18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 EK M 2011 CUMARTES 6 HABERLER Fransa ile Türkiye arasında yaklaşık 10 yıldır görüşmeleri süren antlaşma sonunda imzalandı Teröre karşı işbirliği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye ile Fransa arasında “İç Güvenlik Alanında İşbirliği” antlaşması imzalandı. Türkiye’nin PKK’nin Fransa’daki kasası olan ve halen yargılanan Nedim Seven ile Avrupa sorumlularından “Tatar Canan” olarak bilinen Canan Kurtyılmaz’ın iadesini isteyeceği öğrenildi. Ankara’da bulunan Fransa İçişleri Bakanı Claude Gueant ve beraberindeki heyet, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i ziyaret ederek, söz konusu antlaşmaya ilişkin görüşme yaptı. Toplantının ardından Bakanlık Konferans Salonu’nda ortak basın toplantısı düzenleyen bakanlar Şahin ve Gueant, antlaşmaya imza koydu. İçişleri Bakanı Şahin, daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, “Fransa ile imzaladığımız iç güvenlik alanındaki işbirliği antlaş Şıracı ile Bozacı Ünlü deyimi bilirsiniz: “Şıracının tanığı bozacı”, ya da tersi. Ben “Şıracının tanığı bozacı” biçiminde duymuştum, öyle olduğunu kabul ediyorum. Fakat nereden, nasıl bir olaya ilişkin olarak türetildiği konusunda bilgim yok. Bu nedenle, onu aşağıda anlatacağım öyküye uyarlamak istiyorum... Öykü dediysem, çok yıllar önce “Akbaba” dergisinde okuduğum bir “fıkra”ydı bu. Ama, gerçek yaşamdan derlenmiş bir fıkra… O günden bu güne, anımsadıkça gülerim, yeri geldikçe de anlatırım… Fıkrada “iki boş gezen” diye geçiyor, biz deyime uydurmak için “şıracı ile bozacı” diyelim… Osmanlı döneminde geçen öyküye göre, şıracının biri İstanbul’un kenar mahalle kahvelerinden birine girer, çayını kahvesini söyler, kahve “müdavim”leri bu tanımadıkları kişiye “Hemşerim, hoş geldin, nerelisin, nereden gelip nereye gidiyorsun?” diye sorduklarında, aralarında şöyle bir konuşma geçermiş: “ İstanbulluyum… Ama Arabistan’daydım… Arabistan’da öyle mi? Orada ne var ne yok?” Bizimki biraz susarak kahve ahalisinin merakını arttırdıktan sonra konuşma şöyle devam edermiş: “ Hiiç... Deniz yanıyordu… Ne, deniz mi yanıyordu? Yahu nerde görülmüş, deniz yanar mı?.. İster inanın ister inanmayın, yanıyordu…” Şıracı çayının kahvesinin hesabını ödeyip çıkar, semt kahvesi sakinleri de arkasından “palavracının biriydi…” diye biraz daha söyleştikten sonra konu unutulurmuş… Bir hafta sonra bozacı uğrarmış aynı kahveye… Aynı hoş beş sırasında o da Arabistan’dan geldiğini söylediğinde, bir hafta önceki olayın doğru olup olmadığını ondan öğrenmek isteyen kahve ahalisine şöyle dermiş: “Ben denizin yandığını görmedim, ama araba araba kavrulmuş balık taşıyorlardı…” Böylece, İstanbul’un o semtinde haftalarca, Arabistan’da denizin yandığı konuşulurmuş… Bizim şıracı ile bozacı daha sonra bir başka semt kahvesine sırayla gider, ilki Arabistan’da develerin uçtuğunu söyler, ikincisi, bunun doğru olup olmadığı sorulduğunda “Vallahi ben uçan deve görmedim, ama bir semer gördüm, gökten düştü diyorlardı…” diye yanıtlar, o semtte de bu kez yine haftalarca Arabistan’da develerin uçtuğu konuşulurmuş… Şimdi haklı olarak, Behramoğlu’nun nereden aklına geldi bu fıkra diye düşüneceksiniz… Şuradan: Başbakan bir laf attı ortaya… Güya bazı Alman vakıfları, CHP ve BDP üzerinden PKK’ye yardım ediyormuş… Böyle bir şeyin gerçek olamayacağı, Deniz Feneri rezaletini örtme çabasıyla uydurulmuş bir şey olduğu zaten en baştan belliydi… Nitekim sözü söyleyenin kendisi çok geçmeden yarım çark etti, derken Almanya elçisinin ve söz konusu vakıfların yalanlamaları geldi ve ardından da bütün CHP’li belediyelerin “iftira”ya karşı dava açacaklarını öğrendik… (Açmalılar da!) Fakat Başbakan’ın Arabistan masalını anımsatan iddiasının hemen ardından, kendisine bu konu sorulan Dışişleri Bakanı aşağı yukarı şöyle söyledi: Ben böyle bir şey olup olmadığını bilmiyorum, ama böyle şeyler olabiliyor… Ey sevgili okur! “Şıracının tanığı bozacı” deyimine uyarladığım sevimli fıkrayı anımsamakta haksız mıyım? Bir duyuru: Müzisyen arkadaşım Haluk Çetin’le, 8 Ekim Cumartesi (bugün) saat 14.00’te AntalyaKonyaaltı Belediyesi Kitap Fuarı A Salonu’nda; 10 Ekim Pazartesi 20.00’de Lüleburgaz Belediyesi Neşet Çal Salonu’ndayız… Fransa ve Türkiye’nin çişleri Bakanları tarafından imzalanan “ ç Güvenlik Alanında şbirliği” antlaşması 18 farklı alanda işbirliği yapılmasını öngörüyor. Fransa çişleri Bakanı Gueant imza töreni sonrasında yaptığı açıklamada, “Bu antlaşma aynı zamanda operasyonel bir işbirliğine de kapı açmaktadır. Bu da terörizme karşı ve her türlü suça karşı birlikte tavır almayı sağlayacaktır” diye konuştu. ması, terörle mücadele, sınırı aşan organize suçlar, kaçakçılık, uyuşturucu ticareti, mali suçlar gibi geniş bir alanı kapsamaktadır” dedi. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, bir gazetecinin BDP’lilerin “KCK operasyonlarında gözaltına alınan kişi sayısının 8 bin, tutuklananların ise 4 bine ulaştığını iddia ettiklerini” anımsatarak, bu operasyonlarda tutuklanan kişi sayısını sorması üzerine “Tamamen gerçekdışı bilgilendirmedir. KCK operasyonlarında gerçek sayı, 2009’dan itibaren bugüne kadar, bu saat itibarıyla, tutukluluk sayısı 485’tir” bilgisini verdi. Fransa İçişleri Bakanı Gueant, Türkiye ile Fransa arasında 10 yıldan uzun bir süre önce başlayan iç güvenlik antlaşması müzakerelerinin nihayet tamamlandığını, Sarkozy’nin tamamlanan bu işbirliği antlaşmasının imzalanması için kendisini görevlendirdiğini aktardı. Bu antlaşmanın Fransa’nın başka ülkelerle imzaladığı antlaşmaların kapsamının çok ötesine geçtiğini vurgulayan Gueant, antlaşmanın teknik işbirliğine kapı açtığını belirterek, “Bu antlaşma aynı zamanda operasyonel bir işbirliğine de kapı açmaktadır. Bu da terörizme karşı ve her türlü suça karşı birlikte tavır almayı sağlayacaktır” diye konuştu. Bu antlaşmanın diğer ayırt edici özelliğinin ise tüm suç alanlarını kapsayan 18 farklı işbirliği alanı olduğuna dikkati çeken Gueant, bu alanların en başında ise iki ülkenin terörizme karşı işbirliğinin yer aldığını bildirdi. Gueant, bu nedenle Fransa’nın PKK ile mücadelesinde Türkiye’nin yanında kararlı bir şekilde yer almaya devam edeceğini belirtti. Fransa’da geçen yıl 38 PKK üyesinin tutuklandığını, bu yıl ise şimdiden rakamın 32’yi bulduğunu ve halen Fransa’da 10 PKK üyesinin cezaevinde yattığını bildiren Gueant, “Bu mücadelede asla gevşemeyeceğiz. AB tarafından da terörist olarak kabul edilen bu örgütün Türk halkına çektirdiği acıların gayet bilinci içindeyiz” ifadesini kullandı. Toplantıda, bir gazetecinin antlaşmada yer alan operasyonel işbirliğinin nasıl olacağı ve suçluların iadeleriyle ilgili sorusu üzerine Fransız İçişleri Bakanı Gueant, iadelerin nasıl yapılacağının zaten uluslararası antlaşmalarla belirlendiğini söyledi. GEML K GER L M BÜYÜYOR D YARBAKIR Öcalan yürüyüşü yasaklandı Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 2 aydır avukatlarıyla görüştürülmemesi nedeniyle yarın Gemlik’te düzenlenmek istenen yürüyüş Bursa Valiliği tarafından yasaklandı. TUHADFED yetkilileri ise geri adım atmayacaklarını belirterek, katılımcıların bugün yola çıkacağını belirtti. MAHMUT ORAL/ LEVENT GENCELL Türk’e 35 yıl hapis istemi MAHMUT ORAL DİYARBAKIR/ BURSA Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 2 aydır avukatlarıyla görüştürülmemesi nedeniyle, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD FED) tarafından yarın Gemlik’te düzenlenmek istenen yürürüş Bursa Valiliği tarafından yasaklandı. Basın toplantısı düzenleyen Bursa Valisi Şahabettin Harput, yürüyüşle ilgili valiliğe bugüne kadar resmi olarak, yazılı bir bildirimde bulunulmadığını belirtti. Bu başvurunun eylemden 48 saat önce yapılması gerektiğini ifade eden Harput, “Böyle bir yürüyüş, hiçbir soruna çare getirmeyeceği gibi çok vahim sonuçlara da yol açabilecektir” diye konuştu. Yürüyüşün planlandığı 9 Ekim’den bir gün önce ve bir gün sonra kentte yapılması planlanan bütün yürüş ve gösterilerin valilikçe yasak landığını ifade eden Harput, yasak kararına karşın yürüyüşün gerçekleştirilmesi durumunda ne yapılacağı sorusu üzerine, “Tedbir olarak alınması gereken ne varsa hepsini aldık. Kararlara uymayan ve ısrarla suç işleme teşebbüsünde bulunan insanlara karşı devlet olarak hukukun içinde kalarak, kendi yetkilerini kullanmak suretiyle bu kararı uygulayacaktır” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BDP Genel Merkezi’nde BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Gür’le yaklaşık 2 saat görüştü. (Fotoğraf: AAHAKAN GÖKTEPE) Dışişleri Bakanı’nın muhalefet partilerini bilgilendirme turu sona erdi BDP’ye ‘dostane’ ziyaret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, başta Ortadoğu’daki gelişmeler olmak üzere dış politikadaki gelişmelerle ilgili siyasi partilere yaptığı ziyaretin son turunu BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la görüşerek gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, BDP Genel Merkezi’nde BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la yaklaşık 2 saat görüştü. BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Gür’ün de katıldığı görüşme sonrasında Davutoğlu gazetecilere açıklama yaptı. Her yasama yılının başında ve gereksinim duyulması halinde ara ara siyasi partilere bilgilendirme yaptıklarını kaydeden Davutoğlu, taleplerine sadece MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, daha önceden olduğu gibi “Meclis’i bilgilendirsinler” diyerek olumsuz yanıt verdiğine işaret etti. Görüşmenin odak noktasını Ortadoğu’daki değişim süreci ve Türkiye’nin bu dönemde izlediği politikanın oluşturduğunu kaydeden Davutoğlu, “Bölgede ve uluslararası camiada Türkiye’deki iktidarı, ana muhalefeti hangi siyasi görüşü, etnik ve mezhebi arka plana sahip olursak olalım hepimizin öncelikli görevi referans ülke olmamızı sağlayacaksa en önemli omurgasını teşkil eden Türk demokrasisinin sağlıklı işletilmesi konusunda üzerimize düşeni yapmaktır” dedi. Özellikle Suriye konusunda kapsamlı bilgi sunduğunu aktaran Davutoğlu, terörle mücadele ve sınırötesi operasyon tezkeresinin gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine kendisinin tezkere sunuşunda yaptığı konuşmada da vurguladığı gibi Türkiye’nin yükselen profilinde “terör olgusunun en önemli engeli” oluşturduğu görüşünü aktardığını söyledi. Demokrasinin temel ilkelerini yaşama geçirmek ve terör ortamından Türkiye’nin uzaklaştırılması konusunda karşılıklı görüşlerini “dostane bir şekilde” paylaştıklarını ifade eden Davutoğlu, ancak bu konuya Ortadoğu bağlamında girdiklerini, detaylı bir siyasi tartışma olmadığını ifade etti. UHADFED yürüyüşte ısrarlı TUHADFED yetkilileri ise geri adım atmayacaklarını belirterek, katılımcıların bugün yola çıkacağını belirtti. Terör örgütü PKK’nin kent yapılanması KCK de pazar günü düzenlenen yürürüşle ilgili yaptığı açıklamada toplumsal eylem çağrısında bulundu. Fırat Haber Ajansı’nda yapılan açıklamada AKP’nin Kürt sorununun çözümünde şiddet politikasına geri döndüğünü belirtilerek, “topyekün direniş” çağrısında bulunuldu. T DİYARBAKIR Mardin Bağımsız Milletvekili ve DTK Başkanı Ahmet Türk’ün 2008 ve 2009 yıllarında yaptığı 7 ayrı konuşması nedeniyle yargılandığı davada, savcı 35 yıla kadar hapis cezası istedi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya Mardin Bağımsız Milletvekili Türk katılmazken, avukatı Fethi Gümüş hazır bulundu. Savcı, Türk’ün 2008 ve 2009 yıllarında Diyarbakır, Mardin ve Batman’daki konuşmalarında terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ı “Kürt halk önderi” olarak tanımlayarak, özgür bırakılmasını istediğini belirtti. Savcı, Türk’ün toplam 35 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme, Türk’ün avukatının “yasama dokunulmazlığı” nedeniyle yargılamanın durdurulması talebini, dokunulmazlık kapsamında kalmadığı gerekçesiyle reddetti. BDP’li Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak, geçen yıl yaptığı konuşma nedeniyle açılan davada, “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçundan 1 yıl 8 ay hapse mahkum edildi. Meclis’teki giyinme odası da namaz kılmak için kullanılmaya başlanınca Çiçek duruma el koydu ÜLKÜCÜLER B RB R NE G RD Vekile her yer ‘mescit’ oldu AYŞE SAYIN ‘Kenan Evren’e küfür’ arbedesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül darbesinde idam edilen ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu için Ulucanlar Cezaevi Müzesi önünde düzenlenen anma töreninde, Kenan Evren’e küfür edilmesi ülkücüler arasında kavga çıkardı. “Taş Medreseli Ülkücüler” adındaki bir grup tarafından Ulucanlar Cezaevi Müzesi önünde düzenlenen anma programına, cezaevinde yatmış ülkücüler, MHP’nin eski ve yeni milletvekilleri katıldı. Pehlivanoğlu’nun hücre arkadaşlarından Yener Yurteri’nin, Pehlivanoğlu’nun annesine yazdığı mektubu okuması sırasında Kenan Evren aleyhine bazı küfürlü sloganlar atıldı. Küfürlü slogana tepki gösteren bir grup ile sloganı atan grup arasında arbede yaşandı. Eski MHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Şemsek, gruptakilere itidal çağrısında bulundu. Grup, müzedeki darağacı önünde temsili idam gösterisi yaptıktan sonra dağıldı. ANKARA TBMM Genel Kurul’daki Başkanlık Divanı kürsüsünün arkasındaki divan üyelerinin “soyunma” odasının da içinde yer aldığı bölümü bazı milletvekilleri “namaz kılmak, abdest almak” için kullanmaya başlayınca şikâyet konusu oldu. Konuyu divan üyelerinden öğrenen TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise “Meclis’te iki mescit var, gitsinler orada kılsınlar, kürsü arkası odaya girişleri mümkün olduğu kadar sınırlayalım” uyarısında bulunduğu öğrenildi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in geçen pazartesi günü TBMM başkanvekillerine verdiği yemekte, divan üyelerinin daha rahat çalışabilmesine dönük önlemler ile yeni dönem çalışma sistematiği konusu gündeme geldi. Bu konuda TBMM Başkanlığı’nın hazırladığı metin Meclis başkanvekillerinin de görüşüne sunuldu. Edi landığı iç içe iki odadan oluşan bölümün milletvekillerince adeta “yol geçen hanına çevrilmesi” oldu. Normalde sadece divan üyeleri ve gereksinim duyulması halinde grup başkanvekilleri ile küçük toplantıların valet bölümünü de abdest almak için kullanılmaya başlandığı Çiçek’e aktarıldı. Toplantıda bazı Meclis başkanvekilleri, milletvekillerinin, kürsüye çıkarken üzerlerini değiştirdiklerini, bazen normal giysileri ortadayken de mil TBMM Başkanlık Divanı Kürsüsü’nün arkasında, Meclis Başkanı ve başkanvekillerinin kürsüye çıkmadan önce giyindikleri ve aralarda dinlendikleri odaya “çat kapı” girmeleri, namaz kılmaları sıkıntı yaratınca, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e şikâyet gitti. Çiçek ise “Öyle şey olur mu, iki mescit var, orada kılabilirler” diyerek, Divan arkasındaki odaya girişlere izin verilmemesini istedi. nilen bilgiye göre toplantıda başkanvekillerinin en çok yakındığı konu, Başkanlık Divanı kürsüsünün hemen ardında yer alan ve divan üyelerinin dinlenme, soyunma odası olarak kulyapılabildiği bu bölümün bakanlarla görüşmek isteyen milletvekillerince sürekli işgal edilmesinin yanında bazı milletvekillerinin, başkanvekillerinin soyunma odasında namaz kıldığı, tuletvekillerinin “namaz” için izin istediklerini belirterek “Vermemezlik de olmuyor. Ama bu uygulamaya son verilmesi gerekir” görüşünü ilettiler. Bu konudan haberi olmadığını belirten Çiçek ise Meclis’te biri hemen muhalefet kulisinin alt katında olmak üzere iki mescit bulunduğunu belirterek “O mescitlerde kılsınlar, bu tür uygulamaya mümkün olduğunca izin vermeyin” önerisinde bulundu. Toplantıda, çok zorunlu durumlar dışında bakan ve milletvekillerinin de bu odaları kullanmaması için siyasi partilerin grup başkanvekillerine konunun iletilmesi de kararlaştırıldı. Toplantıda Çiçek’in ayrıca Genel Kurul’daki konuşma süreleri ve zaman kayıplarını da gündeme getirerek başkanvekillerine, gerginlik ya da tartışmalar nedeniyle verilen 10 dakikalık araların yarım saate kadar uzadığına dikkat çektiği ve verilen sürelere uyulması ricasında bulunduğu öğrenildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle