18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MART 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA 15 Yapılan bir araştırmaya göre, gençlerin yarıdan fazlası istediği müziği internetten ücretsiz indiriyor Gençler müziğe para ayırmıyor Stüdyo Arel açıldı İstanbul Arel Üniversitesi, Sefaköy Yerleşkesi’nde açılan “TV ve Radyo Stüdyosu/Stüdyo AREL” ile tüm ulusal televizyon kanallarına, yerel TV istasyonlarına ve web yapımcılarına üniversite içinden canlı yayın yapma olanağı tanıyacak. 1200 m2’lik kapalı alan üzerine kurulu stüdyo, Arelli iletişimcilere yeteneklerini geliştirme fırsatı sunuyor. İstanbul Arel Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şermin Tekinalp, stüdyonun öğrencilerin portföylerini oluşturmaları için benzersiz olanaklar sağlayacağını ve öğrenciye sunulan eğitimin bütünleyici bir parçası olacağını belirtti. Gençler müzik dinlemek için para harcamıyorlar. Çoğu sevdiği şarkıyı internetten ücretsiz indirirken kimisi de şarkıları arkadaşlarından kopyalıyor. Para vererek albüm alanların oranı oldukça düşük. Youth Republic ve araştırma şirketi Synovate işbirliği ile 4 bin 500 gençle yapılan araştırmaya göre, gençler genel olarak daha çok Türkçe pop dinliyor. Müziği bilgisayar, mp3 player ve cep telefonlarından dinleyen gençler, CD player veya radyoyu çok az tercih ediyor. sıkıldı! Gençler ünlülerden Bu araştırmadan çıkan başka bir sonuç da gençlerin hiçbir ünlüye fazla hayranlık beslemedikleri ve odalarını tek bir ünlünün posterleriyle süslemedikleri. Gençler arasında ünlülerin özel hayatlarını gözler önüne seren magazin programlarının izlenme oranının da oldukça düşük olması dikkat çekiyor. Araştırmaya konu olan gençler arasında en çok, çalışan gençler magazin programlarını izliyor. Araştırmaya göre, sevdikleri ünlünün oynadığı reklama göre alışveriş yapma davranışlarını değiştiren gençlerin oranı da oldukça düşük. Üniversiteli ve çalışan gençlere oranla ünlülere daha fazla bağlılık gösteren liseli gençler bile sevdikleri ünlülerin oynadığı reklama göre değil, arkadaşlarının markayla ilgili fikirlerine göre alışveriş yapma eğilimi gösteriyor. Ak Seçim Projesi! Kim ki… “Bizde cezalar hafif… Çocuk tecavüzcüleri, testere ile adam kesip bodrum katına gömenler bile serbest bırakılıyor” diyorsa… Halt ediyor. Ya da “Türkiye’de adalet yok! Yasalar uygulanmıyor!” diyorsa… Bilin ki, zırvalıyor! Türkiye’de Adalet de var... Hâkimler de! Hukuk ise tıkır tıkır işliyor!.. Siz bakmayın, Başbakan’ın “Geciken adalet, adalet değildir!” falan dediğine... O zaten Balbay ya da Silivri’dekileri kastetmiyor! “(Gazeteci tutuklamalarından) Endişeliyim!” diye açıklama yapan Gül ile paslaşarak imal ettiği adalet terazisinin sapında bir çatlak olmadığını kanıtlamaya çalışıyor. (Yiyene elbette...) Hayır, adalet gecikmiyor.. Hatta bazen pek erken ve pek keskince tecelli edebiliyor!.. Önceki gün Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi bunu bir kez daha kanıtladı: Bir sanığa tam 3 yıl, 4 ay hapis cezası verdi! Hızını alamadı... İlave cezalar da kesti: Vakıf, sendika, dernek, şirket kurma ve yönetiminde bulunma… Ve siyasi partilerde yönetici olma yasağı... Kamu görevinden men! Siyasi haklardan mahrumiyet! Bu sanık... terör örgütü yöneticiliğinden, kalpazanlık veya resmi evrakta sahtekârlıktan falan hüküm giymedi... Ama yine de Sayın Mahkeme, ülkemizin toplumsalsiyasal huzurunu da garanti altına almak üzere… Ek olarak sanığa “siyasi haklardan mahrumiyet” cezası da kesti. Sanığın suçu mu? Köyde tapulu arazisi üstüne izin almadan, 2 odalı bir ev inşa etmek! Evet, Sevan Nişanyan adlı yurttaşımızın işlediği suçun hepsi bu! Keşke Selçuk Cumhuriyet Savcılığı gibi hünerli ve sorumluluk sahibi başka sayın savcılar da çıksa... Ve benzer bir dirayeti ve adaleti... Öcalan’ın doğduğu Şanlıurfa’nın HalfetiÖmerli köyünde de gösterse... Ve “Bebek katilimizin” gençliğinde köydeki evlerinin arkasında, annesi ve kardeşleriyle birlikte izinsiz inşa ettirdiği ahır için de bir iddianame hazırlatsa… Ve benzer bir cezayı PKK liderine de kesse… Ve onu da “siyasi haklarından” mahrum etse.. Ve bu muhteremin bu pek sayın ‘iktidar’la.. Dolaylıdolaysız müzakere yürütmesini, kamuoyuna açıklama yapmasını, demeç memeç vermesini önlese… İmar mevzuatının çiğnenmesinde zamanaşımı yok... Kaldı ki, “Yetmez ama evetçihaybeci aydınların referandum desteği” ile anası bellenen anayasamız sayesinde, artık adaletin imkânları da çoğaldı... Gizli tanık desteği her aşamada elde edilebiliyor! Hem özel yetkili savcılarımız da var. Mesela, kaçak inşa edilen bu ahırda, semersiz, çulsuz eşek beslemek gibi bir suçun işlendiği tespit edilebilir... Bunun için meşrebi uygun bir sayın profesörün bilirkişiliği yeterlidir! Böylece Teröristbaşımızın, gençliğinde ahırında “Dekolte eşek beslemek” suretiyle, köyün gençlerini zoofili fiilini işlemeye tahrik suçuna yardım ve yataklıktan mahkum edilmesi sağlanabilir. Bir de… CHP’nin eski ve yeni Genel Başkanları’nı bu işe karıştırabilecek, bol cazibe bol cerbeze bir muhabire bulunur.... Önce gözaltına alınır.. Ardından da telefon kayıtları ile birlikte servise konulursa… Seçimin altyapısı tamamdır!.. AlcatelLucent’ten sertifika programları Rehber öğretmenler toplandı Psikolojik danışmanların ve rehber öğretmenlerin işbirliği ile düzenlenen Rehberlik Sempozyumu; bu yıl Özel ALEV Okulları’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın konuşmasıyla açılan 13. Rehberlik Sempozyumu, “Eğitimden Yansıyanlar” temasıyla çok sayıda uzmanı bir araya getirdi. Rehberlik alanının gelişimine katkıda bulunma hedefiyle gerçekleştirilen 13. Rehberlik Sempozyumu, okullardaki psikolojik danışma, rehberlik hizmetleri kapsamında ortaya koyulan tüm çalışmalara yönelik bilimsel uygulama ve deneyimlerin paylaşılması ile bu alanda çalışan uzmanlar arasında işbirliğini sağlamayı amaçlıyor. Bahçeşehir ‘Robotik’ Şampiyonu Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi öğrencileri, FLL Robotik Turnuvası’nın hem “Dünya” hem de “Avrupa” şampiyonasında Türkiye’yi temsil edecekler. Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi’nden DecaTech Takımı, “Türkiye Robotik Turnuvası Şampiyonluk Kupası” ve “Robot Performans Birincilik Kupası” olmak üzere toplam 2 kupa kazanarak Türkiye’yi nisan ayında ABD’de yapılacak olan Robotik Dünya Festivali’nde temsil etmeye hak kazandı. “Türkiye Robotik Turnuvası İkincilik Kupası”nı kazanan Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi’nin diğer takımı Asklepios da Türkiye’yi haziran ayında Hollanda’da yapılacak olan Robotik Avrupa Açık Turnuvası’nda temsil edecek. AlcatelLucent Teletaş, üniversite öğrencilerine yönelik olarak başlattığı sınav içerikli ve sertifikalı eğitimlerini sürdürüyor. AlcatelLucent ArGe Merkezi, “AlcatelLucent Telecommunication Network Knowledge Junior Certification” adlı sertifika programının dördüncüsünü, İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampusu’nda düzenledi. Programda, üniversite öğrencilerine, global telekom sektörünün yeni mezundan beklentileri ve telekom alanındaki son teknolojiler hakkında bilgi verildi. ‘Eşkıyanın Ne Yapacağı Belli Olmaz!’ MER Ç VEL DEDEOĞLU K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] İsmet İnönü’nün bir söylemi bu... “1966” yılında 7 Mayıs gece yarısı polis Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni basmıştı. Devletin başında Cevdet Sunay vardır; Adalet Partisi (AP) iktidarının henüz altıncı ayıdır. Başbakan ise günümüzün ünlü “bir bilen”i Süleyman Demirel. İçişleri Bakanı da, “Solcuların nefeslerini bile dinliyorum!” diyen, “Zehir Hafiye” lakaplı Faruk Sükan. Polisler henüz “Robokop”laştırılmamışlardır. İktidar partisi “AP”nin dışında, başta “CHP”ninki olmak üzere tüm grup toplantı odaları altüst edilir. Aradıkları, o günlerde Ankara’da dağıtılan ve hükümete ağır eleştiriler içeren “darbeci” bildirilerin nerede basıldıkları. Dolayısıyla Meclis’in matbaası da payına düşeni alır, didik didik edilir. Ne var ki, baskından elleri bomboş çıkar Zehir Hafiye’nin adamları. Üstelik, karanlık bitip güneş doğduğunda İsmet İnönü, hükümetin yaptırdığı bu baskını, Meclis’e “tecavüz” olarak değerlendirip, “Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz!” diyerek de yaratılan hukuk dışı durumu ortaya koyar. “45” yıl önce “millet”in “vekilleri”nin Meclis’ine yapılan gece yarısı baskını, artık üç yıldan bu yana “millet”in kendine yapılıyor, Silahlı Kuvvetleri’ne yapılıyor; insanların evleri, işyerleri, parti merkezleri, karargâhlar hallaç pamuğu gibi atılıp, aranıyor. Ve insanlar tutuklanıyor; iki yıl sonra, üç yıl sonra ancak yargıç karşısına çıkarılıyorlar; mahkemede, “Suçumuz ne, suçumuzu söyleyin!” diye haykırıyorlar; suç delili Emniyet’te hazırlanıyor; savcılar da rahatlıkla, huzur içinde bu delillere dayanarak iddianameyi yazıp kurtarıyor, bilgisayarlar, cep telefonları “tuzak”larla, “tezgâh”larla dolduruluyor; bolca “yalancı tanık” yaratılıyor... Peki, İnönü yaşasaydı bu durum karşısında ne derdi? Sanırım “eşkıya” değerlendirmesinin, bütün bu olan bitenden sorumlu bir “iktidar” için çok “hafif” kalacağını düşünürdü. Hele anayasasında “Hukuk Devleti” olduğunu belirten bir ülkenin “başbakan”ının, bu düzenlemelere dayanarak yürütülen davanın “savcı”sı olduğun açıkça ilan etmesini, İnönü duysaydı acaba ne derdi? Yine sanırım, “Hukuk Devleti” ilkesinin işte “bu” gibi iktidarlara; yani tüm “güç”ün yasama, yürütme, yargı ve “yetki”nin tek başta toplanmasıyla yaratılan “dikta” rejimlerine karşı oluşturulduğunu, kendine özgü biçemiyle (üslup) anlatırdı. Bir ülkede bütün “güç ve yetki”yi, birkaç ya da bir başın elde tutmasının ancak “evrensel insan hakları”nı çiğnemekle sağlanabildiği artık iyice bilinmektedir; ve de bilinmelidir. “Çağdaş Hukuk Devleti”, işte bunun için “evrensel insan hakları”nın temel dayanağıdır. Öyleyse, “erkler ayrımı”nı “hiç”e sayan dolayısıyla “evrensel insan hakları”nı “çiğneyen” bir iktidarın “başbakan”ı değilmiş gibi: Biz laik, sosyal bir “hukuk devleti”yiz! diye haykıran R. T. Erdoğan, Hitler ve Mussolini’yi yaya bırakmış olmuyor mu? Oluyor kuşkusuz. Peki, bunun ayrımında olan halk, bizler, on binler ve onlarca yüz binler birleşip; Erdoğan “savcı” görevini üstlendiğinde bir “anayasa ilkesi”ni çiğniyor diye neden hesap sormadık? O, yalnız “laf” üreterek bunu da sindireceğimizi biliyordu. Nitekim şimdi de dalga geçer gibi “Ne savcı, ne hâkim değiliz!” diyor. Avukat’lığı kaptırdığına göre, insanın sırada ne var, “yargı” bağlamında daha hangi “görev” var, diye sorası geliyor... Not: 14 Mart’ta Silivri’de buluşalım! [email protected] Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Rezenenin, Ege 1 Bölgesi pazarlarında satılan ve sebze 2 olarak kullanılan 3 körpe saplarına ve 4 rilen ad. 2/ Vücutta oluşan derin kesik 5 ya da zedelenme... 6 Güçlü, zinde. 3/ Ol7 gunlaşmaya başlamak, kızarmak. 4/ 8 Aksaray ilinde, tüf 9 kayalara oyulmuş 1 2 3 4 5 6 7 8 9 birçok dinsel yapının bulunduğu ünlü vadi... Bir 1 Ç A L I Ş T A Y bağlaç. 5/ Suudi Arabis 2 I R A K A P A Ş tan’ın plaka imi... Sulu 3 N E Z L E O V A yiyeceklerin konulduğu 4 A S I S I R A N derince çanak. 6/ Bir göz 5 R E Ğ İ R Ş O rengi... Üç bentten olu6C A R R I K A şan bir Batı şiir türü. 7/ Z R T Kan ve lenf serumunda 7 I S K A 8K İ L İ V A N E bulunan albüminli bir L A Ç A K A R madde... Adın durum ek 9 lerinden biri. 8/ Bir renk... Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret... Azerbaycan ve Kars yöresinde yaygın telli bir çalgı. 9/ Dondurulmuş meyve suyundan yapılan bir tür pelte. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Kandilçiçeği” de denilen bir kır bitkisi. 2/ Eski Mısır’da güneş tanrısı... Pirinçten yapılmış iki diskten oluşan vurmalı çalgı. 3/ Birbirine yakın adalar topluluğu... Eski dilde su. 4/ Ayı yavrusu... Şekerkamışından elde edilen sert bir içki. 5/ Kaliteli bir kahve cinsi. 6/ Antalya Körfezi’nin batı kıyısında bir koy ve burun. 7/ Bahçelerin yeşillendirilmesinde kullanılan bitki... Yabancı... Boru sesi. 8/ Uzak... Namzet. 9/ Rize’nin bir ilçesi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle