18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 ‘Nitelikli üretim gölgede kaldı’ Turhan Selçuk çizgileriyle anıldı Kültür Servisi Karikatürcüler Derneği, geçen yıl 11 Mart’ta kaybettiğimiz usta karikatürist, Karikatürcüler Derneği Kurucu üyesi ve Onursal Genel Başkanı Turhan Selçuk anısına Yerebatan Sarnıcı çıkışındaki Karikatürcüler Derneği Sergi Salonu’nda bir sergi açtı. Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk’un da katıldığı buluşmada Tonguç Yaşar, Orhan Duru, Yurdagür Göker, Raşit Yakalı, Serdar Günbilen, Kamil Masaracı Turhan Selçuk’un tavizsiz, sağlam çizgisini, dostluğunu, örgütlenmeye verdiği önemi gösteren anılarını paylaştılar. 2010 Ağa Han Mimarlık Ödülü ve 2011 Osman Hamdi Bey Ödülü’nün sahibi Emre Arolat Emre Arolat Türkiye’de mimarlık alanında yeni kuşakla birlikte mesafe alındığını ancak bu durumun Türkiye’deki inşai faaliyetin genel kalitesini yükseltmede başarılı olamadığını söylüyor. MELTEM YILMAZ Türkiye’nin en başarılı mimarlarından Emre Arolat, 2010’da aldığı Ağa Han Mimarlık Ödülü’nün ardından geçen günlerde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından verilen Osman Hamdi Bey Ödülü’ne de değer görüldü. Alışıldık mimari üslupları, bildik akımların motivasyonları ile tasarım alışkanlıklarını olabildiğince devreden çıkaran Emre Arolat’la, tüm bu ödüllerin ardından bir söyleşi gerçekleştirmek de kaçınılmaz hale geldi. “Türkiye’de iyi yapmak yerine çok yapmak hevesiyle vücut bulan ve sadece nicelik üzerine odaklanan, başarı ölçütü niteliksiz uygulamalar”, tıpkı kentlere olduğu gibi söyleşimizin üzerine de çirkin siluetlerini bıraktı. Peki Türkiye’de “odak yapı” olarak nitelendirilebilecek referans yapılar neden yok denecek kadar az? “Türkiye’deki inşaat sektörünü genel olarak son dönemdeki krizden bağımsız olarak değerlendirmekle birlikte, krizin sektör üzerinde yarattığı etkileri kavramaya çalışmanın anlamlı olacağını düşünüyorum” diyen Emre Arolat, sözün devamını şöyle getiriyor: “Şurası bir gerçek ki, Türkiye’de konuşlanmış inşaat kuruluşlarının bir bölümü, iyi eğitimli ve dinamik yeni kuşağın işi ele almasıyla mesafe kat ederek dünyanın sayılı üreticileriyle boy ölçüşür hale geldi. Ancak bu durumun Türkiye’de kabul gören ve sürdürülmekte olan inşai faaliyetin genel kalitesini hatırı sayılır bir biçimde yükselttiğini iddia edemeyiz. Zira bu coğrafyada süregiden ticari etkinliğin önemli bir çoğunluğu, resmi kayıtlardan uzak olduğu sürece söz konusu kalitenin evrensel bir seviyeye yükselmesi mümkün görünmüyor. Sadece daha hızlı veya daha fazla üretme hedefi üzerine kurulu düşünce biçimi daha nitelikli üretme becerisini sürekli gölgede bırakıyor.” TOK tektipleştirdi Türkiye’de nitelikli mimarlık üretiminin kentsel bağlama yönelik olmaktan çok, az sayıda seçkin bir müşteri kesitine dayanarak geliştiği gözden kaçmayan bir gerçek. Avrupa’da dar gelirliler için üretilen toplu konutlarda ünlü mimarların çizgisi kendini gösterirken Türkiye’de bu duruma rastlamak mümkün değil, neden? “Eryaman Toplu Konut Alanı bir uydu kent olarak TOKİ girişi miyle inşa edilen önemli bir örnektir. Eryaman yerleşiminin 3. ve 4. etaplarının konutları TOKİ tarafından dönemin öncü mimarlarına ısmarlandı. Ancak sonraki dönemlerde TOKİ tarafından uygulanan yöntemlerin niteliksizliği Türkiye’de kentleşme ve konut mimarisi konularında çok önemli fırsatların kaçırılmasına sebep oldu.” Nitelikli ürün verebilecek pek çok mimarın işsizlikten yakındığı bir dönemde TOKİ’nin faaliyetlerinin çok önemli bir bölümünü müteahhitler üzerinden ve modern dünyanın çoktan terk ettiği ölçütlerle oluşturmasını Emre Arolat, “TOKİ, tipleştirilerek her arsaya uyarlanan projelerle yürütüyor” şeklinde açıklıyor. Türkiye’de bir hayli başarılı işe imza atan Arolat, nerede bir tasarımı olmasını istediği şeklindeki sorumu ise şöyle yanıtlıyor: “Üniversitedeyken Manhattan adasının ortasında göreceli olarak yere yakın ve yeşil bir yapı tasarlamayı kafama taktığımı hatırlıyorum. Bu hayli genç ve deneyimsiz bir hevesti. Bugün sıkı bir bağlam yanlısı olarak bir mimarın tasarlayacağı ‘yer’ hakkında çok derinlikli bilgisinin olması gerektiğini düşünüyorum.” Costner Superman’de Kültür Servisi Yapımcılığını Christopher Nolan’ın üstlendiği ve yönetmen koltuğunda da Zack Snyder’in oturduğu yeni Superman filmi “Superman: Man of Steel”in kadrosuna Diane Lane’den sonra ünlü aktör Kevin Costner da eklendi. Yapımcı firma, Costner’ın Clark Kent’in babası Jonathan Kent’i canlandıracağını açıkladı. Ünlü oyuncu en son, 2010 yılında vizyona giren “The Company Men” filminde Jack Dolan karakterini canlandırmıştı. ‘Joan as Police Woman’, Avrupa turnesinin son konserini İKSV Salon’da verdi Savaş gecesinde aşk şarkıları ZÜLAL KALKANDELEN Kültür Servisi ABD’li oyuncu Drew Barrymore ikinci yönetmenlik denemesi için hazırlık yapıyor. Barrymore, “How to Be Single” adlı bir romantik komedi yönetecek. Film, Liz Tuccillo’nun 2008 tarihli, aynı adlı romanından uyarlanacak. Marc Silverstein ve Abby Kohn’un senaryo uyarlamasını üstlendiği film, bir grup New Yorklunun aşk hayatlarına odaklanacak. Barrymore ilk yönetmenlik tecrübesini 2009 yapımı “Whip It” adlı filmle yapmıştı. Fotoğraf: AL GÜLER Barrymore yeniden kamera arkasında Cumartesi gecesi dünyanın iki korkunç haberle sarsıldığı saatlerdi. Japonya, şehir suyu ve yiyeceklerde radyasyon bulunduğunu açıklamıştı. Daha sonra Fransa’nın ardından İngiltere ve ABD’nin de Libya’ya hava saldırısına başladığı duyuldu. İçimi kaplayan sıkıntıyla İKSV Salon’un yolunu tuttum. Açıldığından bu yana müzikseverlerin hayatını daha anlamlı kılan bu ufak mekânda birkaç saat olsun her şeyden uzaklaşabilir miydik? O akşam sahnede Joan as Police Woman vardı. Amerikalı müzisyen Joan Wasser’ı bu solo projesiyle 2007’de Kilyos’taki Radar Live festivalinde dinlemiştik. Bu yıl üçüncü albümünü yayımladı Wasser. “The Deep Field” adlı bu çalışması için çıktığı Avrupa turnesinin son konserinde de İstanbul’a uğramadan geçmedi. Saat 22.40’ta Salon’un kapıları kapandı. Davulda Parker Kindred ve synth’lerde Tyler Wood ile karşımızdaydı Joan. Siyah deri tulumuyla geçti klavyenin başına, yeni albümden “The Action Man” ile yaptı açılışı. “Şimdi durup beni dansa kaldırma zamanın geldi” diyordu kalbindeki sevgiliye. “The Magic”le devam ettiğinde bu kez “İçimde yaşayan vahşi hayvanlar acaba bir gün özgürleşecek mi?” diye soruyordu. Ama onun sözünü ettiği vahşiliğin bombalamakla, şiddetle ilgisi yoktu elbette. Yeni albümde bol bol seksüel çağrışımlar kullanmış Wasser ve bel se sahip. Nitekim klavye çalarJaponya’da radyasyon ken farklı, gitarı eline albulutları yayılırken, Libya dığında da farklı duruyor sahnede. Gitarı çalarüstüne bombalar ken daha çok rock gitayağarken, KSV Salon’un risti, şarkıcı Joan Jett’i ufak mekânında birkaç andırıyor. Hatta gitarda saat olsun her şeyden solo atarken öylesine hırsla çalıyor ki, gitar telleri uzaklaşabilir miydik? bile dayanmıyor. O gece konserde iki kere gitar teli koptu. Dinleyicilere “Gitar çalan ve bunu düzeltebilecek olan var mı?” diye sordu Joan. Kalabalığın arasından “Ben varım” diye bağıran Hürriyet Daily News’tan arkadaşımız Çetin Cem’di. Gitar telini iki kez takarak konserin devam etmesini sağlayan Çetin, konserin kahramanı oldu. Bu sayede müthiş bir “Christobel” ve li ki şimdiye kadar yaptığı en açık ve içten söz“Say Yes” dinledik. Teknik aksaklıklar bununla leri yazmış. Bazı gazetelerde konser öncesi çıkan haber da bitmedi. İki aydır turnede kullandıkları lerde Joan Wasser’ın sesi hakkında tuhaf ta aletlerden bazılarının yerine o akşam sahnede nımlar yapılmış. Okuduğum bir tanesi “çiko ilk kez çaldıkları aletler vardı. Müzisyenler için latalı puding sesli kadın” demiş mesela. Böy zor bir geceydi, “Bu konseri hiç unutmayale zorlama tanımlamalara hiç gerek yok; soul cağız” dediler. Biz de unutmayacağız. Dünyada bir yerlerde radyasyon bulutları yaşarkılarını söylerken yumuşacık, funk esintili şarkılarda eğlenceli ve seksi, rock söylerken çok yılıyor, bombalar uçuşuyordu. Biz Salon’un kagüçlü çıkıyor Joan’ın sesi. Ayrıca onun sesini pısını kapadık; Türk, Amerikalı, İngiliz, Frantek bir karaktere indirmek de doğru değil; o ge sız, hepimiz iki saatliğine Joan’ın aşkla dolu alceki konserde de bir kez daha kanıtlandığı gi ternatif dünyasına girdik. (www.zulalkalkandelen.com) bi, başka kişiliklere bürünebilen, esnek bir se ‘VAV’ tablosuna 1 milyon lira Kültür Servisi Antik AŞ Müzayede Evi’nin dün Swissotel’de gerçekleştirdiği Çağdaş Sanat Eserleri Müzayedesi’nde, Erol Akyavaş’ın “VAV” adlı tablosu 1 milyon liradan alıcı buldu. Başlangıç bedeli olarak 500 bin liradan açık arttırmaya çıkarılan tuval üzeri akrilik ve karışık teknikle yapılan tabloda, tasavvuf inancında çok önemli bir yere sahip, mütevazılığı ve kâinatı simgeleyen VAV harfi yer alıyor. 187 adet çağdaş sanat eserinin satışa sunulduğu müzayedede, Burhan Doğançay’ın “Cone on a Wall” adlı tuval üzeri yağlıboya tablosu 425 bin liradan satılırken, Burhan Uygur’un “Göçmen Kuşlara Ağıt Yakan Sabah Martıları” adlı tuval üzeri yağlıboya tablosu 360 bin liradan, Yüksel Arslan’ın “Kapital’i Güncelleştirme Denemesi” adlı kâğıt üzeri karışık teknik eseri 240 bin liradan, Oya Zaim Katoğlu’nun “Pazar Ola” adlı tuval üzeri yağlıboya tablosu 140 bin liradan, Mübin Orhon’un “KırmızıKahverengi” adlı tuval üzeri yağlıboya tablosu 190 bin liradan, Ferruh Başağa’nın Akdeniz Serisi’nden “Soyut Kompozisyon” adlı tuval üzeri yağlıboya tablosu ise 600 bin liradan alıcı buldu. ZÜLFİKAR NAKLİYAT Telefon: 0216.575 91 22 0532.564 17 17 C MY B Ev ve O f is Taş ım ac ı lı ğı C MY B Erol Akyavaş’ın “VAV” adlı tablosu. İSTANBUL (AA) Brezilyalı yazar Paulo Coelho, önceki gün İstanbul’da basın mensuplarıyla buluştu. Her yıl başka bir şehirde, yemekli bir davetle kutladığı Saint Joseph yortusu için bu yıl İstanbul’u seçen yazar, Türkiye’ye üçüncü kez geldiğini, her seferinde özel anlar yaşadığını kaydetti. Coelho, son kitabı “Elif”le ilgili olarak, son yolculuğunda Rusya’da yaşayan bir Türk olan Hilal ile tanıştığını ve aralarındaki yoğun ilişkiyi kale Coelho Paulo ı bul’dayd stan me almaya karar verdiğini belirterek kitabı 57 gün içerisinde yazdığını kaydetti. Kitabın anadilinden sonra ilk kez Türkçeye çevrildiğini ve basıldıktan bir hafta sonra Türkiye’de kitap satışlarında ilk sıraya yerleştiğini ifade eden Coelho, okuyuculara teşekkür etti. Paulo Coelho, Brezilya’nın Ankara Büyükelçisi Marcelo Jardim ve Can Yayınları Genel Müdürü Can Öz’ün de katıldığı toplantı sonrası okuyucuları için kitabını imzaladı. Victor Ananias anısına konser Kültür Servisi Social Inclusion Band grubunun 28 Mart’ta Babylon’da vereceği konser, yakın zamanda yaşamını yitiren başarılı sosyal girişimci, Buğday Derneği kurucusu, Victor Ananias’ın anısına gerçekleşecek. Bu özel konserde Social Inclusion Band ekibine Cahit Berkay eşlik edecek. Saat 19.00’da başlayacak olan performansta ekolojik bütünü sağlamak adına pek çok başarılı projeyi hayata geçirmiş olan Ananias’ı ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin çalışmalarını anlatan video gösterimleri de yapılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle