle polis mü rantisini verdi. Öğlar iptal edildi. renciler hocaları ile dahalesine tepki “Fetih Haftabirlikte dışarı çıktı. gösterdi. sı” kapsamında Öğrenciler adına oditoryumda etbasın açıklamasını kinlik yapmak isteyen Anadolu yapan Erdem Aslan, “İmaGençlik Derneği üyesi öğren mın ordusu bugün üniversiciler ile solcu öğrenci grubu temizde bize saldırmıştır. arasına giren polis, sol görüş Arkadaşlarımızı laboratulü öğrencilere biber gazı ve var ve dersliklerden almışcopla müdahale etti. Bir süre lardır” diye konuştu. Eğitim sonra polisin üniversiteden Sen’den yapılan açıklamada da çıkması için yeniden toplanan “Polis ve gaz bombaları busol görüşlü öğrenciler dekan gün eğitimi durdurdu. Bu lık yolu üzerine barikat kurdu. kabul edilemez” denildi. Polis öğrencilere yeniden müdahale etti. Mimarlık Fakültesi’ne doğru kaçan öğrenciler kendilerini girdikleri bir sınıfa kapattı. Ö YASADIŞI D NLEME DD ASI Baransu davasında 4 askere hapis VAN (AA) Gazeteci Mehmet Baransu ve eşinin, “terör örgütü PKK üyesi gösterilerek” alınan mahkeme kararı doğrultusunda dinlendiği iddiasıyla görülen davada, aralarında eski İl Jandarma Alay Komutanı Albay Vecihi Halil İyigün’ün de bulunduğu 4 asker, 5 yıl 10’ar ay hapise mahkum oldu Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanıklar Albay İyigün, eski İl Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Burhan Erol, Jandarma Astsubay Muharrem Yaşar ve Uzman Çavuş Murat Gürsoy, “Haberleşme hürriyetini ihlal ve görevi kötüye kullanma” ile “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 5 yıl 10’ar ay hapse çarptırıldı. Uzman çavuş Osman Berk ile eski PKK itirafçısı ve Abdulkadir Karataş’a ise 2 yıl 6’şar ay hapis cezası verildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle