24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 KASIM 2011 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu, Barzani konusunda daha önce hükümeti uyardıklarını söyledi 5 anımsadı. Masasının üzerinde Umar Ömer Oflaz’ın “Anau’lu Anadolu” (Pia Yayınları) kitabının sayfalarını karıştırırken yaşadığı coğrafyayı anlamaya çalıştı. Yüzyıllarca o denli atlı, o denli çok yayan geçmişti ki bu topraklardan... Toprağı çiğneyerek, çiğnediklerini yeniden toprak ederek. Yüzyıllar boyu binlerce, on binlerce kez üst üste konmuş taşlardan örülü duvarda taş üstünde taş kalmamıştı. Apaçıktı her şey, çırılçıplak... Çileli, yiğit ve katıksız bir kadın gibi... Yüzlerce, binlerce kez talan edilmiş, yakılıp yıkılmıştı ama yeniden dirilmeyi becermiş; yıpranmaz, yaşlanmaz, haz dolu... Ana Ulu... Anadolu... Bir gelin gibi gözü yaşlı, hüzünlü bir kadın, bir çocuk gibi. Acıyla bezenmiş, başkalık içinde geçmiş bir zaman dilimini, Anadolu’yu ustaca anlatıyordu Umar Ömer Oflaz... Haz dolu, hazan dolu, her geçenin elleyip yokladığı bir yurdu... Başını kaldırıp çiçeklere baktı... Zambakgillerden kış çiçeği lilyum gülümsüyordu... Dışarıda güneş, ılık ve ışıltılı bir gün. ??? Renklerin çoğalttığı bir güz çiçeği, mavi masallar, yağmurlar, güneşli günler. Çocukluğunu anımsamak, gençlik yıllarını, vurgun yediği süreci... Yitip giden yıllar değil, belki de güneşlerdi... Bir tutam umut ve sevgiydi istediği. Bir türlü kıramadığı umutsuzluklar, akan suların fırtınası, erişemediği mevsimler... Yalan, dolan, ikiyüzlülük! Zincire vurulmuş hayatlar! Faili meçhuller, düşünce özgürlüğüne geçirilen kelepçeler... Tüm dönüş yolları gerçekten kapalı mıydı? Yaşadığı coğrafya, Anadolu, sevgi, söylenceler... ??? Bu topraklarda insanca, kardeşçe, barış içinde yaşamak çok mu zordu? Sermayeemek çelişkisini görmeden, tüm zırvalıklara boyun eğmek mi gerekliydi? Yelken gibi fora edilen aşklar, bir ressamın yalnızlıkların rengini araması... Umutlar!.. Umutlar!.. Umutlar!.. ‘Haklılığımız kanıtlandı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin Başkanı Mesud Barzani’nin sözlerini, “Bugün geldiğimiz noktada bizim ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkmış oldu” diye değerlendirdi. CHP, ölümünün 5. yıldönümünde “CHP 3. Genel Başkanı Bülent Ecevit’i Anma Toplantısı” düzenledi. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de katıldığı toplantıya gelişi sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin “Barzani’nin ‘Türkiye operasyonları durdurulmalı’ şeklinde bir açıklaması var. Aynı zamanda ‘Biz de Türkiye ile ortak bir operasyon yapmayız’ dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzeri ? Ecevit’i anma toplantısında konuşan Demirel “Merhum Ecevit yollara çıkıp da kasketi giyip, mavi tişörtle, seçim otobüsü ile güvercinle falan ortaya çıkınca Türk siyasetine yeni bir şey geldi. Biz de ona uymak mecburiyetinde kaldık” dedi. ne Kılıçdaroğlu, “Terörle mücadelede uluslararası boyutun önemini hepimiz biliyoruz. Daha önce bu sakıncalara dikkat çekmiştik. Barzani’nin olası tutumu konusunda da Sayın Başbakan’ın dikkatini çekmiştik ama o gerekeni yapmadı. Sadece bizi suçladı ama bugün geldiğimiz noktada bizim ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkmış oldu” yanıtını verdi. Toplantıda yaptığı konuşmada bugün Bülent Ecevit’ten alınacak çok dersler olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, en büyük özelliklerinin ise sömürgeciliğe karşı tavizsiz çelik duruşları olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, Ecevit’in demokrasi idealini hatırlatarak, ülkenin geldiği noktanın bunun tam tersi olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: “Gazetecilerin yargısız infaz edildiği, basılmamış kitapların toplatıldığı, parasız eğitim isteyen öğrencilerin ve millet iradesiyle seçilmiş vekillerin anayasaya aykırı olarak cezaevlerinde tutulduğu, bilim insanlarının ve kuruluşlarının horlandığı, üniversitelerin susturulduğu bir sü reç yaşıyoruz. Bunu yaşatanlar demokrasi kültüründen uzaktırlar, Türk ulusunun yüksek vefasından etkilenmemişlerdir.” Demirel ise Türkiye’de siyasetçilerin birbirleriyle sürekli küs olduklarına vurgu yaparak, “biz barışmasını bilmeyen kavga etmesin deriz” dedi. Siyaseti kendileri için değil halk için yaptıklarını söyleyen Demirel, “Her şey Türkiye için, hep öyleydi ve öyle olmaya devam edecek” dedi. Demirel “Merhum Ecevit yollara çıkıp da kasketi giyip, mavi tişörtle, seçim otobüsü ile güvercinle falan ortaya çıkınca Türk siyasetine yeni bir şey geldi. Biz de ona uymak mecburiyetinde kaldık” diye konuştu. Daha sonra ise Bülent Ecevit’in anlatıldığı belgesel film gösterildi. Umudun Rengini Aramak... Güçlü atışını duydu suların nabzında... Hayatın gül patlamalarında bir çocuk yüzü gördü. Geçmiş zaman masallarını dinlediği yıllara döndü. Hüznü yüreğine mıhlayıp nice acıları, umutsuzlukları... Bunlara karşın umut toplamayı sürdürüyordu. Susturulmuş şarkılar gibiydi; devinimli, yırtıcı, güçlü... Gençlik yıllarında o çok sevdiği kiraz ağaçlarını düşledi... Portakal bahçelerinde gezinmeye başladı... Gözlerini yumduğunda Paris metrosundaydı... Ay ışığının geceye dokunduğu saatlerde, eflatun kelebekler vadisinde koşuyordu. Baskılara, zulümlere, işkencelere dirençliydi, boyun eğmemeyi öğrenmişti. Hapislik günlerini düşündü... Karaburun’da nergisler çoktan açmıştı... Hava poyrazdı... Foça’da siren kayalıklarında esen poyrazın eşliğinde mızıkasını çalıyordu. ??? Kirpiklerini ve uykularını ısıttığı sevencenliğin doruğunda ülkesinin tüm insanlarını seviyordu o. Korkusuzdu! Ataktı! Kendisiyle baş başa kaldığında, ya şafak sökerken ya da gecenin yıldızları oynaşırken mırıldanmaya başlardı: “Bütün karanlığı versem size giden geceyi durduramazsınız/Işır odamızın havası kaçar çeşmelerinizden durduramazsınız/Ben denize bakarım sandalca uzaktan/Siz yüzersiniz bir kuş uçar bir gemi geçer durduramazsınız.” Salonun bir yerinde açan çiçekler onun mutluluğunu gösterirdi... Severdi çiçekleri, onlarla bazı geceler konuşurdu... Koltuğuna oturduğunda Oktay Rifat’ı okurdu: “Güneşimi arılar yedi gecesiz kaldım/Dört köşe taşların üstünde/Balıklar geçti düdük çala çala/Yaşamaya başladım kaldığı yerden/Yosunlu kapıların ardında gizli/İkiz martıları bulmak için.” ??? Bulutsuz mevsimleri, maviler giyinmiş kızları, bozkırın yabanıl kuşlarını ve yitip giden yılları CHP’Lİ ATİLLA KART ‘Anayasa sihirli değnek olarak görülmemeli’ AYŞE SAYIN ANKARA Yeni anayasayı hazırlamakla görevlendirilen Meclis Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Atilla Kart, anayasa değişikliğiyle eşzamanlı olarak “alt hukuk” olarak nitelendirdikleri bazı yasaların değişmesinde ısrarlı olacaklarını belirterek, “İhtilal hukuku değişmedikçe, anayasa malul (sakat) olur” dedi. CHP’li Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi ve Konya Milletvekili Atilla Kart, yeni anayasa yapım süreci, partisinin izleyeceği strateji ve partisinin “alt hukuk düzenlemeleri”ndeki ısrarlarının nedenlerini Cumhuriyet’e anlattı. Kart’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: Anayasa değişikliği ya da yeni anayasa yapılması, beklentisi toplumsal bir kabul ve beklentiye dönüştü. Ancak, yeni anayasa Türkiye’nin sorunlarının çözümü için bir sihirli değnek olarak da görülmemeli. 1982 Anayasası’nın 113 maddesi değişti, bu ciddi bir değişikliktir, ancak biliyoruz ki Türkiye’de ihtilal hukuku varlığını koruyor. Biraz mevzuatı incelediğimiz zaman, ihtilal hukukunun artık, anayasadan ziyade, kanunlarımızda olduğunu görüyoruz. Sadece şeklen ve lafzen anayasa düzenlemesiyle bu yapılamaz. Anayasa hükümlerinin uygulanmasını sağlayacak, ihtilal hukukunu sona erdirecek, temel hak ve özgürlükleri genişletecek, devletin vesayetini, baskısını yok edecek düzenlemeler inşa edilmelidir. Biz bunları komisyonda dile getirdiğimizde, iktidar grubunun defansı ile karşılaşıyoruz. Biz de diyoruz ki TBMM, bize güvenini izhar etti oybirliğiyle. Bizim (Uzlaşma Komisyonu’nun) anayasal dayanağımız yok, içtüzük dayanağımız yok, ama TBMM’nin bize güveni var. Kendi çalışma usullerimizi, kendi hukukumuzu inşa etme gücüne sahibiz. CHP İstanbul Gençlik Kolları’nın kurduğu “halk çadırını” ziyaret eden Tekin, Beşir Atalay’ın istifası için toplanan imzanın milyonun üzerine çıkmasını beklediklerini söyledi. Atalay’a karşı 4 bin imza CHP’li Tekin ‘Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınması için hangi üst düzey yetkili Adalet Bakanı’nı aradı’ diye sordu İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Eski İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın istifaya çağrılmasına ilişkin 4 bini aşkın imza toplandı” dedi. Tekin, CHP İstanbul Gençlik Kolları’nın İstiklal Caddesi’nde kurduğu “halk çadırını” ziyaret etti. Ziyaretin ardından basın açıklaması yapan Tekin, gençlik kollarının, Türkiye’nin birçok noktasında kurulan çadırlarda, “Deniz Feneri e.V.” bağlantılı soruşturmayla ilgili toplumu duyarlı olmaya çağırdıklarını söyledi. “‘Eski İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Atalay’ın istifaya çağrılmasına ilişkin 4 bini aşkın imza toplandı” ifadesini kullanan Tekin, söz konusu sayının milyonun üstüne çıkmasını beklediklerini belirtti. Tekin, “Yargılanan sanıklarla eski İçişleri Bakanlığı’nın ortaklığı ortada. Asıl sorgulanması gereken Adalet Bakanı’nı kim aradı? Perşembe günü hangi üst düzey yetkili, ‘Halen bu savcılar orada mı’ dedi mi, demedi mi? Perşembe günü telefon açılıyor, cuma günü 3 savcı görevinden alınmak zorunda kalınıyor. En son Bülent Arınç isyan etmek zorunda kaldı. Deniz Feneri’nde vicdanına sığmayan bu olaylardan dolayı Sayın Arınç, AKP’de ilk duyarlılığı göstermiştir. Deniz Feneri’nin sanıkları dışarıda, neyle yargılandıkları belli olmayan gazeteciler, siyasetçiler, bilim adamlarının içeride olması Arınç’ı da isyan ettirmiştir. Binlerce insanın neden yargılandığını, millet iradesiyle seçilen milletvekillerinin cezaevlerinde niçin olduğunu ne siyasetçiler ne de hukukçular açıklayabiliyor” dedi. BAŞVURU SÜRESİ UZATILDI Sözleşmeli ere ilgi olmadı BARKIN ŞIK ANKARA Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde istihdam edilmesi öngörülen sözleşmeli er uygulaması beklenen ilgiyi görmeyince, başvurular 31 Aralık’a kadar uzatıldı. AKP hükümeti, sınır birliklerinde görevlendirilmek üzere 5 bin 103 kişilik sözleşmeli er kadrosuna ilginin az olması üzerine sözleşmeli erlere ödenecek tazminat miktarının arttırılması formülü üzerinde duruyor. Söz konusu kadroya 17 bin 827 kişi ön başvuruda bulunmuş, terör olaylarının arttığı ekim ayında yapılan yetenek testi ile sözlü sınava yalnızca 3 bin 38 kişi katılmış, bunların da 1992’si başarılı olmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri, sözleşmeli er düzenlemesi doğrultusunda ilk kadroyu geçen temmuz ayında açtı. Açılan 5 bin 103 kişilik kadroya 17 bin 827 kişi ön başvuru yaptı. Ancak, başvuruda bulunanların yalnızca 3 bin 38’i bizzat gelerek 21 Ekim’de sona eren ön sağlık, fiziki yetenek testi ve mülakatlara katıldı. Sınavlara gelmeyenlerin oranı yüzde 82 oldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle