19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 2011 PAZAR [email protected] 16 Saatchi’den sanat dünyasının ‘görgüsüzlerine’ ? Kültür Servisi Kuşağının önde gelen sanat koleksiyoncuları arasında yer alan, Saatchi galerilerinin sahibi Charles Saatchi’nin güncel sanat dünyası üzerine yaptığı açıklamalar yankı bulacağa benziyor. İngiliz Guardian gazetesinde yer alan haberde Saatchi, sanat piyasasındaki insanları kaba ve görgüsüz bulduğunu açıkladı. Sanat tacirlerinin sadece arkadaşlarını etkileyebilmek için fuar ve bienallere katılarak eser satın aldığını, ayrıca iyi sanatçıyı kötü sanatçıdan ayırabilecek bilgileri olmadığını söyledi. KÜLTÜR Filmler ‘randevu’ya hazır ? Kültür Servisi “14. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali” dünya sinemasının son dönemdeki örneklerini içeren programıyla 16 Aralık’ta başlıyor. TÜRSAK Vakfı tarafından düzenlenen yılın son film buluşmasında bu yıl aralarında Arnavutluk’ta yaşanan bir aile dramını anlatan “Kan Affetmez”, “Marilyn’le Bir Hafta”, “Albatros”, bir çizgi roman klasiği “Kum Adam”’ın da olduğu pek çok film sinemaseverlerle buluşacak. Festival, 22 Aralık’a dek sürecek. www.randevuistanbul.com Zagor’da kim, kimdir? ? Kültür Servisi Efsane çizgi roman Zagor’daki karakterleri anlatan “Zagor’da Kim, Kimdir” isimli kitap çıktı. Zagor’un 50. yılında çocukluğundan beri takip eden bir Zagor tutkunu Eren M. Paykal tarafından kaleme alınan kitap, yakın zamanda İtalya’da da basılacak. Marilyn’le Bir Hafta Dünyadan sesler ‘2. İstanbul Dünya Müzikleri Festivali’ 819 Aralık tarihleri arasında 10 ülkeden toplam 7 müzisyen ve topluluğu ağırlayacak Kültür Servisi İlki 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti kapsamında yapılan “WOMİST İstanbul Dünya Müzikleri Festivali”nin ikincisi 8 Aralık’ta başlıyor. 10 ülkeden 7 sanatçının katılacağı festival 19 Aralık’ta son bulacak. Festivalin açılışı Arjantinli ve Uruguaylı sanatçıların yer aldığı geleneksel tangoyu modern cazla buluşturan “Tango Negro” topluluğunun Fulya Sanat Merkezi’nde konseri ile olacak. Saraybosnalı solist Amira’nın iki konserle katılacağı dünyasının en ünlü akordeon sanatçılarından Martin Lubenov’un yanı sıra festivalin kapanış konserinde ise Arap Endülüs ve Sefarad şarkıları, ayrıca Akdeniz’in tüm dillerinde şarkılar söyleyen François Atlan ve Özlem Taner sahnede olacak. Fulya Sanat, CKM ve TİM Show Center’daki konserlerin dışındakiler ücretsiz. Özlem Taner festivalde, modern Yunan müziğinin özgün bir sentezini sunan dünyaca tanınmış Yunan müzisyen Eleftheria Arvanitaki, Azeri müziğinin ünlü solisti Sevda ve Balkan TANGODAN CAZA... ? 8 Aralık 20.00: “Tango Negro” Quartet Fulya Sanat Merkezi, Beşiktaş ? 9 Aralık 20.00: Amira Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi ? 10 Aralık 20.00: Amira Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi ? 13 Aralık 21.00: Eleftheria Arvanitaki TİM Show Center ? 14 Aralık 20.00: Sevda Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi ? 15 Aralık 20.00: Martin Lubenov “Jazzta Prasta” Fulya Sanat Merkezi, Beşiktaş ? 19 Aralık 20.00: Françoise Atlan & Fouad Didi, Özlem Taner Caddebostan Kültür Merkezi Martin Lubenov Gölgede bırakılmışlar için ZEYNEP ALTIOK AKATLI Oynayan İnsan Tiyatrosu ‘Ağaç İrfan’la Sabahattin Ali’nin öldürülüşüne tanıklık ediyor Ne çok acı var etrafımızda! İçinden geçen kara günlerin umut kırıcı, bazen isyan bazen yılkı duygularını tetikleyen onca konusu arasında; insanı kendi acısından utandıran Cumartesi Anneleri’nin 348. buluşmasının ardından, biraz da kendi derdime düşmenin verdiği ağırlıkla kendime de kırgın, 6 Aralık’ta “zamanaşımı” ile karşı karşıya kalacak Sivas katliamı duruşması öncesinde yapılabilecekleri konuşmak için bir toplantıya katıldım. Cumartesi Anneleri’ne destek vermeye gelmiş, toplumsal olaylara, haksızlıklara duyarlı bellediğimiz bir köşe sahibine ulaşıp davaya ilişkin bilgi vermeyi isterken lafın ağzıma kabaca tıkılmasıyla “Sivas’ı da bana yıkmayın allahaşkına” cümlesini duymanın utancı içinde “uzun sürmüş bir günün akşamında” İstiklal Caddesi’nde üzerime akan insan seline karşı sanki ters yöne giden bir benmişim gibi bir yalnızlık duygusu ile yürürken aklımda Mehmet Eroğlu’nun yakın zamanda sosyal mecrada paylaştığı şu sözler dönüp duruyordu. “İnsanın keyfi kaçtı mı ya yıldızları seyretmeli ya da okumalı... İkisi de önemsizliğimizi hatırlatıyor.” Ne kadar doğru! Haddim olmayarak bir ek yapmak istiyorum bu söze. Ya da bir tiyatro oyunu izlemeli, bir konsere gitmeli. Beslenmeli, bilginin verdiği ağırlığı bilgi ve sanat ile dindirmeli. Sanatın birleştirici ve iç sağaltan yanına sığınmalı. Son zamanlarda sıklıkla yoksunluğunu çektiğimiz umut için… Yepyeni bir tiyatro topluluğu ile tanıştım geçenlerde. Homoludens/ Oynayan İnsan Tiyatrosu. İlk oyunları “Ağaç İrfan” ile “gölge tiyatrosunun dünyadaki çağ ? Ağaç İrfan, 63 yıl önce susturulan Sabahattin Ali’nin öldürülüşüne tanıklık eden asırlık bir ağaçtan oyulmuş bir kukla. Yönetmen Halil Ersan “Sabahattin Ali cinayeti ile başlamıştı her şey” diyor. daş örneklerini geleneksel tiyatromuz ile bütünleştirmeyi” deniyorlar. Ağaç İrfan, 63 yıl önce susturulan Sabahattin Ali’nin öldürülüşüne tanıklık eden asırlık bir ağaçtan oyulmuş bir kukla. Yönetmen Halil Ersan “Sabahattin Ali cinayeti ile başlamıştı her şey” diyor. “Bir korku yayılmıştı her yana. Tüm aydınlar sessiz kalmıştı. Bugünlere nasıl gelindi? Yazarını ve aydınını öldürürsen, cezaevlerinde çürütürsen, memleketten kaçırırsan, dahası yakarsan; ne olmasını bekliyordun ki? O zaman en başa dönmeli. Önce ilkinin hesabı verilmeli, daha sonra… Sonrasına bakacağız. Tanık katıldı aramıza.” O tanık Ağaç İrfan. Kızından, sevdiklerinden koparılmış, hunharca öldürülmüş bir yazarın, bir babanın dramını anlatmak üzere kızına kukla yapan bir başka baba tarafından “ o ” ağaçtan oyulmuş bir tanık o. Oyun bir belgesel tiyatro olma iddiasında değil, ama duyarlı, genç, aydınlık tiyatrocuların çabalarıyla, yüzleşilmemiş, “gölgede bırakılmış” yakın tarihimizin cinayetlerini unutturmama görev bilinciyle ve büyük bir emekle hazırlanmış. Bu kavrayış, bu heyecan, bu emek ihtiyacımız olan umudu veriyor. Oyunculardan Cansu Fırıncı’nın deyişiyle; “Sanat belki insanları topyekun değiştiremez. Dünyayı da değiştiremez belki. Ama daha iyisini yapar. Tutar bir insanın dünyasını değiştirir. İşte dünyayı yalnızca ve yalnızca, dünyası değişen insanların birlikteliği değiştirebilir.” “Yüreklerin kulakları sağır, Hava kurşun gibi ağır”ken ve “bağır bağır bağır”mak isterken aklımda Eroğlu’nun sözleri ile bu birlikteliği düşünür buldum kendimi. Bir cinayete tanıklığın yalnızlığı bir kuklanın sesiyle kalabalıklaşır. “Ağaç İrfan” yalnızlığımıza ortak olmaya, bizleri kalabalıklaştırmaya devam edecek. Aynı yöne bakan insanları üzecek üzmesine ama hatırlatacak unutulmaması gerekenleri ve bizleri düşündürmeye devam edecek. Oyunun yazarı Serkan Bilgi’nin iğne oyası gibi işlediği cümlelerle, 1948 Nisan’ında Istranca ormanında Sabahattin Ali’ye sırt veren ağaçtan yarattığı “Ağaç İrfan” bir süre sonra Nâzım’ı Salacak koyunda bekleyecek, Cemal ’i Doğu Ekspresi’ne bindirecek, bize öyküler ulaştıracak. Toplumsal hafızamız olacak. Oynayan İnsan Tiyatrosu’nun tüm ekibine “Ağaç İrfanIstranca” oyunu ile beni ağlattıkları ve dünyamı değiştirdikleri için teşekkür ederim. Sizlere naçizane önerim, bu ay Sabahattin Ali okuyun. Bu oyunu izleyin. Ne önemsiz olduğumuzu hatırlayın. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle