18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 21 MART 2011 PAZARTES [email protected] 10 DIŞ HABERLER Kaddafi’den geri adım Batılı koalisyon güçlerinin askeri operasyonunun ikinci gününde başkent Trablusgarp ve muhaliflerin elindeki Bingazi kentinin çevresi havadan vuruldu. Libya hükümeti ‘tüm askerlere ateşkes’ emri verdi Dış Haberler Servisi Libya’ya önceki gün askeri operasyon başlatan Batılı koalisyon güçlerinin bombardımanı devam ederken Libya Silahlı Kuvvetleri sözcüsü akşam saatlerinde tüm askerlere ateşkes emri verildiğini Açıklamayı, başkent Trablus’ta yapan sözcü, Afrika Birliği’nin dün “savaş durumunun derhal kesilmesi” çağrısına cevaben ateşkes ilan edildiğini bildirdi. Libya lideri Muammer Kaddafi’ye bağlı güçlerin muhaliflere yönelik saldırılarında 2 gün içinde 94 kişinin öldüğü bildiriliyor. Görgü tanıkları, Kaddafi’ye keskin nişancıların Misrata’da çatılara yerleştiğini ve halkın sokağa çıkamadığını duyurdular. Libya hükümeti ise Batılı güçlerin bombardımanında sivillerin vurulduğunu, 64 kişinin öldüğünü, 150 kişinin yaralandığını bildirdi. Japonya Felaketler Zincirinin Ardından... Bir musibet bin nasihatten evladır bilge özdeyişi, ileri teknoloji ülkesi Japonya’nın son haftalarda 9 şiddetinde deprem, ardından yıkımda 9’luk depremi gölgede bırakan, dalga boyları 10 metreye ulaşan ve önüne gelen ne varsa silip süpüren benzeri az görülen tsunami felaketi, yine deprem ve tsunamiye bağlı olarak bu iki büyük felakete rahmet okutan, şimdiden ünlü Çernobil’e yaklaşan, çok daha ölümcül ve kalıcı olması yanında Tokyo için olduğu kadar okyanusu hızla aşan radyasyon bulutlarıyla Kanada ve ABD’nin Kaliforniya sahillerini tehdit eden Fukuşima Nükleer Santralı’ndaki arızanın tüm çabalara karşın üstesinden gelinemediği bu üçlü felaketin kolay atlatılmayacağını ortaya koymuştur. Santralı soğutma çabaları sonuç vermezse felaketin çok daha vahim sonuçlar vereceğine ise kesin gözle bakılmaktadır. Deprem ve tsunamiden kaynaklanan bu üçüncü felaket soğutmayla önlenemezse santralın üzerinin beton ve toprakla örtülmesi son çare olarak hâlâ gündemdedir. Ne ki bu durumda, radyasyon sızmasının üst sınırlara tırmanmasına yol açılacağından söz edilmektedir. Japonya, herkesin hakkını teslim ettiği gibi, depreme karşı her türlü önlemin alındığı ender ülkeler arasındadır. Bu deprem ülkesinin binaları depreme karşı dayanıklıdır. Bu nitelikleriyle de depreme karşı en güvenli yerler Japon halkının oturdukları binalardır. O kadar ki her şeyi silip süpüren tsunami felaketi olmasaydı Japonya 9 şiddetindeki depremi belki de en az insan kaybıyla atlatabilecekti. Ancak dalga boyları 10 metreyi bulan tsunami dalgaları her şeyi silip süpürmenin yanı sıra altı bin cana, on bine yakın kayba neden olmuştur. Maddi kayıplar ise 200 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Ne var ki, binaların depreme karşı dayanıklı olması için her şeyi yapan Japonların, ne yazık ki tsunamiyi pek hesaba katmadıkları anlaşılmaktadır. Örneğin ölümcül arızanın kaynağındaki Fukuşima Nükleer Santralı deniz kenarındadır, dolayısıyla da tsunami tehlikesine açıktır. Bunu yok saymalarının kuşkusuz, anlaşılır nedenleri olsa gerektir. Ama nedenleri ne olursa olsun, bunların santralın güvenliğinin önüne geçmesini kabul etmek yine de mümkün değildir. Günümüz dünyasında nükleer santralların sayısı 442’dir. 65’i ise yapım evresindedir. Nükleer santral kaynaklı elektriğin payı Fransa için yüzde 77, Ukrayna’da yüzde 47, İsveç’te yüzde 43, Güney Kore’de yüzde 34, Japonya’da yüzde 24, Almanya’da yüzde 23.5, Çin’de ise yüzde 2’dir. Japonya’nın başına gelen deprem, tsunami ve Fukuşima Santralı’nın ölümcül tehdit durumuna gelmesine yol açan arızanın aynı yolla ucuz elektrik elde eden ya da buna hevesli ülkelerin de başına gelebileceği kimse için sır değildir. Ancak Japon felaketi, nükleerden elektrik sağlamaya ne pahasına olursa olsun kararlı ülkelerin şapkalarını önlerine koyup bilimin rehberliğinde bu sevdadan acilen vazgeçmeleri için büyük dersler içermektedir. Zira çoğunca Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma riski mevcuttur. Japonya’nın karşılaştığı yıkım, bu yolu seçmenin taşıdığı büyük riskleri göstermektedir. Bu yönde gitmeye yeminli olan ülkelerin bugün düne oranla, Japonya’nın başına gelen üçlü felaketten sonra olayı enine boyuna ve bilimin rehberliğinde tartışmaları yaşamsal önemdedir. Ayrıca nükleer santralların olumsuz yanları salt sayılanlarla sınırlı da değildir. Deprem kuşaklarında yer alan ülkeler, nükleer santrallara yanaşmamalıdırlar. Bugün Avrupa’nın çok sayıda ülkesinde, özellikle de Japon felaketinden sonra nükleerden bir an önce uzaklaşma eğilimi güçlenmiştir. Kısa sürede bu eğilimin daha da güçleneceğinden kuşku yoktur. Örneğin ülkemizde AKP yönetimi, bilemediğimiz nedenlerle, en iyimser bir tahminle yirmi yıl sonra elektrik üretecek santrallara neden bu denli heveslidir anlamak olası değil. Hiçbir gerekçe, hiçbir kapris ya da inat uğruna, ülkenin cennet doğası, yenilenebilir temiz enerjinin ivme kazandığı bir dünyada onca ders önümüzdeyken, kimsenin hevesine terk edilemez. Edilmemelidir. ABD’li Koramiral Bill Gortney: Ateşkese kuşku ile bakıyoruz ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen, askeri operasyonun Kaddafi’yi devirme hedefinin bulunmadığını bildirdi. Mullen, Kaddafi’nin “kendi geleceğiyle ilgili kararları almak zorunda kalacağını” da söyledi. ABD Donanması‘ndan Koramiral Bill Gortney de “Türkiye operasyona katılacak mı?” sorusuna, “Süreci değerlendiriyorlar” dedi. Gortney, sivil ka yıplar yaşandığına dair bir işaret bulunmadığını belirtti. Gortney, Kaddafi’nin ateşkes emri ile ilgili “Söylediği her şeyden şüphe duyuyorum. Daha önce de ateşkes ilan etmişti ama Bingazi’ye saldırdı” dedi. ABD Savunma Bakanı Gates ise “Bölünme istikrar için çözüm olabilir” dedi. ngiltere ise ateşkes çağrısına “Eylemleriyle değerlendireceğiz, sözleriyle değil” açıklamasını yaptı. Hurra (Özgür Libya) adlı kanalı kuran Muhammed el Nabus’un dün Kaddafi güçlerinin Bingazi’ye düzenlediği saldırı sırasında, bir keskin nişancı tarafından vurulduğu belirtildi. Fransız haber ajansı AFP ise iki muhabirinin Libya’da kayıp olduğunu bildirdi. Operasyonu başlatan Fransa’nın dün de saldırılarını sürdürdüğü bildirilirken Fransız uçak gemisi “Charles de Gaulle”ün, Libya’daki operasyona katılmak üzere Toulon liman kentinden ayrıldığı açıklandı. Taarruz denizal tısı, yakıt gemisi ve fırkateynlerin eşlik ettiği “Charles de Gaulle”de 1800 kişilik mürettebat ile 20 uçak bulunuyor. Hava harekâtının ardından Trablusgarp Limanı’na yanaşan bir İtalyan römorkunun, limandan ayrılmasına liman komutanı tarafından izin verilmediği açıklandı. ‘1 milyon kişi silahlanacak’ Kaddafi dün de meydan okuyarak “bütün Libya halkının silahlı olduğunu” söyledi. Libya lideri, “Libyalılar şimdi silah taşıyor. Bütün Libyalılara mitralyöz, bomba ve tabanca dağıtıldı. Libya halkı Akdeniz cephesinde uzun bir savaşa hazır” diye konuştu. Ülkesinin petrol kaynaklarının sömürülmesine izin vermeyeceklerini belirten ve zafer kazanacaklarını öne süren Kaddafi, “Haçlı koalisyonunun hainlerini ve işbirlikçilerini yok edeceğiz” dedi. Libya Savunma Bakanlığı kaynakları da 1 milyondan fazla kişiye silah dağıtılacağını, dağıtımın başladığını duyurdu. Aynı kaynaklar dün, “1 milyondan fazla kadın ve erkeğe silah dağıtım işleminin saatler içerisinde tamamlanmış olacağını” söyledi. bombalandı’ ‘Önemli bir üs Libyalı muhaliflerin elindeki Bingazi ve başkent Trablusgarp’ın önceki gece sabaha kadar bombalandığı, dün sabah Trablusgarp’a yeniden saldırı düzenlendiği öğrenildi. Şafaktan önce Kaddafi’nin ikametgâhının bulunduğu Trablusgarp’ın güneyindeki Bab el Aziziye bölgesi üzerinde bir savaş uçağının uçtuğu ve bu bölgeden bomba seslerinin yükseldiği de gelen haberler arasında. Amerikan CNN televizyonu, hava operasyonları sırasında 3 Amerikan B2 hayalet uçağının, Libya’nın önemli bir hava üssünü de bombaladığını ve 40 bomba bıraktığını duyurdu. ABD’nin Afrika Komutanlığı da önceki akşamki Amerikan saldırılarında en az 20 hedefin vurulduğunu bildirirken ABD savaş uçaklarının dün erken saatlerde Kaddafi’ye bağlı kara birliklerine saldırdığı öğrenildi. Kaddafi kuvvetlerinin saldırdığı bildiri len muhaliflerin elindeki Bingazi’deki kaynaklar, geçen cuma ve cumartesi günleri çıkan çatışmalarda 94 kişinin öldüğünü duyururken Kaddafi güçlerinin tank desteğiyle girdiği yine muhaliflerin denetimindeki Misrata kentinde de çok sayıda kişinin öldüğü bildiriliyor. Bir gazeteci öldürüldü Libya’da yönetimin saldırılarıyla ilgili canlı internet programı yapan bir gazetecinin de keskin nişancılar tarafından öldürüldüğü bildirildi. Gazetecinin arkadaşları tarafından yapılan açıklamada, Libya el 28 ÜYEN N KR T K TOPLANTISI Türkiye’den NATO’ya itiraz Haber Merkezi Türkiye, NATO’nun Libya’ya yönelik askeri operasyon planlarının gözden geçirilmesini ve uçuşa yasak bölge alanının daraltılmasını talep etti. NATO’nun 28 üyesinin büyükelçileri kritik Libya toplantısı içinde Brüksel’de bir araya geldi. TSİ 16.00’da başlayan ve 28 üye ülkenin büyükelçilerinin katıldığı toplantıya akşam saatlerinde ara verilirken, diplomatik kaynaklar ara verilmesinin en büyük nedeninin Türkiye’nin itirazları olduğunu açıkladı. Türkiye’nin, Libya’nın hava sahasının uçuşa yasak bölge ilan edilmesine yönelik NATO’nun yapacağı askeri operasyona itiraz ettiği, buradaki askeri planların gözden geçirilmesini talep ettiği kaydedildi. NATO Büyükelçisi Haydar Berk bunun nedenini “NATO’nun tüm planlama çalışmaları, koalisyon güçlerinin operasyon yapmayacağı göz önünde bulundurularak yapıldı. Oysa 24 saatten bu yana askeri operasyon gerçekleştiriliyor ve çok sayıda sivil hayatını kaybetti” şeklinde açıkladı. Arap Birliği Genel Sekreteri: Libya’ya yönelik operasyon amacının dışına çıktı ‘BM kararına uyulmadı’ Dış Haberler Servisi Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa Batılı ülkelerin Libya’ya yönelik operasyonunu, amacının dışına çıktığı gerekçesiyle eleştirdi. Musa, gazetecilere yaptığı açıklamada, operasyonun uçuşa kapalı bölge oluşturulmasını amaçladığını hatırlatarak, koalisyon ülkelerinin bu amaçtan uzaklaştığını söyledi. Musa, “Libya’da olanlar uçuşa yasak bölge oluşturulması amacından farklıdır. Bizim istediğimiz sivillerin korunmasıdır, başka sivillerin bombalanması değil” dedi. PAPA 16. Benediktus ise askeri ve siyasi liderlerden Libya’daki sivillerin güvenliğinin dikkate alınmasını istedi. Papa, Libya’ya askeri müdahale konusunda yaptığı ilk açıklamada, savaşın kendisinde “büyük korku ve dehşet yarattığını” söyledi. Vatikan, askeri fqgüç kullanılması konusunda dikkati çekecek ölçüde sessiz kalmıştı. RAN “Koalisyon güçlerinin Libya’da Muammer Kaddafi yönetimine karşı saldırısının yeni bir sömürgecilik niyeti taşıdığından şüphe ettiğini” bildirdi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mihmanperest, “Sultacı ülkelerin sabıka ve tutumlarına baktığımızda, onların zulüm altındaki ülkeleri işgaldeki niyetlerinin şüphe götürdüğü görülüyor” dedi. RUSYA: GÜÇ KULLANMAYA SON VER N! Rusya Dışişleri Bakanlığı Libya’da operasyonlara katılan ülkelere, “ayırt etmeksizin güç kullanmaya son vermeleri” çağrısında bulundu. Bakanlık Sözcüsü Aleksandır Lukaşeviç yaptığı yazılı açıklamada, başkent Trablusgarp dahil en az 4 kentte askeri olmayan hedeflerin de vurulduğuna ilişkin bilgiler geldiği belirtildi. Açıklamada bir hastanenin, yollar ve köprülerin de tahrip edilen yerler arasında olduğu kaydedildi. ‘Siviller korunmuyor’ Açıklamada, BM Güvenlik Konseyi’nin 1973 sayılı kararının bu tür operasyonlara gerekçe olarak kullanılmasının kabul edilemeyeceği, bu tür güç kullanımının, kararda belirtilmiş olan, sivillerin korunması hedefinin dışına çıktığı bildirildi. Hillary Clinton Samantha Power Susan Rice ‘Gözden geçirilmeli’ Türkiye’nin, çok şiddetli olan NATO’nun operasyonlarının mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini, hem operasyonel katılım hem de uçuşa yasak bölge alanının daraltılmasını talep ettiği belirtiliyor. Yani Türkiye, NATO’nun Libya’ya güçlü ve şiddetli bir kuvvetle girmemesi gerektiğini çünkü koalisyon güçlerinin operasyon yaptığını ve bu nedenle NATO planlarının onaylanmadan gözden geçirilmesini istiyor. Öte yandan, Türkiye’nin bu tutumuna Fransa’dan eleştiri geldi. Fransa, bunun geç kalmış itiraz olduğunu, haftalardır planların gözden geçirildiğini, tartışıldığını; hatta Türkiye’nin askeri düzeyde planları kontrol ettiğini ve şimdi son dakikada pürüz çıkardığını iddia etti. İngiltere’den de Türkiye’nin itirazının Libya’ya zaman kazandırdığı açıklaması gelirken, aynı zamanda Türkiye’nin çekincelerinin giderilmesi için müzakere edilmesi gerekliliğinin altı çizildi. Yeni sömürgecilik Bu ülkelerin, ilk başta halkları himaye için harekete geçtiğini, ancak daha sonra işgal ettikleri ülkelerde askeri üs kurarak kendi çıkarlarını koruduklarını belirten Mihmanperest, bunun yeni bir tür sömürgecilik ve hegemonyacılık olduğunu söyledi. Mihmanperest, her ülke halkının ve onların meşru taleplerinin desteklenmesini savunduklarını da belirtti. Ç N de ABD ve Avrupa ülkelerinin Libya’ya yönelik hava saldırısından üzüntü duyduğunu bildirdi. Çin Dışişleri Bakanı Jiang Yu, ülkesinin “uluslararası ilişkilerde güç kullanılmasına karşı olduğunu” söyleyerek “Libya’daki durumun mümkün olan en kısa sürede istikrar kazanmasını umuyoruz” dedi. Çin, BM Güvenlik Konseyi’nin Libya kararında çekimser oy kullanan 5 ülke arasında yer almıştı. Obama’yı üç kadın ikna etti ELÇ N POYRAZLAR askeri Üç kadının iknasının ardından rdi ve hazırlıkların yapılması emrini WASHINGTON ABD Başkanı Barack Obama’nın Libya’ya askeri müdahale konusundaki kararında yönetim içindeki üç kadının etkili olduğu belirtildi. New York Times gazetesinin Helene Cooper ve Steven Lee Myers imzalı haber analizinde başta operasyon konusunda isteksiz olan Obama’yı Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, BM Büyükelçisi Susan Rice ve Ulusal Güvenlik Konseyi’nde insan hakları konusundaki özel danışmanı Samantha Power’ın ikna ettiği bilgisi yer aldı. Clinton’ın Fransa ve Kuzey Afrika’ya yaptığı gezi sırasında Muammer Kaddafi’nin isyancılar karşısında üstünlük sağlamaya başlamasıyla fikir değiştirdiğini yazan gazete, poli tika değişikliğinin Clinton’ın Libya’ya askeri müdahaleyi savunan Rice ve Power’a katılmasının ardından geldiğini aktardı. Gazetenin haberine göre askeri müdahale kararı şöyle gelişti: Clinton’ın Rice ve Power’a fikren katılmasının ardından askeri müdahaleye temkinli yaklaşan Savunma Bakanı Robert Gates ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Tom Donilon ile beklenmedik bir kopuş yaşandı. Gates ve güvenlik ekibine göre Libya, ABD ulusal güvenlik çıkarları için yaşamsal değildi ve Libyalı isyancıların El Kaide ile bağlantısı olup olmadığı bilinmiyordu. Clinton’ın operasyonda Arap ülkelerinden aktif katılım sözü alması ve Rice’ın yoğun çabaları sonunda BM Güvenlik Konseyi kararının çıkması ABD yönetiminin politika değişikliğinde etkili oldu. Mısırlılar ‘Samsun’ ile tahliye edildi Libya’daki Mısır vatandaşlarının tahliyesi kapsamında “Samsun” gemisi Libya’dan aldığı 1150 Mısır vatandaşını Mısır’ın skenderiye Limanı’na götürdü. Limana dün sabah saatlerinde ulaşan gemiye, yolculuğu boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı “TCG Gelibolu Fırkateyni” eşlik etti. skenderiye’de gemiyi karşılayan Mısırlılar, Türkiye lehine tezahüratta bulundular. Karşılamada, Türkiye’nin skenderiye Başkonsolosu Semih Lütfi Turgut ve Kahire Büyükelçiliği 2. Kâtibi Ali Rıza Akıncı da hazır bulundu. (Fotoğraf: AA) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle