25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 KASIM 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Eş dost olmasa iş bulmak zor Ekonomi Sevrisi Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 450 bin kişi azalarak 2 milyon 521 bin kişiye düştü. Mevcut işsizlerin yüzde 16.6’sını (419 bin kişi) bu dönemde işten ayrılanlar oluşturdu. İşsizler sıklıkla (yüzde 29.8) “eşdost” vasıtasıyla iş arıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Temmuz, Ağustos, Eylül 2011 dönemi Hanehalkı İşgücü Araştırması’na göre işsizlik oranı ağustosta geçen yılın aynı ayına göre 2.2 puan azalışla yüzde 11.4’ten yüzde 9.2’ye geriledi. Ağustos döneminde 2 milyon 10 bin kişi işe yeni başladı veya işini değiştirdi. İstihdam edilenlerin sayısı ağustosta, geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 685 bin kişi artarak 24 milyon 884 bin kişiye yükselirken, bu dönemde tarımda çalışan sayısı 526 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 1 milyon 153 bin kişi arttı. İşsizlerin yüzde 25.9’unu çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, yüzde 13.9’unu işten çıkarılanlar, yüzde 19.4’ünü kendi isteğiyle işten ayrılanlar, yüzde 5.9’unu işyerini kapatan/iflas edenler, yüzde 9.1’ini ev işleriyle meşgul olanlar, yüzde 15.3’ünü öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar, yüzde 10.4’ünü de diğer nedenler oluşturdu. Mevsim etkilerinden arındırılmış verilere göre işsizlik oranı ağustosta 0.4 puanlık azalış ile yüzde 9.6 seviyesinde gerçekleşti. Açığın GSYH’nin yüzde 10’unu aşması bekleniyor ? Cari açıkta tehlikeli artış sürüyor. Merkez’in ‘kontrol altına aldım’ dediği açık, 9 ayda 60 milyar doları aştı. Ekonomi Servisi Cari açık, yılın ilk dokuz ayında dış ticaret açığındaki 30.45 milyar dolarlık artış nedeniyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 100.8 artışla 60.66 milyar dolar olurken, eylülde beklentilere paralel 6.76 milyar dolar oldu. Merkez Bankası verilerine göre cari açık, geçen yılın eylülünde 3.77 milyar dolar, ocakeylül döneminde de 30.21 milyar dolar olmuştu. ING Bank kıdemli ekonomisti Muhammet Mercan, son üretim verilerinin ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın beklendiği kadar hızlı olmadığını, dolayısıyla cari açıktaki iyileşmenin biraz daha uzun süreceğini gösterdiğini belirterek, “Bu çerçevede, cari açığın yıl sonunda GSYH’nin yüzde 10’unu aşmasını bekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu. RBS ekonomisti Timothy Ash de “TCMB’nin dört aydır üzerine gitmesine rağmen henüz bir iyileşme sinyali görülmüyor. Piyasa beklentisine yakın, ancak yıllık bazda halen önemli ölçüde yüksek” dedi. TCMB verilerine göre yurtdışında yerleşik kişilerin yurtiçinde yaptıkları net yatırımlar, dokuz ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre 5.47 milyar dolar artarak 10.92 milyar dolara yükseldi. AB İçin Alternatif Ekonomik Program Artık Yunanistan ve İtalya’da yeni birer başbakan var: Yunanistan’da Lucas Papademus, Yunanistan’ın AB üyeliğini bizzat yöneten ekonomist olarak tanınıyor. Basından aldığımız haberlere göre Sayın Papademus Fransa ve Almanya tarafından şimdiden uyarılmış durumda: “Teknokrat Lucas Papademus’un öncülüğündeki hükümet, tasarruf tedbirlerinden taviz vermemeli...” İtalya’da ise başka bir teknokrat lider Mario Monti görev almış durumda. AB’nin çeşitli düşünce kuruluşlarında görev almış olan Monti, aynı zamanda Goldman Sachs ve CocaCola şirketlerinin de danışmanıydı. Avrupa’da giderek demokratik katılımın değil, teknokratların egemenliği hüküm sürüyor… ??? Teknokrat Avrupa’ya karşı emeğin Avrupa’sının iktisadi bileşenleri neler olmalıdır? Bu konuda elimizde Michael Roberts(*) ve Özlem Onaran(**) imzalı iki güncel çalışma var. Bu haftaki yazımızda kısaca bu iki çalışmanın ana hatlarını sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Öncelikle bir konuyu açıklıkla vurgulamakta yarar var. Yunanistan’da (ve İtalya’da) mali krizin ana nedeni, popüler muhafazakâr medyada sıkça öne sürüldüğü üzere “Yunan halkının tembelliği” ya da “Yunan emekçilerinin çalışmadan para kazanma alışkanlıkları” gibi uydurma gerekçeler değil, doğrudan doğruya Yunanistan vergi sisteminin sermaye gelirlerini kayıran çarpıklığının bir sonucudur. Michael Roberts’in bize ilettiği mali tahminlere göre, Yunanistan’da 150 bin Avro’yu aşan vergi borcu bulunan 6 bine yakın şirket olduğu görülüyor. Bunların toplam vergi borcu 30.9 milyar Avro’ya ulaşmış durumda. Söz konusu 6 bin şirketin en borçlu 212’sinin borç tutarı toplamın yarısına denk. Bu borçların sadece yüzde 40’ının tahsil edilmesi durumunda bile Yunanistan’ın 2011’deki bütçe açığının (17 milyar Avro) tamamının kapatılabileceği öngörülmekte. Dolayısıyla, Yunanistan’ın mali iflasının ana nedeninin aslında uzun senelerdir biriktirilen mali afların, vergi istisnalarının ve sermaye gelirlerinden vergi almamayı öngören arz yönlü (neoliberal) iktisat politikalarının doğrudan bir yansıması olduğu görülüyor. ??? Bu ortamda, Yunanistan’ın (ve belki ardından İtalya, İspanya, Portekiz ve İrlanda’nın) AB birlikteliğini terk etmesi değil; bilakis birlik içerisinde kalıp emeğin çıkarlarını gözeten bir alternatif iktisadi programın yürütücüsü olması daha doğru bir yaklaşım olarak gözüküyor. Bu amaçla, Yunan hükümeti borç yükünü acilen düşürecek bir yeniden yapılandırmayı ve gereğinde borçların ertelenmesi ve hatta reddedilmesini de içerecek bir programı uygulamaya koymalıdır. Bu süreçte bilançoları olumsuz etkilenen banka ve şirketler kamu kaynaklarıyla desteklenerek kamulaştırılmalı; ve yeni istihdam ve kamu hizmeti üretecek şirketler olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Yunanistan maliye politikası, Avrupa İstikrar ve Büyüme Anlaşması diye anılan Maastricht kriterlerinin rastgele seçilmiş iktisadi hedeflerini terk etmeli; yerine özellikle finansal sermaye gelirlerini vergilendirmeye yönelik, (Robin Hood vergisi diye de anılan) eşitlikçi bir vergi sistemini uygulamaya koymalıdır. Bu sistemde sadece gelirler değil, servet üzerine de vergilendirme yapılmalı, büyük sermayenin vergi katkısı arttırılmalıdır. Bu süreçte Avrupa Merkez Bankası, üye ülkelerin istihdam, büyüme ve yatırım gereksinimlerini karşılayacak ve nihai borçlanma birimi işlevini yerine getirecek biçimde “gerçek bir merkez bankası” hüviyetine kavuşturulmalıdır. Avrupa genelinde istihdamı ve emeğin asgari gelir düzeyini koruyacak bir asgari ücret sistemi geliştirilmeli; bölgeler arası eşitsizlikler aktif bir kamu yatırım ve teşvik sistemi ile azaltılmalıdır. Öncelikler emek yoğun yeni sektörlere (“yeşil” teknolojiler; ileri tarım; yenilenebilir enerji üretimi gibi) verilmeli, piyasanın kısa dönemli kârzarar hesapları yerini nesiller arası sosyal yükümlülükleri de içerecek sosyal fayda sosyal maliyet düşüngüsüne terk etmelidir. Finans sektörü, piyasaların kısa dönemci ve miyopik spekülatif çıkar hesaplarına terk edilmeyecek kadar önemli bir sektördür. Bu sektörün öncelikle kamusal denetimi sıkılaştırılmalı ve birinci önceliğinin üretken yatırımların ve istihdamın finanse edilmesi olmalıdır. Bu amaçla sermaye hareketlerinin kontrol altına alınması; ve bankalarla diğer finansal yatırım şirketlerinin kamunun doğrudan demokratik denetimi altına alındığı, gerçek anlamda şeffaf bir yapıya kavuşturulması sağlanmalıdır. Son olarak, AB bölgesinden ayrılarak kendi para birimleri altında “istikrar, her ne pahasına istikrar” cenderesine kapılmış ve neoliberal kapitalizmin hâkim olduğu Yunanistan’ın (ya da İtalya, İspanya veya Portekiz’in...) daha mutlu, daha özgür ve daha demokratik olamayacağının bilinmesi gerekmektedir. Burada özetlenen ana unsurların birçok kesimce yadırgayıcı ve “eskimiş” düşünceler olarak algılanacağının farkındayız. Ancak, her alternatif iktisat politikasının sınıfsal nitelikte olduğu ve politika tercihlerinin maliyetlerinin kimlerce karşılanacağı açıkça dile getirilmelidir. Buradan hareketle, “Emeğin Avrupası”nı kurgularken esas olanın sermaye çevrelerinin değil, emeğin çıkarlarının gözetilmesi olduğu da unutulmamalıdır. Aykırı düşünebilmeliyiz, cesaretle ve inatla... (*) Michael Roberts, “Italy and Greece: Rule By the Bankers” Bullet, 13 Kasım 2011. (**) Özlem Onaran, “Fiscal crisis in Europe or a crisis of distribution?” Political Economy Research Institute, University of Massachusetts Amherst. Kürt bölgesinin en büyük petrol şirketi Genel Energy dünyanın ilk 20’si arasında Kuzey Irak’ta şirket avı ? Sadece Tag Tag’da Türkiye’nin iki katı petrol üreten Genel Energy, bir yandan yeni satın almalarla daha da büyümeyi, bir yandan da 255 kilometrelik boru hattı kurarak ülke ihtiyacının yarısını karşılamayı hedefliyor. Ekonomi Servisi Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Irak hükümeti ve Bölgesel Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın desteği ile düzenlenen “Kuzey Irak Petrol ve Gaz Konferansı”, Türkiye’nin petrol ihtiyacı açısından ilginç gelişmelere sahne oldu. Konferansın altın sponsoru Genel Energy International’in CEO’su (üst yöneticisi) Mehmet Sepil, ürettikleri petrolü Yumurtalık boru hattıyla buluşturacak 450 milyon dolarlık yeni bir boru hattı projesini planladıklarını açıkladı. Sepil’in verdiği bilgilere göre, İngiliz Vallares şirketiyle bu ay sonunda birleşerek enerjide dünyanın ilk 20 büyük şirketi arasına girecek Genel Energy, ortak olduğu Taq Taq ve Tawke petrol sahalarından halen günde 165 bin varil petrol çıkarıyor. Bunun 120 bininin çıkarıldığı Taq Taq, bu haliyle Türkiye’nin yıllık üretiminin iki katından fazla üretim yapıyor. Bu petrol varil başına 3 dolarlık maliyetle Türkiye’ye taşınıyor. Kurulacak 255 kilometrelik boru hattı bu maliyeti düşürecek ve Türkiye’nin yıllık ihtiyacının yarısını sağlayacak. Tony Hayward Mehmet Sepil 1.4 milyar varillik rezervin patronları Kuzey Irak Kürt bölgesinde ilk Üretim Paylaşım Anlaşması’nı imzalayan ve halen bölgenin en büyük petrol arama ve üretim şirketi olan Genel Energy International’ın CEO’su Mehmet Sepil, bölgede satın almalarla büyüyeceklerini söyledi. Sepil’in amacı, Kuzey Irak’taki 6 bölgenin lisansını alan Exxon Mobil sahaya çıkmadan bölgenin en büyüğü olmak. Vallares’in CEO’su Tony Hayward da, “Nakit 2 milyar dolarımız var. Bu da bizim gücümüz” dedi. Genel Energy’nin bölgede kanıtlanmış üretilebilir petrol rezervi 356 milyon varil. Bu hacim, muhtemel rezervler ile beraber 1.4 milyar varil petrol eşdeğeri rezerv toplamına ulaşabiliyor. Bütçe açığı 10 ayda 1.7 milyar lira Ekonomi Servisi Merkezi yönetim bütçesi 2011 yılı OcakEkim döneminde 1 milyar 707 milyon TL açık verdi. Söz konusu dönemde faiz dışı fazla da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 95 artarak 35.8 milyar TL’ye çıktı. 2011 yılı OcakEkim döneminde bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17.8 artarak 243.7 milyar TL oldu. Bütçe giderleri yüzde 6.7 artarak 245.4 milyar TL oldu. Vergi gelirleri 208.1 milyar TL olurken, faiz hariç bütçe giderleri yüzde 10.3 artarak 208 milyar TL’ye çıktı. Geçen yıl ekimde 1.8 milyar TL açık veren bütçe, bu yıl ekimde 1.9 milyar TL açık verdi. Enerjinin demokrasisi ve ahlakı tartışılacak ÖZLEM GÜVEMLİ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği adına, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından düzenlenen 8. Enerji Sempozyumu “Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye” başlığı ile yarın İstanbul Kültür Üniversitesi’nde başlıyor. EMO Başkanı Cengiz Göltaş, sempozyumda enerjinin demokrasisini ve ahlakını konuşacaklarını, Türkiye’de ve dünyada en çok tartışılan nükleer santral konusunu tartışmaya açacaklarını söyledi. 3 gün sürecek sempozyum hakkında gazetemize değerlendirmede bulunan Göltaş, yıllardır çoksesliliği ve demokrasiyi enerji alanında oluşturmaya çalıştıklarını belirtti. Bu süreçte bilim insanlarının, kamu kuruluşlarının, sanayi kesiminin ve tüketicilerin bulunduğunu söyleyen Göltaş, “Sempozyumda kaynakları üretenler ve tüketenler olmak üzere tüm tarafları bir araya getireceğiz” dedi. Göltaş, nükleer santrallar konusunu Japonya Parlamentosu Temsilciler Meclisi Üyesi Taro Kono, Greenwich Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Steve Thomas’ın da katılacağı bir oturumda ele alacaklarını, Fukuşima örneğini de tartışacaklarını söyledi. Son dönemin en tartışmalı konularında HES’leri de ele alacaklarını anlatan Göltaş, “Türkiye’de enerji profili içinde HES’lerin yerini tartışacağız” dedi. Göltaş, yenilenebilir enerjiye özel bir vurgu yapacaklarını da sözlerine ekledi. BASINA VE KAMUOYUNA Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencisi Cihan Kırmızıgül, yirmi bir aya yakın bir süredir Tekirdağ F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu. Kâğıthane’de bir markete molotof kokteyli atılmasından iki saat kadar sonra, olay yerine yakın bir durakta otobüs beklemekte olan Cihan, boynunda taşıdığı poşu dışında, kendisini olayla ilişkilendirecek en ufak bir şüphe nedeni bulunmaksızın gözaltına alındı ve ardından “gizli tanık” sıfatı taşıyan bir kişinin ifadesine dayanılarak tutuklandı. Kovuşturma süreci zarfında söz konusu gizli tanığın olay yerinde Cihan Kırmızıgül’ü görmediğini açıkça beyan etmesine, dava dosyasına başkaca delil eklenmemesine ve bizzat iddia makamının tahliye ve beraat yönünde mütalaa vermesine karşın mahkeme heyeti, tutukluluğun devamında ısrar etti. Tutukluluk nedeniyle infaz kurumunda geçirdiği bu iki yıllık süre boyunca Cihan yalnızca özgürlüğünden değil, yükseköğrenim hakkından da yoksun bırakıldı. Aşağıda imzası olan Galatasaray Üniversitesi çalışanları olarak biz; öğrencimiz Cihan’a uygulanan tutuklama tedbirinin başından beri hukuka aykırı ve orantısız olduğunu savunuyor, süreler uzadıkça da giderek telafisi imkânsız bir mağduriyete dönüştüğüne inanıyoruz. Bu davanın takipçisiyiz. 16 Kasım 2011 tarihli duruşmada tutuklamanın devamının hangi somut gerekçe ya da olgulara dayandırıldığının artık açıklanmasını ya da Kırmızıgül’ün salıverilmesini istiyoruz. Yard. Doç. Dr. Özgür ADADAĞ, Öğr. Gör. Tuba AKINCILAR, Ar. Gör. Dr. Özge AKSOYLU, Ar. Gör. Dr. Güçlü AKYÜREK, Prof. Dr. Mehmet ARDA, Ar. Gör. Zeynep ARIKANLI, Öğr. Gör. Esra ATUK, Yard. Doç. Dr. Ömer AYGÜN, Ar. Gör. Gözde AYTEMUR, Yard. Doç. Dr. Nazlı ÜLBAY AYTUNA, Doç. Dr. Şebnem GÖKÇEOĞLU BALCI, Ar. Gör. İlke BEREKETLİ, Ar. Gör Dr. Savaş BİÇER, Ar. Gör. Tolga BİLENER, Prof. Dr. Özden CANKAYA, Doç. Dr. Birol CAYMAZ, Ar. Gör. Ayşe YILMAZ CEYLAN, Ar. Gör. Dr. Burak ÇELİK, Ar. Gör. Dr. Tolga ÇEVİKEL, Yard. Doç. Dr. Didem DANIŞ, Ar. Gör. Başak DEMİR, Yard. Doç. Dr. Hüseyin Murat DEVELİOĞLU, Prof. Dr. Zeynep DİREK, Ar. Gör. Seçil DOĞUÇ, Ar. Gör. Gaye ÇANKAYA EKSEN, Doç. Dr. Yeşeren ELİÇİN, Doç. Dr. Murat ENGİN, Ar. Gör. Osman ERGÜL, Yard. Doç. Dr. Vesile Sonay EVİK, Ar. Gör. Dr. H. Deniz Ege GÖKTUNA, Yard. Doç. Dr. Bilge ÖZTÜRK GÖKTUNA, Öğr. Gör. Nazlı ÖKTEN GÜLSOY, Doç. Dr. Serhat GÜNEY, Ar. Gör. Dr. Zeynep GÜNEY, Ar. Gör. Dr. Birden GÜNGÖREN, Ar. Gör. Dr. Ayça AKARÇAY GÜRBÜZ, Doç. Dr. Burak GÜRBÜZ, Prof. Dr. Yasemin GİRİTLİ İNCEOĞLU, Prof. Dr. Ahmet İNSEL, Yard. Doç. Dr. Verda İRTİŞ, Doç. Dr. Saadet İYİDOĞAN, Ar. Gör. Barış KARA, Ar. Gör. Dr. Mehmet KARLI, Ar. Gör. Ayşecan KARTAL, Ar. Gör. Belgin KAYGAN, Ar. Gör. Dr. Sedef KOÇ, Doç. Dr. Ahmet KUYAŞ, Doç. Dr. Haluk LEVENT, Ar. Gör. Dr. Pınar MEMİŞ, Ar. Gör. Dr. Özgür MUMCU, Ar. Gör. Alber Erol NAHUM, Ar. Gör. Dr. Cem ÖZATALAY, Öğr. Gör. Füsun ÖZBİLGEN, Ar. Gör. Özgürol ÖZTÜRK, Ar. Gör. Selin PELEK, Ar. Gör. Dr. Sezgin POLAT, Doç. Dr. Kerem RIZVANOĞLU, Ar. Gör. Menent SAVAŞ, Ar. Gör. Zeynep SAVAŞÇIN, Yard. Doç. Dr. Selcan SERDAROĞLU, Ar. Gör. Dr. Seçkin SERTDEMİR, Ar. Gör. Dr. Ceren SÖZERİ, Ar. Gör. İdil ENGİNDENİZ ŞAHAN, Ar. Gör. Mutlucan ŞAHAN, Doç. Dr. Hülya UĞUR TANRIÖVER, Öğr. Gör. Beyza TEKİN, Öğr. Gör. Dr. Ayşe TOY, Yard. Doç. Dr. Ruhi TUNCER, Doç. Dr. Nilgün TUTAL, Ar. Gör. Merve TİRYAKİOĞLU TÜMERK, Ar. Gör. Dr. Özgür TÜRESAY, Doç. Dr. Buket TÜRKMEN, Yard. Doç. Dr. Ayşegül ULUS, Yard. Doç. Dr. Mustafa ULUS, Ar. Gör. Dr. Özen ÜLGEN, Prof. Dr. Dilruba ÇATALBAŞ ÜRPER, Prof. Dr. Füsun ÜSTEL, Ar. Gör. Ece VİTRİNEL, Prof. Dr. Duygun YARSUVAT, Ar. Gör. Yusuf YILDIRIM, Ar. Gör. Cemil YILDIZCAN, Ar. Gör. Dr. Gülşah KURT YÜCEKUL, Yard. Doç. Dr. Hakan YÜCEL, Ar. Gör. Dr. İrem ZEYNELOĞLU. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle