19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ARALIK 2011 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ‘Mandacılar iktidardan inecek’ HAKAN DİRİK ı CHP Genel Başkan e Kılıçdaroğlu, İzmir’d iktidarı e d g in it m n e n le n e düz sert şekilde eleştirdi İZMİR CHP’nin İzmir’de düzenlediği “Cumhuriyet, Demokrasi ve Özgürlük” mitingi, on binlerin katılımıyla Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleştirildi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önce mitingin ana unsurlarından olan ve tutukluluğu 1000 günü aşan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın İzmirlilere gönderdiği mektup okundu. Mitingde, “Özgürlüğüme dokunma” pankartı önünde konuşan Kılıçdaroğlu, “Bugün karabasan gibi çöken bir iktidar var. Özgürlüklerimizi elimizden alan, telefonlarımızı dinleyen, yargının siyasi otoritenin emrine girdiği bir iktidar var. Onun için demokrasi, özgürlük, adalet, cumhuriyet diyoruz” diye konuştu. Miting için İzmir’in seçilmesini de şu sözlerle açıkladı: “İzmir’de sadece düşmanlar denize dökülmedi, mandacılar da deni ? İzmir’de coşkulu bir kalabalığa seslenen Kılıçdaroğlu, AKP hükümeti, yargı ve medyaya yüklendi. CHP lideri, Başbakan Erdoğan’a İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki operasyonlarla ilgili “AKP’nin İzmir’e özel bir kini var. 80 değil 180 müfettiş görevlendirmezsen namertsin” diye seslendi. ze döküldü. Mandacılardan da hesap soracağız. Mandacılar iktidarda, onları da oradan indireceğiz..” meyeceğiz, onların baskılarına boyun eğmeyeceğiz” diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne operasyonun İzmir’i temsil eden değerlere olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Onların İzmir’le özel bir hesapları var. İzmir onların planlarını, hayallerini, dengelerini bozuyor. O nedenle İzmir’e özel bir kinleri var” dedi. Bu soruşturmanın İzmir’e “diz çöktürmeye” yönelik bir “Çin işkencesi” olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, AKP’nin Türkiye’yi karanlığa götürme sürecinde İzmir’i hedef seçtiğini, ancak İzmirlilerden karşılık bulamayınca umu ‘Boyun eğmeyeceğiz’ İzmir’in kimsenin önünde diz çökmeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Ama birileri yurtdışına gidip egemen güçlerin önünde ‘bunu kullanın bunda iş var, bu sizin önünüzde diz çökmeye hazırdır’ dedikleri zaman ilk itiraz eden yine biz olduk. Biz hiç kimsenin birilerinin önünde diz çökmesini istemeyiz, onurlu bir ulusuz, onurlu ulusun yiğit çocuklarıyız. O nedenle ‘beni deliğe süpürmeyin, daha benden çok yararlanacaksınız’ diyenlere boyun eğ ‘Çin işkencesi’ dunu savcılara bağladığını dile getirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın operasyon sonrası “yargının işine karışmam” dediğini anımsatarak, “Herkes biliyor ki yarığı AKP’nin arka bahçesi haline geldi” diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde 80 müfettişin soruşturma yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, “80 değil 180 müfettiş görevlendirmezsen namertsin. CHP hesap vermekten kaçmaz” dedi. Silivri’de “toplama kampı” oluşturulduğunu, iktidara karşı çıkanların buraya doldurulduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, basının da özgürlüğünü yitirdiğini kaydederek “yalaka medyaya inanmayın” dedi. Konuşmasının sonunda “Silivri toplama kampına İzmir’den selam” gönderen Kılıçdaroğlu,“Buradan meydan okuyorum, elinizden geleni ardınıza koymayın. Biz diz çökmeyeceğiz. Biz teslim olmayacağız.” 1005, 1006, 1007... Mustafa Balbay’ın tutukluğu geçen hafta bin günü aştı. Bu sadece Balbay’a değil, ailesine de ceza. Geçen hafta Balbay’ın eşi Gülşah Balbay’ı evlerinde ziyaret ettik, sohbet ettik. Mustafa Balbay, cezaevine girdiğinde 8 aylık olan oğlu Deniz şimdi 4 yaşında, kızı Yağmur 11 yaşına geldi. 11 yıllık evliliklerinin 3 yılında eşinden uzak kalan Gülşah Balbay’ın hayatı AnkaraSilivri yollarında geçiyor. Hayatının bu zor döneminde annesi Melek Gül ve babası Bahri Gül hep yanında. Evlerinin duvarlarında aile fotoğrafları ve bazı resimler yer alıyor, bir duvarı da Bedri Baykam’ın Balbay için yaptığı büyük resim kaplıyor. Melek Gül, “İnsanların ömründen bin günü çalmak bu kadar kolay mı? Mustafa’nın, kızımın, torunlarımın hayatlarından bin gün çalındı, daha ne kadar çalınacağı da belli değil. Kul hakkımı helal etmiyorum buna vasıta olanlara” diye isyan ediyor. Melek Gül, damadından sevgiyle söz ederken “İyi ki ona vermişim kızımı” diyor. Bahri Gül de “Seçilmiş bir parlamenterin şimdiki Meclis’te olanlardan farkını göremiyorum. Aynı statüde seçilmiş insanların tutukluğunun devamını hukukla bağdaştıramıyorum” diye konuşuyor... Gülşah Balbay 3 yıldır her hafta Silivri yollarında. “Silivri, Ankara’ya ne kadar yakın, ne kadar uzak” diye soruyoruz. Şu karşılığı veriyor: “Silivri, Ankara’ya 500 kilometre uzaklıkta. Ayda bir kere çocukları götürüyorum, ben de her hafta kapalı görüşe gidiyorum. 3 yıldır her hafta çarşamba günü 500 kilometreyi gidiyorum ve aynı gün dönüyorum. Duruşmaların olduğu bazı haftalarda iki defa da gittiğim oluyor. 3 yıldır, hesaplarsanız 150 kereyi geçmiştir Silivri’ye gidip gelişim...” Yağmur, babasının yokluğuyla erken olgunlaşmış bir çocuk. Babasıyla mektuplaşıyor. Deniz ise henüz çok küçük. Bayramda babası ona “uçak” hediye etmiş! Gülşah Balbay, “Kâğıttan uçak yapıyor, gemi yapıyor, oğluna hediye ediyor. Kızım çok güzel resim yapar. Orada resim yapıp bırakıyor” diyor... 1’den 1000’e kadar sayın... Sadece saymak bile ne kadar zor... Bir de “içerdekileri” ve “dışarıdaki” yakınlarını düşünün... ‘Teslim olmayacağız’ SERDAR KIZIK İZLENİMLER ‘Büyük düşünün’ ‘büyük götürün’ demekmiş sını niz Feneri dava Kılıçdaroğlu, De manın yapılacağını ra ltuanımsatarak “A ebekler bakan ko marı st kö n re haber ve da ar , . Ahlaklı olan maz. ğunda oturuyor şi o koltukta otur reki r bi ış tü çatlamam gö r kınıysan götü Başbakan’ın ya diyorlardı ‘büyük düNe r. da ka n’. bildiğin i ‘büyük götürü şünün’, tercümes ” diye konuştu. bu Bunların düzeni İZMİR CHP’nin İzmir mitingi, seçimlerin ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun meydanlardaki ilk büyük gövde gösterisiydi. Gündoğdu’da güzel bir havada CHP’lilerin beklentilerini karşılayabilecek bir sayıda gerçekleşti. Her şeyden önce bu kadar kısa bir zamanda örgütlenmesi açısından dikkat çekti. CHP’liler yüz binlik hedefinin gerçekleştiğini belirtiyor. Yaklaşık olarak öyle. Tabii ki Kılıçdaroğlu’nun miting boyunca sık sık dillendirdiği “yalaka medya”nın gözündeki sayı, farklı olacaktır. Anlaşılan o ki, güncel politikada CHP vites büyütüyor. Bunun izlerine İzmir mitinginde tanık olduk. Kılıçdaroğlu, demokrasi meselesini ele alarak AKP’yi, Başbakan Erdoğan’ı, yargıyı, özellikle de hükümetin dümen suyunda çalışan yargı ve medyayı hedef aldı. Bin gündür tutuklu Mustafa Balbay’a, hapisteki 70’i aşkın gazeteciye dikkat çekerken Türkiye’nin evrensel demokrasilerdeki yerini dibe soktu. Öyle ki “Türkiye’de demokrasi yok” dedi. AKP’nin hayallerini, planlarını, balansını bozan İzmir’e yönelik, iktidarın özel bir kin duyduğunu belirtti. İzmir’in duygularında, dokularında Kuvayı Milliye olduğunu anımsattı. Belediyelere yönelik emniyet ve yargı operasyonlarının iktidar eliyle yürütüldüğünü savundu. Balbay’ın mitingde okunan mektubuna gönderme yaptı ve “İzmir sadece efe oyunuyla diz çöker. Asla diz çökmeyeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, son noktayı “Her ne olursa olsun teslim olmayacağız” ile koydu. Özür de kurtarmadı AKP’li TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam, sinirleri yeterince “sağlam” olmadığı için olsa gerek, TBMM Başkanlık kürsüsünden bir milletvekiline “küfreden” isim olarak siyasi tarihimizde yer aldı. Sağlam, geçen hafta, partisini eleştiren CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’ye yönelik “h..tir” sözleri açık olan mikrofona yansıyınca, henüz o saatlerde açık olan Meclis TV aracılığıyla milyonlara ulaştı. İnce’nin tepkisi üzerine önce “söylediysem özür dilerim, inşallah söylememişimdir” diye geçiştirmeye çalışan Sağlam, CHP’lilerin tepkisi nedeniyle 22 Kasım’dan bu yana kürsüye bir daha çıkamadı. Bu tutuma partisinden de tepki yağınca, önce bu ifadelerini “yalanlamaya” çalışan Sağlam, inandırıcı olmadığını anlayınca bundan da vazgeçti, bir süre ortadan kayboldu. Hatta Sağlam, yeniden “sahalara” dönmek için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sessiz sedasız bir ziyaret gerçekleştirerek tavrından dolayı “özür diledi”. Kulislere yansıyan bilgilere göre Sağlam, Başbakan Tayyip Erdoğan’la da görüşmüş. Ancak bütün bu görüşme trafiğine rağmen, nöbet sırası da kendisine gelmesine rağmen CHP’lilerin tepkilerini dikkate alan AKP, Sağlam’ı kürsüye çıkarmadı. Ama bu durum, AKP’li diğer TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un yükünü ikiye katladı. “Bedelli askelik” yasası görüşmelerinde sabah saat 5’e kadar kürsüde kalıp Meclis’i yöneten Yakut, ertesi gün genel kurul açıldığında, Sağlam’a “kürsü yasağı” nedeniyle yine Meclis’i yönetmek için kürsüye çıktı. Ancak neredeyse 24 saat aralıksız mesai yapan Yakut, yorgundu, birleşime yarım saat ara verdi. Ama genel kurul neredeyse 1 saate yakın süre açılamadı. Açıldığında ise MHP’li TBMM Başkanvekili Meral Akşener kürsüdeydi. Kulislere yansıyan bilgiye göre Yakut’un yorgunluğunu dikkate alan TBMM Başkanı Çiçek, “kürsü yasağı” nedeniyle Sağlam’a görev vermeyince, o anda Ankara dışında bir toplantıda olan Akşener’den “ricacı” olmuş. Akşener, apar topar Ankara’ya dönüp, soluğu kürsüde almış. Ama tabii bu durumun ne kadar süreceği belirsiz. Kulislerdeki iddia, ya Sağlam istifa edip yeni bir isme görev verilecek ya da olay unutulunca Sağlam yeniden kürsüye çıkacak. SENDE YÜZ YOK MU? Yaklaşık yüz bin kişinin katıldığı mitingde Kılıçdaroğlu İzmirlilere “Bir ülkenin başbakanı İzmir için ne söyledi, ‘gâvur İzmir’ diyor. Bir ülkenin başbakanı hem ‘gâvur İzmir’ diyecek hem İzmir’e gelecek ‘bana oy verin’ diyecek, sende yüz yok mu?”diye seslendi. Mustafa Sarıgül ‘Tek amacım sosyal demokratları birleştirip iktidar yapmak’ dedi ‘Bütünleştiren olacağım’ İstanbul Haber Servisi Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, hedefinin, bütün sosyal demokratları birleştirip sosyal demokratların iktidar olmasını sağlamak olduğunu söyledi. Alman Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) davetlisi olarak, partinin Almanya’nın başkenti Berlin’de yapılan kurultayına katılan Sarıgül, burada düzenlediği basın toplantısında bir gazetecinin, “Türkiye’de sosyal demokratlar iktidarı ne zaman devralacak” şeklindeki bir sorusuna karşılık, Türk sosyal demokratların iktidarı bir an önce devralması gerektiğini belirterek “Benim bundan sonra tüm düşüncem, bütün sosyal demokratları birleştirip sosyal demokratların iktidar olmasını sağlamak; yapılacak olan ilk seçimlerde bunun sağlanması ve buna çalışmak lazım” dedi. Vetolu şike mi, şikeli veto mu? AKP’lilerin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresinin 5. yılında anımsadıkları “Çankaya noter değildir” açıklamaları gerçek oldu. Gül, futbolun önde gelen çok sayıda isminin tahliyesini sağlaması beklenen futbolda şike düzenlemesini veto etti. Hem de haklarında istenen cezaların yer aldığı iddianamelerinin açıklandığı saatlerde. Yasaya muhalif olup gözlerini Çankaya’ya çeviren AKP’liler veto kararına destek verirken, sanki yasada AKP’nin imzası yokmuş, yasa muhalefete aitmiş gibi bir izlenim yarattı. Şu andaki sandalye dağılımına göre AKP’nin destek vermediği hiçbir yasanın TBMM’den çıkmasına olanak bulunmuyor. Ama bundan da öte, yasanın genel kuruldaki görüşmelerinde başta BDP ve muhalefetin “Kişiye özel düzenleme yapıyorsunuz, Meclis’te mutabakatla yapılacak ilk düzenleme şike mi olmalıydı yoksa tutuklu milletvekilleri mi” şeklindeki eleştirilerine karşı AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin açıklamaları yasanın AKP’de nasıl savunulduğunu gösteriyor. Canikli, eleştirilere karşı, partideki iç hazırlığı “CHP, MHP ve BDP’li grup başkanvekillerinin imzaladığı metin bize geldi. Sonra biz inceleme yaptık, arkadaşlarımızla istişare ettik, görüştük yani yetkili cezacı arkadaşlarla...” diye anlatıyor. Canikli, TBMM Genel Kurulu’nda yasayı, “Tabii, teknik konuya girmek istemiyorum ama şunu söyleyeyim: Bakın, çok net olarak ifade ediyorum, bizim yaklaşımız… Daha önce verilen cezaların yüksekliği konusunda aşağı yukarı herkes hemfikir ve dünyadaki uygulamalara baktığımızda da beş, on iki yıl gibi bu fiillere uygulanan ceza yok, dünyanın hiçbir ülkesinde yok. O yanlıştı, kesinlikle yanlıştı, düzeltiliyor” ifadesiyle savunuyor. Canikli devamında “Tartışılabilir, tartışılabilir yani şu kadardır, bu kadardır, tartışılabilir, daha az olabilirdi, daha çok olabilirdi ama makul, normal bir hale getiriliyor. Fakat söylenildiği, iddia edildiği gibi birilerini çıkarmaya yönelik olarak algılanabilecek bir düzenleme olmasın diye de çok güçlü güvenlik mekanizmaları konulmuştur teknik olarak” diyerek muhalefete güven veriyor. Canikli son olarak da yasanın çok ivedilikle çıkarıldığı eleştirilerine karşı “Bakın kamuoyu hazırlanmış, kamuoyu bekliyor” gerekçesini dile getiriyor. 12 MART’TA ATILAN ASKERLER ‘Solcu’ ihracına AKP onayı ERDEM GÜL Sarıgül AP Sosyal Demokrat Grup Başkanı ve SPD Genel Başkan Yardımcısı Martin Schulz (Solunda), eski Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun (sağında), eski bakanlardan Ercan Karakaş ve CHP milletvekili Faruk Loğoğlu ile birlikte. ‘Biz devri başlamalı’ Yeni parti kurup kurmayacağına ilişkin bir soru üzerine Sarıgül, hiçbir şekilde yeni bir parti kurmak, bölen, parçalayan olmak istemediklerini ifade ederek “Bütünleştiren olacağız. Bizim için bundan sonraki ama cımız şudur; kesinlikle en büyük amacımız ve arzumuz, bütün sosyal demokratların birleşerek artık sosyal demokraside ‘ben’ devrini kapatmak; ‘biz’ devrini başlatmak lazım” diye konuştu. SPD’nin genel kurulunda bulunmaktan dolayı son derece mutlu olduğunu kaydeden Sa rıgül, SPD’nin kurultayını sosyal demokrasi hareketinin “şampiyonlar ligi” olarak değerlendirdi. Sarıgül, kurultayın ardından Berlin Belediye Başkanı Klaus Wowereit ve eski SPD Genel Başkanı Franz Müntefering ile bir araya gelerek çeşitli temaslarda bulundu. ANKARA 12 Mart döneminde yeni mezun teğmenin “solcu” olduğu ve bugünün siyasetinin tartışmalı konusu TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca ordudan atılması kararı, 40 yıl sonra AKP hükümetince de onaylandı. Teğmen Erol Kızılelma’nın, “darbelerle hesaplaşma” adına geçen yıl “darbeci olmadığım için atıldım, haklarımı istiyorum” diyerek yaptığı başvuru Milli Savunma Bakanlığı’nca reddedildi. Kızılelma, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne başvurdu “Darbelerle hesaplaşma” ve “darbelerin yaralarını sarma” iddiasıyla geçen mart ayında çıkarılan “darbezede asker yasasından” yararlanma başvurusu reddedilen Kızılelma’nın, 12 Mart döneminde TSK İç Hizmet Kanunu 35. maddesinde yazılı görevi yerine getiremeyeceği gerekçesiyle ordudan atıldığı ortaya çıktı. Kızılelma, atılmasının “darbe yapamayacağı gerekçesiyle ordudan atılmak anlamına geldiğini”, darbelerin açtığı yaraları sarma iddiasındaki AKP’nin de başvurusunu reddettiğini vurgulayarak “Böylesine trajikomik bir ironiye Aziz Nesin külliyatında bile rastlanamaz” dedi. Türey Köse, Ayşe Sayın, Erdem Gül [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle