Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 MART 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER 7 Feyzioğlu: Artık yeter Yalçın Küçük’ün eski eşi Temren Küçük’ün ofis olarak da kullandığı evinin polisler tarafından aranması Ankara Barosu Başkanı’nın tepkisine neden oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yalçın Küçük’ün eski eşi Temren Küçük’ün ofis olarak da kullandığı evinin polisler tarafından aranmasına, Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu karşı çıktı. Feyzioğlu’nun, Temren Küçük’ün avukat olduğunu belirtmesi üzerine polisler, cumhuriyet savcısını çağırmak zorunda kaldı. Temren Küçük’ün evinin kapısı da çilingir yardımıyla açıldı. Aramalar savcı eşliğinde yapılırken Ankara Barosu avukatları da katıldı. Cumhuriyet’e konuşan Feyzioğlu, mahkemenin arama kararında Temren Küçük’ün adının yazmadığına dikkat çekerek, “Orası Temren Küçük’ün evi. Arama yapılırsa suç işlerler” diye konuştu. Aramanın yapıldığı bina önünde ise gazetecilere konuşan Feyzioğlu, aramaların gerekçe gösterilmeden yapıldığını belirterek “Aramalar, Türk hukuk tarihinde kendine özgü anlamlı bir yer edinecektir, arama kararları hukuka aykırıdır” dedi. Arama kararında mutlaka bir fiil tanımı yapılması gerektiğini, örgüt üyesi olma iddiasının bir fiil olmadığını ifade eden Feyzioğlu, kişinin neyle suçlandığının yazılması gerektiğini söyledi. Fiil somutlaştırılması yapılmadan arama kararı çıkarıldığını dile getiren Feyzioğlu, “bundan böyle hiç kimsenin mesken özgürlüğü olmadığını, böyle bir kararın alınmasının iki dudak arasında olduğunu” kaydetti. Ankara Barosu’nun darbelerin karşısında olduğunu bildiren Feyzioğlu, “Artık yeter, dursun lütfen. Bize bu toplumda hukukun ve demokrasinin olduğuna dair işaretler verin. Toplumun düşünen insanlarına sesleniyorum. ‘Benim başıma gelmedi’ demeyin, kendi başınıza geldiğinde kim ayağa kalkacak?” diye konuştu. ‘Artık Yeter!’ Yazının başlığının patenti, TÜSİAD Başkanı Sayın Ümit Boyner’e ait. Ama inanıyorum ki, toplumun her kesiminden milyonlarca yurttaş, bayan Boyner’in söylediklerini paylaşmaktadır. Ülkeyi genel seçimlerin öncesinde karanlık bir korku toplumuna dönüştürmeyi amaçlayan son gözaltı, tutuklama, kanunsuz arama operasyonları karşısında, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Derneği Başkanı’nın da bardağı taşmış; bir başka deyimle sabır taşı çatlamış olmalı ki, yaptığı açıklama da, “Yıllardır sayısız gözaltı ve tutuklama izliyoruz. Her seferinde yargıya güvenerek bekliyoruz. Arkasından ne çıkacak diye. Demokrasi, şeffaflık ve adaletin gelmesi için daha ne kadar bekleyeceğiz?” diyor ve Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara soruyor: “Demokrasi, şeffaflık ve adaletin yerine gelmesi için daha ne kadar bekleyeceğiz? Bakalım arkasından ne çıkacak sorusunun son kullanma tarihi nedir?” Demokrasi deneyimi ne kadar sağlam olsa da, bir topluma Tanrı’nın her günü, ‘bakalım bu sabah neler olacak’ sorusunu tekrarlatacak bu operasyonların sürüp gitmesi, insanları kamplara ayırmaktan ve bir korku toplumuna dönüştürmekten başka neye yarar? Ve kimler bu gerginlikten faydalanırlar?.. Dünkü gazetelerde, terör örgütü liderinin, cezasını bundan böyle ev hapsinde çekmesi önerisi ile ilgili haberler de yer almıştı. Adalet Bakanı Ergin, bu haber karşısında, “Toplumun henüz böyle bir infaz seçeneğine hazır olmadığını” söyleyerek, söylentileri yalanlamış olsa da, Öcalan’ın ev hapsi olasılığı bir kez ülke gündeminde yerini aldı. Demek ki, “devlet ile terörist başı arasında bir süreden beri yapıldığı bilinen” görüşmeler de tarafların önüne bu çözüm seçeneği de gelebilir. Seçmenlerin sandığa gitmesi için yasal takvimin işlemeye başladığı bir sırada PKK’yi hoşnut etmeyi amaçlayan iktidarın, yıllardan beri sadece adından söz ettiği ve somut bir hale dönüştüremediği şu Ergenekon terör örgütünün üstündeki perdenin açılması için Bayan Boyner’in dediği gibi daha ne zamana kadar bekleyeceğiz? Türkiye’yi, basının sesini daha da kısılan bir ülke haline getirme düşüncesinden geri adım atmayacağı anlaşılan siyasi iktidarın lideri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone’nin “Hem özgürlükten bahsediyorsunuz, hem gazetecileri tutukluyorsunuz” sözleri karşısında “acemi elçi” yanıtı ile ne söylemeyi amaçlamıştır? Büyükelçi, her gün görev yaptığı Türkiye’den geri kalmış, gelişmemiş bir Güney Asya ülkesinde olup bitenleri aratmayan bilgiler alıyor ve o olayları değerlendiriyorsa, bunun acemilik tanımlaması ile hafife alınması mümkün müdür? Sayın başbakan ve kendisi tarafından 12 Eylül seçimlerinde tekrar lider vekili adaylıklarına atanmayı bekleyenler, dünyamızın özellikle iletişim özgürlüğünü savunmak için çelik bir ittifak cephesinde birleştiğini görmelidirler. Ey AKP!.. Ve ey vicdan sahibi AKP mensupları!.. Ülkenizin bu korku ortamı içinde, özgür seçime götürüldüğünün farkında değil misiniz?.. S YASETÇ LERDEN TEPK Sindirme operasyonu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi son gözaltı dalgasını “seçimlere giderken muhalif basını susturma çabası” olarak nitelendirirken BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız da “Muhalifleri sindirme operasyonu” dedi. TBMM’deki görüşmeler sırasında tartışmalar yaşandı. TBMM’de dün gün boyu gözaltılar tartışıldı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda torba yasa önerisi görüşülürken MHP’li Mehmet Günal salondaki gazetecilere “Evden çıkarken ailenizle vedalaşın, ne olur ne olmaz” diye takıldı. CHP’li Mustafa Özyürek de “Muhalif gazetecileri susturma girişimini ayıplıyoruz, kınıyoruz. İktidar, bizi eleştirirseniz yeriniz Silivri’dir korkusunu vermek istiyor” dedi. Tartışmalar nedeniyle komisyonun çalışmalarına sık sık ara verildi. Anayasa Komisyonu’ndaki görüşmelerde de tartışma yaşandı. CHP’li Atilla Kart, “Odatv işlemez Atilla Kart hale getirildi. Balbay ve Özkan’ın hücreleri ayrıldı. Bunları faşizmin yeni bir tezahürü olarak görüyorum” derken AKP’liler, “Avukatlığını git orada yap, burası yeri değil” diye laf attı. Gazetecilerin gözaltına alınmasıyla ilgili olarak siyasetçilerin değerlendirmeleri şöyle: Gürsel Tekin (CHP Genel Başkan Yardımcısı): Adım adım faşizme gittiğinizi biliyoruz ama CHP olarak faşizme geçit vermeyeceğiz. Bunun için kellemizi ortaya koyacağız. Namuslu köşe yazarlarına seslenmek istiyorum; korkmayacaksınız çünkü korkakların mezarları yoktur, yiğitlerin mezarları vardır ve ‘yiğit’ diye yazılır. Süheyl Batum (CHP Genel Başkan Yardımcısı): CHP iktidarında hiçbir gazeteci haber kaynağı ve belgeleri nedeniyle gözaltına alınmayacak ve tutuklanmayacak. Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın tek kişilik hücreye konulmasıyla ilgili TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na başvuracağız, sonuç alınamadığı takdirde AİHM’e gideceğiz. Sezgin Tanrıkulu (CHP Genel Başkan Yardımcısı): Türkiye’de AKP’nin yakın çevresi dışında herkes “örgüt üyesi” olarak damgalanma riskiyle yaşıyor. Böyle bir ülkede hukuk devletinden söz edilemez. Akif Hamzaçebi (CHP Grup Başkanvekili): Seçime giAkif Hamzaçebi derken muhalif basını susturmak, AKP’nin yolsuzluk dosyalarını yazamayacak hale getirmek istiyorlar. Şahin Mengü (CHP Manisa Milletvekili): AKP, cezaevindekilerden korkmaya başladı, tecrit uygulamaya başladı. Geçmişte kendileri tecrit için “insanlık suçu” diyorlardı. Gözaltına alınan gazeteciler yandaşlık ve yalakalık etmeyenler. Bengi Yıldız (BDP Grup Başkanvekili): Seçime birkaç ay kala mı bu insanların suçlu oldukları akıllarına geldi? Hükümette, AKP’de “Bizim gibi düşünmeyenler suçludur” anlayışı vardır. Çoksesliliğe tahammülsüzlük vardır. Tam anlamıyla bir “sindirme” operasyonudur. Baskı ile ayakta kalma çabası aroğlu, Arama ve gözaltıları değerlendiren Kılıçd ‘Böyle bir demokrasi anlayışı olmaz’ dedi İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon soruşturması kapsamında çoğunluğunu gazetecilerin oluşturduğu yeni gözaltılara tepki göstererek, “AKP uzun süre ayakta kalmanın yolunu baskı ile sağlamayı düşünüyor” dedi. İktidar yanlısı gazetecilere de çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, “Eğer gerçekten gazetecilik yapıyorlarsa, bu olaylar karşısında duyarlılıklarını dile getirmeliler. ‘Artık yeter’ demeliler” diye konuştu. Ergenekon soruşturması kapsamında dün yaşanan gözaltılar ile igili soruya Kılıçdaroğlu, “böyle bir demokrasi anlayışının olamayacağı” yanıtını verdi. AKP iktidarının bu konu ile ilgili açıklama yapması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Artık bu sürecin uzun süre böyle devam etmesi söz konusu değil. Gözaltına alınan, arama yapılan kişiler, araştırmacıgazetecilik yapan, bu konuda bütün ince ayrıntılara ulaşıp toplumu aydınlatmaya çalışan kişiler. Eğer ‘Gerçekler araştırılmasın, sadece iktidarın söylemleriyle gazeteler çıksın, sayın başbakanın söyledikleriyle sadece gazeteciler meşgul olsun’ deniliyorsa, o zaman bunun adı demokrasi değildir” diye konuştu. Bir gazetecinin, “Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın Silivri Cezaevi’nde ayrı hücrelere konulmasına” ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine ise Kılıçdaroğlu “Hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, güçlülerin kendi hukuklarını oluşturmasına karşı çıkmalıyız. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek için çaba harcayan insanları bu şekilde cezalandırırsanız, baskı altına alırsanız bu doğru değildir” dedi. Erdoğan: Bu süreç kısa sürede neticelendirilmeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında dün yapılan baskınları, “Bunlar bizim talimatımızla olan şeyler değil” dedi. Erdoğan ile Slovenya Başbakanı Borut Pahor ile görüşmesinin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin dünkü arama ve gözaltılara ilişkin soruları üzerine “Bunlar bizim talimatımızla olan şeyler değil. Bu, savcılığın talebi üzerine emniyet teşkilatımızın o verilen talimatı yerine getirmesi olayıdır” dedi. “Şüphesiz ki savcılık herhalde bazı bilgilerden, bazı belgelerden hareketle böyle bir adımı atıyor” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu üzerinde benim zaten herhangi bir değerlendirmeye girmem, şöyle mi böyle mi, bu tür ifadelerde bulunmam bunlar da zaten yanlış. Benim sadece söyleyeceğim bir şey var; bu süreçlerin süratle neticelendirilmesidir, kısa zamanda bitirilmesidir. Bu da arzumdur, bunu da özellikle ifade etmek isterim.” ‘Yargı kararı beklenmeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP lideri Devlet Bahçeli, operasyonlar ile ilgili “sabır” istedi. Bahçeli, “Süreç devam ediyor, gelişmeleri sabırla takip ediyoruz” dedi. Baroların, açıklamaların anımsatılması üzerine de Bahçeli, “Onlar bazı yorumlar getirebilirler. Ama siyasilere düşen görev, yargıyı sonuna kadar sabırla takip etmektir” dedi. ‘Polis görevini yapıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Beşir Atalay, “Ergenekon” soruşturması kapsamında yapılan aramalara ilişkin, “Yargının bir kararı” değerlendirmesini yaptı. Atalay, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı hizmet binasının açılışının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Atalay şunları söyledi: “Böyle bir olay olduğunda bizim İçişleri Bakanı olarak verdiğimiz cevap, her olayda aynıdır. Yargının bir kararıdır. Bu gibi durumlarda polis adli kolluk görevi görür. Tamamen İstanbul’da yargının, mahkemenin talepleri karşılanmaktadır. Yargının yürüttüğü bir süreçtir. Bizim burada bir fazla cümle söylememiz yanlış olur.” TÜS AD BAŞKANI ÜM T BOYNER TGC, Türkiye’de özgür basının sindirilmek istendiğini vurguladı ‘Demokrasi için ne kadar bekleyeceğiz’ İstanbul Haber Servisi TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner yaptığı yazılı açıklamada, Ergenekon soruşturması kapsamında yurttaşların yıllardır sayısız gözaltı ve tutuklama izlediğini belirtti. Boyner şunları kaydetti: “Demokrasi, şeffaflık ve adaletin yerine gelmesi için daha ne Ümit Boyner kadar bekleyeceğiz? ‘Bakalım arkasından ne çıkacak’ sorusunun son kullanma tarihi nedir? Ergenekon davası başladığından bu yana, hepimiz darbelerin ve müdahalelerin sonu gelecek, daha şeffaf ve hesap veren bir devlete kavuşacağız diye ümitlendik. Yıllardır vatandaşlar olarak sayısız gözaltı ve tutuklama izliyoruz. Her seferinde yargıya güvenerek bekliyoruz arkasından ne çıkacak diye... Sorularımız cevapsız kalsa da, zaman zaman vicdanlarımız rahatsız olsa da, hala beklemeye devam ediyoruz.” ‘Özgürlüğü mumla arıyoruz’ İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Türkiye’de demokrasinin birinci şartı olan basın özgürlüğünün ve hukukun üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alındığına dikkat çekerek muhalif olan her gazetecinin, “Ergenekon terör örgütü üyeliği ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek” suçuyla gözaltına alınmasının ülkede korku iklimini hâkim kıldığını vurguladı. TGC’den yapılan yazılı açıklamada, “Amerika’dan ileri olduğu söylenen basın özgürlüğünü mumla arandığı, gazetecilere yönelik gözaltılar, tutuklamalar ve açılan davaların bu ülkede fikir suçlarını yeniden hortlattığı” belirtilerek, şunlar kaydedildi: “Türkiye’de özgür basın sindirilmeye çalışılıyor. 2010 yılı gazeteciler için basın özgürlüğü açısından karanlık bir yıl oldu. 2011 yılının da 2010’dan daha kötü olacağının işaretlerini hemen görmeye başladık. Gazetecilere yönelik yüzlerce yılı bulan dava ve ölüm tehditleri devam ediyor. Bu tehditlerin kaynağının ortaya çıkarılamaması, hükümetin durumdan rahatsızlık duymadığı izlenimi vermekte, basın özgürlüğüne ve gazetecilere yönelik tehditlere seyirci kalındığını düşündürmektedir” Açıklamada ayrıca, gelişmelerin en endişe verici yanının araştırmacı gazetecilerin özgürce görev yapmalarının adeta bir kampanya halinde engellenmeye çalışıldığına da dikkat çekildi. Ricciardone’den basın özgürlüğü vurgusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçisi Richard Ricciardone, gazetecilerin gözaltına alınması yönündeki soruları yanıtladı. Ricciardone, “Şüphesiz yüzde yüz ifade ve basın özgürlüğünü destekliyoruz” dedi. Ricciardone, Soner Yalçın ve 2 gazetecinin tutuklanmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “Hem özgürlükten bahsediyorsunuz, hem gazetecileri tutukluyorsunuz. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz” demişti. Büyükelçi’nin açıklamalarına tepki gösteren Başbakan “acemi elçilik” yorumunda bulunmuştu. ‘Eğilimlerden kaygılıyız’ WASHİNGTON / BRÜKSEL (Cumhuriyet) Ergenekon soruşturması kapsamında gazetecilerin gözaltına alınması ABD ve AB’de tepki çekti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, “Türkiye’deki eğilimler konusunda kaygılarımız var. Gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz, soruşturma şeffaf bir biçimde yürütülmeli” dedi. Konunun ABD’nin insan hakları raporuna yansıyacağı mesajını veren Crowley bağımsız ve çoğulcu medyanın sağlıklı demokrasi için kritik öneme sahip olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’deki eğilimler konusunda kaygılarımız var. Bu konuda Türk yetkililerle görüşüyoruz” dedi. AB Komisyonu gelişmeleri endişeyle izlediğini bildirdi. Komisyonun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle de Türkiye’deki mevzuatın, ifade özgürlüğünü güvence altına almadığını belirtti. Füle, “Türkiye’nin basın özgürlüğünü iyileştirmek için yasal çerçeveyi acilen değiştirmesi gerekmektedir” dedi. Gazeteciler alanlarda İstanbul Haber Servisi Gazeteciler, Ergenekon soruşturması kapsamında meslektaşlarının gözaltına alınmasını İstanbul ve Ankara’da protesto edecek. Aralarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS),Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF), Basın Konseyi, Basın Enstitüsü Derneği, Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin de (ÇGD) bulunduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu bugün saat 12.00’de Taksim meydanında tramvay durağında bir araya gelerek basın açıklaması yapacak. Gazetecileri Özgürlük Platformu dönem Başkanı Ercan İpekçi bugün gerçekleştirilecek açıklamaya yönelik yaptığı değerlendirmede, 24 meslek örgütü üye ve temsilcilerinin eyleme katılacağını belirtti. Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şubesi de gözaltıları protesto etmek için gazetecileri Adalet Bakanlığı’na yürümeye çağırdı. Gazeteciler saat 13.00’te Kızılay YKM önünden Adalet Bakanlığı’na yürüyecek. D SK: Komployu kınıyoruz DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Ergenekon soruşturması kapsamında, içlerinde DİSK/Sosyalİş üyesi gazeteci Ahmet Şık’ın da bulunduğu gözaltıları, “komplocu anlayışla muhalefeti sindirme girişimi” olarak değerlendirdi. Görgün yazılı açıklamasında, “Ahmet Şık ve gazeteciyazar Ertuğrul Mavioğlu, birlikte hazırladıkları ‘Ergenekon’u Anlama Kılavuzu’ isimli kitaptan dolayı da yargılanmaktadırlar. Ahmet Şık’ı tanımasalar bile, bu kitabı okuyanlar, Ahmet Şık’ın Ergenekon’a nasıl baktığını bilirler. Şık, son 2025 yılda emniyet teşkilatı içindeki ‘cemaat örgütlenmesi süreci’ ile ilgili kitap hazırlıyordu. Bundan birileri fazlasıyla rahatsız olmalı ki ‘Ergenekon örgütü’yle ilişkilendirmeye çalışmaktadırlar. Bu komployu şiddetle kınıyoruz!” dedi. C MY B C MY B