19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 20 MAYIS 2011 CUMA [email protected] 12 EKONOMİ 9 milyon 352 bin kişi sosyal güvenceden yoksun olarak çalışırken kayıt dışı kadınlarda yüzde 56’yı buluyor Çalışanın güvencesi yok Ekonomi Servisi İşsizlik oranının yüzde 11.5 olduğu bu yılın şubat ayında istihdam edilen 22 milyon 802 bin kişiden 9 milyon 352 bini kayıt dışı. ANKA’nın Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden yaptığı belirlemeye göre, şubatta istihdam edilen toplam nüfus 22 milyon 802 bin olurken bunun 9 milyon 352 bin kişisini herhangi bir sosyal güvencesi bulunmayanlar oluşturdu. Demokrasi ve Demokratik nsan Geçmişte de yaşanan olaylar güncelleştikçe, bazı görüş ve düşünceleri yinelemek gereği duyuluyor. Yaklaşan genel seçim dolayısıyla “her toplum layık olduğu hükümetle yönetilir” kuralı sık sık yinelenmeye başlandı. Bunun anlamı şu: Her düzenin, rejimin kendine uygun bir kişi, birey tipi vardır. Ya da başka bir anlatımla, insan tiplerinin, karakterlerinin kendilerine uygun düzenleri vardır. Düzenin gerektirdiği niteliklere, özelliklere sahip olmayan bir insan topluluğu üzerine, bu yapı ile uyumlu olmayan bir düzenin monte edilmesi, oturtulması başarısızlıkla sonuçlanır. İnsanlara düzenin gerektirdiği nitelikleri, erdemleri kazandırmazsanız, düzen yozlaşır. Düzenin resmi adı demokrasi de olsa bir kandırmaca, bir alalama olarak kalır. Demokratik düzenin “demokratik insan” olarak nitelendirebileceğiz birey tipi vardır. Demokratik insan, vatandaş olmanın görev ve sorumluluklarının bilincinde, görüşlerini savunma cesaretine sahip, düzgün davranışları olan, hileye dolana başvurmayan, kişiliği gelişmiş bireydir. Eğer toplumda kişiler, vatandaş olmanın bilincinde değillerse, görüşlerini açıklamak, savunmak cesaretini göstermiyorlarsa, yolsuzluğa, istismara yatkın iseler, kolayca etkilenip, yönlendiriliyorlarsa, birey olarak özgüvenleri yoksa, demokratik düzeni o toplumda yeşertemezsiniz. Demokrasi ya bir alalama (kamuflaj) olarak kalır ya da demokrasi kisvesi altında garip, ucube bir düzen kurulur. Gerçekten demokratik bir düzen oluşturmak istiyorsak, insan davranış ve değer yargılarını demokrasiye yatkın biçimde değiştirmemiz gerekir. Bu bağlamda eğitim yetersizliğinden, bilgi yoksunluğundan ya da yoksulluğundan söz edilir. Eğitim anlayışımız da bir gariptir. Belleğe yalan yanlış da olsa bilgi doldurmayı eğitim sanırız. Eğitimle, irdeleme, çözümleme, düşünme yeteneğinin yanında kişiliğin de geliştirilmesi gerekir. Kişilik gelişmesi de bilgi düzeyi, düşünme, irdeleme ve çözümleme yeteneği ile ilintilidir. İstisnai durumlar olabilir, ama iyi eğitim almış, eğitimde başarı düzeyi yüksek olanların kişilikleri de genel olarak gelişmiş olmaktadır. Bazı kesimlerin medyada sesyayar, araç olarak kullandıkları kişiler incelendiğinde, çoğu kez eğitim düzeylerinin yeterli olmadığı görülür. Eğitimli olmak herhangi bir eğitim kurumundan diploma, belge almak değildir. Diplomanın belgenin hangi kurumdan, hangi derece ile ve kaç yılda alındığı daha da önemlidir. Sınavla, yüksek başarı puanı ile girilen bir kurumdan, süresi içinde A, pekiyi, yüz üstünden ortalama 90’ın üstünde bir derece ile alınan bir diploma ile; orta derece ile ancak geçer puan alabilen bir mezunun bilgi düzeyi, çözümleme irdeleme yeteneği, hatta özgüveni aynı değildir. İnsanlara yapıştırılan etiketler yanıltıcı olabiliyor. İki farklı kişi aynı etiketi taşısa dahi, nitelikleri, yetenekleri çok farklı olabilmektedir. Genelde bir diploma, bir belge almış olsa da, bilgi düzeyi yeterli olmayan, kişiliği gelişmemiş kişiler, iç ve dış çıkar odakları tarafından kullanılmaktadırlar. Bu kişiler kendi gelenek erdem ve artamlarının sonucu değil; parti, cemaat, tarikat, dernek desteği veya dış telkinler, aşılamalar sonucu, politikada, kamuda hatta özel sektörde önemli orunlara gelmekte hatta akademik unvanlar taşıyabilmektedir. Tehlike buradadır. Bulunduğu orunun, mevkinin gerektirdiği niteliklere sahip olmayan kişiler, yanıltıcı etiket sahipleri, bazı çevrelerce kullanılabilmektedir. İyi yetişmiş, parlak dereceleri olan, kişiliği gelişmiş kişilerin, halkı ayartmak, yönlendirmek için araç olarak kullanılmaları olasılığı hemen hemen yok gibidir. İşte tersine ayrım buradan kaynaklanmaktadır. Tersine ayrım, kötünün iyiyi kovması, geri planlara itmesi, demokratik düzenin oluşmasının önemli engellerinden biridir. Demokrasi, yönlendirilen, sürü psikolojisine sahip, toplumsal sorumluluğu az, medeni cesaretten yoksun, yanıltıcı etiketlerin ayartısına kapılmış bireyin değil, kişilikli, özgüveni olan, haklarının bilincinde olarak sorumluluk duygusu ile savaşım verenlerin, verebilecek olanların düzenidir. İnsan kaynağı altyapısını oluşturmadan, bir düzeni demokrasi olarak tanımlamak, eğreti, yanıltıcı bir etiket olarak kalmaktadır. istihdam oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0.2 puan artışla yüzde 56.3’e yükselirken erkeklerde 1.2 puan azalışla yüzde 35 düzeyine geriledi. Söz konusu dönemde kayıt dışı istihdam oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0.7 puan azalışla yüzde 41’e indi. Buna karşın şubat itibarıyla son bir yıllık dönemde kayıt dışı çalışanların sayısında yaklaşık 478 bin kişilik artış yaşandı. Böylece son 1 yılda istihdam edilen 1 milyon 535 bin kişinin yüzde 31’i kayıt dışı istihdam edildi. Şubatta kadın çalışanlar içinde kayıt dışılık oranı 0.2 puan artarak yüzde 56.1’den yüzde 56.3’e yükseldi. 6 milyon 436 bin kişilik kadın istihdamından 3 milyon 626 bininin kayıt dışı istihdam edildiği saptandı. Erkeklerde kayıt dışı istihdamın 2010 yılının aynı dönemine göre 1.2 puan gerilemeyle yüzde 35 ol Türkiye’de 10 milyona yakın kişi sosyal güvenceye sahip olmaksızın çalışıyor. Şubatta kadınlarda kayıt dışı duğu şubat döneminde, 16 milyon 366 bin erkek çalışanın 5 milyon 726 binini kayıt dışı çalışanlar oluşturdu. Son bir yılda erkek istihdamındaki artış 1 milyon 18 bin kişi olurken kayıt dışı çalışan erkek sayısı 175 bin kişi arttı. Böylece son 1 yılda çalışmaya başlayan erkek işgücünün sadece yüzde 17.2’sinin kayıt dışı istihdam edildiği belirlendi. ESNAFA KRED MÜJDES Ekonomi Servisi Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, Rekabet Kurumu’nun, esnaf ve sanatkârların 15 bankaya olan borçlarının yeniden yapılandırılmasına izin vermesinin piyasaya rahat bir nefes aldıracağını belirtti. En kısa zamanda Rekabet Kurumu’na başvuran bankalarla protokol imzalanacağını belirten Palandöken, “Protokol imzalanmasının ardından borç yapılandırılması konusunda başvurular başlayacak. Bankalara 100 bin liraya kadar ticari kredi ile kredi kartı borcu olan esnaf ve sanatkâr rahatlayacak” dedi. Palandöken yapılandırma listesindeki bankaları ise şöyle sıraladı: “Akbank, Anadolubank, Denizbank, Eurobank Tekfen, HSBC Bank, Şekerbank, Tekstil Bank, T. Finans Katılım Bankası, T. Garanti Bankası, T. Halk Bankası, T. İş Bankası, Alternatif Bank, T. Ziraat Bankası, T. Vakıflar Bankası ve Yapı Kredi Bankası.” Avrupa’nın en büyük yenilenebilir enerji üreticisi Statkraft’ın gerçekleştireceği Çetin HES’in toplam kurulu gücü 517 megavat, yıllık üretim kapasitesi 1 milyar 400 bin kWh olacak. Yaklaşık 700 milyon dolarlık bir yatırım ile gerçekleştirilmesi öngörülen Çetin HES’in 2015 tarihinde üretime geçmesi hedefleniyor. TAV Riga ile Avrupa’da büyüyor Ekonomi Servisi TAV Havalimanlarının, Kuzey Avrupa’nın önemli bağlantı noktalarından Letonya’nın başkentinde Riga Havalimanı’nda işletmesini üstlendiği ve 2 milyon Avro yatırımla yenilediği duty free (gümrüksüz satış) mağazaları düzenlenen törenle açıldı. TAV Havalimanları Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, “Güney Avrupa, İskandinavya ve Rusya’nın kesişim noktasında bulunan Riga Havalimanı’ndaki faaliyetlerimize büyük önem veriyoruz. Krize rağmen artan yolcu sayısıyla önemini kanıtlayan Riga’nın Kuzey Avrupa’nın en önemli uçuş merkezlerinden biri olması yolunda tüm bilgi birikimi ve hizmet kalitemizi aktarıyoruz” diye konuştu. Limak’tan yenilenebilir enerji yatırımı SİİRT (Cumhuriyet) Limak Yatırım tarafından, Siirt’in Botan Çayı üzerinde 465 milyon dolara inşa edilen Alkumru Barajı ve Hidroelektrik Santralı açılırken Avrupa’nın en büyük yenilenebilir enerji üreticilerinden Statkraft’a ait Çetin Hidroelektrik Santralı’nın proje başlatma töreni ile Baren Enerji’ye ait Kirazlık Hidroelektrik Santralı’nın temeli atıldı. Türkiye’de özel sektörün hayata geçirdiği kurulu güç açısından en büyük ikinci baraj ve hidroelektrik santralı olan Alkumru HES’in 265 megavat kurulu gücüyle yılda yaklaşık 1 milyar kilovat saat elektrik üretimi, Siirt ilinin yıllık toplam elektrik tüketiminin 3 katına tekabül ediyor. Limak Yatırım’ın yüzde 20 hissedarı olduğu Baren Enerji’ye ait Kirazlık HES ise yılda 165 milyon kWh’lik elektrik üretimi gerçekleştirilecek. Tesisin 2012 yılı sonunda işletmeye alınması hedefleniyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun katıldığı tören öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Limak Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’in verdiği bilgiye göre, inşaat döneminde 2 bin kişiye doğrudan, 10 bin kişiye de dolaylı istihdam yaratarak ile bölge ekonomisine katkı sağlayan, 265 megavat kurulu gücüyle yılda yaklaşık bir milyar kilovat/saat elektrik üretecek Alkumru Barajı ve HES, Türkiye’nin özel sektör tarafından gerçekleştirilen en büyük hidroelektrik santrallerından biri olma özelliğini taşıyor. Tam kapasite ile çalışmaya başlayan Alkumru HES, Siirt ilinin yıllık elektrik tüketiminin 3 katı kadar üretim gerçekleştirilecek. Nihat Özdemir, 5 yılda bitebilecek projeyi 36 ayda tamamlayarak kısa sürede önemli bir başarıya imza attıklarını vurguladı. nternet Yasası fil ölüsü gibi Ekonomi Sevrisi Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı, İnternet Yasası’nın ‘fil ölüsü’ gibi yıllardır yerinde durduğunu kaydederek, “İnternet Yasası değişmeden yönetmeliklerin değişmesi, sorunu halletmez, aksine daha da karışık bir hale getirir” dedi. Eczacıbaşı, Türkiye’de yakın zamanda internet kullanımının daha sağlıklı bir hukuki altyapıya dayandırılmasını umduğunu söyledi. ‘İnternetin güvenli kullanımı’ kararının, ortak bir platformda, Türkiye’nin layık olduğu demokratik anlayışa uygun şekilde çözüme kavuşturulması için TBV olarak her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını belirten Eczacıbaşı, Türkiye’deki internet erişimi tartışmasında esas sorunun, 2007’de yürürlüğe giren 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun olduğunu anlattı. Her il için hedef pazarlar belirlendi, il bazında teşvik yerine ürüne teşvik düşünülüyor Cari açığa reel çözüm önerisi Ekonomi Servisi Son yıllarda Türkiye’nin en önemli sorunu haline gelen cari açığı düşürmek için hükümet “seçimden önce” yeni bir strateji açıkladı. Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan seçim bölgesi Mersin’de İhracatçı Birlikleri binasında gerçekleştirdiği toplantıda, TEPAV, Harvard Üniversitesi’nden Prof. Ricardo Hausmann ve MIT Üniversitesi’nden Prof. Cesar Hidalgo ile birlikte yürütülen çalışmayla her ilde ürün kompozisyonlarının çıkarıldığını ve her il için hedef pazar ülkeleri Çağlayan, yeni oluşturdukları strateji ile bir yandan ihracatı arttırıp diğer yandan ikame ürün üretimini teşvik ederek ithalatın payını düşürmeyi hedeflediklerini ifade etti. Son 10 yılda dış ticaret açığı 10 milyar 64 milyon dolardan 71 milyar 562 milyon dolara çıktı. nin belirlendiğini ifade etti. Dış ticarette üç aşamalı bir çalışma yürüttüklerini anlatan Çağlayan, birinci adımda girdi tedarik startejisi GİTES üzerinde durulduğunu, burada dış ticaretinde açık olan belli başlı sektörlerin masaya yatırıldığını bildirdi. Çağlayan şunları söyledi:  Otomotiv, demirçelik ve makine sektörünü çalıştık. Kimya, tekstil ve tarımgıda sektörlerini çalışıyoruz. Daha fazla ithalat bağımlısı olan sektörlerimize birer yol haritası çıkarıyoruz.  Hurda tedariğinin önemlice bir kısmını içerden karşılayabilir ve 2.5 milyar dolarlık gereksiz ithalat önlenebilir.  İkinci adımda illerin ihra cat potansiyelleri, ürünleri ve bu ürünlerinin hangi pazarlara yönelmesi gerektiği saptandı. Bakan Çağlayan çalışmada üçüncü adımın da ülkelerden derin pazar araştırması olduğunu belirterek ihracatta Hindistan, Endonezya, Çin, Rusya, Almanya, Brezilya, Güney Kore, Malezya’ya öncelik vereceklerini anlattı. AKP hükümeti döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 75.5’ten yüzde 54.7 inerken dış ticaret açığı 2010’da, 2001’deki 10 milyar 64 milyon dolardan 71 milyar 562 milyon dolara çıktı. Komşuda sonun başlangıcı MURAT LEM H NTL RUIA TÜRK YE’DE BÜYÜYECEK Ekonomi Servisi Türkiye’nin otomotivde faaliyet gösteren önemli kuruluşlarından Standard Profil’i satın alarak Türkiye pazarına giren, 1.5 milyar dolarlık büyüklüğüyle Avrupa’nın bir numaralı otomotiv yan sanayi üreticisi olarak bilinen Hindistan merkezli Ruia Group, yeni yatırımlara hazır olduğunu açıkladı. Ruia Group’un yönetim kurulu başkanı Pawan K. Ruia, Türkiye’nin, yatırımlarında öncelikli ülke olduğunu belirterek, “Standard profil ile ilk adımı attık. Yeni yatırım hedefimiz madencilik, enerji ve metal sektörleri” dedi. Standart profil gibi üretim ve finansal performansı güçlü bir şirket satın alması yapmış olmalarına karşın, Ruia Group’un genel stratejisinin negatif pozisyondaki şirketleri satın alarak, onları yeniden ayağa kaldırmak olduğunu aktaran Ruia, Türkiye’de de bazı bankalar ve finans kuruluşlarıyla, yeni fırsat ve yatırımlar konusunda görüşmeler yaptıklarını anlattı. ATİNA Yunanistan’da geçen yıldan bu yana süregelen ekonomik kriz, her geçen gün şiddetini arttırırken ülkenin mali kontrolünü ele geçiren ABIMF ve Avrupa Merkez Bankası’nın (Troyka) istemleri, halk ve hükümet çevrelerinde “sonun başlangıcı” olarak nitelenmeye başladı. Atina’da yeni açtıkları büroda ülkeyi mali anlamda tamamen kontrol altına alan “Troyka” yetkilileri, bugüne kadar düşünülmesi bile güç olan ekonomik önlemlerin uygulanması yönünde paket üstüne paket açıklıyorlar. Son olarak aralarında Yunan elektrik kurumu DEİ ile Yunanistan sular idaresi EVDAP dahil, devlete ait Papandreu’nun karşısına her gün yeni bir paketle çıkan ABIMF ve Avrupa Merkez Bankası, kendilerine yönelik tepkilere “parayı isteyen sizsiniz, siz bilirsiniz(!)” tehdidiyle cevap verdi. tüm kurumların özelleştirilmesi gerektiğini açıklayan “Troyka” yetkilileri kendilerine yönelik tepkilere “parayı isteyen sizsiniz, o zaman siz bilirsiniz(!)” tehdidiyle cevap veriyorlar. Önceki gün yapılan “economis” formuna katılan Yunanistan Maliye Bakanı Yorgo Papakonstantinou, “Troyka”nın istediği orta vadeli programın uygulanacağı mesajını verdi. Buna göre önümüzdeki aylarda kamu sektöründe işten çıkartmalar başlaya cak. İşten çıkanların yerine kesinlikle yeni alımların yapılmamasını isteyen “Troyka”, çalışma gücünün dondurulması konusunda ağır istemlerde de bulunuyor. “Troyka”nın hazırladığı programda 4 yıl içinde 150 bin kişi işten çıkartılacak, devletin harcamaları yüzde 20 azaltılacak, emekli olanların yerine adam alınmayacağı gibi, emekliliği özendirmek için her türlü çalışma yapılacak. Bugüne kadar ülke genelinde yapılan genel grevler ve tepki amaçlı eylemlerse hükümet ve “Troyka” nezdinde kesinlikle dikkate alınmıyor. Basında yer alan haberlere göre Yunanistan’ın en büyük tersanelerinden olan Skramanga tersanesi kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle