25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B B B Y Y Y Y B B Y Y Y B 7 6 9 8 8 6 9 5 7 7 8 7 5 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S K S Y B Y PB PB K K K K K 0 2 2 12 14 15 5 7 2 4 2 2 8 HABERLERİN DEVAMI Oslo K 2 Belgrad Helsinki K 0 Sofya Stockholm K 3 Roma Londra PB 10 Atina AmsterdamY 7 Zürih Brüksel Y 6 Moskova Paris B 7 Aşkabat Bonn Y 5 Taşkent Münih Y 5 Baku Berlin Y 3 Bişkek Budapeşte B 2 Tiflis Madrid B 13 Kahire Viyana PB 6 Şam B PB B Y PB K PB Y PB Y PB PB Y 0 2 13 9 2 2 2 4 6 3 6 20 9 Ülkemiz parçalı ve çok bulutlu, Güney ve kıyı Ege Batı Akdeniz, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi yağışlı geçecek Yağışlar İzmir, Muğla, Isparta ile Antalya’nın batı ilçeleri, Marmara ve kuzey Ege kıyılarında kuzeydoğu yönlerden saatte 50 ile 70 km, Güney Ege kıyılarında Güney ve Güneydoğu yönlerden saat 40 ila 60 km hızla esmesi beklenmektedir. 4 ŞUBAT 2011 CUMA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Şubat GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK muamelesi yaptığı Ortadoğu ülkelerinden tek birinde demokrasi yok. Suriye’de, Mısır’da tek adam. Ürdün ve Suudi Arabistan krallık. Libya diktatör. Cezayir keza. Tunus tek adamın izleri. Fas krallık. Körfez Arapları şeyhlik! RTE yıllardır Ortadoğu’daki zorba rejimlerin, kişilerin seçimle geldiğini savunuyor. Bugünlerde Ortadoğu’daki demokrasi rüzgârlarına destek veren RTE ile, İran’daki zorba molla rejiminin Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ı eleştiren Batı’ya seçimle geldiği için destek veren de… terörist Hamas’ı savunan da RTE! Atatürk, laik demokratik rejime kapıyı araladı. İsmet İnönü, kapıyı ardına kadar açtı. Bu nimetten yararlanarak bugün Başbakanlık koltuğunda oturan RTE ise demokratik laik Türkiye’yi kuranlara yatıp kalkıp şükredeceği yerde Cumhuriyeti kuranları, 80 yılını bir kalemde silen konuşmalar yapıyor ve… …Arap aklı da geçmişi inkâr eden bu siyaset adamına hayranlık ifade eden gösteriler, konuşmalar, açıklamalar yapıyor. Batı ise Ortadoğu ülkelerine Türkiye’yi model gösteriyor. Hangi Türkiye’yi? Demokratik kuralları zorba rejim kurma hevesiyle zorlayan Recebistan demokrasisini mi, yoksa yüz yıl önce, gelecek yüz yılın Türkiye’sine ışık tutan laik, sosyal, hukuk devleti Türkiye’yi mi? Hangi Türkiye’yi? Batı, demokratik rejimin kuruluşunda, gelişmesinde, bugünlere gelişinde en ufak çabası olmayan, hatta İslam Cumhuriyeti hayalleriyle gelişip büyüyen RTE’yi destekliyor. Ortadoğu’da yıllardır tek adamlar, krallar iktidarda. Dünyanın hemen her yerinde, örneğin Sovyetler’den sonra Doğu Avrupa’da, Güney Amerika’da birçok ülke dikta rejimlerinden demokrasiye geçti. Fakat Ortadoğu’da tek adam rejimleri kıpırdanmıyor. Acaba neden sorusunu Onur Öymen yanıtladı. “Büyük devletlerin Ortadoğu’da diledikleri gibi hareket eden tek adamları desteklemelerinin tek nedeni petrol ve doğalgaz!” Bir de örnek veriyor. 1953’te parlamentonun hür iradesiyle başbakanlığa gelen Musaddık, İran petrollerini devletleştirerek İngiliz şirketlerine büyük darbe indirdi. İngiltere, ABD’yi ikna etti. CIA elemanlarının parayla satın aldığı kişiler, sokağı Musaddık aleyhine kışkırttı. Başbakan düşürüldü. Petrol sömürüsü yürürlükte kaldı. Bugün Ortadoğu’da aynı oyun tezgâhlanıyor. Petrol ve doğalgaz zengini topraklarda ülkelerin ve halkın sorunlarına çare üretecek demokratik bir rejimin yerleşip gelişmesine bugüne kadar itibar etmedi Batı! Bir başka tablo dikkat çekici. Mısır sokaklarında Mübarek’e defol diye bağıran insanların taşıdığı pankartların tek birinde, örneğin derhal demokratik bir seçim, özgürlük ve laik bir devlet isteğini yansıtan ifadeler yok! ABD ve Avrupa devletleri bugün halka karşı çıkamıyor. Mübarek’e bir an önce ayrıl diyor, Mısır’ı sallayan isyan hareketini destekliyorlar. Mübarek gittikten sonra?.. Asıl sorun o zaman başlayacak. Ne kadar demokrasi sorusuna yanıt arayacak Mısır. İşte o zaman çorbanın içinde ne ölçüde Amerikan ve Avrupa tuzu olduğunu hep birlikte izleyeceğiz. Mübarek’in Ankara’yı resmi ziyaretlerinin birinde o zamanlar fazla dikkat çekmeyen bir olay yaşandı. Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan, Mübarek’le görüştü. Yakın ilişkide olduğu Müslüman Kardeşler örgütü ve üyelerine sert tutumundan vazgeçmesini istedi. Mısır’da nasıl bir rol oynayacağı henüz bilinmeyen şeriat yanlısı Müslüman Kardeşler’i terörist ilan eden Mübarek, Erbakan’a öfkeli bir yanıt verdiğini Süleyman Demirel’e aktardı. Mübarek’ten sonra Mısır’da Müslüman Kardeşler’in nasıl bir rol oynayacağı bilinmiyor. İran’dan sonra şeriat yanlısı bir rejim herhalde Amerika’nın da Avrupa’nın da korkulu rüyası. Ama halkın sesine kulak vererek Mısır’da radikal İslam yanlısı, İran tipi bir “demokrasi” seçimle işbaşına gelebilir mi, gelemez mi? Ortadoğu’da her şey olabilir. Örneğin Mısır’da yüzü Batı’ya dönük, laik, demokratik bir cumhuriyet acaba inşa edilebilir mi? Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Prof. Erdal Tercan’ın yemin töreninde Yargıtay ve Danıştay başkanları yoktu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da yaptığı konuşmada ismini vermeden aralarında Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in de bulunduğu yüksek yargı organlarının yetkililerinin Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştiren kanun tasarısına yönelik eleştirilerine sert biçimde yanıt verdi. Yargıtay Başkanı Gerçeker törene neden gitmediğini sorduğumda şu yanıtı verdi: “Gitmedik değil gidemedik. Sayın Başkan (Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç) bu tür toplantılarda yüksek mahkemelerle ilgili anormal eleştiriler getirdiği için gidemedik. Gitsek, bu sözleri yüzümüze söylemiş olacak, tatsız bir ortam doğacaktı. Anayasa Mahkemesi’nin diğer üyelerinden özür dilerim. Tavrım, onlara yönelik bir durum kesinlikle değil. Ama ben de buradaki arkadaşlarımın hakkını korumak zorundayım. Hoş bir tablo olmayacaktı” yanıtını verdi. Gerçeker, bir önceki yemin törenine de katılmamış. Kılıç ile aralarında doğan soğukluğun başlangıcını da şöyle anlattı: “Yargı yılının açılışında Sayın Kılıç da geldi. Kendisine ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Yargıdaki Küslüğün Perde Arkası Gerçeker: Gitsek Tatsız Olacaktı konukseverlik gösterdik. Biz bireysel başvuru konusundaki itirazlarımızı uygun bir üslupla dile getirdik. Aradan bir ay geçince suçlar tarzda açıklamalarda bulundular. Sonrasında da ben üyelerin yemin törenlerine gidemedim.” Kılıç konuşmasında, Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yapılandırılmasına ilişkin tasarıya başta Gerçeker tarafından dile getirilen kaygı ve itirazlara sert yanıtlar vermişti. Gerçeker, Kılıç’ın konuşmasındaki şu satır başlarına şöyle yanıt verdi: “Süper yetkili mahkeme değiliz”: Bizim verdiğimiz kararı iptal edip kendisi yeni karar verecekse bu süper yetki değil de nedir? Benden önceki başkan da 45 yıl önce bireysel başvuru konusunda aynı kaygıları dile getirmişti. Tasarıda anayasaya aykırılıklar var. Bizim söylediğimiz bu. Kişiselleştirmiyoruz, hukuki bir sorunu anlatıyoruz. İdareye işlemleri Anayasa Mahkemesi’ne götürme imkânı sağlanıyor. İç hukuk yolunu oraya bağladıktan sonra o zaman bizi Bölge Adliye Mahkemesi yapsınlar bari. “Peşinen reddetme alışkanlığından vazgeçin”: Bunu söyledik diye yüksek yargıya ağır ve haksız ithamlar yapılıyor. Biz diyoruz ki, kesin hüküm ilkesi zarar görecek. Bizim kararlarımız iptal edilirken yeni bir kanun yolu gibi inceleme getiriyor. Bu süreçler toplumun yargıya güvenini ortadan kaldıracak. Bu nedenle belki de daha da uzayacak mahkeme süreçleri. Daha birçok anayasa aykırılığı olduğu için ‘kaos çıkar’ dedik. Ayrıca bu tasarıyla mahkeme üyeleri kendilerine ayrıcalıklar tanıyor. Şu anda aramızda bir maddi olanak farklılığı yok. Eşit seviyedeyiz. Ama bu düzenleme yargı sistemindeki dengeleri altüst edecek. “Yargı Gücü Vesayete Dönüşmemeli”: Çok yanlış değerlendirmeler. Böyle şeyleri nasıl söylüyor? Bizleri tamamen belirli bir yere yerleştirmek amacıyla söylenmiş sözler bunlar. Eleştiriyorsa bile tarafsız gözle yapması gerek. “Yargı Özeleştiri Yapmalı”: Kimse yargı güllük gülistanlık demiyor. Biz özeleştiri elbette yapıyoruz. Yanlışımız varsa kabul ederiz. Bize eleştiri getirirken kendisi de önerilerini sunsaydı keşke. “Bireysel Başvuruyu Etkisiz Bırakma Gayreti”: Hiç olabilir mi? Referandumda geçmiş ve kabul edilmiş halkımız tarafından. Buna herkes gibi biz de saygılıyız. Ama bunun yapılış şekli hatalı. Bu önerilen şekilde yüz binlerce dosya gidecek. Asıl amaç dosyaları bitirmek ve yargı sürelerini kısaltmaksa onu sağlamayacak ki. Çok sıkıntı olacağını görüyor ve daha iyi ‘daha etkin nasıl olur’u ortaya koymak istiyoruz. Ama görüşümüzü dahi soran yok ki. Sorulsa daha sağlıklı çıkmasına katkı yapardık. Bizim çeşitli yetkililerle yaptığımız görüşmeler sonrasında tasarı Meclis’te alt komisyona sevk edildi. Umarız söylediklerimizin geç de olsa bir etkisi olur ve doğru yol bulunur. TORBA TASARIDA DEĞ Ş KL K 12 Eylül mağdurlarına erken emeklilik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda “torba” tasarı görüşülürken AKP ve CHP’lilerin ortak önergesiyle 12 Eylül’de gözaltına alınan veya tutuklanıp daha sonra beraat edenlere gözaltı ve tutukluluk süreleri için borçlanarak erken emeklilik olanağı sağlandı. Genel Kurulda verilen bir önergenin kabul edilmesiyle darbe mağdurlarına erken emeklilik yolu açıldı. Buna göre, “13/5/1971 tarihli ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetime elkoyduğu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren” sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan, tutuklanan ancak daha sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına ya da beraatlarına karar verilenler gözaltı ve tutuklulukta geçen süreleri için borçlanabilecek. Bu kişilerin durumlarını belgelemeleri, tasarının yasalaşıp yürürlüğe girmesinden sonra 6 ay içinde talepte bulunmaları gerekiyor. ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Silikozist hastalarının emekliliği Görüşmeler sırasında silikozis hastalarına malulen emekli olma hakkı tanınan maddede de değişiklik yapıldı. Buna göre, sigortalı olmayan ve silikozis hastalığı nedeniyle meslekte kazanma gücünü “en az yüzde 15” kaybedenlere, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca aylık bağlanacak. CHP’li Tanal, sanık Erikel’de çıkan makbuzların araştırılmasını istedi ‘Kayseri’yi çağrıştırdı’ HATİCE TUNCER ÇYDD’DEN ZAMAN’A TEPK : Ergenekon davalarıyla birleştirme talepli tutuklu sanık avukat Yusuf Erikel ve 7 kişinin yargılandığı davanın üçüncü oturumu gerçekleştirildi. Davayı izleyen CHP Parti Meclisi üyesi avukat Mahmut Tanal, Erikel’den tesadüfen elde edilen 3 makbuzun Kayseri Belediyesi’nde rüşvet suçunu çağrıştırdığına dikkat çekti. Avukat Tanal, mahkemeden dosyasına intikal etmiş numarası 14601 olan son makbuzdan önce kesilip tahsil edilen paranın miktarının, kimlerden, niçin, ne kadar tahsil edildiğinin araştırılması için savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Silivri’de görülen davanın dünkü oturumunda Yusuf Erikel, savunmasını sürdürdü. Savunması sırasında dini içerikli konuşmalar yapan Erikel, “Toplumsal Dönüşüm Yayınları sahibi Durmuş Ali Özoğlu ile 1500 telefon konuşmam var, bunlardan 4 tape mi örgütsel irtibatı ortaya koyuyor” diye sordu. CHP PM üyesi Tanal, mahkemeye verdiği dilekçede bazı ihbarlarda bulundu. Tanal, dilekçesinde, Erikel’in evinde bulunan ve üzerinde 14 bin YTL yazılı 2 tahsilat fişi ile 14 bin 500 yazılı bir tahsilat fişinin “Hacı Ali Hamurcu tarafından tahsil edildiğini” ifade ettiğine dikkat çekti. Makbuz koçan numaralarının “1460014601 ve 14407” olduğunu anımsatan avukat Tanal, “Bugüne kadar bu makbuzdan önce kesilen 14 bin 600 tane makbuzun olduğu anlaşılmaktadır” değerlendirmesini yaptı. Tesadüfen elde edilen üç tahsilat makbuzunun rüşvet suçunu çağrıştırdığını öne süren Tanal dilekçesinde, “Suça karışanların ve para verenlerin kimliklerinin tespitinin ve 14601 makbuzdan önceki 14 bin 598 kişiden toplanan paraların miktarının tespitinin” önemini vurguladı. Haber davayı etkileme amaçlı Haber Merkezi ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, 24 Ocak 2011 tarihli Zaman gazetesinin, 13. sayfasında ÇYDD ile ilgili haberde, ÇYDD’yi itibarsızlaştırmak ve yargı sürecindeki davayı etkilemek amacıyla, doğru olmayan ve iddianamede yer almayan bir iddiayı sanki doğruymuş gibi haber yaptığını kaydetti. Çelikel, ÇYDD’nin Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) ile birlikte mütalaa edildiğini, iki eğitim kurumu sanki işbirliği içinde çalışıyorlarmış izlenimi verilmek istendiğini ifade etti. Açıklamada, ÇYDD burs verirken; öğrenciden aldığı belgeler arasında savcılıkça verilen adli sicil kaydı da bulunduğunu anımsatılırken şu ifadelere yer verildi: “ÇYDD’nin bugüne kadar burs verdiği 85 binden fazla öğrenci arasında iddianamede polis kayıtlarına göre 30 öğrencinin bulunduğu iddia edilmektedir. Bu öğrencilerin aynı zamanda devletten kredi aldığı ve devletin yurtlarında kaldıkları da tarafımızdan tespit edilmiştir. Bu belgeler savunmada mahkemeye sunulacaktır. Anılan gazete; Nazilli’de bir komiser yardımcısının şehit edildiği müessif olayda failin ÇYDD burslusu olduğunu iddia etmektedir. Böyle afaki bir iddiada bulunmak, saygın ve güvenilir bir derneği kamuoyu nezdinde küçültmekten başka bir anlam taşımamaktadır” Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, medya kuruluşlarının temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Fotoğraf: AA Kürtçe vaaza yeşil ışık FIRAT KOZOK ANKARA Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Ortadoğu’da tırmanan gerilimde etkisi en az olan unsurun “din” olduğunu savunarak “Buralarda yaşanan hadiselerin, siyasi, kültürel, ekonomik boyutları din boyutunun çok çok önündedir” dedi. Görmez, türbanın kamusal alana da gireceği yönündeki tartışmaları “sembolik değerler üzerinden yapılan tartışma” olarak değerlendirdi. Görmez, Bilkent Otel’de medya kuruluşlarının temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelerek çeşitli konulardaki düşüncelerini açıkladı. Görmez, zorunlu din kültürü dersinin ortak bir ihtiyaç olduğu için devam etmesi gerektiğini söyledi. Alevi açılımının geldiği noktaya ilişkin bir soru üzerine, Diyanet’in süreçte yer almadığını söyleyen Görmez, “Çalıştayın iki neticesini çok önemli buluyorum; birincisi Madımak’ın bir öfke mekânı olmaktan çıkarılması, ikincisi de din kültü rü ve ahlak bilgisi dersi içerisine Alevilik öğretisiyle ilgili temel bilgilerin yer almış olması” diye konuştu. Görmez, türban konusunda siyasi iradenin Diyanet’ten görüş istemesi durumunda görüşlerinin ne olacağı konusunda yöneltilen bir soruyu şöyle yantladı: “Din İşleri Yüksek Kurulumuz vardığı ortak kararı bildirir. Artık semboller üzerinden tartışmalar ve gerginlikler üretmek gerçekten çağdaş Türkiye’ye yakışmıyor. Hem inanç özgürlüğü, hem bireysel özgürlükler bağlamında, hem dinin sahih öğretileri çerçevesinde konu ele alınmalı.” Görmez “Kürtçe vaaz” konusunda bir soru üzerine “Kuran’ın, Kürtçeye, Zazacaya, Boşnakçaya, Arnavutçaya çevrilmesine bizim açımızdan bakıldığında ilahi vahyin mesajlarının her dile çevrilmesi ve herkesin en rahat anlayabildiği anadilinde o rahmet mesajlarıyla iletişime geçmesi esastır. Hiçbir Diyanet görevlisi, böyle bir konuya ırk temelinde yaklaşamaz” dedi. 10 DAVA GÖRÜLEMED Salon yokluğu adaleti engelledi İstanbul Haber Servisi İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülmesi gereken 10 ayrı dava, duruşma salonlarının doluluğu ve yer yokluğu nedeniyle yapılmadı. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde özel yetkili 6 ağır ceza mahkemesi, 3 duruşma salonu ve 1 sorgu odası bulunuyor. 9. 10. 12 ve 13. ağır ceza mahkemeleri 3 Şubat 2011’e duruşma günü verince dün adliyede kriz yaşandı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tutuklu sanıkları da olan 10 dava dosyasının duruşması salon yokluğu nedeniyle iptal edildi. Duruşmalar 9 ve 11 Mart 2011 tarihine ertelendi. Avukatlar, tutuklu sanık yakınları uygulamaya tepki gösterdi. Avukat Zekeriya Dilsizoğlu, “Müvekkilim 2 senedir tutuklu. Bir önceki duruşma 25 Ağustos’ta yapıldı. Şimdi de yer olmadığı için 9 Mart’a ertelendi. Bir duruşma için 7 ay beklemiş oluyoruz” dedi. Adliyenin idari işler müdürlüğünün odasının müfettişlere verildiği, idari işler müdürlüğünün de sorgu odası olarak kullanılan küçük duruşma solununa taşındığı öğrenildi. Hurşit Güneş’ten yalanlama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hurşit Güneş, dün bazı gazetelerde yer alan ve kendisine atfen “Kürtler eninde sonunda bizim kucağımıza oturacak” dediği yönündeki sözleri yalanladı. Güneş, “Bu sözün söylenmesi değil, düşünülmesi bile insanlık dışı, edebe, ahlaka ve CHP’li olma kültürüne, terbiyesine aykırıdır” dedi. Söylenmemiş sözü söylenmiş gibi kullananlar ve yazanlar hakkında hem tazminat, hem de ceza davası açacağını ifade eden Güneş, “Yalan haberi tekzip etmeme rağmen asılsız haberi yayanlar yargı önünde bunun hesabını vereceklerdir” dedi. AB’ye ‘alternatifsiz değiliz’ mesajı BAHADIR SELİM DİLEK GAZİANTEP Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik tutumuna ilişkin olarak “Türkiye alternatifsiz değildir” derken Suriye’yi örnek gösterdi. Bağış vizelerin kaldırılmasından sonra Gaziantep’te bir lokantada günde 200 Suriyeli’nin yemek yediğini söyledi. Bağış, “dün sınırına 300 bin asker yığdığımız Suriye bize bugün kapılarını açmış durumda. AB süreci sadece Avrupa açısından değil, bu bölge açısından da önemli olmuştur” dedi. Bağış, “Belediyeler AB’ye Hazırlanıyor” projesinin Gaziantep’te gerçekleştirilen ilk bilgilendirme toplantısında AB’ye sert mesajlar gönderdi. Hiçbir ülkenin AB’den müzakere tarihi almak için 45 yıl beklemek zorunda kalmadığını, hiçbir ülkenin önüne müzakere başlıklarının yarısından fazlasının siyasi sebeplerle kapandığı bir ortam konmadığını di le getiren Bağış, Türkiye’nin artık ne AB’nin kapısında yalvaracak ne de demokratikleşmeyi, çağdaşlaşmayı, korku olarak gören zihniyetlere ödün verecek bir ülke olmadığını savundu. Bağış, bir soru üzerine AB süreci konusunda son 2 yılda yapılan çalışmaların bir dökümünü CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na mektupla göndereceğini söyledi. Egemen Bağış, CHP’nin AB süreci ile ilgili fikir ve önerilerini dinlemeye hazır olduklarını da söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle