19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EKİM 2011 CUMARTESİ 49. BANKA LÜBNAN’DAN Ekonomi Servisi Lübnan’ın en büyük bankası Bank Audi, Türkiye’de bankacılık yapmak üzere lisans aldı. Türkiye’nin 49. bankası olacak olan Bank Audi sermaye büyüklüğü açısından 21. sıraya oturacak. 2001 sonrasında birçok grubun başvurusunu reddeden Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, 12 yıl sonra ilk kez sıfırdan bankacılık lisansı verdi. 300 milyon dolar karşılığı Türk Lirası sermaye ile Türkiye’de bankacılık yapacak Audi Grup, 11 ülkede faaliyette. En büyük hissedarı, Alman Deutsche Bank’ın Amerika iştiraki Deutsche Bank Trust Company Americas. Ortakları arasında Kuveytli ElSabah ailesi ve Birleşik Arap Emirlikleri Şeyhi ElNehayan da olan Bank Audi’nin 2011 ilk yarısı itibarıyla 29.1 milyar dolarlık aktifi, 179 milyon dolar konsolide kârı bulunuyor. Kim ne derse desin felaket miyobu bir toplumuz. Biraz aklımızın başına gelmesi için gözümüzün tam da önünde bir felaketin olması gerekiyor. Komşumuzun evinde yangın çıkarsa o an sigorta yaptırmak aklımıza geliyor. Yolda bir araba kaza yaparsa kasko aklımıza geliyor. Deprem başımıza gelince oturduğumuz evin sağlam olup olmadığını sorgulamak aklımıza geliyor. Bu felaket miyopluğu, hadiseler yatışınca yavaş yavaş külleniyor. Sigorta yapmayı erteliyor, evin depreme dayanıklılığını sorgulamayı bir başka bahara, daha doğrusu yeni bir felaket anına erteliyoruz. 1999 Marmara depremini yaşadıktan sonra herkes iyi kötü evini gözden geçirmiş, iyi kötü depreme karşı güçlendirme gayretine gelmişti. Peki sonra ne oldu? Unutuldu gitti. Deprem vergileri ile ne yaptınız, sorusunu sormak şimdi aklımıza geldi. İktidardan gelen cevaplara baksanıza; sağlığa harcadık, yola harcadık gibi “sade”suya tirit cevaplarla savuşturuyorlar. Sözün özü, felaket başımıza gelince uyanır gibi oluyoruz, biraz küllenince her şey eskisine dönüyor, hassasiyetler yok oluyor. Azgelişmişliğin yeni bir tanımını isterseniz, o da felaket miyopluğudur. RTE esip gürlüyor. Kaçakgöçük yapıları, siyasi bedeli ne olursa olsun yıkacağım, diyor. Kurt, puslu havayı sever. Hazır, deprem ateşi yeniden yanmışken, bu gerekçeyi kullanıp rantçı hamlelere abanmanın tam zamanı… Hazır, yeni rant vekâleti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da kanun hükmünde kararnamelerle yetkileri tekelleştirmişken… Belediyelerin her tür yetkisini kullanacak bu bakanlık. Artık kim tutar yandaş rantçı tayfayı… Oysa bunca deprem, sel, heyelan afetinin bize öğretmesi gereken şey, felaketin yerelde örgütlenerek üstesinden gelinebileceği olmalı. Yerel idareler, örgütlenmeler güçlü olursa, hem soruna doğru teşhisi koymak, çözümleri bulmak, hem de onları icrada etkinlik artar. Oturduğumuz semtten, sokaktan başlayarak örgütlenmelerimiz olsa, taban, belediyelerimizde daha fazla söz ve karar sahibi olsa, kaçak, çarıkçürük bina yapımına göz yumulabilir mi? Herkes keyfince binasının alt katında kolon kesip oradan garaj, dükkân alanı çıkarabilir mi? Sokaktan örgütlensek, bu kadar adamsendeci olur muyuz? Anında birbirimizi, oradan semt meclisimizi, oradan belediyemizi dürtmez miyiz? Afete Karşı Yerel Örgütlenme Ne oluyor orada, demez miyiz? Sokaktan örgütlensek, afetlere karşı, herkes afet anında nerede toplanacağını, nasıl davranacağını öğrense kaos olur mu, gelen yardımları böyle dağıtma beceriksizliği yaşanır mı, koordinasyonsuzluk olur mu? Sokaktan örgütlensek, deprem anında nerede toplanacağız, o yer neresi, yoksa neden yaratmıyoruz sorusu sorulmaz mı? Koca Şişli ilçesinde deprem anında toplanacak bir park, alan söyleyin bana. Yok!.. Ali Sami Yen Stadı, Seyrantepe’ye yeni stat yapılınca, park olabilir, deprem sırasında toplanma merkezi olabilirdi. Oysa, yaklaşık 500 milyon dolara Özelleştirme İdaresi marifetiyle satıldı. Şimdi oraya da gökdelenler dikiliyor. Tabanda örgütlenme olsa, semt örgütleri olsa, o imkân böyle harcanır mıydı? AKP rejimi her şeyi merkezileştiriyor, yereli de güçsüzleştiriyor. Merkezi bütçeden yapılan harcamalardan “mahalli idareler”e, yani yerel yönetimlere, belediyelere ve il özel idarelerine aktarılan para ancak dördüncü sırada ve toplamın yüzde 9’undan ibaret. Faize yüzde 16 harcanırken yerele yüzde 9 veriliyor. Bunun bile dağılımında büyük farklar var. Yerel yönetimler, bütçeden gelenlerle beraber kendi topladıkları vergiler ve diğer yerel kaynaklarla yaklaşık 50 milyar TL harcıyorlar kentler için. Merkezin harcadığı ise 300 milyar TL’nin üstünde. Merkez 6 harcarken, yerel 1 harcayabiliyor. Buradan başlayarak yerelin daha fazla kaynak kullanma imkânlarını arttırmak gerek. Ama bununla bitmiyor. Büyük kentler kaynaktan da aslan payını alıyorlar. İstanbul tek başına yerel harcamalardan yüzde 30 pay alıyor. Tamam, 13 milyon nüfusa o kadar harcama olmasın mı, diye itiraz edilebilir. Ama nüfusa vurduğunuzda, kişi başına yerel harcama İstanbul’da 10 ise Şırnak’ta 1!.. Yerelin harcama kapasitesini arttırmak kadar kaynağı nereye kullandığını da belirlemek gerekiyor. İstanbul harcamalarının ağırlığını rantçı yatırımların ihtiyacı olan altgeçit, üstgeçit, tünel, viyadük vs. yatırımları oluşturuyor. Ya depreme karşı binaların iyileştirilmesi, kamu yapılarının, altyapının güçlendirilmesi? Bütün bunların olması için sokaktan örgütlenmek, afete karşı hazırlığımızı, örgütlenmemizi oturduğumuz apartmanlardan başlatıp sokaktan, semtten, belediye alanımızdan örmek, güçlendirmek gerekiyor. Bunca felaket hiçbir şey öğretmediyse bunu öğretsin. Henüz vakit varken… GÜNÜN İÇİNDEN Sarkozy: Atina’yı almasaydık Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Yunanistan’ın ekonomik verileri yetersiz olduğu halde 2001’de Avro bölgesine alınmasının hatalı bir karar olduğunu söyledi. Sarkozy, mevcut Yunan yönetimine güvendiğini söylemeyi unutmadı. Şekerbank’ın notu yükseldi Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Şekerbank’ın “B+” olan uzun vadeli yerel ve yabancı para notunu bir seviye arttırarak “BB”ye yükseltti. Fitch tarafından geçen yıl bankanın iki seviye birden yükseltilen ulusal notu da “A” olarak teyit edildi. Venizelos: Artık kesinti yok AB banka ve finans kuruluşlarının elindeki Yunan tahvillerinin yüzde 50’sini silmesinin kendileri için “çok büyük bir şans” olduğunu belirten Yunanistan Maliye Bakanı Evangelos Venizelos, ücret ve emekli maaşlarını daha fazla düşürmeyeceklerini söyledi. Hisarcıklıoğlu yeniden seçildi TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (Eurochambres) başkan yardımcılığına 45 ülkeden 43’ünün oyunu alarak yeniden seçildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle