18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 EK M 2011 CUMARTES [email protected] 12 DIŞ HABERLER Sarkozy Erivan’da oy peşinde Ermenistan’da ‘Türkiye soykırımı tanısın’ diyen Fransız lidere Davutoğlu’ndan ‘aynaya bak’ yanıtı geldi Dış Haberler Servisi Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını Türkiye’nin kabul etmesi çağrısı yaparken ülkesinin bunu rededenlere yönelik cezai yaptırım getirebileceği mesajı verdi. Sarkozy’nin Güney Kafkasya ziyareti kapsamında gittiği Ermenistan’ın başkenti Erivan’dan yaptığı açıklamaya tepki gösteren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “tarihle yüzleşme tavsiyesini bize söyleyenler önce aynaya baksınlar” dedi. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile görüşmesinin ardından dün düzenlenen basın toplantısında Sarkozy, gelecek yıl sona erecek cumhurbaşkanlığı dönemine kadar Türkiye’nin Ermeni iddialarını tanıyacağı yönünde hâlâ umudu olduğunu kaydetti. Sarkozy bununla birlikte ülkesinin kimseye bu konuda ültimatom veremeyeceğini ifade etti. Türkiye gibi büyük bir devletin, tarihinin karanlık sayfalarını kabullenmesi durumunda bunu, barışa yönelik bir jest olarak algılayacaklarını söyleyen Sarkozy ancak Türkiye’nin inkârı sürdürdüğü sürece yeni yasal girişimlerde bulunacaklarını savundu. Gelecek yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanan Sarkozy, “Türkiye de her büyük ülke gibi tarihiyle yüzleşmeli ve soykırımı tanımalı” derken Fransız liderin Erivan ziyareti gelecek yılki seçimler öncesinde başta Ermeni diasporarası olmak üzere seçmene yönelik kampanya olarak yorumlanıyor. AA’nın ha Ayşe Hanım Teyzeye Jobs’ı Nasıl Anlatalım? ABD başkanı ölse habere bu kadar yer ayrılır mıydı; bilmiyorum? Steve Jobs’ın ölümünden bahsediyorum. Yabancı haberlere genelde yüz vermeyen Türk basınında bile Jobs’ın ölümüne şaka değil! “iki tam sayfa” ayıran gazeteler oldu. Enformasyon teknolojisiyle içli dışlı olanlar için hangi milletten olursa olsun! Jobs kuşkusuz çoktan bir “yabancı” olmaktan çıkmıştı. Sanal âlemin parçası olan insanlık için; Jobs başarılı bir Amerikan CEO’su olmanın ötesinde tartışmasız bir zamane kahramanıydı. Olaya bu yönden bakıldığında Jobs’ın ölümünün Türkiye dahil dünyanın her yerinde ortalığı yıkması normal… Ama ya “dijital duvarın” berisinde kalanlar için Jobs ismi ne ifade ediyor? Bildiğim kadarıyla internet kullanıcılarının oranı Türkiye’de yüzde 45’i geçmiyor. Bu iletişim dünyasına dahil olmayan nüfusun diğer yarısı; Jobs’ın acaba kim olduğunu biliyor mu? “Ayşe Hanım teyze” elinde tuttuğu gazetenin sayfalarının neden bu adama ayrıldığının farkında mı? Pakize Suda elinde mikrofonla sokaktan geçenlere “Steve Jobs kimdir?” sorusunu yönelttiğinde konu hakkında daha ayrıntılı bir fikir edinebiliriz ama ben gene de muhtemel “Jobs kazalarına” karşın Ayşe Hanım teyzeyi elimden geldiğince! hazırlamak istiyorum. Sevgili Ayşe Hanım teyze, aslına bakarsan dünyanın konuştuğu bu sıra dışı adamın mahiyetini ve tam manasıyla kim olduğunu ben de yeni keşfettim diyebilirim. oykırım açıklamasını Fransız iç siyasetindeki tabloyla ilgili olarak gören Davutoğlu, Sarkozy’ye şu yanıtı verdi: “Bu tarihle biz yüzleşiriz. Ama esas kendi tarihleriyle yüzleşemeyecek olanların, uzun sömürgecilik asırlarıyla, hükmettikleri toplumları uşak olarak gören zihniyetlerin kendi tarihleriyle yüzleşmeleri lazım.” Sarkozy Ermenistan’ın ardından dün Azerbaycan’a geçerek Devlet Başkanı Aliyev’le bir araya geldi. (REUTERS) S berine göre, Sarkozy ayrıca Türkiye’ye aften “Fransa, bu ülkeyi AB’de görmüyor” dedi. Azerbaycan ile Ermenistan arasında barışın sağlanmasına vurgu yapan Sarkozy, Erivan’daki temaslarının ardından Baku’ya geçti. Ancak ziyareti öncesinde Dağlık Karabağ’da çıkan çatışmada iki Azerbaycan, bir Ermenistan askerinin öldüğü haberi geldi. Öte yandan Sarkozy’ye gezisinde eşlik eden Ermenistan’ın İsviçre Büyükelçisi Ermeni asıllı ünlü Fransız şarkıcı Charles Aznavour, 1915 iddialarını gündeme getirmekle Ermenilerin hiçbir zaman başarı elde edemeyeceğini söyledi. Azeri Azertaç ajansının haberine göre, Les Nouvelles D’Armenie dergisine demeç veren Aznavour, tüm dikkatini “soykırım” terimine yön lendiren Ermenistan’ın, böyle bir durumda fazla gelişemeyeceğini belirtti. Davutoğlu gazetecilerin Sarkozy’nin Ermeni iddialarını destekleyen ve “İsviçre’dekine benzer yasa çıkarabilecekleri” yönündeki ifadelerine ilişkin görüşünü sormaları üzerine şunları söyledi: “Maalesef Avrupa’da ne zaman seçim ortamına girilse bu tür siyasi oportünizmler yapılıyor. Bu açıklamanın bugün yapılıyor olmasının, tamamıyla Fransız iç siyasetindeki tabloyla ilgili olduğunu değerlendiriyoruz. Bu çok yanlış bir açıklamadır.” Davutoğlu şu ifadeleri kullandı: “Bu tarihle biz yüzleşiriz, bunda problem yok. Ama sömürgeci bir geçmişe sahip olan herhangi bir devletin ya da toplumun Türkiye’ye ta rihle yüzleşme konusunda ders verme gibi bir tutuma hakkı yoktur.” Dışişleri Bakanlığı’nca yapılan açıklamada da Sarkozy’nin açıklamalarının “hayretle ve esefle” karşılandığı belirtildi. 3. tarafların Türkiye ve Ermenistan arasındaki anlaşmazlık noktalarını kendi iç siyaset gündemlerine alet etme ve hatta bunu kendi seçim takvimleriyle bağlantılandırma hakkını kendilerinde görmelerinin, siyasi güçleri hakkında bir yanılgıya işaret ettiği ifade edilen açıklamada, “Seçim hesaplarına dayalı bu tür yaklaşımların Fransız demokrasi kültürü ve devlet geleneğiyle ne derece bağdaştığını Fransız halkı takdir edecektir” denildi. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise “Fransa’daki son siyasi anketler bayağı kendisini ürkütmüş ki Sarkozy, bu tür yaklaşımlar içerisine giriyor” diye konuştu. Gayri resmi soruldu Öte yandan TürkiyeFransa arasında İç Güvenlik Alanında İşbirliği Anlaşması töreni sırasında Türk diplomatlar Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Laurent Bili’ye Sarkozy’nin açıklamasını sordu. Bili de “Ayrıntısı nedir bilmiyorum” demekle yetindi. Kaynaklar, açıkla basından öğrenilmiş olduğu için aynı şekilde yanıt verildiğini ancak bugün Türkiye’nin Paris Büyükelçisi’nin Fransa Dışişleri Bakanlığı’na giderek bilgi isteyeceğini dile getirdi. Sırrı ‘iletişimi kişiselleştirmek’ Jobs’ı, TV’lerde çoğu kez hızla zapladığım teknoloji haberlerinden tabii ki tanıyordum. Çoğu defa dev bir sahnenin ortasında, elinde iletişim teknolojisinin son imkânlarıyla üretilmiş bir yeni icatla kameralar karşısına geçiyordu: “iPod, iPhone, iPad” gibi her biri anında etkili markalara dönüşen isimlerle ilk defa gördüğümüz bu aletleri tüketicilere tanıtıyordu. Jobs’ın hemen her zaman üzerinde bohem siyah bir kot pantolon ve siyah bir dik yaka kazak bulunuyordu. TV ekranlarında kimliğinin alameti farikası haline gelen bu kılık içinde belirmesiyle; bahsettiğim yeniliklere kavuşmak isteyen sabırsız kitleler dünyanın büyük metropollerinde hemen dükkânlar önünde birikiyor; itiş kakış kuyruklar oluşturuyordu. Jobs yaklaşık on yıl önce, böyle bir vakitler “plak” denen! “CD”leri minik cep telefonu büyüklüğünde bir elektronik araca sığdıran yeni bir buluşla karşımıza çıktı: “Bunun adı iPod!” dedi. Dört yıl önce de şimdi artık nerdeyse herkesin elinde gördüğümüz küçük bir adres defteri büyüklüğündeki “dokunmatik telefonlarla”, insanlığı “iPhone”la tanıştırdı. En son geçen yıl, şimdi artık okullara giren “iPad” kitap boyutundaki “tablet bilgisayarlarla” ortaya çıktı. Uzun zamandır merak ettiğim, bu isimlerin başına konan küçük “i” ler, İngilizce’de “I” ben!sözcüğünün karşılığıymış. Steve Jobs; gerçekte bu aletleri sıfırdan kendisi icat etmemiş. Dijital müzik okuyucuları, akıllı telefonlar, tablet bilgisayarların işlevlerini kısmen de olsa yerine getiren “dijital kitaplar”; Jobs’ın yaptığı bu muazzam “küresel tanıtımlardan” önce varmış. Jobs’ın hikmeti; daha önce var olan bu icatları geliştirip “kişiselleştirerek”, küresel piyasalara başarılı, benzersiz yöntemlerle pazarlaması ve bu nesnelerin her birini rakip tanımayan “popüler kültür araçlarına” dönüştürmesi olmuş. BREZ LYA DEVLET BAŞKANI ANKARA’DA Eski gerilla Köşk’e çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çankaya Köşkü, Brezilya’nın ilk kadın devlet başkanı ve aynı zamanda eski bir gerilla olan Dilma Rousseff’i ağırladı. Rousseff, uluslararası konularda iki ülkenin görüşlerinin aynı olduğuna dikkat çekerken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Türkiye ile Brezilya arasındaki ilişkiler, mesafe çok uzak olsa da siyasi kararlılık söz konusu olduğunda mesafelerin nasıl anlamsızlaştırıldığının en güzel işaretidir” dedi. Gül ve Rousseff’in ortak basın toplantısı öncesine atıfta bulunurken Gül Türkiye ile Brezilya ilişkilerinde Brezilyalı futbolcuların önemli bir rolü olduğuna vurgu yaptı. Türkiye ile birlikte yapılacak çalışmalarla geleceği daha barışsal bir hale getirebileceklerine inandığını söyleyen Rousseff de şu ifadeleri kullandı: “Ekonomik büyüme ile beraber dünya barışı adına bir programımız bulunmakta. Devletlerin kapalı ülkeler olmasını, şiddet kullanmasını kesinlikle kınıyoruz. Filistin ve İsrail arasındaki sorunlar önemli bir sorundur. Şu anda çok adil bir çözüm, Filistin halkı için devletin tanınmasıdır... Aynı zamanda Arap Baharı görüşümüz Türkiye ile aynı şekildedir.” Rousseff, BM’de reform yapılması gerektiğini de dile getirdi. Türkiye ile kültür, ekonomi, savunma ve bilim Gül, Ankara’ya gelen Rousalanında önemli seff’i Çankaya Köşkü’nde resortaklık imkânları mi törenle karşıladı. (REUTERS) bulunduğunu da söyleyen Rousseff, sinde Türkiye ile Brezilya arasında yükseköğre “Sizleri akraba olarak timde işbirliği mutabakat görüyoruz” ifadesini kulzaptı ile hükümlülerin landı. Rousseff tüm Brenakli ve adli yardımlaşma zilya halkı adına Başbakan Tayyip Erdoğan’a anneanlaşmaları imzalandı. Cumhurbaşkanı Gül, sinin vefatından dolayı Rousseff’in, Devlet Baş başsağlığı da diledi. Dilma Rousseff, kanlığı’nın ilk dönemlerinde Türkiye’yi ziyaret Köşk’e çıkmadan önce, etmesinden memnuniyet TUSKON’un düzenlediduyduğunu belirterek, ği foruma katıldı. Rousseff, ülkesinde “Görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkileri göz 1964 devrimiyle işbaşına den geçirdik. Önümüze gelen askeri yönetime koyduğumuz 10 milyar karşı savaşan solcu gerildolarlık ticaret hacmini la gruplarında yer almış çok kısa sürede yakala ve üç yıl cezaevinde yatyacağımızdan eminiz” mıştı. Brezilya’nın eski devlet başkanı solcu Ludedi. la da Silva’nın sağ kolu rtak futbol olan Rousseff, 1 Ocak sevgisi 2011’den itibaren de ülHer iki lider de iki ül kenin ilk kadın devlet kenin ortak futbol sevgi başkanı oldu. Akraba vurgusu Yardım örgütleri, Afganistan’da işgalin 10. yılında Batı’yı kadın haklarını ‘satmaması’ için uyarıyor. (Fotoğraflar: AP/REUTERS) Kadın yoksa barış da yok rikalılar dışarı”, “İşgale hayır” sloganlarıyla yürüdü. Afgan kadınlar yine de NATO çekildikten sonra başlarına geleceklerden endişeli. Son yapılan bir kamuoyu yoklaması ülkedeki 10 kadından 9’unun yabancı güçlerin çekilmesinin ardından başlarına gelebileceklerden korktuğunu gösteriyor. Afgan vekil Fevziye Kufi, İngiltere’nin “kadınların haklarının barışa feda edilmemesini sağlaması gerektiğini” söylüyor ve ekliyor: “İngiliz liderler bu kritik zamanda Afganistan’daki kadınları terk etmemeli.” Kırsal kesimde hâlâ kız çocukları evlendiriliyor, borçları ödemek için satılıyor, “namus cinayetlerine” kurban ediliyor. BM’ye göre kadınların yüzde 87’si evde şiddet görüyor. Kadınların üçte biri en büyük korkularının cinsel saldırıya uğramak olduğunu dile getiriyor. Oxfam geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Afgan yetkililere, Taliban’la yapılacak olası bir barış anlaşmasına kadınların da dahil edilmesini ve anlaşmada kadın haklarının garanti altına alınmasını sağlamaları çağrısında bulunmuştu. BM, kuraklık yaşayan ülkede milyonlarca kişinin kışı geçirebilmesi için 142 milyon dolara ihtiyaç olduğunu açıkladı. Oxfam’a göre kuraklık yüzünden yaklaşık 3 milyon kişi yiyecek sıkıntısı çekecek. Dış Haberler Servisi Afganistan’da işgalin on yılı geride kalırken, ülkenin “kaderine” dönüşen şiddetin son bulup bulmayacağı sorusuna cevap verebilmek mümkün görünmüyor. Yardım örgütleri, NATO’yu ve Batılı müttefikleri Taliban’ın zulmüne maruz kalan kadınların haklarını “satmaması” konusunda uyarıyor. Taliban’ın kadınlara yönelik tutumu Batı tarafından işgalin temel gerekçelerinden biri olarak gösteriliyordu. Eski Alman Genelkurmay Başkanı Harald Kujat’a göre operasyon “istikrarı sağlama hedefi açısından başarısız oldu”. Kujat, 2014’te yabancı askerlerin Afganistan’dan çekilmesinin ardından Taliban’ın birkaç ay içerisinde yeniden tüm kontrolü ele geçireceği görüşünde. Bu arada Alman hükümetinin Afganistan özel temsilcisi Michael Steiner, ülkedeki 5 bin Alman askerinin 2014 sonuna kadar kesinlikle Afganistan’dan çekilmiş olacağını bildirdi. İngiliz Independent gazetesi, 7 Ekim 2001’de başlayan işgalin yıldönümü arifesinde önde gelen yardım kuruluşlarının isyancılarla görüşmelere feda edilen kadınların durumuyla ilgili Batılı müttefiklere yaptıkları uyarılara yer verdi. Yardım örgütlerini asıl korkutan, hükümetin müzakerecisi Burhaneddin Rabbani’nin öldürülmesiyle şimdilik kesintiye uğrasa da Taliban’la yapılan son görüşmeler. Yardım kuruluşu ActionAid’den Belinda Calaguas, “2001’de liderlerimiz Afganistan’da savaşa giderken kadınların haklarının iyileştirilmesini müdahalenin temel amaçlarından biri olarak sayıyordu. 10 yıl sonra kadınların haklarının barış karşılığında feda edilmesinden endişe duyuyoruz” diyor. Uluslararası Af Örgütü’nden Kate Allen da, “kadınların haklarını satan kirli anlaşmalar yapıldığını görmek istemediklerini” vurguluyor. “Kadın yoksa barış da yok” kampanyası başlatan örgütler, bu konuda Batı’dan somut adımlar beklerken, Afganistan’da Batılı güçlerin imajı da parlak değil. 7 Ekim 2001’deki işgalin yıldönümü öncesinde Kâbil’de eylem yapan yüzlerce kişi “Ame O bir modern Edison mu? Ayşe Hanım teyzeciğim; her biri ayrı ayrı hızla markalaşan bu isimlerin başlarına aldıkları o “iben” eki işte; iletişimdeki bu cinfikir “kişiselleşmeyi/kişiselleştirmeyi” ifade ediyor. Sokakta minik “iPod”larıyla koşan gençler o el kadar aletlerin içine koskoca müzik dolaplarını sığdırabiliyor. “iPhone” ve “iPad” sayesinde her an her saat interneti sanal âlemden hiç kopmadan yanlarında taşıyorlar. Bu dünyanın gerisiyle insanlara sürekli irtibat imkânı/hali/duygusu veriyor. Bir yıl öncesine dek sahip olmadığımız bu olanak; “iletişim çıtasını”, hayal etmediğimiz noktalara taşıyor. Bu nedenle şimdi işte Steve Jobs’ın ölümüne insanlık lamı cimi yok! “modern zamanların Gütenberg’ini kaybettik; Edison denli büyük bir mucit aramızdan ayrıldı!” diye yas tutuyor. Yönetmen Steven Spielberg örneğin; Steve Jobs’ı Edison’a benzetiyor.. Matbaayla yeni bir çağ açan bir Gütenberg ya da ampulü icat eden Edison denli büyük bir kâşif miydi Jobs? Bundan çok emin değilim. Teknolojiye yaptığı katkılar daha çok; Obama’nın söylediği gibi “enformasyon devrimini (daha!) erişilebilir ve (daha!) eğlenceli kılması.” Görebildiğim kadar herkesin birbirinden değişik ve farklı Steve Jobs değerlendirmeleri var. Bırakın hayatlarında tek bir “iPod”, “iPhone”, “iPad”e dokunmamış ve “dijital duvarı” aşmamış insanları, enformasyon çağının göbeğinde yaşayan kişiler bile önümüzdeki günlerde çok tartışılacak bu müthiş iletişim dehasını daha tam nereye oturtacağını bilemiyor. Diyeceğim o ki Ayşe Hanım teyzeciğim, içinde yaşadığımız çağı henüz çok yeni, el yordamı anlamaya çalışıyoruz. 10 kadından 9’u kaygılı AFGAN STAN Kâbil komutanlığı bir yıl daha Türkiye’de O Dış Haberler Servisi Afganistan’da Kâbil Bölge Komutanlığı (KBK) liderliğinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nce 1 Kasım 2012 tarihine kadar bir yıl daha sürdürülmesi kararlaştırıldı. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin 2001’den bu yana askeri birlik bulundurduğu Afganistan’da 2002 ve 2005’te iki kez Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti Komutanlığı’nı (ISAF) üstlendikten sonra, 2007’de KBK liderliğini 8 ay süreyle üstlendiği anımsatıldı. Ayrıca 1 Kasım 2009’dan itibaren KBK sorumluluğunun bir yıl süreyle devralındığı, NATO’nun talebi üzerine, bu görevin 1 Kasım 2011’e kadar devam etmesi kararı alındığı da belirtildi. Açıklamada, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu görevde sergilediği üstün başarı ve Afgan halkıyla kurduğu yakın ilişkiler neticesinde, NATO makamları tarafından KBK liderliğine devam etmemiz konusunda girişimde bulunulmuştur” denildi. Kararın, Türkiye’nin dost ve kardeş Afganistan’da sürdürülebilir güvenlik ve istikrar ortamının yaratılması amacıyla, Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi başta olmak üzere sağladığı katkıların bir diğer önemli örneğini oluşturduğu kaydedildi. Medvedev’den Esad’a uyarı Dış Haberler Servisi Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Suriye’de Esad rejiminin “eğer gerekli reformları yapmayacaksa gitmesi gerektiğini” söyledi. Medvedev “ama buna karar verecek olan Suriye halkı ve yönetimidir, NATO ya da bazı Avrupa ülkeleri değil” dedi. Rus lider, BM’de Suriye’ye yönelik yaptırım tasarılarına yönelik veto tutumunu da sürdürecekleri mesajı verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle