28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 KASIM 2011 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Anayasanın Hangi Hükmü? HP’li Ali Rıza Öztürk, MemurSen’in C düzenlediği anayasa “Türkiye’de bugün var olan hangi siyasi istikrarsızlık, anayasanın hangi hükmünden kaynaklanmaktadır? Türkiye’nin demokratik kurallar içinde iyi yönetilmesine anayasanın hangi hükmü engeldir? Türkiye’de yargılama sürecinde tutukluluğun fiili mahkumiyet durumuna dönüşmesi, mevcut anayasanın hangi hükmünden kaynaklanmaktadır? Parasız eğitim isteyen öğrencilerin 18 ay tutuklu kalması, mevcut anayasadaki toplantı ve gösteri, yürüyüş yapma hakkını kullanan kişilerin özel yetkili mahkemelerde terör örgütü üyeliğinden tutuklanması, mevcut anayasanın hangi maddesindeki, hangi hükmünün sonucudur?” Bekleyin Bakalım ANAP’ın 12 milyon (eski TL ile trilyon) lira borcunu ödeyebilmek için Süleyman Soylu zamanında DYP’nin ta Adalet Partisi’nden kalan Selanik’teki binası 9.5 milyona, Namık Kemal Zeybek geldikten sonra da 12 Eylül sonrası DYP’nin kuruluşuna tanıklık etmiş olan Akay yokuşundaki bina da 4 milyona elden çıkarıldı. Yetmemiş olacak ki, ANAP’ın Balgat’taki genel merkezinin toplantı salonu ile otoparkı için bir şirketle anlaşma yapılmış. Binanın bu bölümleri yıkılıyormuş, yerine 38 katlı bir bina çıkılacakmış. Yeni binanın 1 ile 10. katları arası partinin, gerisi de yüklenicinin olacakmış. Kim demiş sağ siyasette boşluk var diye... Yapsatçılık bitince sıra ona da gelecek. Hele durun, bekleyin biraz... YPANAP birleşmesi D oya değil, borca yansımıştı. Birleşme ile Polis Denetiminde A ydınlık öğretmenlerden duyduk: Cumhuriyetçi kadroların kurduğu TED Ankara Koleji, iktidarın yasaklamasına karşın Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamış. Kutlama törenlerini, öğrencilerin ve velilerin yanı sıra sivil polisler de izlemiş! Nerelere geldik; görün, duyun, anlayın. toplantısında, “Anayasadan kaynaklanan siyasi istikrarsızlıklar olduğunu vurgulamak isterim. Türkiye, demokratik kurallar içinde iyi yönetilecekse mutlaka bu anayasa sorununu çözmesi gerekecektir” diyen TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sordu: Neye İtiraz Ediyoruz? İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hafta içinde Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen suçlamalar hakkında açıklamada bulunmuştu. Anımsayalım: “Sayın profesörümüzün anladığım kadarıyla bu yapıyla bir bağlantısı olduğu. Sanki dersimiz; siyaset konumuz da Türkiye Cumhuriyeti’nde halk nasıl ayaklandırılır sebepsiz yere, kandırılarak, Türkiye Cumhuriyeti nasıl bölünür derslerinin hocalığını yapmak durumundaymış diye duyuyoruz.” Biraz karışık bir açıklama, ama metne sadık kalma kaygısıyla aynen aktardım. Sayın bakan özetle, Prof. Büşra Ersanlı “PKKKCK yapılanmalarıyla bağlantı içinde birisiymiş”, aynı zamanda da Türkiye’de “halk nasıl ayaklandırılır”, “Türkiye Cumhuriyeti nasıl bölünür” konulu dersler veriyormuş, diyor. (miş), (muş) ile konuşuyor, çünkü söyledikleri aldığı duyumlara dayanıyor; ortada kesin bir kanıt yok! Bir İçişleri Bakanı böyle açıklamalar yapar mı? Sayın Şahin yapıyor. Burası Türkiye çünkü! Burası Türkiye olduğu için de gazeteler, dünkü yazımda örneklendiği gibi Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile ilgili olarak “polise taş ve molotofkokteyli atmakla suçlanıyor” diye yalan yazabiliyorlar. İktidar yanlısı medyanın el/ağız birliğiyle Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün saygın bir öğretim üyesi, bir bilim kadını canavarlaştırılıyor. Öyle ya Prof. Ersanlı zaten potansiyel bir suçludur; söz gelimi Yeni Akit gazetesinin yaptığı bir ön çalışmadan (!) Ersanlı’nın ilk eşinin bir Musevi, ikinci eşinin bir solcu, kız kardeşinin de Doğu Perinçek’in ilk eşi olduğunu öğreniyoruz. Ersanlı’nın bir de İhtilalci İşçi Köylü Partisi davasından mahkumiyeti var; 1972’de TCK 141’den 15 yıl ceza almış, 1974 affıyla serbest bırakılmış. Konuya açıklık getiren ne önemli bilgiler değil mi? Breh breh breh… Bugün sıra Ragıp Zarakolu ile Büşra Ersanlı’dadır. Sıra dün Ahmet Şık ile Nedim Şener’deydi. Daha önce Soner Yalçın ile Doğan Yurdakul’da; onlardan önce Turan Özlü, Deniz Yıldırım ve Hikmet Çiçek’te; daha önce de Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’da idi. Bu tutuklu sanıkların ortak özellikleri iktidar karşıtı gazeteci, yazar, yayıncı, bilim insanı, TV yöneticisi ya da sahibi olmalarıdır. Bu liste bu köşeye sığamayacak boyutlarda uzatılabilir. Hükümete sorsanız bu ülkede düşünce ve anlatım özgürlüğünü kullandığı için hakkında dava açılmış, tutuklanmış tek bir kişi yoktur. Tümü terör suçlusudur! Ya silahlı bir terör örgütüne üyedirler ya darbe hazırlığı içindeki terörist bir örgüte katılmışlar ya da bölücü terör örgütüne yardım ve yataklık etmişlerdir! Savcılar her biri için uygun bir örgüt bulmakta ustalaşmışlardır. Bu örgüt Ergenekon, KCK, hatta PKK olabilir, önemli olan içeride tutulmalarıdır. Bu sanıkların işledikleri savlanan suçlara ilişkin yeterli delil/kanıt bir türlü toplanamamakta, bu nedenle tahliye talepleri reddedilmekte, uzayan tutukluluk süreleri insanların vicdan ve akıl sınırlarını zorlamaktadır. Örneğin, 253 günü hücrede olmak üzere 977 gündür tutuklu bulunan Mustafa Balbay, “hakkındaki deliller henüz toplanamadığı, dolayısıyla karartılma olasılığı bulunduğu” gerekçesiyle tahliye edilmemektedir. Devleti yıkmak amacıyla darbe planları yapmak, devlete ait topraklarda başka bir devlet kurmak yolunda girişimlerde bulunmak, devlete karşı silahlı ayaklanmaya kalkışmak, terör faaliyetleri yürütmek, bu faaliyetleri desteklemek her yerde olduğu gibi Türkiye’de de mutlaka cezalandırılması gereken suçlardır. Bu suçlara ilişkin açılan davalara kimsenin itirazı olmamalıdır, yoktur da. İtiraz, iktidarın desteğindeki yargının, yandaş medyanın da katkılarıyla, iktidar karşıtlarını bu davalardan birine ekleyerek susturma çabasınadır. ??? Son söz: Ragıp Zarakolu ve Büşra Ersanlı’nın tutuklanmalarını protesto için çeşitli girişimler tarafından imza kampanyaları sürdürülmektedir. Tümünü destekliyorum. Fakat imzacılar arasında çok sayıda protestocu var ki bunlar geçen yıl yapılan halk oylaması öncesinde düzenlenen “Yetmez ama evet!” kampanyalarını da imzalarıyla desteklemişlerdi. Demek ki geç de olsa aldatıldıklarının farkına varmışlar. Bu iyi bir şeydir; zararın neresinden dönülse kârdır. Dilerim demokrasi ve özgürlük kavramlarının parçalanamazlıklarının farkına varır, başka davalarda benzer haksızlıkların mağduru olan tutuklular için düzenlenen kampanyaları da desteklerler. İyi bayramlar dileklerimle. Yeni Milletvekillerimiz eni milletvekillerinin basın ile ilişkileri çok hoş doğrusu. Eski köye yeni Y âdetler getiriyorlar... Kendilerini arıyorsunuz örneğin, bir konuda görüşünü alacaksınız; sekreter hanımlar danışmanlara (sıfatları, basın danışmanı ya da siyasi danışman oluyor) yönlendiriyorlar. Milletvekillerimize ulaşılamadığı için danışmanların “Niçin arıyorsunuz, aciliyeti var mı, milletvekilimiz sizi tanıyor mu, konu neydi?” gibisinden rkadaşımız Mahmut Lıcalı ile birlikte yazdığıA Biz Yasaklamadık mız ve 29 Ekim günü gazetemizde yayımlanan, okullarda Cumhuriyet Bayramı törenlerinin yasaklandığına ilişkin haberimize Milli Eğitim Bakanlığı’ndan “cevap ve düzeltme” geldi. Bakanlığın açıklamasına göre, “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yurt genelinde yapılacak törenlere ilişkin hususlar” Milli Eğitim Bakanlığı’nca değil de Başbakanlık’ın genelgesi ile belirlenmiş, genelge valilikler aracılığıyla okullara ulaştırılmış... Dolayısıyla biz haberimizle “kamuoyunu yanıltmışız”, “gayri ahlaki” iş yapmışız. Bakanlık özetle demek istiyor ki, “Okullardaki Cumhuriyet bayramlarını biz yasaklamadık, valilikler yasakladı.” Mahmut Lıcalı ile elimizde çeşitli il ve ilçe eğitim müdürlükleri tarafından okullara yazılmış resmi yazısoruları ile karşılaşıyorsunuz. Siz soru soracağınıza, onlar soruyor... Bu arada... Yeni milletvekillerimizin her birine birer şoför (devlet kesesinden) kadrosu ayrılmış, ayrıca iletişim masrafları ile birlikte benzin depolarının da yine devlet kesesinden (ayda, milletvekili maaşının iki katına kadar) doldurulması kararı çıkmış. Ne diyelim, hayırlı olsun. Darısı, altlarına çekilecek son model arabalara... lar bulunuyor. İl ve ilçe eğitim müdürlükleri, İçişleri Bakanlığı’na değil, ilgili yasa gereği Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı taşra örgütleridir. Eğer okullardaki Cumhuriyet Bayramı yasaklamalarından Milli Eğitim Bakanlığı’nın haberi yoksa, o ayıp da ona yeter. Dahası, kimin sorumluluğunda olursa olsun Cumhuriyet Bayramı’nı okullarda yasaklamayı “depreme bağlamak” kamuoyunu yanıltmak değil midir ve ne kadar ahlakidir? Gurur . Abdülhamid’in 4. kuşak torunu olduğunu söyleyen Abdül2 hamid Kayıhan Osmanoğlu,Trabzon’a gitmiş ve konuşmuş: “Trabzon’a zannediyorum ki uzun yıllar sonra ilk defa bir şehzade geldi. Bu hakikaten gurur verici.” Türkiye’nin başına uzun yıllar sonra bir padişah oturmuşken Trabzon’a şehzade gelmiş, kime ne... Merkez benmerkezciliğe geçilmiştir. Bundan böyle her merkezin, caddenin, sokağın başına benmerkez adlar konacaktır. Örneğin; Hoca Efendi Satış Merkezi, Büyük Recebiye Feneri, Abdullah’ın Çıkmazı gibi... İlanen duyurulur. tatürk Kültür Merkezi’nin amacından “Atatürk” çıA karılarak baştan aşağıya KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ‘Yasalar’ ile ‘Yaşamlar’ “Yasalar” ile “yaşamlar” arasındaki çelişkinin arasının giderek açıldığı gözlenmektedir. Günümüzde yaşananlar, yasaların insanları ve özellikle de “çocukları” koruyamadığının bir kanıtı gibidir. Bunun bir örneği de basının manşetlerinde yer almıştır. 2002 yılında Mardin’de, 13 yaşındaki bir kız çocuğuna “tecavüz” ettikleri savıyla aralarında “asker, memur, korucu, muhtar gibi birçok devlet görevlisi” bulunan 26 kişi mahkemeye verilmişti. Yargılama sonunda, mahkeme sanıkları yasadaki “alt sınırdan” cezalandırmış ve ayrıca da sanıklara “iyi hal indirimi” de uygun görüldüğü haberlerde aktarılmakta... 26 kişinin tecavüzüne uğradığı gerekçesiyle açılan davanın “mağduru” N.Ç. davasında 7 yıl sonra alınan kararla, “tümü tutuksuz yargılanan sanıklara 8 ay ile 9 yıl arasında değişen hapis cezaları” verilmiş. Yargıtay, tecavüz eden 18 sanığa “ırza geçme”, onu sanıklara satan 2 kadın hakkındaki “ırza geçmeye iştirak” suçundan verilen cezaların yarı oranında arttırılmasını uygun bulup bozma kararı vermiş. 3 sanık hakkındaki beraat kararı ile N.Ç’ye yanında başka kimse olmadan tecavüz eden 5 sanığa verilen mahkumiyet kararlarını ise onamış. Yargı kararları kamuoyunda tartışmaya açılmış durumda. Duruşmanın ardından N.Ç’nin avukatı İnsan Hakları Derneği Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ, gazetecilere karara ilişkin görüşlerini şöyle açıklamış. “Gerçekten bu dosyanın toplumsal dava olduğunu, sonuçlarının önemli olduğunu, buradan çıkacak kararların adil olup olmayışına göre son derece önemli olduğunu her fırsatta belirttik. Biraz önce karar verildi. Karardan çok da memnun olduğumu söyleyemem. Çünkü alıkoymak suçundan zamanaşımına uğratıldı dosya. Oysaki biz diyoruz ki bir çocuk 15 yaşının altındaysa onun rızası söz konusu olamaz, böyle bir yönelim için. Irza geçmek anlamında da birçok sanık bakımından ciddi indirimlere gidildi. Tecavüzün bir insanlık suçu olduğunu bir kez daha vurgulamak ve hatırlatmak istiyorum. Bu nedenle de mağdurun bütün insanlık ailesi olduğu için bizlerin gerçekten adalet duygusunu biraz daha onaracak daha adil bir karar çıkmasını bekliyorduk.” CHP de karara tepki göstererek yaptığı toplantıda görüşlerini basına aktarmış: “CHP İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak, Yargıtay’ın tecavüze uğrayan N.Ç’yle ilgili ‘ilişkiler kendi rızasıyla’ kararını ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirirken ‘Toplumun vicdanının sesinin yükselmesi lazım’ dedi. CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen de ‘Yargıtay kararı kesinleşmiştir. Ama olağanüstü yargı yolu olarak karar düzeltme yoluna gidilebilir’ görüşünü dile getirdi. Binnaz Toprak, ‘13 yaşındaki bir kıza 26 kişi tecavüz etmiş; içinde devlet memurları, yüzbaşı, esnafı, muhtarı, korucusu, öğretmeni var. Hepsini anlayacak olsanız, öğretmeni anlayamıyorsunuz. Davada, kız çocuğunun ne yaptığını bildiği belirtiliyor, ceza indirimine gidiliyor. Bunu Yargıtay da onaylıyor; kararında, N.Ç. ahlaki kötülüğünün farkındaydı, olaya ruhsal yönden mukavemet etmeye de muktedirdir, olay kendi rızasıyla olmuştur, diyor. Bu hiçbir hukuk sisteminde kabul edilebilir değil. O zaman şunu yapalım; yetişkinlik için 18 yaş demeyelim, 13 yaşına indirelim. Bir hukuk sistemi, 13 yaşındaki çocuğun ne yaptığının farkında olduğunu varsayamaz. Bunlar 21. yüzyılda kabul edilebilecek şeyler değil’ dedi.” Son sözü Anayasa ile Çocuk Hakları Evrensel Sözleşmesi’ne bırakalım: “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” (Anayasa Madde 41) “On sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.” (Çocuk Hakları Sözleşmesi Madde 1) “On sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.” (Anayasa Madde 41) HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Argoda esrar. 2/ 1 Karışık renkli... Genelge. 3/ Edepsiz, 2 şirret. 4/ Azerbay 3 can’ın plaka imi... 4 Herhangi bir şeyi belirleyici durum ya 5 da davranış... “Şim 6 di uzun karlıklarda 7 bir Lapon kızağı / Önünde geyiği” 8 (Behçet Necatigil). 9 5/ Kesintilerden sonra kalan miktar... Sumo güreşinde en önemli ikinci derece. 6/ Bir kumar aracı. 7/ Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu... Siper, hendek... Tavlada “üç” sayısı. 8/ Hekimlikte, bir organı su vererek yıkayıp temizleme... Satrançta bir taş. 9/ Kocaeli yöresine özgü, kıymayla yapılan bir tür köfte. SEDAT YAŞAYAN 2 3 4 5 6 7 8 9 OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com 3 4 5 6 7 1 H T A K A 2 İ R A L 3 T B L O 4 R E İ S 5 R A S T A 6 Ö Z N E 7Ş İ T A İ A 8O L U K A V 9K E Ş İ Ş L E 1 T E K E 2 A S E N A 8 L A K K A R U M 9 E F E V A L E YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Eğir” de denilen ve kökü hekimlikte kullanılan otsu bir bitki. 2/ Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr... Eski dilde ay. 3/ Hizmet hayvanlarının ayağına çakılan demir... Çanakkale ilinde ünlü bir antik kent. 4/ Lityum elementinin simgesi... Tarla sınırı. 5/ Sözcüklerin hem biçimsel hem anlamsal tarihi ele alan dilbilim dalı. 6/ Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan... Altın. 7/ Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu... Bir nota. 8/ Bir ya da iki yaş arasındaki koyun... “Sana ibret gerek ise / Gel göresin bu ...’leri (Yunus Emre). 9/ / Kaldıraç. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle