25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MAYIS 2011 CUMA L L SEÇ ME DOĞRU 2011 CHP 1 vekille aradan sıyrılma hesabı yaparken Kürt ittifakı iddialı SAYFA 9 AKP Mehmet Mehdi Eker (Veteriner Hekim), Mehmet Galip Ensarioğlu (Müteahhit), Mine Lök Beyaz (Mimar), Mehmet Süleyman Hamzaoğulları (Doktor), Cuma çten (Ticaret), Oya Eronat ( nşaat Müh.), Mehmet Akın (Öğretim Üyesi), Muharrem Kurt (Eğitmen), Fatma Öncü ( nsan Kaynakları Yön.), Mustafa Elgörmüş ( ktisat), Eyüp Küçükçakmak (Bilgisayar Mühendisi) Salih Sümer (Siyasetçi), Hasım Özkoyuncu (Serbest), Daylan Karadaş ( şadamı), Vedat Şahbaz (Eczacı), Abdülmecit Tüt (Serbest), Melik Aykız (Esnaf), Derya Erdemoğlu (Mali Müşavir), Abdulselam Teğin (Emekli), Özcan Kılıçkap (Yönetici), Feyruz Yüksektepe (Serbest), Bahri Yaprak (Serbest) KIR 21 D YARBA AKP kredisini tüketti MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Tarihi değerleri, inançlar açısından kutsal mekânları, mağaraları, surları, köprüleri, medrese ve hanlarıyla “Müze Şehir” olarak adlandırılan Diyarbakır, hep olaylarla anıldı. Faili meçhul cinayetlerin, zorla yerinden ettirilmenin başşehri olarak bilindi. Bu kent, bu seçimlerin sonucunda Kürt sorununun çözümü konusunda çok şey bekliyor. Siyasi partiler de bu beklentiye paralel olarak söylemlerinde Kürt sorununu öne çıkarıyor. İlk dile getirilen ise sivil, demokratik, katılımcı ve yepyeni bir anayasa vaadi. BDP ve CHP, seçmenle temasında yeni anayasanın mutlak suretle tüm kesimlerin katkısıyla hazırlanacağını belirtiyor. AKP’nin de aynı söylemi kul lanmasına ihtiyatlı yaklaşılıyor. Onlara göre, AKP seçmeni iki kez kandırdı. 2002 ve 2007 seçimlerinde AKP’nin Kürt sorunu konusunda yarattığı suni çözüm algısı nedeniyle, bir tür pişmanlık yaşayan seçmen, AKP’nin kredisinin tükendiği görüşünde. Başbakan’ın “Kürt sorunu yoktur, Kürtlerin sorunları vardır” noktasına varması, büyük bir tepkiye yol açmış. Erdoğan’ın, bu söylemini onarmak için yardımcısı Bülent Arınç’ı bölgeye göndermesi de işe yaramamış gibi. Arınç’ın geçen hafta Diyarbakır’da, “1 Haziran’da Başbakan Diyarbakır’a geldiğinde çözüm konusunda herkesi tatmin edecek açıklamalar yapacaktır” sözleriyle Erdoğan’a ilişkin yeni bir beklenti yaratma çabası, AKP’yi seçmenin hış mından kurtaracak gibi görünmüyor. Zaten AKP’nin aday profili de tekrar edecek bir AKP iktidarının, Kürt sorununun çözümüne ilişkin seçmene umut vermiyor. Bu noktada AKP’nin ikinci sıra adayı Galip Ensarioğlu’nun da bazı ifadeleri AKP’ye bir tür uyarı ve itiraf niteliği taşıyor. Siyaseti yakından izleyen Diyarbakırlılar, Ensarioğlu’nun aday gösterildikten sonra bir Alman heyete yaptığı konuşmayı dikkat çekici buluyor. Zira Ensarioğlu bu konuşmasında özetle kendisinin, Erdoğan’ın sürekli dile getirdiği ve dolayısıyla da Kürtlerin temsilcileri olarak addettiği 75 milletvekili gibi Kürt sorunu konusunda sessiz kalacak bir kimse olmadığını, eğer Kürt sorunu konusunda taleplerini ve projelerini uygulamaya koyamazsa, o zaman bir dakika beklemeden vazgeçebileceğini işaret eden cümleler kullandı. Bu konuşmadan şu sonuç çıkıyor. AKP milletvekili adaylarına bile sorunun çözümüne ilişkin inandırıcı bir işaret vermedi. Tahminlere gelindiğinde blokun Leyla Zana, Şerafettin Elçi, Emine Ayna, Nursel Aydoğan, Altan Tan ve Hatip Dicle’den oluşan 6 bağımsız adayı Meclis’e göndermesine kesin gözüyle bakılıyor. Erdoğan’ın söyleminin oy kaybettireceği görüşünden hareketle, geriye kalan 5 milletvekilliğinden birini de CHP’nin kapması ve Salih Sümer’i yollaması, kalan 4’ünü de AKP’nin alıp Mehdi Eker, Galip Ensarioğlu, Mine Lök Beyaz ve Mehmet Süleyman Hamzaoğulları’nı TBMM’ye göndermesi olasılık olarak görülüyor. CHP BAĞIMSIZ Mehmet Selim Ensarioğlu (Müteahhit), Leyla Zana (Ev Hanımı), Nursel Aydoğan (Gıda Mühendisi), Emine Ayna (Ev Hanımı), Mehmet Hatip Dicle ( nşaat Mühendisi), Berat Kaya (Öğretmen), Şerafettin Elçi (Avukat), Altan Tan ( nşaat Mühendisi), Mehmet Tanrıkulu (Çiftçi) KÜRT BLOKU’NUN RAK B AKP Doku uyuşmazlığını BDP şemsiyesi çözdü ürt bloku AKP’yi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı sandığa gömmenin hesabında. Siyaseten tam olarak “doku uyuşmazlığı” kavramı ile açıklanabilecek cepheler, BDP şemsiyesi altında bir araya geldi. Bu birliktelikte hiç kuşkusuz uluslararası mekanizmaların da önemli etkisi var. BDP, KADEP ve HAKPAR yetkilileri açıkça dile getirmeseler de, kayıt dışı söylemlerinde ifade ettikleri ulusal ve uluslararası “Kürt dostu çevrelerin” ittifakın sağlanmasında önemli etki ve çabaları var. Yani artık sorun daha beynelmilel olacak. Eski KADEP Genel Başkanı olan BDP’nin desteklediği bağımsız adaylardan Şerafettin Elçi, ittifakın amacını “Bu blokun oylarının çok yüksek olması ve Başbakan’ın elindeki kozu alınarak ‘Bölgeyi siz değil, blok temsil ediyor’ dememiz lazım. Kader birliği yapan Kürtler, AKP’ye gereken cevabı vermeli” sözleriyle açıklıyor. Elçi, ittifakın ilkelerini ise 3 başlıkta aktarıp bunları da şöyle özetliyor: “Bu ittifak temel ilkeler üzerine kurulu bir ittifaktır. Şu an ittifakın içinde yer alan ve dışında kalan ama hepsinin de savunduğu ve benimsediği üç temel ilke bizi bir araya getirdi. Bunları, Kürt kimliğinin tanınması ve yasal güvenceye kavuşması, Kürt dilinin eğitim de olmak üzere özel ve kamusal alanda serbestçe kullanılması ve Kürtlerin kendi kendilerini yö K CHP D KKATLE ZLEN YOR C netebilecek bir özyönetime kavuşması. Özyönetim, halkın kendi yaşadığı bölgelerde yönetime katılması demek. Bunun değişik versiyonları olabilir. Eyalet de olabilir, özerklik de olabilir, federatif sistem de olabilir. Devletin sınırlarını bozmadan, devletin sınırları içinde kendi kendini yönetmesidir. Her siyasi hareket kendini geliştirmek yenilemek zorunda. Dindar kardeşlerimizi de ulusal özgürlük mücadelesi içine çekmek bizim görevimizdir.” HP Kürt sorunu konusundaki yeni tutumuyla temkinli bir ilgi uyandırdı. Kılıçdaroğlu yönetiminin sorunun çözümü için ortaya attığı “üçüncü yol” formülü henüz tam olarak ilan edilmese de partiden üst üste yapılan açıklamalar, bu konuda önemli bir açılımın habercisi olarak algılanıyor. CHP’nin Kürtçenin seçmeli ders olması ve demokratik standartların arttırılmasına paralel olarak bölgeye kamu yatırımlarının aktarılacağı yolundaki projeksiyonu, dikkatle izleniyor. CHP’nin birinci sıra milletvekili adayı eski bakan Salih Sümer, AKP’nin sahte bir inanç yaratarak insanların kafasını karıştırdığını belirtiyor. Türkiye’nin en önemli sorunu olan Kürt sorunu konusunda böyle bir yaklaşımın, barut fıçısına ateş atmak gibi bir şey olduğunu kaydeden Sümer, “Türkiye’nin en büyük sorunu Kürt sorunudur. Aş ve işten de önce geliyor. Yıllardır söylüyoruz, ama çözemiyoruz. Bunun önündeki en büyük engel de yüzde 10 barajıdır. Halk bugün BDP’ye bir şey sormuyor. Eğer baraj düşürülür, BDP ciddi bir parti olursa halk onu da sorguya çeker. Kürtlerin önündeki yasak kalkarsa Türkiye rahat bir nefes alacak. Diyarbakır CHP’nin kalesiydi. Yanlış uygulamalardan dolayı MHP’nin altında oy aldık geçmişte. Halk bize çok ilgi ve teveccüh gösteriyor. En ufak bir tepki yok. CHP yine kendisine ait olan eski siyasal alanlarına dönüyor. Halk çok şey bekliyor. Kime sorsanız burada CHP’siz bir çözüm olmaz diyor. Dolayısıyla bize de çok iş düşüyor” diyor. Sorunun çözümsüzlüğü nedeniyle yaşanan gerginliğe açlık ve sefaletin de eklenmesiyle halkın tamamen çaresizleştiğini dile getiren Sümer, bazı özel örneklerle dramı gözler önüne seriyor: “Bir arkadaşımın 22 çocuğu var. 22 çocuğa birden ayakkabı, gömlek alması ne demek. Bizlerle batıdakileri bir tutmamak gerekiyor. Çocuklar ölüyor, bu sıkıntıların sorumlusu kim? AKP ‘Kürt sorunu yok’ diyor. Kürtlerin sorunu 5 kilo makarna mıdır? Bir dönem Kürtleri kullandı şimdi milliyetçileri kullanıyor. İnsanların yatak odasına girdi.” Tahliye ve firarlarla yeniden gündeme gelen Hizbullah ise kesin bir taraf belirlemiş değil. ZLEN MLER AYŞE YILDIRIM DİYARBAKIR Diyarbakır tedirgin, Diyarbakır terörle anılmaktan bıkmış, Diyarbakır artık savaş istemiyor, Diyarbakır ‘huzur’a susamış... Kimse başka bir şey konuşmuyor. Kiminle konuşsanız konu dönüp dolaşıp Kürt meselesine geliyor. Nasıl gelmesin ki... Diyarbakır’da BDP’nin desteklediği bağımsız adayların 12 Haziran seçimleri için ilk kez halkın önüne çıktığı miting yapılırken 12 kişinin öldüğü haberi geldi. Ardından kentte 3 günlük yas ilan edildi, kepenkler kapandı. Esnaf sıkıntılı, tedirgin... Daha biz oradayken “Bir günlük kepenk kapatmaya bile zor dayanıyoruz” diyorlardı. Borç var, iş yok. Zaten Diyarbakır terörle tanınıyor. Herkes çaresizliğin ve umutsuzluğun diliyle konuşuyor. “Bu mesele çözülürse her şey çözülür. Kürtlerin önündeki yasaklar kalksın, tek dileğimiz, isteğimiz budur.” Diyarbakırlı kendini dışlanmış hissediyor. “Bizi tanımıyorlar, tanımak da istemiyorlar. Kimse buraya gelmeye cesaret edemiyor. Siz söyleyin burası nasıl bir yer? Sıkıntı çektiniz mi?” Elbette ‘hayır’ diyorum. Sokaklarda tek tük de olsa turistlere rastlıyorum. Zaten Türkiye’den çok yurtdışında tanınıyor Diyarbakır, hem de daha çok tarihiyle... Çin Seddi’nden sonra dünyadaki en uzun surlarıyla, burçlarıyla, Keldani, Süryani kili ÖNCE KÜRT SORUNU ÇÖZÜLSÜN İşsizlik ve yoksulluk büyük bir yara. Boşaltılan köylerden göçün yarattığı nüfus artışı belini bükmüş Diyarbakır’ın. Köydeki Mehmet Ağa, şehre gelince önce Mehmet olmuş, sonra ya hırsız ya dilenci... Daha ötesi de söyleniyor ama yazmak bile insanın içinden gelmiyor. Şehir merkezinde seçim havası yok. Zaten bütün partiler propagandaya geç başlamış. Nedeni belli. YSK’nin bağımsız adayların başvurularını geri çevirmesiyle yaşanan gerginlik ve bir gencin ölümü... Her partili aynı şeyi söylüyor: “YSK’nin yaptığı şey çok gereksizdi, ortalığı germekten başka bir şey değildi ve bunun hesabını da vermedi.” “30 senedir sıkıyönetim yaşıyoruz” diyor bir Diyarbakırlı. “Bizim vaatlere karnımız tok. Liderler seçim propagandasında bel altı gidiyor. Böyle seçim olur mu? Diyarbakır kimsenin umurunda değil.” En çok da Başbakan Erdoğan’ın “Kürt sorunu yok” sözüne kızgınlar. “Bizi kullandı bir dönem, şimdiyse milliyetçi oyların peşine düştü. Gelsin de Kürt sorunu var mı, yok mu görsün.” BDP’nin gücü yadsınamaz bölgede. Desteklediği 6 bağımsız adayın da Meclis’e gireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Tabii KCK’den tutuklu Hatip Dicle’nin salıverilmesi en büyük beklentilerden biri. Sadece BDP değil CHP’liler de aynı şeyi söylüyor. Aksi takdirde seçimden sonra ne olacağını kimse bilmiyor. “Bu beklenti bile büyük bir tedirginlik yaratıyor. Zaten her daim tedirginiz.” Bölgedeki tarikat ve cemaatlerin gücü Diyarbakır’da da kendini hissettiriyor. AKP’nin tabanındaki gücünden söz ediliyor. “Ama söz konusu Kürt kimliği olunca herkes aynı şeyde birleşiyor, inançmış, tarikatmış, cemaatmiş hepsi sonra gelir” diyor bir siyasetçi. CHP, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığıyla birlikte bir hareketlenme yaşanmış bölgede. “Eskiden değil broşür dağıtmak rozet takıp gezemezdik” diyor bir CHP yöneticisi, “2009 Nevruz’una davet edildik tertip komitesi tarafından. Seçim dönemiydi adayımız da yakasında rozetle katıldı Nevruz’a. Saldırıya uğ seleriyle, Ulu Camii’yle, Kırklar Dağı’nın eteğindeki 10 gözlü köprüsüyle, hanlarıyla, Hevsel bahçeleriyle... “Babam, Peygamberin duası var bu kentte, derdi, hiçbir şey olmaz onun için. Gerçekten de ne yaptılarsa yıkamadılar bu kenti” diyor bir esnaf. radık, tertip komitesi kurtardı bizi. Şimdi hem broşürlerimizi dağıtıyoruz, hem rozetimizi takıyoruz. İnsanlar artık sevgi gösterisinde bulunuyor bize. Deniz Bey’e duyulan tepki yok artık, bizim de çok büyük suçumuz bu. İnsanlar CHP bu ülkeye 10 yıl borçlu diyorlar. Haklılar da. Bir zamanlar CHP buralarda vardı. Kalesiydi hatta. Şimdi yeniden buralarda var olacağız. Öncelikli hedefimiz de Kürt sorununun çözümü.” Bir iddia ise AKP’nin devlet olanaklarını kullandığı yönünde. CHP adayı Feyruz Yüksektepe iddialı “Kanıtlarım” diyor, “Bismil’de 12 kişiyi bahçıvan olarak işe aldılar. Tepe Belde Başkanı ve Bismil ilçe başkanının isimlerini verdiği 12 kişi bu.” AKP sessiz ve derinden yürütüyor çalışmasını. Daha çok adam adama markaj yöntemini belirlemiş. Erdoğan’ın 1 Haziran’da yapacağı mitingde asıl mesajını vereceği söyleniyor. BDP’nin istekleri açık. Kürt kimliğinin anayasa ile açıkça tanınmasını isteyen Emine Ayna, mitingde 15 Haziran’a kadarsa iki pratik adım beklediklerini söylüyordu. “Askeri ve siyasi operasyonlar dursun. KCK’li tutuklular bırakılsın.” Kim kaç milletvekili çıkarırsa çıkarsın siyasilerin de halkın da 12 Haziran sonrasına ilişkin tek beklentisi “Kürt sorununun çözülmesi” yönünde. Yoksa ne mi olur? Onlar da cevabını veremiyor... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle