18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MART 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER Türkiye’de mizaha yön veren, karikatür sanatçımızın anısına çok sayıda etkinlik düzenlenecek 9 programlarda? Tarafsız(!) televizyonların tarafsız(!) programlarında? 12 Eylül referandumu konusunda, anayasa değişiklikleri için aynı şey olmadı mı? Hatırlayın bazı savcıları, Anayasa Mahkemesi’nin raportörlerini, “kerameti kendinden menkul hukukçuları”, 7 kişinin kurduğu ve o 7 kişiden oluşan sözüm ona yargıç derneklerini, referandum sonrasında ortadan patlayan yargıç derneklerini ve referandumdan sonra ortadan kaybolan hukukçuları. Hayır! Bunların hiçbiri tesadüf değil. Bir tek kereye mahsus da değil. Oyunun özü bu! Oyunun oynanmasına yardımcı olanlar bunlar. İpleri tutan birilerinin oynattığı kuklalardan bazıları bunlar. Kimi akademisyen pozunda, kimi gazeteci, kimi hayatın meşakkatli yollarında yolunu bulmaya çalışan bir kişi, kimi artık çocuklarının bile inanmadığı bir aydın(!). Tabii bu arada, yoksulluk hiç yok, işsizlik, tarım, hayvancılık hiç yok, kurbanlık hayvanı artık ithal ettiğimiz de yok, UNDP’nin İnsani Gelişmişlik 2010 Raporu ya da Dünya Ekonomik Forumu’nun 2010 raporu da yok. İthalat yok, dış ticaret açığı yok, cari açık hiç yok. Onlar yok da, hukuk var mı? O da yok. Türkiye onlarla ilgilenmiyor(!) ki, onları konuşsunlar, onlar haber değeri taşımıyor(!) ki. Tabii bir de şu olabilir; “ilgilensinler de, halkı her şeyin kötüye gittiğine inandırarak, tedirginlik ve korku içine sokmak ve bu yolla, terör örgütünün amaçlarına hizmet etmek” suçlaması ile mi karşılaşsınlar? Bu arada Ergun Poyraz dört yıldır tutuklu imiş, varsın olsun! Bu arada 5000’e yakın aday arasından, 160 Yargıtay, 51 Danıştay üyesi, yıldırım hızı ile, bir anda HSYK tarafından atanıvermiş, olsun ne olur. Bu arada Hüseyin Erdemir diye bir genç bir yıldan fazla bir süredir tutuklu imiş, hem de 10 yıl önce, Belçika’da bir aramada ele geçtiği söylenen belgeler nedeniyle! Bu arada Mehmet Ali Çelebi diye genç bir teğmen aleyhindeki kanıtlar “sehven kanıt” çıkmış, olsun! 11 No’lu CD’de tamamen düzmece çıkmış, olsun canım, ne var! Sevgili dostlar, oyun, hep aynı şekilde oynandı. Hep aynı kişilerle. Aynı aydınlarla(!), aynı gazetecilerle, o 3035 kişilik ünlü liste ile, aynı biçimde. Hiç çekinmediler. Dört yıldır burunlarının dibinde oynanan oyunu, sözde görmediler. Şimdi de hem bir yandan aynı oyunu oynuyorlar, hem de diğer yandan, hepinizin gördüğünü, daha önce göremediklerine, yani hepimizden daha aptal olduklarına, bizi inandırmak istiyorlar, ikna etmek istiyorlar. Turhan Selçuk anılıyor İstanbul Haber Servisi Türkiye’de mizaha yön veren, karikatür sanatının önde gelen isimlerinden gazetemiz çizeri Turhan Selçuk, ölümünün birinci yıldönümünde bugün Nevşehir Hacıbektaş’ta bulunan mezarı başında ailesi, gazetemiz çalışanları, Karikatürcüler Derneği üyeleri ve sevenleri tarafından törenle anılacak. Bugün saat 12.30’da Çilehane’deki mezarı başında saygı duruşu ve çiçek sunmayla başlayacak anma töreni lokma dağıtımı ve saat 14.00’te de Kültür Merkezi’nde Turhan Selçuk’la ilgili sinevizyon gösterimi, karikatür sergisinin açılışı ve anma konuşmaları ile devam edecek. Turhan Selçuk’un doğum yeri Muğla’nın Milas ilçesinde ise Turhan Selçuk Karikatürlü Evi’nde 12 Mart Cumartesi günü saat 11.00’de anma programı düzenlenecek. Karikatür eğitimi gören öğrenciler, ustanın anısına karikatür çalışmalarını sergileyecekler. İstanbul’da da Karikatür Eskişehir’de sergiyle anımsanacak Dünya çizgi sanatının en önemli ustalarından Turhan Selçuk ölümünün 1. yıldönümünde Eskişehir’deki Eğitim Karikatürleri Müzesi’nde, bir sergiyle anılıyor. Sergi 14 Mart, Pazartesi günü açılacak. Sergiyi düzenleyen müze müdürü Prof. Atila Özer, Dünyada Steinberg’in öncülüğünü yaptığı modern karikatür anlayışının Türkiye’de de 1950’li yılların genç çizerlerini etkilediğini belirterek, “Dönemin genç karikatürcüleri modern çizgilerle ve halktan yana toplumsal yapıtlarla efsaneye dönüştüler. Bu efsanenin başında yer alan Turhan Selçuk, gülünç olanın yanında dramatik olanı da yakalamaya çalışmıştır. Şimdi, bu eşsiz ustayı toprağa verilişinin yıldönümü olan 14 Mart’ta bir sergiyle anıyoruz. Işıklar içinde yatsın” dedi. Oyun Nasıl Oynanıyor, Görüyoruz Sevgili dostlar, birkaç gündür televizyonları izliyorsunuz. Ve oynanan oyunu kendi gözlerinizle, bir kez daha görüyorsunuz. Son dalga, son tutuklamalar, gazeteciler üzerindeki baskı, yani “faşizmin gerçek yüzünü göstermeye başlaması” herkesi huzursuz etti ya, bugüne kadar, bu konuda ağzını bile açmayanlar, olanı görmezden gelenler bile, artık açıkça huzursuz olduklarını anlatmaya başladılar ya, aynı oyun tekrar oynanmaya başlandı. Nasıl mı? Televizyonları izliyorsunuz, “aynı aydınlar(!)”, herkesin çok iyi tanıdığı birkaç kişi, rahmetli Deniz Som’un ünlü listesinde yer alanlar! Bir anda, tüm televizyonları paylaştı. Aynı gecede, ilk önce bir yandaş televizyonda, sonra bir başkasında, sonra bir tarafsız(!) televizyonda. Ertesi gün, yeniden, sabah birinde, öğlen bir diğerinde, akşam bir başkasında. Tümü de aynı şeyi söylüyor; ya “gazetecilik başka şeydir, terör örgütü üyeliği başka, biz zaten onları biliyoruz, onlar Ergenekon’cu, bizim hükümete ve yargıya güvenmemiz gerek” ya da “keşke Nedim ile Ahmet’e uzanmasaydı, diğerleri zaten doğuştan suçluydular, ama iş buralara geldiyse, yarın bize bile gelebilir.” Tümünün anlattığı, işlediği bu. Sonra bir anda konu değişiverdi; bir baktık, konu taciz iddialarına geldi. Bir baktık Türkiye’nin en önemli sorunu bu. Herkesin merak ettiği bu. Tek konu bu. Milletvekili odaları gösteriliyor, canlandırmalar yapılıyor, aynı kişiler, Deniz Som’un listesindekiler, bu kez bunu tartışıyorlar; “İş sizce CHP’ye gider mi?” İki gündür sadece bu, tek izlediğimiz bu. Sizce bu bir tesadüf mü? Gerçekten Türkiye’nin en önemli sorunu bu mu? Başka haber değeri taşıyan bir konu yok mu? Bir de tüm yandaşların, tüm bilinen o aydınların, televizyon ve programların tümünde “arzı endam etmeleri” de sadece bir tesadüf mü? WikiLeaks belgeleri konusunda da aynı şey olmadı mı? Ermeni protokolü konusunda olmadı mı? Kıbrıs konusunda? Hatırlayın İlhan Cihaner olayını. Kimler vardı tüm televizyonlarda, tüm cüler Derneği, Selçuk’un yapıtlarından oluşan karikatür sergisini, 19 Mart Cumartesi günü saat 13.00’te Karikatürcüler Derneği’nde açacak. Turhan Selçuk, 11 Mart 2010 tarihinde “multi organ yetersizliği” nedeniyle 88 yaşında yaşamını kaybetmiş, vasiyeti üzerine, Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesindeki “Çilehane”de toprağa verilmişti. Muğla’nın Milas ilçesinde 1922 yılında dünyaya gelen Turhan Selçuk, Semih Balcı oğlu ve Ferit Öngören ile beraber Karikatürcüler Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Selçuk, Yeni İstanbul, Yeni Gazete, Akşam, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde ve Akis, Yön, Devrim ve Toplum gibi dergilerde çizdi. Özellikle Milliyet’teki “Abdülcanbaz” tiplemesi ün kazanan Selçuk’un Türkiye ve Avrupa’da birçok müzede karikatürleri sergilendi. Cumhuriyet gazetesi çizeri olan Selçuk, ilk sergisini 1951 yı lında açtı. Turhan Selçuk çalışmalarını, “Turhan Selçuk Karikatür Albümü (1954)”, “140 Karikatür (1959)”, “Turhan 62 (1962)”, “Hiyeroglif (1964)”, “Hal ve Gidiş Sıfır (1969)” ile “Söz Çizginin (1979)” adlı albümlerinde topladı. Selçuk’un “Barış ve Kitap” konulu karikatürü, 1992’de Avrupa Konseyi’nin başlattığı kitap okuma kampanyası boyunca bütün afiş ve dokümanlarda logo olarak kullanıldı. Yazar ve politikacı Burkay, Türkiye’ye dönebilecek İstanbul Haber Servisi İsveç’te yaşayan Kürt yazar ve politikacı Kemal Burkay hakkında yürütülen 37 yıllık soruşturmada “takipsizlik kararı” çıktı. Bu kararın ardından Burkay’ın Türkiye’ye dönüşüne engel kalmadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1980’den beri yurtdışında yaşayan Kürt düşünür ve siyasetçi Burkay’a yurda dönüş çağrısı yapmıştı ve “Ona kapımız açık” demişti. Burkay ise Başbakan’ın iyi niyetinin dönmesi için yeterli olmadığını belirterek açılım sürecinden ümitli olmadığını da söylemişti. Burkay yine katıldığı bir televizyon programında Kürt sorununun tek muhatabının Abdullah Öcalan olmadığını anlatmış, yurda dönmek istediğini de sözlerine eklemişti. Kürt yazar ve politikacı Burkay, 1937’de Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde doğdu. 1966 yılında yayımladığı bir makaleden dolayı cezaevine girdi. 1969 ve 1971 yıllarında da tutuklanan Burkay, Lübnan üzerinden Türkiye’yi terk etti. 1974 yılında genel aftan yararlanarak Türkiye’ye geri dönen Burkay, Kürdistan Sosyalist Partisi’ni kurdu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle