18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MART 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA 15 Rıdvan Budak yeniden başkan Ekonomi Servisi DİSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası 12. Olağan Genel Kurulu’nda yapılan seçimleri Genel Başkan Rıdvan Budak’ın listesi kazandı. Sendikanın yeni yönetimi şu isimlerden oluştu: Rıdvan Budak Genel Başkan, Muzaffer Subaşı Genel Sekreter, Nuri Toprak Genel Başkan Yardımcısı, Mustafa Ali Utku ve Şadi Bal da Genel Yönetim Kurulu Üyesi. ‘Bilirkişi uzman değil’ Yargıtay, Mavi Akım’da kamu zararına neden oldukları öne sürülen bürokratları aklayan kararı bozdu. Avukat Özsoy, bürokratlara tazminat davası açılması gerektiğini belirtti MURAT KIŞLALI Âşık Veysel sergisine saldırı Masonlara suikast girişimi MALATYA (AA) Ünlü halk ozanı Âşık Veysel’in torunu Nazander Süzer, Âşık Veysel fotoğraflarından oluşan sergisi, kimliği belirsiz kişilerin fotoğraflara zarar vermesi üzerine kapattı. Süzer, yemek için salondan ayrıldıklarını, geldiklerinde fotoğrafların çizildiğini ve çerçevelerinin kırıldığını gördüklerini belirtti. İstanbul Haber Servisi Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası yöneticilerine yönelik suikast iddialarına ilişkin avukatlar Yusuf ve Yakup Erikel ile Hacı Ali Hamurcu’nun yargılandığı davada takipsizlik kararı verildi. Kararda Hamurcu’nun verdiği ifadede, “Yusuf Erikel’e kızdığı için kendini azmettirdiği şeklinde ifade verdiği” anımsatıldı. KKTC’ye su köprüsü kuruluyor KKTC’ye içme ve sulama suyu temin edecek Alaköprü Barajı’nın temeli Anamur’da atıldı. KKTC’de düzenlenen ve ilişkilerin gerilmesine neden olan mitinglerin ardından törende bir araya gelen KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Başbakan Tayyip Erdoğan kardeşlik mesajları verdi. Erdoğan, “KKTC kalbimizin bir parçasıdır” diye konuştu. Eroğlu da “KKTC halkı anavatanına bağlıdır, kimse boşuna uğraşmasın” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İnternet Teknolojileri Derneği, blogların kapatılmasıyla ilgili kurumlar hakkında suç duyurusu yaptı. Suç duyurusu dilekçesinde, Ligtv yayınlarını izinsiz yayımlayan şirketlerin engellemesi sırasında milyonlarca kullanıcının mağdur edildiği belirtildi. ODTÜ’den ödül ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şiddetli rüzgâr ve kum fırtınası nedeniyle Anadolujet’in Ankara Mardin seferini yapan uçağı Şanlıurfa’ya iniş yaptı. Mardin’e giden AB büyükelçileri ile Dünya Kadınlar Günü programı için uçakta bulunan CHP heyeti heyecanlı dakikalar yaşadı. Blog kapatmaya suç duyurusu Elçilerin uçağı acil iniş yaptı En iyi gazete Cumhuriyet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ Radyo Topluluğu’nun bu yıl 2. kez düzenlediği “2010 Medya Ödülleri” önceki akşam sahiplerini buldu. ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda düzenlenen törende, “En iyi Gazete” ödülü Cumhuriyet’e verildi. Ödülü gazetemiz Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer aldı. Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin 2010 Yılın Basın Fotoğrafları Yarışması’nda Mustafa Pekcan Özel Ödülü’nü alan gazetemiz foto muhabiri Necati Savaş da ödülünü düzenlenen törenle aldı. ANKARA Hükümetin Mavi Akım’da yaptığı formül değişikliği sonucu meydana gelen kamu zararı davasında ilgili bürokratları aklayan mahkeme kararı, Yargıtay tarafından bozuldu. Yargıtay, bozmaya gerekçe olarak “bilirkişi heyetinin bu konuda uzman olmayanlardan oluşturulmasını” gösterdi. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin eski BOTAŞ yöneticileri Hüseyin Karataş, Fuat Celepci, Mehmet Takiyüddin Bilgiç, Rıza Çiftçi ve Mehmet Çağıl ile ilgili verdiği beraat kararını 15 Şubat 2011’de bozdu. Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in yapılan formül değişikliği anlaşması ile ilgili “Tahkimden vazgeçerek hatların hepsinde de fiyatı düşürdük, ülkemizi kâra geçirdik” demesine karşın, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun (YDK) 2004 Yılı BOTAŞ Raporu’nda BOTAŞ’ın iç yazışmalarına göre “Mavi Akım fiyatının arttığı, fiyat farkının petrol fiyatlarının 1314 dolardan yüksek seyrettiği dönemlerde yükseldiği, 2003 yılı 4. dönem alım fiyatında farkın bin metreküpte 30.5 dolar olarak hesaplandığı, petrol fiyatlarının artmasıyla farkın da yükseldiği” tespit edilmişti. YDK, iki hukuk bürosundan alınan “Anlaşmadaki formül doğru, tahkimde kazanırız” görüşlerine karşın, Enerji Bakanı Güler’in tahkim sürecinden Gazprom yetkilileriyle yaptığı görüşmeler sonrası vazgeçtiğini bildirmişti. CHP’nin davayı izleyen avukatı Erbaşar Özsoy “Şimdi Hazine’nin bu yöneticilere tazminat davası açması lazım. Bu karar, dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler ile görüşmelere dahil olan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı da siyasi sorumluluk yönünden doğrudan ilgilendirir” diye konuştu. lk Kurşun’da Kırılan Kalemler... İzmirli gazeteciler dün Anadolu’da emperyalist işgale ilk kurşunu atan ve bu yurtsever eylemini yaşamıyla ödeyen Hasan Tahsin’e gittiler. Konak’taki heykelinin önünde kalemlerini kırdılar. Cezaevine atılan 68 gazeteci için. Sabaha karşı evleri basılan, aranan meslektaşları için. Meslekleri, yazdıkları kitaplar, makaleleri sorgulanan, suçlanan arkadaşları için... Buluşma noktası ve eylemin içeriğinin bu denli örtüştüğü bir gösteriye ne demeli? İleri demokratik düzende nereden nereye geldi ülke... Bilim insanlarını, gazetecileri, yazarları, siyasileri, askerleri, öğrencileri, düzen muhaliflerini içeri atma, sindirme, susturma, devre dışı bırakma günleri. Bütün güçler iktidar ve ortaklarında. Muhaliflerin neredeyse yaşam hakları bile tartışmalı. Aslında cezalandırılan kim? Baskıya uğrayanlar mı, haber alma özgürlüğü giderek sınırlanan halk mı? 12 Eylül benzeri korku ve kaygı tüneli. Televizyonlarda ağlamaklı bir tonla, “bu korku dönemi” diyen 40 yıllık meslek duayenleri. Kalem kıranlar, köşelerini boş bırakanlar... Köşe yazarlarını işten atan ya da susturan, yazılarını bir güne indiren gazete sahipleri. Cumhurbaşkanı gelişmelerden kaygılı! Ne ölçüde acaba? Kendini üç yıl önce savcı ilan eden Başbakan, bugün ne savcı ne hâkim olduğunu söylüyor. Neden acaba? 12 Eylül’de kitaplar yakılmıştı, şimdi bilgisayarlardan, cep telefonlarından kurtulma yöntemleri... Eski “radikal” bir yazar diyor ki: “Bilgisayarları denize atmak yetmez, önce büyük bir mıknatısla tutmalı, parçalamalı, ondan sonra atmalı...” Uzun bir dönem “Türkiye’nin bağırsakları temizleniyor” sananların, sapla samanı ayrıştırmaya başlamaları, “mahcup” değerlendirmeleri. Yandaşlığa hafif mesafe koyup, vicdanı kıpırdayanların, korkutanların da korktuğu televizyon programları. Artık “hukuki sürecinin sonu sabırla beklemeli” demenin kesmediği, yetmediği dönem. Liberal kalemler devriyesinin, “yeter artık” sözleri... İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, suçladığı iktidara seslendi: “Korkmuyoruz, sinmeyeceğiz, susmayacağız...” Gazeteciler bu manzarayla ayrılırken Konak Alanı’ndan, özgürlük istemi ve gerçek demokrasi söylemi... Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] ‘O’ Gazetecilere: Samimiyseniz stifa Edin! AKP aslında geçen hafta Ergenekon savcılarının coşmasıyla inanılmaz bir zoru başardı: Özgür basına yapılan taciz operasyonları ve gözaltılara tepki öyle boyutlara vardı ki yalnız bir günlük hazırlıktan sonra Taksim’den Galatasaray’a, en ödünsüz ulusalcılarla, en samimi Hrantçılar, hatta “Yetmez ama Evet”(!)çiler kol kola olmasa bile, peş peşe yürüdüler. Bunu başaracak kadar vicdanları donduran iktidarı vallahi tebrik etmek lazım, insan rüyasında görse inanmaz! Gerçekten tepkinin hızı ve kapsama alanı, topluma umut verecek boyutlardaydı, binlerce insan İstiklal Caddesi’ndeydi... Bu son baskı ve tutuklamalar, Ergenekon davalarına hep mesafeli ve soğuk duran, büyük haksızlıkları ve kurulan mantıksız senaryoları görmezden gelen farklı bir kesimin de herhalde artık gözlerini açabilmiştir! Hani o 1520 gazeteci var ya... Uyguladıkları psikolojik harekâtla Atatürkçülüğü ve Cumhuriyet tarihimizi, yeni kuşaklara “baskıcıstatükocufaşistdarbeci” olarak tanıtan... TSK’yi işgal ordusu gibi afişe edip, kendi halkıyla sıcak duygusal ilişkilerini yok etmek için sabah akşam çalışan, yalanlar, sahte belgeler, demagojik yorumları koruma “görevi”ni başarmak(!) için gecesini gündüzüne katan ekip... Hani şu “Kemalizm diye bir şey yoktur, Mustafa Kemal demokrat değildi, bu atanmışların baskıcı rejimi, Türk bayrağı asmak ırkçı milliyetçilerin, kafatasçıların işidir” palavralarını kafası karışık gençlere her gün zehir olarak akıtanlar... Tanıyorsunuz onları, “misyoner” gazeteciler... Bir kısmı direkt tarikat ürünü, bir kısmı sözde ulusalcılık/Atatürkçülük karşıtları... İşte son on günde basına karşı üst üste yapılan baskılar, küçük düşürmeler, hücre tecritleri ve yeni tutuklamalar geliverince, bunların yarısı... ya timsah gözyaşı döktü, ya “Yahu o kadar da demedik” tespiti verdi, ya da... son alternatif, bu son faşist uygulamalardan sonra nihayet gözleri şokla açılıverdi ve gerçekleri görüverdiler! Biliyorum, saydığım bu son alternatif... hayli zor! Çünkü normalde kafalarına tuğla düşse, bu oportünist kış uykusundan çıkacakları yok... Ama “velev ki” çıktılar, o zaman şunu bilsinler: Öyle altı ayda bir iki yarım makaleyle kendinizi aklayıp, suçlarınızı unutturamazsınız! Bu faşist yükselişi yıllardır desteklemiş, korumuş olmak öyle eğreti bir ılık suda yıkayarak çıkarılabilir bir kir değil. Sizler, 12 Eylül referandumunda, ya bu sahte demokrasi vaatleriyle kandırılarak ya da inanarak, bu “ileri demokrasi”(!) masalına alet oldunuz; şimdi pişmansanız, bunu yüksek sesle söyleyin, toplumdan özür dileyin, “bizi aldatmışlar, ‘ileri demokrasi’ şekeriyle kandırıldık” deyin... Ve o iktidara yamanmış gazetelerden derhal istifa edin... Artık bu suçlara daha fazla ortak olmayın. Tarihte bazı lekeler çıkmaz... Şayet meslektaşlarınıza reva görülen ortaçağ muamelesinden gerçekten utandıysanız, istifanızı yazın ve demokratların saflarına geçin, halk affetmeyi bilir... Odatv operasyonunun devamından hemen önce, hınç alır gibi 28 Şubat’ta Balbay ve Özkan’ın gece yarılarına kadar süren bir operasyonla birbirlerinden koparılıp ayrı hücrelerde tecrit edilmeleri, belki asırlar sonra bu karanlık günler anlaşıldığında gündeme gelecek olan dramatik bir tiyatrovari kurgu! Herhalde ancak et ve tırnak gibi birbirine kenetlenerek “Zulümhane”ye dayanabilen bu iki kahraman aydınımızın moralli, güler yüzleri, birilerine battı ki bu utanç verici sahneler yaşanabildi. İşte size film karesi: Mustafa ve Tuncay “bu gayri hukukidir” deyip ayrılmayı reddediyorlar ve karşılığında “50” gardiyanın doluştuğu odada “Gerekirse zor kullanırız” diye tehdit ediliyorlar. İşte o ortamda dahi, iki canımız sabahın köründe esprilere devam ediyorlar: “Sen buzdolabının kapısını al, ben motorunu” şeklinde! Merak etmeyin sevgili arkadaşlarım, siz tarihin altın sayfalarına yazılırken, size bu muameleleri insafsızca yapanlar, aynı tarihin başka bir yerine gidecekler! Ulusa ve dünyaya soruyoruz: Bu tehdit, taciz ve tutuklamalarla muhalefetin ana ses telleri kısılırsa, bu nasıl bir “seçim” süreci olabilecek? Kiminle “dalga geçiyorlar”?! Böyle bir “demokratik” seçim, olamayacağını bizim “malum” kökten demokrat yandaşlar bilmezler mi? O zaman hadi sıkıysa çevirin sayfayı, geçin duvarın özgür tarafına... HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN BULUT BEBEK NURAY Ç FTÇ OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K [email protected] SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1 1/ Serçenin 2 küçük bir türü... Boru se 3 si. 2/ Kadas 4 tro haritala 5 rında parsel 6 ler topluluğu... “Lo 7 pa” da deni 8 len bir balık. 9 3/ Bir akar1 2 3 4 5 6 7 8 9 suyun az eğimli 1K A N K A Ö R S vadi tabanlarında 2A B A Ş A L T ve ova düzlükle3V A L S MÜ T A rinde çizdiği “S” İ N İ A R harfine benzeyen 4 A N 5N A U T İ L U S kıvrım. 4/ Bir şe6 yin en yüksek ve Ç L A F A Z A N 7 sivri noktası... Bir 8 O K E Y Z A R A ÜM İ T K I Ş şeyin doğru oldu 9 A R A Ş İ T MA ğunu belirtmek için yapılan işaret. 5/ Tembellik... Sodyum elementinin simgesi. 6/ Çizgiyle mizah sanatı. 7/ Ruh... Osmanlılarda ulemanın giydiği bir tür üstlük. 8/ Savaşta düşmandan ele geçirilen mal ya da para. 9/ Siper, hendek... Mozambik’in başkenti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ağaçtan yapılan kulplu su kabı...Satrancı andıran iki kişilik oyun. 2/ Düşünce... Posta sürücüsü. 3/ Avrupalıların Çin devlet memurlarına verdikleri ad. 4/ Kimi minerallere, kristallere ve kayaçlara özgü yarılma düzlemi. 5/ Düzenli olarak ekim yapılan arazi... Fas’ın plaka imi. 6/ Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri... İstem. 7/ Birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılan ünlem... Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad. 8/ Dayanışma, omuzdaşlık. 9/ Duman lekesi... Bir tür yün örgüsü. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle