18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y Y Y B B Y Y 11 7 12 11 15 14 13 14 9 10 10 10 11 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y K Y Y Y Y Y B B B B K 9 9 2 17 11 19 8 9 7 7 6 4 5 HABERLERİN DEVAMI Oslo B 9 Belgrad K Helsinki B 13 Sofya K Stockholm B 6 Roma B Londra Y 9 Atina Y AmsterdamB 6 Zürih B Brüksel Y 9 Moskova K Paris Y 7 Aşkabat K Bonn B 7 Taşkent K Münih Y 6 Baku K Berlin B 1 Bişkek K Budapeşte K 3 Tiflis Y Madrid Y 8 Kahire B Viyana B 5 Şam PB 4 1 14 12 6 16 1 1 0 1 8 25 21 19 ŞUBAT 2011 CUMARTES Ülke geneli çok bulutlu, aralıklı yağışlı geçecek. Yağışlar Güney Ege kıyıları ile Antalya, Bingöl çevrelerinde kuvvetli olmak üzere genellikle yağmur ve sağanak, Batı Karadeniz’in iç kesimlerinin yüksekleri ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ve Sivas çevrelerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 Şubat GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK Mahkumlara iletilmek istenen bir kitap hükümlüleri cesaretlendireceği gerekçesiyle geri çevrildi altında görev yaptığını açıklıyor. RTE’yi Amerika’nın bölgesel ulusal yararları nedeniyle gözden çıkaramayan büyük dostu ABD bile artık dayanamadı. Türkiye’de basın özgürlüğüne vurulan darbelere karşı çıktı. Amma velakin, iktidarın onlar olmazsa bu ülkenin yönetilemeyeceği sanısından kaynaklanan gururla koltuklara sığamayan yetkili kişileri, örneğin İçişleri Bakanı Beşir Atalay; ABD Büyükelçisi’ne ıslıklarla karşılanacak bir yanıt verdi: “Bizdeki basın özgürlüğü Amerika’da yok!” Gerçekten Amerika’da bizdekine benzer medya yok. Yok zira; orada Beyaz Saray’ı veya bakanları eleştirdi diye tutuklanmıyor gazeteciler! Bizde ise basın öylesine özgür, öylesine özgür ki; Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibiTürkiye’de muhalefete her türlü eleştiriyi yapabilirsiniz. Ama iktidarı eleştiremezsiniz. Zira yasaklı demokraside yaşıyoruz: AKP’yi eleştirmek yasssak be kardeşim! Örneğin Mısır’daki isyanın Türkiye’yi etkileyip etkilemeyeceğini irdeleyen yorumlar yazar, telefondaki arkadaş konuşmalarında da bu konuya değinirseniz… (Soner Yalçın gibi) “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamasıyla cezaevi yolunu tutarsınız. Ana muhalefet içlerinde politikacı, gazeteci, AKP’li bakanların da bulunduğu 3 bin kişinin dinlendiğini içeren listenin varlığını açıklayınca, yerin göğün birbirine gireceğini sananlar yanıldı. Hükümetin İçişleri veya Adalet bakanlarının ya da açıklanan listeyi ihbar sayması beklenen cumhuriyet savcılarının kılı bile kıpırdamadı. ABD Büyükelçisi Ricciardone de, her gün gazetelerdeki haberleri izleseydi, çıkıp kürsüye “Türkiye karmaşık bir ülke. Bu nedenle olup biteni anlamıyoruz” der miydi acaba? Bu iktidara göre, neresi karmaşık bu ülkenin? Bal gibi yönetiyorlar ülkeyi. Medyayı, askeri, yargıçları sindirerek… Korku imparatorluğu inşa ederek! ABD; acaba büyükelçinin sözlerini yorumlaması istenilen Kılıçdaroğlu’nun şu yanıtındaki gerçeğin, gün gelecek bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacağının farkında mı? “AKP’yi AKP yapan kim? Başbakanı Başbakan yapan kim? Arkasındaki güçler kim? Başbakan olmadan önce, hatta parti lideri olmadan önce Amerika’ya gidip bana destek verin diyen kim? Herhalde halkımız bunları unutmadı.” Kılıçdaroğlu’nun sözlerini biraz açalım: RTE’nin İstanbul Belediye Başkanı iken ABD’nin İstanbul Başkonsolosu hanımla sık görüşmelerden sonra ABD’ye gitmesindeki nedenler, bilinenlerin dışında orada kimlerle neler görüştüğü hâlâ meçhul! Gerçek ise ortada: RTE’ye ABD’den döndükten sonra siyasette ikbal ve iktidar yolları açıldı. Kılıçdaroğlu geçenlerde Hüsnü Mübarek’e atıfta bulunarak RTE’ye; “Bu baskı (baskılar) devam ettiği müddetçe bir gün toplumun patlayacağını” söyledi. Hemen ertesi gün RTE, AKP grubunda ve grup dışındaki konuşmalarında; duyarlı bir toplumun olası tepkisini irdeleyen bu sözleri halkı kışkırtıcı diye algılayıp yorumladı. Sonraki gelişmeler şimdi bir anlam kazanmıyor mu? Kazanıyor; çünkü RTE; Kılıçdaroğlu’nun sözlerini Mısır’daki gibi halkı isyana kışkırtmak diye algıladıktan sonra: Doğruluğu, eksikliği ya da yanlış içerikte olup olmadığı bir yana; Kılıçdaroğlu’nun son kez “Eleştiren tek bir CHP kaldı. Bizi de alacaklar” sözünün duygusal veya tahmin olmadığını içeren duyumların partiye ulaştığı yaygınlaştı. Tek adamlığa soyunan, baskı rejimiyle 27 Mayıs 1960 müdahalesine olanak sağlayan, RTE’nin demokrasi yıldızı diye koyacak yer bulamadığı Adnan Menderes de; 1960’dan önce TBMM’de kurduğu, yargılama görevini de üstlenen Tahkikat Komisyonu’nun hedefi DP iktidarını sarsan CHP’yi kapatmaktı! Bugün örneğin dinlenen telefonlarda Mısır’daki baskı ve tek adam rejimine halk isyanını konuşan ve aklı başında her insan gibi Ortadoğu’daki toplumsal hareketlerin etkilerini tartışan CHP’li yetkililer varsa, ki olabilir. Sonu nereye varır kestirilmez ama; bu kişilerle birlikte CHP’yi halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekle suçlayabilirler. Olmaz olmaz demeyin lütfen. Yaşadığımız süreçte olur, bal gibi olur! ‘Hayata Dönüş’ sakıncalı çıktı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Sincan 1. F Tipi Cezaevi Eğitim Kurulu, Çağdaş Hukukçular Derneği tarafından yayımlanan “Hayata Dönüş Operasyonu, Koğuştan: Hücreler” isimli kitabı cezaevine sokmadı. Gerekçe olarak da kitabın “hükümlüleri aynı eylemler konusunda cesaretlendireceği” öne sürüldü. Geçen ocak ayında Rabbena Hanedar ve Hüseyin Özarslan isimli mahkumlara ziyaretçileri, avukat Güçlü Sevimli tarafından hazırlanan “Hayata Dönüş Operasyonu Koğuştan: Hücreler” başlıklı kitabı vermek istedi. Ancak Sincan 1 No’lu F Tipi Eğitim Kurulu kitabı “sakıncalı” bularak mahkumlara vermedi. 19 Aralık 2000 yılında yapılan ve çok sayıda mahkumun hayatını kaybettiği Hayata Dönüş operasyonunun anlatıldığı kitabın mahkumları “cesaretlendirici” nitelikte olduğu gerekçesiyle verilmediği belirtildi. Aynı eğitim kurulu kısa bir süre önce de Çinli komünist lider Mao Zedung’un Seçme Eserler isimli kitabının 1. ve 2. ciltleri hakkında yasak kararı bulunduğu gerekçesiyle sakıncalı bulurken 3., 4. ve 5. ciltlerini mahkuma vermekte bir sakınca bulmamıştı. Adalet Bakanlığı’nın verileri tutuklu ve hükümlülerin cezaevi yönetimlerinin keyfi uygulamalarına karşı adalet arayışlarının sonuçsuz kaldığını ortaya koydu. Bilgi edinme yoluyla alınan 2003 ve 2008 yıllarına ait verilere göre, infaz hâkimliklerine yapılan şikâyetlerin büyük bölümü reddedildi. 2008 yılında 10 bin 540 tutuklu/hükümlü infaz hâkimliğine şikâyette bulunurken bu başvuruların 9 bin 78’i reddedildi. 2008 yılında 6 bin 74 kişi, kendilerine verilin disiplin cezalarına itiraz etti. Ancak infaz hâkimliği 5 bin 379 başvuruyu reddetti. Atilla Kıyat: Faili meçhul devlet politikası D YARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da görülen JİTEM davasında tanıklık yapan emekli Koramiral Atilla Kıyat, “Faili meçhul cinayetler konusunda eğer böyle bir suç işlenmişse teğmen, üsteğmen veya yüzbaşı rütbeli askerin kendi başına bunu yapamayacağını düşünüyorum. Okuyup izlediklerimle eğer bir ülkede binlerce faili meçhul varsa arkasında devlet politikası olmadan olmaz. Bu benim şahsi görüşümdür” dedi. Şırnak ve Cizre ilçesinde 199395 yıllarında işlenen faili meçhul cinayetlere ilişkin eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün de yargılandığı JİTEM davasına, Diyarbakır’da devam edildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine talimatla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ifadesi alınan Kıyat, sanıkları tanımadığını, iddianamede yer alan öldürülme olayları hakkında ise herhangi bir bilgisinin bulunmadığını söyledi. Böyle bir fiil işlenmişse terörle mücadele kapsamında Güneydoğu’da görev yapan askerlerin bu emri uygulamaya mecbur kalabileceklerini vurgulayan Kıyat, “19902000 yılları arasında yaşananlar devlet politikası değilse açıklasınlar, eğer devlet politikasıysa nasıl rahat bir şekilde uyuyorlar? Yaşananlar, birbirinden nefret eden bir neslin doğmasına neden oldu” diye konuştu. JİTEM ile ilgili resmi bir bilgisinin olmadığını anlatan Kıyat, “Eğer bu bir jandarma teşkilatıysa bunu bir binbaşı kuramaz” dedi. (Fotoğraf: AA) İki Mehmet de sustu Türk savcıların sorgulamak istedikleri Deniz Feneri zanlıları Mehmet Gürhan ile Mehmet Taşkan’ın ifade vermediği ortaya çıktı AYKUT KÜÇÜKKAYA lmanya’daki Deniz Feneri e.V. davası kapsamında halen hapiste yatan Euro 7 Genel Müdürü Mehmet Gürhan ile hapis cezası alan Deniz Feneri e.V.’nin son başkanı Mehmet Taşkan’ın geçen ay Almanya’da incelemelerde bulunan Türk savcılara ifade vermediği; susma haklarını kullandıkları ortaya çıktı. İki önemli ismin sorulara yanıt vermemesi şüphe uyandırırken savcıların Frankfurt’ta sorgulamak istedikleri bir diğer ismin ise Türkiye’de olduğu belirlendi. Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağını yürüten ve geçen ay iki hafta süreyle Frankfurt’ta dava dosyasındaki belgeleri inceleyen Ankara Basın Savcısı Nadi Türkaslan ve ekibi soruşturma kapsamında çok sayıda ismin de ifadesine başvurmak istedi. Bu isimler arasında üç kişi ön plana çıktı. Bu isimler Almanya’daki Deniz Feneri davasında çeşitli hapis cezalarına çarptırılan Deniz Feneri e.V.’nin kurucusu Gürhan, Taşkan ve hem Euro 7’nin hem de Deniz Feneri e.V.’nin muhasebecisi Firdevsi Ermiş’ti. Frankfurt emniyetindeki kaynaklardan edinilen bilgiye göre Ermiş’i daha önce Ankara’da 36 saat süreyle Mehmet Gürhan sorgulayan Türk savcılar muhasebecinin Almanya’da da ek ifadesini aldı. Ancak Hessen Eyaleti Hünfeld Cezaevi’nde hapis cezasını çeken Mehmet Gürhan Frankfurt emniyetinde Türk savcılara karşı susma hakkını kullandı. Gürhan’ın susma hakkını kullanması Türk savcıları şaşırtmazken diğer önemli Mehmet Taşkan isim Taşkan’ın ifade vermemesi dikkat çekti. Alman yargısına dava kapsamında Ermiş gibi önemli itiraflarda bulunan Taşkan’ın Türk savcılara ifade vermeyeceğini açıklaması soru işaretleri yarattı. Almanya’da hapis yatan ve şu an serbest olan Taşkan’ın “Türkiye’de soruşturulan isimlerle anlaşmış olabileceği” yorumu yapıldı. Türkaslan ve ekibinde bulunan Abdülvahap Yaren ile Mehmet Tamöz, mali komiser Alexander Böhm’ün eşliğinde Ümit Yaşar Sincanoğlu, Şahin Küsmüş, Bedrettin Bülent Bilgin gibi isimlerin ifadelerini aldı. Savcıların Frankfurt’ta sorgulamak istedikleri bir diğer isim Mehmet Sıddık Balıkçı’nın ise Türkiye’de olduğu belirlendi. Almanya’da soruşturulan isimler arasında yer alan Balıkçı’nın önemi Deniz Feneri e.V. davasından Frankfurt’ta hapis yatan Gürhan’ın dernek başkanlığı yaptığı dönemde (7 Nisan 200117 Kasım 2006 tarihleri arasında) derneğin ikinci başkanlığını yapmasından geliyor. A Öne çıkan üç isim Anlaşma olasılığı Faili meçhul yaralı Raillife dergisi toplatıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TCDD’yi Geliştirme ve TCDD Personeli Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı Genel Müdürlüğü, TCDD’nin aylık seyahat ve aktüalite dergisi Raillife’da yer alan Erzurumlu kadınlarla ilgili yazı nedeniyle “Derginin toplatıldığını, yayınının durdurulduğunu, soruşturma sonucuna göre yayında ihmal ve kusuru görülenler hakkında gereken işlemin yapılacağını” bildirdi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Bunu yapanın benim bakanlığımın personeli olması durumun vahametini değiştirmez. Bu arkadaş gerekli karşılığı görmüş, mevcut görevinden alınmıştır” dedi. Derginin şubat sayında yer alan “Trenden Kaçan Oğlan” başlıklı yazıda evden kaçan Erzurum kızlarının başına geldiği varsayılan olaylar alaycı dille anlatılmıştı. Erzurum’da da 9 kadın derneği ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Erzurum tren garına siyah çelenk koyarak dergiyi protesto etti. MERS N (Cumhuriyet) Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanışının yıldönümü nedeniyle Mersin’de gerçekleştirilen izinsiz gösteriler sırasında 14 yaşındaki Sedat Baykara başından ağır yaralandı. Polis, “gösteriler sırasında taş isabet etti” derken görgü tanıkları çocuğa polis panzerinin çarptığını savundu. açıklaması yaptı. Öte yandan Mersin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nden yapılan açıklamada PKK yandaşlarına yönelik başlatılan baskınlarda 3 günde 12 kişi tutuklandı, 15 kişi de savcılığa sevk edildi. Van’daki olaylarda da gözaltına alınan 34 kişiden 24’ü savcılığa sevk edilirken 10 kişinin polisteki sorguları sürüyor. Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesindeki izinsiz gösterilerde gözaltına alınan 5 kişiden 2’si de tutuklandı. Askeri mahkemenin görevsiz olduğu kabul edilirse dosya Hakkâri’ye gidecek Şemdinli davası ağır ceza yolcusu VAN (Cumhuriyet) Askeri Yargıtay Başsavcılığı’nın, Şemdinli davasında askeri mahkemenin görevsiz, Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevli olduğu yönünde görüş bildirdiği belirtildi. Şemdinli davasının sanık avukatlarından Vedat Gülşen, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’ne, 9 Kasım 2005’te el bombası atılmasıyla ilgili haklarında dava açılan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile terör örgütü PKK itirafçısı Veysel Ateş’in, Van Askeri Mahkemesi’nde yargılandıkları dava dosyasının, 22 Ocak 2010’da görevsizlik kararı verilerek Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesinin kararlaştırıldığını söyledi. Gülşen, askeri mahkemenin aldığı kararın ardından Askeri Yargıtay Başsavcılığı’na temyizde bulunduklarını, Askeri Yargıtay Başsavcılığı’nın da itirazlarının reddine karar verdiğini belirtti. Gülşen, “Askeri Yargıtay Başsavcılığı, son anayasa değişikliği ve Askeri Ceza Kanun’da yapılan değişikliklerden sonra Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin davada görevsiz olduğu, Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevli olduğu görüşünü, Askeri Yargıtay ilgili dairesine sundu. Tebliğname kabul edilirse dava dosyası Hakkari’ye gidecek” dedi. Şemdinli’de 9 Kasım 2005’te meydana gelen patlamayla ilgili Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 19 Haziran 2006’da görülen davada, sanık astsubaylar Kaya ve İldeniz ile terör örgütü PKK itirafçısı Ateş hakkında, “Adam öldürmek, çete kurmak ve adam öldürmeye teşebbüs” suçlarından 39 yıl 5 ay 10’ar gün hapis cezası verilmişti. Dava Van Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiş, ardından da sanıklar tahliye edilmişti. Mehmet Sıddık Balıkçı Türkiye’de Fazla öğrenci alan lise kapatıldı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı, İzmir’deki Özel Bilge Türk Akşam Lisesi hakkında, “kontenjandan fazla öğrenci aldığı” gerekçesiyle kapatma kararı aldı. Okul yetkilileri, “Bu dönemde verilecek bir kapatma cezası öğrencileri zor durumda bırakır. Bizim 217 kontenjanımız var, şu an okulda da 216 öğrencimiz bulunuyor. Okul kapatılırsa bu öğrenciler nereye gidecek” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle