23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA HABERLER KOŞANER’İN HASDAL ZİYARETİ 7 BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Komutanlar ‘dik duruş’ istedi ALİCAN ULUDAĞ Tarihin En Karanlık Dönemlerinden Birindeyiz Aslında o güzelim insanı, İsmail Gülgeç’i yazmak gerekir, omuzlarımda bir ağırlık ki ne ağırlık! Ama şu Odatv kepazeliği orada durur, insanlara iktidar muhalifliklerinin hesabı sorulurken, İsmail’i erteliyorum durmadan.. O küçük dev adam beklesin... Hayır bu bir din iman meselesi değil. Biliyorum ki, hem subaylara hem arkadaşlarımız gazetecilere yapılan bu örgütlü linç ve zulüm için, dinsiz ve imansız olmak gerekmiyor! Yeryüzündeki en büyük vahşetleri, insanın insana yaptığını biliyoruz. Zalimin ister dini imanı olsun, ister dinsiz imansız olsun! Bazen en büyük zalim, din ve iman adına, dini imanı sağlamlar arasından çıkabiliyor... Zulüm işbaşındadır! Çevresinde ise alçak bir alkışçı takım! Okuyoruz, yok internet sitelerinde bir belge bulunmuş.. internet sitelerine her türlü belge dışarıdan konur. Okuduk ki, yargıç “bu teknik bir mesele, ben tutukluyorum, siz savunmanızda itiraz olarak kullanırsınız” benzeri bir görüşle tutukluluk kararı vermiş. Yargıç, ya öyle mi demeli, ileri sürülen iddiayı araştırtmalı ve buna göre kararını vermeliydi! İnsan tutukluyor, bunun büyük sorumluluğunu duymalı... İktidarın başı diyor ki: Yargıya biz talimat vermiyoruz, yargı kararlarının bizimle bir ilişkisi yok.. Yargıyı bırakın, özgür çalışsın... O Erdoğan ki, beğenmediği kararları alan yargının her kademesine yıllardır verip veriştirmektedir! Yargıyı hiçbir zaman özgür bırakmamış bir kişinin, şimdi kalkıp böyle konuşmasının bir adı vardır.. En sıradanını söyleyelim: Çifte standartlığın dik alası! Dikkat edin, bunu ne zaman diyor? Yargıyı siyasal ve yasal olarak yeniden biçimlendirdikten sonra, siyasal seçilmişlerin uygun yerlere atanmasından sonra... Balyoz’da, 11 No’lu sahtekâr CD’ye dayanarak yüzlerce subayı tutuklama girişimleri ilk denemede gerçekleşmemişti. Sonra, mahkeme heyeti yeniden düzenlendi. HSYK’de, beş yargıçın muhalefet ettiği, bakanlık yargıçlarının (doğal olarak) desteklediği bir ağır ceza reisi Balyoz’a atandı.. Gölcük’te düzenlenen bir komplo ile sözde yeni bir durum yaratıldı, böylece subayların tutuklanmaları için tasarlanmış planı tıkır tıkır işlettiler! ANKARA Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in Hasdal Askeri Cezaevi’de bulunan tutuklu muvazzaf askerlere, “moral ve destek ziyaretine geldiğini” söylediği öğrenildi. Bu ziyaretten “arkanızdayız”dan çok “yanınızdayız” mesajı alan komutanların da Koşaner’e (Balyoz’da tutuklamaların yaşandığı) “11 Şubat tarihi bundan sonra bir milattır. Ortada büyük bir oyun var. Bunu ortaya çıkaracağız” dediği belirtildi. Komutanların Koşaner’den en büyük talepleri de yaşananlar karşısında “dik duruş” oldu. Hasdal Askeri Cezaevi’ne önceki gün yapılan ziyaretin ayrıntıları netleşmeye başladı. Edinilen bilgilere göre, Koşaner, Hasdal’a ziyaretinde buradaki bütün tutuklularla değil, Hava, Kara ve Deniz olmak üzere her grubun temsilcileriyle görüştü. “Moral ve destek ziyaretine geldiğini” belirten Koşaner’in her temsilciye askerlerin neden tutuklandığını sorduğu öğrenildi. Bunun üzerine başta Gölcük Donanma Komutanlığı’daki arama olmak üzere davayla ilgili kendilerine yöneltilen suçlamalara yanıt veren komutanlar, buna ilişkin belgeler de gösterdi. Komutanlar, “Tahliye gibi bir talebimiz yok. Tahliye olsak da yapılanlara karşı mahkemeye gelerek, hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu. Askerler, Balyoz davasında bir sonraki duruşması başladığı zaman “komplonun, tertibin alaşağı edilmesi, gerçeğin anlatılması için çalışma içerisine gireceklerini ve anlatacaklarını” da söyledi. Bayraklarla Anıtkabir’e akın eden yurttaşlar “Gençlik Marşı” ve “Ankara’nın Taşına Bak” şarkısını okudu. (NECATİ SAVAŞ / AFP) Binlerce yurttaş subay eşleriyle birlikte isyanlarını Anıtkabir’de haykırdı Ata’ya Balyoz şikâyeti SELDA GÜNEYSU Koşaner ile Yiğit gitti Genelkurmay Başkanlığı kaynakları “TSK’nin komuta kademesinin tam kadro Hasdal’a çıkartma yaptığı” yönündeki haberlerin yanlış olduğunu belirtirken yalnızca Koşaner ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in ziyarette bulunduğunu kaydetti. Komutanların ziyaretinden 1 saat sonra ise ise bağımsız olarak Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu Hasdal’ı ziyaret etti. ANKARA Balyoz soruşturması kapsamında tutuklanan muvazzaf ve emekli general, amiraller ve subayların eşleri Anıtkabir’de toplanarak, “Balyoz” tutuklamalarını Ata’ya şikâyet etti. “Gençlik Marşı” ve “Ankara’nın Taşına Bak” şarkısının okunduğu Anıtkabir’de, subay eşlerine eşlik eden binlerce yurttaş, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Orduya uzanan eller kırılır” sloganları attı. Bazı yurttaşların da gözyaşlarını tutamadıkları gözlendi. Aralarında Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve çeşitli sivil toplum örgütü üyeleri ile çok sayıda yurttaşın bulunduğu grup Türkiye Emekli Subaylar Derneği Başkanı Emekli Tümgeneral Melih Tunca başkanlığında Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk’ün mozolesine çelenk koydu. Yürüyüş sırasında Harbiye Marşı söylenerek “Türkiye laiktir laik kalacak”, “Askere uzanan eller kırılsın” sloganları atıldı. Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Tunca, “Silahlı Kuv Balyoz kapsamında tutuklanan muvazzaf ve emekli general, amirallerin de bulunduğu subayların eşleri ‘Vardiya Bizde’ dedi. vetlerimize karşı yürütülmekaktivitedir. Gururlu ve mutlute olan asimetrik savaşın etkiyuz. Bence insanların buraya gelmesi önemli. Bu desteği görlerini her geçen gün, ailelerimek çok güzel bir duygu. Atamizle birlikte derin bir üzüntürk sevgimizin hiç bitmeyecetü içerisinde görüyor, yaşıyor ğine inanıyorum” dedi. ve esefle karşılıyoruz” yazdı. Tunca, Atatürk’ün “Orduyu im‘Vardiya Bizde’ ha etmek için mutlaka ordunun ruhu olan subayları mahTörenin ardından Anıtkabir givetmek, aşağılamak lazımdır” rişinde basın mensuplarına açıksözünü anımsattı. lama yapan, Tümamiral RamaEski 1. Ordu Komutanı ve zan Cem Gürdeniz’in eşi Renemekli Orgeneral Çetin Doğan’ın gin Gürdeniz, yaşanan süreci eşi Nilgün Doğan, “Bu aktivite kamuoyuyla paylaşmak için bizim amatörce yaptığımız bir “Vardiya Bizde” adı altında bir platform kurduklarını bildirdi. Gürdeniz, “Bu hukuksuzluğu duyurmak adına kanunun bize izin verdiği her türlü organizasyonda yer almanızı siz duyarlı halkımızdan rica ediyoruz” dedi. Gürdeniz, daha sonra Hasdal Cezaevi’nde bulunan bir tutuklunun yazdığı akrostiş şiiri okudu. Şiirin baş harflerinin birleşmesiyle “komplo” kelimesinin ortaya çıktığını söyledi. Gazetecilerin Anıtkabir ziyaretine gelmek isteyen bazı otobüslerin durdurulduğu yönünde haberler alındığını belirtmesi üzerine, Gürdeniz, bu tür haberlerin kendilerine de ulaştığını kaydetti. Bundan sonraki faaliyetlerinin ne olacağının sorulması üzerine Gürdeniz, “Sonraki adımlar hep sürpriz olacak” dedi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’in eşi Sevil Örnek de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve kuvvet komutanlarının Hasdal Cezaevi’ni ziyaret ederek komutanlarla görüştüğünü anımsatması üzerine “Arkamızdalar ise arkamızda olduklarını göstersinler” diye konuştu. Artık yargı ‘bağımsız’dır! Onu herkes ‘rahat bırakmalı’dır! Bir de “Yargı kararını hızla vermelidir”, söylemine bayılıyorum doğrusu! Ergenekon ve Balyoz’un ne kadar süreceği çok açık seçik ve bir matematiksel hesaptır! “Hızlı karar” isteği ile göz mü boyuyorsunuz, yoksa ne demek istiyorsunuz?! Subay aileleri, bu zulme başkaldırmakta sonuna kadar haklıdır! Balyoz’un iki amacı var; biri intikam, diğeri de ordunun tüm hiyerarşisini bozmak, bugünün neredeyse tüm subaylarını şu veya bu şekilde tasfiye etmek... Ordudan sorumlu “cemaat ve iktidar imamlarının” onayladığı subayların yükselmesi için zemin yaratmak.. Böylece ordunun üst yönetim kademelerine kendi adamlarını getirtmek... Bu, iktidarın, başından beri uyguladığı “her şeyi kontrol ve her şeyin başına kendi cinsinden insanları getirmek” politikasına uygundur.. Burada en zor denetim ordu konusundaydı.. Bunu da “sahtekâr CD” ile hallediyorlar! Artık tutuklanan subayların ordu içinde kariyerleri bitirilmiştir! Evet, Türkiye, bu koşullarda seçime gidiyor. Kılıçdaroğlu en büyük kozunu ileri sürdü! İktidar, elinde hesap makinesi ile, sözde bu aile sigortası planını boşa çıkartma peşinde! CHP, demokrasi, hukuk, yoksulluk, iş ve aş bayraklarını tüm Türkiye’de dalgalandırmalıdır! Üç kâğıtçılarla ağız dalaşından çok, kendi programına, işine yoğunlaşmalıdır! Ağız dalaşı için alt kademede birini, (bence CHP güvenlik bekçisini), görevlendirmelidir! Türkiye, tarihinin en korkulu tünelinden geçiyor.. Bugün, demokrasinin geleceği açısından, Menderes dönemi ile bile kıyaslanamayacak kötülüktedir! http://orhanbursali.blogspot.com obursali@cumhuriyet.com.tr ODATV’DEN AÇIKLAMA: İkinci Ergenekon davasında mahkeme Balbay’ın avukatlarının talebini kabul etti Dijital terör saldırısı altındayız İstanbul Haber Servisi Odatv.com internet sitesi adına yapılan açıklamada, sitenin yöneticileri Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun tutuklanmalarına dayanak olarak bilgisayarlarda bulunan bazı imzasız ve isimsiz dokümanların gösterildiğine dikkat çekilerek bu belgelerin de casus programlarla oluşturulduğu belirtildi. Açıklamada “Tam bir dijital terör saldırısıyla karşı karşıyayız. Bu tür tertiplere artık şaşırmıyoruz. Anayasal haklarımız tehlikede” denildi. Açıklamada, tutuklanan arkadaşlarına savcılık sorgusunda sitenin bilgisayarından çıkan bazı televizyon, gazete, gazeteci ve politikacı adlarının, varsayılan bir örgütle bağlantılı olarak geçtiği dijital belgelerin gösterildiği anlatıldı. Açıklamada “Tutuklamaya da dayanak olan bu belgeleri arkadaşlarımız ilk kez savcılık sorgusunda görmüş ve buna bağlı iddia ile isnatları kesinlikle reddetmişlerdir” denildi. Uzmanlarca asıl sabit diskte yapılan incelemede de daha önce silinmiş, içinde muhtelif öneme sahip, aslı teyit edilemeyecek dosyalarla dolu gizli klasör bulunduğu ifade edilerek incelemede klasörün 28.09.2010’da saat 11.54’te yaratıldığı ve aynı anda silindiğinin belirlendiği açıklandı. Bilgisayarda bulunan, otomatik oluşturulmuş bu klasörün tekrar 20.12.2010 günü saat 09.46.33’te yeniden yaratılıp içindeki dokümanlarla birlikte aynı anda yeniden silindiği kaydedilerek “Böyle bir klasör ve dosyanın yaratılma işlemi ancak dışarıdan ‘trojan’ tipi casus programların makineye izinsiz girmesiyle mümkündür” denildi. Belgelerde site yöneticilerine ait olduğunu belirten herhangi bir işaret, imza bulunmadığının da altı çizildi. Harddiske bilirkişi incelemesi Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün Balbay ve Özkan’ın da aralarında bulunduğu 21 sanığın tahliyesi yönünde oy kullanmasına karşın, tutukluluk hallerine devamına oyçokluğuyla hükmedildi. İstanbul Haber Servisi İkinci Ergenekon davasında yazarımız Mustafa Balbay’ın avukatlarının talebini kabul eden mahkeme heyeti harddisklerde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri’de görülen davanın önceki günkü duruşması geç saatlere kadar sürdü. Mustafa Balbay’ın avukatları Aydın Metin, Mehmet İpek ve Hüseyin Altaş tarafından mahkemeye sunulan dilekçede Balbay’ın tutuklanmasından 4 gün sonra 10 Mart 2009 tarihinde davanın açıldığı anımsatıldı. Balbay’ın tutuklama kararında ve yargılama aşamasında tutukluluk halinin devamına yönelik kararlarda maddi ve somut bir gerekçeye yer verilmediğine dikkat çekilen dilekçede “Hakkında verilen adli kontrol kararından sonra tutuklanmasının gerekçesini dizüstü bilgisyarından geri getirildiği belirtilen ve ‘dijital incelemeler’ olarak adlandırılan ‘1.no’lu delil’ olabileceğini düşünüyoruz” denildi. Balbay’ın avukatlarının dilekçesinde, Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Ufuk Çağlayan, Prof. Dr. Cem Ersay ve Doç. Dr. Fatih Alagöz’den alınan uzman mütalaasında Balbay’ın dizüstü bilgisayarından elde edildiği iddia edilen dijital verilerin “güvenilmez ve kanuna aykırı” olduğunun tespit edildiği kaydedildi. Dilekçede “Kanuna aykırılığı ve güvenilmezliği tespit edilmiş olan ve bu verilere dayanarak müvekkilimize suç isnat edilemeyeceği ise Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Feridun Yenisey ve Prof. Dr. Ayşe Nuhoğlu tarafından hazırlanmış ve sayın mahkemeye sunmuş olduğumuz bilimsel mütalaaya atfen izah edilmiştir” denildi. İddianamenin düzen ‘Çürüyen bedenler değil insanlıktır’ Galatasaray Meydanı’nda 308. haftada bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 17 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Meşe’nin hikâyesini anlatarak akıbetinin açıklanmasını istedi. HD Genel Merkez Yöneticisi Selma Güngör, “Meşe kaybedildiğinde Tansu Çiller başbakandı. Nahit Menteşe içişleri bakanıydı. Ünal Erkan OHAL valisiydi. Doğan Güreş Genelkurmay başkanıydı. Onları sorumlu tutuyor ve yargılanmalarını istiyoruz” dedi. Diyarbakır’da Koşuyolu Parkı Yaşam Anıtı önünde 106. kez bir araya gelen kayıp yakınları, “Toprak altında çürüyen bedenler değil, üstündeki vicdan, ahlak, hukuk ve insanlıktır” ve “J TEM tetikçilerini kurucularını, yargılamamak suça ortak olmak demektir” dövizleri taşındı. lenmesinin üzerinden 2 yıl geçmiş olmasına karşın sanık ifadelerinin dahi tamamlanmadığının altı çizilen dilekçede “Tutukluluk sürelerinin uzadığı, sanık bakımından hak ihlallerinin meydana geldiği açıktır” görüşüne ver verildi. Avukatlar, Balbay’ın suçlanmasına dayanak teşkil eden dijital verilerin kaynağı olan harddisk üzerinde bilirkişi incelemesinin yaptırılarak “Harddisk ve bilgisayara el konulması aşamasından sonra yapılabilecek olası değişikliklerin tespitinin mümkün olup olmadığının, bilgisayarın bire bir kopyasının (imajının) hangi tarihte alındığının” sorulmasını istedi. Mahkeme heyeti, Balbay’ın avukatlarının talebini kabul ederek “Dilekçe doğrultusunda gerekli bilirkişi incelemesi yapılmasına, hâkim Hüsnü Çalmuk’un tam yetkili olarak görevlendirilmesine” karar verdi. DSP’den Ecevit raporuna tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Başkanı Masum Türker, Adli Tıp’ın eski Başbakan Bülent Ecevit’e eksik tedavi uygulandığı şeklindeki raporla ilgili olarak, “Açıklanan rapor Ecevit’in sağlık durumunu karıştırmak için yapılan bir rapordur” dedi. Ecevit’in parkinson hastası olmadığını da ifade eden Türker, “Bu rapor anlamlı ve gerçekleri yansıtmıyor. Hipokrat yemini etmiş bazı doktorların belgelere bakarak görüş bildirmesini doğru bulmuyoruz” dedi. Öte yandan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit, de “Şimdi bu tartışmalara girmiyorum. Tüm bunlara kitabımda yer vereceğim” demekle yetindi. Başkent Üniversitesi Hastanesi’nden yapılan açıklamada ilaç dozundaki değişikliğin hastanın yaşı, diğer sağlık sorunları ve yan etkiler düşünülerek yapıldığını bildirdi. Prof. Dr. Turgut Zileli tarafından Ecevit’in düşme riskine karşı defalarca uyarıldığı halde bu önerilere uyulmadığı belirtilen açıklamada, Ecevit’in, tedaviden 1 yıl sonra GATA’da nöbet geçirme nedeniyle yapılan değerlendirilmesi sırasında da söz konusu ilaçların verildiği belirtildi. Haberal’ın taleplerine ret Mahkeme, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın avukatlarının, müvekkillerinin Halkalı’daki Mehmet Akif Ersoy Hastanesi’ne sevk edilmesine neden olan 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun raporunun yok sayılması talebini redetti. Sanık Mustafa Dönmez’in talebi doğrultusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan eski Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay’ın intiharıyla ilgili soruşturma evrakının istenmesini kararlaştıran heyet Bakırköy Kadın Cezaevi Bölük Komutanlığı’nın deposunda bulunan Dönmez ile ilgili gösteri bombaları ve sis bombası kutusunun Ankara’daki diğer emanet eşyalarından ayrı olarak saklanmasının nedeninin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan sorulmasına hükmetti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle