18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 2011 CUMARTESİ CUMHURİYET HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli S Zonguldak B Sinop B Samsun Y Trabzon Y Giresun Y PB Ankara 12 10 10 12 15 13 12 9 10 10 11 11 8 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S PB B PB Y PB Y K Y Y K K K 8 6 7 18 17 17 11 10 10 15 7 7 0 Oslo PB Helsinki PB Stockholm PB Londra PB AmsterdamPB Brüksel PB Paris B Bonn PB Münih PB Berlin PB BudapeştePB Madrid Y Viyana PB 3 4 6 14 7 8 12 11 9 7 6 15 2 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B A PB A PB K PB PB Y Y PB PB Y 9 11 16 16 7 3 10 14 9 8 11 20 14 Ülkemizin doğu kesimlerinin çok bulutlu, Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize çevrelerinin yağışlı, diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman ve Kilis çevrelerinde kuvvetli olmak üzere kıyılarda ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yağmur ve sağanak, diğer kesimlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olması bekleniyor. SAYFA 13 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 Kasım GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Kozinoğlu’nun ölümüyle ilgili çelişkili açıklamalar yapan Adalet Bakanlığı, sonunda araştırma başlattı ? Baştarafı 1. Sayfada suçlayarak yaptığı açıklamaları, dün gazetelerin başlıca konusuydu. Yorumlar arasında Ahmet Tan’ın dün Cumhuriyet’teki köşesinde “Aygün’ün Dersim Projesi” başlığı altında yazdıkları ise tartışmalara ışık tutması açısından dikkat çekici. Tan; CHP Tunceli (Dersim mi desek?) milletvekilinin partiye nasıl ve hangi koşullarda alındığını açıkladığı gibi, Aygün’ün resmi internet sitesindeki açıklamalarını kaynak göstererek, kafalarda oluşan kimi soruları yanıtlıyor. “Aslında CHP soykırım yaptı diyen CHP’li Aygün’ün resmi internet sitesinde açıkladığı projelerden birini uygulamaya” koyduğunu vurgulayan Tan, şöyle devam ediyor: “Bu arada Aygün şu gerçeği ilan ediyor: ‘CHP’den seçimlere girmemi ve bugüne kadar yürüttüğüm çalışmaları CHP çatısı altında özgürce sürdürmemi, bizzat Kemal Kılıçdaroğlu istemiştir’.” Aygün; şunları da söylüyor: “Başta Dersim katliamı olmak üzere, Dersim’in tüm sorunlarını Meclis’te dile getirmek ve önemli çözümler aramak için bu teklifi kabul ettim.” ??? Bu açıklamalar seçimden önce “yeni” genel başkanın gelecekte Dersim sorununu gündeme getirmeye kararlı olduğunu ve bu yoldaki çalışmalarını bildiği, uzlaştığı avukatı (Aygün’ü) partiye aldığını kanıtlıyor. Genel başkanın; Dersim olayının zamansız patlak vermesine bozulduğu dün gazetelerdeki söylediklerinden anlaşılıyor: “Açıklamanın zamanı ve yeri önemli. Bir daha böyle açıklamalar istemiyorum.” Anlamı şu, bu iki cümlenin: CHP Genel Başkanı olarak o tarihteki olaylarda partimin, iktidardaki kişilerin sorumluluklarını, olayları ailece yaşayan bir Dersimli olarak ortaya sürmenin zamanı, günü geldiğinde ben saptarım! Aygün hakkında MYK’nin olası kararını, genel başkanın gazetelere yansıyan sözlerinden anlamak olanaklı: Kılıçdaroğlu, “Tunceli milletvekilinin değerlendirmeleri okunduğunda Atatürk’e ve CHP’ye yönelik bir saygısızlık olmadığını” söylüyor, Aygün’ü savunuyor. ??? Ama açıkta kalan bir nokta var: Zoraki Tunceli milletvekilinin değerlendirmelerinin partiyi bağlamayacağını açıklayan CHP ve genel başkan olarak Kılıçdaroğlu; Dersim’de katliamı ve sorumlularını açığa çıkarmakta kararlı ama hâlâ olaylara bakış açısını kıvırmadan açıklayamıyor diye düşünürken... ...Kılıçdaroğlu, dün bir grup gazeteciye “tarihte yaşanmış olayları” irdelerken; zikzak çizen bir ifadeyle “bugünün politikası içinde işlemeyi çok doğru bulmadığını” söylüyor. “Konuyu tarihçiler incelesin” diyor... Ne ki açıklama partide ve duyarlı kamuoyundaki yangını söndürecek içerikte görünmüyor. Aygün’ü savunan genel başkan; Tunceli milletvekilinin 10 Kasım’da Zaman’daki açıklamalarına lakayt kalmasının üzerinden beş gün geçtikten sonra, beklenen açıklama gelmezse görüşlerini kamuoyuna duyuracaklarını bildiren 12 milletvekilini; genel merkeze muhalifler diye suçlayıp, gruptan izin almadılar bahanesiyle sorgulamaya hazırlanıyor izlenimi veriyor. ??? CHP’de artçıları beklenen yeni deprem; partiyi, Atatürk’ü suçlamayı bekleyenlere eşsiz bir fırsat sağladı... Vatan’da Mustafa Mutlu’nun yazdığı gibi“Kılıçdaroğlu o garip açıklamaya daha önce tepki gösterseydi, o 12 milletvekili böyle bir bildiri yayımlamak zorunda kalmayacaklardı” diye hayıflanmanın da… …“genel başkan, ‘partiye zarar verici aykırı sesler’e tepki göstermekte geç kalıyor ama kendilerini bu tepkiyi göstermek zorunda hisseden vekil arkadaşlarını fena halde harcıyor” diye üzülmenin gereği de yararı da yok! Nehir yatak değiştirdi bir kere. Çaresizlikten şimdilik başa gelen çekilir! 7 gün gecikmeli inceleme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Silivri Cezaevi’nde hayatını kaybeden MİT’çi Kâşif Kozinoğlu’na ilk müdahalenin yapılması, ambulansın gelişi ve hastaneye sevk saatleri konusunda çelişkili bilgiler veren Adalet Bakanlığı, 7 gün sonra idari inceleme başlattı. Adalet ve Sağlık bakanlıkları ile Kozinoğlu’nun avukatlarından konuyla ilgili farklı açıklamalar gelmesi kafaların karışmasına neden olmuştu. Adalet Bakanlığı’nın 13 Kasım’da yaptığı açıklamada, Kozinoğlu’nun 12/11/2011 tarihinde bulunduğu odanın acil butonuna basılması üzerine derhal görevli personel tarafından saat 18:16’da odasına girildiği belirtilerek, “Kozinoğlu saat 18:18’de odasından sedyeyle alınmış ve aynı anda 112 acil servise bilgi verilerek ambulans gönderilmesi istenmiştir. Kâşif Kozinoğlu, saat 18:24’te mahkum kabul birimindeki revire getirilmiş, bu esnada kişinin bilincinin açık olduğu ve rahat nefes alıp verebildiği gözlenmiştir. 18:37’de ambulansın gelmesi üzerine bu araçtaki sağlık personelince mahallinde vakit geçirilmeksizin kendisine müdahale edilmiş, 18:47’de ise ambulansa konularak Silivri Devlet Hastanesi’ne sevk edilmiştir. Ambulans saat 19:15’te hastaneye giriş yapmış, acil doktoru ve dahiliye uzmanının tüm müdahalelerine rağmen Kozinoğlu saat 19:30’da yaşamını yitirmiştir” bilgisi verilmişti. Cezaevinde doktor yoktu iddiası Kozinoğlu ailesinin avukatları ise cezaevinde doktor bulunmaması nedeniyle burada tıbbi müdahale yapılamadığını belirterek, “Silivri Devlet Hastanesi’ne sevk için çağrılan ambulansta da doktor yoktu. Yolda ulaşan 2’nci bir ambulanstaki doktor tarafından kalp masajıyla müdahale edilmek istendi fakat başarılı sonuç alınamadığından Silivri Devlet Hastanesi’ne ölü olarak götürüldü” açıklamasını yaptı. Sağlık Bakanlığı’nın önceki gün yaptığı açıklama kafaları iyice karıştırmıştı. Bakanlık açıklamasında, Kozinoğlu’nun rahatsızlandığı saatlerde cezaevi semt polikliniğinde bir hekimin görevde olduğunu ifade edilerek, “Aynı saatlerde bu sağlık merkezimizde hasta baktığı tespit edilmiştir. Burada görev yapan hekimimize söz konusu vakayla ilgili olarak herhangi bir bildirimde bulunulmadığı anlaşılmıştır” denilmişti. Adalet Bakanlığı’nın Kozinoğlu’nun saat 18:18’de odasından sedyeyle alındığını belirtmesine karşın Sağlık Bakanlığı, Komuta Kontrol Merkezi’ne saat 18:30’da çağrı geldiğini, ambulansın ise 18:42’de vakaya ulaştığını açıklamıştı. Açıklamada, Kozinoğlu’nu taşıyan ambulansın 19:10’da hastaneye ulaştığı belirtilmişti. Geciken soruşturma Artan çelişkiler nedeniyle Adalet Bakanlığı, Kozinoğlu’nun rahatsızlanması ve hastaneye götürülmesine kadarki süreçle ilgili idari soruşturma başlattı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, olayı hassasiyetle takip ettiklerini savunarak, “Olayın hemen arkasından biz idari incelememizi başlatmış durumdayız. Silivri Başsavcılığı da adli tahkikatı yapıyor. Bu konuda herhangi bir endişeye mahal yoktur. Bütün olanlar, hadiseler an be an kayıt altındadır. Kimsenin bir şeyi kaçırma, göçürme ihtimali söz konusu değildir” dedi. ‘Hadi canım sen de’ Ergenekon davasında savunma yapan Emekli Orgeneral Tolon, Cumhuriyet mitinglerinde halkı kışkırttığı iddialarını İsmet İnönü’nün sözüyle yanıtladı HATİCE TUNCER ‘Atilla Uğur Cerrahpaşa’ya sevk edilsin’ İstanbul Haber Servisi Kalp krizi sonucu 12 Kasım’da ölen MİT’çi Kâşif Kozinoğlu’nun koğuş arkadaşı emekli Albay Atilla Uğur’un avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz mahkemeye verdikleri dilekçede müvekkillerinin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne sevk edilmesini istediler. Avukatlar dilekçelerinde “Birçok terör örgütünün ölüm listesinde yer almakta olup özel koruma statüsü içindedir. Bu çerçevede kendisinin Silivri Devlet Hastanesi’nde tedavisi güvenlik riski nedeniyle, hayati tehlike oluşturacaktır. Bu noktada müvekkilimiz belirtilen hastanede her türlü müdahaleyi reddetmektedir” dediler. Atilla Uğur’un kalp rahatsızlığı nedeniyle taburcu olmasından bu yana 8 aydır kontrole gitmediğini anlatan avukatlar Ülgen ve Ersöz, dilekçelerinde “Müvekkilimizin koğuş arkadaşı Kâşif Kozinoğlu’nun vefatından sonra hem psikolojisinde ve rahatsızlıklarında gözle görünür olumsuz aşırı belirtiler bulunması da dikkate alınarak kontrollerinin yapılabilmesi için ivedi olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk işleminin yapılması” talebinde bulundular. Kaçırılan öğretmene ek ders ve prim cezası MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Terör örgütü PKK’nin, eylül ayında Diyarbakır ve Elazığ’da kaçırdığı, daha sonra serbest bıraktığı 12 öğretmenin, görev yapmadıkları süre içinde ek ders ücretleriyle SGK primlerinde kesinti yapıldı. Can güvenliği nedeniyle görev yerini değiştiren öğretmenlerin, yolluk ve harç ücretleri ödenmedi. Asker öğretmen olan Mehmet Gözbaşı’nın maaşı TSK tarafından ödendiği için herhangi bir kesinti olmadı. İkinci Ergenekon davasında tutuksuz sanık eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Cumhuriyet mitinglerinde ve sivil toplum kuruşları faaliyetlerinde “halkı hükümete karşı isyana teşvik ettiği” iddialarını “yanlış ve yakışıksız” olarak değerlendirdi. Sivil toplum kuruluşlarında faaliyetin anayasal bir hak olduğunu belirten Tolon “Böyle bir iddia, şayet rahmetli İsmet İnönü’ye söylenmiş olsaydı, o meşhur sözü olan ‘Hadi canım sen de’ diye yanıt verirdi. Cumhuriyet mitingleri suçsa, ülkemizde anayasal, demokratik haklar nedir ve nerededir” diye sordu. Emekli Orgeneral Tolon, Cumhuriyet mitinglerinde halkı silahlı isyana teşvik ettiği suçlamalarını reddetti. Cumhuriyet mitinglerinin Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve kendilerine “14 Nisan Grubu” adını veren çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlendiğini ifade eden Tolon, “Danışmanı olduğum Anadolu Ulusal Uyanış Dayanışma Platformu (AUUDP) sadece Ankara’daki 14 Nisan 2007 tarihinde gerçekleştirilen Cumhuriyet mitingine katılmıştır. Tamamıyla anayasal bir hakkın icrası kapsamında gerçekleşen mitinglerin, iddianamede halkı silahlı isyana teşvik şeklinde değerlendirilmesi son derece yanlış ve yakışıksız bir nitelemedir” dedi. ise niçin Emniyet güçlerinin denetim ve gözetiminde gerçekleşen bu etkinliklere, polis hiçbir müdahalede bulunmayıp, sadece izleyici olmayı tercih etmiştir? Bunun hukuki ve mantıki izahı, mümkün değildir. Cumhuriyet mitingleri hakkında o tarihte niçin soruşturma başlatılmamıştır? Bunlar şayet suçsa, ülkemizde anayasal, demokratik haklar nedir ve nerededir” diye sordu. ‘Tasfiye operasyonunun son halkası biz olduk’ MEHMET EMİN BERBER DATÇA Datça Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Medya nereye gidiyor” konulu toplantıda konuşan Uğur Dündar, Star TV’den ayrılışını, iktidarın medyaya yönelik tasfiye politikasının son halkası olarak niteledi. “Ensenize sıkılan kurşun devri çok gerilerde kaldı. Şimdi evinizden alıp zindana götürüyorlar” diyen Dündar, Star TV’den ayrılmalarını “Medyaya dönük bir tasfiye operasyonunun halkasını da biz oluşturduk” sözleriyle değerlendirdi. Dündar, “Öylesine bir tedirginlik oluştu ki; ben ve Yılmaz Özdil, eşyalarımızı topluyoruz odalarımızda, bir Allah’ın kulu, bir yetkili, bir profesyonel gelip de ‘yahu çocuklar nereye gidiyorsunuz’ demedi” diye konuştu. Türkiye’de özgürlüğün bir özlem haline geldiğine dikkat çeken Dündar, şöyle konuştu: “Özlem olduğu gibi bir korku unsuru haline de geldi. İnsanlar bakkala, manava, kasaba telefonla siparişte bulunurken bile ‘acaba dinleniyor muyum’ korkusunu yaşıyorlar. Böyle bir ülkede her yerde özgür hissedilmek, insanın kendini özgür hissetmesi ve özgürce konuşması ne yazık ki mümkün olamıyor. Aklınıza gelen bütün iktidarlar döneminde baskılara ve hışımlara uğradım. Bir tek Bülent Ecevit ve İsmail Cem’in TRT Genel Müdürlüğü döneminde baskı görmedim.” Teknisyen tutuklandı MALATYA (AA) Eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasına ilişkin soruşturmada İstanbul’da gözaltına alınan Kenan K, tutuklandı. Helikopterin ait olduğu şirkette teknisyen olduğu öğrenilen emekli asker K, dün getirildiği adliyedeki sorgusunun ardından mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Daha önce de 4’ü muvazzaf asker, toplam 7 kişi tutuklanmıştı. “Toplantı ve gösteri yürüşünde bulunma hakkı”nın demokratik hukuk devletinin en temel taşlarından birini oluşturduğunu ifade eden Tolon şöyle devam etti: “Şayet bu mitingler halkın hükümete karşı isyanı müdahaNiçin le edilmedi? 1990’lı yılların başında eski Dışişleri Bakanı Kamran İnan’ın önderliğinde kurulan Diyalog Grubu’nun o yıllarda önde gelen isimlerinden birinin Bülent Arınç olduğunu ifade eden Tolon, “AKP’liler, AKP’nin 2002 yılında iktidara gelmesinden sonra, hükümete yönelik eleştirilerinden rahatsız olarak yavaş yavaş, bu grubu hedef haline getirmeye başlamışlardır” dedi. Tolon Diyalog Grubu’nun toplantılarına TSK’den emekli olduktan sonra katılmaya başladığını anlattı. Gizli tanıkların modern ceza hukukunda tercih edilmemesi gerektiğini belirten Tolon “Bu uygulama, yargılamanın örtülmesine sebebiyet vermek suretiyle, iddia ve savunma arasında olması gereken ‘Silahların Eşitliği Prensibine’ de açıkça aykırılık teşkil etmektedir” dedi. Gizli Tanık 17”nin ifadelerinde kendisine yönelik iddialarının “söylentiden” ibaret olduğunu anlatan Tolon, “Gizli Tanık Anadolu”nun 3. iddianamede yer alan ifadelerinde kendisi hakkında iftiralarda bulunduğunu belirtti. Tolon, savunmasını “Hakkımdaki tüm suçlamaları reddediyorum ve beraatımı istiyorum” sözleriyle tamamladı. da Arınç katılıyordu Korkut Eken’e 1520 bin dolar verdim ğını söyleyerek benden para isALİCAN ULUDAĞ tedi. Ben de 1520 bin dolar paANKARA Suç örgütü lideri ra verdim. Bunun ölüm listesiySedat Peker’in, “Ölüm listesinle ilgisi yok. Ben o dönemde sıden çıkmak için Korkut Eken’e kıntıda olduğunu söyleyen herpara verdi” dediği eski kumarhakese yardım ediyordum. Camineci, işadamı Ahmet Hamoğlu, ye, okula para yardımında buAnkara’da yürütülen ikinci Susurlundum” ifadelerini kullandı. luk soruşturması kapsamında taEdinilen bilgiye göre, Hamoğnık olarak ifade verdi. lu’nun ifadesinde “Korkut Eken Özel yetkili Savcı Hakan YükEken’in bulunduğu konum nesel’e yaklaşık iki saat ifade veren deniyle” para verdiğini söylerken Hamoğlu, daha sonra Ankara Adbuna karşın parayı daha sonra geri liyesi’nden ayrıldı. Çıkışta gazetealmadığını söylemesi dikkat çekti. cilerin sorularını yanıtlayan HaSavcının “Kürt işadamlarına moğlu, Korkut Eken’e para verdiyönelik ölüm listesi konusunda ğini doğrulayarak ifadesinde bu bilgisinin olup olmadığını” sorkonuya açıklık getirdiğini söyledi. ması üzerine Hamoğlu, böyle bir Hamoğlu, “Basına ne söylediylisteyi görmediğini ancak duyumsem savcıya da aynısını söylelar aldıklarını belirterek “O döHamoğlu dim, kıvırarak konuşmayı sevnem koşullar zordu. Bazı şeyleri mem” dedi. Hamoğlu, para olahissediyordunuz” dedi. Hamoğlu, yından sonra Korkut Eken’le görüşmedifaili meçhul cinayetlerin yaşandığı 1990’lı ğini de belirtti. yılların ilk yarısı için “O dönemde devlet İfade öncesi Cumhuriyet’e de konuşan yoktu. Mafya her yerdeydi. Şimdi devleHamoğlu, “Korkut Eken, paraya sıkıştı tin varlığını hissediyoruz” dedi. ? İşadamı Hamoğlu, 2. Susurluk soruşturması kapsamında ifade verdi. ‘Yargı görevi yürütmüyorlar’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Cumhuriyet Hukuku ve Kültürü Merkezi (CEMER) tarafından düzenlenen “Hukukun Evrensel İlkeleri ve Özel Görevli Mahkemeler” başlıklı toplantıda konuşan hukukçular, özel yetkili mahkemelerin yargı mercii olmadığını ve tutuklama işlevi yürüttüklerini belirtti. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, özel yetkili mahkemelerin yargı görevi yürütmediğini öne sürdü. Kocasakal,“Tutuklamaların hepsi hukuki dayanaktan yoksun. Adil yargılama hakkını kısıtlayan bu mahkemeler derhal kapatılmalıdır” dedi. CHP İzmir Milletvekili ve eski AİHM yargıcı Rıza Türmen ise “AİHM kararları incelendiği zaman bu mahkemelerin evrensel hukuk kurallarına da aykırı olduğu görülmektedir” diye konuştu. Prof. Dr. Osman Korkut Kanadoğlu da “Bugün CMK 250. maddeye tabi olan özel yetkili mahkemeler anayasada hukuktan yoksundur” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle