Katalog

SAYFA CUMHUR YET 13 MART 2011 PAZAR 6 HABERLER Cezaevinde rahatsızlanan Prof. Haberal hastaneye gitmeyi reddetti ‘Burada tedavi edin’ stanbul Haber Servisi kinci Ergenekon davası sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal cuma akşamı nakledildiği Silivri Cezaevi’nde dün rahatsızlandı. Doktorların yeniden hastaneye sevk etmek istediği Prof. Dr. Haberal’ın “Madem beni buraya getirdiniz, edebiliyorsanız burada tedavi edin” diyerek hastaneye gitmeye reddettiği öğrenildi. Adli Tıp Kurumu raporunu görmediklerine dikkat çeken avukatları, “Prof. Dr. Haberal’ın göğsünde elektrotlar takılı olduğu halde apar topar cezaevine sevk edildiğini” söyledi. Adli Tıp Kurumu’nun “ayakta tedavi görebilir” şeklindeki raporu üzerine tedavi gördüğü Halkalı’daki Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’den önceki gece Silivri Cezaevi’ne nakledilen Haberal, kısa süre sonra yeniden rahatsızlandı. Cezaevi yönetiminin 112 Acil servisi araması üzerine gelen ambulanstaki doktor “Cezaevi koşullarında kalmaması gerektiğini” söyleyerek bir devlet hastanesine sevk edilmesini istedi. Ancak Haberal’ın “Madem beni buraya getirdiniz, edebiliyorsanız burada tedavi edin, çocuk oyuncağı mı bu?” diyerek tepki gösterdiği öğrenildi. ‘Çocuk oyuncağı mı bu?’’ Yaşasın Özgürlük! (Yamuk Gazetecilik Üzerine) Bugün Bursa Kitap Fuarı’nda olacağım; ama kalbim gazeteci arkadaşlarımın TünelTaksim yürüyüşünde atıyor olacak. İçimden bağıracağım, hazırlanan pankartları da taşıyor olacağım! Yaşasın özgürlük! Kahrolsun baskılar, kahrolsun bütün diktatörlükler, kahrolsun sahte/çarpıtılmış hukuk! Kahrolsun cemaat rejimi! Yaşasın özgür toplum! Herkes, siyasi ve hukuki ahlaksızlıklara karşı sesini yükseltmeli, göğsünü gere gere sokaklarda özgürlüğü savunmalı! Bunu bugün değilse başka ne zaman yapacağız? Halkı bilgilendirme görevini yapanlar, iktidarı eleştirme hakkını kullananlar, ülkede devletin etkin yerlerini ele geçiren dinci örgütlenmeler üzerine yazanlar yok edilmeye çalışılıyor... Başbakan diyor ki “Bizi sürekli eleştirenler var, hepsine yetişemiyoruz!..” Bu da şu demektir: Onların da başını ezdiğimiz gün rahatlayacağız! Bunu hiçbir zaman yapamayacaklar! Bugün arkadaşlarımla birlikte özgürlük için yürüyor olacağım! Yaşasın özgür toplum! Yaşasın özgür basın! Ancak aynı zamanda “yamuk gazeteciliğe karşı” da yürüyor olacağım! Yönetimin, düzenin, hukukun, yargılamanın yamuk olduğu ortamlarda, hele hele gazetecilik mesleği ilk yamultulan alanlardan birisi olur.. Yamultan, tabii ki yöneten siyasettir! Siyaset, kurmak istediği rejim, düzen için, medyayı kullanır öncelikle! Akı kara, karayı da ak göstermelidir! Bu amaçla medya biçilmiş kaftandır! Çünkü günümüzde medya çeşitli iletişim kanallarıyla tüm toplumu, en azından yarısını bir ağ gibi sarmıştır. Bu ağ içindeki toplumu mümkün olduğunca yönlendirebilmeyi, özellikle otoriter/diktatorya eğilimli iktidarlar çok isterler ve bu yönde çalışırlar! Kara medya ve kara yazarlık, yamuk basın, böyle iktidar zamanlarında ortaya çıkar! Yamuk medya, olguları çarpıtır... Hukuki gerçekleri çarpıtır. Doğruluğu bilinmeyen, kanıtlanmamış, bir iddia niteliğindeki “verileri” ve söylentileri veya kasıtlı çarpıtılmış iddiaları, mutlak gerçekmiş gibi sunar. Bu çarpıtmayı tezgâhlayanların değirmenine su taşır. Yamuk medya, birkaç yıldır ayyuka çıkmıştır... Bu nedenle, ben, yamuk medyacılığa karşı da yürüyorum bugün! Yamuklar diyecektir ki, kardeşim, iktidarın medyayı da ele geçirdiğini nereden çıkartıyorsun! İktidar, “ileri demokrasi” kurmak için çalışıyor, ordusuz, demokratik bir siyaset inşa etmek için çırpınıyor! Biz de ona yardımcı oluyoruz! Öyle mi? Siyasetin ve yönettiği devlet ve araçlarının niteliğini belirleyebilmek için, medyaya bakacaksınız! Medya özgür mü? İktidarın medya üzerinde baskısı var mı? İktidar medyayı kendi istekleri doğrultusunda yönlendiriyor mu? Medya, iktidarın hışmından korkarak mı yayın yapıyor! Bunun için normal zamanlarda başvurmayacağı kararlar mı alıyor, haber ve yorumlarında iktidarı küstürmeyecek, en azından gazabını üzerine çekmeyecek yayın politikası mı izliyor? (Çünkü neredeyse tüm medya patronlarının sanayi kuruluşları ve iktidarla işleri var, iktidarın maliyeyi, sevmediği patronların üzerine saldığı, örneklerle kanıtlanmış bir olgudur.) İktidar, bütün bunların ötesinde, satın almalarla bir iktidar basını mı yaratıyor! İcra gücünü, yandaş olmayan medya üzerinde kullanıyor mu? Bütün bu sorulara evet yanıtını veriyorsanız (hepsi kanıtlanmıştır!), herkesin birleşmek zorunda olduğu asgari müşterek, iktidarın demokrasi konusunda iyi niyetli olmadığıdır! Bu saptama, iktidarın niyeti hakkında önemli bir göstergedir! Bu basamaktan yukarıya doğru tırmandırırsınız değerlendirmenizi.. Bunun için iş dünyasına da bakarsınız.. Ülkede hukuksuzluklara da bakarsınız.. Nasıl bir toplum yaratıldığına, yaratılmak istendiğine bakarsınız.. Daha pek çok göstergeye bakarsınız... Ve dersiniz ki, özgür toplum tehlikede! Yarı demokrasimiz bile tehlikede ve imdaat diye bağırırsınız!! Yamuk gazeteci ve yamuk yazar, hukuku çarpıtır... Örneğin, son örnek olarak şunu yapar: Odatv internet sitesinde bir “Ulusal Medya 2010” adında bir belge bulunduğu ileri sürülmektedir. Bu, polisin iddiasıdır! Belge aptalcadır ve sahtedir, yarın bunun üzerinde duracağım.. Ama en azından, bu belgenin gerçek olduğu bile belli değildir.. delil midir, bilinmez.. Yamuk medya ve yamuk yazar ise bunu kesin doğru kabul eder... Bunu yazılarında yazan, TV’lerde söyleyen herkes, yamuk gazeteci ve kara yazardır! Bunun ötesinde bu tutum, ahlaksızlığın en büyüklerindendir! Ben bunlara karşı da yürüyorum bugün! Berlin’deki gösterilerde Avrupa’nın Türkiye’deki basın özgürlüğüne karşı ilgisizliği eleştirildi Basına darbeye ‘yabancılar’ NEW YORK TIMES’TAN ELEŞT R ‘Erdoğan’ın tutumu baskı’ Dış Haberler Servisi ABD’nin New York Times gazetesinde, Türkiye’nin uzun süreden bu yana Müslüman dünya için yüreklendirici bir demokrasi modeli oluşturduğu, şimdiyse bölgede pek çok kişi özgürlük talep ederken “Türkiye hükümetinin kendi değerlerine ve yurttaşlarına ihanet ettiğini”, Başbakan Tayyip Erdoğan ve yönetiminin eleştirileri susturmak için gazetecilere baskı uyguladığını yazdı. Gazetenin 12 Mart tarihli sayısındaki başyazısında, Nedim Şener’in gözaltına alındığı anımsatılarak, avukatlarına hükümetin elinde bulunan kanıtları görme izni verilmediği vurgulandı. Şener’le birlikte Ahmet Şık’ın gözaltına alınmasının Erdoğan hükümetinin gittikçe kontrolden çıkıyormuş gibi görünen soruşturmasının son adımları olduğu belirtilen yazıda, benzer bir soruşturmanın üst düzeyli her 10 subaydan birinin tutuklanmasına yol açtığı belirtilerek, “Hiçbir soruşturma, gerçek komplolarla ilgili kesin kanıtlar üretemedi” denildi. Yazıda “Yüzlerce gazeteci, haberleri için soruşturmaya maruz kaldı, bazı gazeteler otosansür uygulamak zorunda kaldı” denildi. Yazı şöyle devam etti: “Erdoğan’ın partisi Meclis’teki çoğunluğundan ceza kanununda reform yapmak için yararlanmalı ki normal araştırmacı gazetecilik bundan böyle bir suç olarak geçmesin.” Türkiye’deki basın özgürlüğünün ayaklar altına alınmasına Avrupa ülkelerinin duyarsız kalması protesto edildi. OSMAN ÇUTSAY AHMET ORTAÇ ‘Kesin kanıtlar üretilemedi’ BERLİN Avrupa’nın çeşitli parlamentolarında geçmişte veya halen görev yapan “seçilmişler”, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğunu bir basın bildirisiyle kamuoyuna duyurdu. Berlin’in Gedächtniskirche adlı kilisesi önünde de ADD Berlin ve Avrupalı Türkler Dayanışma Konseyi ile birçok kurumun öncülüğünde düzenlenen gösteride, Alman siyasetine, medyasına ve toplumuna “Türkiye’deki gelişmeler konusunda bilgi talep etmesi ve ilgi için” çağrıda bulunuldu. Avrupa ve özellikle de Alman medyasıyla kamuoyuna yönelik son çağrılarda, Türkiye’deki basın özgürlüğünün ayaklar altına alınmasına rağmen Avrupa insan haklarının, hukuk devletinin ve demokrasinin temel ilkelerinin Türkiye’de çiğnenmesinden endişeliyiz. Her devletin, hukuk kurallarına uyarak, suç işleyenleri cezalandırma hakkı vardır. Ancak bu kurallar, iktidarı eleştiren muhaliflerin baskı altına alınmaları amacıyla istismar edilmemelidir.” Almanya’da dün gerçekleştirilen iki gösteride de Türkiye’deki son gelişmelerden duyulan kaygı dile getirildi. erlin merkezinde protesto Öte yandan dün Berlin’de çeşitli Türk derneklerince yapılan protestoda, Türkiye’de aydınlar ve gazeteciler üzerinde yoğun bir baskı olduğuna dikkat çekildi. Gösteri, Avrupa Türkleri Dayanışma Konseyi, BerlinBrandenburg ADD, Attilâ İlhan Kulturzentrum BerlinBrandenburg, Karadeniz Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği, Solidaritätsverein der Türken in Europa, TiyatromBerlin, Trabzon Kültür ve Dayanışma Derneği, Türkische Sozialdemokraten in Berlin, TokatDer ve TÖYED tarafından düzenlendi. B ülkelerindeki genel ilgisizlik eleştirildi. Almanya, İsviçre, Danimarka gibi ülkelerinde görev yapmış bir grup Türk kökenli milletvekili, halen 63 gazetecinin tutuklu bulunduğu Türkiye’de yaşananlara gerekli ilginin gösterilmesini istedi. Serkan Tören (Almanya), Hüseyin Araç (Danimarka), ‘Endişeliyiz’ Alev Korum (Avusturya), Prof. Dr. Hakkı Keskin (Almanya), Özcan Mutlu (Almanya), Filiz Demirel (Almanya), Hasan O. Kamber (İsviçre) Dilek Kolat (Almanya), Filiz Polat (Almanya), Ülker Radziwill (Almanya), Arif Ünal (Almanya) gibi isimlerce hazırlanan bildiride şu görüşlere yer verildi: “Türkiye kökenli biz politikacılar, gazetecilerin sistemli olarak baskı görmelerinden, GÖP’den protesto Gazeteciler Taksim’de İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Toplam 92 meslek örgütü tarafından oluşturulan Gazetecilere Özgürlük Platformu, bugün Galatasaray Lisesi’nden Taksim Meydanı’na yürüyecek. Meslek örgütleri temsilcileri, gazeteciler, tutuklu gazeteci yakınları ve destek veren diğer kuruluşların üyeleri, 12.00’de Galatasaray Lisesi’nin önünde toplanacak. Açıklama 13.00’te Buradan Taksim Meydanı’na yürüyecek platform ve destekçileri, 13.00’te Taksim Meydanı’nda basın açıklaması yapacak. C MY B C MY B