19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 26 KÜLTÜR MARTHA GRAHAM DANS TOPLULUĞU İŞ SANAT’TAYDI CUMHURİYET 29 EKİM 2011 CUMARTESİ [email protected] Cumhuriyet’in 88. yıldönümünde ‘Ekim Geçidi’ sergisi 20 kentte 88 sanatçıdan 88 yapıt Kültür Servisi İstanbul Modern Sanatlar ve enstalasyonun da bulunduğu çeşitli disipMüzesi Derneği tarafından “Atatürk ve linler yer alıyor. Sergide yapıtlarına yer verilen sanatçılar arasında ise Cumhuriyet’e saygı duruşu” amacıyla Onur Ayangil, Zeynep 2002’den bu yana gerçekGüldoğdu, Sait Adalı, leştirilen “Ekim Geçidi” Hülya Toksöz Şahiner, sergileri, bu yıl 10’uncu Hafize Elibollar Ortaç, kez sanatseverlerle buluTamer Başoğlu bulunuşuyor. yor. Bu yılki “Ekim Geçidi” İstanbul’da bugün saat sergilerine, Cumhuriyet’in 17.00’de Harbiye Askeri 88. yıldönümü nedeniyle Müzesi’nde açılacak olan 88 sanatçı, 88 yapıtıyla ka“Ekim Geçidi 10” sergitılıyor. Türkiye genelinde lışması si, 3 Kasım’a kadar sürearalarında İstanbul, Anka Hafize Elibollar Ortaç’ın ça cek. Beşiktaş Akatlar Kültür Merkera, İzmir, Sivas, Kocaeli, Sinop’un da bulunduğu 20 ilde açılan “Ekim zi’nde dün açılan sergi ise 14 Kasım’a kadar Geçidi 10” sergilerinde resim, heykel, video görülebilir. Kültür Servisi Martha Graham Dans Topluluğu, 27 28 Ekim’de iki farklı gösteriyle İş Sanat’taydı. Modern dansın kurucusu Graham’ın “Gece Yolculuğu” ve “Akçaağaç Yaprağı Dansı”nı sahneleyen topluluğun sanat yönetmeni Janet Eilber, toplumların yaşadıkları zorluklara değinen gösterinin “Tarihçe” bölümünü Katrina Kasırgası’nın ardından New Orleans’ta sahnelediklerini belirterek eseri, “deprem yüzünden zor zamanlar geçiren Türkiye’ye sunabileceğimizi düşündük” dedi. Eilber’a toplantıda toplulukta yer alan tek Türk dansçı Sevin Çeviker de eşlik etti. Zor günlere inat dans Şahinlerle Güvercinleri Birlikte Uçuran Şair “Eşkıya yaratmaya toplumsal başkaldırmanın en ilkel biçimi diyebiliriz. Baskıya, zulme ve yoksulluğa ilk başkaldırma bu. Güçlülerin karşısına daha güçlü bir kişiyi, zorbaların önüne daha zorbayı çıkararak onlardan öç alma. Bu başkaldırmanın yeni ve değişik bir düzen kurma diye köklü bir atılımı yok. Geleneksel düzeni, daha yaşanır, daha fukaradan yana, daha adil olarak görmek istiyor.” Bu sözler İlhan Başgöz’ün Köroğlu Düzeni’nden. Memet Fuat, Köroğlu kitabına almış, ben de oradan aktarıyorum. Köroğlu, çeşitli “rivayet”lerden edindiğimiz bilgilere bakılırsa, bu tür bir halk kahramanıydı. Yeni bir düzen kurma amacı yoktu. En önemli işlevi halka umut vermek, onun geleceğe yönelik güzel düşler kurmasını sağlamaktı. Çeşitli kaynaklar onun bir Celali reisi olduğunu belirtiyor. Anadolu’da yaşamış ya da yaşadığı varsayılmış nice kahramanlar arasında ilk akla gelen ad Köroğlu’dur. Bunu sağlayan da onun dilden dile dolaşan şiirleri olmuştur. O şiirleri yaratmasaydı, belki Köroğlu da ötekiler gibi geçmişin karanlığında yitip gidecekti. Köroğlu’nu önce sinemada tanımıştım. İlkokul öğrencisiydim. Mümtaz Ener’in Köroğlu’su doğrusu pek fazla etkilememişti beni. Takma bıyığıyla dansözler arasında kalça kıvıran Bolubeyi’ne ise o yaşımda bile kıkır kıkır gülmüş, “Bizim Hamal Hüseyin bile bunu perişan eder” diye düşünmüştüm. Ortaokul sıralarında şiirlerini okurken Köroğlu’nu daha bir ciddiye aldım. Ama yaşamıyla, serüvenleriyle ilgili bilgilerim son derece sınırlı kaldı. Onu Errol Flynn’in Robin Hood’unun “Türkçe sözlü”sü gibi gördüm. Köroğlu’nu anlatan çeşitli rivayetler olduğunu öğrendim zamanla. Ama bir Antep rivayeti de olduğundan, Hüseyin Bayaz Hoca elinde koca bir metinle beni ziyarete gelinceye kadar habersizdim. Yıllar önce (herhalde ben doğmamıştım bile) Antep kahvelerinde anlatılırmış Köroğlu’nun serüvenleri. Anlatanlardan biri çok ünlüymüş. Hüseyin Hoca o rivayetin peşine düşmüş. Anlatan adamın öldüğünü öğrenmiş. Oğlunu bulmuş. Babasından kalma yazılı bir metnin olup olmadığını sormuş. “Yok,” demiş oğlu. “Ama ben ezbere bilirim. Babam her akşam beni de kahve kahve dolaştırırdı.” Hüseyin Hoca para verip yazdırmış rivayeti. Altı ay sonra yine gitmiş adamın oğluna. “Yazdığın defterleri yitirdim. Şu rivayeti bir daha yazar mısın?” demiş. Yeni defterleri altı ay önceki defterlerle karşılaştırmış. Kelimesi kelimesine aynı. Adamın rivayeti gerçekten ezbere bildiğine inanmış. Pertev Naili Boratav, Köroğlu’nu anlatan çeşitli rivayetler arasında dört metnin “tam” olduğunu ileri sürmüştü: Tobol rivayeti (sadece altı sayfa), Özbek rivayeti, İstanbul rivayeti ve Azeri rivayeti. Bu rivayetlerden en uzunu, en kapsamlısı Azeri rivayeti. Polonya asıllı araştırmacı Alexandre Chodzko, 1934’te bu rivayeti Âşık Sadık Biz ağzından Mahmud Han Dünbülî Serhun ile Kâtip Mirza Abdülvehhab’a yazdırmış, sonra da İngilizceye çevirip 1942’de yayımlamış. Aslı Paris’te, Ulusal Kitaplık’ta bulunan yapıt, Prof. Ferhat Gulamoğlu Ferhadov tarafından yeniden düzenlenip 1975’te Baku’da yayınlanmış. Kitap İsa Öztürk’ün özenli çabasıyla, Köroğlu Destanı adıyla dilimize de kazandırılmıştı. Hangi rivayet olursa olsun, insan okuyunca Köroğlu’nun şiirine de bakışı değişiyor. Köroğlu denildiğinde çoğu kişi gibi sizin de aklınıza gelenler, cenk, kelle uçurma, kan, haraç, talan gibi şeyler mi? Bu rivayetlerden birini okuyun derim. Yeniden değerlendireceksiniz onu, yüreğinde şahinlerle güvercinlerin yan yana uçuştuğunu göreceksiniz. Kültür Servisi Piyanist Burçin Büke, bugüne kadar bestelediği en özel eserlerini “Gözbebeğim” adlı albümde topladı. Ses mühendisliğini Can Karadoğan’ın üstlendiği albümde Büke’ye, Ayşe Özbekligil, Zafer Erdaş, Yahya Dai, Volkan Hürsever ve Deniz Dündar eşlik ediyor. Büke’nin gözbebeği Velazquez’in yapıtı bulundu Kültür Servisi Barok dönemin önde gelen ressamlarından Diego Rodriguez de Silva Velazquez’in daha önce bilinmeyen bir yapıtı Londra’da ortaya çıktı. İngiliz sanatçı Matthew Shepperson koleksiyonunda bulunan yapıt, Shepperson’ın vârisinin resmi Bonhams Müzayede Evi’ne götürmesi üzerine fark edildi. Yarım boy bir erkek portresi olan yapıtın, aralıkta yapılacak müzayedede fiyatının 3 milyon sterline (yaklaşık 8.5 milyon TL) ulaşabileceği belirtiliyor. Kültür Servisi Fotofilm Sanat Merkezi’nde 1 Kasım’da “Nü Fotoğrafçılık Atölyesi” düzenleniyor. Mehmet Özşimşek’in eğitmenliğinde, iki gün sürecek atölyenin amacı ışığı tenle buluşturarak sanatsal ve estetik kaygılarla harmanlayıp bir ten manzarası oluşturmak. (0 212 244 04 95) Nü fotoğrafçılık atölyesi C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle