25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MAYIS 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER 13 MEDYADAN Ş KÂYET B R GRUP KÖŞE YAZARIYLA TOPLANTI YAPAN KILIÇDAROĞLU: Mitinglerinden görüntülerin çok az kullanıldığını söyledi. Oysa Erdoğan’ın mitinglerinin neredeyse tamamı pek çok kanalca yayımlanıyor. Medya sadece Erdoğan’la polemiklere yer veriyor. Oysa mitinglerde durmadan CHP’nin projelerini anlatıyor! ÖCALAN LE PAZARLIK 45 ay kadar önce ziyaretime geldi. Başbakan’ın bilgisi dahilinde geldiğini söyledi. Genel başkanlığımı tebrik için geldi. Öcalan ile MİT mi görüşüyor, başkaları mı bilmiyorum. Hükümet, kapalı kapılar ardında sürdürülen gizli görüşmeler, yapılan pazarlıklar konusunda bize hiç bilgi vermiyor. Karanlık bir alan orası. Dış politika da... Bunlar oysa ulusal konularımız. Başbakan, Baykal’a kaset şantajını yapanların araştırılması konusunda MİT’e emir verdiği söylemişti. Oysa daha o sıralarda aldığım duyumlar, böyle bir emrin gitmediği yolundaydı! Silivri Başbakan’ın özel hapishanesi ORHAN BURSALI Bitmeyen Kavga Muhalefetin, propagandasını iktidar üzerinden yürütmesi, iktidara yüklenmesi, onun uygulamalarını eleştirmesi şaşırtıcı değil. Muhalefetten dev projeler, sorunları nasıl çözeceğine dair kesin açıklamalar beklemek bana göre biraz garip. Muhalefet partileri elbette iktidarın yaptıklarını, söylemlerini, düşüncelerini eleştirecek ve bunların ülkeye zarar verdiğini, kendileri iktidar olurlarsa çok farklı şeyler yapacaklarını söyleyecek ki oy alabilsin. Dünyanın herhangi bir yerinde iktidarın politikalarını çok beğendiğini, takdir ettiğini söyleyerek muhalefet yapan parti duydunuz mu? O zaman zaten doğal olarak muhalefet yapmazsınız, iktidara destek veren bir parti olursunuz. Ama iktidarın muhalefet üzerinden, onları eleştirerek, ülkenin önünü tıkadıklarını iddia ederek propaganda yürütmesi bana daha da garip gelmeye başladı. İki dönemdir çoğunlukla iktidar olan bir partiye Meclis’teki soru önergeleri bile kale alınmayan muhalefet nasıl engel oluyor, Türkiye’nin önemli konularında önünü nasıl tıkıyor, bunu anlayabilmiş değilim. Hatta 60 yıldır doğru dürüst iktidar olmamış partilerin gizli iktidar olmakla suçlanması nasıl anlaşılır, onu hiç bilemiyorum. Eğer Türkiye’nin bugün geldiği durumla ilgili suçlanacak birileri varsa herhalde o da merkez sağ partiler ve onların destekçileri, kadroları olabilir. Kavga üzerinden siyaset yapmak, Türkiye’deki çatışmalar üzerinden politik söylem geliştirmek bu ülkede geçmişte çok büyük bedellere mal oldu. Ne yazık ki bu anlayıştan vazgeçemiyoruz. Çünkü yalnız siyasette değil hayatımızın her alanında, birbirine diş bileyenler, kendi başarısızlığından başkalarını sorumlu tutanlar fırsatını bulduğu anda onları ortadan kaldırmaya girişiyor. Keskin saflara ayrılmış bir ülkenin kimi iktidar seçtiğinin bence fazla bir önemi yok. Çünkü bu ortamda kim iktidar olursa olsun bu keskin ayrışmadan geleceğe güvenle bakan, dünyayla rekabet içine girebilen, kendi imkânlarından daha güzel, daha gelişmiş bir ülke yaratamaz. BAŞBAKAN’IN ‘O B R ALEV ’ SÖYLEM Başbakan meydanlarda Aleviliğimi, Tunceliliğimi gündeme getiriyor ikide bir. Bu bir ayrımcılıktır! Halkı SünniAlevi diye ayırarak oy toplamaya çalışıyor. Bana soruyorsunuz, neden miting alanında buna yanıt vermiyorsun diye... Ben etnik ve dini ayrımcı değilim. Herkesin CHP’siyiz diyoruz, bu yolla oy toplamayı reddediyorum. Başbakan’ı kınamak ve benim yerime yanıt vermek, demokratların, demokrasiye inanmış yazarların görevidir, benim değil. Yanıt versem ben de ayrımcılık yaparım, oysa birleştiriciyiz biz... Başbakan durmadan geçmişi karşımıza çıkarıyor, geçmişi bile değerlendirecek bir birikimi yok... Bir grup köşe yazarının katıldığı toplantıda partisinin “Eğitim Raporu”nu açıklayan CHP Genel Başkanı, toplantının siyasi sohbet bölümünde, İstanbul’da birinci parti çıkma olasılığının yüksek olduğunu açıkladı. Türkiye’den aldığı izlenimleri paylaştı, “CHP’nin puanları artıyor, AKP’nin eksiliyor” dedi. MİT Müsteşarı’nın “Başbakan’ın bilgisi içinde” kendisini ziyaret ettiğini söyledi. Öcalan ile yapılan gizli görüşmeler, Kürt sorununda iktidarın yeni yaklaşımı ve dış politikadaki gelişmeler hakkında muhalefetin asla bilgilendirilmediğini söyledi. Başbakan’ın Baykal’a yapılan kaset şantajcılarının bulunması için “MİT’e talimat verdim” açıklamasının yalan olduğunu, böyle bir emrin verilmediği duyumunu aldığını söyledi... Ayrıca “Silivri, Başbakan’ın özel hapishanesi” dedi.. İşte, sorulara verdiği yanıtlar ve Kılıçdaroğlu’ndan güncel konulara ilişkin 8 konu başlığı ile ilginç saptamalar... Seçimlere üç hafta kala, bugünlerde Doğu ve Güneydoğu ve Orta Anadolu’da kentlerde mitingler yapacak. Kalan günleri, en çok milletvekili çıkaran, İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir gibi büyük illere ayıracak. İstanbul’da çeşitli ilçelerin yanı sıra, iki büyük miting planlıyor. İzmir’de önce ilçelerde, sonra da merkezde büyük bir miting planlandı. Ankara da öyle. Bağcılar’da, ki AKP’nin kalesiydi, pazar günü görülmemiş bir kalabalık toplanmıştı. Bağcılar ve İstanbul’da gördüğü ilgi, Kılıçdaroğlu’na İstanbul’dan birinci parti çıkma konusunda güçlü bir olasılık ve umut verdi. 39 il ve 45’ten fazla ilçeden izlenimi: Pek çok ilde, önceki seçimlerde çıkartamadıkları milletvekillerini alacaklarını söyledi. Mesela Elazığ! Hatta Batman, Siirt’ten bile umutlu! Seçmende eksen kaydı, bir kırılma oldu! CHP YÜKSEL YOR Meydanlar gençler ve kadınlarla dolu. Gençler ummadığım ölçülerde siyasete meraklı. Bu gelecek için umut verici! Bir de kadınlar ön saflarda ve çok sayıda! Çok sevindirci! Bu iki grup sayesinde de oylarımız tırmanıyor! Eğer sağlıklı olarak seçimlere kadar götürebilirsek bu çalışmaları iyi bir sonuç alacağız... GENÇLER VE KADINLAR ÖZEL HAP SHANE Başbakan’ın, Çanakkale’de ayağa kalkmayan general Engin Alan konusunda “hak ettiğini buldu” sözleri gösteriyor ki, Silivri Başbakan’ın özel hapishanesi!.. Engin Alan’ın tabii ki kalkması gerekiyordu. TOBB’deki toplantıda beni de “Başbakan salona girdiğinde Kılıçdaroğlu ayağa kalkmadı” diye eleştirdiler. Ben Başbakan’ın bürokratı değilim. Niye ayağa kalkayım? Kalksaydım Başbakan’ın bürokratı olurdum! Yanımıza geldiğinde ayağa kalkıp tokalaştık. SEÇ M GÜVENL Ğ Yüksek Seçim Kurulu’na iki kez başvuruduk, dedik ki, her sandığın sonucuna ilişkin tutanağın resmini internetten yayımlayın. Herkes hem görür hem de araştırmacılar bundan yararlanır, ayrıca seçimlerin saydam olmasını sağlarsınız. İki kez reddedildi bu öneri. Biz parti gövrevlilerimizle ve binlerce gönüllümüzle birlikte, ıslak imzalı sandık tutanaklarının il merkezlerine teslim edilmesini sağlayacak bir sistem kurduk. Referandumda bunu yüzde 65 oranında gerçekleştirdik. Yüzde yüz olmasa bile büyük oranda bunu sağlayacağız ve sonuçlarla kontrol edeceğiz.. AKP’liler ‘Güçbirliği’ne saldırdı İstanbul Haber Servisi Eyüp’te Güçbirliği gönüllüleri, önceki gün İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Çetin Doğan’ın seçim bürosuna geldiği sırada, AKP’lilerin önce sözlü saldırısına uğradı. Tartışmanın büyümesi üzerine AKP İslambey Seçim İrtibat Bürosu’ndan elinde bıçakla çıkan bir kişi, Bülent Taşdemir, Naki Yılmaz, Ergün Öztürk ve Talip sönmez’i çeşitli yerlerinden bıçakladı. Saldırganlar, seçim otobüsünü de tahrip etti. KASETLER BULMAZLARSA Ş N Ç NDELER İktidarın bu şantaj kasetlerini yapanları bulup ortaya çıkarması gerekir. Sanal âlemde bunu yapanları bulmak sıradan bir olay. Yapanlar bir “parmak izi” bırakıyor. Eğer bulmazsa, demek ki işin işinde parmağı var iktidarın. Baykal da bunu açıkladı. Özel hayatın gizliliği konusunu hem anayasa maddesi yapıyorsunuz, hem de bu konuda parmağınızı kımıldatmıyorsunuz, üstelik meydanlarda bundan oy koparmaya çalışıyorsunuz... MHP’nin baraja takılma sorunu yaşayacağını düşünmüyorum. Önder’in seçim aracı taşlandı İstanbul Haber Servisi Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku İstanbul 2. Bölge Milletvekili adayı Sırrı Süreyya Önder’in seçim aracı Bayrampaşa’da bir grubun taşlı saldırısına uğradı. MHP seçim bürosunun önünden geçtiği sırada önü kesilmek istenen araç taşlandı. Aracın camları kırılırken, içerisinde bulunan bir kişi de yaralandı. Blokun Yalova Milletvekili Adayı İhsan Coşkun’un da seçim bürosuna önceki gece taşlı saldırıda bulunuldu. NSANL ARIMIZI HAREKETE GEÇ RECEK, TOPLUMSAL ETK GÜCÜNE SAH P POL T KA OLUŞTURMA AK TÖRLER NEREDE? ir sosyopolitik anlam taşıyıcılık yönünden her milletvekili (ya da parlamento üyeliği) seçimi önemlidir. Toplumsal yönlenmeleri kuvvetli bir demokratik gelenekten temellenmeyen toplumlardan ise her seçimin sonucunda bir dönüşüm beklenir. Buna karşılık, demokrasi tabanı sağlam bir Hollanda’da, bir İngiltere’de, bir İsveç’te, hatta biraz daha sancılı sosyal sorunlar yaşanan bir İtalya’da seçimlerin sağa sola yalpalanmalarının yol açtığı çok kuvvetli sosyal değişim durumlarına, toplumsal yaşamda yenilikçi şekillenmelere götürmesi beklenmez. Oysa Türkiye’mizde, toplumsal devinme eğrisinin genel biçimi ve ayrıntılı görüntüsü seçimlerin sonuçlarıyla belirlenir. Buna göre her seçim kritik önem taşır. Önümüzde sadece birkaç hafta kaldı. Bu türden bir kritik yeni seçime gidiyoruz. Ama sanki gitmiyor gibiyiz. İnsanlarımız birer köşede sinmiş ve pısmış kalmış. Onları harekete geçirerek siyasal partiler, toplumsal etki gücüne sahip politika oluşturma aktörleri nerede? Adına kısaca medya denen yazılı, görsel basınyayın organları ne yapıyor? Siyasal partiler hangi durumda? Her şey aşırı kontrollü bir sükunet içinde akıp gidiyor. AKP iktidarı irili ufaklı patlaklar verip duruyor, ancak garip bir yurttaş duyarsızlığı bu aykırılıklara, tutarsızlıklara ve gaflara ilgisiz kalmasına yol açıyor. Böylece mevcut iktidar bu akışın genel sükunetinden çok keyif duyuyor. Medyayı tek sesli iğrenç bir koro halinde bağırtıp çığırtarak, ekonomi başta olmak üzere B Seçime birkaç hafta kaldı ama.. toplumsal yaşamın öğelerinin bütününde işlerin yolunda gittiğini söyletiyor. Aksini düşünenlere ve bunların dile getirilmesine hiç tahammülü yok. Sindirici, susturucu hatta yok edici bir kararlılıkla üstüne gidiyor. Ekonominin gittikçe büyüyen cari açık olgusuyla sergilenen zafiyeti ortadadır. Bu durum, ayrıca üretim darlığını, hovardaca bir ithalat esnekliğini gizlemek için yapay gündemlerle insanların dikkatini kaydırıyor, uyuşturuyor. Öte yandan, sosyokültürel yaşamda her türlü hukuk dışılığın kullanılmasıyla toplumun ürküntüye sevk edilmesi, birbirinden garip isimli davalarla düşünen kesimler üzerinde baskı yaratılması, günümüz iktidarının gündelik uygulamaları arasında yer alır oldu. Bu alanda bir tek adam diktalığını düşündürten garip eylemler birbirini kovalıyor. Önümüzdeki seçimin sonuçlarına bağlı olarak bu alabildiğine olumsuz eğilimlerin devam etmesine olanak verilip verilmeyeceği, kafaları gittikçe daha fazla meşgul ediyor. 12 Haziran seçiminin olağanüstü kritik niteliği de zaten buradan kaynaklanıyor. Ancak bu çok aşikâr olumsuzluklar, edilgenlikler, aykırılıklara karşın birkaç hafta gibi az bir zaman kala toplumda bir bağlaması çok anlamsız ve sakıncalı olacak. Bu yazı dizisinde bazı sayısal verilerden de yararlanılarak umutsuzluğa ve umarsızlığa karşı çıkmanın yolları tartışılacaktır. Son 60 yılın çizgisi Toplumsal dengeleşmede hakkaniyetin çiğnendiğine, insanlık ölçülerinin dışına çıkıldığına tarihin akışı içinde zaman zaman tanıklık edilmiştir. Hakkı yenenler, ezilenler ve sıkıntı yaşayanlar bunu bazen kaçınılmaz bir tecelli gibi görüp kabullenmişlerdir. Ancak daha seyrek durumlarda da olsa hak arayıcılığı ve ezilmişliğe karşı çıkış örgütlüörgütsüz protestolar biçiminde kendini gösterebilmiştir. Adına kısaca sol düşünce denen oluşumun ekseninde de hak arayışçılığı ve vicdanlı bir toplumsal yaşam sürdürme çabası yer almıştır. 19. yy sonrası politika felsefesi gelişmeleri de sol davranış biçiminde kendini göstermiş ve emekçiler katmanının ülke ve ülkelerin yönetiminde yönlendirici rol oynamalarına katkıda bulunmuştur. Daha ölçülü ve uzlaşmacı bir sosyal dengeleşme ve hakkaniyet arayışının temsilciliğini ise adına orta sol, demokratik sol denebilen sosyal demokrasi bağlantılı siyasal partiler yaygınlaşmış olarak yapmaktadır. Ülkemizde de Atatürk dönemlerin şeyleri değiştirici arayışların coşkusu ve bu doğrultuya yönelik sıcak bir ilgi henüz izlenemiyor. Muhalefet partilerinin seçim başlangıç havasına girmeleri de galiba epeyce gecikmeli oldu. Geride kalan çok dar zaman diliminde bir toplumsal uyanış heyecanının nasıl yaratılabileceği açıkçası pek belli değil. Tüm bu olgulara rağmen kesin bir umutsuzluk zinciriyle insanların kendilerini şimdiden SÜRECEK C MY B C MY B den bu yana siyaset platformunda yer almışlardır. Ancak 60 (altmış) yıl kadar önce iktidardan düşüp sonra bir kez daha orada olma şansını yakalayamamışlardır. 14 Mayıs 1950’de gerçekleşen ilk halka açık demokratik oylamalı seçimde ekonomik sağ eğilimli ve kırsal muhafazakârlık dayanımlı Demokrat Parti (DP) oyların yüzde 53’ünü almış; buna karşılık o dönemler için merkez sol niteliği taşıyan devletçiliğe dayalı bir CHP ise yüzde 40 dolaylarında kalmıştı. O dönemlerde geçerli yerel çoğunluk ilkesine dayalı seçim sistemi ile Demokrat Parti 487 milletvekilinin 416 gibi ezici bir çoğunluğunu ele geçirmişti. CHP ise sadece 69 milletvekili ile yetinmişti. 1954 seçimlerinde iki parti arasındaki oy farkı daha da açılmış (yüzde 58.4 ve yüzde 25.1), bunun sonucu olarak da milletvekili sayıları arasındaki fark da 503 ve 31 şeklinde kendini göstermişti. Demokrat Parti’nin zamanın akışı içindeki eylem yetersizlikleri ve ekonomide kendini gösteren darlık, 1957 seçimlerinde bu iki parti arasındaki farkı (yüzde 48.6 ve yüzde 41.4) gibi nispeten yaklaşık değerlere getirmişti. Milletvekili sayıları arasındaki fark da azalmış, 424’e 178 biçiminde kendini göstermişti. 19581959 kışında ortaya çıkan sosyopolitik tablo dramatik biçimde günümüzünkiyle benzerlik göstermektedir. Yakın çevre şakşakçılarının ve kontrol altındaki medya (60 yıl önce sadece yazılı, günümüzde görsel ve yazılı olarak) üzerinden iş çıkarı kovalayıcılarının ve genelde kuvvetliden yana olma dürtüsü taşıyan irdelemeci yetenekten yoksun zavallıların oluşturduğu bir yalakalık korosu, liderlerin akıl almaz biçimde başlarını döndürebilmişti; döndürebilmektedir. CHP önünde olaylı gösteri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İzmir’in Buca Belediyesi’ne iş yapan taşeron bir firmada çalışırken sendikal faaliyetlerinden dolayı işten atıldığını savunan Batıgül Tunç ile beraberindeki grup, CHP Genel Merkezi önündeki oturma eylemi yaptı. CHP Ankara İl Başkanlığı önüne yürümek isteyen gruba polis, biber gazı ve gaz bombası ile müdahale etti. Eylemcilerin polise taş attığı olayda bir polis yaralanırken 15 kişi gözaltına aldı. ADANA (Cumhuriyet bürosu) Seyhan Belediyesi İlköğretim Okulu’nun öğrenci dağılımını kontrolle görevli polis ekibinin geçişi sırasında, ara sokaklardan çıkan bir grup, ekip aracının geldiği yöne doğru bomba attı. Bombanın patlaması sonucu ölen ya da yaralanan olmazken, saldırganlar kaçarak izini kaybettirdi. Polis ekibine bomba atıldı Köprüde 36 kilo TNT bulundu MARDİN (AA) Bir ihbarı değerlendiren Nusaybin İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince, NusaybinCizre karayolu üzerindeki Söğütçay Köprüsü altında yapılan arama sonucunda 36 kilogram TNT patlayıcı ele geçirildi. Yapılan inceleme sonucu uzaktan kumandalı patlayıcıların sinyal kesici jammer cihazlarından etkilenmemesi için kumandasının kablo uzatılarak mesafenin dışına çıkarıldığı belirlendi. Alaycı diplomata kapı göründü ATİNA (Cumhuriyet) Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitrios Druças, hükümetin Türkiye politikası ile alay eden Vancouver Başkonsolosu Yorgo Aifandis’i disiplin kuruluna sevk etti. Druças’ın Başkonsolos Aifandis’i, geçici ya da daimi olarak görevden alınması istemiyle dışişleri bakanlığı disiplin kuruluna sevk etmesi, Yunan medyasında “diplomatları susturma çabası” olarak yorumlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle