22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ARALIK 2011 ÇARŞAMBA 4 HABERLER yansıyan kanlı çatışmalara yol açmaya başladı. Bu siyasetin üçüncü köşesinde, askeri cunta ve Devrimci Gençlik Bloku çatışarak birbirini yormaya, toplumsal desteklerini tüketmeye devam ederken, adım adım iktidarı almaya doğru ilerleyen siyasal İslam var. Bu hareketin büyük kanadını Müslüman Kardeşler’in, genel seçimlerin ikinci turunda oyların yüzde 47’sini alan Özgürlük ve Adalet Partisi, küçük kanadını da Selefi hareketin, oyların yüzde 20’sini alan Nur Partisi oluşturuyor. ABD Senato Dışişleri Komisyonu Başkanı Senator John Kerry’nin son Mısır ziyaretinde, bu siyasi partileri ziyaret etmesi de ABD’nin yılda 1.3 milyar dolar yardım yaptığı Mısır ordusuyla bu akımlar arasında bir “modis operandi” oluşturmaya çalıştığını gösteriyor. Siyasal İslam da siyasal sürecin takvimi konusunda cuntanın yaklaşımını benimsiyor. Bu akım, yeni anayasayı, genel seçimlerden sonra iskemlelerin çoğunu almış olacağı bir meclisin yapmasını istiyor. Bu nedenle de, özellikle Selefi Nur’un sözcülerinin, çatışmalarda ölen 14 gösterici ve askerlerin meclisin camlarından göstericilere fırlattıkları eşyaların arasındaki, üzerinde Kuran’dan ayetler yazılı metal plakalar konusunda suskunluklarını koruduğu; göstericilere, özellikle kadınlara karşı giderek daha eleştirel, sert bir dil kullanmaya başladığı görülüyor (El Ahram, 22/12/2011). Bu eleştirilere ABD dış politika çevrelerinden sesler de katılıyor (“The Frankenstein of Tahrir Square” Steven Cook, Foreign Policiy, 19/12/2011). Deniz Feneri soruşturması tamamlandı, savcılar iddianameyi yazmaya başladı Fenerde son viraj ALİCAN ULUDAĞ Mısır Nereye Gidiyor? Mısır’da askeri cunta, üç haftadır süregelen protesto eylemini tüm dünya basınında nefretle karşılanan bir şiddetle bastırdı. Genel seçimlerin ikinci turunda, Müslüman Kardeşler’in ve Selefi akımların partilerinin aldıkları oyların oranı yüzde 70’e ulaştı. Mısır ve Devrimci Gençlik Bloku ile liberallerin toplam oyları yüzde 10 düzeyinde kaldı. Son veriler Mısır’da ekonomik koşulların bozulmakta olduğunu gösteriyor. Ekonomik büyüme hızı yüzde 0.2’ye gerilerken, yabancı yatırımların yüzde 93, toplam yatırımların yüzde 18, turizm gelirlerinin yüzde 10.4 gerilediği hesaplanıyor (Bloomberg 25/12). Bütçe açığının bu yıl GSMH’nin yüzde 12’sine ulaşması bekleniyor (Al Ahram 25/12). Ekonomik koşullar bozulurken, başkanlık seçiminin tarihi üzerine yoğunlaşan protesto eylemleriyle ilgili tartışmalar, siyasal İslamın, Silahlı Kuvvetler Üst Konseyi cuntasına yakınlaşmakta olduğunu düşündürüyor. Bu bağlamda oldukça kötümser yorumların birinde, Mısır’ın giderek Türkiye’ye değil Pakistan’a benzeyeceği ileri sürülüyordu. Mısır’da siyasi coğrafyayı bir süredir üç siyasi odak arasındaki mücadele şekillendiriyor. Mübarek devrildikten sonra yönetimi ele geçiren askeri cunta (artı, “yargı ve bürokrasi” Shaboski, Alawsat, 21/12), aşağıda değineceğim ekonomik etkenlerin de baskısıyla, yeni şekillenmekte olan siyasi yapı içinde kendine etkili bir kurumsal konum sağlamadan yönetimi “sivillere” devretmek istemiyor. Gereken pazarlıkların yapabilmesini açısından cunta, önce genel seçimlerin tamamlanmasını, başkanlık seçimlerine de genel seçimlerin sonunda oluşacak meclisin yapacağı anayasa belli olduktan sonra gidilmesini öngören programı uygulamaya çalışıyor. Mısır “devrimini” başlatan, “gençlik” hareketi ve etrafındaki liberal entelijansiyayı da kapsayan blok, gereken hazırlıkların yapılamayacağını düşünerek, genel seçimlere, başkanlık seçimlerine giden sürenin uzatılmasını istiyordu. Daha sonra, siyasal İslam ve cunta arasında gelişmeye başlayan diyaloğu, “devrimin”, devrime katılmayanların iktidarını hazırlamakta olduğunu gördükçe, yönetimin bir an evvel sivillere devredilmesini, anayasanın hemen yapılmasını talep etmeye, bu amaçla meydan ve sokak eylemlerini yeniden harekete geçirmeye başladı. Bu süreç Devrimci Gençlik Bloku ve bağlaşıklarıyla, cunta arasında gittikçe sertleşen, geçen hafta ekranlara ANKARA Almanya’da yüzyılın bağış yolsuzluğu olarak adlandırılan Deniz Feneri e.V vurgununa ilişkin Türk savcıların yaklaşık 3.5 yıldır yürüttüğü soruşturmada sona gelindi. İddianamenin yazımına başlayan ve önemli yol alan savcıların hedefi davayı bahara kadar açmak. Bu arada Kanal 7 ve şüphelilerin şirketlerinde yapılan aramalar öncesi, bilgisayarlarda silinen verilerin büyük bölümü geri getirildi. Bilgisayar uzmanlarından oluşan bilirkişiler, 485 bilgisayardan kurtardığı bulguları yaklaşık 400 sayfada raporlaştırarak savcılara sundu. Almanya’da “yüzyılın bağış yolsuzluğu” olarak adlandırılan, Türkiye’de ise dönemin Adalet Baka nı’nın “bana ne ya” dediği Deniz Feneri vurgununa ilişkin soruşturmada son dönemece girildi. Eylül 2008’den bu yana sürdürülen, sık sık Deniz Feneri ve şirketlerin muhasebe kayıtlarına ilişkin bilirkişi rapoçeşitli müdahalelere uğrayan, savrunun tamamlanmak üzere olduğu kaydedildi. Savcılar, iddianameye cılar Nadi Türkaslan, Abdulsöz konusu raporu esas alarak şekillendirecek. 2009 yılında Deniz vahap Yaren ve Mehmet TaFeneri, Kanal 7 ve şüphelilerin şirketlerinde yapılan aramalarda ? Almanya’da “yüzimajları alınan 485 bilgisayarda silinen verilerin geri getirilmesi işmöz’ın görevden alınmasıyla yılın bağış yolsuzlulemi de tamamlandı. Uzman bilirkişi, yaklaşık 400 sayfalık raporutartışmaların odağına iyice yernu savcılara teslim etti. Geri getirme işlemi sırasında ne tür yeni ğu” olarak adlandırıleşen soruşturma tamamlandı. delillere ulaşıldığı iddianamenin yayımlanmasıyla öğrenilebilecek. lan, Türkiye’de ise 26 Ağustos 2011’de soruşturmaya atanan savcılar Veli Dalgalı dönemin Adalet Bave Hakan Pektaş, dosyadaki kanı’nın “bana ne tüm bilgi, belge ve ifadelere iliş ya” dediği Deniz FeSanıklara hangi suçlamaların yöneltileceği de merak konusu oldu. kin okumalarını büyük oranda neri vurgununa ilişGörevden alınan savcılar, zanlıları “suç işlemek amacıyla örgüt kurtamamladı. Bu okumalardan alıkin soruşturmada mak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik” idnan çeşitli notlar ile iddianame son dönemece girildi. diasıyla sorgulamıştı. Savcıların değişmesinin ardından yi yazma işlemi başlatıldı. İd 26 Ağustos 2011’de şüpheli avukatları, dilekçe vererek suçun niteliğini dedianamenin en iyi ihtimalle ğişmesini istemişti. Avukatlar, zanlıların “güveni kösoruşturmaya atanan tüye kullanma” ve “Dernekler Yasası’na muhalefet” bahara doğru çıkabisavcılar iddianameyi iddiasıyla suçlanması gerektiğini savunmuştu. leceğini belirtildi. yazmaya başladı. Bilirkişi raporu da bitiyor Hangi suçlama yöneltilecek Gül: Siyasetten beklentim yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı döneminin sonrasıyla ilgili olarak, Cumhurbaşkanlığı görevini hakkıyla yapmak dışında bir düşüncesi olmadığını belirterek, “Siyasetle ilgili herhangi bir hesabım ve beklentim yok” dedi. Gül, Kanal 24’te gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gül, görev süresiyle ilgili olarak, “Bu konuyla ilgili öngörülebilirlik çok önemli. 5, 7 yıl meselesi. Ben bu tartışmaların hiçbirine girmedim. Görev süremle ilgili bir şey söylemem. Bu konuyla ilgili karar neyse, bir an önce netleşmesini çok arzu ederim çünkü yakışık almayan bir durum ortaya çıkıyor” dedi. Cumhurbaşkanlığı’ndan sonra kariyerinin nasıl devam edeceğinin merak edildiğinin sorulması üzerine Gül, hayatta emekliliğe inanmadığını söyledi. Gül, yeni anayasada tutukluluk süreleriyle ilgili düzenleme yapılması gerektiğini belirterek “Tutukluluk sürelerinin uzun olması gerçekten kamuoyu vicdanını zedelemeye başlıyor” dedi. Ergenekon davasına ilişkin olarak ise Gül, “Bir daha yanlışların yapılmaması için, bir daha kurumları yanlış şeylere azmettirmemek için Türkiye’de her şeyin şeffaflaşması için, bu davaların çözülmesi gerekiyor. Kimseye suçlu diyemem suçsuz da diyemem. Ama yanlış yapanların hesapvermeleri gerekiyor” diye konuştu. Gül, Fransa’da oylanan soykırım yasasıyla ilgili olarak da “ Sarkozy affedilmez bir hata yapmıştır” dedi. Zam için destek veren gider İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN AYŞE SAYIN ? Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin emekli aylıklarına yapılan zam konusunda partilileri uyarmış Üç odaklı siyaset akistan’a mı benzeyecek? Siyasal İslamla cunta arasındaki yakınlaşmanın arkasında güçlü ekonomik dinamikler de var. Mısır’da ordu, Pakistan ordusuna benzer biçimde makarna üretiminden maden suyuna, tüp gazdan petrol istasyonları zincirine, inşaattan turizme birçok alandaki yatırımlarıyla ekonominin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor (Al – Khalsan, Al Masry Al Youm, 24/12). Bu anlamda ordu emirkumanda “nomenklatura”sını (hiyerarşisini), bir “devlet kapitalisti” sınıf olarak görmek de olanaklı. Siyasal İslama bakınca da, Müslüman entelijansiyanın yanı sıra, çarşı eşrafından büyük tüccarlara, toprak sahiplerine kadar uzanan bir mülk sahipleri bloku görüyoruz. ABD, Pakistan örneğinde olduğu gibi, Mısır’da da bu iki kesimi birden kendi çıkarlarına eklemlemeyi amaçlıyor. Mısırlı analist Maamun Fendi, ABD’nin bu konuda deneyimli diplomatlarından Anne Patterson’u, Pakistan’dan sonra Mısır elçisi olarak atamış olmasını, Mısır’daki siyasal İslamın Pakistanlı din bilimci Abul Ala Maududi’nin yorumlarından esinlenerek gelişmiş olmasıyla birleştirerek, “Pakistan’laşma” sürecinin bir belirtisi olarak yorumluyor (Al Masry al Youm, 16/12). P Yaşlıya bedava hizmete yasak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 60 yaş ve üzeri yolcuların toplu ulaşımdan indirimli yararlanmasını sağlayan 60 yaş kartı uygulamasının Sayıştay’ın kararı doğrultusunda gelecek yıl sona ereceği bildirildi. ESHOT Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı düzenlemelerle ilgi taslak, geçen mayıs ayında büyükşehir belediye meclisinde görüşülerek kabul edildikten sonra Sayıştay’a gönderildi. Taslağın 11. maddesine itiraz eden Sayıştay, “60 yaşını dolduran kişilere toplu ulaşımdan ücretsiz veya indirimli yararlanmaları için 60 yaş kartı verilir” ibaresini içeren maddenin yasal dayanağı bulunmadığını belirterek taslaktan çıkarılmasını istedi. Belli bir yaşın üstündeki yurttaşların toplu uluşımdan bedava ya da indirimli yararlanmasına ilişkin düzenlemeler İstanbul başta olmak üzere pek çok kentte uygulanıyor. namikzafer@yahoo.com Cemil Çiçek’ten zam savunması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, emekli milletvekili maaşlarına yapılan zammı savundu. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çiçek, düzenlemenin ihtiyaçtan kaynaklandığını savundu. Daha önce de benzer düzenlemelerin yapıldığını belirten Çiçek, “O zamanlar da bu işler konuşuldu, görüşüldü, tribüne oynayanlar oldu. Açık ifade edeyim: Bu iş gündemden düştükten sonra hepsi düzenlemeye ‘evet’ diyenlerden önce gittiler maaşlarını aldılar. Eğer birincisi yanlışsa bu ondan çok daha fazla yanlıştır. Ben yanlış olduğu kanaatinde değilim, bir ihtiyaçtan kaynaklandı ve böyle bir düzenleme yapılması gerekiyordu” dedi. Düzenlemenin bir mutabakatla çıktığını ifade eden Çiçek, şunları kaydetti: “Meclis’te belki 550 milletvekilimiz yoktu, ama ilgililerin hepsinin yetkisi, bilgisi ve belirli ölçüde de desteği ve katkısıyla bu yasa çıkarıldı. Şimdi tribünlere karşı böyle söyleniyor. Halk dalkavukluğu yapılıyor, ama 35 gün sonra kimsenin şüphesi olmasın...” Aytaç Durak cezaevinde SAVAŞ KÜRKLÜ ANKARA CHP’de krize yol açan emekli milletvekillerinin maaşına yüzde 100 zam yapılmasına ilişkin önerge konusunda, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yasa görüşülmeden günler önce grup ve parti yöneticilerini, “zamma destek veren milletvekili gider” diye uyardığı öğrenildi. CHP’de, Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın, Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin isteği doğrultusunda, Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş’ın da “kendi isteğiyle”, imza attığını açıkladıkları “emekli milletvekillerine zam önergesi” ile parti içinde yaşanan kriz, iki milletvekili ile ilgili disiplin yerine “ön inceleme” kararı alınarak şimdilik “donduruldu.” Ancak Kılıçdaroğlu’nun, henüz yasa kabul edilmeden önce uyarmasına rağmen, grup başkanvekillerinin yasanın görüşmeleri sırasında “zamma karşı oldukları” yönünde görüş bildirmemesinden ve 2 milletvekilinin önergeye imza koymasından rahatsız olduğu ve MYK’de de bunu dile getirdiği öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun yasa görüşmelerinden önce düzenlemeye destek kendisiyle görüşen Türk Parlamenterler Birliği ve Parlamenterler Birliği Vakfı yöneticilerine konudaki tavrını ilettiği kaydedildi. Kılıçdaroğlu, yasanın görüşmeleri öncesinde, “zam” konusunda tavırlarını soran Grup Başkanvekillerine de, düzenlemeye karşı olduklarını ifade etti. Grup başkanvekillerinin, bazı milletvekillerinin bu düzenlemeyi istediği ve destek vermeleri durumunda ne yapılacağını sormaları üzerine de Kılıçdaroğlu’nun “destekleyen gider” uyarısında bulundu. Kılıçdaroğlu, gazetecilerin “Cumhurbaşkanı’ndan yasayla ilgili veto bekliyor musunuz” sorusuna ise “mutlu oluruz” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu’nun sürpriz konukları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni yıla Van’da depremzedelerle girme kararı alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ile görüştü. Görüşmenin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Alman vakıfarıyla ilgili sözlerinin ardından Başbakan’a yönelik dava açılmasıyla ilgili olup olmadığı sorusu üzerine Akaydın, davayla ilgisinin bulunmadığını söyledi. Akaydın, “(Dava açmayacağım) diye bir şey yok. Onu yerel basın yanlış yorumladı. ‘Belediye tüzelkişiliği olarak açmayacağım’ dedim. Kişisel olarak açma konusunu değerlendiriyorum” dedi. Akaydın, bir soruyu yanıtlarken de belediye olarak dava açmayacağını ifade etti. Bu konudaki endişesinin ne olduğunun sorulması üzerine Akaydın, kuruma değil, “CHP’li belediye başkanları” denilerek, şahsa sataşma olduğunu düşündüğünü kaydetti. Hukukçularla konuyu incelediğini, CHP Genel Merkezi’ne de giderek hukukçu genel başkan yardımcılarıyla da konuşacağını belirten Akaydın, bu davayı açmaları halinde baskıların dozunun artacağını iddia etti. Akaydın, “Bir operasyon beklentiniz mi var?” sorusunu, “Hayır. O her zaman var. Boynumuz kıldan ince” diye yanıtladı. Akaydın, “Bu davayı açtığınızda biraz daha üzerinize gelineceğini mi düşünüyorsunuz?” sorusuna karşılık, “Düşünüyorum. Dava açtı diye içeride tutuklu gazeteciler yok mu?” dedi. Kılıçdaroğlu’nun yeni yılı Genel Başkan Yardımcıları Erdoğan Toprak, Gürsel Tekin ve Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil’le birlikte Van’da karşılayacağı açıklandı. ADANA İçişleri Bakanlığı tarafından hakkında açılan soruşturmalar nedeniyle, 22 ay önce Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Aytaç Durak ve çoğu belediye bürokratı 13 kişi dün gözaltına alındı. 2006 yılında merkez Seyhan ilçesi Menekşe köyünde yarısı özel şahsa ait 13 dönümlük arsayı, ihaleyle damadı Bekir Cavcav’a verdiği iddia edilen Durak, savcılıkta 3 saat ifade ver Aytaç Durak di. İfade işleminin ardından Aytaç Durak, damadı Bekir Cavcav, eski Büyükşehir Genel Sekreteri Hasan Gülşen ve Atilla Kuzucu tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilirken 9 kişi serbest bırakıldı. Mahkeme heyeti, Aytaç Durak ile 3 kişiyi tutukladı. Boğazıma düğümleniyor BDP’li Kaplan zam konusunda diğer 3 partinin kendilerini ikna ettiğini söyledi, MHP’li Vural ise düzenlemeye ‘hayır’ dediklerini açıkladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milletvekillerinin emekli maaşlarına gece yarısı operasyonuyla yüzde 100 zam yapılmasına kamuoyundan tepkiler yükseldikçe, siyasi partiler de topu birbirine atmaya başladı. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında milletvekillerinin emekli maaşlarına yapılan zamla ilgili soruları yanıtladı. Milletvekillerinin emekli maaşlarında bazı teknik eşitsizlikler bulunduğunu savunan Kaplan, “AKP, MHP, CHP bir araya geldiler ve bu konuda bizden önce toplantılar yaptılar. Anlaştılar. Bize geldiler. Biz de sorulduğu zaman teknik olarak ilk getirilen tüm tasarılara baktık. Evet sigortalı olan, BAĞKUR’dan gelen emekli olamıyordu. Eşitsizlik vardı. Bu konuda anlaşmış olan 3 partinin bizi ikna eden teknik düzenlemeleri karşısında imza veren bir partiyiz” dedi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da “Bir milletvekili olarak, bu işi para, maaş için yapan insanlar olarak görülmek, boğazıma düğümleniyor” dedi. Zamla ilgili düzenlemeye MHP’nin “hayır” dediğini ifade eden Vural, toplumda bu konuda haklı bir hassasiyet oluştuğunu söyledi. Vural, sabah annesini ziyareti sırasında, annesinin de “Böyle bir düzenleme nasıl oldu?” diye kendisine sorduğunu anlattı. 1 vekil maaşı 37 SSK’liye bedel Ekonomi Servisi TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, bir milletvekilinin aylık maliyetinin 37 SSK işçi emeklisi maaşı ile 23 çalışan mühendisin ücretine eşdeğerde olduğunu belirterek emekli milletvekillerine yapılan artışın doğru olmadığını vurguladı. Kamu çalışanlarının maaşlarına yapılması planlanan artışın yüzde 3 iken kamu çalışanı konumundaki milletvekili danışmanı maaşlarının yüzde 170 artırıldığını vurgulayan Çakar, yine bu düzenleme ile milletvekillerine 3 danışman çalıştırabilme hakkı tanındığına dikkat çekti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle