25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2011 CUMARTESİ 16 Milat Recep Tayyip Erdoğan, 12 Haziran’ı “milat” kabul ediyor. Nedir o milat? Onlara göre, 1923 devrimi ile kurulmuş laikdemokratik Cumhuriyet’in, AKP yıkımı ile ılımlı İslam cumhuriyetine dönüştürülmesinin son perdesidir. Düşünülen milatla, perde kapanacak, oyuncular seyircilere selam vereceklerdir. Oyunu ve oyuncuları beğenmeyen seyirciler ise topluca Türktelekom Arena’ya toplanacak, ardından namluların ucuyla dürtüle dürtüle içeri atılacaklardır... Milat budur. O miladı, Recep Tayyip Erdoğan’ın “hocam” paşası Hilmi Özkök bile anlamıştır: “Türkiye’de radikal değişiklikler oluyor.” Dehşetli GÖRÜŞ Prof. Dr. MUSTAFA AYSAN Uyuma Başkan... Türkiye’nin ilk iktisatçı Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Yüksek yargı bugüne kadar uyumaktan başka bir şey yapmadı” derken kendini kastediyor olmalı. Bir örnek verelim: CHP, TRT çalışanlarının büyük bölümünün maaşlarını donduran, deneyimli muhabirini, programcısını, teknik insanını ve yöneticisini kapıdaki bekçinin kadrosu ile eşdeğer tutan TRT Yasası’nın iptali için Temmuz 2008’de Anayasa Mahkemesi’ne dava açmıştı. Dava, 2.5 yıldır karar bekliyor. Anayasa Mahkemesi, Devlet Memurları Kanunu’nun, geçici personel çalıştırılmasına olanak sağlayan ve TEKEL işçilerinin eylemlerine neden olan “4/C” maddesinin iptali istemini esastan görüşecekti. Bir türlü görüşemedi. Anayasa Mahkemesi heyeti, 1 Ekim 2008’de yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 18 maddesinin bazı hükümlerinin iptal istemini de esastan karara bağlayacaktı. Hâlâ bağlayamadı. Anayasa Mahkemesi, kamuoyunda özellikle ziraatçiler tarafından eleştirilen, yurtiçinde sadece kayıt altına alınmış çeşitlere ait tohumlukların üretim ve ticaretine izin verilmesini öngören Tohumculuk Kanunu’nun bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açılan davaya bakacaktı. Bakamadı. Anayasa Mahkemesi, Hazine adına orman dışına çıkarılan 2B arazilerinin satışını öngören “Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemini ele alacaktı. Alamadı. Anayasa Mahkemesi, şüphelilerin telefonlarının dinlenmesine, terör suçlarında dinleme kararlarının sürekli biçimde uzatılmasına olanak sağlayan CMK’nin 135. maddesinin iptali istemi konusunda hüküm verecekti. Veremedi. Biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi’nin gündemini başkanı belirler, yani Haşim Kılıç... Biri çıkıp da “Uyuma Haşim Kılıç” dese, haklı mı, değil mi? CHP, büyük bir saflıkla Abdullah Gül’den, Danıştay ve Yargıtay’ı iktidarın emrine sokmayı amaçlayan yasayı iyi irdelemesini istemişti. Sen misin isteyen... El çabukluğu marifet, yasa hiç bekletilmeden imzadan çıktı. Gül’ün yasayı onaylarken ileri sürdüğü gerekçe, “45 yıl içinde Yargıtay’daki 200 bin ceza dosyasının zamanaşımına uğrayacağı kaygısı”ydı. Gül, o gerekçeye sığınırken demişti ki: “Böyle dehşet bir durumla karşı karşıya olduğumuz bilgileri önüme kondu.” Gül’ün önüne Danıştay’da zamanaşımı olmadığı bilgisi konulmadıysa eğer, o da ayrı bir dehşet durumdur. Uzun Süreli Milli Gelir İncelemeleri Seçimler yaklaşırken, siyasal partilerce açıklanan ekonomi programları ile ilgili olarak bazı uzun dönemli değerlendirmeler ve eski dönemlerle ilgili karşılaştırmalar yapılmaktadır. Bu karşılaştırmalarda genellikle kullanılan Milli Gelir ölçüsü, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) rakamlarıdır. Dikkatli okuyucum, geçen haftaki “Ekonomik Dengeler Önemlidir” yazımız üzerinde değerlendirme yaparken, “Yazınızdaki değerlendirmeler çok kısa bir dönemi kapsıyor; uzun süreli geçmişte, örnek olarak 1950’den bugüne kadarki gelişmelerle ilgili olarak bu dengeler nasıldı?” diyordu. Bu sorunun yanıtı oldukça güçtür; ekonomimiz üzerinde uzun dönemli değerlendirmeler yaparken kullanılan rakamların, zaman içinde önemli yöntem değişikliklerine uğramış oldukları da hesaba katılmalıdır. Okuyucuma ekonomimizle ilgili uzun dönemli incelemeler yapan bazı ekonomi uzmanlarımızın çalışmalarına başvurmasını önerdim. Bu yazıda, yakın geçmişte yapılan bir yöntem değişikliğini ve yarattığı değerlendirme güçlüklerini anımsatmak istiyorum. Son yıllarda Milli Gelir rakamlarımızı “Ulusal Hesaplar Sistemi” ile tespit ederek yayımlayan “Türkiye İstatistik Kurumu” (TÜİK), bu hesaplarda belirlenen rakamların düzeyini önemli biçimde değiştiren birçok yöntem değişiklikleri yapmıştır. Örnek olarak, 2007’de, Milli Gelirimizin fiyat değişimlerinden arındırılması ve enflasyondan arındırılmış sabit fiyatlarla büyüme hızlarının tespit edilmesi amacıyla kullanılan katsayıların hesaplanmasında kullanılan temel yılı 1987’den 1998 yılına getirmiştir. Şimdi yayımlanan Milli Gelir rakamlarımız ve büyüme hızlarımız, eski seride kullanılan 1987 yılı yerine, 1998 yılı “100” sayılarak hesaplanan rakamlara göre sabit fiyatlara indirgenmektedir... Ve böylece tespit edilen rakamların, önceki dönemlerde yayımlanan sabit değerli Milli Gelir rakamlarıyla karşılaştırılmaları yapılırken uzun dönemli rakamlar arasındaki bu fark hesaba katılmalıdır. TÜİK’in konuyla ilgili 8 Mart 2008 tarihli açıklaması şöyleydi: “Ulusal Hesaplar Sistemi güncelleme çalışmaları ile ülkemizin makro ekonomik istatistiklerinin yöntem, kapsam, tutarlılık ve uluslararası karşılaştırılabilirliğinde önemli iyileşmeler sağlanmıştır. Yapılan güncellemenin gerekçesi ortaya çıkan yeni ihtiyaçlardan dolayı hesaplamalara ilişkin kapsam ve yöntem değişikliğine gidilmesidir. Yeni GSYH tahminleri, kapsamlı ve bütünleşik hesap setlerinden oluşan Avrupa Hesaplar Sistemi’ne (ESA95) göre derlenmektedir. Üretim yöntemi ile hesaplanan 1998 bazlı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla serisi 1987 bazlı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla serisine göre 2006 yılı için cari fiyatlarla yüzde 31.6 artış göstermiştir. 2006 yılına ilişkin 1987 bazlı seride cari fiyatlarla Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 576.322 milyon YTL iken, 1998 bazlı seride yüzde 31.6’lık artışla 758.391 milyon YTL olmuştur. ABD Doları cinsinden 1987 bazlı seride cari fiyatlarla GSYH, 400.046 milyon dolar iken, 1998 bazlı seride GSYH değeri 526.429 milyon dolar olmuştur.” TÜİK’in yukarıdaki açıklaması, 19982007 (9 aylık) dönemlerin GSYH rakamlarını, cari YTL, dolar ve sabit fiyatlar ile vermektedir. 1987 ve 1998 sabit fiyatlarına dayanan GSYH rakamları arasında çok önemli farklar vardır ve son on yıldan uzun süreyi kapsayan incelemeler yapılırken bu farkların hesaba katılması gerekecektir. Bildiğim kadarıyla TÜİK, henüz Milli Gelir serilerinin yayımlanmaya başladığı 1948 yılından bu güne kadar uzayan dönem için yeni seri yayımlamamıştır. Ama konunun amatörleri sayılması gereken bizler, uzun dönemli incelemeler yaparken çok dikkatli olmalıyız. Çünkü yeni seri, ne kadar modern ve güncel olursa olsun, bir hesaplama yöntemi değişikliğidir. İncelemelerde gerçek büyümenin, yöntem değişikliği ile yaratılandan ayrılması, temel bir istatistik inceleme kuralıdır. Bu nedenle GSYH rakamına dayalı uzun geçmişle ilgili tüm oranların, rakamların bu özelliğini hesaba katması gerekecektir. Konu ile ilgili bir uzman görüşünü daha sonra açıklamak zorundayım. maysan@cumhuriyet.com.tr CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un TSK için “kâğıttan kaplan” nitelemesi üzerine Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamanın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’i arayıp konuya ilişkin gereğinin yapılması “talimatı” üzerine gerçekleştiğini yazmıştık. Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Tayyar Süngü aradı ve kimilerinin “komplo teorileri” ürettiğini, yazılanların “hayal mahsulü” olduğunu ileri sürdü. Açıklamaya açıklama Oysa, Ankara’daki tüm AKP muhabirleri biliyor ki haber kaynakları AKP Genel Merkez yöneticileri ve Başbakan’a yakın çevrelerdir , 7 Şubat Pazartesi günü AKP MYK toplanmadan önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Koşaner’i aramış ve kendisine Süheyl Batum’un sözleri karşısında “gereğinin yapılması” talimatını vermişti. AKP MYK sürerken de Genelkurmay Başkanlığı “Kendi görüşleri doğrultusunda kamuoyu oluşturmak isteyen siyasilerin, Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilgili söylemlerinde daha özenli olmaları ve asker üzerinden siyaset yapmamaları beklenmektedir” görüşüne de yer verdiği açıklamasını yapmıştı. Haydi diyelim ki, AKP muhabirlerinin edindikleri bilgiler ve bizim yazdıklarımız doğru değil, komplo teorisi, hayal mahsulü... O zaman kafamıza takılan bir başka soru var: CHP’li Süheyl Batum’un sözleri karşısında bu denli üzüntü duyan Genelkurmay Başkanlığı, AKP milletvekili Özlem Türköne’nin değerli eşi, medyamızın mümtaz isimlerinden Mümtazer Türköne, 15 Temmuz 2010’da Zaman gazetesinde “Daha ötesi, bir tek subayın terfi alamadığı için kâğıttan kaplan gibi yere serebileceği bir orduyla, bu kadar çaresiz bir ordu ile ülke savunulur mu?” diye yazdığında neden bir açıklama yapma gereği duymaz? ‘Yönetilen’ Yoksulluk Yerine ‘Yok Edilen’ Yoksulluk SADIK ÇELİK Değişim sürecini devam ettiren CHP’nin ekonomi programının alt başlıklarından biri de aile sigortası adı altında ortaya çıkıyor. Söz konusu düzenleme her aileye 600 TL’den 1250 TL’ye kadar nakit yardım verilmesini öngörüyor. Bir başka deyişle kendi ihtiyacını belirleyip onu satın alma özgürlüğü vaat ediliyor. “Vatandaşlık hakkı” anlayışıyla gerçekleştirilecek olan ve düzenli nakit transferlerine dayalı bu gelir desteği uygulaması insanları, körü körüne, dostlar alışverişte görsün mantığıyla dağıtılan, yoksulluğu siyasi amaçla kullanarak onları minnet duygusu altında ezip siyasi kararlarını özgür bir biçimde vermelerinin önüne geçen bir sadaka kültürüne alet olmaktan kurtararak, onlara kendi paralarını kendi gerçek ihtiyaçlarına göre dilediği gibi harcama özgürlüğü tanıyacak olması açısından dikkate değer bir girişim olarak değerlendirilmelidir. mısırın yüzde 55’i, ayçiçeğinin yüzde 54’ü, kolza tohumunun yüzde 60’ı, hububat, bakliyat ve etin de aynı şekilde kayda değer bir oranı ithal edilmektedir. Bu durum gıda güvenliğimizi tehdit etmektedir. Konuyla ilgili Dünya Bankası da uyarıyor; önlem alınmazsa yüksek gıda fiyatları kalıcı hale gelebilir. Bu durum ise dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoksulluk oranlarını büyüterek açlık ve kıtlık korkusuna, reel anlamda da açlık kaynaklı insan kayıplarına sebep olacaktır. Yeryüzünde halihazırda yaşamaya çalışan 1 milyara yakın aç insan nüfusunu göz önüne aldığımızda tarımda “kendi kendine yetebilme” tedbir ve düzenlemeleri yeniden ve acil olarak hayata geçirilmelidir. HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ’in anısına... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Ergen muhafazakârlaşması Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün iki yıl boyunca devam eden “Ergen Profili” araştırması neticelendi. Araştırma sonuçlarına göre, dünyadaki muhafazakârlaşma “trend”ine uyum sağlayan gençler de aynı şekilde muhafazakârlaşıyor. Örneğin “evlilik öncesi flörtü doğru bulmayanların” oranı yüzde 16.3’ten yüzde 22’ye yükselmiş. Araştırmanın bir başka çarpıcı sonucu da gençlerin kendilerine örnek aldığı isimlerle ilgili. Araştırmaya katılanlardan bir idolü olduğunu söyleyenlerin dile getirdiği isimler arasında ilk üç sırayı İsmail YK, Arda ve Ronaldo alıyor. İdol sıralamasında Gökhan Özen ve Hepsi Grubu’ndan sonra gelen isim ise Atatürk. İdol listesinin son sıralarını politikacı, bilim adamı ve yazarlar oluşturuyor... Genç insanların gelecekleri için örnek aldıkları isimler arasında ilk sırayı şarkıcı ve futbolcuların almasının tek bir açıklaması olabilir; gençler artık kısa yoldan şöhret ve para kapılarını açarak konfor ve haz temelli bir hayatın peşine düşüyorlar. Ve aslında bu gerçek, muhafazakârlaşma eğiliminin artmasıyla bir anlamda çelişki teşkil ediyor. Bu noktada akla, “Acaba gençler aslında gerçek anlamda muhafazakârlaşmıyor da, günün koşullarına ayak uydurmak adına, kendini daha rahat hissedeceğini düşündüğü muhafazakâr kalıpların içine mi girmeye çalışıyor” sorusu geliyor. sadik.celik.gorus@gmail.com Küresel ısınma gıda güvencesini tehdit ediyor Dünya Bankası verilerine göre, artan gıda fiyatlarının aşırı yoksullaştırdığı insan sayısı geçen haziran ayından bu yana tam 44 milyon. Geçen sene başta Rusya olmak üzere Kazakistan, Ukrayna ve çevre ülkelerde görülen kuraklık, Pakistan, Hindistan, Avrupa ve Avustralya’daki aşırı yağışlar ile seller ve son olarak Çin’den gelen kuraklık haberiyle devam eden küresel ısınmanın iklim üzerindeki etkileri dünya gıda piyasalarını sarsarak geçen seneden bu yana fiyatları olumsuz anlamda etkiledi ve etkilemeye devam etmektedir. Dünyadaki gıda fiyatlarında görülen bu artışlar, çok sayıda gıda ürününün temininde neredeyse bütünüyle dışa bağımlı hale gelen ülkemizi doğrudan ilgilendirmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre insanların gündelik yaşamının ayrılmaz bir parçası olarak sürekli tüketimine sunulan binlerce gıda ve ihtiyaç maddesinin girdisi olan başta soya fasulyesinin yüzde 97’si, ithalatı, geçen senenin ocakağustos döneminde bir önceki yıla göre yüzde 82.3 artarak 1.2 milyar dolardan 2 milyar 250 milyon dolara ulaşan pamuğun yanı sıra ÇİZGİLİK BULMACA KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Halk edebiyatın 1 da aruz ölçüsüyle yazılan şiir türlerin 2 den biri. 2/ Avuç 3 içi... Eskiden “pas 4 toral” anlamında kullanılan sözcük. 5 3/ Kimi kuşların ba 6 şında bulunan yel7 paze biçiminde tepelik... Hawaii Ada 8 ları’nda, karşılama 9 ya da uğurlama anı1 2 3 4 5 6 7 8 9 sı olarak verilen, çiçekten yapılmış kolye. 4/ İskam 1 M E D İ K A L A bilde bir kâğıt... Gökyüzü. 2 O B Ü S K A A T 5/ İki iletken arasında 3 B R K A S S U meydana gelen, son dere 4 B E B E R U H İ ce ışıklı elektrik boşalımı... 5 İ H A L E A L A Kuzu sesi... Genişlik. 6/ 6N EME S İ S R Sodyum elementinin sim7G A N T U F A gesi... Kuyudan su çekE K S A D A K mekte kullanılan, kaldıra 8 A Y A ca benzer aygıt. 7/ Sıkın 9 A N O M İ tı, zahmet... Niğde ve Nevşehir yörelerinde yetişen, kaliteli bir şarap veren beyaz üzüm cinsi. 8/ Bir tür kaba ve hafif ayakkabı. 9/ Söyleme, bildirme... İran’da tarihi bir kent. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Oyunların kralı, kralların oyunu. 2/ Hıristiyan ermişlerine verilen san... Otlayan hayvan sürüsü. 3/ El ve ayağın bilekle parmaklar arasında kalan bölümü... Romanya’nın para birimi. 4/ “Kakım” da denilen kürk hayvanı... Mevlevi dervişlerinin kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin. 5/ Küçük su kanalı... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek... Hayvanlara vurulan damga. 6/ Olumsuzluk belirten bir önek... Konut kapılarında menteşe ve kilidin takıldığı düşey konumdaki kalın parça. 7/ İplik demeti... Buyruk. 8/ Kadınların başlarına bağladıkları tülbent. 9/ Belagatın, sözü en açık biçimde anlatma yollarını öğreten bölümü... Oy. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle