23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 MART 2011 SALI 6 HABERLER Yine şiddet gördüler, yine öldürüldüler. Ne verilen sözler tutuldu ne de istenen yasalar çıkarıldı Kadınlar yine unutuldu SEV L ARINAN Tüm Yönetim Kadınlara Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü! Ben tüm dünyanın yönetiminin kadınlara verilmesinden yanayım! Hele hele Türkiye’nin! İsterler mi, bilmiyorum! Ama dünyada kadın yönetiminin, insanlık için, savaşçı erkek yönetiminden bin kat daha verimli sonuçlar doğuracağına inanıyorum... Kadın yönetimi derken, kastettiğim ve dileğim, erkek yönetimlerin alt düzeylerde türevleri olan “Çiller yönetimi”, “Kavaf anlayışı ve yönetimi” gibileri değildir! Kadınlar, Türkiye ve dünya için, radikal yeni düzen, yeni yönetim, yeni saydamlık, yeni ilişkiler, yeni anlayışlar, yeni sol, yeni mutluluk ve yaşam biçimleri, yeni ekonomi ve çalışma anlayışı.. geliştirmelidirler! Merkel, Almanya’da kaç yıldır iktidarda, Almanya’da ve dünyada ne değiştirdi? Meclis’in yarısı kadın olsun, kampanyası başladı! Gönülden destekliyorum! Ama bu salt bir “basit eşitlik” talebidir! Bugünkü yönetim anlayışına, erkeklerin kurduğu dünyaya, biçim ve içerik olarak ortaklık isteği! Dünyanın “daha ötesine”, çok daha iyisine, çok daha kadınca, annece, uygarca, daha eşitlikçi bir dile ihtiyacı var! Kadınlar, bugünkü erkek düzenin esiri gibidirler!.. Bu nedenle, ben kadınların “doğuştan sosyalist, solcu, düzen değiştirici, devrimci, ilerici, daha demokrat” olduklarına inanırım! Geçen pazar günü Ankara’da Balbay’ın yeni kitabının imza gününde, kadınlar çoğunluktaydı! Kadınlar insan haklarına, demokratik hak ve özgürlüklere daha inançla ve heyecanla sahip çıktı! Zulme, hukuksuzluğa daha çok nefretlerini dile getirdi! Evlerine kitaplarla aydınlığı, düşünceyi, tartışmayı, güzeli taşıyanların çoğunluğu da kadınlardı! Yarınlardan en çok kuşku duyanlar, kaygılı olanlar da kadınlardı! Silivri’de Balbay’lara sürekli sahip çıkanlar, haksızlıklara en çok isyan edenler de kadınlar... Ve ancak bir kadın, Yıldız Kenter, Mustafa’nın mektubunu bu kadar güzel seslendirebilirdi! Daha iyi bir geleceğe, kadınlar öncülük etmelidir! Kadınlar ölüyor yasa bekliyor A KP hükümeti, Ayşe Paşalı cinayetinin ardından Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından Ailenin Korunması Yasası’nda değişiklik yaptı. Hazırlanan yasa taslağında, koruma kararı için “resmi nikâh” koşulu kaldırılırken boşanmış, resmi evlilik olmaksızın birlikte yaşayan kişiler de “koruma” kapsamına alındı. Ancak taslak aylardır Başbakanlık’ta bekletiliyor. ANKARA Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Kadınların çığlığını bu yıl da duyan yok. Her yıl yüzlerce kadın eşleri ya da sevgilileri tarafından şiddete uğruyor, öldürülüyor. AKP’nin iktidarda olduğu son 8 yılda kadın cinayetleri yüzde 1400 oranında artarken 2010 yılında 217 kadın öldürüldü. Yüzlerce kadın ve kız çocuğu tacizle tecavüze uğrarken erkekler, 164 kadın ve 4 çocuğu yaraladı. KESK’in araştırmasına göre kadınları öldürenler arasında ilk sırada eşleri var; sevgili, baba, eski eş ve erkek kardeşleri de cinayet işledi. 2010’da kadınları öldürenlerin yüzde 50’si eşleri, yüzde 13’ü sevgilileri, yüzde 11’i babaları, yüzde 8’i de eski eşleriydi. Erkek kardeş ve akrabaların oranı yüzde 4, eski sevgililerin oranı yüzde 3. Onları yüzde 2’lik oranlarla damat ve evlatları izledi. Geçen yıl erkekler kadınları pek çok bahaneyle öldürdü. Karısını “kadınlık görevini yerine getirmediği için öldürdüğünü” söyleyen erkekler de vardı, “kendisine su vermediği için” öldürdüğünü söyleyen de. “Namus meselesi” gerekçesiyle de kadınlar öldürülürken kocasın ÜCRETS Z A LE ŞÇ S SAYISI ARTIYOR Kadınlar can güvenliğinin yanında güvencesiz isitihdamla da karşı karşıya. Ücretli ve yevmiyeli çalışan kadınların istihdamında yalnızca 24 binlik, bağımsız çalışan kadınların sayısında 133 binlik, ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınların sayısında ise 118 binlik bir artış oldu. dan izin almadan hastaneye gittiği için şiddet gören kadınlar da oldu. Bazı kadınlar boşanmak istedikleri, bazıları da evlenmek istedikleri için şiddete maruz kaldı. 2010 yılında kendisini aldattığından şüphelendiği sevgilisine tecavüz eden erkekler, kendisinden ayrılmak isteyen kadına da aynı cinsel şiddeti uyguladı. Türk kadını yaşadığı olumsuzlukların yanında parlamentoda tanınmıyor. Kadınların parlamentodaki temsil oranı yalnızca yüzde 8.5. 550 milletvekilinin yalnızca 50’si kadınlardan oluşuyor. Türkiye Genç İşadamları Derneği’nin (TÜGİAD) “Kadının Penceresinden Yaşam” adlı araştırmasında, 3 kadından 2’si kendisini “mutsuz” olarak tanımlarken kadınların çoğu yorgunluk, psikolojik rahatsızlıklar ve mide sorunlarıyla baş etmeye çalışıyor. Kadınların yüzde 63’ü, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü sizin için bir şey ifade ediyor mu” sorusuna “hayır” yanıtını verdi. Kadınların yüzde 76’sı genç kızlık döneminden beri yaşamında mutsuz olduğunu dile getirdi. Araştırmada kadınların yüzde 69’u yaşadığı sorunların gelecek kaygısı yarattığını belirterek kendisini “sorunlu kadın” olarak nitelendiriyor. TUTUKLULARA MEKTUP Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla devrimci kadınlar, cezaevinde bulunan tutuklu kadınlara dayanışma mektubu gönderdi. Büyük Postane önünde dün toplanan Devrimci 8 Mart Platformu üyesi kadınlar, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Kadınlar el ele, örgütlü mücadeleye” şeklinde sloganlar attı. Ş DDET PROTESTO GAZİANTEP (Cumhuriyet) Gaziantep Demokratik Kadın Platformu bir yürüyüş düzenleyerek kadına yönelik şiddeti protesto etti. Yüzlerce kadının katıldığı yürüyüşe erkekler de destek verdi. Atatürk heykeli önünde toplanan grup adına basın açıklaması yapan avukat Sevgül Özdemir “Özgür, mutlu, yaşanabilir bir dünya kurmak için yola çıktık” dedi. SAVCILIĞIN ES RLER M Y Z? Ergenekon savcılığının, pek görülmemiş bir şekilde yayımladığı, makamının haddini çok çok aştığını, ayrıca hukukun temel kurallarını çiğnediğini düşündüğüm bildirinin nedenleri ve nitelikleri üzerine dün şunu da belirtmiştim: Bu açıklama, son tutuklamaları “Artık bu kadar da olmaz” ve “Ergenekon’dan sapma” şeklinde gören iktidar medyasına da bir can simididir! Dün çoğu bu can simidine sarılmıştı ve okyanusun sert dalgalarına karşı su üstünde durmaya çalışıyordu: Sabah: “Açıklanmayan deliller var!..” Yeni Şafak: “Yazıdan kitaptan değil, bu aşamada açıklanması mümkün olmayan deliller...” Zaman: “Açıklanamayacak deliller var!..” “İleri otokrasi”nin bu mümtaz medyası, savcılık (sıkıyönetim dönemi!) bildirisinin, insan hak ve özgürlüklerini lime lime eden bölümleriyle ilgili zerre kadar ilgilenmediler! Bu medyanın “ileri demokrat” giysili, ileri otokrat kalemleri de sormadılar hiç: İnsanları bilmedikleri “suç”tan, bilmedikleri “delil”lerden dolayı nasıl tutuklayabilirsiniz! “Bu aşamada açıklanması mümkün olmayan deliller”, bir tutuklama gerekçesi olabilir mi? Hukukun, yargılamanın hangi maddesinde insanları delilsiz tutuklama maddesi vardır! Bu ancak Hitler gibi rejimlerde, insanların sorgusuz sualsiz salt duruşları ve düşünceleri nedeniyle içeri tıkıldıkları diktatörlüklerde olabilir! Yahudi ve Çingene olmak, Muhalif ve Eleştirel olmak, tapındıkları kişiler hakkında kitap yazma cüretinde bulunmak, güvenlik birimleri içinde yasadışı faaliyetlerde bulunulduğunu yazmak, el yazmalarını birisine okuması için vermek.. bütün bunlar büyük suçlardır! “Demokrasi soruları”nı sorma cesaretini gösteremeyen ey ileri otokratlar: Bu rezil duruş, size yeter; ömür boyunca, soramadığınız ve zımnen kabul ettiğiniz bu sorular peşinizden gelecektir! Diyorum ki, bu bildiri hukuken temelden sakattır ve suç oluşturmaktadır! İlk suç, “açıklanamayan deliller” ile tutuklama istemi ve mahkemenin bu isteme uygun tutuklama kararı vermesiyle işlenmektedir! İkinci suç, bu bildiri ile var olduğu ileri sürülen demokratik hukuk devleti ve sistemi tehdit edilmektedir! Bu bildiri için mahkemeye başvurulmalıdır... Nejat Yavaşoğulları, 30 yıldır bağırıyor “Acil Demokrasi!” diye. Geldiğimiz noktaya bakın! Askeri sıkıyönetim zamanlarına rahmet okutan bir “Ergenekon yargı süreci” ile, zaten özgürlük sıkıntısı içinde debelenen bir medyayı tamamen yok etme sürecine girdik! Bu süreç, Şener, Şık ve Odatv gazetecilerinin tutuklanmasından çok önce başladı! Mustafa ve Tuncay’ın ve bütün diğer masumların 3 yıldır zulüm altında yaşamalarını haklı gören anlayış, bugünkü tutuklamaların da yolunu açmıştır! Yooo hayır, suçsuz olan sadece Şener ve Şık değil! İleri demokrasiye geçildiğine ilişkin alkışlar, bugünkü “sıkıyönetimi” ve bir dizi haksız suçlular yarattı! Batsın ileri demokrasiniz! Cehenneme kadar yolu var! TÜM YURTTA ETK NL K Kadın kuruluşları tüm hafta boyunca çeşitli etkinlikler düzenleyecek ‘Kadınlar karanlığa izin vermez’ Yurt Haberleri Servisi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yurdun birçok yerinde düzenlenen etkinliklerle kutlanırken siyasiler günün anlam ve önemini belirten açıklamalar yaptılar. CHP Grup Başkanvekili ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce, CHP Yalova İl Kadınlar Kolu’nun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlediği konferansta “Kadınlarımız, Türkiye’nin karanlığa gitmesine izin vermeyecektir. Bugünün Türkiyesi’nde ise kadınlarımız Kurtuluş Savaşı’nın Nene Hatun’larıdır. Onlar, Kurtuluş Savaşı’nda cepheye mermi taşıdılar. Şimdi sizler çağdaş Nene Hatun’larsınız. Ülkemizin karanlıktan kurtulması için sizler de, 12 Haziran seçimlerinde sandığa oy taşımalısınız” dedi. Demokrat Parti Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Feraye Keleşoğlu Kefeli de Samsun’da yaptığı açıklamada, “Bir kadın, her şeyin üstesinden gelebilir. Beyinlerdeki ‘kadındır, sayıları azdır, yapamazlar, kadın için çok zor, olmaz hatta olamaz’ önyargısını hep birlikte kaldıralım, gerisi gelecek ve düzelecektir” diye konuştu. Antakya’daki etkinlikte halaylar ve türküler eşliğinde 8 Mart coşkuyla kutlandı. Etkinlikte Hatay Kadın Platformu adına bir konuşma yapan Asuman Kavukoğlu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 101. yılında da, savaşa, kapitalizme, şiddete, ırkçılığa ve eşitsizliğe karşı direniş mücadelelerinin devam edeceğini söyledi. ‘Cinayetlere son’ İstanbul Haber Servisi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bugün İstanbul’da bir dizi etkinlik düzenlenecek. Kadın kuruluşları “kadın cinayetlerine son” demek için İstiklal Caddesi’nde yürüyüş gerçekleştirecek. Hafta boyu yapılacak etkinliklerde ev, iş, siyaset dünyasında kadınlara yönelik ayrımcılığa ve eşitsizliklere dikkat çekilecek. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği bugün baroda yapacakları ortak basın toplantısının ardından Taksim Cumhuriyet Anıtı’na ele ele yürüyüş düzenlenecek. Türk Üniversiteli ÇARPICI ARAŞTIRMALAR Kariyer sitesi Monster tarafından “Türkiye’de kadınların istihdama katılımda yaşadıkları sorunlar” konulu araştırmada katılanların yüzde 74’ü “ev işleri” ile “çocuk ve yaşlı bakımı”nı, kadınların istihdamının önündeki en büyük engeller olarak gösterdi. Medya Takip Merkezi’nin medya sektöründeki kadınların durumu araştırmasına göre 35 ulusal gazete ve ekinde ana gazetede sadece 172 kadın yazar yer bulabilirken erkek yazarların sayısı ise 1145. Kariyer.net veri tabanındaki 13 milyon öz geçmiş ve 28 binin üzerinde firmanın iş ve istihdam olanaklarına bakıldığında internette iş arayan kadın ve erkek sayısının eşit olduğunu açıkladı. Veri tabanında kadınların eğitim düzeyinin erkeklere göre daha yüksek olması dikkat çekti. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen, Sonar Araştırma Şirketi’ne yaptırılan “Kadın Gözüyle Kadın Siyasetçiler” başlıklı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre kadınların yüzde 51’i kurulacak kadın partisine oy vermeyi düşünüyor. Kadınlar Derneği Levent Kültür Merkezi’nde “Önder Kadınlar” ödül törenini gerçekleştirecek. İstanbul Feminist Kolektif kadın cinayetlerinde adli kurumların sorumsuz uygulamalarına dikkat çekmek için gündüz Kadıköy Adliyesi’nin önünde akşam da Taksim’de olacak. Başarımıza şaşırıyorlar PEK ŞENOĞLU: SEM H KOCA Tenis sporunun en eski ve en prestijli turnuvalarından Wimbledon’a katılmayı başaran İpek Şenoğlu, Türkiye’de kadın raketler arasında “bir numara” gösteriliyor. Ülkemizi birçok turnuvada temsil eden Şenoğlu, bu sporu yapmasında kadın olmasının kendisi için bir handikap yaratmadığını söylüyor. Sezona çiftler sıralamasında 91. olarak başlamasına karşın kısa zamanda 13 basamak atlayarak 78. sıraya yükselen başarılı raket, 2 hafta sonra İspanya’da özel bir turnuvaya katılacağını belirterek “Profesyonel olarak tenis oynamak zor bir iş. Kadın veya erkek için ayrı zorluklar içerdiğini düşünmüyorum. Ama Türk kadını olarak başarı elde etmem hâlâ bazı ülkelerde hayretle karşılanıyor; bu durum beni çok üzüyor” dedi. Şenoğlu, kadınların tenise ilgi göstermesini değerlendirirken şunları söyledi: “Kadın tenisinde, dış görünüş de mühimdir. Yeteneğin yanında stiliniz de büyük önem taşır. Bu yüzden modayı yakından takip etmeniz, aksesuvar ve kıyafet kullanımını özenle planlamanız gerekir. Hem başarılı, hem de güzelseniz, tüm sponsorlar sizinle ortak çalışma yapmak için fırsat kollar. Bu yüzden birçok ülkede, kadın tenisine olan ilgi çok yüksek seviyede; bunu da normal karşılamak gerekir” dedi. Tenisin başarılı isimlerinden Kim Clijsters’in “Çocuğum okula başladığında tenisi bırakabilirim” açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Dünyanın en başarılı kadın sporcularından biri. Bir gün ailesine daha fazla vakit ayırmak adına tenisi bırakırsa, buna hak vermek gerekir. Sonuçta tenis bir iş ama kim olduğunuz, ailenizle belirlenen bir olgu. Bence aile olgusu ve sağlık, insanın hayatındaki en önemli iki şeydir.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle