25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2011 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Erdoğan, Uslu’nun kürsü şiddetine sahip çıktığı konuşmasında BDP’ye de ağır eleştiriler yöneltti ‘Çekilseniz ne yazar?’ ANKARA (Cumhuri ler kalsalar ne yazar, çekilyet Bürosu) Başbakan seler ne yazar? ParlamenTayyip Erdoğan, KCK toda yer almanız için elioperasyonları kapsamında mizden geleni yaptık. Ça“Meclis’ten çekilme” ses lışırsanız Meclis renklenir. leri yükselen BDP’ye çok Diyarbakır’da parlamentosert çıktı. Erdoğan, CHP ları varmış. Böyle saçmalık Tunceli Milletvekili Ka olur mu? CHP ile protokol mer Genç’i kürsüde iten AKP’li İdare Amiri Salim yapmadık: Biliyorsunuz, Uslu’yu savunurken CHP “Yemin etmeyeceğiz, arGenel Başkanı Kemal Kı kadaşlarımız çıkana kalıçdaroğlu’ na, “İdare dar gelmeyeceğiz” dediler. Biz de “Kuamirlerine hazu kuzu gelekaret etmeyi ? BDP’yi dağdan cekler” dedik. bıraksın, kenGeldiler mi, di partisindeemir almakla Şimki küfürbazsuçlayan Erdoğan, geldiler: di ne diyorlar, lara ahlak dersi versin” ‘’Meclis’ten çekilmeyi “Bizimle özel diye seslenerek düşünenler kalsalar protokol yapGenç’i suçladı. ne yazar, çekilseler tılar” diyorlar. Eline diliErdoğan, parne yazar?” dedi. ne dursun. Ne tisinin grup topErdoğan, tutuklu protokolü lantısındaki kon u ş m a s ı n d a milletvekilleriyle ilgili y a p m ı ş ı z . protoşunları söyledi. CHP ile bir protokol Böyle kolle neyin KCK eleştiyapmadıklarını sözünü biz risi: KCK opeverdik. Burasyonları için savundu. nun bizimle söylediklerimne alakası var, çıkmayı hak den rahatsız olmuşlar. Ne diyecektim? İyi ediyorlarsa, yargı gereğini mi yaptınız diyecektim? yapar, çıkarır. Tutukluluk Siz bu iktidarı devletin için süresinin uzun olması, bu de bir devlet yapılanmasını ayrıdır o ayrı. Bu tutukluluk öveceksiniz, alkışlaya süresi uzuyorsa, o da sizin caksınız? Hükümet niçin yüzünüzden. Toplama kampı: Siçözüm üretmiyor diye bizleri eleştireceksiniz. Biz livri cezaevini “toplama kalkıp da devletin içinde kampı” olarak ilan eden devlet yapılanmasını or Kılıçdaroğlu, toplama taya koyarsak rahatsız kampının ne demek olduolacaksınız. Kusura bak ğunu siz çok iyi bilirsiniz. mayın beyler, istediğiniz CHP zihniyeti, eğer topkadar düşünce adamı, is lama kampları oluşturtediğiniz kadar medyanın mak varsa, bu ülkenin tamensubu olun, özgürlük rihinde bu işi onlar çok başarılı şekilde yapmışlerin de bir sınırı vardır. Çekilseler ne yazar: lardır. Bunu herkes çok iyi Dağdan emir alıp Mec bilir, Kılıçdaroğlu senin lis’ten çekilmeyi düşünen dedelerin de çok iyi bilir. ‘Avrupa Birliği’ Bir Düş Kırıklığı Avrupa Birliği büyük projeydi; şimdi büyük bir düş kırıklığına yol açıyor. Büyük toplumsal düş kırıklıkları hemen her zaman büyük tarihsel olaylara yol açarlar. KKTC’nin kuruluş yıldönümü kutlandı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 28. kuruluş yıldönümü Ankara’da kutlandı. KKTC’nin Ankara Büyükelçisi Mustafa Lakadamyalı’nın Swissotel’de verdiği resepsiyona TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile kuvvet komutanları, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın yanı sıra çok sayıda sivil ve askeri davetli katıldı. Büyükelçi Lakadamyalı ve eşi, konukları kapıda karşıladı. Hazırlanan kutlama pastasını Çiçek, Orgeneral Özel, Bağış ve Lakadamyalı birlikte kesti ve resepsiyonda kısa bir süre baş başa görüştü. (AA / İLKİN ESKİPEHLİVAN) WIKILEAKS Kart Kılıç’ın peşini bırakmıyor AYŞE SAYIN üyük projeden ‘Frankfurt Grubu’na Avrupa Birliği projesi, öncelikle, Almanya’nın yeniden hegemonya kurmaya kalkmasını, Avrupa devletleri arası savaşları önlemeyi, komünizme karşı bir set oluşturmayı amaçlıyordu. Giderek bütünleşmiş bir ekonomik birim, sınırların kaldırıldığı, yasaların ortaklaştırıldığı, bir parlamentoya, anayasaya sahip, birleşmiş bir siyasi coğrafya oluşacaktı. Bu proje, “ulus devletlerin egemenlikleri” paradigmasını geride bırakıyor, tüm üye ülkelerin eşit koşullarda katıldığı bir “birleştirilmiş egemenlik” (“pooled sovereignity”) oluşturuyor; Avrupa çapında, anayasa, vatandaşlık kurumunu, demokrasiyi güçlendiriyordu. Bu anlamda Avrupa Birliği bir uygarlık projesiydi. Hatta, European Council on Foreign Relations’ın kurucularından Mark Leonard’a bakılırsa AB, diğer ülkeleri kendine doğru çeken yeni model bir imparatorluktu. Mali kriz tüm bu varsayımları sorguladı, vaatleri boşa çıkardı. Çünkü bu, 1970’lerden bu yana ertelenerek gelen, 1980’lerden sonra neo liberal politikalarla yönetilen kriz dinamiklerinin hepsinin birden patlak vermesinin yarattığı bir mali krizdi. Krizle birlikte Almanya, AB içinde belirleyici olmaya, kendi ulusal çıkarlarını birlik üyelerine dayatmaya başladı. Bu sırada birlik üyeleri de, “birleştirilmiş egemenliğin” Almanya hegemonyası projesini destekleyen bir fantezi olduğundan şüphelenmeye başlamışlardı: Tüm AB üyeleri eşitti ama birileri daha fazla eşitti. Bu daha eşitler arasında da Almanya artık birinci konumdaydı. Geçen hafta, Yunanistan ve İtalya’da hükümetler devrilir, başbakanlar istifaya zorlanır, yönetimleri, “Trilateral Komisyon” ve “Bilderberg” tiplerine emanet edilirken İrlanda da İngiltere bankalarının teminatsız alacaklarına mahsuben 1 milyar dolar ödüyordu. The Irish Times’dan Fintan O’Tool’un işaret ettiği gibi, “Başbakan, Michael Noonan bu muazzam büyüklükteki parayı, zaten iflas etmiş bir ülkenin kasasından alıp akbaba kapitalist kumarbazlara, bunun iyi bir fikir olduğunu düşündüğü için vermiyordu. Kafasına bir tabanca dayadıkları için veriyordu. Tehdit Avrupa Merkez Bankası’ndan geliyordu, acımasızdı: Hey düzenbazlar, vergi mükelleflerinizden topladığınız parayı verin yoksa banka sisteminizi yıkarız!” “Bu milyar dolarlık haracı parlamentoda tartışamaz, bir oylama da yapamazsınız!”(12/11) Ülkelerin halklarının karar verme hakkı ellerinden alınırken “Frankfurt Grubu” diye bir şeyin oluştuğuna, G20 Cannes toplantısında şekillenen bu şeyin AB yönetimini fiilen üstlendiğine ilişkin yazılar medyada görülmeye başladı (Nelson, Spectator, 12/11; Cockburn, The Independent, 13/11). “Frankfurt Grubu”, Merkel, Sarkozy, IMF Başkanı Lagarde, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi, Manuel Barroso, JeanClaude Juncker, AB Başkanı Van Rompuy ve Olli Rhen’den oluşuyor, “AB hiyerarşisiyle Alman finans gücünü birleştiriyordu”. Böylece, Merkel’in “çekirdek Avrupa”, “iki hızlı Avrupa” “değişken geometrili Avrupa” kavramları da daha bir anlaşılır olmaya başlıyordu. Ama, “Frankfurt Grubu”nun arkasında ne var? Sanırım IMF kaynaklı bazı veriler bu soruya bir cevap bulmaya yardımcı olabilir. İtalyan hükümetinin borçlarının yüzde 44’ü yabancıların elindeymiş. Bu oran Yunanistan’da 57.4, Portekiz’de 60.5, Fransa’da 62.5, Almanya’da 59.2. Bu veriler uluslararası borç piyasasını işaret ediyor. Kısacası, “Frankfurt Grubu”nun arkasında uluslararası finansal kapital var diyebiliriz. Gerçekten de Merkel’in bile finans kapitalin basıncından kurtulamadığını görüyoruz. AB bölgesine ihracat yapan Alman Toptancılar, Dış Ticaret ve Hizmetler Federasyonu, Merkel’den mutlaka Avro’yu kurtarmasını istiyor, “Bu önlemlerin işe yarayacağına inanmıyoruz” diyorlar (New York Times, 13/11). Merkel de mali piyasaları denetlemekten, bankalara fiyat ödetmekten söz ediyordu. Ama sonra, Finansa Kapital’in “önce borçlar ödenecek” talebine teslim oldu. Avrupa’da demokratik süreçlerin, sermayenin bu kesiminin taleplerine cevap vermek için askıya alınmaya başlaması birçok yorumcuda “uygarlık projesi” iddiaları bağlamında derin kaygılar yaratıyor. “AB vatandaşlığı iflas ederken gelişmiş üyelerle eşit olduklarına inananlar ‘geri kalmış ülke’ konumuna düşüyorlar”. “30 yıldır canavarca genişleyen finans kapitalin Avrupa’da demokrasiyle bağdaşmadığı ortaya çıkıyor”. “Böylece kapitalizmle ve demokrasinin 300 yıllık yol arkadaşlığı nihayet, Avrupa’da sona eriyor”. T.S Eliot’un “İçi Boş Adamlar” şiirini anarsak faşizm gibi olağanüstü rejimlere yol açan bir “patlamayla” değil, bürokratların elinde bir “sızlanmayla”... Ama bu “sızlanmalarla” birlikte şekillenen yeni olasılıklar yelpazesi içinde, Harvard’dan Prof. Rodrik’in işaret etiği gibi, Avro bölgesinin dağılmasına, buna bağlı olarak gelişecek, 1930’ları anımsatan siyasi kâbuslara ilişkin senaryolar da var. B ‘Cinayetin faili AKP’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Van’daki ikinci depremin tam bir “cinayet”, failinin de AKP olduğunu belirterek Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki tutumuna sert tepki gösterdi. Bahçeli, partisinin grup toplantısında AKP hükümetinin MHP’li belediyelere yönelik baskılarına tepki gösterdi. MHP’li Manisa Belediyesi’ne ziyaretini anlatan Bahçeli, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bu ziyaretin hemen ardından Manisa’ya gittiğini belirterek, “Bu siyaset meddahı, Manisa Belediyemizle değil, Deniz Feneri’nin sebep olduğu yolsuzluk batağıyla uğraşması, kendisi açısından gayet yerinde olacaktır” diye tepki gösterdi. Hükümetin Van ile Erciş arasında “eriyip, makyajının aktığını” kaydeden Bahçeli, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın “Arama kurtarma ekiplerini kendi potansiyelimizi görmek için beklettik” açıklamalarına “Günahlarını nasıl affettirecek?” sözleriyle tepki gösterdi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın da “az hasarlı binalara girilebilir” dediğini anımsatan Bahçeli, “Açıktır ki, özellikle ikinci Van depremi bir cinayettir ve bunun faili de hiç şüpheniz olmasın ki AKP’dir” görüşünü dile getirdi. AKP hükümetinin Van’ı açık hava tiyatrosuna çevirdiğini kaydeden Bahçeli, Erdoğan’ın yıkılan binaların sorumlusunu aradığına işaret ederek işe önce kendi bakanlarından başlaması gerektiğini kaydetti. Suriye’de yaşanan gelişmelere de değinen Bahçeli, Erdoğan’ın Batı’nın “taşeronu” gibi davrandığını dile getirdi. ANKARA Anayasa Mahkemesi, CHP’li Atilla Kart’ın WikiLeaks belgelerine dayanarak, “ABD Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede Türkiye Cumhuriyeti organlarını ve anayasal kurumlarını büyükelçilere istihbar ettiği” gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç hakkındaki suç duyurusunu işleme koymadı. Anayasa Mahkemesi’nin başvurusunu işleme koymamasına tepki gösteren Kart, yanıtın gayri ciddi olduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş ve çalışmasına ilişkin yasaya göre başkan ve üyelerin görevleri nedeniyle işledikleri suçlar için soruşturma açılmasının genel kurul kararına bağlı olduğuna dikkat çekti. Başvurusunun reddedilmesi üzerine konuyu Danıştay ya da idare mahkemesine taşımayı düşündüğünü belirten Kart, TBMM’de de bir araştırma önergesi vermeyi planladıklarını söyledi. TANRIKULU: DEMİRTAŞ‘TAN HÜKÜMETE: Bakanlar Van’ı podyuma çevirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, Van’da meydana gelen deprem sonrası alınması gereken önlemleri içeren kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu. TBMM’de basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu , CHP İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Bihlun Tamaylıgil ile birlikte hazırladıkları kanun teklifi hakkında bilgi verdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte deprem bölgesindeki temaslarda bulunduklarını ve eksiklikleri kamuoyuna yansıttıklarını anlatan Tanrıkulu, aradan geçen süreye rağmen sorunların giderilmesi için hükümetin konuyla ilgili kanun tasarısını TBMM’ye getirmediğini söyledi. Kanun teklifi ile hem imar, hem hasar gören yapılar, hem de yakınlarını yitirenlerin aylık almasına ilişkin çeşitli düzenlemeler getirmeyi planladıklarını ifade eden Tanrıkulu, hükümetin ve valiliğin felaketi yönetemediğini belirterek, “Maalesef bakanlar açısından Van bir podyuma dönüşmüştür. Podyuma çıkar gibi dolaşıp gidiyorlar. Marifet orada 810 bakanla oturmak değil, marifet, bu sorunlara çözüm bulmaktır. Hükümet bu krizi yönetememiştir” diye konuştu. Siz Van’ı bitirdiniz Van da sizi ? Yetersizlikleri protesto eden depremzedelere biber gazıyla saldırıldığını ve bunun “utanç tablosu” olduğunu kaydeden BDP Genel Başkanı Demirtaş, “Siz Van’ı bitirdiniz, ama Van da sizi bitirdi” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, AKP hükümetinin iki büyük depremin vurduğu Van’da hâlâ yaraları saramadığını ve insanların çaresizlik nedeniyle “sürgüne” tabi tutulduğunu belirterek “Bölünmeden bahsedecekseniz vicdanlı olun, bu toplumu kim bölüyor görün. Siz Van’ı bitirdiniz ama Van da sizi” dedi. BDP Eşbaşkanı Demirtaş, partisinin grup toplantısında sanatçı Ahmet Kaya’yı ölüm yıldönümünde anarken, Dersim İsyani sonrası asılan Seyit Rıza’yı da anarak, mezarının bulunması için bu dönem de Meclis düzeyinde girişimde bulunacaklarını söyledi. Van depremine de değinen Demirtaş, ikinci depremde yaşamını yitiren gazeteciler Cem Emir ve Sebahattin Yılmaz için de başsağlığı dileğinde bulundu. Yetersizlikleri protesto eden depremzedelere biber gazıyla saldırıldığını ve bunun “utanç tablosu” olduğunu kaydeden Demirtaş, “Siz Van’ı bitirdiniz, ama Van da sizi bitirdi. Bölünmeden bahsedecekseniz vicdanlı olun, bu toplumu kim bölüyor görün” diye konuştu. Van’ın “afet bölgesi” ilan edilmesi önerilerine Başbakan Erdoğan’ın, “tek bir çivi bile çakılamaz” diyerek karşı çıktığını anımsatan Demirtaş, “Çünkü afet bölgesi ilan edilirse, bütün çivileri devletin çakması gerekiyor. Bir laf vardır ya bunlar yalan söylemeyi beceremeyecek kadar zeki değil, doğru söyleyecek kadar dürüst değiller” görüşünü dile getirdi. Demirtaş, Vanlılara da “göçü gündemlerinden çıkarmaları” çağrısında bulundu. Kocaeli’nde feribot kaçıran teröristin cenazesini almaya BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in gitmesiyle ilgili tartışmalara da değinen Demirtaş, bu olayın tüm yönüyle aydınlatılamadığını, basının da gerçekleri yazmadığını ileri sürdü. Demirtaş, “Cenazesini unutan halk onursuz bir halktır, bunu bizden beklemeyin, asla göremeyeceksiniz” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle