28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2011 CUMARTESİ dishab@cumhuriyet.com.tr 12 DIŞ HABERLER Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de reformlar için artık çok geç olduğunu söyledi ‘İç savaş riski yüksek’ Dış Haberler Servisi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de yaşanan çatışmaların iç savaşa dönüşme riski olduğu uyarısında bulunarak, “Suriye’de reform için artık çok geç” dedi. Dün Ankara’da Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe ile bir araya gelen Davutoğlu, görüşme öncesinde Fransız haber ajansı AFP’ye konuştu. Davutoğlu demecinde, muhaliflerin safına geçen askerlerin silahlarını rejime bağlı kuvvetlere çevirmeye başladığını söyleyerek “Dolayısıyla bir iç savaşa dönüşme riski olduğunu söylüyorum. Bu kıyımı sonlandırmak için doğru zaman gelmiştir” dedi. Fransa Dışişleri Bakanı Juppe de Davutoğlu ile görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında, Suriye’de reformlar için çok geç olduğunu ve Suriye’ye müdahalenin ancak Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararıyla yapılabileceğini vurguladı. Juppe, Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmesi yönünde bir beklentisinin olup olmadığı yolundaki bir soruya, “Daha önce de ifade ettiğim gibi, biz tek taraflı bir müdahale taraftarı değiliz. Eğer bir güç ile müdahale olacaksa, bu zaten BM Güvenlik Konseyi’nin kararı ile olabilir” cevabını verdi. Fransa ile Türkiye’nin Suriye krizi konugerektiğini düşünüyoruz. Gayretlerimizi birleştirme vakti geldi. Yaptırımların daha da sertleştirilmesi lazım” diye konuştu. Arap Baharı konusunda da Türkiye ve Fransa’nın benzer yaklaşımlar göster? Davutoğlu dün Ankara’da ifade eden Juppe, “Türkiye İslam Fransız mevkidaşı Alain Juppe ile diğini ve demokrasi konusunda referans teşkil Suriye’yi görüştü. Davutoğlu, edebilir” dedi. Davutoğlu ise basın toplantısında yapSuriye’deki çatışmaların iç tığı konuşmada, “İlk inisiyatifimiz savaşa dönüşme riskine dikkat Arap Birliği ile birlikte adımlar atılçekerken, Juppe, Suriye’ye bir masıdır. Sonrasında ekonomik mümüdahalenin ancak BM Güvenlik eyyidelerin devreye sokulması da söz konusu olabilir” dedi. Konseyi kararıyla Dışişleri Bakanı sözlerini şöyle süryapılabileceğini vurguladı. dürdü: “Şu anda Arap Birliği’nin Su(Fotoğraf: AFP) riye’ye teklif ettiği gözlemci göndermek ve bütün şehirlerde askerlerin çekilmesini gözlemci bulundurmak susunda “örtüşen bir yaklaşım” gösterdiğini söyleyen Juppe, Türkiye’nin Suriye sınırında retiyle bir kontrol mekanizması oluşbir tampon bölge oluşturacağı yolundaki ha turmak masadaki en önemli tekliftir. berlerle ilgili olarak da “Bu Türkiye’ye kal Biz Türkiye olarak, bu girişimlere destek mış. Ancak biz böyle bir kararın uluslar verdik ve bu girişimlerin hepsine gereken arası kamuoyuyla işbirliği içinde alınması her türlü katkıyı da yapacağız.” İtalya’da Neler Oluyor? Mario Monti başkanlığındaki çiçeği burnunda “teknokrat hükümet” kolları sıvamadan, “demokratik Berlusconi hükümetinin” yerini aldığı için eleştiriliyor. Berlusconi grubunun milletvekilleri, iktidarı yitiren liderlerinin kuyruk acısını çıkartmak için; “Monti’nin başkanlık ettiği konsey, bakanlar konseyinden çok üniversiteler konseyini andırıyor” diyerek 14 bakanının 7’sini oluşturan kabinenin “profesör üyelerini” ti’ye alıyorlar... Mecliste Monti’ye güvenoyu vermeyen tek siyasi oluşum olan Kuzey Ligi Partisi; “seçilmemiş bir hükümeti hiçbir zaman desteklemeyeceklerini” söylüyor; öğrenciler sokakta, “bankalar ve bankacıların hükümeti” olarak damgaladıkları Monti kabinesini protesto ediyorlar. Uluslararası basının prestij sahibi yazarları da “Monti hükümetiyle Çizme’de demokrasinin akamete uğradığını” iddia ediyor; demokrasinin bu hamleyle “darbe aldığından” yakınıyorlar…. “Sultan” lakabıyla anılan “Berlusconi İtalyası”nın son yıllarını bizzat yaşamasam, bu koroya ben de katılabilirim. Ben de uzaklardan “halkoyuyla seçilmiş bir hükümetin” olağanüstü bir kriz durumunda da olsa! yerini profesörler ve bir uzmanlar heyetinin almasını eleştirebilirim… Ama İtalya özelinde yaşanan durumun içyüzü farklı. Devre dışı kalan Berlusconi taraftarlarıyla, Berlusconi’nin iktidar ortağı Kuzey Ligi ekibinden gelen eleştirileri siyaseten! anlayabiliyorum… Geleceği olmayan üniversite öğrencilerinin yollara çıkmasını da keza anlayışla karşılıyorum. Öğrenciler; tünelin ucunda kendileri için bir ışık görene dek başlarına kim gelirse gelsin… protesto edecekler…. Anlayamadığım… Siyasi yorumcuların İtalya’nın yeni “teknokrat hükümetine” karşı koparttığı bu “demokrasi elden gitti/gidiyor!” fırtınası… Bu analistler gayet sığ bir demokrasi tanımıyla; “Milli iradenin hükümete yansımadığı yerde, demokrasi olmaz!” diyorlar. “Demokrasi”yi yalnız “seçim sandığına” indirgeyen bu değerlendirmenin gözden kaçırdığı nokta; uzun süredir İtalya’da “milli iradenin” artık içi boş bir “kalkana” dönüşmüş olması… Berlusconi’nin damgasını taşıyan “demokrasi modelinde”, ülke nicedir artık yalnız “kanun hükmünde kararnamelerle” (KHK) yönetiliyordu. Kaderleri liderin iki dudağı arasına sıkışan vekiller, mecliste yalnız onun hesabına parmak kaldırıyor; Berlusconi’nin istediği her yasa parlamentodan geçiyordu. Meclis çoğunluğunun tehlikeye düştüğü durumlarda kesenin ağzını açıp diğer partilerden “milletvekili satın alıp transfer eden” başbakan ayrıca, medya tekelini sonuna kadar kullanarak; rakipleri üzerinde baskı kuruyor, önüne çıkanı sindiriyordu. Bunlar yetmezmiş gibi yargıyı da ağır biçimde koşullandıran medya patronu başbakan; mafya bağlantıları, seks skandalları ve yolsuzluk davalarından her defasında tereyağından kıl çeker gibi sıyrılıyordu… İtalya’da “teknokratlar darbesiyle” “elden gittiği” (!) söylenen “demokrasi” gerçekte çoktan elden gitmişti… Demokrasi retoriğine bugün büyük hassasiyet gösteren uluslararası medyanın, “gözden kaçırdığı” (!) dinamik bu. Vaktiyle Berlusconi işleri böyle azıya aldığı için; kriz Çizme’de bu noktaya geldi ve sonunda teknokratlar duruma el koymak zorunda kaldı. Sandıkta “milli iradeyle” beraber “hukuk devleti” normlarını da karşılaması beklenen “yüksek standartlı demokrasi”, İtalya’da çoktandır yoktu. Öyle ki; geçen yıl bu zamanlarda yayımlanan “Economist Intelligence Unit”in “demokrasi endeksi” araştırması, Çizme’yi “tam demokrasi” ülkeleri arasından çıkarmış, bizim bulunduğumuz “yarı otoriter hibrit rejimler” kategorisinin bir çıta üstündeki “2. sınıf demokrasiler” düzeyine indirgemişti… Monti hükümeti şimdi özetle “2. sınıflaşan bu ahvali” toplayıp, yeniden birinci sınıfa yükseltmeye çalışacak. Monti hükümetinin en kısa tanımla işlevi bu. 2013 baharındaki bir sonraki seçime dek işbaşında kalması beklenen Monti başkanlığındaki hükümet; bu ağır polemiklere rağmen dün parlamentoda vekillerin yüzde 90’ının desteğini sağladı. İtalya için bir tür Kemal Derviş olan ve “süper Mario” adıyla anılan yeni Başbakan, kabinenin dörtte birini kadınlardan oluşturdu ve onlara “içişleri”, “adalet”, “çalışma bakanlığı” gibi İtalya tarihinde ilk kez! üst düzey bakanlıkları emanet etti. Önceliklerini “kamu maliyesine çekidüzen vermek”, “büyüme” ve “sosyal eşitlik” olarak açıklayan yeni Başbakan Berlusconi’den farklı olarak! önümüzdeki yeni dönemde elinden geldiğince “gençler” ve “kadınlarla” çalışacak. ‘Türkiye’yi kızdırmayın’ Dış Haberler Servisi Ortadoğu uzmanı, İngiliz Independent gazetesi yazarı Robert Fisk, Türkiye’nin Suriye’deki diplomatik temsilciliklerine saldırılara öfkeli olduğunu belirtti ve Ankara’nın Mavi Marmara baskınından ötürü İsrail’e tepkisini hatırlatarak, “Türkiye’yi kızdırmayın” diye yazdı. Suriye’de kanlı olaylara son verilmesi için Türkiye’nin girişimlerine Şam yönetiminin verdiği yanıtın da Ankara’da öfke yarattığını kaydeden Fisk, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği’ne yeni bir saldırı olursa tepkisinin çok farklı olacağı yolundaki sözlerini hatırlatarak, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik tepkisinin ciddiye alınması gerektiğini belirtti. Fisk, “İsraillilerin, geçen yıl Mavi Marmara’da dokuz Türk öldürüldüğünde gördükleri gibi Türkiye kızdırılmaz. Özellikle, Arap uyanışının büyük bir destekçisi olan ve bayrağı yine tüm Arap dünyasında şerefle dalgalanan, kendine güvenen bir Türkiye ile dalga geçilmeyeceğinin anlaşılmış olması gerekir” diye yazdı. Türkiye’nin, Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim’in özründen çok fazlasını istediğini belirten Fisk şöyle devam etti: “Türkiye, Mavi Marmara’daki ölümler için İsrail’den nasıl tam ve resmi bir özür bekliyorlarsa, Suriye’den de tam ve resmi bir özür istiyor.” Robert Fisk bugün İstanbul’da “Sıradışı Devrimin Sıradan Kahramanları” adlı etkinliğe katılarak bir konuşma yapacak. Mısır, Libya, Tunus, Suriye, Lübnan ve Filistinli aktivistlerin Arap Baharı olarak adlandırılan sürece ilişkin gözlemlerini anlattıkları etkinlikte bugün Avrupa Birliği’nden Sorumlu Devlet Bakanı Baş Müzakereci Egemen Bağış da söz alacak. Mısırlı ünlü televizyoncu, aktör ve aktivist Halid Ebul Naga, dün yaptığı konuşmada, Batı’nın Arap Baharı’nın bir Arap uyanışı olduğunu anlayamadığını belirterek “Arap dünyasının beklentileri aynıdır, uyanışı da birlikte olmuştur” dedi. Naga, “Tunus sokaklarının Kahire sokaklarına etki yapmasından daha önemli bir şey yoktur. Sıradan insanlarla başlamış olan Mısır Devrimi, Fransız Devrimi kadar önemlidir” diye konuştu. Protestolarda 300 gözaltı KHK’lerle yönetilen ‘demokrasi’ all Street’i İşgal Et” hareketi eylemcileri polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Göstericiler, New York başta olmak üzere birçok kentte sokaktaydı. İngiltere’nin başkenti Londra’da da dün ABD’deki eylemlere paralel gösteriler yapılırken, Yunanistan’da yine ekonomi politikaları protesto edildi. (Fotoğraflar: AFP) “W ORTADOĞU UZMANI FISK Dış Haberler Servisi “Wall Street’i İşgal” hareketi eylemcisi binlerce protestocu önceki gün ABD’nin birçok kentinde yine sokaklara döküldü. Protestocular direnişi sürdüreceklerine yönelik mesajlar verirken polis gösterilere müdahale etti, New York’ta 300’ü aşkın kişi gözaltına alındı. ABD’de iki aydır gelir dağılımı eşitsizliğini, Wall Street’i, bankaları ve ekonomik politikaları protesto eden “Wall Street’i İşgal Et” eylemcileri, ülkenin pek çok yerindeki kamplarının polis tarafından dağıtılmasının ardından protesto gösterilerini sürdürüyor. Eylemciler protestolarının 3. ayına girişlerini kutlamak üzere önceki gün New York, Washington, Los Angeles, Chicago, Boston ve Dallas’ın aralarında olduğu birçok kentte yine sokaklardaydı. “Küresel Eylem Günü” protestoları çerçevesinde New York’ta binlerce kişi finans merkesinin bulunduğu bölgede yürüyüşe başladı, ardından Brooklyn Köprüsü’ne çıktı. Organizasyonu yürüten gruplar eyleme 20 bin kişinin Monti ‘İtalya’nın Derviş’i’ katıldığını savundu. Protestocular “Durdurulamayız!”, “Başka bir dünya mümkün!”, “Biz yüzde 99’uz” sloganları attı. Polis göstericilere sert müdahalede bulunurken 250’yi aşkın kişi gözaltına alındı. Olaylarda 5 polisin de yaralandığı belirtildi. Protestocuların polis zoruyla çıkartıldıkları Zuccotti Park’a yeniden girdikleri belirtildi. Los Angeles’taki protestoda 25 kişi gözaltına alındı. Dallas’ta 20 gösterici gözaltına alınırken işgal kampı polis tarafından dağıtıldı. Portland şehrinde şehir merkezindeki bir bankayı işgal etmeye çalışan eylemciler gözaltına alındı. Chicago ve Seattle’da binlerce eylemci köprüleri işgal etti. Las Vegas’ta Wall Street’i işgal yürüyüşünde polis 21 kişiyi gözaltına aldı. ‘Dünya ekonomisi sarsılır’ Dış Haberler Servisi Amerikan Savunma Bakanı Leon Panetta, İran’a saldırının olumsuz sonuçlar doğurabileceğini, bu sonuçlardan birinin de dünya ekonomisinin zarar görmesi olacağını söyledi. Panetta, İran’a yönelik bir askeri harekâtın doğuracağı ekonomik sonuçların yalnızca ABD ekonomisini değil, dünya ekonomisini etkileyebileceğini vurguladı. ABD’nin İran’ın nükleer programıyla ilgili krizin aşılmasında diplomatik baskı ve yaptırımlardan yana olduğunu belirten Panetta, askeri harekâtın İran’ın barışçıl olduğunu iddia ettiği nükleer programını en fazla 12 yıl erteleyebileceğini bildirdi. Panetta, İran’ın nükleer tesislerini hedef alacak bir operasyonun Ortadoğu’daki Amerikan birliklerini de risk altına sokacağını söyleyerek, “Operasyonun ekonomik sonuçları da olacaktır. Sadece ABD ekonomisi değil, dünya ekonomisi de olumsuz etkilenir. Bu yüzden operasyonun doğurabileceği tüm sonuçlar gözden geçirilmeli” dedi. Bugün: Zeynep Oral, Ataol Behramoğlu, Işıl Özgentürk, Hikmet Çetinkaya, Serdar Kızık’la birlikte TÜYAP Kitap Fuarı’nda Cumhuriyet Kitapları’nda olacağız. Saat 14.45 15.45 arasında “Şimdi Doğu Zamanı” başlığıyla çıkan yeni kitabımın imzasına beklerim. Mısır’da çoğunluğunu İslamcı muhalefetin oluşturduğu on binlerce gösterici yine Tahrir Meydanı’na indi. Mısır’da halk isyanı sonucu Hüsnü Mübarek rejiminin devrilmesinin ardından ülkede denetimi ele alan ordunun iktidarı sivillere devretmesini isteyen protestocular, “Askeri rejim yıkılsın”, “Asker kışlasına dönsün”, “Devrim devam etsin” sloganları attılar. Göstericiler, Mısır’da yeni anayasa hazırlama çalışmalarında orduya kendi bütçesini belirleme gibi yetkiler verilmesine karşı çıkıyorlar. (Fotoğraf: AP) ON BİNLER YİNE TAHRİR’DEYDİ Türkiye İsrail’i kınadı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı, “İsrail hükümetinin işgali altındaki Filistin topraklarında yürüttüğü yerleşim faaliyetlerine bir yenisini ekleyerek, büyük çoğunluğu Doğu Kudüs’te olmak üzere yaklaşık 2000 ilave konut inşa edilmesi için yeni ihaleler açma kararını” şiddetle kınadı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle