25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 12 MAYIS 2011 PERŞEMBE [email protected] 18 KÜLTÜR 57. Sait Faik Hikâye Armağanı ‘Kumrunun Gördüğü’ kitabıyla Ahmet Büke’nin Laure Favre Kahn resitali Kültür Servisi Klasik piyanonun usta Chopin yorumcusu Fransız virtüöz Laure Favre Kahn, İstanbul Resitalleri kapsamında yarın saat 21.00’de Fulya Sanat Konser Salonu’nda klasik müzikseverlerle buluşacak. Sanatçı resitalde, Chopin ve Schumann gibi büyük bestecilerin eserlerinin yanı sıra “İstanbul Resitalleri 20112012 Franz Liszt Sezonu” çerçevesinde Franz Liszt’in “Consolation No. 3” adlı eserini seslendirecek. Laure Favre Kahn’ın en son 2010’da yayımlanan Chopin albümü ile birlikte bugüne kadar yayınlanmış dokuz albümü bulunuyor. ‘En iyisi kendin olmak’ AYŞEGÜL ÖZBEK Geleneksel kalıpları yıkarak kendi özgün dilini yaratan Sait Faik Abasıyanık’ın anısına 1955’ten bu yana verilen “Sait Faik Hikâye Armağanı” bu yıl “Kumrunun Gördüğü” kitabıyla Ahmet Büke’ye değer görüldü. Kendisinden sonra gelen çoğu yazara öncü olan Sait Faik, sıradan insanları, balıkçıları, işsizleri anlatıyordu öykülerinde. Büke de yine o bildiğimiz insanların öykülerini anlatıyor “Kumrunun Gördüğü”nde. Bu toprakların “utanç verici tarihi”nden, Cumartesi Anneleri’nden, Hayata Dönüş Operasyonu’ndan, ölüm oruçlarından izler taşıyan öyküler aktarıyor bize. Türkiye tarihinin karanlık noktalarına değen, ölüm etrafında dönen öyküler var “Kumrunun Gördüğü”nde. Hafızayla ilgili öyküler diyebilir miyiz kitaptakiler için? Uzun süre, ‘Tecrit bir insana neler yapar’ı düşündüm, sonra yanlış sorudan başladığımı anladım. Doğrusu ‘Neden tecrit var’ olacaktı. Sanırım zaman kavramıyla ilgili her şey. Zaman ilginç bir dağ aslında. Normalde dışa doğru katmanlaşıp yükselirken bunu tersine çevirmek de mümkün. Tecrit denilen demirden muhafazada, zaman içe doğru çöküyor. Beraberinde etrafını ve ona dokunan eksenleri de büküyor. Çünkü tecrit, içerideki ve dışarıdaki anların dengesizliğinden doğar. Dışarıda kendi ritmiyle akan bir hayat varken içeride zamanı yapay olarak yavaşlatırlar. Saat ve takvim başka akmaya, daha doğrusu titreyerek donma noktasına yaklaşmaya başlar. Dolayısıyla her şey zamanı kullanarak cinayet işlemekle ilgili. Bu durumda faili değil, ölümü düşünüyoruz sadece. Büyük insan kitlelerini sadece ölümü seyrettirerek terörize edebilirsiniz. Edebiyat boşa çekilen bir kürek değil bence. Bütün bu utanç verici tarihin içinden alnı açık çıkmamızı sağlayacak daya naklarımızdan birisi de edebiyat. Öykülerinizde bu dönemlere dair izleri ve imgeleri bilmek gerekiyor sanırım. Açık bir şekilde ifade edilmiyor olaylar. Başta kuşlar ve kediler olmak üzere hayvanların tanıklıklarından da okuyoruz öyküleri... Öykü biraz öyledir ama. Anlatılandan çok yazılmayanla meşguldür. O biraz da hissettirir bize. Zaten me rak duygusu yüksek bir yüzyılda yaşıyoruz. Kuşlar ve kediler konuşur zaten. Onda bir şey yok ama hamamböcekleri çeneye başladı mı hiç çekilmiyor. O yüzden pek onları yazmıyorum. Aynı anda, bir ağızdan bağırmaya başlıyorlar. Müzik grubu Bandista “Her Şeyin Şarkısı”nı Ulus Baker’e, siz de “Herkes Her Şeyleşiyordu” öykünüzü Bandista’ya adamışsınız... Bandista’yı seviyorum. Gelseler de bizim evde çalsalar keşke. Sait Faik sizin öykücülüğünüzde nerede duruyor? Öyküde Sait Faik öncesi ve sonrası var galiba. Önemli bir kısmımız Sait Abi’nin sandalından indik. Sait Faik bana hep o eski mahalle abilerinden biri gibi gelir. Sizi görünce gülümser, gazoz ısmarlar, “Dersler nasıl hayta” diye sorar. Onun bütün öyküsü bu samimiyet üzerine kurulu sanırım. O nedenle içimize işliyor. Sait Faik özgün bir dil yarattı. Siz de ödülü “kendine özgü anlatımı” gerekçesiyle aldınız. Öykücülükte özgün dili yakalamanın belli bir yolu var mı sizce? Bir yolu olduğunu sanmıyorum. Bu öyle kolay değil. En iyisi kendin olmak. Daha epey bir fırın ekmek yemem gerekecek. Bir de edebiyatla nasıl bir bağ kurduğun önemli. Bizim aramızda yıpratıcı bir aşk yok, iyi zaman geçiriyoruz sadece birlikte. ANT K AŞ’DEN K MÜZAYEDE Şeker Ahmed Paşa’nın natürmort çalışması ilk kez satışa sunuluyor. Müzeler Gecesi Pera Müzesi’nde Kültür Servisi 2005’te Fransa’da Kültür Bakanlığı’nın öncülüğünde başlayan “Müzeler Gecesi”, 14 Mayıs Cumartesi günü Pera Müzesi’nde çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Etkinlikler, saat 19.00’da Virgin Radyo Türkiye işbirliğiyle DJ Selami Bilgiç müziği eşliğinde “Happy Hour” ile başlayıp Şirin Soysal Band’ın canlı performansıyla devam edecek. Oditoryum’da ise saat 22.00’de, “2 Süper Film Birden: Frankenstein ve Frankenstein’in Gelini” filmleri gösterilecek. Yanı sıra, “İhsan Cemal Karaburçak” ile “Temelde İnsan: Çağdaş Sanat ve Nörobilim” sergileri de ücretsiz olarak izlenebilecek. Klasik ve çağdaş resmimizden örnekler Kültür Servisi Antik AŞ 15 Mayıs Pazar günü Swissotel The Bosphorus’ta “Değerli Tablolar ve Antikalar” ve “Çağdaş Sanat Eserleri” başlıklı iki müzayede gerçekleştirecek. Klasik Türk resminin ustalarından yapıtların satışa çıkacağı “Değerli Tablolar ve Antikalar” müzayedesinde Halil Paşa’nın “Ortaköy Sırtlarından” (500 bin TL) adlı eseri, Şeker Ahmed Paşa’nın (700 bin TL) natürmort çalışması ilk kez satışa sunuluyor. Boğaziçi ressamı Hikmet Onat’ın eserlerinden oluşan bir seçki, Hoca Ali Rıza’ya ait “Sapanca’da Bahar” (900 bin TL) adlı yapıt, Sami Yetik, İbrahim Çallı, Naci Kalmukoğlu, Fausto Zonaro’nun eserlerinin de satışa sunulacağı müzayedede, değerli ve nadir antikalar da yer alacak. “Çağdaş Sanat Eserleri” müzayedesinde ise aralarında Neşet Günal, Neş’e Erdok, Mübin Orhon, Mehmet Güleryüz, Yüksel Arslan, Nejad Melih Devrim, Komet, Abdurrahman Öztoprak, Selma Gürbüz, Ömer Uluç, Selim Turan, Bedri Baykam, Haluk Akakçe’nin de bulunduğu sanatçıların yapıtları satışa çıkacak. Turgay ArtamOlgaç Artam tarafından yönetilecek ve saat 14.00 ve 15.30’da düzenlenecek müzayededeki eserler 15 Mayıs’a kadar Antik Palace’ta görülebilir. (www.antikas.com) YÜKSEK SADAKAT’E OYLAMA SET ÇEKT Eurovision’da yokuz Kültür Servisi Almanya’nın Düsseldorf kentinde önceki gün düzenlenen 56. Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’yi temsil eden Yüksek Sadakat, yarı finalde elendi. “Live it up” (Hayatını Yaşa) isimli İngilizce sözlü şarkıyla yarışmaya katılan grup, böylece finalde yarışma hakkını da kaybetmiş oldu. Topluluk, oylama sistemine göre ilk yarı final gecesinde yarışan 19 ülkeden gelen SMS’ler sonucunda final bileti alamadı. Bu nedenle grup, Türklerin çoğunlukla yaşadığı Almanya gibi ülkelerle yarışmadığı için de yeteri kadar oy alamamış oldu. Finale kalamayan ülkeler arasında Ermenistan’ın da olması oylama sisteminin sonucu olarak gösteriliyor. Finale yükselen ülkeler ise sırasıyla Sırbistan, Rusya, İsviçre, Gürcistan, Finlandiya, İzlanda, Macaristan, Litvanya, Azerbaycan ve Yunanistan oldu. Bu akşamki yarı finalin ardından iki yarı finalde ilk 10’a giren ülkeler ile Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere ve İspanya’nın direkt katıldığı toplam 25 ülke 14 Mayıs’taki finalde yarışacak. OKUMAYI ÖĞRETEN AĞABEY VE ABLALAR Ç N... Kültür Servisi Darüşşafaka Cemiyeti ve Yapı Kredi Yayınları tarafından düzenlenen 57. Sait Faik Hikâye Armağanı’na “Kumrunun Gördüğü” yapıtıyla değer görülen Ahmet Büke’ye dün Pera Palas’ta düzenlenen törenle ödülü takdim edildi. Ödülünü Yaşar Kemal’in elinden alan Büke 1970’lerde okumayı Halkevleri’ndeki ağabey ve ablalarından öğrendiğini belirterek oradakilerin kendilerine ilk Sait Faik okuduğunu söyledi. “‘Bu okuduğumuz kim?’ diye sorduğumda, ‘Sait Faik de bizim gibi senin ağabeylerinden biri’ derlerdi. Ben onu uzun süre yan mahalleden Dev Genç’li bir ağabey sandım, öyle düşündüm. O yüzden bu ödülü o eski ve güzel ağabey ve ablalar için alıyorum” dedi. VENEZÜELLA SIMON BOLIVAR SENFON ORKESTRASI 89 AĞUSTOS’TA GEL YOR KAR KATÜRLÜ EV’ N ÜÇÜNCÜSÜ SKENDERUN’DA AÇILDI stanbul’da ‘El Sistema’ esintisi... Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), klasik müzik projesi “El Sistema”nın kurucusu José Antonio Abreu ile şef Gustavo Dudamel yönetimindeki Venezüella Simon Bolivar Senfoni Orkestrası’nı ağustos ayında İstanbul’da ağırlayacak. 1975’te Venezüella’da ekonomist, piyanist ve besteci José Antonio Abreu’nun başlattığı “yoksulluk ve suçla mücadele eden sosyal bir sistem” olan El Sistema’da yetişen şef Gustavo Dudamel yönetimindeki orkestra, 8 ve 9 Ağustos’ta Haliç Kongre Merkezi’nde iki özel konser verecek. Bu iki konserin yanı sıra orkestra üyeleriyle Türkiye’den öğrencileri bir araya getirecek provalar ile sistemin kurucusu José Antonio Abreu’nun katılımıyla bu modelin Türkiye’de nasıl uygulanabileceği üzerine panellerin de düzenlenmesi planlanıyor. Gençleri müzikle kucaklayan, yoksulluğun ve suçun dünyasından uzaklaştırarak onları üreten bireyler haline getirmeyi amaçlayan El Sistema, bugün 280 müzik merkezinde 15 bin eğitmeni ile 350 bin gence ulaşan, bünyesinde 150’yi aşkın gençlik, 70 çocuk ve 30 senfoni orkestrası barındıran geniş çaplı bir sosyal sistem. El Sistema, önümüzdeki beş yıl içinde Venezüella’da 1 milyon çocuğa ulaşmayı hedefliyor. Biletler, 28 Mayıs’tan başlayarak Biletix satış kanalları ve Şişhane İKSV’den alınabilir. Kâğıt ve kalemle dünyayı güldürmek İSKENDERUN (Cumhuriyet) Gazetemizin çizerlerinden karikatürist Kamil Masaracı’nın ‘fikir babalığı’nı yaptığı Karikatürlü Ev’in üçüncüsü İskenderun’da açıldı. İskenderun Kadın Kültür Sanat ve Eğitim Merkezi’nde açılan Karitakürlü Ev’de 8 15 yaş aralığındaki 61 gence çizim eğitimi verilecek. İskenderun Karikatürlü Ev’de, Yunus Nadi 2011 Karikatür Yarışması’na katılan 20 eser de sergileniyor. Açılış törenine katılan İskenderun Belediye Başkanı Yusuf Civelek, karikatürün ülkemizde köklü bir geleneği olduğunu belirterek atölyeye katılan çocukların çizgileriyle hem kendilerini daha iyi anlatabileceklerini hem de topluma mesaj vereceklerini söyledi. “Karikatürlü Ev” düşüncesinin İskenderun’da karşılık bulmasına sevindiğini anlatan Masaracı da “Karikatür, insana gülmeyi, güldürmeyi öğretiyor. Kâğıt ve kalemle dünyaları güldürebiliyorsunuz. Bu somurtkan dünyayı güldürmek çok önemli” dedi. Graham’a doğum günü hediyesi Kültür Servisi İnternetin güçlü arama motorlarından Google, özel günlerde değiştirdiği logolarına bir yenisini daha ekledi. Ünlü ABD’li dansçı Martha Graham’ın doğum günü olan 11 Mayıs için özel olarak hazırlanan logoda, Google yazısı Graham’ın dans hareketleriyle ortaya çıkıyor. Google’ın özel günlerde sık sık kullandığı bu uygulama, kullanıcıları tarafından beğeniyle takip ediliyor. Al Pacino mafyaya dönüyor Kültür Servisi New York’un en ünlü mafya babalarından, John Gotti’nin hayatının anlatılacağı ‘Gotti: Three Generations’ın oyuncu kadrosuna, ‘Baba’ serisinden mafyaya aşina Al Pacino da katıldı. John Travolta’yı John Gotti rolünde izleyeceğimiz filmde, Pacino, Gotti’nin ortağı ve New York’un beş mafya ailesinden biri olan Gambino ailesinin ikinci lideri sayılan Neil Dellacroce’yi canlandıracak. Filmde Lindsay Lohan, Joe Pesci ve Travolta’nın eşi Kelly Preston da rol alıyor. Silivri’de “Duruşmaları zleme Eylemi” Eylem Sürüyor! 13 Mayıs’da • Saat: 08.00’de c’in bahçesinde olalım. • Başvuru : 0535.636 59 11 0535.270 56 84 C MY B Silivri’deyiz! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle