18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2011 ÇARŞAMBA [email protected] 14 KÜLTÜR TYB, TYS ve PEN Hapisteki Yazarlar Günü’nde ortak bir basın açıklaması yaptı ‘Yazarlara özgürlük...’ ? ‘Hapisteki Yazarlar Günü’nün ifade özgürlüğü ve barıştan yana herkesin özgürlük çağrısı olduğu belirtilen toplantıda tutuklanan yazar ve gazetecilerin derhal tahliye edilmesi talep edildi. Ayrıca TÜYAP Kitap Fuarı’nda Belge Yayınları standında yazarların Zarakolu adına kitap imzalayacağı duyuruldu. AYŞEGÜL ÖZBEK Şiir Çevirilerine İlişkin Geçen hafta bu köşede yayımlanan Terry Eagleton’ın “Şiir Nasıl Okunur” kitabına değindiğim yazımda, çevirmen Kaya Genç’in İngilizAmerikan şiirinden onca emekle yapılmış çeviriler varken şiirleri neden yeniden çevirmeye giriştiğini anlayamadığımı belirtmiştim. Kaya Genç, gönderdiği yanıtta bu tutumunun nedenlerini açıklıyor. Üniversitelerimizin çeviribilim bölümlerinin ilgisini çekecek bir tartışma olduğunu da düşünerek yanıtı yerimin elverdiği ölçüde yayımlıyorum. “Yanıltıcı biçimde ‘kolaycı’ bir başlığı var kitabın ama sizin de tespit ettiğiniz gibi, okumaya başlayınca fazlasıyla akademik bir çalışma olduğu anlaşılıyor. Terry Eagleton’ın kitabın başında alıntıladığı Auden şiirinin (Güzel Sanatlar Müzesi) ilk dizesine geldiğimde, sizin doğru olacağını önerdiğiniz biçimde şiirin Türkçe çevirilerine bakmaya başlamıştım, Can Yücel’in güzel, ahenkli bir çevirisini buldum ve ilgili bölümü metne aldım. Ancak Eagleton’ın yorumlama bölümüne geldiğimde bu tekniğin işe yaramayacağını gördüm: Can Yücel’de veya başka çevirmenlerde, şiirin Türkçeye çevirisi ne kadar güzel ve ahenkli olursa olsun Eagleton’ın tartıştığı konuların, bu çeviriler yüzünden anlamını yitirdiği ortadaydı. Çünkü Eagleton her dizeyi parçalarına ayırıyor, her fiili, ismi, vurguyu, noktalama işaretini şiirin genel anlamıyla bağlantılı olarak okuyor. Bir örnek vereyim: Eagleton, Can Yücel’in çevirisinde şu bölüme tekabül eden yeri alıntılıyor: Acıyı ele alsın da kabil mi hiç yanılsın Eski zaman ustaları! Öyle hakkiyle anladılar onun İnsan hayatındaki yerini, nasıl olageldiğini Ha babam atıştırırken bir başkası, camı açarken yahut, Bilemedin yolunda tın tın giderken! Nasıl, yaşlılar elpençe divan, alı al moru mor beklerken Doğaüstü doğumu, hiç çocuklar olmadan olur mu Kızaklarından dudak bükermiş gibi olup bitene, Gölün üstünde al takke ver külah! Kabil mi unutsunlar O korkunç şehadet bile uymadan edemez işin akıntısına! Aynı bölümü ben şöyle çevirdim: Acı hakkında yanılmazlardı hiç, Eski Ustalar: onun insani konumunu, Nasıl da başka biri yemek yerken veya bir pencereyi açarken veya yalnızca aptal aptal yürürken gerçekleştiğini; İhtiyarlar hürmetkâr, tutkulu bir biçimde Mucizevi doğumu beklerken, bunun olmasını Özellikle istemeyen, koruluğun kenarındaki gölde paten kayan çocukların her zaman olduğunu Nasıl da iyi anlamışlardı: Asla unutmamışlardı En berbat şehitliğin dahi doğal akışını sürdürmesi gerektiğini Burada, elbette Yücel’in çevirisini okumak çok daha zevkli; ayrıca dizeleri de daha akılda kalıcı, söyleyişi çok kuvvetli. Ancak Eagleton ilk dizedeki öğeleri incelemeye başladığında, geçmiş iyi çeviriye hürmet etmek isteyen çevirmenin dertleri de başlıyor: Eagleton’ın tartıştığı sözcüklerden, vurgulardan, noktalama işaretlerinden bazıları Yücel çevirisinde yok, Yücel çevirisinde olan bazı öğeler ise metnin aslında yok ve Eagleton için görünmez, tespit edilemez bir noktadalar. Bu yüzden ‘pedantic’ olarak adlandırabileceğim, aslına harfi harfine sadık bir çeviri yapmaktan başka bir yol kalmıyordu; yoksa Eagleton’ın onlar hakkındaki eleştirisinin yöntemi (yapısökümcülük) anlamını yitirecekti.” PEN tarafından 50 yıl önce “Hapisteki Yazarlar Günü” ilan edilen 15 Kasım, bu yıl Türkiye için daha da farklı bir anlam taşıyor. Dün, Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB), Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ve PEN Türkiye Merkezi’nin İstanbul Tabip Odası’nda düzenlediği ortak basın toplantısında başta Belge Yayınları kurucusu, insan hakları aktivisti, yazar Ragıp Zarakolu ve akademisyen, yazar Büşra Ersanlı olmak üzere, cezaevinde tutuklu bulunan yaklaşık 70 yazar, gazeteci ve yayıncının isimleri okundu. TYB Başkanı Metin Celal, TYS Başkanı Mustafa Köz ve PEN 2. Başkanı Halil İbrahim Özcan’ın katıldığı toplantıda Özcan, PEN’in yayınladığı açıklamayı okuyarak Hapisteki Yazarlar Günü’nün ifade özgürlüğü ve barıştan yana herkesin özgürlük çağrısı günü olduğunu belirtti. Özcan, “Türkiye’de muhalif görüşleri bilinen ama bazı antidemokratik ülkelerde yapıldığı gibi ‘terörle bağlantılı’ sayılarak tutuklanan bütün yazar ve gazetecilerin derhal tahliye edilmesini talep ediyoruz ” dedi. Toplantıda PEN’in “hapisteki yazarlara ve/veya ailelerine kart atarak destek olma” çağrısı kapsamında Uluslararası PEN tarafından hazırlanan bu yılki listede Türkiye’den Muharrem Erbey, Nedim Fuardaki Belge Yayınları standının duvarları TYB’nin Ragıp Zarakolu için bastırdığı afişlerle ve Zarakolu tutuklandıktan sonra basında çıkan haberlerle donatıldı. Afiş ayrıca tüm fuar alanına asıldı. Şener, Ahmet Şık, Ragıp Zarakolu ve oğlu Deniz Zarakolu’nun yer aldığı da vurgulandı. Köz ise bu sürecin 12 Eylül darbesiyle başladığını hatırlatarak “Ülkede topyekün bir kıyım var. Hem siyasal hem ekonomik anlamda üzerimize üzerimize gelen bir iktidar var. Sıranın kime geleceği belli değil. Ellerinde bir liste var, o listeye göre içeri aldıklarının üstünü çiziyorlar.” Köz ayrıca TÜYAP Kitap Fuarı’nda 17 Kasım Perşembe gününden pazar gününe kadar Belge Yayınları standında yazarların Belge Yayınları kitaplarını Zarakolu adına imzalayacaklarını duyurarak “Zarakolu için nöbette olduğumuzu fuarda da du yurmak istiyoruz” dedi. Metin Celal ise gazeteci ve yazarlarla ilgili olarak bugün daha çok gündemde olan cezanın ise Terörle Mücadele Yasası olduğunu ifade etti. “Burada isimlerini saydığımız çoğu kişi Terörle Mücadele Yasası’ndan cezaevinde. Bunun temelinde yatan sorun 2006’da yapılan Terörle Mücadele Yasası’nın 6. ve 7. maddelerindeki değişiklik. Bu maddeler yoruma son derece açık.” Ayrıca, “soruşturmanın gizliliği” gerekçesiyle tutuklu ve avukatlara bilgi verilmemesi, iddianamelerin çok geç açıklanması ve yargılama sürecine çok geç geçilmesinin savunma hakkını ciddi şekilde kısıtladığını hatırlattı. Terörle Mücadele Yasası’nın getirdiği en önemli sıkıntının ise adil yargılama olduğuna değinen Metin Celal, “Bu aşamada yazar, yayıncı örgütleri olarak yapacağımız, bu yasayla ilgili değişiklik önerileri sunmak. Başta hükümete ve çoğunlukla sessiz kaldığını gördüğümüz ana muhalefet partisine” dedi. KADINA YÖNELİK ŞİDDET DÜNYA KİTAP ÖDÜLLERİ VERİLDİ Ödül ‘Az’la Hakan Günday’ın Kültür Servisi Dünya Kitap Dergisi’nin geleneksel “Dünya Kitap Ödülleri”nin 2011 sonuçları açıklandı. Osman Saffet Arolat, Refik Durbaş, Semih Gümüş, Doğan Hızlan, Selim İleri, Deniz Kavukçuoğlu, İlknur Özdemir ve Faruk Şüyün’dan oluşan seçici kurul; Hakan Günday’ın “Az” kitabını “Dünya Kitap Yılın Telif Kitabı Ödülü”ne değer gördü. Bu yıl 19.’su düzenlenen ödüllerde “Yılın Çeviri Kitabı Ödülü”nün ise Paul Auster’in Can Yayınları’ndan çıkan “Sunset Park”ıyla çevirmen Seçkin Selvi’ye verilmesi kararlaştırıldı. Yılın yayınevi, 15’inci yaşını kutlayan Günışığı Kitaplığı seçilirken bu yıl “Son üç yılın en iyi polisiye kitabı” kategorisinde verilmesi kararlaştırılan “Altın Sayfa Edebiyat Ödülü” de Everest’ten çıkan “İstanbul Hatırası”yla Ahmet Ümit’in oldu. “Yılın En İyi Gastronomi Kitabı Ödülü”, Emine Gürsoy Naskali’nin editörlüğünde hazırlanan “Türk Kahvesi Kitabı”na giderken, Baylan Pastaneleri’nin sahibi Harry Lenas’a da “Emek Ödülü” verilmesi kararlaştırıldı. ESİN AFŞAR, YARIN CRR’DE DÜZENLENECEK BİR TÖRENLE SONSUZLUĞA UĞURLANIYOR YS, dün Kitap Fuarı’nda kadına yönelik şiddete karşı da bir basın açıklaması yaptı. “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Değerlendirme Toplantısı Sonuç Bildirgesi”nin okunduğu açıklamada; “TYS’li yazarların, kadına yönelik şiddetin artışını endişeyle izledikleri” belirtildi. Açıklamada, şu önerilere yer verildi: “Aile içi ve aile dışı şiddeti ancak yasalar caydırıcı kılabilir. Yasalarda kadını korumaya ilişkin düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır. İkinci adım ise bu yasaların denetimi olmalıdır.” Toplantının sonuç bildirgesinin altına ilk imzaları atan isimler ise şöyle: Arife Kalender, Anais Martin, Gülce Başer, İnci Aydın, İnci Ponat, Melahat Babalık, Mine Ergen, Nevra Bucak, Nur Saka, Nükhet Eren, Süheyla Taşçıer, Tanseli Polikar, Tansu Bele. T ‘Tek başına bir ölüm değil’ ? Esin Afşar yarın tören sonrası Teşvikiye Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Kültür Servisi Önceki gün hayata gözlerini yuman ses sanatçısı, tiyatro oyuncusu Esin Afşar için yarın saat 09.30’da Harbiye Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir tören düzenlenecek. Sanatçı, tören sonrası, Teşvikiye Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da dün, Afşar’ın evine taziye ziyaretinde bulundu. Esin Afşar’ın sanatçı dostları Erol Büyükburç, Rutkay Aziz, Tarık Akan, Altan Erkekli, Rana Cabbar, Nejat Yavaşoğulları, Bilgesu Eranus, Ataol Behramoğlu, Orhan Aydın, Gülsen Tuncer ve Engin Ayça 11 Kasım’da Esin Afşar’ı hastanede ziyaret etmişlerdi. Ziyarette, Türkiye Tiyatrolar Birliği’nin mesajını Or Esin Afşar, son olarak İlhan Selçuk’un birinci ölüm yıldönümünde sahneye çıkmıştı. han Aydın okumuştu. Mesajda, “Esin Afşar, yanındayız, aç gözvar...” yazıyordu. lerini, daha söylenecek şarkılar, oynaEsin Afşar’ın rol aldığı “Kelaynaklar” nacak oyunlar, çekilecek filmler ve deadlı müzikli oyunun yazarı Bilgesu Ereğiştirmek için kavga edilecek bir hayat nus sanatçı için “Emekçi halkın yoksulluğa, depremzedelerin, özellikle çocukların ölüme itelendiği bir dönemde ben Esin’in ölümünü onlardan ayırmıyorum, tek başına bir ölüm değildir. O, son ana kadar gümbür gümbür yaşadı” diyor. Esin Afşar’ı ilk kez Ankara’da “Fantastikler” adlı müzikalde izleyen Genco Erkal da Afşar’ı tiyatroda izleyebildiği son büyük başarısının Bilgesu Erenus’un yazdığı “Kelaynaklar” adlı müzikli oyun olduğunu, bu oyunun da Esin Afşar’ın oyuncu ve şarkıcı olarak çizgisinin doruk noktası olduğunu söylüyor: “Esin Afşar tüm sanat yaşamı boyunca gerek tiyatroda gerek müzik alanında seçimleriyle, duruşuyla hep saygı uyandırmış seçkin bir sanatçıydı. Piyasanın yozlaştırıcı, bir o kadar da para ve ün getiren kolaycı akımlarına hiçbir zaman kendini kaptırmamıştır. Özellikle Ruhi Su’yla yaptığı çalışmaların onu büyük ölçüde etkilediğini, sanatçı kişiliğinin oluşmasında temel unsurlardan biri olduğunu düşünüyorum. Biz onu türkülerimize getirdiği özgün yorumlarıyla, Yunus Emre, Mevlana ve özellikle Nâzım Hikmet’le ilgili çalışmalarıyla anımsayacağız”. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle